Tam adı David William Moyes olan başarılı menajer, küme düşme hattında olan Everton ekibinin başına getirildiğinde henüz 37 yaşındaydı. Everton bir önceki sezon Premier Lig'i Manchester City'nin üstünde tamamlayarak, alt lige düşmekten son anda kurtuluyordu. 2001-2002 futbol sezonunun sonlarına doğru kendini yine düşme potasında buluyordu. O günlerde Sir Alex Ferguson'un asistanı konumunda olan Steve McClaren'in Everton'a imza atması beklenirken, Moyes ismi kulübe bomba gibi düşmüş, henüz işbaşı yapmadan eleştiri oklarının hedefi haline gelmişti. Ancak Moyes önündeki işine bakmış ve o sezon Everton'ı ligde tutmasını bilmiş, hemen ertesi sezon ise şampiyonluğu garantilemiş olan Manchester United'tan alınan son hafta mağlubiyetinden ötürü Uefa Kupası'na katılma şansını son maçta kaybetmişti.
Moyesli Everton, 2004-2005 sezonunda ezeli rakibi Liverpool'u tam 5 sezon sonra ilk kez yenmişti. Yine aynı sezon Liverpool ile giriştiği kıyasıya yarışı kazanıp, ligi 4. bitiriyor ve Şampiyonlar Ligi'nin son biletini kapıyordu. ( O sezon İstanbul'da oynanan unutulmaz Şampiyonlar Ligi Finali'nde kupaya uzanan Liverpool, o sezon kendi liginde Everton'ın ardından 5. sırada tamamlamış olmasına rağmen, son kupa şampiyonu olaraktan, 5. İngiliz temsilcisi olarak yine Şampiyonlar Ligi'ne katılmıştı. ) Ardından gelen sezonlarda da Moyesli Everton, Premier Lig'i ilk 8'de bitirmesi garanti olarak bakılan bir ekip hüviyetine bürünüp, her sezon Uefa Kupası'na katılma mücadelesi vermeye başlamıştı.
David Moyes için Chelsea'ye karşı kaybedilen, 2009 sezonundaki Federasyon Kupası Finali hariç herhangi bir kupaya o kadar yaklaşma başarısı olmamasına rağmen, bizlere futbola dair çok şey gösterdi. Son senelerde Everton denildiğinde hep kısıtlı bütçesi olan ve eldeki imkanlarıyla birşeyler yapmaya çalışan bir takım akla geliyor. Bu kısıtlı bütçe ve dar kadroyu gayet iyi yöneten Moyes, takımını 90 dakika boyunca, sonuç her ne olursa olsun oyundan kopmayan bir ekip haline getirdi. Eğer Moyes'in Everton'ından bahsediyorsak, o zaman son dakikaya kadar kıran kırana mücadele eden bir ekipten bahsedeceğimizi artık kanıksamış durumdayız. Keza onların yaratıcı oyun - oyuncu eksikliğine rağmen, duran toplarda oldukça tehlikeli bir takım olduğunu da artık ezberlemiş bulunuyoruz.
Dün oynanan ve Moyes'in Everton başındaki 10. sezonunu kutladığı Tottenham maçından 1-0'lık galibiyeti çıkartırlarken, iki ekibin kadro farkı yine gözler önündeydi. Bu olumsuzuluğa rağmen Everton bu mütevazi ancak mücadeleci kadrosuyla, 2012 senesinde kendi sahasında Manchester City, Chelsea ve Tottenham'ı yenmesini başardı.
Bizlere mücadele ruhunu aşılayan ve Premier Lig'de Sir Alex Ferguson ile Arsene Wenger'den sonra en uzun süre aynı kulübün menajeri olarak görevinin başında kalan David Moyes'in ağzından ' en ' leri duymaya ne dersiniz? ;)
EN GÜZEL AN : 2008 senesinde Uefa Kupası'nda Fiorentina'ya ilk maçta 2-0 yenilmiştik ancak ikinci maçın normal süresini 2-0 kazanarak maçı uzatmalara götürmüş, penaltılarla elenmiştik. O dakikalar unutulmazdı.
EN KÖTÜ AN : 2005 senesinde Uefa Kupası'nın daha ilk ayağında Dinamo Bükreş'e 5-0 yeniliyorduk ve taraftarların haklı protestolarına maruz kalıyorduk.
EN UNUTAMADIĞI AN : 2008 senesinde oynanan Federasyon Kupası Finali'nde Chelsea'ye kaybetmemize rağmen o maç öncesi ve maç esnasında birçok unutulmaz, hoş anı yaşadım.
EN ÇOK HAKSIZLIĞA UĞRADIĞI AN : Yine 2005 senesiydi ancak bu kez Şampiyonlar Ligi'ne kalma mücadelesiydi. Villarreal karşısında maçı uzatmaya götürecek golü atmıştık ancak hakem tarafından gol verilmemişti. Şampiyonlar Ligi'ne adım atmak özellikle maddi olarak kulübe çağ atlattırabilirdi ancak olmadı, hakkımız yendi diyebilirim.
EN İYİ TRANSFER : Nigel Martyn olduğuna eminim. Tecrübesi sayesinde kısa zamanda bize çok şey kattı. ( Nigel Martyn kalecidir ve Everton forması altında 100 maça çıkmıştır. )
EN KÖTÜ TRANSFER : İsim vermek hata olur ancak birçok yanlış isim transfer etmiş, paramızı boşa harcamışızdır.
EN İYİ PERFORMANS : 2005'te Goodison Park'ta Liverpool'u 3-0 yendiğimiz maç olsa gerek. ;)
EN KÖTÜ PERFORMANS : Yukarıda bahsettiğim Bükreş faciasına ek olaraktan, bir de 7-0'lık Arsenal hezimetini sayabilirim.
İDARE ETMESİ EN ZOR OYUNCU : Duncan Ferguson cidden zor ve hırçın bir karakterdi. Ancak şimdilerde teknik heyetimde en güvendiğim isimlerin başında geliyor. ( Everton'da 2 ayrı dönem forvet hattında tek isim olarak oynayan Duncan Ferguson iyi bir golcü olmakla beraber kariyeri birçok kavga, kırmızı kart ve hatta hapiste yatmaya varan sabıkalarla doludur. )
yanlış hatırlamıyorsam bu sene maddi kriz var everton da
bu arada çok iyi topiclerin var. takipteyim eline sağlık
Beğenmene sevindim, teşekkür ederim. 18 senelik Premier Lig bilgimin paylaştıkça anlam kazanacağından yola çıkarak, el emeği göz nuru bloğumdan yazıyorum birşeyler. Burada da paylaşıyorum yazılarımın bir kısmını.
moyes efsanedir , her zaman ingiliz milli takimin basinda gormek istemisimdir.harry redknapp'i saymazsak