Şimdi Ara

Ülkemizde Nükleer Santral gereklimi ? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
7 Misafir - 7 Masaüstü
5 sn
130
Cevap
0
Favori
12.236
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • @egeritha

    teorik potansiyel ile pratik gerçeklik farklı şeyler.

    o zaman türkiyenin 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak 1katrilyon metreküp içme suyu potansiyeli var, nasıl mı deniz suyunu içme suyuna çevirirsiniz olur biter

    eğer bir yatırımın maliyeti, sağladığı katkıyı geçiyorsa, o işe girmek rasyonel değildir.

    Mesela türkiye'nin linyit potansiyelinden bahsediyorsunuz, peki o zaman türkiye neden sürekli yutdışından kömür ithal etmektedir? Bir düşünün isterseniz?
    Ülkemizdeki linyitin kalorisi düşük olduğu için çıkarmaya değmemektedir...

    "Maliyet & Verimlilik analizi" diye bir kavram dan haberiniz var mı?
  • Rüzgar enerjisiyle ilgili bir makale:

    http://www.mmo.org.tr/muhendismakina/arsiv/2003/kasim/makale_enerji.htm

    kullanımıyla ilgili ilginç tablolar var.
  • sayın vese
    elbette "Maliyet ve verimlilik analizi kavramından haberim var ne de olsa mühendislik eğitimi aldım Ayrıca iktisat eğitimi de aldım
    ancak gözden kaçırdığımız bir nokta var
    "Ekonomik analizi yapılmış demek "Yani uygulanabilir ekonomik olarak yatırım ve işletmeye uygun demektir Bu da" Ülkemiz ekonomiklik analizi yapılmış olan 125.000.000.000(yüzyirmibeşmilyar) kwh’lik hidrolik potansiyelinin sadece %30’unu kullanmaktadır."
    bu durumda %70 lik Analizi yapılmış kullanılabilir potansiyel var demektir
    teknik kapasite konusunda haklısın yani verimlilik ve maliyet analizi yapılmamış ama teknik olarak kapasite sayılabilecek "Teknik kapasitemiz ise 225.000.000.000 kwh’tir." potansiyel den bahsedilmektedir.

    Son yıllarda Enerji piyasası kurulu tarafından özel sektöre devredilen bu projeler den en verimli olanları özel sektörce alınıp hayata geçirilmektedir.
    Örnek verecek olursak En küçük potansiyele sahip olan Kelkit havzasında Koylisar ilçesinini Kuzeyide yapılan Çamlıgöze barajından Aşağı kelkit
    havzasına kadar 11 adet HES (Hidro elektrik santrali) Projelendirilmiş bu HES lerden 6 tanesi özel sektörce Talip olunmuş ve
    yapımına başlanmıştır.
    Su enerjisi Sadece önüne baraj yapılarak elde edilmemektedir.
    Özellikle Akarsu Yatağına yapılan Bir regülatör aracılığı ile İsale hattına alınan su Binde 3 veya 5 eğimle isale hattından geçirilerek belli bir
    yükseklik kazandırılmakta ve bu düşü den enerji elde edilmektedir.
    akabinde bu düşünün altındaki kuyruk suyu tektat regüle edilerek bu işlem devam etmakte taki deniz ulaşana kadar akarsu nun
    peşi bırakılmamakta ve defalarca aynı işlem tekrar edilmektedir
    Yine aynı örmeği verecek olursak Kelkit yatağı 960 Kotundan çıkarak karadenize yani 0 kotuna uşalmaktadırki
    debi si ile bu kot kıyaslandığında elde edilecek enerjiyi hesapla
    Tabii Bu kotun tamamı düşü olarak kullanılamaz bunu yarısı bile kullanılsa ortaya muazzam bir üretim çıkacaktırki
    sadece kelkit çayı bile bir kaç nükleer santralin verdiği enerji yi potansiyel olarak taşımaktadır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi egeharita -- 19 Şubat 2006 13:51:06 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: egeharita
    Bu da" Ülkemiz ekonomiklik analizi yapılmış olan 125.000.000.000(yüzyirmibeşmilyar) kwh’lik hidrolik potansiyelinin sadece %30’unu kullanmaktadır."
    bu durumda %70 lik Analizi yapılmış kullanılabilir potansiyel var demektir


    haklı olabilirsiniz, ben konu hakkında çok bilgili değilim.

    Ama eğer gerçekten "verimli" kaynaklarımızın sadece %30 unu kullanıp dışarıdan doğalgaz ithal ediyorsak durum çok vahim demektir.
  • evet bu konuda çok haklısın sayın vese
    bunca kendi kaynağımız varken dışardan doğalgaz alarak enerji sorunumuzu
    çözmeye çaılmamız vahim bir durum
    Günibirlik hızlı çözümler aramamızın ve uluslararsı dayatmaların bir sonucu
    malasef Türkiyenin doğru dürüst bir enerji politikası olamadı
    Hükümetlerin enerji politikaları oldu
    cumhuriyetten beri 60 kadar hükümet değiştirdiğimize göre
    "59. hükümet iş başında"
    59 adet enerji politikamız oldu demektir.
    ulusal enerji politikamız ne yazıkki yok
    bir çok konuda olmadığı gibi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi egeharita -- 19 Şubat 2006 15:08:05 >
  • Arkadaşlar 15 - 20 milyar dolar gelecek iki neslimizin sakat olmasından daha mı önemlidir.

    Çernobil faciası sonucunda Tüm Ülkemizde sakat, ölü doğumlar, Kanser hastalıkları vb.leri nedeniyle nice ocaklar söndü. Başta karadeniz olmak üzere tüm ülkede hidrosefali, meningosel, meningomyolosel vb.leri ile her türlü kanser hastalığı arttı. Nüklüer demek santral demek her türlü riski en baştan kabul etmek demektir. Yarının iktidarlarının nüklüer silah yapmaya kalkarak ülkemizi boş yere riske atmaya kalkmalarıda cabası. Onun yerine teknolojiye önem vererek alternatif enerji üretim yollarında tecrübe ve teknolojisini kazanmak orta ve uzun vadede bizim kazanmamızı sağlar. Almanya enerji bakanlığının yapmış olduğu araştırmada türkiyenin yenilenebilir enerji üretim imkanlarının kısıtlı olanaklara rağmen ihtiyacının 10 katı olduğu belirtiliyor.
    bunlara örnek olarak su, rüzgar, güneş, jeotermal, dalga, termik, doğalgaz vb.leri dururken nüklüer santral için gündem yaratılmasının arkasındaki gizli gerçeklerin ortaya yatırılması gerekmektedir.
    Ülkemiz yeraltı kaynakları bakımında oldukça çeşitli bir zenginliğe sahip. Hidrojenden enerji üretimi , bor madeninden enerji üretimi ile ilgilenmek durururken NEDEN NÜKLÜER




  • Nükleer atıklar, çözülmüş bir sorundur!

    1-nükleer atıklar, kimyasal atıkların aksine, zehirliliğini zaman içinde kaybeder. bu atıklar (ki bu gerçekten de bir kaç gram uranyum değildir, daha büyük miktarda ama çok daha kararsız izotoplardır), uranyum gibi 4,5 milyar yılda değil, bir kaç yıldan bir iki milyon yıla kadar olan bir sürede yarılanırlar ve radyoaktivitelerini yavaş yavaş kaybederler.

    2-nükleer atıkların depolanma şekli şudur: silikonla birlikte eritilip "camlaştırarak" (bilmeyenlere: cam, suda çözünmez!) yeraltı suyu hareketinin yılda bir kaç santim olduğu "taban kayasına" gömülürler. bu durumda, en kötü olasılıkla nükleer atıktaki radyoaktivitenin içilebilecek bir su kaynağına ulaşması bir kaç milyon yıl almaktadır. türkçesi: kamyonla taşınıp bir çukura dökülmezler.

    ayrıca nükleer enerjinin yüksek olan, başlangıç maliyetidir. ilk inşa tamamlanıp (eğer sürekli dava açıp oturma eylemi yaparak işi yavaşlatıp inşaat süresini kat kat uzatmazlarsa bu süre en fazla iki yıldır) işlteime geçildikten sonra, nükleer santrallerin bakım ve işletim giderleri son derece düşüktür. (hidroelektrik santrallerin en az bir kat, fosil yakıtlı santrallerin ise kat kat altında.)




  • Bence daha temiz enerji kaynakları kullanılmalı.Güneş,Rüzgar ve su gibi
  • +1905
    imzan yeter..
    elektrik m. odası karşı çıkıyorsa kraldan çok kralcı olamyın


    quote:

    Orjinalden alıntı: egeharita

    Elektrik mühendisleri odası başta olmak üzere
    Birçok Üniversitenin elektrik Bölümlerinde bulunan bilim adamlarının hemen tamamı
    nükleer santrallerin yarardan cok zarar getireceği ve ülkemizin yenilenebilir enerji potansiyelinin nükleer
    santral kurmayı gerektirmeyecek büyüklükte olduğunu söylemektedirler

    Elektrik Enerjisi Üretiminde Teknoloji Seçimi yapılırken temel standartlar;
    -Seçilen teknoloji güvenli olmalıdır,
    -Kullanılacak kaynak olabildiğince yerli olmalıdır,
    -Seçilen teknoloji ucuz olmalıdır,
    -Yenilenebilir ve çevreci olmalıdır.
    Bir gazeteden haber başlığı "İngiltere'de Nükleer Sızıntı 9 Ay Farkedilmedi"

    ayrıca kuruluş ve işletme maliyetleri açısından
    Kilowatt başına kuruluş maliyetleri açısından değerlendirildiğinde aşağıdaki tablo ile karşılaşılır.

    Hidro Elektrik Santrallar (baraj gövdesine bağlı olarak değişir)- 750 – 1.200 US$
    Linyite Dayalı Termik Santrallar - 1.600 US$
    İthal Kömür Dayalı Termik Santrallar - 1.450 US$
    Doğalgaza Dayalı Termik Santrallar - 680 US$
    Nükleer Santrallar - 3.500 US$
    Rüzgar Santrallar - 1.450 US$
    Petrole Dayalı Termik Santrallar 2.000 US$
    Foto Voltaik Piller (Güneş Enerjisine Dayalı Santrallar (henüz rekabet edebilir bir teknoloji geliştirilmedi)

    Majinal Maliyetlerin Karşılaştırılması
    Hidro Elektrik Santrallarda 0.0005 US$
    Linyite Dayalı Termik Santrallarda 0.0250 US$
    Doğalgaza Dayalı Termik Santrallarda 0.0300US$
    İthal Kömüre Dayalı Termik Santrallarda 0.0350 US$
    Rüzgar Santrallarında 0.0450 US$
    Petrole Dayalı Termik Santrallarda 0.0600 US$
    Nükleer Santrallarda 0.0750 US$
    Fotovoltaik Piller 0.2500 US$

    Diğer bazı ülkelerdeki nükleer enerji politikalarından örnekler
    ABD
    Yapılan anketlerde halkın %65’I nükleere karşıdır.
    Son 22 yılda hiç nükleer santral yapılmamıştır.
    Çernobil’den sonra projelendirilen 128 santral iptal edilmiştir.
    1978’den beri hiç sipariş yok.

    İSPANYA
    56 nükleer santral planlamış ancak 8 tane yaptıktan sonra geri kalanları iptal etmiştir.
    1984’te hükümet yüksek maliyetli olduğu için projelendirilen beş santralı durdurmuştur.

    İTALYA
    1987’de yapılan referandumla 3 santral kapatıldı.

    İŞVEÇ
    1980’de yapılan referandumla 2010 yılından sonra nükleer santrallar tasfiye edilecek.

    İNGİLTERE
    Çernobil’den sonra yapımı süren üç santral iptal edilmiştir.

    İSVİÇRE
    15 yıldır hiç nükleer santral yapılmıyor.
    1990’da yapılan referandumla 2010 yılına kadar tüm nükleer program askıya alındı.

    ALMANYA
    Yapılan kamuoyu yoklamalarında halkın %69’u nükller santrala karşı.
    1986’dan sonra dört santral kapatıldı. Planlanan bir santraldan da vazgeçildi.

    AVUSTURYA
    Tamamlanmış olan nükleer santralları çalıştırmıyor.

    FİLİPİNLER
    Tamamlanmış olan nükleer santralları çalıştırmıyor.

    AVUSTRALYA, İZLANDA, İRLANDA, DANİMARKA, NORVEÇ, PORTEKİZ ve YENİZELENDA
    Kesinlikle anti nükleer politika uygulanıyor.

    Yukarda açıklamaya çalıştığım bir kaç basit örnektende anlaşılacağı gibi
    Hiçbir şey bize söylendiği gibi deyil.
    -NÜKLEER ENERJİ EN GÜVENSİZ ENERJİ ÜRETİM YÖNTEMİDİR
    - EN PAHALI ENERJİ ÜRETİM YÖNTEMİDİR
    - BİRİM MALİYETİ EN YÜKSEK ENERJİ DİR
    bence Nükleer enerji başka kaynakları çok sınırlı ve (Su-Rüzgar-Güneş-Kömür-Petrol Gibi) bulunmayan
    ülkeler Bu yöntemi deneyebilir Ancak Yenilenebilir ve doğal kaynaklar açısından son derece
    zengin olan coğrafyamızda Nükleer enerji peşine düşmemiz son derece tehlikelidir.
    Bazı kaynaklardan okuduğum kadarı ile
    Türkiyede Su kaynaklarımızın %14.5 luk kısmını halan kullanabilmekteyiz
    Rüzgar santrallarinde ise kullanabildiğimiz oran onbinde lerle ifade edilmektedir

    Ülkemiz ekonomiklik analizi yapılmış olan 125.000.000.000(yüzyirmibeşmilyar) kwh’lik hidrolik potansiyelinin sadece %30’unu kullanmaktadır. Teknik kapasitemiz ise 225.000.000.000 kwh’tir. (Toplam teknik kapasitemizin kullanılan potansiyele oranı ise %15 lere denke gelmektedir)

    Yıllık (30.00 MW) 114.000.000.000 kwh olan linyit potansiyelimizin ise yine % 20’si kullanılmaktadır.

    Elektrik enerjisi olarak yararlanılabilecek jeotermal potansiyelimiz 2.450 MW yani 16.000.000.000 kwh’tır bunun ancak % 2.97’sini kullanmaktadır.

    Rüzgar potansiyelimiz ise yıllık 83.000 MW’tır. Bu ise yıllık 300.000.000.000 kwh’lik bir kapasite demektir.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olur verdiği projelerle 2007 yılı içinde 1.700 MW’lık kurulu güce ulaşılacaktır. Şu anda sadece pilot uygulamalar yapılmaktadır.

    ayrıca Elektrik müh odası yayınlarından okudum
    Türkiyedeki İletim ve dağıtım Ağlarındaki Eskilikten gelen kaçak ve sürtünme kayıpları
    Nükleer enerji olarak üretmeyi planladığımız enerjinin cok cok üstündedir
    Nükleer enerji ye yepeceğımız yatırımın cok altında bir yatırımla bu iletim-dağıtım hatlarının iyileştirilmesi
    sonunda elde edeceğimiz kazanc cok daha yüksek olacaktır.
    Nükleer enerji yatırımı bana göre ABD nin bir dayatmasıdır
    Yukarda istatistikte verildiği gibi
    Nükleer santral üreten ABD 1978 yılından beri hiç sipariş almamış
    kendisi bile ülkesine son 22 yıldır hiç nükleer santral yapmamıştır.

    "Eylül 1999’da Japonya’daki Takaimura’daki ve yine geçtiğimiz aylarda Japonya’da yaşanan kazayla öğrendik. 1970’lerde altın çağını yaşayan ve insanlığı kurtaracağı söylenen nükleer teknolojiden bugün insanlık kurtulma mücadelesi veriyor. 1970’lerde yapılan tahminlerle sadece ABD’de 2000 yılında 1.000 ve dünya genelinde 4.000 nükleer reaktör olacağı hesaplanmışken bugün ABD’de 104 ve dünya genelinde 436 nükleer reaktör vardır. (bunların dışında 400 adet gemi ve denizaltı reaktörü ve 200 araştırma amaçlı reaktör vardır.) Dünya genelinde elektrik enerjisi içindeki nükleer enerjinin payı ise %16’dır. OECD ortalaması ise %24’tür. Yani şu anda 1970’lerde öngörülenin %10’u gerçekleşmiştir. Çernobil’den sonra ise hızla siparişler iptal edilmeye başlanmıştır."

    Nükleer santral ın kurulmasını desteklerken lütfen şunu unutmayalım
    gelecekte cocuklarınıza nükleer kirlenmeye maruz kalmış bir vatanmı bırakmak istiyorsunuz

    Nükleer santraller;Bu gün bize anlatıldığı gibi Ne ucuz ne güvenli nede gerekli bir yöntemdir
    Elektrik enerjisi üretiminde ilk kuruluş maliyetlerinin yanı sıra
    marjinal maliyetler önemlidir. Marjinal maliyetiniz ne denli düşük
    olursa mal ve hizmet üretiminde rekabet gücünüz o denli artar. Bu yüzden
    üretimde verimliliği artırma ve olabildiğine ucuz elektrik enerjisi üretilmesi
    genel kabul gören bir ilkedir.
    ABD gibi çok yüksek teknolojiye sahip bir ülkede ortalama elektrik enerjisi
    maliyeti kwh başına 2.5 cent iken ABD nükleer santrallarında ortalama elektrik
    enerjisi maliyeti 7.5 centtir. Avrupa nükleer santrallarında ise kwh başına ortalama maliyet 8 - 12 centtir.

    Türkiye Doğal enerji üretimi yapılabilecek çok önemli kaynaklara sahiptir
    Türkiye toplam kaynaklarının (Su-Güneş -Termal enerji-Kömür-Rüzgar) ortalama %15 İ kullanılmaktadır.
    Bu gün sorulacak soru
    Sularımız üzerine barajlar tepelerimize rüzgar santralleri mi yapalım
    yoksa ABD nin şirketlerine milyarlarca dolar borçlanarak nükleer santralmi yaptıralım
    Birkaç yıl geçmeden de bu nükleer santrallerin Başta Atık sorunu olmak üzere
    Yüzlerce sorununa da Bir o kadar Milyar dolar daha mı harcayalım?






  • her yöntemin + ve - leri mevcuttur

    bu durmda bütün + ve - ler dikkate alınarak doğru kararın verilmesi bence gerekli olandır ...


    bu arada nükleer enerjinin çalışma prensibini açıklayacak arkadaş var mı?
  • Geleceğin petrol şeyhi Türk çiftçisi
    Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, petrolde dışa bağımlılığın azaltılması için biyodizel üretiminin hayati önem taşıdığını söyledi ve şu önerilerini sıraladı:
    20 Şubat 2006 13:40
    Yazı boyutunu büyütmek için

    Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, enerjide, özellikle de petrolde dışa bağımlılığın azaltılması için biyodizel üretiminin hayati önem taşıdığını belirterek, ''Üretimde yerli hammaddenin kullanılması sonucunda geleceğin petrol şeyhleri Türk çiftçisi olacaktır'' dedi.

    Bayraktar, biyodizel sektöründe yaşanan gelişmeler ve sorunlarla ilgili olarak düzenlenen basın toplantısında, özellikle Avrupa Birliği'nde (AB) biyodizel üretimine her geçen gün daha fazla önem verilmeye başlandığı belirtti.

    Bayraktar, Türkiye'de de 2005 yılında tesis sayısında büyük bir artış olduğunu, ancak 150 firmanın yılda 1,5 milyon ton kapasiteye ulaşmış olmasına rağmen, üretim ve dağıtıma ilişkin mevzuatın
    oluşturulamaması nedeniyle üretimin geçen yıl 90 bin tonda kaldığını
    ifade etti.
    AB'ye uyum sürecinde Türkiye'de biyodizel talebinin artacağına
    dikkati çeken Bayraktar, dünyada gerçekleştirilen biyodizel üretiminin
    yüzde 86'sının kanoladan üretildiğini, ancak ülkemizde üretimin çok
    büyük çoğunlunun hammadde ithalatıyla gerçekleştirildiğini anlattı.
    Kanola üretiminin yaygınlaştırılması için sanayici ve ziraat
    odalarının el ele vererek, sözleşmeli üretime geçmesi gerektiğini
    vurgulayan Bayraktar, AB mevzuatlarına göre Türkiye'de 1 milyon ton
    biyodizel, 3 milyon ton da hammadde olarak kanola üretimine ihtiyaç
    olduğunu, AB ülkelerine ihracat yapılacağı öngörüldüğünde oranların
    çok daha artacağını dile getirdi.

    -YERLİ ÜRÜN-

    AB'de kullanımı zorunlu hale getirilen biyodizel üretiminin
    Türkiye piyasasında yerini alabilmesi için yerli ürünlerden üretilen
    biyodizelin ÖTV'den muaf tutulması gerektiğini kaydeden Bayraktar,
    şunları söyledi:
    ''Enerjide, özellikle de petrolde dışa bağımlılığımızın
    azaltılması için biyodizel üretimi hayati önem taşımaktadır.
    Türkiye'de 1 milyon hektar ekilmeyen arazi var. Buralarda yağlı
    tohumlar üretilerek bu araziler değerlendirilebilir.
    Böylece hem AB'nin üzerinde önemle durduğu tarım, çevre ve enerji
    konularında ilerleme sağlanacak, hem de biyodizel üretiminde yerli
    hammadde kullanımıyla çiftçi desteklenecek, kırsal kalkınma
    sağlanacak, göç önlenecek ve yeni sanayi yatırımları sayesinde ekonomi
    gelişerek yeni istihdam alanları yaratılacaktır.
    Üretimde yerli hammaddenin kullanılması sonucunda geleceğin petrol
    şeyhleri Türk çiftçisi olacaktır. Tabii bürokrasinin engeller
    çıkarmayıp var olan engelleri kaldırması koşuluyla.''

    -ALBİYBİR BAŞKANI AFACAN-

    Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği (ALBİYBİR)
    Genel Başkanı Tamer Afacan da, biyodizelin dünyada petrol
    rezervlerinin tükeniyor olması, petrol fiyatlarının artması ve fosil
    yakıtların ve atık yağların çevreye verdiği büyük zararlar nedeniyle
    yenilenebilir enerji kaynağı olarak ciddi bir alternatif oluşturduğunu
    söyledi.
    Afacan, şunları kaydetti: ''Petrolde dışa bağımlı olan Türkiye, ekilebilir toprakları dikkate alındığında AB'nin de ihtiyacını karşılayacak yağ bitkileri yetiştirebilir. Ancak bunun için biyoyakıt sektörü güçlendirilmeli ve mevzuatlar sektör temsilcileriyle birlikte bir an önce çıkarılmalıdır.
    Unutmayalım, ateş çemberindeki Türkiye topraklarından petrol çıkaramayabilir, ithal edecek petrol bulamayabilir ama topraklarında yağ bitkileri yetiştirerek, bunu akaryakıta çevirebilir.''


    bu konuda bilgisi olan var mı?

    alternatif bir enerji olarak düşünülebilir mi?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    her yöntemin + ve - leri mevcuttur

    bu durmda bütün + ve - ler dikkate alınarak doğru kararın verilmesi bence gerekli olandır ...


    bu arada nükleer enerjinin çalışma prensibini açıklayacak arkadaş var mı?


    Bildiğim kadarıyla temel olarak nükleer fisyona (parçalanma) dayalı ısı enerjisi sonucu oluşan su buharı etkisi ile türbinlerin döndürülmesi sayesinde elektrik enerjisi üretilmesi esasına dayanır. Uranyumdan üretilen toryum ya da plütonyum yakıt çubukları (pil) yavaş yavaş kontrollü bir şekilde bünyesinde bulunan kararsız atomlardaki elektronları vererek daha kararlı bir hale gelirler. Bu sırada ortama salınan ışınlar ve ısı bu işlemin yan ürünü olarak ortaya çıkar ve tüm sistemin ısınmasına sebep olur. Yüzlerce çubuktan oluşan reaktör çekirdeğini soğutmak için su kullanılır. Temel olarak bu su kaynama noktasına kadar ısındığı için su buharına dönüşür. Su buharının gücü de türbinleri çevirir. Çok basitçe bir anlatımla odun kömür yerine plütonyum kullanan bir buhar makinası (lokomotif mesela) gibi düşünebiliriz.

    Ben temel olarak nükleer enerjiye karşıyım. Sebep olabileceği çevre kirliliği bir yana oluşan nükleer atıkların saklanması yüksek ek maliyetler getirecek. Türkiye gibi vurdumduymazlığın ve adam sendeciliğin yaygın olduğu bir ülkede nükleer araştırmacı ve uzmanların olmadığı, bu konuda akademik çalışmaların yetersiz kaldığını düşünerek soruyorum: BU SANTRALLERİ KİME EMANET EDECEĞİZ? Terörist faaliyetlere hedef olabilecek, bir savaşta ilk hedef olarak seçilip vurulabilecek, depremlerle sallanan bir coğrafyada ne kadar güvenli bir ortam sağlanabilir? Bize ait olmayan, dolayısıyla bakım-onarım ve yenileme masrafları bizim tarafımızdan "belirlenmeyecek" bir teknolojiyi kullanıma sokarak devleti yeni ek masraflara sokmadan enerji sağlayamaz mıyız?

    Saygılar,




  • quote:

    Orjinalden alıntı: MaviBodrum

    Nükleer atıklar, çözülmüş bir sorundur!

    1-nükleer atıklar, kimyasal atıkların aksine, zehirliliğini zaman içinde kaybeder. bu atıklar (ki bu gerçekten de bir kaç gram uranyum değildir, daha büyük miktarda ama çok daha kararsız izotoplardır), uranyum gibi 4,5 milyar yılda değil, bir kaç yıldan bir iki milyon yıla kadar olan bir sürede yarılanırlar ve radyoaktivitelerini yavaş yavaş kaybederler.

    2-nükleer atıkların depolanma şekli şudur: silikonla birlikte eritilip "camlaştırarak" (bilmeyenlere: cam, suda çözünmez!) yeraltı suyu hareketinin yılda bir kaç santim olduğu "taban kayasına" gömülürler. bu durumda, en kötü olasılıkla nükleer atıktaki radyoaktivitenin içilebilecek bir su kaynağına ulaşması bir kaç milyon yıl almaktadır. türkçesi: kamyonla taşınıp bir çukura dökülmezler.

    ayrıca nükleer enerjinin yüksek olan, başlangıç maliyetidir. ilk inşa tamamlanıp (eğer sürekli dava açıp oturma eylemi yaparak işi yavaşlatıp inşaat süresini kat kat uzatmazlarsa bu süre en fazla iki yıldır) işlteime geçildikten sonra, nükleer santrallerin bakım ve işletim giderleri son derece düşüktür. (hidroelektrik santrallerin en az bir kat, fosil yakıtlı santrallerin ise kat kat altında.)


    Sayın Mavi Bodrum
    Nükleer atıkların depolanması sizin bahsettiğiniz yöntemle yapılmaktadır ancak söylediğiniz gibi bunun maliyeti
    düşük falan deyildir aksine son derece yüksek bir maliyete sahiptir
    Ayrıca depolama ve depolanan yerlerin muhafazasıda ayı bir uluslararsı dorun oluştrumaktadır
    hiçbir ülke kendi bölgesinde bu atıkları depolamaya yanaşmamaktadır
    Nükleer santrallerin en çok bulunduğu ABD de bile son 22 yıldır hiç nükleer santral yapılmamış
    mevcutlardan 26 adedi de işletmeden alınarak kapatılmış bu gün itibari ile 102 adet santral faaliyettedir.
    ABDbu 102 santralinde işletme masraflarına yılda 4.5 milyar dolar harcamakta bu yüzdende nükleer santralden elde ettiği elektriğin
    kw tını 7.5 cente maletmektedir diğer santrellerden elde ettiği elektrik ise 2.5 cente malolmaktdır Fransa ise 11 cente maletmektedir
    BU ülkeler giderek nükleer santrallerini kapatmakta yerine rüzgar başta olmak üzere diğer yenilenebilir kaynaklara yönelmektedirler
    kaldıki dünyadaki nükleer santrallerin işletme maliyetleri açısından en ucuz işletme maliyeti ABD ye aittir
    yani nükleer santrallerden dünyada en ucuza ABD elektrik üretmekte oda 7.5 cente malolmaktadır Fransa ise 11 cente maletmektedir
    Bir önceki yazımda belirttiğim oranlar ve tablolar tamamen resmi istatistiklere ve resmi kayıtlara dayanmaktadır.
    Nükleer santrallere ön yargılı olarak karşı deyilim Ancak diğer üretim aynakları imkanından mahrum ülkeler için
    bir çözüm olabilir ama bizim ülkemizde buna ihtiyaç bulunduğu kanatinde deyilim
    Nükleer santralleri amerikan şirketleri kurmaktadır. ve son 20 yıldır hiç bir nükleer santral kurulmamıştır. 1978 yılından beri bu
    şirketlere nükleer santral kurmak için hiç sipariş verilmemiştir
    Verirsek bi biz verecez
    Benim karşı çıkışım Türkiyeyi nükleer kirlilik tehdidi ile karşı arşıya bırakacağımızdandır




  • ayrıca bir sitede aşağıdaki yazıya rastladım
    Toryum konusunda hiçbir bilgim yok
    bu konuda bilgisiolan arkadaşlar aydınlatırsa çok iyi olur
    "alıntı:http://www.dogasavascilari.org/nukleer.htm
    TORYUM SANTRALLERİNE EVET!..

    Türkiye’nin enerji sorunun çözümünde yeni ve temiz bir kaynağı olarak hidrojen enerjisine yönelmesi gerekmektedir.

    Nükleer santraller yüksek teknolojilere dayalı sanayi kuruluşlarıdır ve Türkiye, nasıl bir nükleer reaktör seçeceğine dikkat etmelidir. Hindistan’da 2000 yılında toryumla çalışan yeni nesil nükleer santral devreye girdi. Bilindiği gibi dünyada en zengin toryum yatakları Türkiye’dedir ve Türkiye’de zengin uranyum yatakları yoktur. O halde neden Türkiye’de toryumla çalışan bir nükleer santral yapımı düşünülmüyor? Kaldı ki, toryum, uranyuma göre daha tehlikesiz bir maddedir. Türkiye’deki tenoru düşük olan uranyumun zenginleştirilmesine ilişkin bir alt yapı mevcut değildir. Zenginleştirilmiş uranyumun başka ülkelerden getirilmesinin maliyeti yüksek olacaktır, hem de dışa bağımlılığı artıracaktır."




  • nükleer tesisler tabiki kurulmalı...
    karşiı çıkanlar bir fikri olmayan bilgisiz insanlardır...
    doğalgazı elektriği boşverelim...
    bir ülkenin güçlü olması için gerekli olan şartlardan biride nükleer silahlardır...
    çin, amerika, israil, rusya ve en nihayetinde iran dünyanın en güçlü devletleridir...
    nükleer silaha sahipler.

    bizimde türkiye olarak amacımız bu silahlara sahip olmamız lazım ....
    güçlü olmak için...
    iyiniyetin anlamı yok...
    büyük devlet dediğimiz ülkelerin hepsinde bu silahlar var.

    dünya karışacaksa...
    bizimde dişimiz görüksün...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: bage

    nükleer tesisler tabiki kurulmalı...
    karşiı çıkanlar bir fikri olmayan bilgisiz insanlardır...
    doğalgazı elektriği boşverelim...
    bir ülkenin güçlü olması için gerekli olan şartlardan biride nükleer silahlardır...
    çin, amerika, israil, rusya ve en nihayetinde iran dünyanın en güçlü devletleridir...
    nükleer silaha sahipler.

    bizimde türkiye olarak amacımız bu silahlara sahip olmamız lazım ....
    güçlü olmak için...
    iyiniyetin anlamı yok...
    büyük devlet dediğimiz ülkelerin hepsinde bu silahlar var.

    dünya karışacaksa...
    bizimde dişimiz görüksün...



    sen çok bilgilisin herhalde , nükleer silah için santral mi kurmak gerekiyormuş , öyle bir kural mı var




  • her fırsatta teknolojilerinden gelişmişliklerin den överek bahsettiğimiz avrupalı ve batılı bizde yürekten gelen özgürlük hoşguru doğaya hayvana vs saygı olayını şimdi bizim yaptığımız gibi sadece kopyalayabildiği için o sorumluluğa gerçekten sahip olamadıkları için şimdiye kadar ürettikleri teknolojinin buyuk bölümü silah oldu yada doğal dengeyi bozan gazlara dönüştü buldukları her şey dünyanın başına bela oldu bir sanayi devrimi dediler dünyayı sömürdüler keşifler dediler yerlileri soykırımdan geçirdiler
    tıpkı bilgisayara giren virüsler gibiler ne öğrendiler se yada buldularsa hep zaralı şekilde kullandılar

    bugun herkesin kullandığı parfumleri bulmalarının sebebini çoğunuz biliyorsunuzdur tuvalet ve temizlikten mahrum zihinleri pisliği temizlemek yerine bir koku ile örtmeyi düşünebilmişti ancak ve hala pisliği temizlemeyi akıl edemiyecek kadar zavallılar bir şey yapmaya kalktıklarında mutlaka başka bir şeyi yok ediyorlar çevrecileri sadece çevreci olabiliyor başka şeylere aklı yetmiyor teknoloji üretenleride sadece teknoloji üretebiliyor başka şeye aklı yetmiyor eğer bunu uygun oranlarda yapacak zihniyete sahip olabilselerdi dünya çok daha temiz olurdu
    ticaretin sömürmeden yapılabileceğini bilmiyorlar bilemediler
    ve bu cahillikleri teknolojileri ne olursa olsun onların sonlarını hazırlıyor
    onlarda çok iyi biliyorlarkı doğu kendine geldiği kim olduğunu anladığı anda yok oluvercekler
    herşeyleri ellerinden gidecek bu yüzden butun politikaları doğu milletlerini ayırmak üstüne cahil kalmalarını sağlamak üstüne içlerinden karaktersiz bir kaçını bulup milyonlarca dolarları dökerek ayrımcılığı körüklemek
    ve böylece trilyolarca dolarlarını korumak üstüne iran yada herhangi bir müslüman ülke diğeriyle iyi ilişkiler kuramaz ortak anlaşmalar yapamaz herhangi bir teknolojide uzmanlaşamaz birlikte teknoloji geliştiremez bu tehlikeliymiş
    kim göstterebilir bir tek müslümanın insanlara zarar vermek amaçlı bir tek şey geliştirdiğini
    oysa batının yaptığı herşeyin felaket olduğunu görmek çokta zor değil



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 555_53_78 -- 22 Şubat 2006 13:10:35 >




  • arkadaşlar unuttunuz galiba biz fakir bir ülkeyiz..
    ama zengin dik eskiden..
    fatih istanbul un fethi için macar top ustaları getirtmiş..

    nükleer enerjinin ekonomiye katkısını gözardı etmeyin..
    adam gibi yapılırsa faydalı olacağı kesin.
    ayrıca bu millet zengin de olsa başka milletlerin haklarını sahibine verecek kadar olgun ve dürüsttür.
    siz bizim tarihimizde hiç hitler yada bush gördünüz mü..ya da onlar gibisini.....
  • quote:

    Orjinalden alıntı: driver
    nükleer enerjinin ekonomiye katkısını gözardı etmeyin..
    adam gibi yapılırsa faydalı olacağı kesin.


    kesin mi??

    o zaman niye tartışıyor insanlar??
  • quote:

    Orjinalden alıntı: driver

    arkadaşlar unuttunuz galiba biz fakir bir ülkeyiz..
    ama zengin dik eskiden..
    fatih istanbul un fethi için macar top ustaları getirtmiş..

    nükleer enerjinin ekonomiye katkısını gözardı etmeyin..
    adam gibi yapılırsa faydalı olacağı kesin.
    ayrıca bu millet zengin de olsa başka milletlerin haklarını sahibine verecek kadar olgun ve dürüsttür.
    siz bizim tarihimizde hiç hitler yada bush gördünüz mü..ya da onlar gibisini.....


    hitler ve bushun nesi var , kendileri bulundukları ülkelerin , vatansever evlatlarıdır , evt bizde öyleleri yok

    nükleer enerji konusuna dönersek , ülkemizin rüzgar potansiyeli yüksektir , öncelikle değerlendirilmesi gereken budur , kesinlikle nükleer santrallerden daha ucuza elektrik üretebilirler

    ölçüm yapılmış bölgelerimizdeki potansiyel 88 bin kw dır , bu da şimdiki tüm üretimimizin çok çok üstünde bir değerdir , dolayısıyla nükleer santrale şuan için gerek yoktur

    aslında bence ülkemizin potansiyelleri değerlendirilse nükleer enerjiye 100 yıl daha gerek yoktur , 100 yıl sonra gelişen teknolojiyle , belki nükleer atıklara bir çare bulunabilir , işte o zaman nükleer santrali desteklerim




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.