Şimdi Ara

@)--)- SeVGi DaĞaRCıĞı -(--(@ (21. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
535
Cevap
0
Favori
10.726
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1920212223
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Zogel yine konuşturmuşsun kalemini
  • annem ilkokul mezunu. bir şiir defteri var.babam deniz astsubay olduğundan uzun süre ayrı kalmak zorunda kalmışlar.o'da defterine şiirler yazmış,birçok imla hatası,uyak hatası var.fırsatını bulursam noktasına dokunmadan bastırmayı düşünüyorum.benim açımdan mehmet akif'in,orhan veli'nin şiirlerinden daha değerli onlar.tamamen sıradan insanların gerçek duygularını,gerçek aşkı yansıtıyor.
  • Sağol çiçek.Nacizane kalbimizin ses tellerinden geliyo bunlar
  • quote:

    Orjinalden alıntı: arghhh

    annem ilkokul mezunu. bir şiir defteri var.babam deniz astsubay olduğundan uzun süre ayrı kalmak zorunda kalmışlar.o'da defterine şiirler yazmış,birçok imla hatası,uyak hatası var.fırsatını bulursam noktasına dokunmadan bastırmayı düşünüyorum.benim açımdan mehmet akif'in,orhan veli'nin şiirlerinden daha değerli onlar.tamamen sıradan insanların gerçek duygularını,gerçek aşkı yansıtıyor.

    Gerçekten çok güzel birşey onların zamanında yaşanan aşklar tertemiz duygular vardır içerisinde.İyi edersin bencede.Aslında çocuklarımıza bırakmak lazım yaşamımızdan kesitlerin bulunduğu birşeyler çünkü gün geçtikçe tüm gerçek duygularının yerini sahte duygular alıyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: HuZuN_CiCeGi

    quote:

    Orjinalden alıntı: arghhh

    annem ilkokul mezunu. bir şiir defteri var.babam deniz astsubay olduğundan uzun süre ayrı kalmak zorunda kalmışlar.o'da defterine şiirler yazmış,birçok imla hatası,uyak hatası var.fırsatını bulursam noktasına dokunmadan bastırmayı düşünüyorum.benim açımdan mehmet akif'in,orhan veli'nin şiirlerinden daha değerli onlar.tamamen sıradan insanların gerçek duygularını,gerçek aşkı yansıtıyor.

    Gerçekten çok güzel birşey onların zamanında yaşanan aşklar tertemiz duygular vardır içerisinde.İyi edersin bencede.Aslında çocuklarımıza bırakmak lazım yaşamımızdan kesitlerin bulunduğu birşeyler çünkü gün geçtikçe tüm gerçek duygularının yerini sahte duygular alıyor.

    noktasına dokunursam,düzeltirsem sanki onun aşkına ihanet edecekmişim gibi geliyor.babam izine geleceği zaman telefon edermiş.annemde dağın eteğindeki evin camından istanbul yoluna bakar,yaklaşan arabaların farlarını seyredermiş "acaba bu'mu getiriyor onu ,yoksa şu mu.eğer oysa bir saat sonra burda olur"diye,eli yanağında saatlerce beklermiş.acaba böyle bir aşk varmıdır hala.sanmıyorum




  • quote:

    Orjinalden alıntı: arghhh


    quote:

    Orjinalden alıntı: HuZuN_CiCeGi

    quote:

    Orjinalden alıntı: arghhh

    annem ilkokul mezunu. bir şiir defteri var.babam deniz astsubay olduğundan uzun süre ayrı kalmak zorunda kalmışlar.o'da defterine şiirler yazmış,birçok imla hatası,uyak hatası var.fırsatını bulursam noktasına dokunmadan bastırmayı düşünüyorum.benim açımdan mehmet akif'in,orhan veli'nin şiirlerinden daha değerli onlar.tamamen sıradan insanların gerçek duygularını,gerçek aşkı yansıtıyor.

    Gerçekten çok güzel birşey onların zamanında yaşanan aşklar tertemiz duygular vardır içerisinde.İyi edersin bencede.Aslında çocuklarımıza bırakmak lazım yaşamımızdan kesitlerin bulunduğu birşeyler çünkü gün geçtikçe tüm gerçek duygularının yerini sahte duygular alıyor.

    noktasına dokunursam,düzeltirsem sanki onun aşkına ihanet edecekmişim gibi geliyor.babam izine geleceği zaman telefon edermiş.annemde dağın eteğindeki evin camından istanbul yoluna bakar,yaklaşan arabaların farlarını seyredermiş "acaba bu'mu getiriyor onu ,yoksa şu mu.eğer oysa bir saat sonra burda olur"diye,eli yanağında saatlerce beklermiş.acaba böyle bir aşk varmıdır hala.sanmıyorum

    Ne güzel.O zaman şanslı birisin çünkü birbirine aşık iki insanın meyvesisin.Allah herkese çıkarsız gerçek aşklar nasip etsin.




  • amin
  • Ney?Bana birşey mi söyledin??Duyamadım da.Uykuya dalmıştım sonsuz bir uykuya.Uyanmak istesemde uyanamayacağım , birisi yanımda bağırsada duymayacağım bir uykuya.Seni görüyordum.Boş bir yolda yalnız yürüyosun.Arkandan koştum , koştum ama bir türlü yetişemedim.Sen arkana bakıp hızlandın , ben de hızlandım.Sen arkana baktın , ben sana gülümsedim dur dedim..Sanki ikimiz birbirimizle yarışıyoruz.Sen öyle hızlı yürüyordun ki benden , kaçarcasına..Sana bağırıyorum ama duymuyordun.Seviyorum diyodum daha da hızlandın.Anlamsızdı kaçışın biliyosun.Seni elbet bir yerde yakalayacaktım.Kaçamazdın biliyosun çünkü sadece ikimiz vardık rüyada ve seni yakalayana kadar bitirmeye niyetim yoktu..Sonunda yetiştim.Tuttum omzundan çevirdim seni ağlıyodun..Seni seviyorum dedim "bende " dedin.Gel gidelim dedim "olmaz " dedin.."Beni seviyorsan git.Benden uzaklaş" İşte o an gözümden bir damla yaş aktı..Yanağımdan süzüldü ve yastığa düştü.O sesle irkildim uyandım..Beni bu uykudan o kadar insanın bağırması uyandıramamıştı.Ama yastığa düşen o gözyaşı uyandırmıştı.Şimdi senden istediğim şu ki ben birgün böyle uyurken , seni görürken öleceğim.İşte o zaman gel başımda bir damla gözyaşı akıt benim için ki uyanayım..Rüyadan kalkayım..Sana gerçekten sarılayım.Seni sevdiğimi haykırayım




  •  @)--)- SeVGi DaĞaRCıĞı -(--(@

    Sadece hoş bir tesadüftü diyemem,
    Sana rastladığım o şanslı günüme.
    Farkediliyordu farklılığın,
    Özenle seçilmişti tüm kelimelerin,
    Anlamdan öte bir mana taşıyordu;
    Sıraladığın akılcı cümleler.
    Belki de bir ben çözebildim,
    O’ cümlelerin içinde saklı duran,
    O’ zor ama güzel bilmeceyi.

    İşte bu an çakmıştı
    Yüreyime düşen ateşin, ilk kıvılcımı.
    Büyüdü günden güne,
    Sen büyüdün yüreğimde,
    Biz büyüdük hayat karşısın da,
    Yeniden dik durduk,
    Güçlendik adeta;
    Tekrar efe’lendik hayata,
    Birkaç duble rakı’nın da yardımıyla.

    Hatırlıyor mu sun ilk buluşmamızı?
    Hani son buluşmamız olacaktı,
    İlk ve son.
    Yani henüz bulmuşken,
    Kaybediyordum seni.
    İçtiğimiz rakı’nın sihri’miydi,
    Yoksa manzarasından mı haliç-in.
    Vazgeçmiştin gitmekden,
    Ve duru bir su gibi akmıştın,
    Gözbebeklerimden yüreğime.

    İşte o günden beri sen-i dinliyorum,
    Mutluluk şarkılarında.
    İşte o günden beri sen-i yazıyorum,
    Sen-i anlatıyorum şiirlerimde.
    İşte o günden beri sen-i yaşıyorum,
    Gündüzlerim de gecelerim de.
    İşte o günden beri yalnız sen varsın,
    Gülistan yüreğimde.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HuZuN_CiCeGi -- 6 Mart 2006; 10:32:25 >




  • eski bir topici gene hortlatmışınız
    bari benimde katkım olsun


    Acı,
    ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında,
    öfke,
    kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda,
    keder,
    yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında,
    duracaksın,
    durup, gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine
    bakacaksın,
    sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan
    alaycı kargaların sesini
    dinleyeceksin,
    çiçeklerini koklayıp derin bir soluk
    alacaksın.

    Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı
    düşüneceksin.
    Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın
    bir zaman, ?dinlenin biraz? diyeceksin.

    Bir inci avcısı gibi, ta derinlere dalıp tek tek bütün
    istiridyeleri açarak,
    bir sevinç arayacaksın.
    Hayaller kuracaksın.
    Hatıralarını bir daha gözden geçireceksin.
    Sevdiklerini düşüneceksin ve seni sevenleri.
    Özlediklerini düşüneceksin ve seni özleyenleri.
    Teninde iz bırakanları ve senin izini taşıyan
    tenleri.
    Seni şakalarıyla güldürenleri ve senin şakalarına
    gülenleri.
    Sevinçlerini, hayallerini, hatıralarını,
    sevdalarını, sevişmelerini,
    özlemlerini, şakalarını bir bir yerleştireceksin içine,
    hayat denilen mucizenin sana verdiği armağanları
    sıkıca kucaklayacaksın.

    Ölüm her yandan üstüne saldırıp seni kuşattığında,
    tam da o zaman, hayatı düşüneceksin.

    Güzel bir haber gelecek belki yarın sabah.
    Belki bir mektup alacaksın.
    Sana gülümsemesini çok istediğin gülümseyecek belki sana.
    Serüvenci gemiciler gibi meçhul denizlerde
    kaybolduğunda,
    tam da o zaman, karanın bir gün görüneceğini düşüneceksin.
    Gözcünün ?kara göründü? diye bağırdığını hayal
    edeceksin.
    Kara, hiç görünmese bile,
    hiç olmazsa neyi aradığını ve neyi kaybettiğini
    bileceksin,
    çektiğin onca fırtınanın, varmayı umduğun o umutlu
    hedefle mana kazandığını anlayacaksın.

    Her şeyini kaybetsen de hayallerini
    kaybetmeyeceksin.
    Neyi aradığını hiç unutmayacaksın.
    Sevinçleri ne kadar hatırlarsan, acının derinliğini
    o kadar kavrayacaksın.
    Yaşadığın ve yaşayabileceğin güzel şeyleri ne kadar
    çok düşünürsen
    öfken o kadar keskinleşecek.
    Karanlık inerken ışığa daha dikkatli bakacaksın.
    Geleceğinle arana, dibinde canavarların dolaştığı
    bir uçurum koyduklarında,
    nasıl biteceğini bilmediğin atlayışını yapmadan önce,
    geçmişine, sevinçlerine, hayallerine yaslanıp güç alacaksın.

    Sevdiğin bir türküyü mırıldanmaktan hiç vazgeçmeyeceksin.
    Bir çiçek iliştireceksin yakana.
    Ölüm seni kuşattığında, tam da o zaman, hayatı düşüneceksin.
    En azgın, en ihtiraslı sevişmelerini...
    En çılgın hayallerini...
    En çağıltılı kahkahalarını...

    Acı,
    ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında,
    öfke,
    kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda,
    keder,
    yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında,
    duracaksın,
    durup gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine
    bakacaksın,
    sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan alaycı
    kargaların sesini dinleyeceksin,
    çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın.
    Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı
    düşüneceksin.

    Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı
    düşüneceksin.
    Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın
    bir zaman,
    ?dinlenin biraz? diyeceksin.
    Onları, şefkatle dinlendireceksin.
    Çünkü onlara yine ihtiyacın olacak.




  • @ghostly tşk.ederim paylaşımın için

    Bir zamanların hatırına cebimde taşıdığım resim,resimde bakan gülüş ve gülüşünde yaşadığım düş sona ermeden önce..Yerini bulsun umuduyla sakladığım bir kaç hece..”


    Kalender sofrasında içtiğim şarabın tadı,
    Damla damla sızarken yüreğime,
    Kulak kesilir deniz ve rüzgar söylediğime..
    Seni dinler damın birine tüneyen baykuş,
    Seni dinler yol kenarına devrilen ayyaş
    Ve seni dinler şehir…
    Açılır sensizliğin tüm kapıları ardına kadar
    Sonra gece,
    En bakire duruşuyla soyunur gözlerime.

    İhanet uykudadır şimdi,
    Yarına ertelenmiştir bir sonraki cinayet,
    Yoksulluğuna ara vermiştir mendil satan kadın….
    Ve yanında yatan çocuk,biraz düş satın almıştır
    Parasıyla,bütün gün boyadığı ayakkabıların...

    Yine ben,yine ayrı bir sen çizerim buğusuna camın..
    Yine ben,yine ter dökerim üstüne
    Kapımı çalman telaşında pür dikkat duran heyecanımın..
    Ve yeniden başlar yorgun saatler,
    Hep yeniden…

    Öğrendiklerim anlamaya yetti ise de bu hayatı,
    Anlamak az geldi çoğu zaman mutluluğa..
    Ve umuda bir karış kala
    Kayıp gidişin,
    Belki veda edişin;
    Ölü bir güvercin gibi düşüp kaldı avuçlarıma..
    Ve ben,
    Hiçbir zaman öğrenemedim sensiz kalmayı..
    Yalnızlığın ortasında bir sigara yakmayı,
    Resmine bakıp,
    Yüzünde donuk kalmış tebessümüne dokunmayı,
    Saçlarının kokusundan mahrum duran yastığa
    Başımı koymayı..

    Bir türlü beceremedim,
    Benden aldıklarının yokluğuna alışmayı..


    Bazen yürüdüğüm vakit sokakta,
    Tanıdık yüzler selam verdiğinde hani,
    El uzatıp
    Ayak üstü dost sohbetlerine tuttuklarında beni,
    Kaçırsalar da başka yöne hemen,
    Fark ediyorum seni soran gözlerini..
    Buz gibi oluyor uzattığım elim..
    Yarama tuz katılmışçasına kanıyor yüreğim..
    Hoşça kal deyip ayrıldığımız yerde,
    Hep yarım kalan bir söz duruyor söyleyemediğim..

    Göz yaşı ağır gelir bu kaldırımlara..
    Bu yüzden hep içine doğru kanar göğsüme açtığın yara…
    Sonra gün biter el ayak çekilir şehrin sokaklarından….
    Ve ben sabaha dek
    Küfrederim seni alıp götüren karanlıklara….

    Çorbama tuz katmayı sen öğrettin..
    Çay’a şeker kıtlamayı..
    Dost olmayı bir yanınla,
    Bir yanınla sevdanın en özgür zirvelerine tırmanmayı..
    Yorulmayı kadınlığında,
    Ve hep biraz daha büyümeyi kavganın ortasında..

    İnsan bir kez yalnız kalmaya görsün…
    Bir daha karışamıyor kalabalıklara..
    Yitip gitmişse dost bildikleri,
    Üç beş kuruşa satılmışsa insan olma iradeleri,
    Soysuzluğun soytarısı olmuşsa bakışlar
    Ve bir de unutulmuşsa
    Sokak kavgalarında vurulup düşen arkadaşlar..
    Geriye kalmış olmak,
    Çok fazla anlam taşımıyor
    Geride bıraktıklarının yanında insanın..
    Çevirebilse
    Tersine döndürecek gidişini yelkovanın..
    Ama olmuyor,
    İnsan;
    Hep aynı yol alışlarında yoruluyor,
    Attığı voltaların..

    Nerdesin bilmiyorum kızılım..
    Ve ne zaman çözülecek içine düştüğüm bu kördüğüm..
    Ama duyarsan beni,
    Bilirsen seni özleyişlerimi,
    Otur birkaç satır mektup yaz gelmesen bile..
    Ve “yokluğunun resmini çizmeyi” anlat duvarlara..
    ”Sensizlikte nasıl yaşanır”ın güncesinden birkaç satır ekle..
    Bir de gökyüzüne bak ara sıra..
    Burada çoktan kurudu toprak,
    Çekildi sular,
    Benim hatırıma yağmuru bekle..

    Alıntıdır.




  • @HuZuN_CiCeGi birşey değil de sabah sabah insan bu şiirlerle tuhaf oluyor erkende şöle 1 ufak açıp içesim geliyor .


    Öylesine Bir Mektup

    Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.

    Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?

    Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.

    Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.

    Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Yapış yapış, vıcık vıcık bir yalnızlık bu. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.

    Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başı içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.

    Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.

    "Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum da.

    Neler yazmışım diye merakımdan.

    Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.

    Can DÜNDAR



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ghostly -- 6 Mart 2006; 11:27:57 >




  • İçme o illetiBoşver biz şiirlerle sarhoş olalım daha güzel
  • Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

    Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

    Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?

    ''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

    Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?

    Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...

    Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?

    Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

    Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?

    Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

    Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?

    Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

    Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?

    Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

    Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

    Nereden bileceksin?

    Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.

    Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.

    Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..

    Ama sen hiç benimle olmadın ki...
    YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...





  •  @)--)- SeVGi DaĞaRCıĞı -(--(@

    Kaybedilmiş iki sevda artığıyız artık birtanem.İkimiz değiliz sadece, kaybedilen yüreklerimizin yol kenarı hüznü...Boşver,sen kapat gözlerini bu duygulara benden iyi tiyatrocu yoktur, asla bilemezsin ben söylemedikçe doğruları...Cepheleri yok benim yazılarımın , okuduğum anlamlı sözcükler yer etmiyor zihnimde....sen şimdi gölgende otur , ben gidince nasıl hain ve sahtekar olduğumu kabul ettir kendine, biliyorsun uykusuzluğun sınırı yok benim için , ben uyumayacağım düşümde sırf seni görmeyeyim diye ...

    İki yanım çarpışıyor karnımda bir yerde , dik eğip boynumu yukarıdan kim kimi yiyecek bakıyorum. Her durumda kaybeden benim onu da biliyorum.... İnsana böyle borç verilir mi ? Benim diyene böyle şey ödetilir mi ?

    Bakışlar kuşatması vurgunuydu yüreklerimiz,tenha sevişmeler sızısı dudaklarımızda bağdaş kurardı… Kaybedilmiş bir kazançla direniyorduk hayata…Bundandı yetimliğimiz, öksüzlüğümüz bakışlarda...Gıpta edilecek bir sevdamız vardı..Kayda değer hüzünlerimiz vardı.Hüznümüzün yazılarını yazdık… İki yürek, iki ak alın, iki dik baştık..Şimdi anlıyorum ki alev, alev yanan yürek benimkiymiş,bu yanar kor yürek senin eserinmiş...Avutulmuş çocukmuşum..

    Şimdi iyi niyetin, ne kadar iyilik taşıdığını ölçüyorum,şimdi kime inanacağım onu düşünüyorum..
    Üvey sevgilerde beni seven sana sitemim.Bu yürek, senin neyine yanmış, bir kara kaşın bir ela gözün, bir tatlı sözün nesine aldanmış...

    Şimdi yasak dudakların bana,şimdi uzak sevdam sana...Artık ben seni kendime yasakladım..Ne garip titreyen dudaklarımın arasından ismin çıkmıyor kaç zamandır...kurşun oldu son sözlerin, her gün öldüm ama bak sözlerim bitti ama ben bitiremedim seni...Sana bugüne kadar kimseye anlatmadığım, şimdiye kadar bana ait kalan bir dünyayı anlatıyorum. Anlamak için yarın hayal gücüne ihtiyaç duyacağın bir masalın sonuna geldik ... Bundan sonra masallar yine sürecek, hayal gücüne yine ihtiyacın olacak...

    Sana kapıları açtığım bu dünya, sana cömert bir dünya olsun diye diliyorum.... Varlığını sadece hüznü anlayanların mutluluğu için adanmış bir dünya... Işıklarını sadece onu anlayanlar için parlasın, sıcaklığını sadece onlara sunsun... Bu dünya başkaları için gözdağı veren bir bora, hüznü anlayana huzur ve dinginlik olacak,biliyorum...

    Gitmelere dayanamıyorum artık,her gidenin, benden bir şeyler alıp gittiğini biliyorum.. Kendimi tamamen hazırladığımı artık sabrımın kalmadığını ta derinlerinde hissediyorum... Zaman benim için artık son kulvarını dönüyor.... Ruhum isyanların sonuna gelmiş artık o da yetti diyor..İnşallah o geceleri baktığın yıldızlara birgün erişirsin...ben mutlaka orada olcağım..
    HEP DEDİĞİM GİBİ OMUZUNUN ÜSTÜNDE SENİ KORUYOR OLACAĞIM......mutlu ol...



    Alıntıdır.




  •  @)--)- SeVGi DaĞaRCıĞı -(--(@


    Küçücük dalda yedi gül.
    Altısını rüzgar alır
    Ama biri kalır
    Bulayım diye onu.
    Yedi kez çağıracağım seni
    Altısında gelme!
    Ama söz ver;yedincisine
    TEK SÖZÜMLE GEL..
  • YAR O Kİ


    Falan, dağın ardında;
    Seslen, seslen, işitmez
    Filan toprak altında;
    Göz yaşları diriltmez

    Neye vardın, vardın da?
    Ufuk varmakla bitmez.
    Bir şey göster kadında,
    Tılsımını eskitmez

    Yar o ki, hep yadında;
    Eskimez ve eskitmez.
    Muradı muradında,
    Seni bırakıp gitmez

    N.F.K
  • Biliyorum, sevmeyeceksin beni. Telefonlarıma cevap
    vermeyeceksin.
    Cevap versen bile öyle yorgun, öyle isteksiz çıkacak ki sesin, bir
    küfür
    gibi. Sevmeyeceksin beni biliyorum, sevgimden tanıdın beni. O yanık, o
    hasta
    bakışımdan, uçuruma atlar gibi sevdalanışımdan. Sevmek deyince hemen
    ardından ölüm dememden. Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır
    gibi
    çırılçıplak gerçeğe uyandırdın beni. Uyandırdın ve kaçtın. Çünkü sen de
    benim gibiydin. Sen de benim gibi, seni sevmeyeni severdin hep. Sana
    acı
    vereni, seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı. Çıkınca, bir küfür
    gibi
    konuşanı severdin. Sen de benim gibi, seni incitip, üzeni severdin.
    Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan. Beni sevmeyecektin
    biliyorum ama öyle susamıştım ki kendim gibi birini sevmeye, öyle
    muhtaçtım
    ki kendim gibi birini özlemeye, öyle muhtaçtım ki? Seni tanır tanımaz
    çözüldüm. Sana da olmuştur: Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin
    gibi
    birini bulunca, kendini tutamaz, her şeyi, belki de söylenmeyecek her
    şeyi o
    an garip bir telaşla o an söylersin. Hatta söylerken anlarsın
    battığını,
    giderek çıkmaza girdiğini ama yine de engeleyemezsin kendini. Sanki
    bilerek
    kendi mutluluğunu kendi ellerinle bozmak istersin, kendinden gizli bir
    öç
    alır gibi, sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi, sanki sevilmek
    istemiyormuş gibi.. Bir tür gurur muydu bu? Bir gün nasıl olsa ve hiç
    olmadık bir anda alınıp koparılmadan, kendi ellerimizle onu yok etmek,
    bizim
    gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu hayata, bu hayatın zorba,
    burjuva
    kurallarına bir tür başkaldırış mıydı yoksa?

    Bir şizofren çocuk tanımıştım. Tam karşımda duruyordu. Gencecik
    yakışıklı bir çocuktu. Şizofren olduğunu biliyordu, biliyordu
    iyileşemeyeceğini. İkide bir, önce kollarını uzatıp,sonra avuçlarını
    açıyor
    ?Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı?? diyordu. Derken,
    avuçlarını boşluğa kapatıyordu. Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca
    yapmıştı. Tekrar, tekrar, tekrar?
    Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi, tam mutluluğu
    yakalaşmışken
    kaybetmiş gibisin.

    Ve ne acı ki, hep bizi sevmeyecek olanları seveceğiz ikimiz de.
    Ne
    acı ki, hep bizi üzüp, incitenlere bağlanacağız. Bizden bir çift güzel
    söz
    esirgeyenleri özleyeceğiz. Öylesine amansız seveceğiz onları.
    Biliyorum, bu
    yüzden böylesin. Anıların hatıraların dağılmış her yere, sen ayrı
    yerlere
    savrulmuşsun. Bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret
    ediyorsun.

    Sen de benim gibi,
    ? Toparlayıp da ne yapacağım, sonunda birileri gelip, herşeyi,
    biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine titrediğim her şeyi daha önce de
    olduğu
    gibi, hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup gitmeyecek mi?? diye
    düşünüyorsun. Biliyorum, sen, benim için, hiçbir zaman ulaşamayacağım o
    insanın hayalisin. Ailemdeki insanlar gibisin, çok romantik, çok
    duygusal ,
    çok yaralı?.

    Yine aradım seni, yoksun. Bulsam bile, küfür eder gibi
    konuşacaksın
    biliyorum.Sıkılacaksın benden, kapatmak, konuşmamak için bahaneler
    uyduracaksın beni dinlerken ve ben yine anlatmamam gereken şeylerden
    bahsedeceğim sana .Sen ise, benden sıkılacaksın. Oysa, bir kere
    çözüldüm
    sana, bir kere senin gibi olduğumu hissettirdim. Oysa baştan beri
    biliyordum, sen, seni sevmeyenleri seversin, tıpkı benim gibi. Ama öyle
    özledim ki kendim gibi birini sevmeyi?

    Yine aradım seni yoksun? Beni de birileri arıyor.Ben de senin
    gibi
    hiç cevap vermiyorum. Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geriye sen
    kalıyorsun. Oysa, o sıralarda, birileri de seni yok ediyor. Aslında, bu
    oyunda, herkes birbirini yok ediyor. Ben, birilerini ,o birileri,
    başkalarını, sen beni, seni bir başkası? Hem çok iyi biliyorum. Beni
    sevsen
    de hiç kapanmayacak yaram, hiç kapanmayacak ? Avuçların hep boşluğa
    kapanacak. Tıpkı o şizofren çocuk gibi..






  • hep birini özledim kimi özlediğimi bilmeden.hep birini sevdim kimi sevdiğimi bilmeden.hep birini bekledim kimi beklediğimi bilmeden.karşılık beklemeden sevdim sadece.ben aşk acısını sevdim.geceleri sessiz sessiz ağlamayı sevdim.kalp çarpıntısını sevdim.galiba ben aşka aşık oldum.
  • Seni sen yapan ne varsa aldım,
    Artık hepsi benim!
    Vermem sana bir lokma aşk,
    Hasret vermem sana,acı vermem!
    Kıymetini bilecek misin bakalım,
    Acıyı acı yapan ayrılığı
    Hasretle yanıp tutuşan aşkı
    Yada her gün adınla uyanan aşığını!

    Oturup ağlar mısın çocuk gibi,
    Açıp ellerini dua ederken,
    Acaba beni çağırır mısın?
    İçten içe pişmanlık duyar,
    Bana yaptıklarını anlamaya çalışır mısın?

    Muhtaç olmak gibi bir şey aşk,
    Onsuz su içmen imkansız
    Bir gülüş uğruna ölümü göze alırsın,
    Ama yersiz sen asla anlayamazsın!
    Kalbin mühürlü senin
    İstesen de aşık olamazsın!

  • 
Sayfa: önceki 1920212223
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.