Şimdi Ara

••••TÜRK ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ •••• (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.817
Cevap
16
Favori
434.103
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • SU KASîDESİ
    (MANZÛMESİ)
    (FUZÛLÎ)





    1 Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su
    Kim bu denlû dutuşan odlare kılmaz çâre su

    Az su, çok tutuşan ateşin yanmasını kolaylaştırır. Fuzûlî, Peygamber (s.a.) Efendimiz'e karşı duyduğu özleyiş ateşini gözyaşları halinde su ile söndürmenin mümkün olamayacağını göze anlatmaya çalışıyor. Gönlüm bu ayrılık ateşiyle öyle yanmaktadır ki, gözlerim istediği kadar gözyaşı dökerek bu ateşi söndürmek istese, bu îman ve sevgiden doğan ateşin sönmesine imkân yoktur.

    Gözyaşı insanı teskin eden, ıstırap ve sıkıntılarını bir nebze de olsa dindiren bir vâsıtadır. Şâir buna râzı değildir. O bir yandan ağlamanın, bir yandan da ayrılık ateşinin gönlünü yaklmasının devam etmesini istiyor.

    "Ey göz! Gönlümde yanan ateşe, gözyaşından su saçma. Zîrâ bu kadar fazla tutuşmuş ateşlere suyun faydası olamaz."



    2 Âb-gûndur günbed-i devvâr rengin bilmezem
    Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su

    Bu beyti iki türlü açıklamak mümkündür:
    a) O kadar çok ağladım ki, gözyaşlarım dönen gök kubbeyi doldurmuş. Bu yüzden renginin mâvi olduğunu bilemiyorum. Yâni gerçek rengini seçemiyorum, her tarafı su renginde görüyorum.
    b) Ağlayan yaşlı gözlerle etrâfa bakmaktan dolayı, gökyüzünün rengini bilemiyorum. Gökyüzü gözlük camının rengini aldığı gibi, yaşlı gözlerle de bakıldığında su rengini almış olur.



    3 Zevk-ı tîğinden aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
    Kim mürûr ile bırâgur rahneler dîvâre su

    "Senin kılıç gibi keskin ve delici bakışların, gönlümü delik deşik etse de, ben bundan zevk alırsam, bunda şaşılacak birşey yoktur. Çünkü akar sular geçtiği taşlık yerlerde (zevkli) oyuklar meydana getirirler."



    4 Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün
    İhtiyât ilen içer her kimde olsa yâre su

    "Yaralı gönül, senin ok gibi delici bakışlarının sözünü korkuyla söyler. Çünkü yaralı bir insan da suyu ihtiyâtlı içer! (Fazla su yaranın kanamasına neden olur)"

    Peykân, okun ucundaki sivri demirin ismidir. Bu kelime de tîğ kelimesi gibi dîvan şiirinde "keskin bakış" mânâsında kullanılmıştır.



    5 Suya versün bağbân gülzârı zahmet çekmesün
    Bir gül açılmaz yüzün tek verse min gülzâre su

    "Bahçıvan gül bahçesine su vermekten vazgeçsin. Onu sele versin. Tüm gül fidanlarını su alıp götürsün. O boşuna zahmet çekmesin. Çünkü değil bir bahçesine, bin gülzâra da su verse, yine senin yüzün gibi bir gül yetiştiremez."



    6 Ohşadâbilmez gubârını muharrir hattına
    Hâme tek bakmadan inse gözlerine kare su

    "Muharrin (Senin vasıflarını anlatmaya çalışan kimsenin) kalem gibi, bakmaktan gözlerine kara su inse, yine de hattını senin gubarına benzetemez."

    Burada "gözlerine kara su inmek" iki mânâda kullanılmıştır:
    a) Kalemden damlayan mürekkeb,
    b) Çok bakmaktan gözlerin kararması.

    "Kalemler ne kadar yazsa, muharrirler ne derece kalem oynatsa, yine de senin özelliklerini ve esrârını anlatmaya muktedir olamazlar."

    Fuzûlî başka bir manzûmesinde bu fikri şu beyitle de anlatmıştır:
    Yâr içün ağyâre minnet ettiğim aybeyleme
    Bâğban bir gül için bin hâre hizmetkâr olur



    7 Ârızın yâdıyla nemnâk olsa müjgânım n'ola
    Zâyi' olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su

    Fuzûlî bu beyitinde kirpiklerini dikene benzetiyor. Ağlayınca kirpikleri ıslanıyor. Bu sûretle sevgilisinin güzel yanağı gözünün önüne geliyor. Gül yetiştirmek için dikene su vermek boşuna değilse, sevgiliyi görmek arzûsuyla ağlamak da boşa gitmez.



    8 Gam günü etme dil-i bîmârdan tîğin diriğ
    Hayrdır vermek karangû gîcede bîmâre su

    "Gam günü hasta gönülden, bakışlarını esirgeme. Çünkü karanlık gecede hastaya su vermek hayırdır."



    9 İste peykânın gönül hecrinde şevkım sâkin et
    Sûsuzam bir kez bu sahrâda menimçün âre su

    "Ey gönül! (Sevgilinin) ok gibi delici bakışlarını (teveccühünü) iste, ondan ayrı olmanın gönlümce hissettirdiği susuzluğu gider. Zîrâ ben susuzum. Ne olur bu kavurucu aşk çölünde benim için de su ara."



    10 Men lebin müştâkıyem zühhâd kevser tâlibi
    Nitekim meste mey içmek hoş gelür hüşyâre su

    "Ben senin insanlara İlâhî aşk şarabı sunan dudağının susuzuyum. Zâhidlerin murâdı kevserdir. Çünkü sarhoş olana şarap, ayıklara da su içmek hoş gelir."



    11 Ravza-i kûyına her dem durmayub eyler güzâr
    Âşık olmuş gâliba ol serv-i hoş reftâre su

    "Servi boylu güzel yürüyüşlü olan sana, herhalde sular da âşık olmalılar ki, hiç durmadan sana doğru akıyorlar." (Şâirin Ravza-i Mutahhara'ya doğru aktığını söylediği su, Fırat ve Dicle nehirleridir.)



    12 Sû yolun ol kûydan toprağ olub dutsam gerek
    Çün rakîbimdir dahi ol kûya koyman vare su

    "Su yolunu, sevgilinin köyüne sokmamak için önüne toprak olup, onu tutmak istiyorum. Çünkü o benim rakîbimdir. O yüzden suyun o semte ulaşmasına mâni' olmak lâzımdır."

    Seven kimse, sevgilisini başkasıyla paylaşmak istemez. Şâir bu beytinde suyu kendisine rakib kabûl etmiştir. Fuzûlî, bir gazelinde âşıkları rakib kabûl ettiği için, şu temennîde bulunuyor:

    Benim tek hîç kim zâr u perîşan olmasun yâ Rab!
    Esîr-i derd-i aşk u dâğ-ı hicrân olmasun yâ Rab!



    13 Dest bûsı ârzûsuyla ölürsem dôstlar
    Kûze eylen toprağın sunun anınla yâre su

    Fuzûlî bir önceki beyitte, suyun akmasına mâni' olmak için toprak olmak, yânî bu uğurda ölmek istiyordu. Bu beyitte de aynı istek devam ediyor:

    "Şâyet ben sevgilinin elini öpmek arzusuyla ölecek olursam. Toprağımdan bir desti(kâse) yapıp, onunla yâre su sunun."

    Şâirin kabir toprağından kâse yapılıp sevgilisine su ikram edilince, sevgili mecbûren dudaklarını su kabına değdirecek, elini öpme arzusuyla ölen şâir bu sûretle onun dudaklarını öpmüş olacaktır. Bu bir şefâat arzûsudur.



    14 Serv serkeşlik ider kumrı niyâzından meğer
    Dâmenin duta ayağına düşe yalvâre su

    "Su, servinin eteğini tutup, ayağına düşüp, yalvarıncaya kadar, O kumrunun niyâzını kabûl etmez."

    Fuzûlî bir önceki beyitte şefâat dilemişti. Bu beyitinde de Allah Teâlâ katında niyâzın makbul olması için Peygamber (s.a.) Efendimiz'inm şefâatinin şart olduğunu ileri sürüyor. Bu beyitte Servi, Allah Teâlâ; kumru, kul, su da Peygamber (s.a.) Efendimiz'dir.



    15 İçmek ister bülbülün kanın meğer bu reng ile
    Gül budâğının mizâcına gire kurtâra su

    "Su, gül budağının mizâcına girerek, gülün, bülbülün kanını hîle ile içmesine mâni' olur ve bülbülü, gülün elinden kurtarır."

    Bu beyitte de anlatılmak istenen şudur:

    Mâsivâ, çeşitli hîle ve desîselerle insanı aldatır ve onun kendine âşık etmek ister. Nefsinin sesine kulak veren kimse dünyâya kul olur. Peygamber (s.a.) Efendimiz insanları mâsivânın esiri olmaktan kurtarır. Dünyâ sevgisi yerine gerçek sevgiyi, yâni muhabbetullâhı yerleştirir.



    16 Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
    İktidâ kılmış tarîk-ı Ahmed-i Muhtâr'e su

    Bu beyitte su ile müslümanlık arasında bir benzetiş göze çarpıyor. İslâm bir müslümanda tezâhür edince, onda maddî ve mânevî bir berraklık meydana getirir. Coşkun akan suyun tabiatında da böyle bir billûrluk mevcûddur. Şâir ayrıca Bağdad'ın içinde güneye (Medîne'ye) doğru akmakta olan Dicle'nin Peygamber'e doğru aktığı için berrak olduğunu da hüsn-i ta'lil ile anlatmaktadır.

    "Senin tertemiz yaradılışını (Cenâb-ı Hak) dünyâ ehline nasip etmiş. İnsanlar bu sâyede zulmetten nûra çıkmışlardır. Su da Ahmed-i Muhtâr'ın yoluna (Kur'ân yolu) uymuştur."



    17 Seyyid-i nev'-i beşer deryâ-yı dürr-i ıstıfâ
    Kim sepüpdür mu'cizâtı âteş-i eşrâre su

    "İnsanların efendis, kıymetli inci deryâsı (insanlara kıymetli inciler değerinde sözler söyleyen) Yüce Peygamber'in mu'cizesi, edebsizlerin ateşine su serpmektedir."

    Azcin ki ezilmekti bütün hakkı dirildi,
    Zulmün ki zevâl aklına gelmezdi geberdi!
    -- Mehmed Âkif --



    18 Kılmağîçün tâze gülzâr-ı nübüvvet revnakın
    Mu'cizinden eylemiş ızhâr seng ü hâre su

    "Nübüvvet bahçesinin tâzeliğini muhâfaza etmek için Peygamber (s.a.) Efendimiz mu'cizesiyle taş ve dikende su meydana çıkarmıştır."

    Peygamber (s.a.) Efendimiz mânevî susuzluktan taş gibi kesilmiş kalblere ve diken gibi başkalarına eziyet eden kimselere verdiği su (İslâm) ile onları mükemmel bir hâle getirmiştir.



    19 Mu'cizî bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
    Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffâre su

    "O'nun âlemde, ucsuz bucaksız bir deniz gibi olan mu'cizesinden kâfirlerin binlerce ateş-hânesine su ulaşmış. (Küfür ateşinin sönmesine vesile olmuştur.)"

    Bu beyit ayrıca Peygamber (s.a.) Efendimiz'in dünyâyı teşrif buyurduğu zaman ateşe tapanların ateş-gedelerinde yanmakta olan ateşin söndüğüne işâret ediyor.



    20 Hayret îlen barmağın dişler kim etse istimâ
    Barmağından verdiği şiddet günü ensâre su

    "Şiddet günü, Ensâr'ın susuzluk çektiği gün, parmağından su verdiğini kim duysa, hayretinden parmağını ısırır."

    Peygamber (s.a.) Zevrâ'da ashâbıyla birlikte bulunurken ikindi vakti yaklaştı. Ashâb sağa sola başvurarak su aradı, fakat bulamadı. Peygamber (s.a.) su kabına elini koydu. Parmakları arasından su fışkırmaya başladı. Rivâyete göre üçyüz kişi bu sudan abdest almıştır. (Buhârî, Müslim, Tirmizî, Mu'cizeler bahsi.)



    21 Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayat
    Hasmı su içse döner elbetde zehr-i mâre su

    "Dostu şâyet yılan zehiri içmiş olsa o, hayat suyu olur. Hasmı da âb-ı hayat içse hiç şüphesiz yılan zehirine döner."



    22 Eylemiş her katradan min bahr-ı rahmet mevc-hîz
    El sunub urgaç vudû' içün gül-i ruhsâre su

    "Peygamber (s.a.) Efendimiz abdest alırken, gül yüzüne su vurunca, onun her bir damlasından binlerce coşkun ve dalgalı rahmet denizi meydana gelmiştir."



    23 Hâki-pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl
    Bâşını daşdan daşa urub gezer âvâre su

    "O'nun ayak bastığı toprağa yetişmek için, bin arzuyla ömür boyu devamlı ve başıboş akıp, aşk ile kendinden geçen su, başını taşa vurarak akıp gitmektedir."



    24 Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sâla nûr
    Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su

    "Su, senin dergâhının toprağına zerre zerre nûr salmak ister. Şâyet su parça parça da olsa yine o dergâhtan dönmek istemez."



    25 Zikr-i na'tin virdini derman billür ehl-i hatâ
    Eyle kim def-i humâr içün içer meyhâre su

    "Günahkâr kimseler, Senin na'tını devamlı olarak söylemeyi derman bilirler. Nitekim içki içenler de serhoşluklarının gitmesi için su içerler."

    Peygamber (s.a.) Efendimiz'i unutmamak, devamlı hatırlamak, kulun ginah işlemesine mâni' olur.



    26 Ya Habîballah yâ hayre'l-beşer müştâkınem
    Eyle kim leb-teşneler yânub diler hem-vâre su

    "Ey Allah Teâlâ'nın sevgilisi ve ey insanların hayırlısı! Sana müştâkım. Nasıl dudağı kurumuşlar bir yandan yanıp, bir yandan da su ararlarsa; ben de bu hâl ile seni arıyorum."



    27 Sensin ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i mi'râcda
    Şebnem-i feyzin yetürmüş sâbit ü seyyâre su

    "Sen öyle bir kerâmet denizisin ki, mi'rac gecesinde, feyzinin şebnemi (çiş dânesi) sâbit ve seyyâr olan tüm varlıklara su ulaştırmıştır."



    28 Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
    Hâcet olsa merkadin tecdîd iden mi'mâre su

    "Güneş çeşmesinden her zaman tatlı bir su inmektedir. Senin kabrini yenilemek isteyen mîmâra su ihtiyâcı (bu sûretle) te'min edilmiş olur."

    Kur'ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîfler kıyâmete kadar beşeriyetin karanlık dünyâsını aydınlatacaktır. Yeter ki insanlar bu iki kaynaktan isti-fâde edebilsinler.



    29 Bîm-i duzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânıma
    Var ümîdim ebr-i ihsânın sepe ol nâre su

    "Cehennem korkusu, benim yanan gönlüme tasa ateşi salmıştır. Senin ihsan bulutunun o ateşe su serpip söndüreceğine ümîdim tamdır."

    Bu beyitteki cehennem korkusunu Allah ve Peygamberinden uzak kalma ve Allah Teâlâ'nın istediği kul olamama endîşesi şeklinde değerlendirmeliyiz.



    30 Yümn-i na'tinden güher olmuş Fuzûlî sözleri
    Ebr-i nîsandan dönen tek lü'lü-i şehvâre su

    "Nisan bulutundan dökülen suyun inciye dönmesi gibi; senin uğurlu na'tından dolayı, Fuzûlî'nin sözleri cevher olmuştur."

    İstiridyeler nisan yağmurları yağmaya başladığı zaman kabuklarını açarlar, bu sırada yabancı bir madde içeriye girerse, inci meydana gelir.

    Bu beyitte Fuzûlî kelimesi iki mânâya gelmektedir: Birincisi şâirin ismi olarak düşünülmeli, diğeri ise "değersiz" şeklinde anlaşılmalıdır.



    31 Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-i haşr
    Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâre su

    "Gaflet uykusunda olan bir kimse ancak haşır günü uyanır. Hasret gözyaşının uyanık gözlere döktüğü su (sâyesinde insanlar gaflet uykusundan ölmeden önce uyanırlar)."



    32 Umduğum oldur ki rûz-i haşr mahrûm olmayam
    Çeşme-i vaslın vere men teşne-i dîdâre su

    "Senin ilâhî güzelliğine alışmış ve senin dîdârına susamış olan bana su vereceğini, bu sâyede kıyâmet gününde seni görmekten mahrum olmayacağını ümit ediyorum."

    Çeşme müslümanlar arasında câmi yaptırmak kadar mukaddes sayılmıştır.

    Fuzulinin su kasidesinde peygamberimize duyulan sevgi ve ona kavuşma arzusu anlatılmaktadır.Su bir semboldür.Peygambere akan su aslında ona kavuşmak isteyen insansır.Şiirin tamamında "s" sesi oldukça sık tekrarlanmıştır...




  • Bu şehr-i Sitanbul ki bî misl ü behâdır
    Bir sengine yek-pare Acem mülkü fedadır

    Bir gevher-i-yekpare iki bahr arasında
    Hurşid-i cihan-ta ile tartılsa sezadır

    İstanbul’un evsâfını mümkin mi beyan hiç
    Maksûd hemân sadr-i kerem-kâra senâdır
    Nedim

    Eşsiz ve paha biçilemeyecek kadar güzel olan istanbul şehrinin bir tek başına bütün acem ülkesi feda olsun

    iki deniz arasında tek parça bütün bir elmastır ki ,dünyayı aydınlatan güneşle tartılsa layıktır

    istanbulun özelliklerini anlatmak hiç mümkün mü , benim asıl maksadım iyilik sahibi sadrazamı övmektir
  • Baki:

    GAZEL

    Açıl bağun gül ü nesrini ol ruhsarı görsünler

    Salın serv ü sanavber şive-i reftarı görsünler



    Kapunda hasıl itdi bu devasuz derdi hep gönlüm

    Ne derde mübtela oldı dil-i bimarı görsünler



    Açıldı dağlar sinemde çak itdüm giribanum

    Muhabbet gülşeninde açılan gülnarı görsünler



    Ten-i zarumda pehlum üstühanı sayılur bir bir

    Beni seyr itmeyen ahbab musikarı görsünler



    Güzeller Mihriban olmaz dimek yanlışdur ey Baki

    Olur vallahi billahi heman yalvarı görsünler
    Baki

    Günümüz Türkçesiyle

    1. Bağın gülü sen yüzünü aç da nesrini, o yanağı görsünler; salın servi ve fıstık çamı o yürüyüş tarzını görsünler.

    2. Gönlüm bu devasız derdi hep senin kapında kazandı; hasta gönlüm nasıl bir onulmaz derde tutulduğunu görsünler.

    3. Göğsümde yaralar açıldı, yakamı parçaladım; sevginin gül bahçesinde açılan nar çiçeğini görsünler

    4. Zayıf bedenimdeki kaburga kemikleri bir bir sayılabilir; beni görmemiş olan dostlar aynen bana benzeyen musikarı görsünler.

    5. Ey Baki! Güzeller acımaz, şefkat göstermez demek yanlıştır; vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler


    Baki

    Baki(1520-1600) : Medreselerde hocalık yapan , kadı olan , zevk ve eğlence şairidir.Din ve peygamberlerle ilgili tasavvufi hiçbir şiir yazmamıştır.Zevk ve eğlence şairi olan baki çok istemesine rağman şeh-ül-islam (Diyanet işleri başkanı) olamamıştır. (sultanu -ş - şüara) şairler sultanı olarak bilinir.Kanuni mersiyesi ve gazelleri söz sanatlarıyla yüklü ve derin anlamlıdır.Şiirlerinde biçim ve düşünce hakimdir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi @lperen -- 2 Nisan 2008; 22:46:40 >




  • Vara vara vardım ol kara taşa
    Hasret ettin beni kavim kardaşa
    Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
    Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

    Nice sultanları tahttan indirdi
    Nicesinin gül benzini soldurdu
    Nicelerin gelmez yola gönderdi
    Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

    Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
    Acıdır ecel şerbeti içilmez
    Üç derdim var birbirinden seçilmez
    Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
    Karacoğlan


    Karacoğlan :1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır.Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema doğa ve aşktır. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm ise şiirinin bu bütünselliği içinde beliren başka temalardır.



    Be felek senin elinden
    Hem yanarım hem ağlarım
    Gece gündüz ağlar gözüm
    Başımı döğer ağlarım

    Çağırırım gani deyi
    Gel ağlatma beni deyi
    Kimi görsem seni deyi
    Yüzüne sakar ağlarım

    Lutfeyle beyim urandır
    Gözümün yaşı barandır
    Kaygılı gönlüm virandır
    Hicrimi çeker ağlarım

    Karacaoğlan düştü derde
    Gece gündüz yanar narda
    Hak kadı olduğu yerde
    Kabrimden çıkar ağlarım




  • Aşk'ın Beni

    Gözüm seni görmek için elim sana ermek için
    Bu gün canım yolda kodum yarın seni bulmak için

    Bu gün canım yolda koyam yarın ivazın veresin
    Arz eyleme uçmağını hiç arzum yok uçmak için

    Benim uçmak neme gerek hergiz gönlüm ona bakmaz
    İşbu benim zarılığım değildürür bir bağ için

    Uçmak uçmağım dediğin mü'minleri yeltediğin
    Vardır ola bir kaç huri arzum yoktur koçmak için

    Bunda dahi verdin bize ol huriyi çiftü helal
    Ondan geçti arzum tamam arzum sana ermek için

    Sufilere ver sen onu bana seni gerek seni
    Haşa ben terkedem seni şol bir evle çardak için

    Yunus hasretdürür sana hasretini göster ona
    İşin zulüm değil ise dad eylegil istedi çün.

    Yunus emre



    Şol cennetin ırmakları
    Akar Allah deyu deyu
    Çıkmış islam bülbülleri
    Öter Allah deyu deyu

    Aydan aydındır yüzleri
    Şekerden tatlı sozleri
    Cennette huri kızları
    Gezer Allah deyu deyu

    Yunus Emre var yarına
    Koma bugünü yarına
    Yarin Hakk'ın divanına
    Çıkam Allah deyu deyu

    Yunus Emre...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Vuudi

    Arkadşlar edebiyatı bırakın,

    Bi konu açmıştım,sualsiz bir şekilde kapattılar.

    Sorum şuydu:

    14 milyon km2 lik bir büyüklüğe ulaşmış,dağıldıktan sonra borçlarını da dağılıp bağımsızlıklarını ilan edenlerin ödediği bir imparatorluğun tek temsilcisi neden Türkiye Cumhuriyeti diye anse ediliyor?

    Diğer 13 milyon m2 lik yerdekiler ''atalarımız'' derken kimleri kastediyorlar?

    Edebiyat seni bıraksın
    İstemiyosan okumazsın...Buda bir Osmanlı tarihidir Liselerde bu tarihi işlemek için haftada 4 ders görüyoruz....
  • quote:

    Orjinalden alıntı: @lperen


    quote:

    Orjinalden alıntı: Vuudi

    Arkadşlar edebiyatı bırakın,

    Bi konu açmıştım,sualsiz bir şekilde kapattılar.

    Sorum şuydu:

    14 milyon km2 lik bir büyüklüğe ulaşmış,dağıldıktan sonra borçlarını da dağılıp bağımsızlıklarını ilan edenlerin ödediği bir imparatorluğun tek temsilcisi neden Türkiye Cumhuriyeti diye anse ediliyor?

    Diğer 13 milyon m2 lik yerdekiler ''atalarımız'' derken kimleri kastediyorlar?

    Edebiyat seni bıraksın
    İstemiyosan okumazsın...Buda bir Osmanlı tarihidir Liselerde bu tarihi işlemek için haftada 4 ders görüyoruz....



    alperen tartışmaya ortak olucaksan LÜTFEN BU TOPİK YENİ BİR TOPİK DEĞİL ÖNCEDEN KAPATILMIŞ BİR TOPİK




  • Kâinatın Efendisi Hazreti Muhammed
    Aleyhusselâm, asırlar öncesinden mujdelemişti bu fethi:
    “İstanbul bir gün mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onun askerleri ne güzel askerlerdir.”
    Bu müjdeden yaklaşık sekiz asır sonra Allah Resulünün söyledikleri gerçekleşti. Allah’ın yüce adını yaymak ve zulümleri, haksızlıkları sona erdirmek içindi bu fetih..


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••
  • Benide eklerseniz sevinirim. Bu arada sadece Osmanlı mı yoksa diğer Türk devletlerinide barındırıyor mu kulüp?
  • Dolmabahçeden bir görüntü


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Toyota SUPRA -- 3 Nisan 2008; 0:04:36 >
  • Fatih SULTAN MEHMED


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••
  • Türk büyükleri

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••
  • Benide ekle Fetih Kardeşim.
  • OSMAN GAZİ:


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    ORHAN GAZİ:


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.MURAD:

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.BEYAZID

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.MEHMED


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.MURAD

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.MEHMED

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.BEYAZID

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.SELİM

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.SULEYMAN


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.SELİM


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    3.MURAD


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    3.MEHMED


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.AHMED


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.MUSTAFA


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.OSMAN


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    4.MURAD


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    SULTAN İBRAHİM


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    4.MEHMED

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.SULEYMAN

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.AHMED

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.MUSTAFA


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    3.AHMED


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.MAHMUD

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    3.OSMAN


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    3.MUSTAFA

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    1.ABDULHAMİD

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    3.SELİM

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    4.MUSTAFA

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.MAHMUD

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    SULTAN ABDULMECİD

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    SULTAN ABDULAZİZ


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    5.MURAD


     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    2.ABDÜLHAMİD

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    5.MEHMED

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



    6.MEHMED

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••




  • @eggy13

    Çok güzel paylaşımlar eline sağlık


  •  ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••



     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••
  • Dolmabahçe Sarayı:



     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••
  • Preveze Deniz savaşı

    Taraflar:

    • İspanya
    • Papalık
    • Ceneviz
    • MaltaŞövalyeleri



    --------------------------------
    • Osmanlı İmparatorluğu



    Preveze Deniz savaşı:SONUÇ OSMANLI ZAFERİ

     ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••
  • Nef"i den çok güzel bir taşlama:

    Tahir efendi bana kelp demiş
    İltifatı bu sözde zahirdir
    Malikî benim mezhebim zira
    İtikadımca kelp tahirdir.



    Tahir efendi bana kelp (köpek) demiş.
    İltifatı bu sözde aşikârdır, bellidir, açıktır.
    Benim mezhebim Malikîdir.
    İnancıma göre, Malikî mezhebine göre kelp (köpek) temizdir (Tahir: Temiz).
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.