merhaba arkadaşlar kanalıma hoşgeldiniz. bugün sizlere serin ve loş bir hikaye anlatıcam.
Kargo Takipçisi
Topraklarında dünyanın en kuru kerestelerinin yetiştiği, birbirine güzel sürülerin bol kaseden gübrelediği, dört bir yanı kerizlerle çevrili İrticya Cumhuriyeti'nin tam göbüş kısmında Banneki adında bir köy vardır. Yiğitlerin kardan olduğu bu köyün yedi'den ama çalıştı'ya bütün ahalisinin sayrı duyduğu, cana sakın Anca Memet isminde bir genç, zihninin derinliklerinde cereyandan bir o yana bir bu yana savrulan bir ampulün etkisiyle bir karar veriverdi. Artık yıllar yılı hayalini kurduğu neydüğü belli belirsiz, ne işe yaradığı Allah'a emanet o zamanzingoyu alacaktı. Çıkardı koydu masaya sakallı telefonunu ve başladı arayıp durmaya. Her ne hikmetse uçsuz bucaksız iyiternet elaleminde sadelemece tek bir yerde, halilexpress.com'da bulduğu kısmetini Anca Memet. Gavur ellere para harcamak anlamına gelse de bu çok önemli değildi. Asıl derdi bulduğu bu gubidik marka sibobu almak için parası yoktu. Esasen ekmek alacak parayı zor buluyordu ancak gözünü karartmıştı bir kere ve çıkardı koydu masaya bir aralar emmoğlunun Anca Memet'e hamallık yaptırırken bir de borç takmak için çıkarttırdığı kredi kartını ve yapıştırdı siparişi.
Sonraki on-on beş gün o küçücük ekran karşısında eriyip gitti. Çünkü Anca Memet çok sıkı bir kargo takipçisiydi. Tüm dikkatini kargonun başından geçen son işlemin yazdığı satıra yoğunlaştırıp saifenin bayatlamasını önlüyor ve her geçen saniye paketinin ona biraz daha yaklaştığını deliklerinde hissediyordu. Heyecan, şüphe ve zahmet dolu bu bekleyiş Anca Memet'in bütün gücünü tüketiyordu. Geriye kalan bir gıdım enerjisiyle de gövdesinin orta yerinde kısa süreli bir sinerji yaratmayı ihmal etmiyordu. Birkaç dakikalığına adeta içini dışına çıkarmaya çalışırcasına pompalamasının ayrıntılarına girmeye gerek yok. Ancak onun dikkatini dağıtabilen yalnızca bu anlardı.
Siparişten yirmi dört gün sonra Anca Memet kendisini boğan bir keder denizine cumburlop şeklinde düşüverdi. Her nasıl olduysa olmuş paketi gümrükten geçmemiş ve geri gönderilmişti. Bunu öğrendikten sonra tam yedi gün gram lokma yemedi. Nasıl hayatta kaldığına herkes şaşmıştı ve bu konuda çeşitlemeli rivayetler ediledurdu. Çoğu bir takım uydurma laflardı ancak şunu söyleyelim ki Anca Memet tam bir survivordı.
Biraz daha zaman akıp koktuktan sonra Memet, emmoğlunun kakaladığı kredi kartının nerden çıktığına bir türlü anlam veremediği borçlarına şöyle bir bakmak için hesabına girerken daha önce hiç olmadığı kadar mutlu olacağını bilmiyordu. Gerçi ne olduğunu idrak edebilmesi birkaç gününe el koymuştu ama olsun biz neticiye bakalım.
Memet gavur malı aldığından bu işte farkında olmadan İrticya meblasını, Mamarik dalasına çevirerek kullanmıştı. Siparişi verdiği günlerde bir Mamarik dalası dört buçuk İrticya meblasına denk düşüyordu. Paketini teslim alamayıp geri gönderilmesi dolaylamasıyla ödediği ücret iade edildiğindeyse bir Mamarik dalası sekiz İrticya meblası ediyordu. Gubidik marka sibopların maşallah fiyatları da hesaba katıldığı zaman Memet'in neden köşeyi döndüğünü düşündüğüne şaşmamak gerek.
Büyük zaferinin esrikliği dağıldığında Memet bir eylem planı ortaya afedersiniz etmeye karar verdi. Çünkü sıfır sermaye düşük riziko bir yatırım fırsatı bulduğunu düşünüyor ve bu onu çok çok mutlu ediyordu. Pek tabii daha da mutlu olmak istiyordu. Yeniden, defalarca, döle döşe yetecek kadar mutlu olmak. Eh işin meyvesi olarak da birazcık meblaları cukkalamak. Nasıl olsa geri dönderilip parası iade edilecek olan gubidik marka siboplardan sipariş vermek için, artık mutluluğun formülünü bulduğuna inanan Anca Memet, bir kez daha, çıkardı koydu masaya...