Şimdi Ara

timsahlar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
0
Favori
1.090
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • R. S Seymour ve ekibince Physiological and Biochemical Zoology dergisinde yayınlanan bir makalede, timsahların sözde evrimsel atalarının sıcakkanlı olduğuna dair bir iddiaya yer verildi 1.

    Araştırmacılar sadece spekülasyondan ibaret olan iddialarında, timsah kalbinin, akciğer ve vücudun akciğer dışında kalan kısımlarına farklı basınçta kan pompalayabilme yetisi üzerinde varsayımlar ortaya koyuyorlardı.

    Timsahlar, vücut ısıları bulundukları ortama bağımlı olan, soğukkanlı sürüngenlerdir.
    Bu canlılar, kalplerinin dört odacıklı olmasıyla diğer sürüngenlerden ayrılırlar.
    Diğer sürüngenlerin kalbi, üç odacıklıdır. Timsahlar gibi soğukkanlı canlıların metabolizması sıcakkanlılarınkine oranla daha yavaştır, yani vücutlarındaki tepkimeler daha yavaş gerçekleşir.
    Dolayısıyla daha az enerjiye ihtiyaç duyarlar. Buna karşılık daha az hareketlidirler. Soğukkanlı ve sıcakkanlı canlılar (kuşlar ve memeliler) arasındaki bu hareketlilik farkında, kalbin tasarımı etkin bir faktör olarak karşımıza çıkar.

    Kurbağa, kuş, timsah ve insan gibi omurgalılarda, akciğerde oksijenlenen kan, kalbe girer ve buradan pompalanarak vücudun diğer dokularına gönderilir.
    Vücuttan gelen oksijensiz kan kalbe ve oradan temizlenmek üzere akciğere ulaşarak döngüyü tamamlar.
    Bu döngü, iki damar sistemi ortaya koyar. Bunlardan birincisi kalp ve akciğerler arasındaki damar sistemi, diğeri de akciğerler dışındaki kısımlarla kalp arasındaki damar sistemidir.

    Canlının kalbindeki odacık sayısı, bu iki damar sistemine yollanacak kanın basıncının ayarlamasına katkıda bulunur.
    Üç odacıklı kalp tasarımında, oksijenli kan bir odacığa, oksijensiz kan ikinci bir odacığa alınır, bunlar daha sonra üçüncü odacıkta birleştirilerek akciğere ve akciğer dışındaki dokulara giden damarlardan ‘aynı basınçta’ yollanır.
    Odacık sayısı dört olduğunda ise kanın, akciğerlere ve akciğer dışındaki dokulara farklı farklı basınçlarda gönderildiğini görürüz.
    Dört odacık, ikişerli ikişerli olarak ‘farklı basınçlarda’ pompalama yapar.
    Dört odacıklı kalp sisteminde oksjienli ve oksijensiz kanlar birbirine karışmaz.
    Bu iki tip kanın farklı basınçlarda pompalanması sayesinde, kalbin yakınında bulunan akciğere aşırı basınçta kan yollanmasının önüne geçilmiş olur.
    Bu sayede akciğerlerle oksijen değişiminin yapıldığı mikroskopik boşluklara kan taşmaz.

    Daha uzun bir yolculuğa çıkan ve vücudun akciğer dışındaki tüm dokularına oksijen taşıyan kan ise daha fazla basınçla pompalanır. Sıcakkanlılar, sahip oldukları dört-odacıklı kalp tasarımı sayesinde, hareketli yaşamları boyunca hücrelerine ihtiyaç duydukları oksijeni hızlı bir şekilde göndermiş olurlar.

    Araştırmacılar, timsahın soğukkanlı olduğu halde dört odacıklı kalp tasarımına sahip olmasından hareketle, evrimci bir spekülasyon ortaya koymakta ve bu kalp tasarımının timsahın sözde sıcakkanlı atalarından kalmış olabileceği varsayımında bulunmaktadırlar. Bu varsayımlarını hikayeleştirerek timsahın hayali sıcakkanlı atalarının karada yaşayan hareketli canlılar olduğunu ancak suda yaşamaya uyum sağladıkları dönemde soğuk kanlı bir canlıya dönüştüğünü öne sürmektedirler.

    İddialarının spekülatif yönünü araştırmacıların kendisi de kabul etmekte ve timsahın milyonlarca yıl önce yaşamış (timsah) atalarının sıcakkanlı mı yoksa soğukkanlı mı olduğunu bilmenin mümkün olamayacağını ifade etmektedirler. Mevcut fosiller bu konuda herhangi somut bir sonuca varılmasına imkan vermemektedir.

    Timsah fosilleri 140 milyon yıl boyunca aynı kalmışlardır ve hiçbir değişim ortaya koymamışlardır. 2 Burada bilim adamlarını iskelet yapısında hiçbir değişim geçirmeyen timsahın atalarının sıcakkanlı canlılar olduğunu varsaymaya sevk edecek hiçbir bilimsel sebep bulunmamaktadır. Araştırmacılar bu hayali hikayeye, sadece evrimi bir dogma olarak benimsemiş olmalarından dolayı sarılmaktadırlar.

    Sadece hayal gücüne dayanmasına karşın bir dogma olarak benimsenen bu evrimci inanç, eski çağlarda insanlarca benimsenen, timsahların Nil nehrinin çamurundan türediği inancından farksızdır.
    Evrimcileri ileri derecede hayalgücüne dayalı spekülasyonlar üretmeye iten sebep ise teorilerinin hiçbir bilimsel dayanağa sahip olmayışıdır. Evrimciler, herhangi bir evrimleşme sağlamış bir mekanizmanın varlığını gösterememiş, milyonlarca sayıda olması gereken ara-geçiş formu örneklerinden bir tane dahi ortaya koyamamışlardır. Hatta tüm bu senaryonun başlangıç perdesine yerleştirdikleri hikayeyi, yani yaşamın rastlantısal olarak başladığı iddiasıyla ilgili hayali olayları varsayım seviyesinde dahi ortaya koyamamışlardır. Açıktır ki timsahların kalp anatomisine bakılarak üretilen bu zorlama spekülasyonlar evrimcilere hiçbir fayda getirmeyecektir.



    1. Seymour, R. S., Bennett-Stamper, C. L., Johnston, S. D., Carrier, D. R., Grigg, G. C. 2004. Evidence for endothermic ancestors of crocodiles at the stem of archosaur evolution. Physiol. Biochem. Zool. 77: 1051-1067.
    2. Dicks, L., The creatures time forgot, New Scientist, 164(2209):36–39, 1999



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi armagedon2001 -- 22 Eylül 2005, 21:52:14 >



    _____________________________
    www.ateizminsonu.com




  • timsahla ilgili iki şey bilirim
    1.çok sabırlı oldukları
    2.timsah gözyaşı..
    _____________________________


    __HAYAT BAZEN BÖYLE___
    TIRTILIN 'ÖLMEK' DEDİĞİNE ÜSTAD 'KELEBEK' DER..
  • TİMSAH KENDİ YAVRUSUNU YER VE ARDINDAN GÖZ YAŞI DÖKER GEÇMİŞTEN BUGÜNEDEK GELEN NADİR BİR HAYVANDIR AVINI PARÇALAYAMAZ VE TÜM YUTTAR BU SAYADE UZUN ZAMAN AVLANMADAN YAŞAYABİLİR AMA HER FIRSAT BULDUĞUNDA AVLANIR ÇENE YAPISI ÇOK GÜÇLÜDÜR BİR HAYVANI YAKALADIĞI ZAMAN KEMİKLERİNİ KIRABİLECEK BASINCI VEREBİLİR
    _____________________________
  • Avını parçalayabiliyor buna "büyük vuruş" mu öyle birşey diyorlar. Ben bir belgeselde görmüştüm acayip bir hareket. Önce yakaladığı hayvanın bir kısmını çenesiyle çok sıkı tutuyor. Sonra suyun içine çekiliyor. Çok ama çok ani bir hareketle kafasını yana çeviriyor (Avını fırlatır gibi yapıyor ama bırakmıyor). Bu şekilde oluşan büyük bir kuvvetle avı parçalara ayrılıyor avın bir kısmı ağzında diğer kısmı başka bir tarafa gidiyor.
    Umarım anlatabilmişimdir.
    _____________________________

    Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
    Kanuni Sultan Süleyman
  • bu hayvanlar derine batabilmek için taş yutarlar.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: godjackal

    TİMSAH KENDİ YAVRUSUNU YER VE ARDINDAN GÖZ YAŞI DÖKER GEÇMİŞTEN BUGÜNEDEK GELEN NADİR BİR HAYVANDIR AVINI PARÇALAYAMAZ VE TÜM YUTTAR BU SAYADE UZUN ZAMAN AVLANMADAN YAŞAYABİLİR AMA HER FIRSAT BULDUĞUNDA AVLANIR ÇENE YAPISI ÇOK GÜÇLÜDÜR BİR HAYVANI YAKALADIĞI ZAMAN KEMİKLERİNİ KIRABİLECEK BASINCI VEREBİLİR



    Yok kardeş tam tersi yavrularının yem olmasını engellemek için belli bir süre onları ağzında korur.
    Açıkçası bununla ilgili izlediğim bir belgeselden sonra bu hayvanlara saygı duymaya başladım.
    Gözyaşı ise sindirimle alakalı.
    _____________________________
  • Arkadaşlar, uzun yıllar değişmeyen bir canlı türünü örnek gösterip evrimi çürütmeye uğraşanlara cevap vermekten dilimde tüy bitti. Ama evrimi çürütmek için aklınızı fazla zorlamanıza gerek yok. Ben size iyilik yapıp daha kolay bir ipucu vereyim.
    Sadece timsah değil birçok sürüngen türü de değişmeden günümüze gelmiştir. sürüngenler dışında da birçok kabuklu eklembacaklı da değişmeyen canlılar arasındadır hatta bunların arasında at nalı yengeci en meşhurudur. bir de coelacant balığı var tabi .Her zaman her canlı türü evrim geçirecek diye birşey yok.

    Ama madem konu timsahlardan açıldı ben de birkaç şeyden bahsedeyim.

    Timsah ta bir sürüngendir ve sürüngenler sabırlıdır. Çünkü sürüngenlerin beyninde, memelilere has bir özellik olan limbik sistem tabakası yoktur. Bir timsah çamurun içerisinde haraketsiz bir vaziyette günlerce haftalarca avını bekleyebilir çünkü beyninde sabırsızlığı ve can sıkıntısını oluşturacak bir sistem yoktur. Timsahlar adeta bir enerji tasarrufu uzmanıdır. İki yıl hiç birşey yemeden yaşayabildiği idda edilir.
    Sabırsızlık memeli hayvanlara has bir özelliktir çünkü memeliler sıcakkanlı hayvanlardır ve çok enerji harcadıkları için yeni arayışlar içerisinde olmaları gerekir. Bir köşede saklanıp avını bekleme yoluna pek gitmezler.

    Timsahın çenesi sıkma anında o kadar kuvvetlidir ki bu basınçtan dolayı timsahların gözlerinden yaş bile gelir. Ancak sıkarken çok güçlü olan çene açarken güçlü değildir. Bir timsahın ağzını elektrik bantı ile bantlarsanız timsah ağzını açamaz. Sürüngenler arasında yavruları ile ilgilenen tek tür timsahlardır. yuvasını bekler ve yumurtadan çıkan yavrularını ağzı ile tek tek suya taşır. Bu diğer sürüngenlerde pek rastlanmayan birşedir.
    _____________________________




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Böcek Fobisi
    8 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • BİZDE İZLEDİK TOPRAĞIN ALTINDA OLAN YAVRULLARINI ÇIKARTIP SUYA GÖTÜRÜYOR BURDA BİLMEDEN BİRŞEYLER SÖYLEMİYORUZ
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: godjackal

    BİZDE İZLEDİK TOPRAĞIN ALTINDA OLAN YAVRULLARINI ÇIKARTIP SUYA GÖTÜRÜYOR BURDA BİLMEDEN BİRŞEYLER SÖYLEMİYORUZ


    Ortada banlık bir durum yok.
    Yakın bir zamana kadar timsahların gerçekten de yavrularını yediği zannedilirdi.
    Yeni yeni bunun böyle olmadığı biliniyor.
    O eski bilgiye dayanarak yazdığını düşündüğüm için cevap verdim.
    Anlaşılan espri babında birşeyler çiziktirmişsin ama agresifleşmeye sebep olacak bir durum göremiyorum.
    _____________________________
  • En İri Timsahlar ALLIGATOR

    >>https://youtu.be/UifZLrKkQiM
    _____________________________
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.