Şimdi Ara

80'lerde 90'larda Çocuk Olmak

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
1
Favori
713
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • aranızda tabiri caizse benim gibi 'dinazorlar' mutlaka vardır.. bu yazıyı her okuduğumda tekrar çocukluğuma dönüyorum.. yazan o kadar güzel yazmışki.. daha önce 'gereksizler' de paylaşmıştım bir kere, bu akşam tekrar okuyunca yine yazmak istedim burda...
    sıkılmadan okuyabildiğiniz yere kadar okuyun, mutlaka sizde kendinizden bişeyler bulacaksınız


    80'lerde 90'lar Çocuk Olmak

    Herşeyden önce, gerçekten yaşayan son kuşak olduğunun farkına varmek demek.

    Voltranı oluşturmak demek, Clementiné’indeki karakterlerden ciddi ciddi
    ürkmek demek, Transformers demek.
    She-Ra, He-Man’in kardeşi yoksa sevgilisi mi diyeanlayamamak, yine de She-Ra güzel kız ama! demek.

    “Biberleyelim!” demek beyzbolu çizgi filmlerden öğrenmek ama o çizgi filmin ismini hatırlayamamak demek.
    Red-Kit demek, Daltonlar demek. Rintintin ve Düldül demek. “Leyk leyk laki luyk” diye uydurma sözlerle Red-Kit’in şarkısını söylemek. Heidi,Polianna
    demek. “Şekerkız Candy” demek. Eğer gerçekten iyi bir çocuk olursak, bir gün
    ormanda Şirinler’i görebileceğimize inanmak demek. “Şirin Baba”ya itimat etmek, “Şirine”ye aşık olmak demek.

    Kara şimşek demek, böyle bir araba olur mu acaba diye ciddi ciddi kafa
    yormak demek. “Maykıl Nayt” demek. A-Takımı demek, Kuzen Larry demek. Sally Spoon demek, Hayat Ağacı demek, “Kayl Mestırs”, “Sem”, “Meri Hala” demek. “T & T” demek, hep oradaki botlardan istemek demek. Yalan Rüzgarı demek. Bizimkiler demek, Ali’nin son sözlerini dinlemek demek. Dallas ’ı gerçekten izlemek, “ Dallas gibi oldu” ya da “Dallasa döndü” diyebilmek
    demek. “Otomen” demek. Elektrikten adam olur mu acaba? diye düşünmek demek.

    Hayalet Avcıları demek. Gerçek “Yıldız Savaşları” ve “Uzay Yolu” demek.“Back to the Future” demek, o doktorun yanında çalışmak istemek, “zamanda yolculuk” demek. Tüm bunları sinemada izleyebilmek demek.

    Yılbaşı geceleri, TRT’deki kat kat tül ve çarşaf içindeki “dansöz”leri izlemek demek. “Bir başka gece demek”. “Perihan Abla” demek “Şakir” demek, “Kuzguncuk” demek.
    Ali Atik – Ayşegül Atik’li dikkat programlarını izlemek. “Bunları Biliyor musunuz?” uyarılarını dikkate almak demek. “Tarih affetmez ama trafik hiç affetmez!” demek. “Ben yapınca alışverişi, zaten alıyorum satış fişi” demek. Ne yaparsak, bize “Yol-Su-Elektrik” olarak
    geri döner diye bilmek demek.

    “Eteğim şık, Ayhan ışık. Sözüm söz, Tugay Toksöz....” manilerini ezbere
    bilmek demek. Çoşkun’un tecavüzlerine şahit olmak, Nuri Alço’nun gazozlara ilaç atışını hayretle izlemek demek.” Kötü Adam”lar demek. “Yeşilçam Figuranları” demek. Ahu Tuğba’yı kötü hayatların kadını olarak benimsemek ama güzelliğine kitlenmek, onunla baştan çıkmak demek. Hülya
    Avşar’a aşık olmak demek “Mavi Mavi” demek. “Nayır! Nolamaz!” demek.
    Esrarlı, eroinli, kötü yollu filmleri izlemek demek. “Küçük Emrah” demek, filmlerde ne kadar zavallı olsa da onu hep takdir etmek demek.

    Kemal Sunal demek. “Çiçek Abbas”, İlyas Salman demek. Cüney Arkın demek, bu adam gerçekten karete biliyor mu diye merak etmek. “Uçan tekme” demek. Bu uçan tekmenin bir reklam filminde güzelim buz dolabına atıldığını hayretler içinde izlemek demek.

    Kanal değiştirmek, ses açıp kapamak için kalkıp televizyonun yanına kadar
    gitmek demek. Bundan yorulmamak, çünkü topu topu bir iki kanala kendini adamak, TRT 2, TRT 3 yayına gireceği gün ve saatte ödevleri yarım bırakıp “acaba ne görünecek!?” diye televizyon başına koşmak demek. “İstiklal Marşı” çıkıncaya ve bitinceye kadar televizyonu kapatmamak
    demek.“Ay ti ti – Şab Lorentz” demek, “ SABA çok iyi televizyon” demek, Simoviç’e itimat etmek demek. Şeytan Rıdvan demek, Tanju demek. Prekazi demek.

    Zeki-Metin, “Devekuşu Kabare” demek. Adile Naşit’ten masallar dinlemek demek. “Kuzucuklarım” demek.

    “Mintaksla canım mintaksla” demek, “BP Süper V” demek, “Yakalayın yeşil ışığı” demek. Ve gerçekten de o kapağı açında yeşil ışık çıkacak sanmak, annelerden gizli gizli Mintax kutusunu açmak demek. “Her genç kızın başına gelir” demek.

    Leblebi tozu demek, leblebi tozu yerken “Yusuf!” demek, bütün tozları ağızdan püskürmek demek. Turbo sakızlarının tadını alabilmek, içinden çıkan bütün resimleri biriktirmek demek. Minti demek, Pembo demek. Horoz Şeker’ini gerçekten görmek ve yemek demek.

    Şemsiye/Baston çikolatayı tadını hiç de sevmeden yiyebilmek demek. Kolayla
    Fantayı karıştırmak, Elvan gazozundan da içmek demek. Pastanelerin bol yağlı patates cipsleri demek. Alman pastası demek.

    Bixi Cola, RC Cola demek. Golden sakızları demek. Cam şişe kola demek. Depozito nedir diye çok iyi bilmek demek. Kutu kola halkası biriktirmek demek. Niyet kazımak demek, karşılığında naylon oyuncaklar alabilme ümidi demek. Bunlara tamah etmek, çünkü “Kinder
    Sürpriz” çok pahalı demek.

    GırGır demek, Fırt demek. “Avni” demek. “Oğuz Aral” demek.“Yavlum Mithat” demek. “Prof. Dr. Zihni Sinir”in en önemli icatlarına şahit olmak demek. “Tan Gazetesi” demek ve o gazetenin verdiği “bez futbolcu”ları alıp evde dikip pamuk doldurarak bebek yapmak demek. Karton maket evler demek. Bando demek, Milliyet Kardeş demek. Hangisi daha çok oyuncak veriyorsa onu almak demek. Ama neden her oyuncağın üzerinde “Signal” ya da “Tadelle”
    yazıyor diye bir anlam verememek demek. Yalvaç Ural demek.

    “Arzın Merkezine Seyahat” demek. “Ömer Seyfettin” demek, Andersenden ve La Fontene ’den masallar demek. “Dede Korkut” demek. “Keloğlan ve Ali Cengiz Oyunu demek” Poşet içinde kitap setleri almak demek. “Cin Ali” demek, “Suna, Oya” demek. Tommiks Teksas demek.

    “Amerikan traşı” demek. Converse ayakkabı demek, “All Star”da nedir ki diye
    merak etmek demek. Biryantinin yerini jöleye bırakması demek. Mont , kaban, palto ya da ceket değil, “anorak” demek.

    PacMan demek. “Yem yem yem...” diye bütün yemleri toplarkan “bu adamlar
    nasıl takip edebiliyor beni?” Demek. Süper Mario demek. Commodore 64 demek, Amiga 500’ü biryerlerden duymak demek. “Kafa Ayarı” demek, bunu becerememek bir bilene yaptırmak demek. Oyun yüklensin diye dakikalarca bekleyebilmek demek. SVI 328, “siyah atari”ler demek. İki renkli grafik özürlü atarilerle keyifden delirmek demek. “Street Fighter”, “Chun-Li”
    demek. “Ken” ve “Ryu” demek, “aduuuket!” demek hatta abartıp “taktak
    tuuuuket!” demek.

    Sanki ne kadar sert basarsan tuşlara adam o kadar sert vuracakmış gibi
    davranıp, atari salonlarındaki “kol”ların elinde kalabilmek üzere olduğunu hissetmek demek. “Geymvoç” diye anılan el atarileriyle oynayabilmek demek.

    DVD, VCD ya da MMC değil, VHS ve BetaMax ve hatta kısaca Beta demek.
    Videocudan film kiralamak. “Büyük kaset mi küçük kaset mi?” sorusuna ukala ukala “BetaMax bizimkisi” demek ama arkasından yine de “küçük olanlardan” diye eklemek. Video’ya “tracking” ayarı yapmak ama saatini hiç bir zaman ayarlamamak demek. “Alman” filmleri efsanesine tanık olmak
    demek.

    “WalkMan” demek. Kaset demek.

    “Şeri şeri leydi... rını rını rınnı!” diye şarkı söylemek, sözleri zor gelince de “Şeri Şeri Leydi, bu ne biçim kedi, bütün eti yedi rınnın nırını!” diye yeni
    sözler üretmek. “Bradır Luyi” demek. Hatta “Grup Vitamin” demek. “Dıpeç Mod” demek. “Big in Japan ” demek. “Modern Talking”, “Duran Duran” ve “A-ha” demek. Ve bunların bir çoğunu abilerimizden öğrenmek demek. “Doldurma – Çekme kaset” demek, çift kaset çalarlı teyplerden kasetten kasete kayıt yapmak demek. Kayıt sırasında odaya giren aile üyelerinden herhangi birine el kol hareketleriyle “sus! Sessiz ol!” diye işaret etmek, panik olmak demek.

    Aynı teyplerde kaset dinlerken yanlışlıkla “record” tuşuna basarak kaseti mahvetmek demek. “Maykıl Ceksın” şarkıları demek. “Michael Jackson”lu Pepsi reklamlarını izleyebilmek demek. “Layf is Layf” demek. “Komançero” demek. “Technotronic” müziği ilk duyan insanlardan olmak demek, buna rağmen bugünlerde onu kendi nesline mal edenlere karşı yine de susabilmek
    demek.

    “Lambada” ve “Yeke yeke” demek. “Ken taç diz!” demek. Mc.Hammer’ın şalvarına hayran olmak, onun uğruna ağı iki karış aşağıda pantalonlarla dolaşmayı göze almak. Dr.Alban demek, “its may layf” demek, “no haş haş no vitamin” demek. Gerçekte sözlerinde “vitamin” değil “no haş haş no amfitamin” dediğini yıllar sonra anlayabilmek demek.

    Rap müziği iliklerde hissetmek demek. Sokaklarda Mc.Hammer taklidi yapan insanlara rastlamak demek. Kapşonlu sweetshirt giymek demek.

    Barış Manço, Metin Milli, Sezen Aksu demek. Erol Evgin demek, onunla irlikte “ateşle oynama...” demek. Korhan Abay demek, saç modeline kafayı takmak demek. Cenk Koray demek, “kutunuzu açıyorum” demek ve bu sözü günlük hayatta en az bir kez kullanmış olmak demek.

    “Müzik Yelpazesi”, “Çikolata Renkli Sanatçı” demek. “Sezen Cumhur Önal” demek. Eurovision demek, “Törki tu point” demek. “Eninde petrol sonunda petrol” demek. Ersen ve Dadaşları, “Aman tertip can tertip, hasrete katlan tertip” demek. “Tolgahan ve dans gurubu” demek.

    Cem Karaca demek, “Tamirci Çırağı”, “ıslak ıslak” demek. “ Sana kek yaptım!”
    diye şarkı olmayacağını bilmek demek. “Birşey yapmalı!” demek Moğallar demek. “Selvi Boylum Al Yazmalım” ve “Devlerin Aşkı” demek. “Arap Saçı”na dönmek demek, “Erkin Baba” demek.

    “Burası İstanbul Polis Radyosu” anansonu duyabilmek demek. Telsizden arkadaş aramak ya da aranabildiğini bilmek demek.

    “Yağ satarım bal satarım” şarkısı eşliğinde oynamak demek. Sek sek demek.
    Hulahop çevirmeye çalışmak, sokakları aerobik salonuna dönüştürmek demek. İp atlamak demek. Uzun eşek, birdirbir demek. Boş kutu kolayla maç yapmak demek. “Top benim! Ben kaleye geçmem!” lüksüne sahip olmak, gazozuna maç yapmak demek. Okul sıralarında bozuk paralarla parmak maçı hatta parmak güreşi yapmak demek. Kavga ederken sadece güreşmek “sen çek ben de çekicem!” diye elleri yakadan ayırmaya çalışmak demek. Kavga etmemek edememek demek. Misket demek “kepmek” demek.

    100 Lira’ya “Karagöz Hacivat” kuklası almak demek. Evde sandalyenin arkasından “Karagöz Hacivat” gösterisi yapıp ev halkına zorla izletmek demek. Telli arabalarla gezinmek demek, o arabalara pullar yapıştırmak, tanınmayacak hale getirmek demek. Üzerine yanlışlıkla biri bastığında “tekerleği kırıldı” demek. “Bemiks” demek ama yine de “BMX”in
    neden böyle okunduğunu anlayamamak demek. Lego pahalı olduğu için, yerli versiyonlarıyla avutulmak demek.

    9 Voltluk pilleri dile değdirmek o mayhoş tadı almak demek. Atarilerin 9
    voltluk adaptörleriyle de aynı şeyi denemek demek. Hatta kireç bibloların altını
    yalayıp o tadı da yakalamak istemek demek. Büyüteçle güneş ışığında kağıt yakmak demek. Parmak derisine iğne geçirmek, çakmak ateşi üzerinde parmak tutmak demek. Torpil ve kız kaçıran patlamak ve onlar daha patlamadan çoktan oradan kaçmış olmak demek. Tuğlanın içine koyarsak daha iyi patlar düşüncesiyle kafa göz yarma ihtimalini aklına getirememek demek.

    Okulda sabahçı ya da öğlenci olmak demek. “Siyah Önlük” demek. Musti’li beslenme çantası, turuncu sabunluk ya da elbezi taşımak demek. “Otomatik kalem kutusu” demek. “Nova Color” demek, 6’lı ya da 12’li demek. Kokulu silgileri koklamak hatta onları kemirmek demek. 0.5 kalem ucu yemek demek.

    Eti kemik geçiyo demek ya da bunu dememek için oyuncak naylon saatler takmak demek. “Herıld yani” demek.

    “Arkadaşlık teklifi” demek. “Benimle çıkar mısın?” demek ama “harbiden
    sevmek!” demek. Cep Telefonu’ndan haberder bile olmamak, ev telefonundan sevgilinle saatlerce konuşabilmek demek. Evini aradığın sevgilini, telefona bir başka hemcinsinin istemesi, sonra telefonu sana vermesi demek. Telefonla “şifreli konuşmak”, “annemler yanımda!” durumunu ifade etmeye çalışmak demek. Zırt pırt arayamamak, çağrı bırakamamak, mesaj atamamak demek böylece daha çok, daha gerçek özlemler yaşamak demek. Mahalledeki ablalara abilere aşık olmak demek. Hatta büyüyünce onla evleneceğini kafaya koymak demek. Hatıra ve anket defteri demek. Bunları önce ev halkına doldurtmak demek.

    Çevirmeli telefonlar demek. İstanbul’da tek alan kodu olması demek, telefonların 2’yle değil 1’le başlaması demek. Analog santral demek. Telefon jetonu demek, hatta büyük jeton küçük jeton diye ayırımlara gitmek demek. “Sayın abonemiz bu bir bant kaydıdır...” demek ve sırf bu anonsu duymak için bilinen en geçersiz numara olan 123 45 67 yi aramak demek.

    “İhtilal” demek, ama ne olduğunu bilmemek demek. Kenan Evren, Turgut Özal
    demek.“Gorbaçov”un alnındaki iz hakkında “yanık”, “kına” ya da “ kan lekesi” gibi meraklı yorumlar yapmak demek. SSCB demek. PKK nedir diye büyüklere sormak demek. Turgut Özal’dan “Ulusa Sesleniş”leri dinlemek.
    İstiklal Caddesi trafiğe açık demek. Renk renk taksiler demek.

    Bayramda gerçekten el öpmek. Kapı kapı şeker ve harçlık toplamak demek. Eve dönüldüğünde, torbada biriken şekerleri naneli, çilekli diye ayırmak hatta içindeki yer fıstıklarını ayrı bir yere doldurmak demek. “Royal okaleptüs” şekerlerini bilmek demek. PE-RE-JA limon kolonyası demek.

    Biz ucuz atlattık, arkadan gelenlerin hiç şansı yok artık demek... Ne desen
    anlamayacak zamane nesli gelip de bir gün, “neler oldu?” diye sorarsa, hiç kendini yormayıp “işte öyle birşey...” demek....



    1980li yıllarda hayatının ilk tecrübelerini yaşamış, ilkokula gitmiş, Kenan Evren´i, Erdal İnönü´yü, Özal'ı tanımış olmak, Ajda Pekkan´ın Alo, Michael Jackson´ın Pepsi reklamlarını hatırlayacak kadar şanslı olmak demek.

    Big in Japan, The Final Countdown, Eye of The Tiger demek.
    İcraatın içinden demek, "Semra koy bir kaset de neşemizi bulalım" demek.
    Köprü demek, ödediğiniz her kuruş verginin yol, su, elektrik olarak size geri dönmesi demek

    Voltran Voltran Voltran demek , depozito toplamak adına kola şişesi biriktirmek demek , Adile Naşit`ten masal dinlemek demek.

    Debbie Gibson, tiffany, Jason Danovan, Sandra, Modern Talking. vb. dinliyor olmak...
    Comanchero´nun ve life is life'ın sözlerini ezberlemeye çalışmak demek...
    Michael Jackson, Madonna, Samantha Fox demek

    Korhan Abay, Cenk Koray, Metin Milli, Ersen ve Dadaşlar demek.
    Clementine, He-man, She ra, Transformers demek.

    Okula siyah önlükle gitmek demek. Kayahan, Nilüfer, Sezen Aksu, Barış Manço ile büyümek demek.

    İhtilal çocuğu demek, Köle İzaura demek, Ziyaretçiler demek!!!!
    Acidçi misin metalci mi demek...

    Moruk demek,
    Herild yani demek,
    Hey corc versene borc demek, olmaz maykil bende de yok cevabını işitmek demek,
    geriye dönüp baktıkça iç geçirmek demek...

    Yüzyıl içindeki en iyi, en kıyak kuşak. Hem eski hem yeni olmak demek.
    Biraz gözü açık bir 80'li, yüz yıllık nesil kültürünü bir porsiyonda almış
    demektir.

    edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu şörli makleeyynn yeeeeeee diye bağırıp
    en az bir technotronic kasetine sahip olmak demek.

    Mahalle çeşmelerinden su içmek, bayramları iple çekmek, cumhurbaşkanı
    denince Kenan Evren'i hatırlamak demek

    Koltuk altında topla okul bahçesine yalnız giderken "nasılsa oynıycak
    birileri vardır" diyebilmek demek

    Eti kemik geçiyor demek;

    Evden çıkmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocukluğunu
    yaşayabilmiş,son dönemin bir üyesi olmak,

    Ne sorusuna zonk cevabı vermekten zevk duymak, büyüteç ile kağıt yakmak ve siyah kağıtların beyaza oranla daha kolay yandığını keşfetmek, 9 voltluk pile dilinle dokunup o ekşi anı yaşamak,

    Televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen
    susturmak,
    23 nisan çocuk şenliğinde gelen yabancı çocuklara 5 dakikada aşık olmak
    demek

    Son dersin son 5 dakikasında parkeleri giyip zilin çalmasını beklemek,
    hurraa kapıya doluşmak, dışarıya pestil olarak çıkmak demek, sinek
    ilacı arabalarının arkasında bıraktığı bulutta deli gibi dolaşmak demek.

    Kutu kolayı açtıktan sonra kapağını çekip çıkarıp atmak demek

    Tipe bak demek,

    Fon müziği Laura Brannigan'dan Self Control olan günler.
    Bakkala gitmenin, sokakta oynamanın, harçlık toplamanın geçerli
    sayıldığı,
    Havuç´un olmadığı yıllar demek... her şeye rağmen temiz ve el değmemiş
    bir hayat demek...
    Sonrasında biz büyüdük ve kirlendi dünya demek.

    Pazar akşamları mecburen yıkanmak ve erken yatmak demek

    Sesi açıp kısmak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki
    düğmelere basmak zorunda olmak demek

    Şehirlerarası yolculuklara çıkarken otobüsün 302s olması için dua
    etmek.
    Bilet alırken arka kapının önü ve tekerlek üstü olmasın demek.

    Resimli futbolcu kartları demek, süper babaanne demek, fantayla kolayı
    karıştırmak demek, mahalle kavramı demek.

    Çavuşevsku ve karısının kurşuna dizilişini TV'den seyretmek demek, o
    görüntülerin yıllar sonra bile kafadan hala çıkmamış olması demek.

    Anket ve hatıra defterlerinin olması bunlara seviyorum ama kimi diye
    başlayan maniler yazmak,önünde tek arkasında 2 çizgi olan külotlu
    çorapların havada sallanarak giydirilmesi, içinde biri sabunlu iki ıslak bez olan mustili beslenme çantası, dantel yaka, yenen kokulu silgi, leblebi tozu
    çekerken atlatılan ölüm tehlikeleri, hulohop, ayak bileğine takılarak
    çevrilen top, sek sek oynamak, bayramda mahalleye dağılıp şeker
    toplamak,
    müsaitseniz annemler size gelecek demek.

    TRT´nin yayın akışının bitmesiyle çalan İstiklal Marşı için ayağa
    kalkıp, marşı hazır olda bangır bangır söylemek ve marşın bitiminden sonra çıkan tiz "biiiiiiiiiiiiip"sesine rağmen televizyonu kapatmamak demek.

    Zerrin Özer demek. Nasıl da geçmişti bütün bir yaz demek.
    Bu şarkıya kafanda klip çekmek demek.

    Annelerin Çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi demek..
    Challenger'ın olduğu günkü haberleri hatırlamak demek..
    PKK saldırılarında her gün mutlaka birilerinin öldüğünü duymak ama
    anlamamak demek.
    Veronica Castro'yu güzel zannetmek demek.
    Kenan Evreni Atatürk zannetmek demek.

    Yazlık diskolarda içeri alınmamak demek, bunun için ağlamak ve içeride
    - her nedense- You are in the army now- şarkısında sarmaş dolaş dans
    eden abi ve ablalara bakıp özenmek demek

    Gorbaçov´un kafasındaki kırmızılığın ne olduğunu merak etmek, anneye
    "Zeki Müren´e teyze mi diyim amca mı diyim" diye sormak,

    Kenan evren´in cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılırken Çankaya köşkü
    basamaklarından yavaş yavaş inip sekreteriyle vedalaşmasını hatırlamak.

    "Hayat Bilgisi" kitabında Kenan Evren´in resmi olması, her yere modern
    cami inşa etme furyasına anlam verememek, batman ve Şirnak´ın henüz il olmadığı günleri hatırlamak, Özal'ın çenesinin enteresan yapısına anlam
    veremeyip,
    "acaba benim çenem de ilerde böyle olur mu" kaygısıyla aynaya bakmak
    demek...

    breyk breyk arkadaş arıyorum demek
    Eve lazım olur diye fazlaca pul almak demek
    ho ho ho hoover demek
    Zeki Müren'in size alo diyoruuuum demesi demek

    İlkokulda Halley, Petrol ve Komancero şarkılarını uydurma sözlerle
    söyleyerek dans eden Tolga Han özentisi sefil dans grupları kurmak okul
    sonrasında ise her gün koşturarak eve gidip; bu toprağın sesi
    programında
    kımıl zararlısı ile mücadele yöntemleri, orman köylüsünün sorunları ve
    yüksek randımanlı durum bugdayı türleri ile ilgili verilen faydalı
    bilgilerin ardından Kamber ağa ile uyanık skeçlerini büyük bir ilgi ile
    izlemek demek küçük yaşta bilinçli bir çiftçi kadar ziraat bilgisine
    sahip
    olmak demek sinemalarda the Lord of the rings, Harry Potter vs. izlemek
    yerine Jules Verne romanları okumakla geçirilen bir çocukluk demek

    Aldım çantamı kolumaaa,
    çıktım Dallas yoluna,
    ben Babi´yi beklerken
    Ceyar girdi koluma
    şarkısını dansıyla birlikte bilmek demek.

    Kimler geliyo kimler?
    sana ne, sana ne?
    Ama bunu söylemenize gerek yok ki,
    ben yapınca alışverişi, zaten alıyorum satış fişi replikleri barındıran
    Ali-Ayşegül Atik reklamı ve bakkal amca, bir pergel, bir kalem, bir de
    çikolata alacağım.
    Erooooolll, Eroooolll (mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim
    size buraya !
    fişini de al oğlum´daki Meşhur Erol,
    hadi hep birlikte, hep birlikte,
    biz biz olalım
    yemeklerden önceeee,
    lavaboya koşalım,
    hafta da bir kere tırnakları keselim,
    fırçalayıp onları tertemiz olalım diye şarkılar ezberleyen bir nesil
    olmak

    İcraatın içinden izleyip Özal´ın kalemine bakıp hipnotize olmaya
    çalışmak

    Videocudan American Ninja, Kartal, Kan Sporu ve Evil Dead gibi filmleri
    kiralamak demek

    Analogtan dijitale geçiş devrini yaşamış birey olduğunu anlamak ve
    ikisinden de farklı zevkler aldığının farkına varmak demek

    Çok güzel bir ülkenin son yıllarını hayal meyal hatırlamak, sonra da
    çivisinin çıkışını görerek büyümek demek

    Hava durumlarının eksi değil de "sıfırın altında bilmem kaç"
    denildiğini bilmek demek

    Apartmanın çatısına 5 metrelik anten takıp üstüne de tencere kapağı
    bağlayan bir abinin sizi TV önüne oturtması ve çatıdan oldu mu diye bağırıp anteni ayarlamaya çalışması . Yunanistan kanallarını görüntülemek adına ..
    oldu oldu diye camdan kafayı çıkarıp bağırmak ve kimsenin buna şaşırmaması demek.
    Siyah beyaz ve karlı bir görüntü de olsa ..
    Üstelik Yunanca tek kelime anlamasanız da gündüz vakti çizgi film
    izlemek için az debelenmemiş olmak demek...
    Muhtemelen hayatımız boyunca yaşadığımız en güzel 10 yıl demek...

    TRT 1´de oluşan sorunlar sonucu yayına bir süre ara verildiğinde ekrana
    getirilen donuk ağaç, dağ bayır resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek
    demek,

    Türkiye'de yaşamış son mutlu kuşak olduğunu hüzünle hissetmek demek.......







  • işin garip tarafı bunu yazan eleman 82 doğumlu(bu sözlükteki yazı ise).benden 1 yaş büyük ama ben bu bahsettiklerinin birçoğunu hatırlamıyorum:) 82 doğumlu biri ancak 86/87 den sonrasını hatırlayabilir.eğer hoşuna gidiyorsa piyasada tam senlik bir kitap var.60lar 70ler hikaye 80ler şahane diye.gerçekten çok güzel bir kitap.benim 80ler ve 90ların başına dair hatırladıklarım.sepultura- inner self klibi,susam sokağı,7 den yetmişe,karbeyaz sakızları,1 litrelik cam şişe kolalar,galleria ve bakırköy sahiline akın eden aileler,lunapark kültürü,atari salonları,1 2 3 yetmez 4 5 6 olsun metin ali feyyaz koysun beşiktaşım şampiyon olsun tezahürtaları vs..'dir:) daha 24 yaşındayım ama semtimin eski halini gözümde canlandırdığımda kendimi yaşlılar gibi hissediyorum.Eskidan buralar dutluktu anasını satıyim.şimdi heryer beton oldu.hatırlıyorum 15 yıl önce çevrede alabildiğine boş arazi vardı.ama şimdi heryer bina oldu.lazlar istanbul'u beton cehennemine çevirdiler.lazların suçu yok arz/talep meselesi sadece istanbuldaki müteahitlik işlerinin lazların tekelinde olmasına tepki veriyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi isyanlari_oynuyorum -- 25 Nisan 2007; 23:09:05 >




  • yıl 2007 o subay amca'nın hafızalara kazınan 'ne yani asmayalımda besleyelim'mi vecizesi hala akıllarda.sahi kim beslenmiş oldu bu durumda?emekliliğini bodrumlardaki yazlık evinde şehre gelen şarkıcılarının nu resimlerini çizerek mutlu bir hayat bahşedildi kendilerine.
  • NASREDDİN HOCA YA DA ÇOK GÜLERDİK,KIVRAK ZEKASIYLA VERDİĞİ EĞİTİMLER BENİM HALA İŞİME YARIYOR
    EKSİK KALMIŞŞ
  • bide az gittik uz gittik vardı, küheylan

    sanırım ondanda bahsedilmemiş..
  • yazıyı okuyunca hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Since 1975
  • yakariyi unutmayalım...KOKORİKO KOKİRKOOOO..........
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • herıld yaaani since 01/87

    duygulandım cidden
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.