Şimdi Ara

UNUTMA , UNUTTURMA ! (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
29
Cevap
0
Favori
478
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fr1xsivE

    quote:

    Orijinalden alıntı: Infection

     UNUTMA , UNUTTURMA !



     UNUTMA , UNUTTURMA !


    burda demba ba çekiyo topal'ı birader kendi kendine fail olmuşsun




  • Ersan'a bir daha futbolu oynatmayacaksın. Markovici bilerek sakatlamak çok utanç bir hareket.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AXU

    Kendine yapılınca isyan etmek ama başkasına yapıldığında ovv yea demekse Beşiktaşlı Duruşu, sizin şerefli 2. likleriniz de öyle değilmiş

    Dune kadar nerdeydiniz..? Biz derdimizi anaptirken dineldiniz mi..Dalga gecip duruyorsunuz...He kardesim ? Adalet herkese lazim..Birgun size de lazim oldu ...Olacak ta..Az biraz empati yapmak zor muydu..Besiktas yillardir lime lime dograniyor..O zaman bi ses verseydiniz..Bir gecmis olsun deseydiniz..Bu kin ve nefret tohumlarini siz attiniz bu insanlara..Simdi de gelmis size hak vermemizi istiyorsunuz...Merak etmeyin..Size birkere oldu ..Iyi yaygara kopardiniz..Bir daha olmaz meraklanmayin..Biz gene lime lime dograniriz..O zaman sizin tepkiniz ne olacak merak ediyorum...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sublebaaa


    quote:

    Orijinalden alıntı: AXU

    Kendine yapılınca isyan etmek ama başkasına yapıldığında ovv yea demekse Beşiktaşlı Duruşu, sizin şerefli 2. likleriniz de öyle değilmiş

    Dune kadar nerdeydiniz..? Biz derdimizi anaptirken dineldiniz mi..Dalga gecip duruyorsunuz...He kardesim ? Adalet herkese lazim..Birgun size de lazim oldu ...Olacak ta..Az biraz empati yapmak zor muydu..Besiktas yillardir lime lime dograniyor..O zaman bi ses verseydiniz..Bir gecmis olsun deseydiniz..Bu kin ve nefret tohumlarini siz attiniz bu insanlara..Simdi de gelmis size hak vermemizi istiyorsunuz...Merak etmeyin..Size birkere oldu ..Iyi yaygara kopardiniz..Bir daha olmaz meraklanmayin..Biz gene lime lime dograniriz..O zaman sizin tepkiniz ne olacak merak ediyorum...

    İnşallah parça parça olursunuz, Allah daha beterlerini verir..
    Aleyhine yapıldığı zamanlarda çemkiren lehine yapıldığı tüm zamanlarda" ama bana da yapılıyor zaa" diyecek karakterdeki bi camia için kimse çıkıp "Beşitaş'ın hakkı yeniyor" demez




  • quote:

    Orijinalden alıntı: AXU

    quote:

    Orijinalden alıntı: sublebaaa


    quote:

    Orijinalden alıntı: AXU

    Kendine yapılınca isyan etmek ama başkasına yapıldığında ovv yea demekse Beşiktaşlı Duruşu, sizin şerefli 2. likleriniz de öyle değilmiş

    Dune kadar nerdeydiniz..? Biz derdimizi anaptirken dineldiniz mi..Dalga gecip duruyorsunuz...He kardesim ? Adalet herkese lazim..Birgun size de lazim oldu ...Olacak ta..Az biraz empati yapmak zor muydu..Besiktas yillardir lime lime dograniyor..O zaman bi ses verseydiniz..Bir gecmis olsun deseydiniz..Bu kin ve nefret tohumlarini siz attiniz bu insanlara..Simdi de gelmis size hak vermemizi istiyorsunuz...Merak etmeyin..Size birkere oldu ..Iyi yaygara kopardiniz..Bir daha olmaz meraklanmayin..Biz gene lime lime dograniriz..O zaman sizin tepkiniz ne olacak merak ediyorum...

    İnşallah parça parça olursunuz, Allah daha beterlerini verir..
    Aleyhine yapıldığı zamanlarda çemkiren lehine yapıldığı tüm zamanlarda" ama bana da yapılıyor zaa" diyecek karakterdeki bi camia için kimse çıkıp "Beşitaş'ın hakkı yeniyor" demez

    Senin lehine yapilinca arkana yaslanip pis pis guldun...Senin baskanin demedi mi mac sahada kazanilmaz diye..Futbolu senin camian yozlastirdi...Sikeyide ben yaparim hakemi de ben doverim diyorsunuz..Sizin zorunuza giden olaylarin kintrolunuzden cikmasi...Hakemin sizi kollamamasi zorunuza gitti baska birsey degil..Hakem bizi dograsaydi arkaniza yaslanip pis pis gulmeye devam edecektiniz...Simdi gelmis burda agliyip zirliyorsun...Elinden sekeri alinmis bebeler gibi...Tekrar diyorum Adalet herkese lazim...Bunu ogrenin...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ÖRNEK KURAN NESLİNİN VASIFLARI-2 (TEVAZU VE CAHİLE GÖSTERELECEK TAVIR)
    14/10/2009 - 09:08


    Müslümanlar kuran ahlakının gerekliliği olarak riya, kibir, ucub ve fahr dan sakınmak
    zorundadırlar. Mümin kul tevazu ehlidir. Aynı şekilde cahiller kendisi ile uğraştığında/sataştığında mümin vakarı ile cahili muhatab almaz. Bir mümin olarak o zaman diliminde sorumluluğu ne ise onu ihya eder. Ki müminler ‘’boş işlerden’’ yüz çevirirler.(Ayrıntı için Müminun Suresine bakınız)
    "O Rahman (olan Allah)'m kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü (mütevazı) olarak yürürler ve cahiller kendi­lerine muhatab oldukları zaman da, 'selâm' derler.’’(Furkan-63)

    Rahmanın kulları… Ne güzel bir hitap, ne kutlu bir sesleniş, ne muhteşem bir nişane… Bu kutlu hitap ile müminleri şereflendiren Allah (cc) hemen akabinde o kulların vasıflarını saymaya başlıyor. Rahman, merhameti sonsuz olan,affeden, bağışlayan… Rahman’a kul olmanın iki vesilesi, tevazu ile yürümek ve cahiller sataştığında ‘’selam’’ deyip geçmek…

    ‘Rahmânın kulları, O merhameti bol olan Rahmânın kulları yeryüzünde mütevazı olarak, tevazu sembolü olarak yürürler. Allah’a kul köle olarak onurlu, ama mütevazı, aziz ve şerefli, ama Allah karşısında boynu bükük olarak, insanlara karşı asla tepeden bakan bir zalim olmayan, ama yaşadığı hayatta Allah’a kulluktan asla taviz vermeyen yiğitler olarak yürürler onlar. Yeryüzünde yürüyüşleri mülayim ve mütevazıdır. Zorba, mağrur, kibirli, kaba ve haşin değillerdir onlar. Kendilerinden, yollarından, dinlerinden emin, sükûnet ve vakarla yürürler. Etraflarına asla sıkıntı vermezler, eziyet vermezler.

    Cahiller onlara sataştıkları zaman selâm derler geçerler. Onlara uymazlar, onlara bulaşmazlar ve selâm derler geçerler. Onların cahilce sözlerinden, sataşmalarından da incinmezler. Ayrılırlar onlardan, ama ayrılırlarken de onları selâmı, İslâm’ı, teslimiyeti tavsiye ederler. Selâmette olun, Müslüman olun ki esenliğe ulaşasınız derler. Selâm sizin üzerinize olsun derler. Selâm size derler. Sizin Müslüman olmanız gerekir. Haydi Müslüman olun, başka çareniz yok, değilse bana Allahaısmarladık derler.’*


    "Rahman'ın kullan yeryüzün­de ağır ve vakur yürürler" buyruktan ile de mü'min kullarını ve onların niteliklerini söz konusu edip, kendilerini şereflendirmek maksadıyla da ken­disine kul olmakla nitelendirmiştir. Yüce Allah'ın: "Kulunu geceleyin Mescid-i Haram'dan... götüren (Allah) münezzehtir," (el-İsra, 17/1) buyruğunda "ku­lunu" kendisine izafe etmekle şereflendirdiği gibi. Daha önce bu hususta açık­lamalar (belirtilen âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.
    Allah'a itaat eden, O'na kullukta bulunan, kulağını, gözünü, dilini, kalbi­ni kendisine verdiği emirlerle meşgul eden bir kimse "ubûdiyyet" vasfını al­maya hak kazanır. Bunun aksi durumda olan kimse ise yüce Allah'ın: "On­lar dört ayaklı hayvanlar gibidir. Hatta daha da sapıktırlar," (el-A'raf, 7/179) buyruğunun kapsamına girer. Yani ibret almamak bakımından onlar­dan daha da beterdir. el-A'raf Sûresi'nde (belirtilen âyet-i kerimede) geçti­ği gibi.
    Yüce Allah şöyle buyurmuş gibidir; Rahman'ın kullan o kimselerdir ki on­lar.,, yeryüzünde yürürler. Burada "onlar" anlamındaki zamir hazfedilmiş gi­bidir. Nitekim Zeyd emirdir, derken aynı şekilde "o" anlamındaki zamir hazfedilmiş olup, Zeyd emir olandır, anlamındadır. Buna göre; "On­lar" (anlamındaki ism-i mevsul) bir mahzuf mübleda'nın haberidir. Bu açık­lamayı el-Ahfeş yapmıştır.
    Bir diğer açıklamaya göre bunun haberi, sûrenin sonlarında gelecek olan: "İşte bunlar sabretmelerinden ötürü cennetin yüksek köşkleri ile mükâfatlandırılacaklar..." (el-Furkan, 25/75) buyruğudur. Mübtedâ ile haber arasındaki buyruklar ise onlara ait sıfatlar ve bu sıfatlarla alakalı hususlardır. Bu açıklamayı da ez-Zeccâc yapmıştir. ez-Zeccâc der ki: Bununla birlikte ha­berin: "Yeryüzünde ağır ve vakur yürürler" buyru­ğu da olabilir. "Yürürler" ifadesi de onların yaşayışları, hayatta kalış sürele­ri ve onların uygulama ve tasarruflarını ifade eder, Bunlar arasında daha bü­yük yer tutan davranışlarını söz konusu etmiştir. Özellikle yürümek, yeryü­zünde bir yerden, bir başka yere intikali sağlar. İnsanlarla içli dışlı olmak ve onlarla birlikte olmayı da gerçekleştirir.
    Yüce Allah'ın: "Ağır ve vakur" buyruğu 'ın mastarıdır. Bu da ağır başlılık ve vakar manasınadır. Buyruğun tefsirinde şöyle denilmektedir; Onlar yeryüzünde cahillerin, cahilliklerine karşılık vermeksizin alçak gönül­lüce yürürler, orta yollu yürürler. Orta yollu olmak, ağırbaşlılık ve güzel dav­ranış peygamberlik ahlâkındandır. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar, siz sükûnetle, ağırbaşlılıkla hareket etmeye bakınız. Çünkü iyilik hızlıca yürümekte değildir,"
    Peygamber (sav)'ın sıfatlan ile ilgili rivayete göre o: Ayağını yerden (yü­rümek maksadıyla) kaldırdı mı güçlüce kaldırır, adımını ortalama bir şekil­de meyillice atar, yumuşak ve vakar ile yürür, yukardan aşağıya inermiş gi­bi geniş adım atarak ilerlerdi. Yani o, yürürken ayaklarım hızlıca kaldırır ve adımını atardı. Bu ise böbürlenerek büyüklenerek yürüyenin yürüyüşünden farklıdır. Nereye gidecekse, oraya doğru giderdi. Bütün bunlar da yumuşak­lıkla, yere sağlam basarak ve aceie etmeksizin yapardı. Dediği gibi, "sanki yukardan aşağı iner gibiydi." Bu açıklamaları da Kadı Iyad yapmıştır.
    Ömer b. el-Hattab da karakteri itibariyle acele yürürdü. Acele yürümek için kendisini ayrıca zorlamazdı.
    ez-Zührî dedi ki: Hızlıca yürümek yüzün vakarını giderir. İbn Atiyye der ki: O, bununla çok çabuk ve ısrarla acele yürümeyi kastetmektedir. Çünkü bu gerçekten ağırbaşlılığı ve vakarı giderir. Hayır ise orta yollu olmaktadır.
    Zeyd b. Eşlem de şöyle demiştir; Ben yüce Allah'ın; "Rahman'in kulla­rı yeryüzünde ağır ve vakur yürürler" buyruğunun tefsiri hakkında soruş­turup duruyordum. Bu hususta beni rahatlatacak bir açıklama bulamadım. Rü­yamda birisinin bana gelerek, şöyle dediğini gördüm; Bunlar yeryüzünde fesad çıkartmak istemeyenlerdir.
    el-Kuşeyrî dedi ki: Denildiğine göre bu, yeryüzünde fesad çıkarmak ve masiyet işlemek için değil de yüce Allah'a itaat ve akılsızca işlere sapmaksızın mubah işler için yürüyenlerdir, diye de açıklanmıştır. Nitekim yüce Allah şöy­le buyurmaktadır: 'Yeryüzünde şımarıklıkla yürüme! Çünkü Allah büyük­lük taslayan ve böbürlenen kimseleri sevmez." (Lukman, 31/18)
    İbn Abbas da dedi ki: İtaatle, ma'ruf yolla ve alçak gönüllülükle yürürler­dir. el-Hasen der ki: Cahilliklere aldırış etmeyerek, kendilerine karşı cahil­lik edilirse, cahillik yapmazlar. İnsanlara karşı büyüklenmeden yürürler de­mektir.
    Derim ki; Bütün bunlar birbirine yakın manalardır. Allah'ı bilmek, O'ndan korkmak, hükümlerini bilip tanımak, azab ve cezasından korkmak bunların hepsini kapsar. Allah lütuf ve keremiyle bizi bunlardan kılsın.
    Bir kesimin kanaatine göre "ağır ve vakur" buyruğu 'Yeryüzünde... yürürler" buyruğu ile alakalıdır. Yani yürümek "ağır ve vakur" ile aynı şey­dir. İbn Atiyye dedi ki: Böyle diyenler buyruğu şöyle te'vil etmiş gibi görü­nüyorlar: Bu şekilde yürüyen kimsenin ahlâkı da yumuşaktır. Yürüyüşüne uy­gundur.’**


    ‘Kâfirler Rahman'a isyan etseler, davetine duyarsız olsalar, nimetlerine şükretmeseler ve âyetlerini düşünmeseler de, Onun yeryüzünde alçak gönüllü, vakarla yürüyen kulları var. Kafirler ise böbürlenerek ve büyüklenerek yürürler. Mü'minler, alçak, cahil kişiler kendilerine takıldıklarında onlara en güzel şekilde karşılık verir ve sefam derler. Rablerine sürekli secde ve kıyamda bulunur ve cehennemin şiddetli, korkutucu azabın­dan korunmak için ona yakarıdan İnfak ettiklerinde mutedil hareket ederler. Ne İsraf ne de cimrilik yaparlar. Duada ve kullukta Allah'a hiç kimseyi ortak koşmazlar. Kısas yo­luyla öldürülmeyi haketmiş olanlar hariç Allah'ın yasakladığı canı yoketmezler. Zina­dan uzak dururlar. Çünkü bunu yapan cezayı ve hakareti hakeder: Kıyamet günü azabı kat kat olur, orada ve ebedi kalır.
    Yalan, iftira ve taşkınlıktan hem görme, hem fiil, hem de söz boyutunda olmaktan uzaklaşırlar. İçinde hayır olmayan veya rahatsızlık ve günah bulunan boş bir söz duyduklarında bundan kendilerini ayrı tutarlar.
    Allah'ın âyetleri ve nimetleri onlara hatırlatıldığında bunu kör ve sağırlar gibi karşı­lamazlar. Aksine uyanık, dikkatli ve öğüt alan şükredici tutumunu takınırlar.
    Allah'tan, kendilerine mutluluk veren ve gözlerinde aydınlık parıltıları oluşturan eş­ler, Ona itaat eden ve hoşnutluğunu kazanma çabası içinde olan nesiller isterler. Yine onları, muttakilere model ve güzel örneklikler oluşturması için Allah'a dua ederler.
    İşte Allah onları, hak, hidâyet ve hayır yolunda oldukları, sabrettikleri ve o yolda di­renç gösterdikleri için cennetle yüksek konaklarla ödüllendirir. Orada Allah'tan cömert­lik, hoşnutluk ve esenlik bulurlar. Sürekli nimetler ve makam onlar içindir.
    Allah'la beraber başka ilaha dua eden, Allah'ın haram kıldığı cana kıyan ve zina edenlerin Allah'ın azabı ve öfkesini hak edecekleri belirtildikten sonra tevbenin yer al­dığı iki âyet, açıklayıcı cümle olarak gelmiştir. Böylece Allah'a tevbe edenler, O'na ina­nanlar ve salih amel işleyenler istisna edilmiştir. Allah bu tevbe edenlerin kötülüklerini iyiliklerle değiştirmiştir. Çünkü O bağışlayandır ve esirgeyendir.
    Tevbe eden ve salih amelde bulunan kişi, işlediği günahı itiraf etmiş ve pişmanlık duymuş olur. Böylece Allah'a tam anlamıyla dönmüş olur.
    Âyetler Allah'ın salih kullarının mutfak niteliklerini içermesine ek olarak, ilk müslümanların sahip olduğu erdemler, güzel huylar, kalp temizliği ve rahatlığı, Allah'a tam anlamıyla dönmeleri konusundaki formları da içermektedir. Daha sonra kafirlerin yaptı­ğı azgınlıkları ve işkenceleri, müslümanlara yönelttikleri iğneleyici sözlerine ve alaycı tavırlarına değiniliyor.
    Müslümanların ise vakarı sükunet ve alçak gönüllü olmaları nedeniyle, kafirlere benzemekle, onlarla tartışmaya ve karşılıklı suçlamalara girmekten kaçınmaları gerekti­ği ifade edilir. Alçaklara en güzel bir şekilde savunmada bulunurlar. Kendilerini boş sö­zü ve batılı dinlemekten ve onlara dalmaktan uzak tutarlar.
    İşte bütün bunlar Kur'anî kılavuzluğun ve nübüvvetin etkilerinden kaynaklanır. Al­lah'ın hoşnutluğu onların üzerine olsun.
    Peygamberin hayatının ve Mekke dönemindeki durumların formlarına ek olarak âyetlerdeki ifadelerin serbest bırakılması âyetlerin kapsayıcı ve öğreticiliğini sürekli kıl­masını sağlıyor. Aynı şekilde âyetler tevazu, barış sevgisi gibi ahlaki erdemleri övüyor. Sövgülerden, ağız kavgalarından uzak durmayı salık verir. Kendini cahil ve kötü kimse­lerin standardından uzak tutmasını öğütlüyor.
    İtidale tutunma, insanların canlarına düşmanlık etmeme ve bundan onları sakındır­ma, yalan ve boş şeylere sözle ve eylemle dalmaktan kaçınma, yararsız şeylere girmeme de onların özelliklerindendir. Onlar aile bireylerini de -eş ve çocuklar- iyilik ve erdem­lere yönlendirir.
    Bu ahlaki erdemler onu evde ve toplumda özel olsun, genel olsun en güzel ahlaki yönelişlere sahip kılar. Bundan dolayı bu ifadeler zinciri muhkem Kur'an'ın en parlak olanlarındandır.’***

    ‘"Yeryüzünde mütevazı yürürler." Evet mü'minler gündüzleyin in­sanlarla beraber yeryüzünde yürür, onlara karşı yumuşak ve merhametlice muamelede bulunurlar. Ağır başlı ve sükûnet İçerisinde yürürler. Kimseye karşı taşkınlık etmeden, kibirlilik taslamadan, bozgunculuk çıkarmadan, yeryü­zünde üstünlük ve fesat istemeyen kimseler olarak yaşarlar.
    Ayet-i kerimede, mü'minler mütevazi yürürler, sözünden kasıt on­ların gösteriş yaparak, yapmacık hareketlerde bulunmak isteyen kimseler gi­bi hasta hasta yürümeleri değildir. Peygamber (s.a.v.) efendimiz yolda yü­rürken yokuş aşağı inen bir kimse gibi yürürdü.
    2- 'Cahiller kendilerine laf atarlarsa "selam" derler" Yani kendile­rinden başka insanlar onlara kötü sözlerle sataşırlarsa, onlara hayır ve iyilikle karşılık vererek; içinde selâm, feslim, af ve bağışlama bulunan sözler söy­lerler. Onlar kötülüğe karşı iyilikle mukabelede -bulunurlar. Çünkü kötülük, hakikaten veya hükmen cahil olan kimselerden çıkar. "Boş sözleri işittikleri zaman ondan yüz çevirirler"
    Ama kendilerine, cahil sayılmayan, aksine onlara tahkir etmek için ka­sıtlı kimseler tarafından boş sözler ulaştırılırsa, Allah ve Resulüne dayana­rak güç bulur ve zillet ile utancı üzerlerinden def ederler. Beyinsiz, ahmak ve inatçı kimselerin ellerine vururlar ki, hem kendileri hem başkaları için ib­ret olsunlar.’****

    ‘"Rahman'ın kulları" tamlaması bu kulların şerefini ve değerini beyan et­mek içindir.
    ‘’ Rahman'ın" has "kulları yeryüzünde tevazu ile yürürler." "Hevnen" yumuşaklıkla, alçakgönüllülükle demektir. Bundan maksat şudur: Onlar kibir­lenerek ve böbürlenerek değil sükûnetle, tevazu ile ve ağırbaşlılıkla yürürler.
    "Cahiller" beyinsizler "kendilerine sataştıkları zaman: "Selâmetle kalın" deyip geçerler." "Selâmen" ne hayırda ne serde ortak olmaksızın selâm verip geçerler, yahut kendilerini eziyetten ve günahtan salim kılacak iyi bir sözle geçiştirirler, demektir.’*****

    ‘Allah'ın kullan, yeryüzünde te­vazu ve vakarla yürüyenlerdir. Ayaklarını şımarıkça vurmazlar, salınarak yürümezler. Âyette geçen "Rahman'm kulları" tamlaması, onları şereflendirmek içindir. Yani, Allah'ın sevdiği kullar bunlardır. Bunlar, Allah'a nisbet edilmeye layıktır. Beyinsizler, kaba ve sert bir şekilde onlara hitap ettiklerinde onlar, günaha girmeyecek­leri söz söylerler. Hasan Basrî şöyle der: Onlar, hiç kimseye cahilce davranmazlar. Kendilerine cahilce davramlırsa, yumuşaklıkla cevap verirler.’******

    ‘İşte Rahman'ın has kullarının başta gelen özellikleri; onlar yeryüzünde rahat ve yumuşak adımlar atarak yürürler. Yürürken kendilerini zorlamazlar, yapmacık hareketlerde bulunmazlar. Ne kibirlenirler ne de böbürlenirler. Ne burunları havada yürürler ne de kabararak veya şişerek yürürler. Çünkü insanın sergilediği tüm davranışları gibi yürüyüşü de onun kişiliğinin ve içindeki duygularının göstergesidir. Normal, kendine güvenen, kararlı ve ciddi bir ruh, bu özelliklerini sahibinin yürüyüşüne de yansıtır. Böylece normal, kendinden emin, ciddi ve kararlı yürür. Bu yürüyüşte saygınlık, rahatlık, ciddiyet ve güçlülük göze çarpar. Yoksa "yeryüzünde yumuşak adımlar atarak yürürler" Onların ölü gibi, boynu bükük, omuzları sarkık, sallanarak yürüdükleri anlamına gelmez. Nitekim takva sahibi ve salih bir kişi olduğunu göstermek isteyen bazı insanlar bu tarz bir yürüyüşü seçerler. Oysa peygamber efendimiz -salat ve selam üzerine olsun- yürüdüğü zaman canlı ve dik yürürdü. İnsanlar içinde en hızlı yürüyeni, en güzel ve en rahat yürüyeniydi. Ebu Hureyre şöyle der: Peygamber efendimizden -salat ve selam üzerine olsun- daha güzel birini görmedim. Sanki yüzünde güneş parlıyordu. Ondan daha hızlı yürüyeni de görmedim. Yürürken önünde yer bükülür gibiydi. Biz onunla yürürken çok zorlanırdık ama o, hiç aldırmazdı." Ali b. Ebu Talip -Allah ondan razı olsun- şöyle der: Resulullah yürürken yukarıdan iniyormuş gibi yürürdü. Bir keresinde de şöyle demişti: Yokuş yukarı çıkarken bile başaşağı iniyormuş gibi yürürdü. Bu ise, kararlı, gayretli ve cesur insanların yürüyüşüdür.
    Rahman'ın bu has kulları ciddilikleri, vakurlukları, kararlılıkları ve içlerindeki büyük ideallerle uğraşıyor olmaları nedeniyle ahmakların ahmaklıkları ile, kendini bilmezlerin beyinsizlikleri ile ilgilenmezler. Akıllarım, vakitlerini ve emeklerini beyinsizlerle, ahmaklarla tartışmakla, onlarla kavga etmekle, dolaşmakla uğraştırmazlar, boşuna harcamazlar. Aptallarla beraber olmaktan, gereksiz davranışlarda bulunmaktan uzak dururlar: "Kendini bilmezler onlara sataştıklarında yumuşak sözlerle karşılık verirler",Güçsüz olduklarından değil elbette, tenezzül etmemekten, çaresizlikten değil üstünlük duygusundan dolayı yumuşak davranırlar. Boş şeylerden, aptalca işlerden daha önemli, daha onurlu ve daha üstün değerlerle ilgilenen:onurlu bir insanın vaktini ve emeğini uygun olmayan bir işte harcamasını istemedikleri için yumuşak sözlerle karşılık verirler.’*******

    ‘Yani, "Her ne kadar tüm insanlar doğuştan, önünde nefretinizi çeken secdeye çağrıldığınız Rahman'ın kullarıysa da, O'nun gerçek kulları şuurla O'na itaat yoluna girenler ve bu güzel niteliklere sahip olanlardır. Sonra, secdenin tabii sonuçları müminlerin hayatında görülürken, çağrıyı reddedişin kötü sonuçları da sizin hayatınızda görülmektedir." Burada dikkatler iki ayrı kişilik ve hayat modeline çekilmektedir: Hz. Peygamber'in (s.a) mesajını kabul edip yolunca gidenlerin yaşantı ve kişilikleriyle, cahiliyede ısrar edenlerin yaşantı ve kişilikleri. Burada, yalnızca onları toplumda gören ve haklarında bir karara varabilecek gören göz ve düşünen kafalara bırakılmaktadır.
    Yani, "Tiranlar ve zalimler gibi büyüklene büyüklene yürümezler; onların "gidiş"i, yumuşak huylu, doğru düşünceli ve güzel ahlâk-lı insanların gidişidir."
    "Vekar ve tevazu ile yürümek" ne hasta, ne zayıf bir kimse gibi yürümek, ne de huşu veya Allah korkusu gösterişinde bulunan bir münafık gibi yürümek anlamına gelir.
    Rivayetlere göre Hz. Peygamber (s.a) sağlam ve çabuk adımlarla yürürdü. Bir gün Halife Ömer (r.a), bir gencin zayıf, hasta biri gibi yürüdüğünü görerek ona, "Hasta mısın?" diye sordu. "Hayır" cevabını alınca, kırbacını kaldırarak genci azarladı ve sıhhatli biri gibi yürümesini söyledi. Bu da gösteriyor ki, "mütevazi yürüyüş," zayıflık ve gereksiz huşu gösterisinde bulunan bir yürüyüş değil, soylu ve ağır başlı bir insanın yürüyüşüdür.
    Allah'ın gerçek kullarının dikkati çeken ilk niteliği "yürüyüş"leridir. Çünkü, yürüyüş kişinin karakterini gösterir. Kibir ve gurur gösterisi içinde değil, mütevazi ve vekarlı bir yürüyüş, yürüyenin soylu ve ağır başlı bir kişi olduğunu gösterir. O halde, çeşitli tipte kişilerin farklı yürüyüşleri, onların ne tür bir karaktere sahip olduklarının göstergesidir. Ayet, Rahman'ın gerçek kullarının halk içinde "Yürüyüş"leriyle tanınabileceklerini ima etmektedir. Onların Allah'a ibadet ve itaatları kendilerini öylesine değiştirmiştir ki, ilk bakışta "yürüyüş"lerinden hiç bir kötülüğe bulaşmaları umulmayan soylu, mütevazi, vakur ve iyi huylu kişiler oldukları anlaşılır. Daha fazla açıklama için bkz. İsra, an: 43 ve Lokman, an: 33.
    "Cahiller": Okuma-yazma bilmeyen ve öğretim görmemişler değil, kaba ve küstah kişilerdir. Rahman'ın gerçek kulları, kendilerine kaba ve küstahça davranan cahillerle ilişkilerinde bile "kin" nedir bilmezler. Böylelerine rastladıklarında onlara esenlik dileyip yollarına devam ederler. Aynı durum Kasas Suresi ayet 55'te de ifade olunmaktadır. "Boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve "bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size; size selam olsun, bizim cahillerle bir işimiz yoktur" derler." Ayrıntı için bkz. Kasas, an: 72-78.’********

    * Besairul Kuran
    ** El Camiul Ahkamil Kuran
    *** Et Tefsirul Hadis
    **** Furkan Tefsiri
    ***** Tefsirul Munir
    ****** Safvetüt Tefasir
    ******* Fizilali Kuran
    ******** Tefhimul Kuran




  • quote:

    Orijinalden alıntı: AXU

    quote:

    Orijinalden alıntı: sublebaaa


    quote:

    Orijinalden alıntı: AXU

    Kendine yapılınca isyan etmek ama başkasına yapıldığında ovv yea demekse Beşiktaşlı Duruşu, sizin şerefli 2. likleriniz de öyle değilmiş

    Dune kadar nerdeydiniz..? Biz derdimizi anaptirken dineldiniz mi..Dalga gecip duruyorsunuz...He kardesim ? Adalet herkese lazim..Birgun size de lazim oldu ...Olacak ta..Az biraz empati yapmak zor muydu..Besiktas yillardir lime lime dograniyor..O zaman bi ses verseydiniz..Bir gecmis olsun deseydiniz..Bu kin ve nefret tohumlarini siz attiniz bu insanlara..Simdi de gelmis size hak vermemizi istiyorsunuz...Merak etmeyin..Size birkere oldu ..Iyi yaygara kopardiniz..Bir daha olmaz meraklanmayin..Biz gene lime lime dograniriz..O zaman sizin tepkiniz ne olacak merak ediyorum...

    İnşallah parça parça olursunuz, Allah daha beterlerini verir..
    Aleyhine yapıldığı zamanlarda çemkiren lehine yapıldığı tüm zamanlarda" ama bana da yapılıyor zaa" diyecek karakterdeki bi camia için kimse çıkıp "Beşitaş'ın hakkı yeniyor" demez

    :) Bu mesaji yazmadan once okusaydin keske Kur'an i...Nefret ve Cehalet akiyor resmen.....su mesajinda...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sublebaaa


    quote:

    Orijinalden alıntı: AXU

    quote:

    Orijinalden alıntı: sublebaaa


    quote:

    Orijinalden alıntı: AXU

    Kendine yapılınca isyan etmek ama başkasına yapıldığında ovv yea demekse Beşiktaşlı Duruşu, sizin şerefli 2. likleriniz de öyle değilmiş

    Dune kadar nerdeydiniz..? Biz derdimizi anaptirken dineldiniz mi..Dalga gecip duruyorsunuz...He kardesim ? Adalet herkese lazim..Birgun size de lazim oldu ...Olacak ta..Az biraz empati yapmak zor muydu..Besiktas yillardir lime lime dograniyor..O zaman bi ses verseydiniz..Bir gecmis olsun deseydiniz..Bu kin ve nefret tohumlarini siz attiniz bu insanlara..Simdi de gelmis size hak vermemizi istiyorsunuz...Merak etmeyin..Size birkere oldu ..Iyi yaygara kopardiniz..Bir daha olmaz meraklanmayin..Biz gene lime lime dograniriz..O zaman sizin tepkiniz ne olacak merak ediyorum...

    İnşallah parça parça olursunuz, Allah daha beterlerini verir..
    Aleyhine yapıldığı zamanlarda çemkiren lehine yapıldığı tüm zamanlarda" ama bana da yapılıyor zaa" diyecek karakterdeki bi camia için kimse çıkıp "Beşitaş'ın hakkı yeniyor" demez

    :) Bu mesaji yazmadan once okusaydin keske Kur'an i...Nefret ve Cehalet akiyor resmen.....su mesajinda...

    Selametle




  • Unutulmaz 21 hakem hataları diye video yapmıs trt 16 sı bizim aleyhimize

    Hatta sonuncusunda dısarı giden top hakeme carpıp bizim aglara giriyor
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.