Şimdi Ara

1400 yıl önce insanlar bunları nerden bilsin

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
41
Cevap
0
Favori
1.801
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • -Derin denizlerin karanlık olduğunu nerden bilsinler.
    -Parmak uçlarının her insanda farklı olduğunu nerden bilsinler.
    -Gökyüzünün bizi koruyan bir tavan olduğunu nerden bilsinler.
    -Dağların sürüklendiğini nerden bilsinler.
    -İki denizin birbirine karışmadığını nerden bilsinler.
    -Uzayda gül nebulası olduğunu nerden bilsinler.
    -Güneşin de bir yörüngede hareket ettiğini nerden bilsinler.

    Sorarım size 1400 yıl önce insanlar bunları nerden bilsin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Teşekkür ederim. Öyle çok birikimli olduğumu düşünmüyorum. Ama çok okuduğum ve çok araştırdığım doğrudur. Esas güçlü olduğunu düşündüğüm yanım meselelere biraz daha analitik bakabilmem ve şüpheci olmamdır. Sonuçta nasıl ulaşılacağı biliniyorsa veriye bir şekilde ulaşılır, onu sürekli hamal gibi kafada taşımaya gerek yok. Ama veri ile bilgi ayrımını iyi yapmak gerek. Bir şeyin bilgisini öğrenmek onu hatmetmek iyidir ama ona ilişkin veriyi aklında tutman gerekmez. Örneğin parmak izinin çok eskiden beri bilindiğini biliyorsan onla ilgili detayları (tarihler, isimler vb.) hatırlamasan bile arayıp bulabilirsin. Ya da X ışınlarının gözle görülemeyeceğini biliyorsan bir X ışınları teleskobunun çektiği görüntünün de ham haliyle görülemeyeceği, görmek için renklendirileceği ilişkisini basitçe kurarsın, sonra da öyle midir diye okuyup teyit edersin. Benim yaptığım da bu. Her şeyi akılda tutmuyorum. Anahtar bilgiyi aklımda tutuyorum gerisi zaten ya internette ya da evimdeki kitaplarda var.
    Siz önce insan gibi konuşmasını öğrenin. Babanızın uşağı yok burada. Marxçı olan sizsiniz, ben değilim. Siz okumadıysanız ben niye sizin bilgisizliğinizi gidermek için uğraşayım.

    Attığım sayfanın devamında da yazdığı üzere Marx ve Engels, Darwin'le teorisini Malthus'un kuramını dikkate alarak inşa ettiği için dalga geçmeye çalışmışlardır. Aynı zamanda Marx, Treamaux'nun saçma sapan teorisini Darwin'in teorisinden üstün görmüş evrimi onunla ikame etmeye çalışmıştır. Bunları bu konularda araştırma yapmış olan herkes bilir.

    Gerçi forumdaki üyeyi bilim insanının kendisi zanneden kişiye ne anlatmaya çabalıyorsam, ben de bilmiyorum.
  • -denize girerek veya girenleri duyarak/okuyarak
    -parmaklarına bakarak
    -havaya bakarak veya bakanları duyarak/okuyarak
    -denize bakarak veya bakanları duyarak/okuyarak
    -bu çok zormuş bunu bilemedim
    -eratosthenes değil 1400 yıl, 2200 yıl evvel, kendi başına yaptığı deneylerle dünyanın çevresini ve dünyanın güneşe olan uzaklığını gerçeğe çok yakın bir biçimde ölçebilmiş. araştırabilirsin bu ismi
  • Bilinmesi gayet mümkün. Bahsettiğin şeylerin Kuran'dan çok önce de gerek antik Yunan'da, gerek İskenderiye Kütüphanesinde, gerekse eski mitolojilerde de geçtiği biliniyor.
  • gerçekten bunları biliyorlar mıydı?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 112600

    gerçekten bunları biliyorlar mıydı?
    Celal hocanın dediklerine He He deyip geçecen.
    Yaşlılıktan olsa gerek tutarsız konuşmalar yapıyor.
  • Derin denizlerin karanlık olduğunu nerden biliyorlardı?

    Açık deniz gemiciliği MÖ 1200 civarında başlar. Öncesi de vardır, örneğin insanlığın Avustralya, Yeni Zelanda gibi yerlere deniz yoluyla gitmesi nerdeyse 5000 yıl öncesine dayanır. Polinezyalıların 2500 yıl kadar önce açık denize uygun kanolar yaparak bu adaya geldikleri bilinmektedir. İlk açık deniz yelkenlisi Fenikeliler tarafından yapılmıştır. Tarih MÖ 1200 civarı. Peki bu ne için önemli? Çünkü açık denize açılan herkes derinlerin karanlık olduğunu kendi gözleriyle görür! Işık tabandan yansıdığı için kıyılarda deniz görece aydınlıktır. 200 metreyi aşan derinliklerde ise suyun dinine baktığınızda kapkara olduğunu görürsünüz. Bugünkü bilgilerimize göre insanlar Kurandan çok önce – en az 1800 yıl önce - denizlere açılmış, açık denizlerde yol almışlardır. En az 1800 yıldır bilinen ve Fenikeliler eliyle Ortadoğu’ya yayılan bu bilginin Kuranda yer almasının mucize ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.

    Parmak uçlarının her insanda farklı olduğunu nerden bilsinler.

    Üzerinde parmak izi ve avuç içi çizgileri bulunan TARİHÖNCESİ ilk el çizimi Kanada Nova Scotia eyaletinde bir mağarada bulunmuştur. Tarih öncesi insanlar parmak izinin eşsiz olduğunun farkındaydılar. Daha yakınlara gelelim. MÖ 600’ler civarında Babiller parmak izini ticari anlaşmalarda imza yerine kullanıyorlardı. Bunu o dönemlerden kalma kil tabletlerin altına basılan parmak izlerinden ve anlaşmayı kabul için parmağını bastığını söyleyen cümlelerden biliyoruz. Yani Babiller 2600 yıl önce parmak izini kil tabletlerin üzerine yazılan anlaşmaları imzalamak için kullanıyorlardı, Kurandan tam 2000 yıl önce ve Ortadoğu’da!.. Keza Çinliler MÖ 230-200 arasında (Qin Hanedanlığı) mürekkebe batırılmış parmaklarını kağıtlarda mühür olarak kullanıyorlardı. Çinlilerde mürekkepli parmak izini devlet işlerinde ve bazen de çocukları ayırt etmek için kullanıyorlardı. Kurandan 800 yıl önce!..

    Gökyüzünün bizi koruyan bir tavan olduğunu nerden bilsinler.

    Zaten bilmiyorlardı. Ayette gökyüzünün bizi koruyan bir tavan olduğu değil, gökyüzünün “korunmuş” bir tavan olduğu söylenir. Önce meallere bakalım:

    http://www.kuranmeali.org/21/enbiya_suresi/32.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Meallerin hemen hepsinde gökyüzünün bizi koruyan değil, kendisi korunan bir tavan olduğu söylenir. Gökyüzünü Allah kudreti ile korumaktadır. Ayet açık bir şekilde “ve ceal-na mahfuzen” (onu korunmuş kıldık) demektedir. Yani Göküyüzü bizi korumak şöyle dursun onu koruyan Allahtır. Peki neden korumaktadır? Bunun ipuçlarını 12 numaralı mealde Ali Ünal vermektedir.

    “Ali Ünal (21/ENBİYÂ-32: Gökyüzünü de (hem şeytanlara, hem de çökmeye karşı) korunmuş bir tavan kıldık. Böyle iken (o inanmayanlar, gökyüzünde varlığımızı, birliğimizi, mutlak ve ortaksız hakimiyetimizi apaçık gösteren) bunca delili halâ görmek istemiyor, halâ onlardan yüz çeviriyorlar.)”

    Görüleceği üzere gökyüzü şeytanlara ve çökmeye karşı korunmaktadır. Nerden geliyor bu bilgi? Kadim tefsirlerden. Bunların en ünlülerinden Taberi’nin tefsirine bir göz atalım:

    “32- Biz göğü, korunmuş bir tavan kıldık. Onlarsa (Allah'ın varlığını gösteren) gökteki delillerden yüz çevirirler.
    33- Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ay'ı yaratan o'dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
    * Ayet-i kerimede, göğün korunmuş olduğu ifade edilmektedir. Bundan maksat, göklerin, kimsenin erişemeyeceği kadar yüksek oldukları ve orada
    ((9) Müslim. K. ez-ZUhd, bab: 60, HN: 2996 / Ahmed b. Hanbel, Müsned, C: 6, S: 152, 168) bulunan Meleklerin konuşmalarını çalmak isteyen Şeytanlardan korunmuş olmalarıdır. Bu hususta diğer bir âyette de şöyle buyurulmaktadır; "Gökleri, Allah'ın rahmetinden kovulan bütün Şeytanlardan koruduk.''^10)”


    Görüleceği üzere ayet gökyüzünü bizi koruyan bir şey olarak değil, meleklerin konuşmalarını dinlemesinler diye şeytanlardan korunan bir şey olarak tanımlıyor. Müslüm’den Hanbel’e hadisler de bunu destekliyor. Öyleyse nereden çıktı bu “gökyüzünün bizi koruması” yalanı? Nereden olacak, Kurandan bir fizik kitabı, bir tarih kitabı çıkarmaya çalışan üçkağıtçı gayretkeşlerden…

    Dağların sürüklendiğini nereden bileceklerdi?

    Bu da bir başka yalan. Anbiya 31 tam tersini söyler:
    http://www.kuranmeali.org/21/enbiya_suresi/31.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Bu ayete göre yeryüzü hareketlidir, sarsılmaktadır. Allah yeryüzü (döşek) sarsılmasın diye, yeryüzünü sabitlesin diye dağları yaratmıştır. Yani dağları tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkta bir tür kazık, bir tür çivi olarak tasvir etmektedir ilgili ayet. Bu ayeti çarpıtmak mümkün olmadığı halde bunu bile çarpıtabilmişlerdir. Bakalım Taberi tefsirinde ne demiş:

    “31- Yeryzü, üstündckilerlc sarsılmasın diye biz orada sabit dağlar yarattık. Dağlar arasında yol bulsunlar diye geniş boşluklar var ettik.

    * Allah Teala bu âyet-i kerimede kâfirlere, üzerinde yaşadıkları yeryüzüne bakmalarını orada yaratılan dağların ve çeşitli yolların var ediliş hikmetlerini anlamalarını, böylece Allah'ın varlığını ve birliğini, kudret ve kuvvetini kabul edip ona boyun eğmelerini emrediyor.”


    Günümüzden Hayrettin Karaman, 3 kişiyle birlikte yazdığı “Kuran Yolu, Meali ve Tefsiri” kitabında şöyle der:

    “Yeryüzüne onları sarsmasın diye sağlam dağlar yerleştirdik; kolayca yollarını bulabilsinler diye orada vadiler, yollar açtık.”

    Sonuç olarak dağların sürüklendiği değil, sarsılan yeryüzünü sabitlediği söylenmektedir ki, günümüz levha tektoniği kuramıyla uyumsuzdur.

    İki denizin birbirine karışmadığını nerden bilsinler.

    Öncelikle birbirine karışmayan iki deniz yoktur, bütün denizler birbirine karışır. Denizlerin birbirine karışmadığı koca bir yalandır. Bunu not ettikten sonra, yeryüzünün pek çok yerinde fraklı muhteva ve yoğunlukta sıvıların birbirleriyle karşılaştığı birçok alan vardır ve insanlar var olduklarından beri bu alanları görmektedirler. Karışma bazı alanlarda ozmos yoluyla olmakta, başka bazı alanlarda ise dip akıntılarıyla olmaktadır. Ancak bu alanları gören biri suların farklı renk ve dokusuna, hatta tadına bakarak karışmadığı zannına kolaylıkla kapılır. Neyse ki bilim gelişti de, bugün karışmayı tekniğimiz ve aletlerimizle kolayca tespit edebilmekteyiz. Zaten iki farklı dokudaki suyun karışmaması dinamik bir yapıda mümkün değildir. Azıcık kafası çalışan biri, devinim halinde olan her şeyin er ya da geç birbirine karışmak zorunda olduğunu salt yaşadığı kişisel deneyimlerinden dahi tahmin eder.

    Uzayda gül nebulası olduğunu nerden bilsinler

    “Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül haline geldiği zaman (haliniz ne olur?), Rahman/ 37”

    Önceki ve sonraki ayetlerden açıkça anlaşılacağı üzere ayette kıyamet günü tasvir edildiği bariz belli olduğu halde bunu Rosetta nebulasına bağlamak için gerçekten kafayı yemiş olmak gerekir. Ayet açıkça kıyamet gününden söz etmektedir.” Gök yarılıp da…” ifadesi kıyametin tasvirlerindendir. Dolayısıyla Gök yarılmadan zaten kırmızı gül haline gelmeyecektir. Bu ayetin tefsirine bir göz atalım ve sözü yine Hayrettin Karaman hocamıza verelim:

    “Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾Rahman/35-36﴿”

    Tefsiri:

    Müfessirlerin bir kısmı buradaki hitabı kıyamet tasviri çerçevesinde değerlendirmişler ve o gün cinlere ve insanlara böyle seslenileceği yorumunu yapmışlardır. Önceki âyetlerde
    hesap gününe ilişkin bir uyarının bulunması, müteakip âyetlerde de kıyametten ve âhirette karşılaşılacak sonuçlardan söz edilmesi bu yorumu destekleyici niteliktedir.”


    Şimdi de izleyen ayetler…

    Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül haline geldiği zaman (haliniz ne olur?) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir. Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾Rahman/37-45﴿

    Tefsiri:

    “Kıyamet tasvirlerinden birine yer verilen 37. âyetin ardından insanlara ve cinlere günahları hakkında soru sorulmayacağı, günahkârların yaka paça cehenneme atılacakları ve inkâr edip durdukları bu gerçeği iyice bellemeleri için cehennem ateşine sokulup çıkarılacakları, ama bunun bir ferahlama getirmeyeceği çünkü bu defa ateş yerine kaynar suyun içine düşecekleri belirtilmektedir.”

    Rahman Suresi 30 – 45 nolu ayetler cehennem ve hesap sorma ile ilgilidir ve orada göklerin yarılıp kırmızı gül haline gelmesi ile kıyamet günü ve cehennem anlatılmaktadır. Hangi tefsiri açarsanız benzer yorumlar görürsünüz.

    Gelelim Rosetta nebulasına…

    Bu nebulada ortalama gaz sıcaklığının pek çok bölgesinde 6 milyon derece civarında olduğu ölçülmüştür. Bu sıcaklık X ışımasına karşılık gelir ve bu nedenle normal teleskoplarla söz konusu nebulanın morötesi tayfına kayan bu bölgeleri çok iyi görünmez (çünkü X ışınlarını göremezsiniz). Bu nedenle normal optik teleskopların yanı sıra kızılötesi ve mor ötesi teleskoplarla da resmi çekilmiştir. Aşağıda 3 ayrı teleskopla çekilmiş resimlerini veriyorum. En alttaki Chandra-X teleskobuyla çekilmiş resmi. Biz X ışınlarını görmediğimiz için teleskopla çekilen görüntüler biz görelim diye boyanır. Chandra-X teleskobunda X ışınları kırmızı ile temsil edilir ve oldukça keyfi bir seçimdir. Sıcaklık hissini yansıtsın diye kırmızı seçilmiştir. Gerçekte konu nebula çıplak gözle bakıldığında kırmızı görünmez. Ama hangi ahmak internette dolaşan bu resimlere bakıp nebulayı gerçekten kırmızı görünüyor sandıysa, tutmuş onu Kuranda geçen kırmızı gül ayetine bağlamış. Oysa ilgisi yok. Chandra-X teleskobunun çektiği resimleri insan gözü göremeyeceği için bilgisayarlarda renklendiriliyor ve bu teleskop evrendeki her X ışını kaynağını bize kırmızı renkte gösteriyor çünkü biz onu öyle ayarladık. İsteseydik mavi de gösterebilirdik!

    Dahası ayette “gök yarılınca…” diyor. Biz gök yarıldı da mı Rosetta nebulasını görüyoruz? Bir ayet bu kadar da çarpıtılmaz ki kardeşim, insanda azıcık ahlak olur yahu.

    Güneşin de bir yörüngede hareket ettiğini nerden bilsinler

    Onu da vamparf söylemiş. MÖ 350’de Aristo dünyanın yuvarlak olduğunu gösterdi. Onu izleyen yy.’da yine Yunanlı Eratosten büyük astronomik keşiflere imza attı ve dünyanın güneşe olan uzaklığını ve dünyanın çevresini hesapladı ve 40 bin km buldu. Zaten antik Yunandan beri güneşin ve diğer gezegenlerin bir yörünge üzerinde döndüğü bilinmektedir. Hatta gezegenlerin periyodik hareketlerinin keşfi Sümerlere kadar uzanmaktadır. Geocentric model denilen Yunanlılardan kalan bu evren modelini MS 250 civarında Ptolemus güncellemiştir. Yani güneşin ve gezegenlerin yörüngeleri Ortadoğu’da Kurandan 800 öncesine kadar bilinmektedir.

    Gerçekten, bırakın artık Kurandan bilimsel mucize çıkarma madrabazlığını, komik duruma düşüyorsunuz, kendinizle alay ettiriyorsunuz. Dahası İslam dinini de küçük düşürüyor, deistlerin sayısının her geçen gün artmasına yol açıyorsunuz. İslama iyilik değil, büyük kötülük ediyorsunuz, bunu bilin!..

    1400 yıl önce insanlar bunları nerden bilsin

    1400 yıl önce insanlar bunları nerden bilsin

    1400 yıl önce insanlar bunları nerden bilsin



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 17 Mayıs 2018; 14:47:32 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Reavero

    Celal hocanın dediklerine He He deyip geçecen.
    Yaşlılıktan olsa gerek tutarsız konuşmalar yapıyor.

    Alıntıları Göster
    Nerede gördünüz tutarsız konuştuğunu?

    Adam şu an bilimsel kariyerinin zirvesinde, akıl sağlığı da bir hayli yerinde.
  • quote:


    Mualla Lahuti Efendi @ 17 Mayıs 2018 05:30:03

    Nerede gördünüz tutarsız konuştuğunu?

    Adam şu an bilimsel kariyerinin zirvesinde, akıl sağlığı da bir hayli yerinde.


    Muhatabım sen değilsin. celal hocanın avukatımısın???
    Burası duruşma salonu degil. Sizin sorunuza gelsin kendisi cevap versin.
    Vatandaşın biriside celal efendiye bir soru yöneltmiş.
    Kendisi okusun ve cavap versin.

    https://forum.donanimhaber.com/anlam-kavrami-dili-ve-hayatin-anlami--132773954
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Reavero

    quote:


    Mualla Lahuti Efendi @ 17 Mayıs 2018 05:30:03

    Nerede gördünüz tutarsız konuştuğunu?

    Adam şu an bilimsel kariyerinin zirvesinde, akıl sağlığı da bir hayli yerinde.


    Muhatabım sen değilsin. celal hocanın avukatımısın???
    Burası duruşma salonu degil. Sizin sorunuza gelsin kendisi cevap versin.
    Vatandaşın biriside celal efendiye bir soru yöneltmiş.
    Kendisi okusun ve cavap versin.

    https://forum.donanimhaber.com/anlam-kavrami-dili-ve-hayatin-anlami--132773954
    Dostum beni kastediyorsan ben gerçek Celal Şengör değilim ki. Sadece onu seven ve ismini almış bir kullanıcıyım. Mesajını da gördüm ama ad hominem içerdiği için ciddiye almadım. Eğer bir şey yazacaksan alıntılayarak yazabilirsin.




  • Prof.Celal Şengör kullanıcısına yanıt
    quote:

    Prof.Celal Şengör @ 17 Mayıs 2018 08:06:50

    Dostum beni kastediyorsan ben gerçek Celal Şengör değilim ki. Sadece onu seven ve ismini almış bir kullanıcıyım. Mesajını da gördüm ama ad hominem içerdiği için ciddiye almadım. Eğer bir şey yazacaksan alıntılayarak yazabilirsin.


    Soru açık. Adam karalamayı celal efendi yapmış.
    quote:

    celal şengör:
    Marks “insanlık tarihinin en önemli bilim insanlarından değil, bilim insanı bile değildir”
    Marx darwin için ,"Evrim insanlık için acı bir hicviyedir." demiştir.


    Celal efendinin bu sözleri hangi kaynağa dayanıyor.
    Marx dünyanın gelmiş geçmiş en büyük düşünürlerinden biridir.

    Materyalist felfefe köklerini Doğa kanunlarından ve Parantez içinde belirteyim :(Evrimden alır. )

    Marx için "Evrim insanlık için acı bir hicviyedir." sözünü ancak oportonist veya bunamış kafa yapısı iddia edebilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Reavero

    quote:

    Prof.Celal Şengör @ 17 Mayıs 2018 08:06:50

    Dostum beni kastediyorsan ben gerçek Celal Şengör değilim ki. Sadece onu seven ve ismini almış bir kullanıcıyım. Mesajını da gördüm ama ad hominem içerdiği için ciddiye almadım. Eğer bir şey yazacaksan alıntılayarak yazabilirsin.


    Soru açık. Adam karalamayı celal efendi yapmış.
    quote:

    celal şengör:
    Marks “insanlık tarihinin en önemli bilim insanlarından değil, bilim insanı bile değildir”
    Marx darwin için ,"Evrim insanlık için acı bir hicviyedir." demiştir.


    Celal efendinin bu sözleri hangi kaynağa dayanıyor.
    Marx dünyanın gelmiş geçmiş en büyük düşünürlerinden biridir.

    Materyalist felfefe köklerini Doğa kanunlarından ve Parantez içinde belirteyim :(Evrimden alır. )

    Marx için "Evrim insanlık için acı bir hicviyedir." sözünü ancak oportonist veya bunamış kafa yapısı iddia edebilir.
    Hangi kaynağa dayandırdığını ben şahsen bilmiyorum.
    Buradan (sengor@itu.edu.tr) sor ve şansını dene, kaynağını ve sebebini bilmeden teşhis koymak doğru değil.




  • Prof.Celal Şengör kullanıcısına yanıt
    DH de %98 üye için klasik cavabımızı alıntılayalım .
    quote:

    He he. hemi yaa.
  • Prof.Celal Şengör kullanıcısına yanıt
    quote:

    Prof.Celal Şengör
    Tarih 17 Mayıs 2018 08:06
    Dostum beni kastediyorsan ben gerçek Celal Şengör değilim ki. Sadece onu seven ve ismini almış bir kullanıcıyım. Mesajını da gördüm ama ad hominem içerdiği için ciddiye almadım. Eğer bir şey yazacaksan alıntılayarak yazabilirsin.


    quote:


    Prof.Celal Şengör @ 17 Mayıs 2018 09:10:25

    Hangi kaynağa dayandırdığını ben şahsen bilmiyorum.
    Buradan (sengor@itu.edu.tr) sor ve şansını dene, kaynağını ve sebebini bilmeden teşhis koymak doğru değil.


    Bu ne sevgi , bu ne ızdırap, ah ah.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Reavero

    quote:


    Mualla Lahuti Efendi @ 17 Mayıs 2018 05:30:03

    Nerede gördünüz tutarsız konuştuğunu?

    Adam şu an bilimsel kariyerinin zirvesinde, akıl sağlığı da bir hayli yerinde.


    Muhatabım sen değilsin. celal hocanın avukatımısın???
    Burası duruşma salonu degil. Sizin sorunuza gelsin kendisi cevap versin.
    Vatandaşın biriside celal efendiye bir soru yöneltmiş.
    Kendisi okusun ve cavap versin.

    https://forum.donanimhaber.com/anlam-kavrami-dili-ve-hayatin-anlami--132773954
    Avukatı değil öğrencisiyim.

    O sözle ilgili kaynak arıyorsanız Adrian Desmond ile James Moore'un yazdığı büyük Darwin biyografisine (yahut söz konusu mektupların kendisine) bakacaksınız. Yakın zamanda İş Bankası Kültür Yayınları, biyografinin 2. baskısını çıkardı. İnternetten de PDF formatında ulaşmanız mümkün.

    Ayrıca Marx'ın Darwin konusundaki günahları bununla da bitmez. Bu sadece başlangıçtır.

    Ek: Tam sayfasını da paylaşayım da yorumum havada kalmasın.

    1400 yıl önce insanlar bunları nerden bilsin



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F01EF196D -- 17 Mayıs 2018; 10:29:30 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Reavero

    quote:


    Mualla Lahuti Efendi @ 17 Mayıs 2018 05:30:03

    Nerede gördünüz tutarsız konuştuğunu?

    Adam şu an bilimsel kariyerinin zirvesinde, akıl sağlığı da bir hayli yerinde.


    Muhatabım sen değilsin. celal hocanın avukatımısın???
    Burası duruşma salonu degil. Sizin sorunuza gelsin kendisi cevap versin.
    Vatandaşın biriside celal efendiye bir soru yöneltmiş.
    Kendisi okusun ve cavap versin.

    https://forum.donanimhaber.com/anlam-kavrami-dili-ve-hayatin-anlami--132773954
    Sabah sabah iyi güldürdün




  • Prof.Celal Şengör kullanıcısına yanıt
    Dostum böylelerine şengörün e-posta adresini verip, Celal Şengör'ü meşgul etmelerine izin verme.
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Bu bilgileri nerden yazdiniz kopyaladinizmi bilmiyorum ama tesekkurler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: CaptainSlashh

    Bu bilgileri nerden yazdiniz kopyaladinizmi bilmiyorum ama tesekkurler
    Hayır kopyalamadım. Kopyaladığım kısımlar italik olarak ve kaynağı belirtilerek veriliyor zaten. Ancak tarihleri ve isimleri net hatırlamadığım için hemen her zaman yazmadan önce yeniden bir doğrulama okuması yaparım. Maksat yazdıklarımdan emin olmak. Örnek vermek gerekirse, Qin hanedanlığı hangi tarihlerde var olmuş aklımda tutmak zorunda değilim, buna dönüp bakıyorum elbette...
  • quote:

    Mualla Lahuti Efendi @ 17 Mayıs 2018 10:11:36

    Avukatı değil öğrencisiyim.

    O sözle ilgili kaynak arıyorsanız Adrian Desmond ile James Moore'un yazdığı büyük Darwin biyografisine (yahut söz konusu mektupların kendisine) bakacaksınız. Yakın zamanda İş Bankası Kültür Yayınları, biyografinin 2. baskısını çıkardı. İnternetten de PDF formatında ulaşmanız mümkün.

    Ayrıca Marx'ın Darwin konusundaki günahları bununla da bitmez. Bu sadece başlangıçtır.

    Ek: Tam sayfasını da paylaşayım da yorumum havada kalmasın.


    Mualla efendi bu işler palavra ile olmuyor. Alıntı yaptığın kelaynaklar değil ,,,
    Ondan alıntı bundan alıntı yok öyle üç köfte beş kuruşa.

    Marxın onlarca cilt eseri var ve yüzlerce makalesi.
    Bana şu kitabının şu sayfasında veya Şu tarihli, şu şehirde makalesinde şunu şunu söyledi diyeceksin.

    Ben hiç bir makalede veya kitapta Marxın Darwini eleştirdiğini okumadım.
    Hangi kitabı hangi makalesi açıkla yoksa müfterisin.
    İstersen hoca efendine sor. o açıklasın.




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.