Şimdi Ara

1999-2000 ekonomik krizi (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
69
Cevap
1
Favori
4.083
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate
    Benzin fiyatlari tabii ki istisna cünkü ic piysaya göre dengelenmiyor.


    Hepsi ibretlik te bu çok özel onun için ayırdım. Dış piyasada fiyatlar nasıl bi şeytseniz de biz de öğrensek.



    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    Bir ülkede kira, mutfak, vs... masraflari fazla ise bu ekonominin iyi oldugunu gösterir. Eger enflasyon da düsük ise bunlar tamamen piyasa icerisinde dengesini bulmus rakamlardir ve direk olarak "alim gücünü" gösterir.
    Eger fiyatlar fakir kesime göre cok fazla deniyorsa bu yine ekonominin iyi oldugunu gösterir. Zira fakir kisim sayisal olarak piyasaya etki etmeyecek kadar azdir.


    O zaman dünyanın en zengin coğrafyası Afrika. Adamlar açlıktan ölüyor ama bu sizin ekonomik mucize ölçüm kriterlerinize göre orada "züpper ekonomi" olmalı.

    Bence siz, nereden edindiğiniz belli olmayan bu ekonomi okuma becerinizi forumlarda paylaşmayın. Birisi kalkar kötü laf eder, ne me lazım...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate
    Mesela sayin @lehrer35 in verdigi örnek yukarida söylediklerimi acikliyor. Ekonomi gelistigi halde cay-simit kriteri gerilemis. Demek ki asgari ücret alan insanlarin sayilari ve piyasaya etkileri azalmis. Ic piyasa dengesi oldugundan bunun ekonominin gelisimiyle parallellik göstermesini bekleyemeyiz.

    Ama bir aile otomobil veya bilgisayar alacagi zaman eskisinden daha rahat aliyor. Bu ise ekonominin gelisimi ile paraleldir. Cünkü is piayasa dengesi söz konusu degil. Türkiyenin ithalatinin yillardir hizli bir bicimde artmasinin sebebi de budur.

    Aslinda devletin asgari ücret de ekonominin gelisimi ile ilgili güzel bir ölcüm araci degildir. Cünkü asgari ücret serbest piyasaya müdahaledir. Devletin politikasi ile ilgili bir durumdur. Yukarida tartisilan da bir devletin ekonomi politikasidir. Basbakan kendi elestirdigi hatayi kendisi de yapmistir. Ancak bu ayni basbakanin bu aileleri zenginlestidigi gercegini de degistirmez.


    Arabayı ve bilgisayarı daha kolay almasının nedeni ekonomik refah değil. Bu ürünlerin üretim maliyetlerinin düşük olması dolayısıylanda piyasaya arzının fazla olmasından ileri geliyor. Oysaki alım gücünü nitelik kavramıyla açıklamaya çalışırsak durumun çok farklı olacağını görürüz. Pek çok insan 2 . el bir araba alablirken neden Sıfır Mercedes e class alamıyor. Sizin mantığınza göre alması gerekmez mi ama alamıyor. Demek ki alım gücündeki yükseklik ölçüsü Nicelik değil Nitelik olmalı ancak o zaman yüksek alım gücüne sahip bir millet olduğumuzdan bahsedebiliriz.


    Başbakanın hangi aileleri zenginleştirdiğide ayrı bir tartışma konusu. Bilmediğimden yazmıyor değiliz konu başka yöne çekilmesin ama siz anladınız nasılsa. DPT nin yaptığı son çalışmada ülkedeni zengin ile Fakir arasındaki uçurumun arttığı ortaya konuyor. Bu vahim durumu hükümetin bütçeden sosyal yardımlara ayırdığı parayı arttırmasıda kanıtlıyor zaten. Bir taraf alabildiğine semerirken diğer taraf alabildiğine yardımlara muhtaç hale geliyor.

    Haliyle burada seçim meydanlarındaki kuzu modundaki yurttaşlar yerine bilinçli insanlar olduğnu unutmamalı popilist söylemlerden kaçınılmalı. Çünkü görünen köy klavuz istemiyor herşey apaçık ortada.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: _fisico_
    Aldığım kriter başka ülkelerin asgari ücretleri değil malesef, Alsam bile ne değişir ? Bulgaristan 'ın asgari ücreti bizden daha düşük ama alım imkanları ve kazançları ile kıyaslamamız mümkün değil. Benim tek kriterim var o da kendi ülkemdeki ev kirası, ulaşım imkanı, vergiler. Keşke istatistiklerle mutlu olabilsek. Benzin ve LPG zammı yine fakir kesimi vuracak. Çok yakında ulaşım fiyatlarında bir yükselme olur, böylece işine cebinden para harcayarak ulaşan düşük ücretliler akşam eve gelirken cebi boş döner. Siz de "veriler böyle adamlar haklı" dersiniz.


    Bir ülkede kira, mutfak, vs... masraflari fazla ise bu ekonominin iyi oldugunu gösterir. Eger enflasyon da düsük ise bunlar tamamen piyasa icerisinde dengesini bulmus rakamlardir ve direk olarak "alim gücünü" gösterir.
    Eger fiyatlar fakir kesime göre cok fazla deniyorsa bu yine ekonominin iyi oldugunu gösterir. Zira fakir kisim sayisal olarak piyasaya etki etmeyecek kadar azdir. Benzin fiyatlari tabii ki istisna cünkü ic piysaya göre dengelenmiyor.

    Sonuc olarak asgari ücret iki katindan fazlasina cikmis ise ekonomi gelismis ve en az gelirli kismin bile hayat standartlari yükselmis demektir. Bunu tartismak bile sacma.

    Eger tartisilacak bir kisim var ise bu ekonomik gelismenin kalici olup olmadigidir. Cari acik ve dis borc rakamlarina baktigimizda bunun kalici olmasinin tek yolu ekonominin sürekli büyümesinden gecer. Gelismekte olan ekonomiler icin bunlarin cok da dengede olmasi gerekmez. Ancak ekonomik büyüme durdugu an problemler baslayabilir. Bu yüzden Türkiye gibi hizli gelisen ekonomilerin bu ivmeyi uzun süre korumasi gerekiyor.


    Meğerse ne kadar körmüşüz. Ne kadar yüksek alım gücümüz varmış ta bilmiyormuşuz. Bunu tartışmak ta çok saçma demek, ekonomik büyümeden değil boğaz darlığından bahsetmemiz gerekir. Ben okula giderken ekmek arası et döner yerdik, şimdi çocuklar içinde ne olduğu belli olmayan tavuk dönerleri yiyorlar ve gelişmiş ekonomi alım gücü diyorsunuz. Yorumunuza hayran kaldım, biraz daha anlatın, güzel rüya görüyorsunuz. Aman sizi kimse uyandırmasın çünkü işçi aileleri gerçekten sefil. Bu kış nasıl geçecek acaba siz bunu düşünmeyin, Zambibwe ile kıyaslandığımız zaman büyük ilerleme kaydettik, yiğidi öldür hakkını ver :)




  • @shadow

    Arabayi ve bilgisayari eskisine göre daha kolay aldiklarini yazdim. Siz diger ürünlerle kiyaslamissiniz. Ben böyle bir kiyas yapmadim.

    Benim teorime göre insanlarin cogunun sifir Mercedes sinifi almalari gerekmiyor. Sadece Mercedes alanlarin eskisine göre artmis olmasi gerekiyor. Artmis mi ben de merak ediyorum. Isterseniz arastirin.

    Eger asgari ücret artmis ise en düsük gelirli aile bile zenginlesmis demektir. Eger fakir-zengin ucurumu arttiysa diger aileler daha cok zenginlesmistir.

    @fisico

    Bu tür konulari tartisirken duygusal degil bilimsel yaklasmaliyiz. Cocuklar ne yiyecek, bu kis nasil gececek bunlar ayri bir konu. Mesajlarimda ekonomimiz iyi veya kötü yönetiliyor demiyorum. Sadece rakamlari nasil yorumlayacagiz yardimci olmaya calisiyorum. Eger hükümetin ekonomi politikasini elestirecekseniz ben bu konunun muhatabi degilim. Cünkü onlari savunuyor degilim. Ama görüyorum ki gözü kapali atip tutan cok var.




  • Bazı arkadaşların Tansu Çilleri suçladığını gördüm. İyi bilmiyorum biraz kucuktum ozamanlar. Ama Keşke 1983te Özal hiç gelmeseydi de Demirelle devam etseydik diye düşünüyorum. ikisinin politikaları gerçekten bir doğrultuda değil.Özaldan sonra çok çok çok daha fazla abartılmış bu yabancıya bağımlılık.Şimdi de tekrarını yaşıyoruz.Şimdi ben 2010lu yıllarda büyük bir kriz daha yaşayabileceğimizi düşünüyorum.
  • Mercedese binmek,Uçakla seyahat etmek,Bilgisayar sahibi olmak bence ekonomiyle doğrudan bağlantılı değil. Mercedesin modelleri eskidikçe fiyatı da düşüyor,Bilgisayarlar yenileştikçe teknoloji değişiyor vs.vs. Ben yıllar önceye kıyasla Jipe binen insanların şimdi daha fazla olduğunu düşünüyorum.Ama ekonomide bir gelişme varsa zaten Türkiye'nin yıllardan gelen gelişmesine bağlı bu.10 yıllık mesele değil.1987de ekonomimiz en büyük 20 ekonomi arasındaydı(Bunu Kılıcdaroglu söylüyor). Şimdi bize toz pembe gelebilir bazı şeyler ama,dışarı bu kadar bağlıyız ve öyle borcumuz var ki.. altından nasıl kalkarız bilmiyorum. inşallah ezilmeyiz.
  • Etrafınızda gördüğünüz tüketim çılgınlığını alım gücü ile karıştırmayın.
    Şunu da unutmayın ki bu cahil halk son yıllarda kredi kartı kullanmaya başladı. Sonuçlarını da haber bültenlerinde izliyoruz zaten. Yakında sigara yasağı gibi kredi kartı yasağı da gelebilir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Peacifullord
    Ama ekonomide bir gelişme varsa zaten Türkiye'nin yıllardan gelen gelişmesine bağlı bu.10 yıllık mesele değil.1987de ekonomimiz en büyük 20 ekonomi arasındaydı(Bunu Kılıcdaroglu söylüyor).


    Yillardan beri ekonomimiz hep ayni hizla mi gelismis veya Veya her yil gelismis mi? Bu verilere bakmadan yapilan bir yorum, yillardir izlenen dogru veya yanlis tum ekonomik politikalari, mali krizleri, istatstiksel rakamlari vs.. hice saymaktir.

    Su anda da zaten ekonomimiz en buyuk 20 ekonomi arasinda. 1987 de nasildi arastirmak lazim. Malum, Kilicdaroglu soylemis
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TuVNeRa

    Etrafınızda gördüğünüz tüketim çılgınlığını alım gücü ile karıştırmayın.
    Şunu da unutmayın ki bu cahil halk son yıllarda kredi kartı kullanmaya başladı. Sonuçlarını da haber bültenlerinde izliyoruz zaten. Yakında sigara yasağı gibi kredi kartı yasağı da gelebilir.


    Hangi gazetede okuduğumu unuttum ama, kredi kartı borcunu düzgün ödemeyenlerin nakit para çekişi yasaklanacakmış.

    Bu da konu dışı gibi görünse de bence önemli ilginç bir haber;
    http://haber.gazetevatan.com/ortulu-odenek-patladi/346968/2/Ekonomi




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: Peacifullord
    Ama ekonomide bir gelişme varsa zaten Türkiye'nin yıllardan gelen gelişmesine bağlı bu.10 yıllık mesele değil.1987de ekonomimiz en büyük 20 ekonomi arasındaydı(Bunu Kılıcdaroglu söylüyor).


    Yillardan beri ekonomimiz hep ayni hizla mi gelismis veya Veya her yil gelismis mi? Bu verilere bakmadan yapilan bir yorum, yillardir izlenen dogru veya yanlis tum ekonomik politikalari, mali krizleri, istatstiksel rakamlari vs.. hice saymaktir.

    Su anda da zaten ekonomimiz en buyuk 20 ekonomi arasinda. 1987 de nasildi arastirmak lazim. Malum, Kilicdaroglu soylemis



    Hep 16-20 arasında gittik geldik.Kıvırmaya gerek yok ev kirası diyorsun.İstanbulu baz alalım o evlerde kaç insan bir arada oturuyor onu yazmıyorsun yada en basit örnek Ülkedeki açlık sınırı ne kadar Asgari maaş ne kadar yaz görelim ekonominin mükemmelliyetini ne dersin?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: KızıL_Shaman
    Hep 16-20 arasında gittik geldik.Kıvırmaya gerek yok ev kirası diyorsun.İstanbulu baz alalım o evlerde kaç insan bir arada oturuyor onu yazmıyorsun yada en basit örnek Ülkedeki açlık sınırı ne kadar Asgari maaş ne kadar yaz görelim ekonominin mükemmelliyetini ne dersin?


    Simdi kültür ve bilim bölümünde ekonomi konusunu tartisiyorsak istatistikleri, rakamlari tartismamiz lazim. Duygusalligi, siyasi görüsleri falan bir kenara birakmamiz lazim. Sizin yaptiginiz yorumu zaten sokakta veya pazarda haber spikerine röportaj veren en egitimsiz insan da yapiyor. Eger bir seyler anlatmak istiyorsaniz devlet istatistik kurumu veya herhangi baska bir arasitma sirketinden fikrinizi destekleyen bilgileri gösterin.

    Asgari ücret devletin ekonomiye bir müdahalesidir ve ülkenin genel ekonomisi hakkinda bir sey söylemez demistik. Eger ev kiralari yüksek oldugu icin insanlar oturacak ev bulamiyorsa, ev sahibi olan insanlar da kiraci bulamiyor demektir. Ve fiyatlari indireceklerine evlerinin bos kalmasina razi oluyorlar demektir. Ben nedense etrafta bos kiralik evler görmüyorum. Demek ki ya ülkede konut kitligi var ya da sizin bahsettiginiz evsiz insanlarin sayisi piyasaya etki etmeyecek kadar az.

    Ekonomimizin hep 16-20 arasinda geldigini söylemissiniz. Bu son 5 yil icin dogrudur. Fakat:

    2009 da 16 iken;
    2001 de ekonomik krizin ardindan 28.,
    1987 de Kilicdaroglunun söylediginin aksine 26.




  • Konu ekonomi olunca, biraz da bu konuda mürekkep yalayanlara yer ayırın arkadaşlar. Eğer konumuz verilerle konuşmaksa, biz de bu işten anlıyorsak, birileri çıkıp "En büyük ekonomiler arasındayız" sözünün altını "İnsani gelişme endeksinde de aynı sıradayız" diyerek doldurması gerekir. Aksi taktirde, başka birileri çıkar ve der ki "En büyük ekonomi olmak bile aslında hikayedir; önemli olan insani gelişmişlik endeksidir". Konunun uzmanı olan arkadaşlar zaten ne demek istediğimi, tek başına "büyük ekonomi" olmanın aslında fakir avuntusundan öteye gitmeyen, "zenginin malı, züğürdün çenesini yorar" atasözünü kanıtlayan bir kavram olduğunu bilir.

    Bilmeyen arkadaşlar, eğer ısrarla "büyük ekonomi" tezini sürdürmeye devam edeceklerse, öncelikle yukarıda bahsettiğim ikinci kavramın anlamına bir baksınlar. Bakacakları en basit yer ise google arama motorudur. "Ben baktım ama hiçbirşey anlamadım" diyen ve hala ısrar eden olursa, ben buradan kendilerine ilkokul seviyesine inerek anlatmaya çalışırım.

    Yazımı aşağılayıcı bir yaklaşımla yazdığımı düşünen arkadaşlar, öncelikle iktisat bilgilerine güvenerek birşeyleri dezenformasyona uğratarak buraya yazdıklarında ya da bilmedikleri konularda ahkam kestiklerinde, bilen birinin kendilerine karşı duracağını da hesap etsinler.

    Bol keseden ve gazete manşetleri ile ekonomik değerlendirmeler sonucunda bu ülkede işsiz sayısı 10 milyonu geçti ama insanlar hala mutlu.
    Her köşebaşında aşevi var ama insanlar başlarındakilere şükrediyor.
    Hergün kredi kartı intiharları yaşanıyor ama suçlu olarak halk görülüyor.
    Dünya finansal sistemi yerle bir oldu ama hiçkimse bizim bankalarımızın nasıl olup da karlılık seviyelerini artırabildiklerini merak etmiyor.
    Bir önceki krizde IMF'den getirilen politikalar dışında hiçbirşey yapılmadı ama birileri bunları kendi işleriymiş gibi gösteriyor ve başkaları da bunlarla propaganda yapıyor.
    Bu politikalardan "ülkenin milli servetinin satılmasına karşı çıkanlar" bir anda tepeden indirilip, yerlerine ise bu durumu kabullenecek tek grup getirildiği halde hala milli kahramanlık kavramı kullanılabiliyor.

    Bu tip örnek durumları çoğaltmamı ister misiniz?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Konu ekonomi olunca, biraz da bu konuda mürekkep yalayanlara yer ayırın arkadaşlar. Eğer konumuz verilerle konuşmaksa, biz de bu işten anlıyorsak, birileri çıkıp "En büyük ekonomiler arasındayız" sözünün altını "İnsani gelişme endeksinde de aynı sıradayız" diyerek doldurması gerekir. Aksi taktirde, başka birileri çıkar ve der ki "En büyük ekonomi olmak bile aslında hikayedir; önemli olan insani gelişmişlik endeksidir". Konunun uzmanı olan arkadaşlar zaten ne demek istediğimi, tek başına "büyük ekonomi" olmanın aslında fakir avuntusundan öteye gitmeyen, "zenginin malı, züğürdün çenesini yorar" atasözünü kanıtlayan bir kavram olduğunu bilir.

    Bilmeyen arkadaşlar, eğer ısrarla "büyük ekonomi" tezini sürdürmeye devam edeceklerse, öncelikle yukarıda bahsettiğim ikinci kavramın anlamına bir baksınlar. Bakacakları en basit yer ise google arama motorudur. "Ben baktım ama hiçbirşey anlamadım" diyen ve hala ısrar eden olursa, ben buradan kendilerine ilkokul seviyesine inerek anlatmaya çalışırım.

    Yazımı aşağılayıcı bir yaklaşımla yazdığımı düşünen arkadaşlar, öncelikle iktisat bilgilerine güvenerek birşeyleri dezenformasyona uğratarak buraya yazdıklarında ya da bilmedikleri konularda ahkam kestiklerinde, bilen birinin kendilerine karşı duracağını da hesap etsinler.

    Bol keseden ve gazete manşetleri ile ekonomik değerlendirmeler sonucunda bu ülkede işsiz sayısı 10 milyonu geçti ama insanlar hala mutlu.
    Her köşebaşında aşevi var ama insanlar başlarındakilere şükrediyor.
    Hergün kredi kartı intiharları yaşanıyor ama suçlu olarak halk görülüyor.
    Dünya finansal sistemi yerle bir oldu ama hiçkimse bizim bankalarımızın nasıl olup da karlılık seviyelerini artırabildiklerini merak etmiyor.
    Bir önceki krizde IMF'den getirilen politikalar dışında hiçbirşey yapılmadı ama birileri bunları kendi işleriymiş gibi gösteriyor ve başkaları da bunlarla propaganda yapıyor.
    Bu politikalardan "ülkenin milli servetinin satılmasına karşı çıkanlar" bir anda tepeden indirilip, yerlerine ise bu durumu kabullenecek tek grup getirildiği halde hala milli kahramanlık kavramı kullanılabiliyor.

    Bu tip örnek durumları çoğaltmamı ister misiniz?



    Hocam ne güzel yazmışsın tebrik ederim.




  • 2001 ekonomik krizinin birçok sebebi vardı ama bardağı son taşıran damla ve krizin fitilini ateşleyen ecevit olayıydı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Konu ekonomi olunca, biraz da bu konuda mürekkep yalayanlara yer ayırın arkadaşlar. Eğer konumuz verilerle konuşmaksa, biz de bu işten anlıyorsak, birileri çıkıp "En büyük ekonomiler arasındayız" sözünün altını "İnsani gelişme endeksinde de aynı sıradayız" diyerek doldurması gerekir. Aksi taktirde, başka birileri çıkar ve der ki "En büyük ekonomi olmak bile aslında hikayedir; önemli olan insani gelişmişlik endeksidir". Konunun uzmanı olan arkadaşlar zaten ne demek istediğimi, tek başına "büyük ekonomi" olmanın aslında fakir avuntusundan öteye gitmeyen, "zenginin malı, züğürdün çenesini yorar" atasözünü kanıtlayan bir kavram olduğunu bilir.

    Bilmeyen arkadaşlar, eğer ısrarla "büyük ekonomi" tezini sürdürmeye devam edeceklerse, öncelikle yukarıda bahsettiğim ikinci kavramın anlamına bir baksınlar. Bakacakları en basit yer ise google arama motorudur. "Ben baktım ama hiçbirşey anlamadım" diyen ve hala ısrar eden olursa, ben buradan kendilerine ilkokul seviyesine inerek anlatmaya çalışırım.

    Yazımı aşağılayıcı bir yaklaşımla yazdığımı düşünen arkadaşlar, öncelikle iktisat bilgilerine güvenerek birşeyleri dezenformasyona uğratarak buraya yazdıklarında ya da bilmedikleri konularda ahkam kestiklerinde, bilen birinin kendilerine karşı duracağını da hesap etsinler.

    Bol keseden ve gazete manşetleri ile ekonomik değerlendirmeler sonucunda bu ülkede işsiz sayısı 10 milyonu geçti ama insanlar hala mutlu.
    Her köşebaşında aşevi var ama insanlar başlarındakilere şükrediyor.
    Hergün kredi kartı intiharları yaşanıyor ama suçlu olarak halk görülüyor.
    Dünya finansal sistemi yerle bir oldu ama hiçkimse bizim bankalarımızın nasıl olup da karlılık seviyelerini artırabildiklerini merak etmiyor.
    Bir önceki krizde IMF'den getirilen politikalar dışında hiçbirşey yapılmadı ama birileri bunları kendi işleriymiş gibi gösteriyor ve başkaları da bunlarla propaganda yapıyor.
    Bu politikalardan "ülkenin milli servetinin satılmasına karşı çıkanlar" bir anda tepeden indirilip, yerlerine ise bu durumu kabullenecek tek grup getirildiği halde hala milli kahramanlık kavramı kullanılabiliyor.

    Bu tip örnek durumları çoğaltmamı ister misiniz?


    Anladigim kadariyla son sayfadaki bir adet yaziyi okuyup ahkam kesmissiniz.

    Ortada "buyuk ekonomi" tezini one suren 1 kisi var. O da Kilicdaroglu'nun 1987 de "20 buyuk ekonomi arasinda oldugumuzu soylendigini" belirten arkadas. Ekonominin buyuklugu insanlarin refah seviyesi hakkinda hicbirsey soylemez. Eger soyleseydi Cin ve Hindistandaki insanlarin Norvec'tekilere gore daha iyi sartlarda yasamasi lazimdi. Bakin bakalim boyle bir seyi iddia eden biri var mi?

    Sahsen iktisatla ilgili en ufak bir ders/kurs almis degilim. Eger sizin uzmanlik alaniniz ise, kendinizi ovup, insanlari asagilayacaginiza, bir iki elle tutulur bilgi, istatistik verin biz de bilgilerinizden faydalanalim. Ama yazdiginiz ornek durumlar bir ekonomistin analizlerinden bir siyasetcinin meydan konusmalarina benziyor. Eger bizim gibi bir takim cahille tartismaya tenezzul ederseniz, sordugunuz sorularin cevaplarini iktisadi yonden vermeye calisabiliriz.

    Ve en onemlisi: Bir forum, munazara veya fikirsel tartisma ortaminda birini elestirecekseniz lutfen isim verin.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate


    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Konu ekonomi olunca, biraz da bu konuda mürekkep yalayanlara yer ayırın arkadaşlar. Eğer konumuz verilerle konuşmaksa, biz de bu işten anlıyorsak, birileri çıkıp "En büyük ekonomiler arasındayız" sözünün altını "İnsani gelişme endeksinde de aynı sıradayız" diyerek doldurması gerekir. Aksi taktirde, başka birileri çıkar ve der ki "En büyük ekonomi olmak bile aslında hikayedir; önemli olan insani gelişmişlik endeksidir". Konunun uzmanı olan arkadaşlar zaten ne demek istediğimi, tek başına "büyük ekonomi" olmanın aslında fakir avuntusundan öteye gitmeyen, "zenginin malı, züğürdün çenesini yorar" atasözünü kanıtlayan bir kavram olduğunu bilir.

    Bilmeyen arkadaşlar, eğer ısrarla "büyük ekonomi" tezini sürdürmeye devam edeceklerse, öncelikle yukarıda bahsettiğim ikinci kavramın anlamına bir baksınlar. Bakacakları en basit yer ise google arama motorudur. "Ben baktım ama hiçbirşey anlamadım" diyen ve hala ısrar eden olursa, ben buradan kendilerine ilkokul seviyesine inerek anlatmaya çalışırım.

    Yazımı aşağılayıcı bir yaklaşımla yazdığımı düşünen arkadaşlar, öncelikle iktisat bilgilerine güvenerek birşeyleri dezenformasyona uğratarak buraya yazdıklarında ya da bilmedikleri konularda ahkam kestiklerinde, bilen birinin kendilerine karşı duracağını da hesap etsinler.

    Bol keseden ve gazete manşetleri ile ekonomik değerlendirmeler sonucunda bu ülkede işsiz sayısı 10 milyonu geçti ama insanlar hala mutlu.
    Her köşebaşında aşevi var ama insanlar başlarındakilere şükrediyor.
    Hergün kredi kartı intiharları yaşanıyor ama suçlu olarak halk görülüyor.
    Dünya finansal sistemi yerle bir oldu ama hiçkimse bizim bankalarımızın nasıl olup da karlılık seviyelerini artırabildiklerini merak etmiyor.
    Bir önceki krizde IMF'den getirilen politikalar dışında hiçbirşey yapılmadı ama birileri bunları kendi işleriymiş gibi gösteriyor ve başkaları da bunlarla propaganda yapıyor.
    Bu politikalardan "ülkenin milli servetinin satılmasına karşı çıkanlar" bir anda tepeden indirilip, yerlerine ise bu durumu kabullenecek tek grup getirildiği halde hala milli kahramanlık kavramı kullanılabiliyor.

    Bu tip örnek durumları çoğaltmamı ister misiniz?


    Anladigim kadariyla son sayfadaki bir adet yaziyi okuyup ahkam kesmissiniz.

    Ortada "buyuk ekonomi" tezini one suren 1 kisi var. O da Kilicdaroglu'nun 1987 de "20 buyuk ekonomi arasinda oldugumuzu soylendigini" belirten arkadas. Ekonominin buyuklugu insanlarin refah seviyesi hakkinda hicbirsey soylemez. Eger soyleseydi Cin ve Hindistandaki insanlarin Norvec'tekilere gore daha iyi sartlarda yasamasi lazimdi. Bakin bakalim boyle bir seyi iddia eden biri var mi?

    Sahsen iktisatla ilgili en ufak bir ders/kurs almis degilim. Eger sizin uzmanlik alaniniz ise, kendinizi ovup, insanlari asagilayacaginiza, bir iki elle tutulur bilgi, istatistik verin biz de bilgilerinizden faydalanalim. Ama yazdiginiz ornek durumlar bir ekonomistin analizlerinden bir siyasetcinin meydan konusmalarina benziyor. Eger bizim gibi bir takim cahille tartismaya tenezzul ederseniz, sordugunuz sorularin cevaplarini iktisadi yonden vermeye calisabiliriz.

    Ve en onemlisi: Bir forum, munazara veya fikirsel tartisma ortaminda birini elestirecekseniz lutfen isim verin.

    Tartışma güzel devam ediyor.Neverlate yazılarını okumuyorlar yada anlamıyorlar.Ev kirası örneğinde ise size bir olay göstereyim.İstisnada değildir.Boş ev pek yok haklısınız o konuda ancak.İstanbulu baz alırsak kirasını 2ay geriden ödeyen yada 3 4 aylık kirayı ödemeyip kaçan çok fazla kiracı var. İnsanlar kredi kartına oldukça alıştı ve nedense bankaya herkesin borcu var.Kredi ile artık herşeyi alabiliyorsun.İnsanların son zamanda kazandığı "Alışveriş Çılgınlığıda" sizin gösterdiğiniz ekonomiye örnektir.İnsanlar ihtiyacı olmayan şeylere para döküyolar.Ve piyasa böyle dönerek büyüyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: muratgun
    Tartışma güzel devam ediyor.Neverlate yazılarını okumuyorlar yada anlamıyorlar.Ev kirası örneğinde ise size bir olay göstereyim.İstisnada değildir.Boş ev pek yok haklısınız o konuda ancak.İstanbulu baz alırsak kirasını 2ay geriden ödeyen yada 3 4 aylık kirayı ödemeyip kaçan çok fazla kiracı var. İnsanlar kredi kartına oldukça alıştı ve nedense bankaya herkesin borcu var.Kredi ile artık herşeyi alabiliyorsun.İnsanların son zamanda kazandığı "Alışveriş Çılgınlığıda" sizin gösterdiğiniz ekonomiye örnektir.İnsanlar ihtiyacı olmayan şeylere para döküyolar.Ve piyasa böyle dönerek büyüyor.


    Kredi karti konusunda size katiliyorum. Avrupa'da insanlar bizden zengin olduklari halde daha az kredi karti kullaniyorlar. Burada bir bilincsizlik soz konusu. Kredi karti faizinin ne kadar yuksek oldugunu kredi kartini alirken degil, borc yaptiktan sonra ogreniyorlar. Burada birinci sorumlu tabii ki kart sahibidir. Bu yuzden ben onlari "magdurlar" olarak adlandirmiyorum. Devlet ise insanlari faizler konusunda bilinclendirebilir. Boylece, rekabet ortaminda olasi bir borc durumunda daha az faiz alan bankalar ortaya cikacaktir. Veya bankalarin kredi karti faizleri bir yasayla daha asagiya cekilebilir.

    Ancak ekonominin buyumesinin bununla hicbir ilgisi yok. Kimse kirasini odeyemezken, karnini doyuramiyorken gidip yeni acilan elektronik magazasinin onunde kuyruga girmez. Insanlar bu kadar da aptal degiller. IMF politikasidir hukumet politikasidir orasini bilemem. Ama 2001 krizinden sonra Turkiye ekonomisi bir ivme kazanmistir bu bir gercek. Eger 100 dolar kazanan adam simdi 200 dolar kazaniyorsa burada bankalari, kur politikalarini vs.. tartismanin anlami yok. Ekonomi profosoru arkadasimiz demis ki bunu soyleyince "insani gelisme indeksini" de soyleyecekmisim.

    Onu da konusuruz ama baska bir baslik altinda. Cunku konumuzla uzaktan yakindan bir ilgisi yok. Krizler olur ekonomiler %20 kuculebilir veya insanlar bir anda fakirlesebilir. Ama bir krizden dolayi insanlarin gelismislik duzeyi (egitim seviyesi vs...) bir anda asagiya dusmez. Veya butun Almanyanin sanayisini Turkieye tasisaniz bu insanlari bir anda gelistirmez. Ekonomik buyume ve insani gelisim arasindaki iliski direkt degildir (devlet politikalarina da bakar) ve uzun vaadelidir. Bu yuzden buyuk ihtimalle krizde bile "gelismekte olan bir ulke" oldugumuz icin insani gelisme indeksimiz artmistir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate
    Kimse kirasini odeyemezken, karnini doyuramiyorken gidip yeni acilan elektronik magazasinin onunde kuyruga girmez. Insanlar bu kadar da aptal degiller.


    Atasözlerinin nasıl doğduğu hakkında bilgisi olanlar "Ayranı yok içmeye tahterevanla gider ......" atasözünün nasıl doğduğunu bilirler.

    Bakanlar kurulu kararı ile kağıt üzerinde zenginleştiğimizi bilmeyen var mı? Bir karar hop % 25 zenginleşme. Alın size ülkenin züpper ekonomi reçetesi.
  • Benim anlamadığım madem sadece kağıt üzerinde zenginleştik, sadece şu örnekle: Otomobil satışlarında cumhuriyet tarihinde her geçen gün yeni rekorlar kırılıyor sırala 4-5 aya çıkabiliyor bu benzin , dizel fiyatlarına rağmen. Bence, çevreme bakarak konuşursam ülkemizde zengin ve orta direk kısmı zenginleşti, yoksul kısım ise hala refahı yakalayamadı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: tolga509

    Benim anlamadığım madem sadece kağıt üzerinde zenginleştik, sadece şu örnekle: Otomobil satışlarında cumhuriyet tarihinde her geçen gün yeni rekorlar kırılıyor sırala 4-5 aya çıkabiliyor bu benzin , dizel fiyatlarına rağmen. Bence, çevreme bakarak konuşursam ülkemizde zengin ve orta direk kısmı zenginleşti, yoksul kısım ise hala refahı yakalayamadı.


    Bu durum bize mal satmak için paramızın değerlendirilmesi ile ilgili teknik bir konu. Uzakdoğunun üretim üstünlüğünü ele geçirmesi sonrası tıkanan kendi üretim kanallarını açmak için yapılan bir operasyon. 70 milyonluk iyi bir pazar yaratarak krizlerinin yaralarını sarıyorlar. Tabi bu yöntem bizim üretim kanallarımızı bitirdi. Cari açık sürekli artıyor. Ülkenin toplam borçları 585 milyar $ oldu. 8 yıl önce 220 milyar $ dı. Her yıl en az 20 milyar $ borç almak zorunda olan bir ekonomi olduğumuz gerçeği gözönüne alınırsa bu borçları ödemenin imkansızlığı daha net anlaşılır. Özetle; Kendi ekonomilerini düzeltmek için bize borç vererek mallarını satıyorlar.




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.