Şimdi Ara

19 Mayıs'ın Hikayesi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
1
Favori
924
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ...

    Bugün sadece 19 Mayıs değil, Atatürk’ün Samsun’a çıkışının da doksanıncı yıldönümü...

    Resmi tarih bize, Kurtuluş Şavaşı’nın Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla başladığını anlatır... Bu açıdan, 19 Mayıs’ı Cumhuriyet’e giden sürecin de en önemli günü saymak isabetli olur.

    Doksanıncı yılı olması nedeniyle 19 Mayıs daha da özel bir anlam taşıyor ve daha kapsamlı bir şekilde kutlanıyor...

    * * *

    19 Mayıs 1919’un 90. yıldönümü...

    Peki, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın kaçıncı yıldönümü?

    Bu kadar önemli bir günün Cumhuriyet’in başlangıcından beri kutlanması gerekmez mi?

    Ama kutlanmıyor...

    90. yıla rağmen, 19 Mayıs’ın Bayram ilan edilmesi çok yeni.

    Bunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım ve o zamandan beri döne döne yazarım.

    Ama garip bir irade, Bayram’ın kaçıncı yıldönümü olduğunu, ortalıktan her defasında çeker alır...

    Kimse de bu soruyu merak etmez ve sormaz.

    Bunu görünce, nafile bir çaba gibi durmasına rağmen, ben de hikayeyi, ‘resmi tarihin’ üzerini inatla örttüğü saydamlık adına bir kez daha anlatırım.

    * * *

    ‘Yıl 1936. Günlerden 19 Mayıs. Atatürk Dolmabahçe’de, yanında Şükrü Kaya, Ruşen Eşref, Kılıç Ali, Salih Bozok, Mehmet Seydan, Nuri Conker var, konuşuyorlar.

    Birdenbire Atatürk soruyor: ‘Bugün günlerden ne?’

    Diyorlar Salı, Çarşamba neyse.

    Ayın kaçı: 19’u.

    Aylardan ne: Mayıs.

    ‘Ne oldu bugün söyleyin bakalım’ diyor.

    Düşünüyorlar, 19 Mayıs’ta ne oldu?’

    * * *

    ‘O zamana kadar 19 Mayıs’ın lafı yok. Onun için soruyor Atatürk. Şimdi bunlar arıyorlar. ‘İzmir’in işgalinin 3’üncü günü’ diyorlar. ‘Ankara mitingi yapılmıştı’ diyorlar. Atatürk ‘değil’ diyor.

    ‘İsmet Paşa’nın Lozan’dan Gazi’ye çektiği telgraf’ diyorlar.

    ‘Hayır, o 1923’te, Mayıs’ta değil’ diyorlar. ‘Haliç Konferansı’ diyorlar.

    ‘İngilizlerle Irak meselesi üzerinde konuşmuştuk’ diyorlar.

    ‘Terakkiperver Fırka’nın kapatılması da bu aylarda olmuştu’ diyorlar.

    Atatürk ‘bırakın yahu bunları’ diyor. ‘Öyle bir şeydir ki bu, ülkenin kurtuluşudur’.

    Yine bulamıyorlar. En sonra Şükrü Kaya hatırlıyor, ‘bu sizin İstanbul’dan ayıldığınız gün mü’ deyince ‘yaklaştın’ diyor, ‘Samsun’a çıktığımız gün’. Sonra, ‘asıl yapacağınız bayram bu’ diyor.

    Ertesi sene 19 Mayıs’ta Şükrü Kaya’nın tertibiyle 19 Mayıs Bayramı kutlanıyor.’

    * * *

    Atatürk, ‘19 Mayıs Bayramı’nı iki kez görebilmiş...

    İlki 1937’de...

    İkincisi de, 1938’de.

    Acar motoruyla Boğaz’ın en ucuna kadar gidiyor... Kıyılarda herkes Acar’ı tanıdığı için alkışlıyor, çok memnun oluyor... Fakat Atatürk yoruluyor. ‘Dönelim’ diyor. Böylece ikinci ve son kez bu bayramı hasta olarak görüyor...

    * * *

    Yazar dururum diyorum ama...

    19 Mayıs’ın yukarda tekrarladığım ve tarihçilerden öğrendiğimiz hikayesini bilen kaç kişi var acaba?

    Örneğin siz, bu bayramı 1937’den beri kutladığımızın farkında mısınız?

    * * *

    Türkiye kendi geçmişiyle ilgili neden saydam olmayı yeğlemez?

    Halbuki saydamlaştıkça güçleneceğiz.

    Gençlere en azından bu ilkeyi öğretebilsek...

    ‘Saydam’ olabilmenin, yaşamın en güç ama aynı zamanda ‘en gerekli’ ilkesi olduğunu öğrenmiş bir gençlik, ülkenin gerçek teminatı sayılmaz mı?

    Mehmet Altan







  • quote:

    Orjinalden alıntı: .TaneR.

    ...

    Bugün sadece 19 Mayıs değil, Atatürk’ün Samsun’a çıkışının da doksanıncı yıldönümü...

    Resmi tarih bize, Kurtuluş Şavaşı’nın Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla başladığını anlatır... Bu açıdan, 19 Mayıs’ı Cumhuriyet’e giden sürecin de en önemli günü saymak isabetli olur.

    Doksanıncı yılı olması nedeniyle 19 Mayıs daha da özel bir anlam taşıyor ve daha kapsamlı bir şekilde kutlanıyor...

    * * *

    19 Mayıs 1919’un 90. yıldönümü...

    Peki, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın kaçıncı yıldönümü?

    Bu kadar önemli bir günün Cumhuriyet’in başlangıcından beri kutlanması gerekmez mi?

    Ama kutlanmıyor...

    90. yıla rağmen, 19 Mayıs’ın Bayram ilan edilmesi çok yeni.

    Bunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım ve o zamandan beri döne döne yazarım.

    Ama garip bir irade, Bayram’ın kaçıncı yıldönümü olduğunu, ortalıktan her defasında çeker alır...

    Kimse de bu soruyu merak etmez ve sormaz.

    Bunu görünce, nafile bir çaba gibi durmasına rağmen, ben de hikayeyi, ‘resmi tarihin’ üzerini inatla örttüğü saydamlık adına bir kez daha anlatırım.

    * * *

    ‘Yıl 1936. Günlerden 19 Mayıs. Atatürk Dolmabahçe’de, yanında Şükrü Kaya, Ruşen Eşref, Kılıç Ali, Salih Bozok, Mehmet Seydan, Nuri Conker var, konuşuyorlar.

    Birdenbire Atatürk soruyor: ‘Bugün günlerden ne?’

    Diyorlar Salı, Çarşamba neyse.

    Ayın kaçı: 19’u.

    Aylardan ne: Mayıs.

    ‘Ne oldu bugün söyleyin bakalım’ diyor.

    Düşünüyorlar, 19 Mayıs’ta ne oldu?’

    * * *

    ‘O zamana kadar 19 Mayıs’ın lafı yok. Onun için soruyor Atatürk. Şimdi bunlar arıyorlar. ‘İzmir’in işgalinin 3’üncü günü’ diyorlar. ‘Ankara mitingi yapılmıştı’ diyorlar. Atatürk ‘değil’ diyor.

    ‘İsmet Paşa’nın Lozan’dan Gazi’ye çektiği telgraf’ diyorlar.

    ‘Hayır, o 1923’te, Mayıs’ta değil’ diyorlar. ‘Haliç Konferansı’ diyorlar.

    ‘İngilizlerle Irak meselesi üzerinde konuşmuştuk’ diyorlar.

    ‘Terakkiperver Fırka’nın kapatılması da bu aylarda olmuştu’ diyorlar.

    Atatürk ‘bırakın yahu bunları’ diyor. ‘Öyle bir şeydir ki bu, ülkenin kurtuluşudur’.

    Yine bulamıyorlar. En sonra Şükrü Kaya hatırlıyor, ‘bu sizin İstanbul’dan ayıldığınız gün mü’ deyince ‘yaklaştın’ diyor, ‘Samsun’a çıktığımız gün’. Sonra, ‘asıl yapacağınız bayram bu’ diyor.

    Ertesi sene 19 Mayıs’ta Şükrü Kaya’nın tertibiyle 19 Mayıs Bayramı kutlanıyor.’

    * * *

    Atatürk, ‘19 Mayıs Bayramı’nı iki kez görebilmiş...

    İlki 1937’de...

    İkincisi de, 1938’de.

    Acar motoruyla Boğaz’ın en ucuna kadar gidiyor... Kıyılarda herkes Acar’ı tanıdığı için alkışlıyor, çok memnun oluyor... Fakat Atatürk yoruluyor. ‘Dönelim’ diyor. Böylece ikinci ve son kez bu bayramı hasta olarak görüyor...

    * * *

    Yazar dururum diyorum ama...

    19 Mayıs’ın yukarda tekrarladığım ve tarihçilerden öğrendiğimiz hikayesini bilen kaç kişi var acaba?

    Örneğin siz, bu bayramı 1937’den beri kutladığımızın farkında mısınız?

    * * *

    Türkiye kendi geçmişiyle ilgili neden saydam olmayı yeğlemez?

    Halbuki saydamlaştıkça güçleneceğiz.

    Gençlere en azından bu ilkeyi öğretebilsek...

    ‘Saydam’ olabilmenin, yaşamın en güç ama aynı zamanda ‘en gerekli’ ilkesi olduğunu öğrenmiş bir gençlik, ülkenin gerçek teminatı sayılmaz mı?

    Mehmet Altan







    İlkkez duydum




  • Bugün büyük önder ATATÜRK'ün; şekilde ordu müfettişliği, özünde yurdu işgalden kurtarmak için Samsun'a çıktığı gündür. Kutlanan budur. Bayram ilan edilişinin kaçıncı yılı olduğu değildir. Bayram ilan edilişini değil, kurtuluşa giden yolun başlangıç gününü kutluyoruz.

    Bundan yani Türk egemenliği ve bağımsızlığından nefret eden şer ittifak mensuplarının rahatsız olması ve bu kutsal günü önemsizleştirme çalışmaları yürütmesi doğaldır. Şimdi e. ardıç yazısını bekliyoruz. o da kendine düşen dezenformasyon çalışmasını yapmıştır mutlaka. Onların en acı günlerinden biri bugün. Hah başardık dedikleri anda hevesleri yine kursaklarında kaldı.

    Türk; Övün, Çalış, Güven. Bayramını coşku ile kutlayarak, şer ittifak mensuplarının gözüne sok. Yenilgilerinin acısını tazele. Evini, işyerini bayraklarla donatarak kahret bayrak düşmanlarını.

    Bayramınız kutlu olsun.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest -- 19 Mayıs 2009; 11:47:38 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Bundan yani Türk egemenliği ve bağımsızlığından nefret eden şer ittifak mensuplarının rahatsız olması ve bu kutsal günü önemsizleştirme çalışmaları yürütmesi doğaldır. Şimdi e. ardıç yazısını bekliyoruz. o da kendine düşen dezenformasyon çalışmasını yapmıştır mutlaka. Onların en acı günlerinden biri bugün. Hah başardık dedikleri anda hevesleri yine kursaklarında kaldı.

    Türk; Övün, Çalış, Güven. Bayramını coşku ile kutlayarak, şer ittifak mensuplarının gözüne sok. Yenilgilerinin acısını tazele. Evini, işyerini bayraklarla donatarak kahret bayrak düşmanlarını.

    Bayramınız kutlu olsun.




    Bu pek hoş bir bayram mesajı olmadı. Atatürk "Türk; övün,çalış güven" demiş siz de sonuna "....gözüne sok, acısını tazele" eklemişsiniz.
    Yurtta barışı pek umursamıyorsunuz sanırım...




  • Bazıları kaostan beslenir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci

    Bu pek hoş bir bayram mesajı olmadı. Atatürk "Türk; övün,çalış güven" demiş siz de sonuna "....gözüne sok, acısını tazele" eklemişsiniz.
    Yurtta barışı pek umursamıyorsunuz sanırım...


    Topiğin konusu olan gönderideki amaca hitaben yazılmıştır. Ayrıca bugün savaşa giden yolun başlangıcıdır.
  • @leher35'in de dediği gibi önemli olan kaçıncı yıldönümü veya ne zaman ortaya çıktığı değildir.
    Önemli olan bu tarihin bir olaylar zincirinin başlangı kabul edilmesidir.
    Tabii ki bunları içlerine sindiremeyenler bir takım önemsizleştirme çalışması yapacaklardır.
    Ellerindne gelseler Mustafa Kemal'i de önemsizleştirecekler ya...
    Hoş bu da Türkiye'de belli miktar aşama kaydetmiş bir plandır.
    Bir kaç nesil sonra kafası saçmalıklarla doldurulmuş genç kuşaklarımız olacak...
    O zaman anlayacaklar Atatürk ve onun ilkelerinin bu ülkenin çimentosu olduğunu ama çok geç olacak...

    Herneyse...
    Yılmaz Özdil'in bugünkü yazısını okumanızı öneririm.
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11679459.asp?yazarid=249&gid=61




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Şu adamın yazdıklarını birimizin bile bildiğini sanmıyorum. Adam resmi tarihte dile getirilmemiş şeyleri yazıyor ama hemen bazıları niyet okuyuculuğu yaparak ve buluttan nem kaparak muhalefete geçiyorlar. Adam tarihi bir hadise anlatmış ve ek olarak sadece saydamlık isteğini beyan etmiş.
  • Baksen! Demek niyet okuyuculuğu yapıyoruz. Peki siz neyini okudunuz da bildiniz yazarın ne kast ettiğini?

    İflas etti artık bu politikalar. Yeni söylem geliştirmeniz gerek. Bu yazının kastı bilenlerce çok açıktır. sevgili dreatlord'umuz(alınmasın sadece örnek vermek içindir) hemen düşüvermiş dezenformasyoncunun tuzağına. Zaten yazının yazılma amacıda budur. Kime ne kaç yıl önce yaşandığı? Önemli olan yaşandığıdır. Her yıl iki kez kutlanan kutlu doğum haftasını(yine örnektir, kimse başka yöne çekmesin!) herkes bilir ama sorun bakalım kaç kişi Hz. Muhammedin doğduğu yılı bilecektir. 19 Mayıs 1919 u bilen insan sayısı 571 i bilen insan sayısından daha fazladır.

    Ekilen nifak tohumları o kadar etkili olmuştur ki en önemli bayramlarımıza yaklaşımda bile kendini göstermektedir. Kurtuluştan, bağımsızlıktan ötesi var mı? Yazık...
  • Senelerdir iyi, kötü bu konularla ilgilenir, okurum. İlk defa tarihin bu ince detayıyla karşılaştım.
    Bu belki benim, belki de sistemin ayıbı.
    Açıkcası bana bu bunu öğreten, bilgiye bilgi katan kişiye, teşekkürü borç bilirim.
    Bunun sebebi bana, beni ben yapan tabanıma, fazladan bir tuğla eklemesidir.

    Ancak anlayamadığım bir nokta var. Şimdi ben, dezenformasyonun tuzağına mı düştüm
    ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yazat -- 19 Mayıs 2009; 16:00:05 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Her yıl iki kez kutlanan kutlu doğum haftasını(yine örnektir, kimse başka yöne çekmesin!) herkes bilir ama sorun bakalım kaç kişi Hz. Muhammedin doğduğu yılı bilecektir.



    Kutlu Doğum Haftası yılda 1 kez kutlanıyor..Bunun yanında hicri olarakta Mevlit Kandili bir gece olarak kutlanıyor..
  • Ne alakası var şimdi Türkiyenin kendi tarihiyle yüzleşmesinin bu yazının içeriğiyle? Mehmet Altan o ucuz, bölücü düşüncelerini yine sıkıştırmış araya.

    düzeltme: imla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Réplika -- 19 Mayıs 2009; 16:12:43 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Baksen! Demek niyet okuyuculuğu yapıyoruz. Peki siz neyini okudunuz da bildiniz yazarın ne kast ettiğini?

    İflas etti artık bu politikalar. Yeni söylem geliştirmeniz gerek. Bu yazının kastı bilenlerce çok açıktır. sevgili dreatlord'umuz(alınmasın sadece örnek vermek içindir) hemen düşüvermiş dezenformasyoncunun tuzağına. Zaten yazının yazılma amacıda budur. Kime ne kaç yıl önce yaşandığı? Önemli olan yaşandığıdır. Her yıl iki kez kutlanan kutlu doğum haftasını(yine örnektir, kimse başka yöne çekmesin!) herkes bilir ama sorun bakalım kaç kişi Hz. Muhammedin doğduğu yılı bilecektir. 19 Mayıs 1919 u bilen insan sayısı 571 i bilen insan sayısından daha fazladır.

    Ekilen nifak tohumları o kadar etkili olmuştur ki en önemli bayramlarımıza yaklaşımda bile kendini göstermektedir. Kurtuluştan, bağımsızlıktan ötesi var mı? Yazık...



    Bir yazı değerlendirilirken anafikrine bakılır. Herhangi bir yazarın yazısını bu adamın neci olduğu belli o zaman bu adam yok şunu kastetti, yok şunu ima etti, yok ona çamur attı, yok amacı buydu şeklinde değerlendiremezsiniz. Yazıda anlatılan anafikirle sizin zanlarınız hakkında hiçbir bağlantı yok. Yazının anafikiri tarihimizin yeterince saydam olmadığı. Kaldı ki Mehmet Altan cumhuriyet düşmanı bir adam da değil. Siz hakkaten buluttan nem kapmaya başladınız artık.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci

    Bu pek hoş bir bayram mesajı olmadı. Atatürk "Türk; övün,çalış güven" demiş siz de sonuna "....gözüne sok, acısını tazele" eklemişsiniz.
    Yurtta barışı pek umursamıyorsunuz sanırım...


    Topiğin konusu olan gönderideki amaca hitaben yazılmıştır. Ayrıca bugün savaşa giden yolun başlangıcıdır.





    " Ayrıca bugün savaşa giden yolun başlangıcıdır " demişsiniz:) Kiminle savaşacaksınız? Kendi insanınınızla mı? Veya başka bir insanoğluyla mı? Sizin cümle sonunuzdaki savaş vurgusu düşünce yapınızı göstermez mi? Ne acı çözümü savaşta aramak. Diyelim savaştan kastınız mücadele etmek(birbirini öldürmek dışı bir durum). İfade edişiniz! yanlış değil mi:) Savaştan kastınıza bakmak lazımdır... Elbette bana cevap verme tenezzülünü gösterireniz:) Sevgili lehrer35:) Belki de fikir tartışmaya tahammülünüz yoktur.

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 19 Mayıs 2009; 16:26:21 >




  • Derdimiz de bu zaten.
    Çok ön şartlıyız.

    Ne yazıldığına değil, kimin yazdığına bakıp düşüncelerimizi ona göre oluşturuyoruz.
  • Ben ne yazıldıgına ve yazanın kim olduguna bakarak yorumda bulundum .Taner. son mesajınızdan ayrı tutuyorumk kendimi
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Réplika

    Ne alakası var şimdi Türkiyenin kendi tarihiyle yüzleşmesinin bu yazının içeriğiyle? Mehmet Altan o ucuz, bölücü düşüncelerini yine sıkıştırmış araya.

    düzeltme: imla


    Yazı onun bile değil aşırma. Bu minvalde bir yazı İsmet Bozdağ'a aittir. O da Şükrü kaya'dan nakleder olayı. Bu yazıyı Mustafa Armağandan A. Dilipak'a herkes kopyalayarak çarpıtır durur. Bu kez bu araklamış. Amaç belli.

    Oysa yazının içinde var nasıl bayram ilan edildiği. Büyük önder Nutuk'a "1335 senesi Mayıs'ının 19. günü Samsun'a çıktım!" diye başlar. Yani 19 Mayıs bizzat ATATÜRK'ün başlangıç için belirlediği tarihtir. Mayıs 17 sinde Osmanlı'dan beri kutlanagelen bir Gençlik Bayramı vardır. ATATÜRK bu bayramın hem kapsamını hem de tarihini kendince daha anlamlı bulduğu bugüne çeker. Bunu eğip bükmeye çalışıyorlar.




  • vay be...
    gene kandırdı bu alçak resmi tarih hepimizi.
    altan abi olmasa nereden bilecektik... :(

    aslansın altan abi... soros amca bir taraf daha sulayacak yakında, devam...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Massaimassai

    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci

    Bu pek hoş bir bayram mesajı olmadı. Atatürk "Türk; övün,çalış güven" demiş siz de sonuna "....gözüne sok, acısını tazele" eklemişsiniz.
    Yurtta barışı pek umursamıyorsunuz sanırım...


    Topiğin konusu olan gönderideki amaca hitaben yazılmıştır. Ayrıca bugün savaşa giden yolun başlangıcıdır.





    " Ayrıca bugün savaşa giden yolun başlangıcıdır " demişsiniz:) Kiminle savaşacaksınız? Kendi insanınınızla mı? Veya başka bir insanoğluyla mı? Sizin cümle sonunuzdaki savaş vurgusu düşünce yapınızı göstermez mi? Ne acı çözümü savaşta aramak. Diyelim savaştan kastınız mücadele etmek(birbirini öldürmek dışı bir durum). İfade edişiniz! yanlış değil mi:) Savaştan kastınıza bakmak lazımdır... Elbette bana cevap verme tenezzülünü gösterireniz:) Sevgili lehrer35:) Belki de fikir tartışmaya tahammülünüz yoktur.

    Saygılarımla,



    Ben kimseyle savaşmayacağımda büyük önder savaşa giden yolu 90 yıl önce bugün başlattı. 30 Ekim 1918 Mondros ateşkes antlaşması sonrası 1 Kasımdan itibaren ülke işgal edilmeye başladı. 15 Mayıs 1919 da İzmir'de işgal edilince bardak taştı ve kurtuluş savaşı süreci başladı.

    Yazılanları anlamak isterseniz topiği sırasıyla okumanızı öneririm.

    Günümüze gelince aslında koşullar pek te farklı değil gibi. Ancak bu konuya girersek topik amacndan uzaklaşır.




  • Kimileri kendi ideolojilerini Atatürk'e bağlamak isteyebilir. Veya gerçektende Atatürk e bağlı olabilirler. Bu onların haklılığını göstermez. Haklılığınız halkın tecellisii ile alakadardır. Atatürk halkın tecellisine mazhar olmuş biridir. Kendilerini halka anlatamayanlar utansın:)


    Saygılarımla,
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.