Şimdi Ara

RÜYADAKİ DÜNYA da yoksa gerçek mi? (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
121
Cevap
0
Favori
4.338
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: matrixx034


    quote:

    Orjinalden alıntı:


    quote:

    Orjinalden alıntı: _ETUSCH_


    kur'anı düşünüyorum
    Hadis Kitaplarını düşünütyorum
    Dini düşünüyorum
    camileri düşünüyorum
    olmayan bir şey düşünemiyorum olan şeyleri düşünebiliyporum yada düşünebildiğim şeylewr olabiliyor
    demekki bunların hepsi var


    Ancak bu itiraz veya kaçış yöntemlerinin hepsi geçersiz ve zayıftır.

    Burada anlatılanları inkar edecek kişinin, tüm algılarımızın beynimizde oluştuğu gerçeğini reddedecek bilgilerle gelmedikçe, söyleyeceklerinin bir değeri olmayacaktır. Görüntünün ve tüm hislerimizin beynimizde oluştuğu gerçektir.

    Ancak bir insan açık gerçeği kavradığı halde bu görüntüleri oluşturanın Allah olduğunu inkar edebilir, "bu konuyu düşünmek ağzımın tadını kaçırıyor" diyebilir, "maddenin aslını hiçbir zaman göremediğimi düşündükçe içim sıkılıyor", "hayatımın hiçbir anlamı kalmadı" diyebilir.
    Hiçlik haline gelip, Allah'tan başka hiçbir varlık kalmıyor olması bu insanın ağırına gidiyor olabilir.


    Ancak, "gördüklerimi gözlerimle görüyorum" veya "gördüklerimin dışarıda asılları var" diyemez. Çünkü bunları kanıtlayacak hiçbir bilimsel delile veya gözleme sahip değildir, olamaz da. Zaten, en koyu materyalist dahi tüm görüntüyü beyninde gördüğünü kabul etmektedir.





    Kimsenin bunlara itiraz ettiğini sanömıyorum..

    _ETUSCH_a cevap verdiğini sanan insan bu görüntülerin dışarıda olduğunun ispatlanamayacağını söyledikten sonra hangi mantıkla materyalizmden bahsediyor anlamıyorum bu resmen aptallık be azıcık mantıklı olun




  • kim materyalizm varlığından bahsetmiş???????????????????
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    bu arkadaşların amacının ne olduğunu ben keşfettim. amaçları sanırım farklı olmak. diyorlar ki, iş olmuş

    bitmiştir, sadece görüntüleri bize yansıtılmaktadır. iş olmuş bitmişse, bizim şu an burada değil, işin bittiği

    yerde olmamız gerekmezmiydi? iş bitmişse burada ne işimiz var? neden eski görüntüler bize yansıtılıyor?

    gecikme neden?



    c4 benzeri İtiraz: "Allah'ın bize bu görüntüleri seyrettirmesinin amacı bizi imtihan etmektir kuşkusuz. Fakat zaten bütün fiillerin yaratıcısı olan Allah neden böyle bir imtihan ortamı meydana getirmiştir?"



    Cevap: Elbette ki, insanların tavırlarının nasıl olduğunu görmek için Allah'ın onları denemeye ihtiyacı yoktur. Çünkü tüm olayları, zamanları ve mekanları yaratan Rabbimizdir. Allah zamandan ve mekandan münezzehtir. Bizim için geçmiş ve gelecek olan olaylar, O'nun katında tek bir an içinde yaşanıp son bulmuştur. Ancak, Allah, yarattığı imtihan ve sebepler içinde, insanların kendi tavırlarına şahit olmaları, neden cennete veya neden cehenneme gittiklerini bilmeleri için, bizlere bunları yaşatmaktadır. Allah'ın dost olduğunu, sonsuz adaletli, merhametli ve şefkatli olduğunu bilen bir insan, Allah'ın bu yaratışından razı olur.



    Allah, bizlere Kendi katında olup bitmiş olayları izlettirmektedir. İnsana ise, bunları kendi yapıyormuş, kendine ait bir iradesi varmış hissini vermektedir. Ve bu his içinde bize, Kuran aracılığı ile bildirdiği herşeyden sorumlu olduğumuzu haber vermektedir. Bizim sorumluluğumuz, Rabbimizin bize emrettiklerini yerine getirmektir. Bunun ötesini ise ancak Rabbimiz dilerse öğrenebiliriz. Bu sırrı ve hikmeti Allah dilerse bize dünyada veya ahirette gösterebilir. Veya hiçbir zaman göstermeyebilir. Allah'ın bir ayetinde bildirdiği gibi, "... Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbirşeyi kavrayıp-kuşatamazlar..." (Bakara Suresi, 255) Her ne olursa olsun Allah bizim sahibimiz ve velimizdir. O halde bize düşen, bize sonsuz nimetler bağışlayan Allah'a güvenmek, O'nun her yarattığından razı olmaktır.



    Bazı kimseler tarihte maddenin hakikati konusunu kavramışlar ancak Allah'a olan imanları ve Kuran'ı kavrayışları zayıf olduğu için sapkın inançlar üretmişlerdir. "Herşey nasılsa hayal, o zaman ibadetlere ne gerek var" diyenler olmuştur. Bunlar son derece sapkın ve cahilce fikirlerdir. Herşeyin Allah'ın bize gösterdiği bir görüntü olduğu doğrudur. Ancak, Allah'ın bizleri Kuran'dan sorumlu tuttuğu da kesin bir gerçektir. Bizim yapmamız gereken Allah'ın emir ve yasaklarına büyük bir titizlikle uymaktır.

    Allah Kuran'da, insana ruh ile ilgili çok az bilgi verildiğini bildirir. Sonuç olarak, Allah bu imtihan görüntüsünü bir amaçla yaratmıştır. Allah bu amacı ayetlerinde şöyle bildirir:

    Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)

    Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. (Al-i İmran Suresi, 186)

    Bu imtihanın birçok hikmeti vardır. Bunlardan biri bizim denenmemiz ve buna göre sonsuza kadar cennet veya cehennemde olmamızdır. Diğer bir hikmeti ise, insanların kendi yaptıklarına hayatları boyunca şahit olmaları, ahlaklarını ahiret gününde Kuran ahlakı ile kıyaslayıp neden cenneti veya neden cehennemi hak ettiklerini görmeleri olabilir. Ancak, bunun en doğrusunu Allah bilir. Biz ancak dua ile Allah'tan bize ilmini açmasını, göstermesini isteyebiliriz.

    MADDENİN GERÇEĞİ KONUSUNA GELEN tüm İTİRAZLARA CEVAPLARı aşağıdaki linkte derli toplu bulabilirisniz..

    http://www.harunyahya.org/imani/hayalmadde/hayalmadde7.html




  • quote:

    Orjinalden alıntı: cerende


    Elbette ki, insanların tavırlarının nasıl olduğunu görmek için Allah'ın onları denemeye ihtiyacı yoktur. Çünkü tüm olayları, zamanları ve mekanları yaratan Rabbimizdir. Allah zamandan ve mekandan münezzehtir. Bizim için geçmiş ve gelecek olan olaylar, O'nun katında tek bir an içinde yaşanıp son bulmuştur. Ancak, Allah, yarattığı imtihan ve sebepler içinde, insanların kendi tavırlarına şahit olmaları, neden cennete veya neden cehenneme gittiklerini bilmeleri için, bizlere bunları yaşatmaktadır. Allah'ın dost olduğunu, sonsuz adaletli, merhametli ve şefkatli olduğunu bilen bir insan, Allah'ın bu yaratışından razı olur.



    Allah, bizlere Kendi katında olup bitmiş olayları izlettirmektedir. İnsana ise, bunları kendi yapıyormuş, kendine ait bir iradesi varmış hissini vermektedir. Ve bu his içinde bize, Kuran aracılığı ile bildirdiği herşeyden sorumlu olduğumuzu haber vermektedir. Bizim sorumluluğumuz, Rabbimizin bize emrettiklerini yerine getirmektir. Bunun ötesini ise ancak Rabbimiz dilerse öğrenebiliriz. Bu sırrı ve hikmeti Allah dilerse bize dünyada veya ahirette gösterebilir. Veya hiçbir zaman göstermeyebilir. Allah'ın bir ayetinde bildirdiği gibi, "... Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbirşeyi kavrayıp-kuşatamazlar..." (Bakara Suresi, 255) Her ne olursa olsun Allah bizim sahibimiz ve velimizdir. O halde bize düşen, bize sonsuz nimetler bağışlayan Allah'a güvenmek, O'nun her yarattığından razı olmaktır.



    yukardaki açıklamalar güzel ama sana bir sorum olacak


    cerende, maddenin zihnimizde gördüğümüz bir hayal olduğunu söylemek İslam dini ile bağdaşır mı?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi arsimsek -- 21 Şubat 2006 0:48:44 >




  • Isra suresi 85. Ayet:

    "Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”

    Ama yok bir dakika. Harun Yahya sitesinde insan ruhunun tüm sırları zaten açığa çıkmıştı öyle değil mi? İnsan ruhunun tüm görüntüleri nasıl teker teker kopyalar halinde algıladıkları, insan ruhuna görüntülerin nasıl izlettirildiği günümüz teknolojisi gereği artık biliniyor öyle ya. O zaman ya hükmünü kaybetmiş bir ayet ile karşı karşıyayız ya da "insanların gördükleri hayaldir ve bunu gören ise ruhtur" diyenlerde bir tuhaflık var. Hala tartışılabilir mi bazı şeyler acaba? İslama uygun mu değil mi diye? Bilmem.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: trackfind500

    Isra suresi 85. Ayet:

    "Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”

    Ama yok bir dakika. Harun Yahya sitesinde insan ruhunun tüm sırları zaten açığa çıkmıştı öyle değil mi?



    yorumsuz cevap

    quote:

    RUH HAKKINDA İNSANLARA AZ BİR BİLGİ VERİLMİŞTİR

    Sana ruh'tan sorarlar; de ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az birşey verilmiştir." (İsra Suresi, 85)


    Kaynak Kurandan genel bilgiler kitabı
    http://www.harunyahya.org/imani/genelbilgiler8.html




  • quote:

    Orjinalden alıntı: arsimsekyukardaki açıklamalar güzel ama sana bir sorum olacak


    cerende, maddenin zihnimizde gördüğümüz bir hayal olduğunu söylemek İslam dini ile bağdaşır mı?



    Bazı Müslümanlar, maddenin bir hayal olduğu gerçeğinin İslam dini ile bağdaşmadığını öne sürmekte ve geçmişte din alimlerinin bu gerçeği kabul etmediklerini iddia etmektedirler. Oysa bu doğru değildir. Aksine burada anlatılanlar Kuran ayetleri ile tamamen mutabıktır; hatta birçok ayetin, cennet ve cehennem, sonsuzluk, zamansızlık, ölümden sonra diriliş, ahiret gibi Kuran'da bildirilen konuların kesin bir kavrayışla anlaşılması açısından da son derece önemlidir.

    Elbette ki bu konu bilinmese de, bir insan gerçek imanı yaşayabilir. Allah'ın Kuran'da bildirdiği herşeye gönülden ve hiçbir şüphe duymadan iman edebilir. Ama şunu belirtmek gerekir ki, bu konu insanın imanda ve yakinde derinleşmesini sağlar ve nitekim geçmişte birçok önemli İslam alimi de, bu gerçeği bu yönde açıklamışlardır. Yalnızca yaşadıkları dönemde bilimin bu konuyu henüz açığa çıkarmamış olması ve konuyu yanlış anlamaya müsait akımların varlığı, onların bu anlattıklarının yayılmasını ve geniş kitlelerce bilinmesini engellemiştir.



    Maddenin gerçek mahiyetini açıklayan İslam alimlerinden biri ve en önemlisi "hicri onuncu asrın müceddidi" sayılan ve asırlardır tüm İslam dünyasının büyük saygısını kazanmış olan İmam Rabbani'dir. İmam Rabbani'nin, Mektubat adlı eserinde bu konuyla ilgili çok detaylı izahlar bulunmaktadır. İmam Rabbani, Allah'ın, kainatı "his ve vehim mertebesinde", yani algı derecesinde yarattığını bir mektubunda şöyle açıklamaktadır:

    Yukarıda şöyle bir cümle kullandım: 'Sübhan Hak'kın halkı (Allah'ın yaratışı), his ve vehim mertebesindedir.' Bunun manası şu demeye gelir: 'Allah-u Teala, eşyayı öyle bir mertebede yaratmıştır ki, o mertebede eşya için his ve vehimden gayrı bir yerde sübut (sabitlik) ve husul (varlık) yoktur.47


    Dikkat edilirse, İmam Rabbani, bizim gördüğümüz alemin, yani tüm varlıkların "his ve vehim mertebesinde", yani algı düzeyinde yaratıldığını özellikle vurgulamaktadır. Bu vehim mertebesindeki alemin dışında (hariçte) ise sadece Allah'ın Zatı vardır. Gerçekte bu "dışta" (hariçte) kavramı da farazi bir kavramdır; çünkü bir vehmin vücudu yoktur, hacim kaplamaz. İmam Rabbani, "eşyanın" (yani şeylerin, tüm maddelerin) hariçte bir varlığı olmadığını şöyle anlatır:

    Hariçte Yüce Hak'tan başka mevcut değildir... Belki de şanı büyük Allah'ın yaratması ile vehim mertebesinde sübut (sabitlik) bulmuştur... Eşya, hariçte nasıl kendisinin vücudu olmayan birşey ise, hariçte onun gözükmesi dahi, kendi renksizliği iledir... Eğer onun için bir görüntü sabit olur ise, o vehim mertebesindedir. Eğer onun bir sübutu (sabitliği) var ise, o dahi, yüce Allah'ın vehim mertebesindeki sanatı iledir. Hulasa, onun sabitliği ve görüntüsü tek mertebede olmaktadır. Sübutu bir yerde, görüntüsü dahi ayrı bir yerde değildir... Onun hariçte bir nişanı yoktur ki, orada görünür ola..."48


    Sonuç olarak, İmam Rabbani'nin de izahlarından açık bir şekilde anladığımız gibi, biz bilimsel olarak da, akıl ile düşündüğümüzde de, algıladığımız görüntülerin dışımızda bir aslı var mı yok mu asla bilemeyiz. Biz sadece zihnimizde bize gösterilen görüntüyü görürüz. Bu görüntüyü tüm detayları ile yaratan ve bize izlettiren ise alemlerin Rabbi olan Allah'tır.


    Yegane mutlak varlığın Allah olduğunu, Allah'ın tüm kainatı vehim mertebesinde yarattığını açıklamış olan bir diğer büyük İslam alimi, Muhyiddin Arabi'dir. İlimdeki derinliği nedeniyle "Şeyh-i Ekber" (en büyük şeyh) olarak da anılmış olan Muhyiddin Arabi, Fusüs-ül Hikem (Hikmetlerin Özü) adlı kitabında kainatın Allah'ın tecellilerinden oluşan bir gölge varlık olduğunu şöyle açıklamıştır:

    Biz diyoruz ki, bilmelisin ki, Hak'tan başka varlıklar, yahut alem adıyla anılan şey, Hak'ka nispetle bir şahsın gölgesi gibidir. Böyle olunca masiva, yani Allah'tan başka olan varlıklar, Allah'ın gölgesidir... Gölge şüphesiz histe mevcuttur.49


    Muhyiddin Arabi'nin aşağıdaki sözleri ise, kendisini Allah'tan müstakil bir varlık olarak gören, kendisini mutlak bir varlık zanneden insanlara verilmiş açık bir cevaptır:

    İş benim sana anlattığım gibi olunca alem, mefhumdur. Onun gerçek bir varlığı yoktur. Bu ise hayalin manasıdır. Yani sen kendi nefsinde zannettin ki alem zait bir şeydir. Kendi nefsi ile var olmuştur. Hak'tan hariç bir varlıktır. Halbuki kendi nefsinde böyle değildir. Görmez misin ki, gölge sahibinden peyda olmuş ve ona bitişik olduğu halde zahiri görünüşte sahibinden ayrılması imkansızdır... Mesele sana anlattığımız gibi olunca bil ki, sen hayalsin. Bütün idrak ettiğin ve "o Hak'tan ayrıdır" yahut "o ben değilim" dediğin varlıklar da hep hayaldir. Şu varlığın hepsi de hayal içindedir. Gerçek varlık, zatı ve aynı itibarıyla ancak Allah'tır.50

    Muhyiddin Arabi'nin bu sözlerinde belirttiği gibi, insan Allah'ın Kendisinden üflediği ruhu taşıyan, Allah'ın tecellisi olan bir varlıktır. Tek mutlak varlık Allah'tır. İnsan ise hayal olandır. Bu çok önemli bir gerçektir ve aksi düşünüldüğünde insan büyük bir yanılgının içine düşmüş olur.



    İmam Rabbani ve Muhyiddin Arabi'nin yanı sıra Mevlana Cami de, Kuran'ın işaretleri ve akıl yoluyla bulduğu bu hayret verici gerçeği, "kainatta ne varsa hepsi vehim ve hayaldir. Ya aynalardaki akislerdir, ya da gölgeler gibidir" diyerek dile getirmiştir.


    Görüldüğü gibi, büyük İslam alimleri bu gerçeği bütün açıklığı ile açıklamışlardır ve dolayısıyla bu konunun Kuran'a ve sünnete karşı olduğunu iddia etmek veya İslam alimlerinin kabul etmediğini öne sürmek inandırıcı değildir. Ayrıca, şu da unutulmamalıdır ki, tüm görüntüleri beynimizde gördüğümüz kimsenin inkar edemediği kesin olarak ispatlanmış bir gerçektir. Geçmişte bu gerçek bilimsel olarak bilinemeyeceği için, bazı İslam alimlerinin bu gerçeği ortaya koymamış olmaları doğaldır. Ayrıca, maddenin hayal olduğu gerçeğini bazı çevreler sapkın bir inançla açıklamışlar ve dinin hükümlerini ve kurallarını ortadan bu şekilde kaldırmaya çalışmışlardır. Bu tür sapkın ve samimiyetsiz akımlar nedeniyle de, bazı İslam alimleri Müslümanları bu tür tehlikelere karşı uyarmışlardır. Fakat bunlar bu gerçeğin sapkın yorumlarıdır. Burada anlatılanlarla karıştırılmamalıdır.


    Nitekim İmam Rabbani, maddenin aslı konusunu yanlış yorumlayarak sapan filozoflardan da bahsetmiş, kendisinin anlattığı gerçek ile bu filozofların sapkın görüşlerinin çok farklı olduğunu özellikle vurgulamıştır. Mektubat'ında bu konuda şu yorumu yapmıştır:

    Alem için 'mevhum' sözümüz, şu manaya değildir: 'O vehmin yapması ve yontmasıdır.'... Elbette, o sözümüzün manası şudur: Sübhan Hak, alemi vehim mertebesinde yarattı... Vehim, oluşu olmayan bir zuhurdan ve vücuddan ibarettir. Bir noktanın cevelanla (hızla) dönmesinden doğan bir daire misalidir. Onun da zuhuru vardır, amma vücudu yoktur...

    Bu arada, mecnunlar güruhu sofestaiyenin (felsefecilerin) kail olduğu (söylediği) mevhum ise, bir başkadır. Bunların kail oldukları (söyledikleri) vehmin icadı ve hayalin yontmasıdır. İki mana arasında çok fark vardır."51


    İmam Rabbani'nin belirttiği gibi, Eski Yunan'daki sofistler "madde kendi kendimize yarattığımız bir algıdır" demişlerdir. Bu görüş, akli ve ilmi yönlerden saçma ve dinen de sapkındır. Doğrusu ise, baştan beri vurguladığımız gibi, maddenin Allah'ın yarattığı bir algı olduğudur.



    Felsefecilerin bu sapkın görüşleri ile bizim tarafımızdan açıklanan ve İslam alimleri tarafından haber verilmiş olan "madde, Allah'ın yarattığı bir vehim"dir açıklamasını karıştırmak ise çok büyük bir hata olur.



    47- Mektubat-ı Rabbani, 357. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 163
    48- Mektubat-ı Rabbani, 470. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, s. 519
    49- Fusus-ül Hikem, çev. Nuri Gencosman, İstanbul 1990, s. 117-18
    50- Fusus-ül Hikem, çev. Nuri Gencosman, İstanbul 1990, s. 120-22
    51- Mektubat-ı Rabbani, 480. Mektub, çev. Abdulkadir Akçiçek, s. 543, 545




  • peki cerende arkadaşım hiçbir zaman mutlak varlıklar ile yüzyüze gelemeyecek miyiz? Sürekli algısal ortamla muhatap olduğumu bilmek bana sıkıntı veriyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: arsimsek

    hiçbir zaman mutlak varlıklar ile yüzyüze gelemeyecek miyiz? Sürekli algısal ortamla muhatap olduğumu bilmek bana sıkıntı veriyor.


    Tek mutlak varlık Allah'tır. Gördüğümüz diğer varlıklar Allah'ın tecellileridir. İnsanların genel kanısı hep kendilerinin ve gördükleri diğer varlıkların mutlak oldukları, Allah'ın ise, radyo dalgaları gibi kendilerini sardığı yönündedir. (Allah'ı tenzih ederiz) Oysa bunun tam aksi doğrudur. Yani var olan yalnızca Allah'tır. İnsanın Allah'ın Zatı'nı gözleriyle göremiyor olması onu aldatmamalıdır. İnsan nereye dönerse dönsün, kime bakarsa baksın, aslında gördüğü, baktığı her yerde Allah'ın tecellileri vardır. Üstelik bu, insana sıkıntı verecek değil aksine Allah'a iman eden bir insanın çok hoşuna gidecek bir gerçektir. Allah'ın tek mutlak varlık, bizimse bir hayal olmamız kul için bir şereftir. Böyle bir gerçek, insana sevinç verir. Rabbimize olan hayranlığımızı ve O'nun sonsuz kudretine olan teslimiyetimizi kat kat artırır.





    Ayrıca bu, insanın tüm dünyevi hırslarını doğal olarak ortadan kaldıracak, Allah'a hiçbir şekilde şirk koşmadan iman etmesini sağlayacak önemli bir bilgidir. Çünkü "Allah dışında bir başka mutlak varlık daha var" dendiğinde, o zaman o varlığı Allah'a eş koşmuş, ona Allah'ın gücü dışında ayrıca bir güç verilmiş olunur. Ama bu gerçeği bilen insan için böyle bir durum söz konusu olmaz. Böyle bir insan Allah'tan başka hiç kimseden korkmaz. Bir güç veya imkan elde ettiğinde, bunun gerçekte Allah'a ait olduğunu bilir. Hastalığına bir doktor çare bulduğunda, şifayı verenin Allah olduğuna kesin bilgiyle iman eder. Doktorun, Allah'ın sebepler içinde yarattığı şifa için bir vesile olduğunu bilir.


    Allah'ın yarattığı, her zaman için en güzeli ve en hayırlısıdır. Bu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır. Allah bir ayetinde şöyle bildirir:

    Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. (Fecr Suresi, 28)

    İnsanın daima Allah'ın yarattığı her olaydan hoşnut olması gerekir. O zaman bu bilginin, insanların, Allah'a olan yakınlıklarını nasıl artıracağı daha iyi kavranabilir. Ayrıca bu büyük gerçek göz önünde bulundurularak Kuran bir kez daha okunduğunda birçok ayetin hikmeti daha iyi anlaşılabilir.

    Ancak Allah'a iman etmeyen, dünya hayatına hırsla bağlı olan, ahireti ummayan, maddeci görüşe sahip insanlar için bu gerçeğin can sıkıcı, "vahim" bir durum olduğu gerçektir. Çünkü, hırsla bağlı oldukları herşeyin, mutlak varlık zannettikleri kişilerin gerçekte bir hayal olduğunu anlamaları onlar için büyük bir hayal kırıklığı ve bir yıkımdır. Bunu anladıklarında tüm yaşamları boyunca bir hayalin peşinde koşup hırsa kapılarak boşa yorulduklarını anlayacaklardır. Ve boş emeller edinerek gerçekleri inkar ettiklerini görüp, büyük bir pişmanlık yaşayacaklar, hatta son derece küçük duruma düşeceklerdir. Bu insanların hayal olan şeyleri gerçek zannederek aldanmaları ise onları ahirette büyük bir hüsrana uğratacaktır:

    İşte bunlar, kendilerini hüsrana uğratanlardır ve yalan olarak uydurdukları (düzme tanrılar da) onlardan uzaklaşıp-kaybolmuşlardır. Hiç şüphesiz bunlar, ahirette en çok hüsrana uğrayanlardır. (Hud Suresi, 21-22)

    Ama Allah'ı tek dost ve vekil olarak kabul eden, Allah'a gönülden bağlı kullar için, herşeyin hayal, Allah'ın tek mutlak varlık olması büyük bir sevinç vesilesi ve güzelliktir.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: cerende

    c4 benzeri İtiraz: "Allah'ın bize bu görüntüleri seyrettirmesinin amacı bizi imtihan etmektir kuşkusuz. Fakat zaten bütün fiillerin yaratıcısı olan Allah neden böyle bir imtihan ortamı meydana getirmiştir?"



    bu yazdıklarım tartışma amaçlı değildir. daha önce de yaptığınız gibi konuyu şahsileştirip olmadık mecralara sürüklemeyelim.

    benim neye itiraz edip neye etmediğimi nereden biliyorsunuz anlamıyorum.
    bu topicte iddia edilenlere itiraz ettim ve hala itiraz ediyorum. bir insan olarak, Allah'ı tasdik eden bir insan olarak itiraz ediyorum. yaşadığımız dünyanın ve içindekilerin bir hayal, bir vehim olduğunu iddia etmek ne dinle, ne de bilimle bağdaşmaz. bunu daha öncede söyledim ama kime? hala ortama ayetler yapıştırıp bunları asılsız davanıza mesned olarak anlamlarını eğip büküyorsunuz.

    maddenin, aslı yanında bir hayal mesabesinde olduğunu söyleyen tasavvuf üstadlarının sözlerini alıp, madde ve yaşam aslında fiziki olarak mevcut değildir, bizlere hissettirilen algılardır demek hangi akla hangi mantığa uyar? var olan şeylere yok demek ne derece sıhhatli bir yaklaşımdır?

    aslında herşey oldu bitti şu anda cennet yada cehennemdeki yerlerimizdeyiz, yaptıklarımız bize izlettiriliyor diyorsunuz. diyorsunuz da, o zaman yaptıklarımızı yaparken maddesel bir dünyada yaşadığımızı gözden kaçırıyorsunuz. madem yaşadık ve yaptık, neden izlettiriliyor? sebep ne? neyi neden yaptığımız bize neden izlettirilsin? zaten neyi neden yaptığımızı biliyoruz, Allah'ta biliyor, defterimize de yazılmış, ikinci bir tekrar izletme neden?

    bakın sizin yüzünüzden şu forumda dindar insanlar bilim düşmanı olarak algılanır oldular. artık yeter diyorum size başkada diyecek bir şey bulamıyorum.

    dediğim gibi, daha önce yaptığınız gibi olayı kişiselleştirmeden yukarıdaki sorulara cevap verinde biz de aydınlanalım. kendi yaptığını bilen, yaptıklarını ondan daha iyi bilen Allah'ta var iken, herkesin defterine de yaptıkları eksiksiz yazılmış iken, neden cennet yada cehennemdeki yerini bulmuş olan insana buradan yaptıkları ikinci bir kez hissettiriliyor olsun? siz bu davaları nerden türetiyorsunuz? topiği canlı tutmak için fasılalarla mesajlar atarak akıl ve fikir sahibi insanları bu delilsiz davanıza ortak edeceğinizi gerçekten düşünüyormusunuz?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4


    aslında herşey oldu bitti şu anda cennet yada cehennemdeki yerlerimizdeyiz, yaptıklarımız bize izlettiriliyor diyorsunuz. diyorsunuz da, o zaman yaptıklarımızı yaparken maddesel bir dünyada yaşadığımızı gözden kaçırıyorsunuz. madem yaşadık ve yaptık, neden izlettiriliyor? sebep ne? neyi neden yaptığımız bize neden izlettirilsin? zaten neyi neden yaptığımızı biliyoruz, Allah'ta biliyor, defterimize de yazılmış, ikinci bir tekrar izletme neden?



    dediğim gibi, .., neden cennet yada cehennemdeki yerini bulmuş olan insana buradan yaptıkları ikinci bir kez hissettiriliyor olsun? siz bu davaları nerden türetiyorsunuz?




    Allah, bizlere Kendi katında olup bitmiş olayları izlettirmektedir. İnsana ise, bunları kendi yapıyormuş, kendine ait bir iradesi varmış hissini vermektedir. Ve bu his içinde bize, Kuran aracılığı ile bildirdiği herşeyden sorumlu olduğumuzu haber vermektedir. Bizim sorumluluğumuz, Rabbimizin bize emrettiklerini yerine getirmektir. Bunun ötesini ise ancak Rabbimiz dilerse öğrenebiliriz. Bu sırrı ve hikmeti Allah dilerse bize dünyada veya ahirette gösterebilir. Veya hiçbir zaman göstermeyebilir. Allah'ın bir ayetinde bildirdiği gibi, "... Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbirşeyi kavrayıp-kuşatamazlar..." (Bakara Suresi, 255) Her ne olursa olsun Allah bizim sahibimiz ve velimizdir. O halde bize düşen, bize sonsuz nimetler bağışlayan Allah'a güvenmek, O'nun her yarattığından razı olmaktır.


    Elbette ki, insanların tavırlarının nasıl olduğunu görmek için Allah'ın onları denemeye ihtiyacı yoktur. Çünkü tüm olayları, zamanları ve mekanları yaratan Rabbimizdir. Allah zamandan ve mekandan münezzehtir. Bizim için geçmiş ve gelecek olan olaylar, O'nun katında tek bir an içinde yaşanıp son bulmuştur. Ancak, Allah, yarattığı imtihan ve sebepler içinde, insanların kendi tavırlarına şahit olmaları, neden cennete veya neden cehenneme gittiklerini bilmeleri için, bizlere bunları yaşatmaktadır. Allah'ın dost olduğunu, sonsuz adaletli, merhametli ve şefkatli olduğunu bilen bir insan, Allah'ın bu yaratışından razı olur.


    Bu imtihanın birçok hikmeti vardır. Bunlardan biri bizim denenmemiz ve buna göre sonsuza kadar cennet veya cehennemde olmamızdır. Diğer bir hikmeti ise, insanların kendi yaptıklarına hayatları boyunca şahit olmaları, ahlaklarını ahiret gününde Kuran ahlakı ile kıyaslayıp neden cenneti veya neden cehennemi hak ettiklerini görmeleri olabilir. Ancak, bunun en doğrusunu Allah bilir.




  • arkadaşlar amacım tartışmak değil ancak bir kaç şey söylemek isterim bu konuda. hare rama'nın müsamaha göstereceğini umuyorum çünkü şahıslarla tartışmak gibi bir niyetim yok.

    eğer Allah bize yapıyormuş hissini vererek izlettiriyor derseniz, o zaman neyi kimin yaptığını ve neyi kime izlettirdiğini de açıklamanız gerekir. eğer yapılanlar izlettiriliyorsa, birileri birşeyler yapmıştır ki izlettirilmektedir. bunları yapan x, y, z şahısların zaten yaptıkları belli. yani dünyaya gelmişler ve bir şeyler yapmışlar. sonra bunların yaptıkları belli iken daha bunlara ne ve neden izlettiriliyor olsun?

    aslında söylemek istedikleri şu: Allah herşeyi biliyor ve ruhların da ne yapacaklarını biliyor. bunları peşinen cennet ve cehenneme yerleştirmiş, itiraz edipte biz neden buradayız dememeleri için, bunlara dünya diye bir yer olsaydı orada bunları yapacaktınız diye izlettiriyor diyorlar. söyledikleri özetle bu.

    şimdi soruyorum o halde, peygamberlerin bu filmde rolleri neydi? onlarda mı birer figüranlar bu senaryo içerisinde? peygamber gelseydi de böyle yapacaktınız denmesi için mi onlarda bu senaryoya dahil edildiler?

    peki o zaman neden hz.peygamber ölüm sonrası insanın karşılacağı bir takım alemler ve haller hakkında uyarıda bulundu? kabir alemi, berzah alemi, bunların sizin ileri sürdüğünüz senaryo içerisinde yeri ve gereği nedir? bakın sadece bu bile sizin öne sürdüğünüz bu davaya tamamen ters. eğer dediğiniz gibi olsaydı, ölüm ile izlettirilme bitmiş olmalıydı. ama hz. peygamber bizlere ölüm ile birlikte nelerin başladığını, bizleri nelerin beklediğini haber vermiştir. insan kabre girecek, berzaha gidecek, mahşer, hesap, mizan, sırat var. bunlar ne oluyor? demekki ortada bir izlettirilme yok. ortada yaşanan bir süreç var.

    şimdi sizden, madem dediğiniz gibi ise, insanın dünya hayatını bitirecek ölüm ile birlikte bu izlettirmenin bitmiş olması gerekirken neden ölümü müteakip bazı hallerin insanı beklediğini açıklamanızı rica ediyorum.

    birde, doğrusunu Allah bilir diyorsunuz ama, üzerine basa basa da iddia ediyorsunuz.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    arkadaşlar amacım tartışmak değil ancak bir kaç şey söylemek isterim bu konuda. hare rama'nın müsamaha göstereceğini umuyorum çünkü şahıslarla tartışmak gibi bir niyetim yok.

    eğer Allah bize yapıyormuş hissini vererek izlettiriyor derseniz, o zaman neyi kimin yaptığını ve neyi kime izlettirdiğini de açıklamanız gerekir. eğer yapılanlar izlettiriliyorsa, birileri birşeyler yapmıştır ki izlettirilmektedir. bunları yapan x, y, z şahısların zaten yaptıkları belli. yani dünyaya gelmişler ve bir şeyler yapmışlar. sonra bunların yaptıkları belli iken daha bunlara ne ve neden izlettiriliyor olsun?

    aslında söylemek istedikleri şu: Allah herşeyi biliyor ve ruhların da ne yapacaklarını biliyor. bunları peşinen cennet ve cehenneme yerleştirmiş, itiraz edipte biz neden buradayız dememeleri için, bunlara dünya diye bir yer olsaydı orada bunları yapacaktınız diye izlettiriyor diyorlar. söyledikleri özetle bu.

    şimdi soruyorum o halde, peygamberlerin bu filmde rolleri neydi? onlarda mı birer figüranlar bu senaryo içerisinde? peygamber gelseydi de böyle yapacaktınız denmesi için mi onlarda bu senaryoya dahil edildiler?

    peki o zaman neden hz.peygamber ölüm sonrası insanın karşılacağı bir takım alemler ve haller hakkında uyarıda bulundu? kabir alemi, berzah alemi, bunların sizin ileri sürdüğünüz senaryo içerisinde yeri ve gereği nedir? bakın sadece bu bile sizin öne sürdüğünüz bu davaya tamamen ters. eğer dediğiniz gibi olsaydı, ölüm ile izlettirilme bitmiş olmalıydı. ama hz. peygamber bizlere ölüm ile birlikte nelerin başladığını, bizleri nelerin beklediğini haber vermiştir. insan kabre girecek, berzaha gidecek, mahşer, hesap, mizan, sırat var. bunlar ne oluyor? demekki ortada bir izlettirilme yok. ortada yaşanan bir süreç var.

    şimdi sizden, madem dediğiniz gibi ise, insanın dünya hayatını bitirecek ölüm ile birlikte bu izlettirmenin bitmiş olması gerekirken neden ölümü müteakip bazı hallerin insanı beklediğini açıklamanızı rica ediyorum.

    birde, doğrusunu Allah bilir diyorsunuz ama, üzerine basa basa da iddia ediyorsunuz.



    +1

    bu izlettirilme çürüdü sanırım..

    kader le alakalı olan ALLAH ın sonsuz ilmi ile ezel ve ebedi kuşatan ilmi ile ,olanı,olacağı önceden bilmesi yine onun ALLAH "U EKBER dediğimiz sıfatlarındandır.
    bir de gözden kaçırmayalım ALLAH hiç bir boş iş yapmaz.O bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.
    bilmeden ALLAH ı israf etmek le isnat etmeyelim.DİKKAT bu noktaya..
    bütün alemi yoktan var eden ALLAH tır.bütün ALEMLER de O ol dediğinde daha da farklı bir yapıya bürünebilir.Ölümden sonraki hayata malzemede olabilir.
    ALLAH BÜTÜN NOKSAN SIFATLARDAN MÜNEZZEHTİR.O HİÇ BİR ŞEYİ İSRAF ETMEZ.




  • bişeyi anlayamıyorum güzel bir konu diyorum ve okuyorum sonra diğer yazılan yorumları okuyorum veee yine aynı şey harun yahya yandaşlarının kendi düşüncelerinden uzak sadece kopyalayıp artık neredeyse ezberleyeceğimiz sözleri. hepimizin inancı kendine ,konudan çıkarak sadece kim daha çok ALLAHI daha daha iyi biliyoryarışına dönüşüyor hoş ben bu konuda hy oluşumuna sadece gülüyorum kitaplar yazılmış güya gerçekler anlatılmış bazı teoriler çürütülmüş kimin umrunda kimin eli kimin cebinde belli değil bu insanlarda benim anlayamadığım nasıl oluyorda yüzleri kızarmadan dolaşabiliyorlar insanın önce kendi içinde kendine saygı duyması gerek yoksa bizimi yanlış biliyoruz? itici geldiklerini ne zaman anlayacaklar çok merak ediyorum?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: emell

    bu insanlarda benim anlayamadığım nasıl oluyorda yüzleri kızarmadan dolaşabiliyorlar insanın önce kendi içinde kendine saygı duyması gerek yoksa bizimi yanlış biliyoruz? itici geldiklerini ne zaman anlayacaklar çok merak ediyorum?


    hiç bir zaman anlamayacaklar. harun yahya manken bacılarını kovalamaya devam edecek, kukla kılıklı playboy bozuntusu müridleri de mahkemelerde sürünmeye devam edecekler, aynı zamanda da bu milletin dinine imanına kefil olup irşada devam edecekler!!!

    almancı nickli arkadaş bir ara bunlara "yeter artık bu milletin imanıyla oynadığınız, basın gidin kendi tekkenize d.varlar" demişti ama ben diyemiyorum, çünkü forum kuralları müsaade etmiyor.

    tutarlı şeyler iddia edin, özellikle de ayetleri sorumsuzca yapıştırarak kafanıza göre eğip bükmeyin hycp'ciler




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4


    quote:

    Orjinalden alıntı: emell

    bu insanlarda benim anlayamadığım nasıl oluyorda yüzleri kızarmadan dolaşabiliyorlar insanın önce kendi içinde kendine saygı duyması gerek yoksa bizimi yanlış biliyoruz? itici geldiklerini ne zaman anlayacaklar çok merak ediyorum?


    hiç bir zaman anlamayacaklar. harun yahya manken bacılarını kovalamaya devam edecek, kukla kılıklı playboy bozuntusu müridleri de mahkemelerde sürünmeye devam edecekler, aynı zamanda da bu milletin dinine imanına kefil olup irşada devam edecekler!!!

    almancı nickli arkadaş bir ara bunlara "yeter artık bu milletin imanıyla oynadığınız, basın gidin kendi tekkenize d.varlar" demişti ama ben diyemiyorum, çünkü forum kuralları müsaade etmiyor.

    tutarlı şeyler iddia edin, özellikle de ayetleri sorumsuzca yapıştırarak kafanıza göre eğip bükmeyin hycp'ciler


    C4 sen söleyemiyorsan ben söleyim!!!!Bende müslümanım yanlış anlaşılmasın...



    ''yeter artık bu milletin imanıyla oynadığınız, basın gidin kendi tekkenize d.varlar...''

    Al dedim C4 forumdaki mod'lar insanların amaçlarına göre yasaklıyorlar merak etme senin yaptığın şeyde bi ard niyet yoksa kimse bişey demez...rahat rahat konuşabilirsin




  • quote:

    Orjinalden alıntı: cerende


    Ancak, Allah, yarattığı imtihan ve sebepler içinde, insanların kendi tavırlarına şahit olmaları, neden cennete veya neden cehenneme gittiklerini bilmeleri için, bizlere bunları yaşatmaktadır.



    Peki siz şu an nerede olduğunuzu düşünüyorsunuz? Cennetten mi yayınlanıyor görüntüleriniz yoksa cehennemden mi? Cennette iseniz bu tür yazıları yazmanıza gerek yok çünkü zaten cennettesiniz. Yok cehennemdeyseniz hiç boşuna uğraşmayın zaten bu yazılarla daha farklı bir yere gideceğiniz oldukça tartışılır. Haaaaa "biz bu tür yazıları şu an yazıyoruz çünkü bakın biz nasıl cennetlik olduk" diye şov yapıyorsanız inanın bana o vakit eline kalem alıp yazı yazan herkes cennete gitmiş demektir. Fazla iyimsersiniz.




  • nerde olduğumuzu Allah bilir, demek ki sizin 2 ihtimalde geçersiz olduğuna göre bir problem yok sanırım
    (son not: Bilgi getiremeyenler herzamanki gibi kötü söze sığınmışlar, ee normal yani)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi alpaar -- 14 Mart 2006; 4:10:22 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: alpaar

    nerde olduğumuzu Allah bilir, demek ki sizin 2 ihtimalde geçersiz olduğuna göre bir problem yok sanırım
    (son not: Bilgi getiremeyenler herzamanki gibi kötü söze sığınmışlar, ee normal yani)


    Bak arkadaş. Sizlere küfredilse de, sövülse de, hatta dövülseniz de, mahkemelerde sürünseniz de sakın kendinizi savunmaya, sakın tepki vermeye, sakın kızmaya, sakın sinirlenmeye çalışmayın. Eeee niye? Çünkü karşınızdaki bilgiden yoksun zavallı insanlık sırf sizler gibi değerler insanlar karşısında nasıl cehennemlik olduklarının şovunu yapıyorlardır. Buna emin olun. Nasıl olsa sizler nasıl cennetlik olduğunuzu sergiliyorsunuz. Gönlünüz ferah olsun!

    Son not: Yaşınız kaç sizlerin merak ediyorum.




  • Bu topiki daha önce okumamıştım, seyrettirme savını burada görünce şaşırmadım desem yalan olur. Harun Yahyayla alakasını da bilmiyordum.
    Bunları neden söylüyorum, şu sebeple:
    Birkaç yıl önce bir miraç kandilinde bazı sorular oluştu beynimde. Peygamberimiz miraca çıkıyor ve ona orada Cennettekiler de Cehennemdekiler de gösteriliyor. Aklıma gelen soru, 'hani Peygamberimiz cennete ilk girecek kişiydi, o halde bu cennettekiler nasıl girdi ki Peygamberimiz dışarıdan 3. kişi olarak seyredebiliyor bunları?' Soruma kendi mantığımca şu şekilde cevap verdim: 'Peygamberimiz madde dünyasından gitti, ama orası mekandan da zamandan da münezzehtir. Yani kıyamet çoktan koptu, sur üflendi, insanlar dirildi, hesaplar görüldü, herkes ait olduğu yere konuldu'
    Yani aslında zamansızlık kavramı üzerinde düşününce ben de kitabımı okuduğumu hissettim. Bunları bir yerden duymadım ve okumadım, mantığım bana şu anda belki de hesap gününü yaşadığımı ve bir filmmişçesine bana hayatımın seyrettirildiğini, ve bilmediğim bir yerlerdeki su*fi'nin, dünyadaki su*fi'ye kızdığını, hadi kalk, şunu da yap, bunu da yap, git helalleş... türünde isyanlar ettiğini düşündüm.




  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.