Half Life oynamak için Yazıcıoğlu'na gidip, her yeri dolaşıp, en uygun fiyata en iyi bilgisayarı toplamışım. Full ayarda oynayacağım oyunu. Yaz mevsimi, yanımda bir arkadaş var. İştahla gezmişiz Yazıcıoğlu'nu. Sonunda bilgisayarı toplamışız, Yazıcıoğlu'nun kapıdan çıkıp sola dönmüşüz, keyfimiz yerinde. Çocuklar gelip "abi film oyun program lazım mı?" diye soruyorlar. Karşıda Karaköy iskelesi görünüyor, masmavi gökyüzü, masmavi boğaz, vapurlar, sıcak bir yaz günü, gülen mutlu, umutlu insanlardan oluşan gürültülü bir kalabalık. Tüm restoranların önü tıklım tıklım. E öyle ya yemek sudan ucuz nasılsa. Saatlerdir ayaktayız, yorulmuşuz, susamışız, elimizde bilgisayar kasası, gidiyoruz Borsam'da lahmacun yemeye. Bir yandan da planlar yapıp arkadaşa anlatıyorum. "Migros'tan cam şişe kola, cips, çikolata ne bulursam alacağım, bu gece uyumak yok". O gece oturdum pc başına, yanımda buz gibi kola, 2-3 türlü cips, çikolatalar, jelibonlar ve oyun başladı "welcome to city 17". En çok aklımda kalan şey o tasasız, mutlu ve gürültülü kalabalık. Gülen gençler ve insanlar. |
Bildirim