Yarbay
19 Ocak 2009
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
13 üye
Görüntülenme
Toplam: 445 (Bu ay: 1)
Gönderileri
Arkadaşlar bugün hava kompresörü ile pcyi temizledim ardından akşam açmaya çalıştığımda masaüstüne geldiğinde görüntü gelmiyor.

Onboard üzerinden kullanıyorum şuan.

Problem ne olabilir acaba?
Arkadaşlar bugün hava kompresörü ile pcyi temizledim ardından akşam açmaya çalıştığımda masaüstüne geldiğinde görüntü gelmiyor.

Onboard üzerinden kullanıyorum şuan.

Problem ne olabilir acaba?
Discord'ta konuşurken masaüstündeki uygulamaların (oyunlar, şarkılar, Youtube vb.) sesleri diğerlerine de gidiyor. Discord'un kendi sitesinden araştırdım ama soruna çözüm bulamadım. Yardımcı olursanız sevinirim.
Anakart Asus Maximus Rampage VIII Extreme

Arkadaşlar i7 7700k işlemci ile birlikte taktım ama açılmadı bios güncel değilmiş neyse güncellettim.
Akşama kadar sürdü bu işler zaten. Sonra eve geldim Windows 10 home kurdum. Ardından masaüstü açıldı. HDD'imi görmüyor
Ağ banlatısını görmüyor 1 2 kaç şey daha var.

Her neyse manuel diğer pcden sürücüleri indirdim kurdurmuyor, kurarken donuyor hata veriyor pc kitleniyor.

Böyle bir hata verdi

Whea Uncorrectable Error

CLOCK_WATCHDOG_TIMEOUT hatası

böyle bir hata daha verdi
Heralde sorun anakartta vay arkadaş yıllardır pc kullanırım aldığım en pahalı anakart beni mahvetti çok sinir bir durum.

http://steamcommunity.com/profiles/76561198076463749/

M4A4 | Asiimov Dış Görünüş: Görevde Kullanılmış : 210 TL
AWP | Asiimov Dış Görünüş: Görevde Kullanılmış : 150 TL
AWP | Hiper Canavar Dış Görünüş: Az Aşınmış : fiyat isteyin
SSG 08 | Ejder Ateşi Dış Görünüş: Fabrikadan Yeni Çıkmış :fiyat isteyin
USP-S | Leş Onaylandı Dış Görünüş: Az Aşınmış :fiyat isteyin
AK-47 | Avcılık Sporu Dış Görünüş: Az Aşınmış :fiyat isteyin
StatTrak™ Glock-18 | Çöl İsyancısı Dış Görünüş: Az Aşınmış : fiyat isteyin

Havale edebilir ya da Ankara içi elden teslim alabilirsiniz.
myClub oynayan arkadaşlar bir araya gelsek turnuvalara oanberaber girsek olmaz mı?

Bu arada kimler oynuyor?
Arkadaş pc'imde normalde 8gb ram vardı ben gittim aynı ramlerden bugün bir daha aldım.

16gb yapmak istedim slotları doldurdum pc açılmadı. Ramlerin hepsi aynı.

PCye taktım pc açılmadı nedendir acaba, ramleri 8gb'a düşürünce tekrar açıldı.

4x2=8gb Gskill 1600 mhz ramler



Sanitarium’un damakta bıraktığı tadı, ruhta bıraktığı izi tarif etmek kolay iş değil.


İnsanlara canınızın neden tımarhanede kafasını duvarlara vuran akıl hastalarını, suratları ve vücutları deforme olmuş çocukları, bir Aztek tanrısı olan Quetzalcoatl’ı bir kez daha görmeyi istediğini, o anları neden tekrar yaşamak istediğinizi anlatmak gerçekten zordur. Benzer bir hissi yaşamak için kaç yıl bekledim ben, haberiniz var mı? O yüzden Stasis’i kollarımı kocaman açıp “hoş geldinnnn” diye karşılamamı kimse garipsemesin lütfen.

Stasis: Hani uzun uzay yolculuklarında adamı derin bir uykuya sokarlar, yolun nasıl geçtiğini anlamaz ya. İşte o hale stasis deniyor. Düşünün ki bu derin uykudan bir anda uyanıyorsunuz ve kendinizi bindiğiniz gemide değil, başka bir gemide buluyorsunuz. Hem de yola birlikte çıktığınız karınız ve çocuğunuz yanınızda değil.

John, sen bir ürünsün.

İşte John Maracheck kendisini tam da bu durumda buluyor. Başlarda ne olup bittiğini anlamazken etrafı araştırmaya başladığımızda ipuçlarını yakalamaya başlıyoruz. Groomlake isminde bir tıbbi araştırma gemisindeyiz. Çoğu yer kan içinde; parçalanmış cesetler, sağda solda tek tük organlar, tuhaf biçimde deforme olmuş vücutlar. Ve nedense bulduğumuz tüm kayıtlarda insanlardan “ürün” diye bahsediliyor. Yo dostum yo, hikayeyle ilgili başka bir bilgi vermeyeceğim çünkü oyun tamamen hikaye üzerine kurulu ve keyif kaçırabilecek en ufak bir şey bile söylemek istemiyorum.



Groomlake gemisinde dolaşırken tekinsiz atmosfer bir an bile peşinizi bırakmıyor. Yazıya Sanitarium ile giriş yapmamın tek sebebi oyunların yaşattığı his değil elbette, Stasis’in grafik tarzı da Sanitarium’a çok benziyor. Ve aynı onun gibi gerçek bir korku oyunu yapmak için illa birinci şahıs kamerasına veya bir anda böö diye ortaya çıkan yaratıklara ihtiyaç olmadığının en güzel kanıtlarından biri var karşımızda. Oyunun izometrik grafikleri yeterince karanlık, kanlı ve grotesk ama asıl vurucu yan bu değil. Asıl bomba oyunun anlatımında ve size sahneleri tasvir edişinde yatıyor. Örneğin imlecinizi ekranda dolaştırırken “kısmen büyümüş organik madde” isminde bir şey görüyorsunuz, grafikten bunun ne olduğunu çözmeniz pek mümkün değil. Alttaki açıklamada ise aynen şöyle yazıyor: “Loş ışıkta gözleriniz aşağıdaki et yığınının içinde birkaç şekil seçiyor. Bir kolun kıvrımı, bir kafanın kısmen görünen tepesi ve cenin pozisyonu almış bir bedenin belkemiği”. Bir PDA okuyorsunuz, diyor ki: “Petersi geriye doğru bükülmüş, kafası dizlerinin arasından geçmiş halde buldular. Yakın zaman içinde yürüyebilecekmiş gibi durmuyor.” İşte bu ayrıntılı anlatım çoğu yerde tüylerinizi diken diken etmeye yetiyor. Ve bu söylediğim de çok önemli, oyunun hikayesi yoğun olarak PDA’lar ve o PDA’larda okuduğunuz günlük kayıtları, anlatılar, anılar yoluyla anlatıldığı için “basıp geçer, oyunuma bakar” diye düşünürseniz Stasis’ten alabileceğiniz keyif ciddi zarar görür, uyarmadı demeyin.


Bebek ağlamalı oyun güzel oyundur

Bu pis anlatıma bir de sesleri eklemek lazım. Duvarların arkasından gelen çığlık sesleri, balçık gibi sıvının içinde hareket etmeye çalışan hilkat garibesi vücutlar, bebek ağlamaları, nereden geldiği belli olmayan fısıltılar. Oyun kulaklarınızı da bir an bile rahat bırakmıyor ve atmosferi olması gerektiği gibi iyice karartıyor.

Stasis’in en güzel yanlarından biri de günümüz adventure oyunlarında görmeye alışık olduğumuz “kolaylaştırıcılardan” uzak durmuş olması. Öyle tek tuşa basarak ekranda tıklayabileceğiniz neler var diye görmek yok. Eskisi gibi piksel avına çıkmanız gerekiyor, imleci ekranda dolaştırıp nelerin tanımlı olduğuna bakıyorsunuz. Tabi bu yüzden bazen bazı bulmacalarda takılmanız mümkün, ama işin zevki zaten orada değil mi? Bazı bulmacaları çözmek için epostalardaki veya PDA’lardaki ipuçlarını kullanmanız gerekiyor mesela, yoksa sıvı tanklarını delmeden önce vanayı üç kez çevirmeniz gerektiğini kolayca gözden kaçırabilirsiniz. Bu tür şeyleri gözden kaçırmanızın sonuçlarından biri de ölmek. Evet, bu oyunda harika biçimde ölebiliyorsunuz. Mesela morgdaki fırını açıp karşısında “aa ne güzel fırın” diye beklerseniz çığlıklar atarak, cayır cayır yanıyorsunuz (ve bu başarınız için ölümün ismiyle anılan “başarımlar” kazanıyorsunuz). Anlıyorsunuz ki orada ölmemek için öncesinde başka birşeyler yapmanız lazım. Bazı yerlerde sırf ölmek uğraştığım doğrudur ama napayım, çok güzel ölüyor kerata.



Stasis resmen bir aşk çocuğu gibi. İçinde Dead Space de var, EventHorizon da. Biraz Alien var mesela, azıcık da Doom. Biraz Sanitarium var ve hatta SystemShock. Ama bir yandan da bunların hiçbirine tam olarak benzemeyen, kendine has harika bir anlatıma ve inanılmaz bir atmosfere sahip. Stasis uzun zamandır özlemini çektiğim o gerçek “bilimkurgu - korku” oyunu işte. Stasis“işte böyle olmalı” dedirten bir oyun ve bu oyunun Güney Afrikalı bağımsız geliştirici TheBrotherhood stüdyosunun ilk oyunu olduğuna inanmak cidden çok güç. Hemen şimdi kendinize bir iyilik yapın Stasis’i hemen alıp kendinizi korkunun kollarına bırakın.






OYUN AYRICA ŞUAN TÜRKÇE.



Kickstarter oyun projeleri son zamanlarda oldukça revaçta, oyun severlerin oldukça ilgi gösterdikleri bu projeler birçoğu başarı ile hayata geçiriliyor. Larian stüdyoları tarafından Kickstarter sitesi üzerinden düzenlenen bağış kampanyası ile hayatına başlayan Divinity Original Sin oldukça başarılı geri dönüşler aldı. Şimdi ise Divinity: Original Sin Enhanced Edition ile konsollarda boy gösteriyor. PC deki başarısını konsollarda gösterebilmiş mi gelin hep beraber bakalım. Divinity Original Sin Enhanced Edition, zaman dilimi olarak bir önceki oyunu olan Divine Divinity‘nin öncesinde geçmekte. Divinity oyuncular için sadece bir oyun olarak kalmıyor, aynı zamanda bir de Mod eklentisiyle birlikte karşınıza çıkıyor. Bu mod eklentisi ise size kendi haritanızı oluşturma ve başkalarıyla paylaşma imkanı sağlıyor.

Divinity: Original Sin Enhanced Edition, fantastik bir dünyada geçen bir oyun. Ana hikaye modu neredeyse doksan saat sürüyor. Doksan saat! İnanabiliyor musunuz? En son ne zaman bu kadar uzun süre hikaye anlatan bir oyun oynamıştınız? Ben hatırlayamıyorum. Larian Studios’un bu konuda inanılmaz bir iş çıkarttığını belirtmek gerek. Bu doksan saatlik oynama süresini ikiye katlama imkanınız da var. Çünkü Divinity: Original Sin Enhanced Edition, World Editor modu ile birlikte oyunculara sunuyor. Bu sayede diğer oyuncuların haritalarını ve hikayelerini tecrübe etme imkanına kavuşuyorsunuz. Ayrıca halen bahsetmediğimiz Multiplayer modu da bu süreyi ikiye katlıyor.



Divinity: Original Sin Enhanced Edition ne gibi yenilikler getiriyor. Yeni sürümde ekran ortadan ikiye bölünerek aynı bilgisayar (ya da konsol) üzerinden oyunu çok oyunculu modda oynayabilmenize olanak sağlıyor. Kamera artık 360 derece döndürülebiliyor. Diyalogların çoğu yeniden yazılmış ve artık tamamı seslendirilmiş durumda. Daha dengeli hale getirilmiş savaş sistemi, daha çok NPC, daha çok canavar, yeni bölgeler, yeni yetenekler, oyun motoru üzerinde yapılan geliştirmeler sonucu daha iyi performans… Enchanced Edition beraberinde oyuncuları kesinlikle mutlu edecek sayısız geliştirmeyle geliyor ve zaten birçok otoriteden övgüler alan oyun daha da harika bir duruma getirilmiş durumda. Ayrıca hali hazırda ilk sürümün doksan saat civarı bir oynanış sunan devasa bir deneyim olduğunu da hesaba katmak gerek. Enchanced Edition’daki güncellemeler ile birlikte bu deneyim daha da etkileyici bir kıvama gelmiş durumda. Girişte bahsettiğim üzere ana sürüme sahip olan PC oyuncuları bu sürüme ücretsiz olarak sahip oldular. Bir yükseltme olarak değil ayrı bir oyun olarak Steam kütüphanenize yerleşen oyunun oyuncuları üzebilecek tek tarafı ise ana sürümdeki kayıt dosyası ile uyumlu olmaması.



Gelelim hikayeye, oynadığımız karakterler evrendeki kötü gücü kullananları bulup avlamaya yemin etmiş bir çift, maceramıza bir deniz kenarı kasabasından başlıyoruz ve ilk görevimiz kasaba sakinlerinden birinin ölümü ile ilgili bilgi toplamak. Topladığımız ipucu sonucunda bu cinayette avladığımız kötü güçlerden kullanılmış. Bunu öğrendikten sonra ana senaryoya ilerleyen yolumuz açılmış oluyor. Oyunda, RPG türüne aşina olanların tanıyacağı sınıflar bulunuyor. Burada hepsini saymanın anlamı yok. Ancak çeşitlilik çok fazla olduğunu söyleyebilirim. Oyuncular dar bir koridora sıkıştırılmıyor. Knight sınıfında bir karakter yaratıp, kazandığınız tecrübe puanları ile hırsızlık ve kilit açma konusunda uzman birisi haline gelebiliyorsunuz.

Oyun sıra tabanlı bir RPG, yani savaş sırasında bire bir saniyelik hamleler bulunmuyor. Daha çok bir satranç tahtası gibi karakterlerimiz, savaş sırasında karşılıklı geçip konumlarını alıyor ve tur bize gelene kadar hamlemizi yapamıyoruz. Hamlelerimizin ise bir bedeli oluyor, yürümekten tutun bir yeteneğinizi aktifleştirmeye kadar her şeyi size o tur verilen puanlardan harcıyorsunuz. Yakın ve uzak dövüş olmak üzere sınıfları ikiye ayırabiliriz. Büyücü ve Rahip sınıfları da cabası. Her bir seviye ile karakterlerinizi geliştirme imkanı sunuluyor. Eğer Knight sınıfını tercih ettiyseniz, çift-elli kılıç konusunda uzman bir karakter olarak ilerleyebilirsiniz. Ama tüm sistemi alt üst etmek istiyorsanız, elde edilen puanları yay kullanmak için de harcayabilirsiniz.



Bu hikaye size çok sıradan gelmiş olabilir. Ama oynanabilirlik hiç de öyle değil. Yukarıda örneklerini verdiğim Kült RPG oyunlarında olduğu gibi sorunları sizin çözmeniz gerekiyor. Üzerinde soru işareti olan NPCler ile konuşmaktan ya da haritada görevinizin nerede olduğu bir oyundan bahsetmiyorum. Eski RPG oyunlarında olduğu gibi bu oyunu bir not defteri ile oynamanız gerekiyor. Gözünüze çarpan detayları bir kenara not etmelisiniz. Son olarak Divinity: Original Sin Enhanced Edition her ne kadar görsellik konusunda beklenenin altında kalınmış olsa da diğer bahsettiğim detaylarda iyi bir iş çıkarıldığını belirtmeliyim. Tavsiye olarak pc versiyonuna sahip olanların sadece rahatlık ve farklı bir deneyim açısından değerlendirmesi gereken yapım, seri ile tanışmak isteyen konsol oyuncuları için ise güzel bir merhaba niteliğinde…

Alıntı:"hayatimizoyun"


Victor Vran, Haemimont Games tarafından geliştirilmiş, EuroVideo Median tarafından dağıtımcılığı yapılan bir ARPG. Hikayesini kısaca özetleyecek olursak, karakterimiz Victor Vran, onun gibi bir yaratık avcısı olan kayıp arkadaşının peşinden, kraliçenin üzerindeki bir lanet yüzünden yaratıklar tarafından istila edilmiş bir ülkeye gelir ve arkadaşının peşindeyken, aynı zamanda bu ülkeyi yürüyen ölülerden ve yaratıklardan temizlemeye karar verir. Oyunun atmosferi de bu hikayeye gayet uygun, terkedilmiş sokaklar, mezarlıklar, bilimum korkunçlu mekanlarda, yaratıklara karşı mücadele veriyoruz. Oyundaki yaratıklar da gayet çeşitli. Zombiler, iskeletler, örümcekler, mumyalar vb yaratıklarla, öldürmemiz için Castlevania benzeri bir yaratık kitlesi sunulmuş bize.

Karakterimiz Victor Vran, herkesin ilk görüşte düşündüğü gibi, evet, Van Helsing’e bir hayli benziyor. Ama yaratık avcılarının arasındaki modanın bu olduğunu düşünürsek normal diyebiliriz bu duruma. Oyun ise, evet yine herkesin ilk görüşte düşündüğü gibi, Diablo ve Torchlight gibi oyunlara benziyor. Bu tür oyunlara “Diablo klonu” denmesinin bir sebebi var tabi. Ama oyun hikayesi ve oyun mekanikleriyle Diablo’nun gölgesinden az da olsa sıyrılmış.



Bu türdeki diğer oyunlardan farklı olarak, karakterimizin Class’ını seçmiyoruz, Victor, istediği silahı kullanabiliyor, istediği büyüyü atabiliyor. Ama eşyaları kullanarak hangisine yoğunlaşacağımızı seçip istediğimiz tarzda ilerleyerek belli bir konuda güçlenebiliyoruz ki yapmamız gereken de o.
Oyunda, çekiç, kılıç, rapier, orak gibi yakın dövüş silahları olduğu gibi, shotgun ve elektrik atan bir silah vb bir çok uzun menzilli silah da bulunuyor. Bu silahların ise her birinin özellikleri var ve karakterimizi geliştirmek istediğimiz yönde özellikleri olan silahları kullanarak gelişiyoruz bir bakıma. Silah dışında, zırhı bu tarzdaki diğer oyunlardaki gibi parça parça değil, tek bir outfit halinde giyiyoruz ve bunlar da bizim istediğimiz tarzı seçmemizde yardımcı oluyorlar, bir outfit büyü üzerine yoğunlaşırken, bir diğeri hasar ya da Hpmizi etkiliyor. Bu outfitleri de oyunda ilerledikçe açabiliyoruz.

Victor’ın yetenekleri her silah ile değişiyor. Skill barındaki yeteneklerimiz, her silah için değiştiği için de, yeteneklerini beğendiğiniz silahı kullanmak en mantıklısı. Silahlar, yaratıklardan düştüğü gibi, Saraydaki satıcılardan da alınabiliyor. Silahlar dışında, Destiny Card denilen, adı üstünde, kartlar var. Bu kartlar, bize bir takım özellikler veriyor. Topladığımız kartları, Victor’a giydirebiliyoruz, böylece, Crit attack şansı, Hasar vb özellikleri artırabiliyoruz. Aynı anda giyebildiğimiz kartlar sınırlı tabi ki, o yüzden en işinize yarayanı seçip giymeniz gerekiyor.
Her level atladığımızda, bize bir kaç ödül sunuluyor, bu ödüllerin bazıları da bu kartlar ama ekstra olarak bu kartları da Saraydaki bir satıcıdan satın alabiliyoruz.

Oyunda, büyü olarak, Demon Power denilen özellikler var. Bunları kullanabilmemiz için, yaratıkları öldürerek, ya da büyücüler için yapılmış outfiti giydiyseniz kendi kendine dolan, güç barıyla kullanabiliyoruz. Bu özellikler genellikle bir çok düşmana vuran güçlü büyüler olarak tasarlanmış. Bu büyüleri kullanarak bir çok düşmana aynı anda rahatlıkla hasar verebiliyoruz.



Victor Vran’ın bence muadillerinden en büyük farkı, zıplayabilmemiz. Bu oyuna bir çok değişik gameplay imkanı sunmuş. Duvardan duvara atlayarak çatılara çıkıp düşmanlarımızı oradan temizlemek ya da alakasız bir yere zıplayıp, gizli bir bölge bulmak ve oradan bir define bulmak gibi. Küçük bir şey gibi görünebilir ama bu tarz oyunları uzun süre oynadıktan sonra böyle bir değişiklik gerçekten büyük bir yenilik olarak görünüyor, en azından benim için.

Her girdiğimiz bölümde, belli “Challenge”lar var. Belli bir miktarda bir tarz düşmandan öldürmek, belli bir silahla düşmanları öldürmek, hasar yemeden belli bir sayıda düşman öldürmek gibi. Bunları yaparak ekstra experience, altın ya da eşya kazanabiliyoruz. Bazıları hemen yapılamıyor çünkü ileriki bölümlerde açılan bazı özelliklerin gelmesi gerekiyor, bu da oyunun yeniden oynanma olasılığını arttırıyor.

Victor Vran’ın bu tarz oyunlar içinde ön plana çıkamayacağı belli olsada, kendi türündeki diğer oyunlardan eksiği yok. Bu tür oyunları sevenlerin, Victor Vran’dan da zevk alacağını düşünüyorum, en azından benim için eğlenceliydi. Diablo’yu 108. kez kesmek yerine, Victor Vran’a da bir şans verebilirsiniz. İyi oyunlar.



Eşim ben bir arkadaşım 3 kişi co-op oynamaya başladık gayet tatlı ve güzel bir oyun yapmışlar çok eğlenceli.
Zıplama ve taklalar oyuna ayrı bir renk getirmiş.
Hakkında
Konum: Ankara
Forum İmzası:

Ölüm; başka bir baki aleme gitmek ve iman vesikasıyla
saadet sarayına girmek için bir terhis tezkeresidir.

Sistem ve Tercihleri
Mobil cihaz
Samsung
Takım
Beşiktaş
Steam
vii_outlaw
Temel Bilgiler ve İstatistikler
Aktiflik: Şu anda DH'de değil
Son Giriş: 2 ay önce
Son Mesaj Zamanı: 3 ay
Mesaj Sayısı: 4.823
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 5.484
İkinci El Bölümü Mesajları: 23
Konularının görüntülenme sayısı: 64.192 (Bu ay: 1.073)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 651 (Bu hafta: 0)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Oyun
Mesajları
İkinci El Referansları
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.