Şimdi Ara

Yönetim biçimleri nelerdir. En doğru bilgi için

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
103
Cevap
1
Favori
1.760
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar insanlar toplum halinde yaşadı yaşayalı kendilerini idare edecek bir yönetim biçimi oluşturmak için kafayı yormuşlardır. Bugüne kadar da bildiğimiz bazı yönetim tarzları ortaya çıkmıştır.

    Bunlara göre en çok duyduğumuz şekil Cumhuriyet'tir. Demokrasi de bir biçimdir ama Cumhuriyet le ne kadar iç içedir? Sonra komünizm, faşizm, dikta, krallık...


    Peki yönetimde mükemmele eriştik mi yoksa hala tekamül ediyor mu? Arlarındaki farklar nelerdir. Avantaj dezavantajları nelerdir?

    -lütfen bilimsel bazda kalalım da modcuğumuzun eline koz vermeyelim. --



  • Sosyalizim, herkez için iş, herkez için ekmek, herkez için sağlık hizmeti, herkez için eğitim !
  • Sosyalizm: İki ineğin varsa devlet ikisini de alır, sana süt verir.

    Faşizm:: İki ineğin varsa devlet ikisini de alır, sana süt satar.

    Kominizm:: İki ineğin varsa devlet ikisini de alır, seni kurşuna dizer.

    Kapitalizm:: İki ineğin varsa birini satar boğa alırsın.

    Demokrasi:: İki ineğin varsa ikisi de greve gider.

    Teokrasi:: İki ineğin varsa devlet ikisini de alır, sen süt duasına çıkarsın.
  • işini yapan dürüst adam olsa komunizm ve kapitalizm yönetimi cennet olur. işi sakatlayan her zaman insan faktörüdür. Alacaksın her ilden 1'kişi bütün devlet kararlarını onlar oybirliğiyle sağlayacak, en doğru en doğal yönetim olur. Birde bu şahısları kendi ilinde başbakan düzeyinde koruyacağızki kimse musallat olmasın. Güzel olmazmı?
  • Sosyalizm kendin kadar başkasını düşünebilen insanların oluşturabileceği bir sistemdir..

    Herkes çalıştığı kadar para kazanıyor ama toplum'un geneli için çalıştığın paradan biraz feragat etmen söz konusu yani farklar olsa bile uçurumlar söz konusu değil.. Herkes rahatından zenginliğiden biraz feragat ediyor. Birey önplanda değil toplum önplanda.
    Sosyalist sistem'in amacı 1 milyon süper zengin yerine 70 milyon ortalama yaşam süren bir düzendir.
    Tabi böyle bir sistem için kendisi kadar başkalarınıda düşünen insanların çok olması gerekiyor..

    Hayata kimse eşit şartlarda başlamıyor, kimi daha zeki , kimi daha fakir, kimi daha zengin, kimi piskolojik olarak daha güçlü, kimi hastalıklara karşı daha çok dirençli, kimi zayıf yapıda işte sosyalist sistem doğuştan veya sonradan oluşabilecek bu eşitsizliğe karşı bütüne önem veren bir yapıyı savunuyor.

    Senin kadar zengin olmayan , senin kadar zeki olmayıp şansız bir yaşamı olan bir insanla bütün fırsatların önüne koyulan bir insanı aynı kefeye koyamayız.. Sen kendini kurtardıktan sonra diğerleri benim umurumda olmaz ne hali varsa görsün denilirse birileri ultra süper lux bir yaşam sürerken diğeri evine ekmek götüremiyorsa açlık sınırında yaşıyorsa bazı kimseler böyle kötü bir yaşam'ın getirdiği zorluklara dayanamayıp kötü yollara girebilir. Buda topluma gasp, hırsızlık, çöken ahlaki sistem olarak geri döner.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Target Human

    Sosyalizm: İki ineğin varsa devlet ikisini de alır, sana süt verir.

    Faşizm:: İki ineğin varsa devlet ikisini de alır, sana süt satar.

    Kominizm:: İki ineğin varsa devlet ikisini de alır, seni kurşuna dizer.

    Kapitalizm:: İki ineğin varsa birini satar boğa alırsın.

    Demokrasi:: İki ineğin varsa ikisi de greve gider.

    Teokrasi:: İki ineğin varsa devlet ikisini de alır, sen süt duasına çıkarsın.


    Bu gayet bilimsel bir anlatım olmuş,görüyorum ki komünizm gene her şekilde tukaka,kötü,insan öldüren yönetim biçimi olarak algılanıyor,
    bunun aynısı bendede var,ama demekki yorum farkı var sanırım.

    Sosyalizm: İki ineğiniz varsa, birini komşuya verirsiniz.

    Komünizm: İki ineğiniz varsa,devlet ikisini de alır, size süt verir.

    Faşizm: İki ineğiniz varsa,devlet ikisini de alır, size süt satar.

    Nazizm: İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır, sizi kurşuna dizer.

    Kapitalizm: İki ineğiniz varsa, birini satar, boğa alırsınız.

    Teokrasi (Din devleti): İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır, siz süt duasına çıkarsınız.

    Bürokrasi: İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır. Birini öldürür, ötekini sağar, kovayı devirir.

    Demokrasi: İki ineğiniz varsa, ikisi de greve gider.




  • yönetim sistemi ne olursa olsun mühim olan insanların kalitesidir. kalitesiz insanlar topluluğuna en güzel yönetim şeklini de getirsen o insanlar iyi idare edilemeyecektir.

    nasılsanız öyle yönetlirsiniz (hadis).

    toplum uğruna fertleri feda etmemeliyiz. fert uğruna da toplumu feda etmemeliyiz. aralarında adalet mekanizmasını işletmeliyiz.

    bence adalet eşitlikten çok daha güzel bir kavramdır. eşitlik sözünün içi boştur ...
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • @rashamon un dediği gibiydi aslı ,anlatan arkadaş kendi duygularını da katmış herhalde.
    @deep impact e katılmıyorum. "adalet" nedir peki diye sormak lazım. adalet eşitlerarası adalet mi , parası gücü olana daha çok adalet mi. eşitlik kavramı nın içi boş demek islam dinine aykırıdır. bence de muğlak kavram olsa da, islam eşitlik üzerine ya da bunu sağlama üzerine kurulu felsefeye sahiptir. (gerçi mülkiyet, zengin, fakir yöneten yönetilen ayrımı vardır ama yine de verilen mesajlar eşitliğe yöneliktir. tüm ırklar ,toplumlar , insanlar eşittir söylem olarak.
    nasılsanız öyle yönetilirsiniz. yeterli değil bence. ortaçağda da feodal insanlar varken 17. -18 yy da insanların çoğu burjuva mı olmuştur ki yönetim biçimleri köklü değişimlere uğramıştır. hayır , eşitlik adalet özgürlük gibi kavramlar ortaya çıkmış birileri bunun altını kendi çıkarlarına göre doldurmuştur.




  • quote:

    eşitlik adalet özgürlük gibi kavramlar ortaya çıkmış birileri bunun altını kendi çıkarlarına göre doldurmuştur


    Evet söylenenler bunlar,eşitiz,her insan herkes karşısında eşittir,ama neye göre eşitiz,kime göre eşitiz,55. madde evrensel insan haklarina saygiyi; temel haklarin korunmasinda dil, din, irk, cinsiyet ayrimi gozetmeksizin gelistirilmesi ve 56. madde ise uye devletlerin 55. madde de prensipleri belirtilen temel insan haklarinin hayata gecirilmesi icin BM ile isbirligi yapmasi ve ayrica devletin bu haklarin korunmasi, gelistirilmesi icin çaba sarf etmesi gerektigi ortaya konulmustur.Peki şimdilerde konuşulan türkiyenin AB ye üyelik sürecinde,AB bir hristiyan klubüdür,Türkiye bunun içinde yer alamaz,veya neden bir İran,neden bir Irak,neden başka bir vs ülke bu birlikten muaf,hani din,dil,ırk cinsiyet ayrımı söz konusu değildi,hani ayrım yoktu,kime göre neye göre

    Adelet karşısında herkes eşittir,kimin adaleti,adaleti koyan kim,ona şekil veren kim,benim adalet anlayışım farklı,bir başkasının adalet anlayışı farklı,ülkeyi dolandıranlar,bankaları batırıp milletin parasını cebine indirenlere de aynı adalet mi,iki ekemek çalan,bir tepsi baklava çalana,hastanelerde çoluğunu çocuğunu rehin bırakanlarada aynı mı adalet?Hiç sanmıyorum.,kime göre neye göre

    Özürlük,benim özgürlüğüm senin de özgürlüğün,ben senin de,sizinde özgürlüğünüzü düşünüyorum,o halde bana karşı gelme,bana başkaldırma ve itaat et,
    hangi özgürlük,kime göre özgürlük,nasıl bir özgürlük.,kime göre neye göre

    Edit:yazım hatası.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rashamon -- 5 Temmuz 2006; 13:03:59 >




  • quote:

    "adalet" nedir peki diye sormak lazım.


    adalet kişiye hakettiğinin verilmesidir. kimsenin hakkının yenmemesidir. bu durumda az çalışana az çok çalışana çok verilmesidir.

    az çalışana da çok çalışana da eşit muamale edecek bir sistem yıkılmaya mahkumdur. eşitlik kavramı yerine herkesin hakettiğini alması gerektiği bir sistem eşitliğe göre çok daha insan fıtratına uygundur. ben çok çalışıp elde ettiğimi başkası az çalışarak elde edebilirse benim çalışmamın ne anlamı var. bu arada benim de çok çalışırken bakalarının haklarını gaspetmemem gerekir. dolayısı ile kuru kuru eşitlik ilkesi insan fıtratına terstir.

    insanların hiçbirine eşit şartlar sunulamaz. insanların hiçbiri diğerine eşit değildir. birisi zeki diğeri az zekidir. biri girişken diğeri pasiftir. biri hırslı diğeri mülayimdir. biri azla yetinir diğeri başarıya açtır. sırf eşitlik adına bu iki farklı insanlara eşit şart sunacağım demek adaletli bir davranış tarzı değildir.

    insanlar arasında denge ve adalet olmalı. eşitlik ilkesine göre hareket edersek bütün aileleri apartmanların 5. katına oturtma gibi bir durumla karşı karşıya kalırız. eşitlik ilkesine göre bir aileyi 1. kata oturtursak ona zulmetmiş oluruz. uygulanması da güçtür insan fıtratına da terstir ...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impac

    adalet kişiye hakettiğinin verilmesidir. kimsenin hakkının yenmemesidir. bu durumda az çalışana az çok çalışana çok verilmesidir.


    doğru değil bence, babamın holdingi olsaydı büyüyünce çok çalışıp onu büyütebilirdim bi ihtimal lakin babam yoksul, hiç birşeyi yok. 30 yılda çalışsam diğerinin seviyesine gelemem. eşitsizlik doğduğum an başlıyor.

    quote:

    insanların hiçbirine eşit şartlar sunulamaz. insanların hiçbiri diğerine eşit değildir. birisi zeki diğeri az zekidir. biri girişken diğeri pasiftir. biri hırslı diğeri mülayimdir. biri azla yetinir diğeri başarıya açtır. sırf eşitlik adına bu iki farklı insanlara eşit şart sunacağım demek adaletli bir davranış tarzı değildir.


    burada herşeyin ödülü paradır. benim elimde olsa günde 2 saat çalışır yatarım kendi ihtiyacım için yeter. ama adam çalışkandır girişimcidir, gitsin baraj yapsın, ev yapsın şato yapsın vs. ama onun girişimciliğinin bedeli benim yoksulluğum olamamalı. dünya kaynakları herkesindir. girişimci adam benim payıma el uzatmasın, kendi payını işlesin geliştirsin.

    quote:

    insanlar arasında denge ve adalet olmalı. eşitlik ilkesine göre hareket edersek bütün aileleri apartmanların 5. katına oturtma gibi bir durumla karşı karşıya kalırız. eşitlik ilkesine göre bir aileyi 1. kata oturtursak ona zulmetmiş oluruz. uygulanması da güçtür insan fıtratına da terstir ...


    eşitlik bu kadar basit ele alınmamalı. insanı bu kadar sığ bi varlık olarak görmemeli. ama şu durumun bile bi sürü çözümü olur. örneğin bi odayı arkadaşımla dönüşümlü kullanabiliyorum 6 ay 1 sene , evi de 3 yıl 5 yıl kullandırtırsın ne var bunda.




  • quote:

    doğru değil bence, babamın holdingi olsaydı büyüyünce çok çalışıp onu büyütebilirdim bi ihtimal lakin babam yoksul, hiç birşeyi yok. 30 yılda çalışsam diğerinin seviyesine gelemem. eşitsizlik doğduğum an başlıyor.


    işte burada mühim olan holding sahibi birinin başkalarının hakkını gaspetmeden o payeye erişmiş olmasıdır. bu durumda o kişinin çocuğu başka bir kişinin çocuğundan elbette farklı şartlarda olacaktır ve olmalıdır. mesela ben mühendisim. çalışarak biryere gelmişim. diğer bir kişi de çalışmamış. benim çocuklarım ile çalışmayan insanın çocuklarının aynı şartlarda olması bana yapılan bir haksızlık değil midir? o zaman holding sahibi, ben veya başkası ne diye çalışsın. ancak burada önemli olan çalışırken başkalarının hakkının gaspedimemesidir.

    quote:

    eşitsizlik doğduğum an başlıyor.


    eşitlik diye birşey yok ki doğduğunda başlasın. her insan eşit olmaz olamaz da. o zaman her insan masa başında çalışmak ister. her insan yönetici olmak ister. bu durumda kim ağır sanayide çalışacak kim masa başında oturacak söyler misin ?

    şöyle diyebilirsin. ağır sanayide çalışan daha çok kazansın. o zaman da başka eşitsizlikler ortaya çıkar. eşitlilik içi boş bir kavramdır vesselam. adalet de mülkün temeli
    ....

    quote:

    burada herşeyin ödülü paradır. benim elimde olsa günde 2 saat çalışır yatarım kendi ihtiyacım için yeter. ama adam çalışkandır girişimcidir, gitsin baraj yapsın, ev yapsın şato yapsın vs. ama onun girişimciliğinin bedeli benim yoksulluğum olamamalı. dünya kaynakları herkesindir. girişimci adam benim payıma el uzatmasın, kendi payını işlesin geliştirsin.


    burada haklısın. zaten ben girişimciği savunurken de başkalarının hakkının gaspedilmemesini öngörmekteyim.

    quote:

    eşitlik bu kadar basit ele alınmamalı. insanı bu kadar sığ bi varlık olarak görmemeli. ama şu durumun bile bi sürü çözümü olur. örneğin bi odayı arkadaşımla dönüşümlü kullanabiliyorum 6 ay 1 sene , evi de 3 yıl 5 yıl kullandırtırsın ne var bunda.


    bunu hayatın her alanına yayabilir misin ?

    taş ocağından kömür çıkaran, inşaatlarda çalışan, çiftçilik yapan, temizlik yapan vs ile büroda çalışanları dönüşümlü mü kullanacaksın ?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact
    bu durumda o kişinin çocuğu başka bir kişinin çocuğundan elbette farklı şartlarda olacaktır ve olmalıdır. mesela ben mühendisim. çalışarak biryere gelmişim. diğer bir kişi de çalışmamış. benim çocuklarım ile çalışmayan insanın çocuklarının aynı şartlarda olması bana yapılan bir haksızlık değil midir? o zaman holding sahibi, ben veya başkası ne diye çalışsın.


    bunu kabul etmek mümkün değil. çalışan kazanmaz, sermayesi olan kazanır.beşikten başlayarak bunu meşrulaştırırsan eşitlik olmaz tabi. çalışmak doğru kelime değil. en fazla çalışanlar en yoksul olanlardır çoğu zaman. miras ya da rant + artı değer sömürüsü+işi kılıfına uydurmak = zenginlik
    mülksüzlük + eşek gibi çalışmak + makineleşmek= yoksulluk
    gibi düşünülebilir.




  • Engels in Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni adlı kitabında,yüzyıllar önce ilkel komünal topluluklarda zenginlik de fakirlik de ortaktı,Herşey kablenin devamı içindi,dolayısıyla birilerini sömürmeye ya da başkalarının emeği üzerinden geçinmeye yer yoktu. İnsanlık tarihindeki ilk büyük devrim tarım devrimiydi ve ilk kez çalışnların geçinmeleri için gerekli olanın kat be kat üstünde artı ürün ortaya çıktı. Bu artı ürün zamanla birilerinin elinde toplanmaya başladı.Sınıflı toplumların taşlarını döşeyen gelişme de bu oldu. Avcılıkta bir kabile vahşi hayvanla savaşırken kabilenin ihtiyacı önemliydi. Fakat tarım daha bireysel yapılabiliyordu. Burada kabile değil yalnızca o sınırlı topluluk vardı,ve daha çok çalışıp daha çok kazanılabilirdi.
    Artı değer eşitsizliği getirdi,her ücretli gibi emek gücünü patronlara satıyoruz artık,patronlar benden daha fazla mı çlışıyor,çok daha fazla mı akıllı,hayır,çünkü artı değeri elinde tutan,fazlalığı ceine indiren onlar,eşitsizlik burda yatıyor.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq

    bunu kabul etmek mümkün değil. çalışan kazanmaz, sermayesi olan kazanır.beşikten başlayarak bunu meşrulaştırırsan eşitlik olmaz tabi. çalışmak doğru kelime değil. en fazla çalışanlar en yoksul olanlardır çoğu zaman. miras ya da rant + artı değer sömürüsü+işi kılıfına uydurmak = zenginlik
    mülksüzlük + eşek gibi çalışmak + makineleşmek= yoksulluk
    gibi düşünülebilir.


    örnek vermek gerekirse.

    1- genişçe bir araziyi zamanında almışsın uygun bir fiyata. aradan 50 sene geçmiş senin arazin şehrin içinde kalmış ve çok büyük bir değer kazanmış. dolayısı ile sen de zengin olmuşsun.

    2- tarlan var ve gelişmiş teknikler kullanarak daha verimli ürünler elde ediyor yılda 4 defa ürün alıyorsun. birikiminle daha fazla tarla alıp üretimini katlıyorsun.

    3- zeki bir insansın. çok çalışıyorsun. mühim bir buluşa imza atıyor ve patent alıyorsun. bu patent ile 7 ceddine yetecek para kazanıyorsun.

    örnekler çoğaltılabilir.

    birinci örnekte nasipten kaynaklanan, ikinci örnekte çok çalışmaktan, üçüncü örnekte ise zeka ce çalışmadan kaynaklanan bir zenginlik var.

    bu zenginlik kimin zoruna giderki ?

    bu vesileler ile zengin olanlar kimin hakkını yemiş olabilir ki ?

    bu durumda olanlar

    birincisi arazisini başkalarına mı vermeli ?

    ikinci durumda olanlar ürünlerini bedava mı dağıtmalı ?

    üçüncü durumda olanlar ise patent almamalılar mı?


    zenginlik = usulsüzlük değildir ...




  • Ortalama günde 10-12 saat arası çalışıyoruz.Neden?
    Eşitlik için mi?
    Adalet için mi?
    Özgürlük için mi?
    Belkide günde 4 saat çalışarak kendi değerini ortaya çıkartabiliyorsun,ama iki katı çalışmak neden?Çünkü demaokratik toplumlarda kapitalist sistemi korumak demokrasinin gereğidir,liberalizmin serebest piyasa koşullarının dengesidir demokrasi,kapital artı değere muhtaçtır,senin ürettiğinden daha fazlası onun cebine girebilecek,bu sayede sistemini devam ettirebilecek.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    Artı değer eşitsizliği getirdi,her ücretli gibi emek gücünü patronlara satıyoruz artık,patronlar benden daha fazla mı çlışıyor,çok daha fazla mı akıllı,hayır,çünkü artı değeri elinde tutan,fazlalığı ceine indiren onlar,eşitsizlik burda yatıyor.


    nasıl bir sistem öneriyorsunuz peki ?

    her insana eşit şart sunabilecek misiniz ?

    zor şartlarda çalışana yüksek gelir kolay şartlarda çalışana düşük gelir vermeyecek misiniz ?

    gelir farkından dolayı makas açılmayacak mı ?

    ütopya dan gerçek hayata bir yolculuk gerek ...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    Ortalama günde 10-12 saat arası çalışıyoruz.Neden?
    Eşitlik için mi?
    Adalet için mi?
    Özgürlük için mi?
    Belkide günde 4 saat çalışarak kendi değerini ortaya çıkartabiliyorsun,ama iki katı çalışmak neden?Çünkü demaokratik toplumlarda kapitalist sistemi korumak demokrasinin gereğidir,liberalizmin serebest piyasa koşullarının dengesidir demokrasi,kapital artı değere muhtaçtır,senin ürettiğinden daha fazlası onun cebine girebilecek,bu sayede sistemini devam ettirebilecek.


    ben 10 - 12 saat çalışarak ona göre gelirimi alırım. sen de part time çalış ona göre gelirini al. benim gelirim başkasını neden ilgilendirsin.

    çok çalışana çok, az çalışana az ...

    onun cebi dediğin nedir ?

    patronun cebi mi?

    patron olmasa işveren kim olur ?

    fabrikatör olması ne olur ?

    düşündünüz mü ?

    o zaman herkes alsın kazma küreğini sadece kendi için üretim yapsın ...

    lütfen savunurken değerler üzerinden gidelim. kimsenin hakkını yemeyen patron başımın tacıdır diyebilelim ...




  • üniversitede eşitliği savunan bir arkadaş vardı. benim iki katım burs alırdı. eşitlik adına bursunun bir miktarını bana vermesini söyledim ama kabul ettiremedim ...

    demek istediğim durumumuz kötü iken eşitlikçi iyi olduğumuzda da kapitalist bir yapımız olmasın ...
  • kapitalizmin en güçlü silahı umut. yani fakirlerdeki zengin olabilme umudu olmasa, kapatilizm böyle rahat rahat sömüremez kimseyi.

    10 kişi ve 10 ürün varsa, kapitalizmde 1 kişi 9 ürün alır, 9 kişi 1 ürünü paylaşır. burada kapitalizmin gücünü, 9 ürün alan kişi değil tek ürünü paylaşan 9 kişinin hayalleri oluşturur.

    mesela 10 kişinin de 1 ürün aldığı sosyalizm daha mantıklı ama insanlık buna hazır değil. çünkü herkesin birbirinden üstün olma isteği olmasa hayat çok sıkıcı olur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lacrima -- 5 Temmuz 2006; 14:35:23 >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.