Şimdi Ara

Sosyal Fobi ve Kimlik Bunalımı- NEDENLER (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
6
Favori
1.444
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
19 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SM01_VXG

    Bu 'hastalık'tan belki 4 senedir muzdaribim, ağır dozlarda hem de Şu an üniversite 3.sınıftayım. Lisede de çekingenlik vardı ama bu kadar değildi. Hayatımda olan her değişiklik sanırım daha da batırdı beni. Sürekli izleniyor olduğum, sürekli gözleniyor olduğum takıntısı, rezil olma kaygısı, karşı cinsle bir kelime edememe, kalabalık ortamlarda sığınamama gibi belirtilerin en ağırını yaşıyorum. Bilseler çoktan beni bir tımarhaneye yatırırlardı. Bunun tedabisi yok gibi, kişisel gelişim zırvalıklarıyla kurtulamazsınız. Bi ara serum yemiştim, gripken antibiyotik kullanmıştm, kafa bi milyondu, işte o ilaç ile serumun etkisindeyken bende sosyal fobi yoktu BEYNİMİN KİMYASI TÜMDEN DEĞİŞMİŞ OLMALI.

    o ilaç ile serumun etkisindeyken bende sosyal fobi yoktu
    Bu sözler çok önemli. Bende hasta veya yorgun olduğum zaman sf çok azalıyor. Bence bunun nedeni şu vucüd hasta veya yorgun olunca beyinin dikkati çevreye değilde insanın kendisine oluyorr. Yani çevre, sosyal ortam 2. plana itiliyor. Bence antidepresanlarda bunu yaparak insana cesaret veriyor. Ama onlarda ne kadar sağlikli tartışılır. Mesela ben sunumdan bi gün önce insaatta calıstım. Eve çok yorgun geldim ve sonraki gün çok az kaygı duyarak sunumu yaptim. Bu da ilginç bilgi

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: yuppie06

    Ben artık bıraktım şahsen yani bu bende bir hastalık kabul ediyorum tedavisi olmadığınıda düşünüp kabullendim o yüzden böyle gittiği yere kadar gitmesi yönünde karar aldım ben hep o bilinen sessiz sakin çocuk olarak kalma taraftarıyım ha hayatımda bir çok zevkimden bu güne kadar mahrum kaldım kalmaya devam ediyorum ve edeceğim ama yapacak bir şey yok.İnsanlara hakkını savunamayan aciz bir kişi olarak görülebilirim ama sonuçta bende bir şekilde yaşamımı sürdürmeye çalışıyorum bu şekilde gittiği yere kadar gider,

    Depresyonda mısın bilmiyorum ama bence pes etme ,pes edip bırakmak en kötüsü.Evet hiçbir şey değişmiyor gibi duruyor ama emin ol illaki değişen şeyler var ve bu değişen şeyler sana biraz olsun güç vermeli




  • cebeshasoniki C kullanıcısına yanıt
    bilmiyorum şuan işteyim ve ağlamamak için kendimi zor tutuyorum neden dersen bilmiyorum bu yazıyı okuyunca içimi yine iiçime dökmüş gibi oldum.Aslında kendi sorunlarımızı kendimize anlatıyoruz çok lanet bir hastalık hiç bir şey yapamazsın karşındaki iş söyler kendin cevap veremezsin adamın sana karşı bakışı değişmesin diye onun durumuna göre cevap verirsin bi yere giderken 50 tane şey düşünürsün onlara göre kaçış planları kurarsın yaptıgın işi en iyi şekilde yapmaya çalışırsın yapamazsan gelip bir başkası yardım ettiğinde veya sana anlattığında o kişi senin hakkında ne düşündü şu mu bu mu derken resmen yaşlandığını hissedersin depresyonla alakası yok ama insan düşünüyor ulan karşındaki de insan sen gibi git konuş veya sende hata yaparsın herşeyi bilmek zorunda degilsin vs. ama o kadar kolay değil işin kötü tarafıda evde çok rahatsın sanki hastalığın yok muş gibi ama bu korku bi geldi mi tekrar bunalırsın senin içindedir aslında hiç gitmez unutturur ama mutlaka geri gelir...




  • 6.sınıftan lise 4 e kadar hep sosyal olmayı hayal ettim , mezun oldum hala ediyorum çünkü sosyal olamadım.



    ama sebebini biliyorum. mastürbasyonmuş ,hastalıkmış hepsi bahane . facebook u aç yakışıklı bir tanıdığının profiline gir. ne kadar özgüvenli olduğunu fark edeceksin. çünkü insanlar ilgi gösteriyor bunlara ,bize göstermiyorlar. bu yüzden açılamıyoruz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: yuppie06

    bilmiyorum şuan işteyim ve ağlamamak için kendimi zor tutuyorum neden dersen bilmiyorum bu yazıyı okuyunca içimi yine iiçime dökmüş gibi oldum.Aslında kendi sorunlarımızı kendimize anlatıyoruz çok lanet bir hastalık hiç bir şey yapamazsın karşındaki iş söyler kendin cevap veremezsin adamın sana karşı bakışı değişmesin diye onun durumuna göre cevap verirsin bi yere giderken 50 tane şey düşünürsün onlara göre kaçış planları kurarsın yaptıgın işi en iyi şekilde yapmaya çalışırsın yapamazsan gelip bir başkası yardım ettiğinde veya sana anlattığında o kişi senin hakkında ne düşündü şu mu bu mu derken resmen yaşlandığını hissedersin depresyonla alakası yok ama insan düşünüyor ulan karşındaki de insan sen gibi git konuş veya sende hata yaparsın herşeyi bilmek zorunda degilsin vs. ama o kadar kolay değil işin kötü tarafıda evde çok rahatsın sanki hastalığın yok muş gibi ama bu korku bi geldi mi tekrar bunalırsın senin içindedir aslında hiç gitmez unutturur ama mutlaka geri gelir...

    maalesef benim de çaresizlikten,ne yapacağını bilememekten dolayı ağlamamak için kendimi zor tuttuğum kötü tecrübelerim oldu.Ancak bunlar oldu ve bitti,bir anı olarak kaldı.Bundan sonra en kötü bir olay karşısında bile kendime saygı duyup kendimi savunacağım.Ancak evet kendimi savunurken gene sesim az çıkıp,boğazım düğümlenip ,yutkunacağım , belki de ağlayacağım ancak bunu yapmak bile büyük bir cesaret işidir .Ve bu da yapılmalıdır .Pes etmemeliyiz,ertelememeliyiz .Mesela bir yere giderken 50 tane şey düşünüp kaçış planı kurmamızın sebebi ne ?Bence çok fazla ayrıntıyı düşünmek ki bunun sebebi de kendimizi eksik hissetmek.Kendimizi eksik hissetmeksek bu tür saçma ayrıntılara bakmayız bile .İşimizi yapar çıkarız .Ben mesela yaz başından beri iş için başvurucam ancak hala bekliyorum.Çünkü çok düşünüyorum ya askerliğini yapmış arıyorsa,ya öğrenci istemesse,ya beni beğenmesse ,ya öyle olursa ya böyle olursa .İşte en büyük hata da budur .Sen gidiceksin bir dükkana soracaksın iş ilanı için geldim diye.Olumlu veya olumsuz geri dönüş alıcaksın ve çıkacaksın .Yani olaya odaklanmalıyız ,ayrıntılara değil..




  • Sosyal Kaygıya neden olan kötü anılarım ve bunları şimdiki zamana yansıması-Neler Yapabiliriz? :


    *İlkokul 7 veya 8.sınıftaydım.Hoca bizlere grup olarak ödev vermişti.Bizim grupta 3 erkek- ki birisi okulda belki tek konuştuğum eleman,diğer ikisi de sınıfın haylazlarındandı- 3 kız vardı.Ödev samimi olduğum arkadaşın evinde yapılacaktı bilgisayar üzerinden.Arkadaşın evine gitmek için okulun önünde cumartesi günü buluşmaya karar verdiler - ki bu karar da benim hiç etkim yoktu çünkü ben aslında yoktum-.O gün geldi çattı ve okula doğru yol almaya başladım.Herkes orda beni bekliyordu,beni görür görmez arkalarını dönüp yürümeye başladılar.Ben de sanki hiç onlarla alakam yokmuş,yoldan geçen biriymiş gibi onların arkalarından sessiz sessiz,korka korka onları takip ettim ve eve geldi.Kapı çalındı herkes içeri girdi,ben kendimi çok değersiz,orda olmamın bi amacı olmadığını hissettim ve girmekte tereddüt ettim ,ancak arkadaşımın zorlamasıyla da olsa içeri girdim .2 haylaz olan erkek arkadaşlar(ne kadar arkadaşız orası bilinmez ?) hemen çekyata geçip muhabbete başladılar.Kızlar ise bilgisayarın başına geçip ödevini yapmaya başladır .Ben ise diğer koltukta yalnız başıma ot gibi duruyordum.5 -10 dakika sonra bu haylaz veletlerden biri bana : neden konuşmuyorsun dedi ve hafif sırıtmaya başladı.Ben ise her zaman olduğu gibi verecek hiç bir cevabım yoktu.Tuhaf bir sesle hiçççç dedim ve benimle dalga geçildiğini anlayan kızlardan biri onlara doğru:" o sizden çok daha akıllı ve uslu tamam mı?" dedi hafif tepki vererek.Ben o 2 haylaz veletle kaynaşmak konuşmak onlarla beraber olmak isterdim ancak kızın verdiği tepki sonrası onlardan farklı olduğumu ,yaban olduğumu düşündüm ve daha da rezil oldum.Bir başka birisinin sizin hakkınızı savunması normal bir insan için belki güzel,gurur verici olabilir.Ancak benim için durum farklıydı, benim hakkımı savunmalarının sebebi kendimin yetersiz,eksik,silik oluşumdandı ve bu beni daha da üzüyor ,kendim hakkımda kötü düşünmeme yol açıyordu.Neyse ödev yarım saat içinde bitti ve herkes dağıldı,sonrasında nasıl hissediyorum hatırlamıyor ,zaten 8 sene geçmiş aradan .Bu anıyı anlatmamın sebebi kendim hakkında olumsuz düşünen bilinçaltımın veya her neyse haklı olarak başvurduğu bir anı olmasıydı.




  • 4 YIL SONRA GELEN EDİT:

    Ne kadar da aptalmışım / aptalmışız.

    Bir şeylerin farkına varamadığımız, kendimiz ve dünyanın farkına tam anlamıyla varamadığımız çocukluk döneminde yönlendirmelere açık bir düşünce dünyamız vardı. Çevreden aldığımız tepkiler, bakışlar, sözler bizi kendimiz hakkında olumsuz yönde düşünmeye itti. Kandırıldık...


    Bizi kandıranlar gerçeği bizden sakladı. Görünen gerçekte var olanın çok az bir yansımasıydı. Aklımızın bir şeylere ermediği ve bilincimiz yönlendirmelere açık olduğu o dönemlerde sahtekar insanlar gerçeği bizden saklayarak bizi aldattı. Aldatıldık...


    Onların kendilerine ait bir iç dünyaları yoktu. Bir şeylerin hesabını kendi içlerinde görecek kadar farkındalığı yüksek insanlar değildi. Biz çok küçük yaşlardan itibaren farkındalığımız yüksek insanlardık. Farkındalığı yüksek insan oluşumuz bizi bazı konularda çekingen bıraktı. Bir ortamda bir takım davranışlarda bulunmadan önce davranışlarımızın olası etkilerini hesab ettik. Hayatımız hesap yapmak üzerine geçti. Çok şükür ki öyle oldu (kendi adıma).


    Sahtekar insanlar yönlendirmelere açık olduğumuz dönemde çekingen bir yapıya sahip oluşumuzun kötü bir şey olduğunu, utangaçlığımızı aşmamız gerektiği konusunda bizi sürekli aldattılar. Onlar bizim de kendileri gibi davranışlarının olası etkilerini düşünmeyen, adeta bir hayvan gibi davranan bir insan olmamızı istediler. Duygularımızın esiri olmamızı istediler.


    Sahtekar insanlar bizi kendimiz hakkında olumsuz yönde sorgulamalara yöneltti, biz de farkındalığımızın yüksek olmadığı ve yönlendirmelere çok açık olduğumuz bu dönemlerde onların bizi aldatmasına aldandık. Kendimiz de sürekli bir eksiklik aradık.


    Kendimize ait olmadığını düşündüğümüz davranışları yapmayı sahtekarca bulduk ve bundan da utandık. Sahtekarlığımızın rahatsız ediciliğinin farkındalığı bizi çekingen bıraktı. İyi ki öyle de oldu. Biz yaratılış gereği çekingen insanlardık. Bizimle kastedilen bir şeyler vardı. Her şeye atlayamazdık, bir takım davranışlarda bulunmadan önce davranışlarımızın olası etkilerini düşünmek zorundaydık, çünkü insanları kıramazdık, hassas bireylerdik.


    Aldatıldık. Bir şeylerin hesabını kendi içinde göremeyecek kadar kendini yetiştirememiş ve bir iç dünyası olmayan ahmak insanlar bizi aldattı. Biz de aldandık. Zannettik ki midemizin bulantısı geçince veya bir takım ilaçlar kullanınca düzeleceğiz. Halbuki düzelmemiz gereken hiç bir durum yoktu. Sadece aldatıldık...


    Midemizin bulanması üzerinde çokça düşünmemiz gereken bir şeydi. Bir şeyleri ortam onu gerektiriyor diye yapmaktan geride durmak bizi çekingen bıraktı, iyi ki de öyle oldu. Ortama ayak uyduramadık, çünkü ayak uydurulacak bir ortam yoktu. İnsanlar ahlaken yüksek bir seviyede değildi.


    Evet dostlarım, 4 sene sonra sosyal fobim falan kalmadı çünkü bir şeylerin farkına vardım. Benimle kastedilen bir şeyler vardı. Çekingenliğim üzerinde düşünmem gereken bir şeydi. Çekingenlik demek bir şeylerden çekinmek demekti, çünkü çekinilmesi ve uzak durulması gereken dünyada çokça şey vardı. Çekingenlik aşılması, kurtulması gereken bir şey falan değildir, bu en büyük aldatmacaydım. Ben çekingen bir insanım ve ortama ayak uydurmuyorum çünkü ayak uydurulması gereken bir ortam yok!





  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.