Yüzbaşı
11 Mayıs 2016
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
2 üye
Görüntülenme
Toplam: 59 (Bu ay: 0)
Gönderileri
Merhabalar.

Yakın zamanda sadece kişisel kullanım amacıyla, ömürlük olması için hizmet bisikleti almayı planlıyorum.
Şu an her ne kadar hacıemmilerde gördüğümüz bir model olsa da çocukluğumdan bu yana her zaman ağırlığı ve sağlamlığıyla hoşuma gitmiştir. Ne de olsa artık nostalji sayılabilir. Bu aşamada aklımda kalan ve herkes tarafından bilinen iki model bulunmakta.

* Bisan Roadstar GL
* Bianchi Milano 26

Bu iki modelde Türkiye içerisinde her yerde gördüğümüz modeller. Siz hangisini tercih edersiniz ? Ya da hangi modeli önerirsiniz. Yardımlarınıza ihtiyacım var.

Sağlıcakla.
Olmuyor. Yapamıyorum. Dayanamıyorum artık. Sistemin bu şekilde yozlaşmış olması benim sinir sistemimi altüst ediyordu.
Bozuk kronometrenin bana geldiğinde tıkır tıkır işlemesi tüm planlarımı mahvediyor, mental yorgunluğum analiz etmemi engelliyordu. İlk kanın döküleceği hissi, ağzımın köpürmesine neden oluyor yerli yersiz flashların ve tutuşturların bünyesinde mahkum oluyordum.

Her şey benim Challenger kümede yer edinip egomun ve kibrimin üst safhaya ulaşmasıyla başlamıştı.
Kendimi aritokrasinin ünlü bir neferi görüp, proleter diamond üyelerinden ayrı tutmamla başlamıştı.
Kayırmanın temeli liyakata dayalı olmakla birlikte, yönetim gücümün; yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne dayalı olduğunu düşünüyordum. İrademin çelikleşmiş yapısı asla başka kişilerin içerisinde olabilme hissiyatını bile düşündürmüyordu. O iğrenç Platin kokusunu arasıra duyuyor, kusmamak için kendimi zor tutuyordum.
Basitlikten ama, olgusunun tamamı matematiğe dayalı bilim yoluyla seçimlerimi yapıyordum. Shen, Malphite, Nautilus gibi dostlarım önüme gelen kayaları parçalamam için bana büyük bir mukavemet sağlıyordu. Kendimi üstün olarak gördüğüm bu meritokrasi yapının etkisi; karşımdaki düşmanların benden sadece toz götürmesine neden oluyordu. Çarpık ilişkilerin ve üzerime yapılan baskıların gıdıklayıcı etkisi, işkal politikasının gülümsetici etkisine neden olmaktaydı.

Mübalağa sanatımı her zaman ziyadesiyle çoşturuyordum. İstiktaba ihtiyaç duymamakla birlikte o zamanların sataşma yapısı asla bana uğramıyordu. Hiç kimse bir Challenger’a CTRL+6 yapamazdı.
Dur durak bilmeyen bu kibrim ve lakayt tavrım yeni gelişmelere açık değildi. Kapalı bir kale gibiydim. Varolan gücüm sonsuz kaynaklara dayanıyor, sezgisel gücüm her şeyin üstesinden geliyordu. Sezonların birbirini izlemesi ve yeni savaşçıların ortaya çıkışı Sun Tzu’nun meşhur bir lafını beynime dövme olarak kazıtmam düşüncesini ortaya çıkartı.
-Başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilmezsen, her savaşta tehlikedesin.

Sisteme ayak uydurmadan ilermem, gerilememe yol açarak Kinkou tarikatı gibi bir yapıya sahip olan beni, yavaş yavaş himayemden çıkarmaya devam ediyordu.
Güncel yama notlarını okuyamıyordum. Gözlerim kanıyordu. Çünkü zaten en iyisi olduğun hissi ağır basıyor, her şeyin ve daha doğrusu metanın değişme politikası; ben ve benim gibi olan aristokrat yapıdaki bünyelerden çıktığını doğruluyordu.

Her şeyin bir sonu var algısı, düşüncelerime ters geliyor ancak günden güne gerileme hissini, sızlanarak yaşıyordum.

Rework adı altında gelen sistem düzenlemeleri her defasında sırtıma ok gibi saplanıyor, elimi sırtıma götürdüğümde, Urgot’un nereden geldiği belli olmayan zinciri ellerimi bağlıyordu. Sıçrayıp kaçmak istediğimde aşılamaz Camille duvarı zihnimi hapsediyor, çıkmama engel oluyordu. Gangplank fıçıları beni sarhoş ediyor, ruhumun Yorick tarafından sömürülmesine engel olamıyordum.
Shen’in keskin iradesi beni ayakta tutmak için çabalasa da dengemi artık sağlayamıyordum. Malphite’ın taş zırhı bozguna uğruyor, proleter dünyanın eğlenceli Zoe’si beni amansız bir uykuya sürüklüyordu.

Kendimi tanıyamıyordum. Nereye ait olduğu bilememekle birlikte, kibrimi destekleyen sosyal statüm; bir bir LP gibi erimeye başlıyordu.

Vazgeçme fikri beni bulanıklaştırdı. Artık sadece içinde bulunduğum durumdan zevk sarhoşluğu içinde yaşamaya başladım. Sistem Kayn’ın duvardan kayması gibiydi. Ben yenilenmek istediğimde sistem sürekli canlanıyordu. Nautilus’un çapasını hep karavana sallıyordum.

Kaybettim, üzüldüm, yıprandım; haykırışlarımı Rek’Sai çığlığı bastırdı. Kimse duyamadı.

Artık en iyilerden biri değildim. Matematik deham bir çocuğun zevkinden öteye gidemedi.
İstatistik bilgim, kucağımdaki kadını Evelynn ultisi gibi kaçırdı.

Ayağım tökezlendi düştüm. Draktharr’ın kılıcı kalbime saplandı.
Korktuğumdan terledim, eski bir bronz gibi kokuyordum.
Leona’nın güneşine gülümsemek istedim; dişlerim gümüş akitler gibi parçalandı.
Yere düşen parçalarım altın değerindeydi ama platinden civa gibi toparlanamadım.
Yeniliğe, açıklığa, sistemin dürtülerine dayanamadım.
Verdiğim son nefeste ise bir Challenger kokusu duyuldu.
Öldüm.

Şimdi depresyon hırkamı giyerek, elimde buhurdanlıkla o platinlerin arasında kendime yol bulmaya gidiyorum.
Uzaktan Yasuo'nun sesini duyuyorum.
Flüt bu kez benim için çalıyor.
Toplanedeki idolüm Dyrus yayınlarındaki ses kalitesizliğidir.

Ortalama 35 Dk süren maçlarda, maç başladığından ilk 5-6 dakika boyunca monodan daha beter bir ses geliyor.
Bazen tamamen kesiliyor. Arada müzik sesi geliyor bastırıyor. Dyrus genelde OMG, Wtf dude..! çekiyor sürekli.

Güzel bir müzik yok. Olsa bile net değil. Akıcı konuşma yok. Sesler sürekli kesiliyor. Maçın yarısını sessiz izliyorsunuz. Hamamdan çıkma gibi boğuk sesler var. Hiç mi farkında değil ya da gerçekten sallamıyor mu bu durumu ?

;Ok.

Edit:idöl değil idol.
Selamlar konu başlığında belirttiğim gibi...

Daha önce öğrencinin biri sınıfta şampiyonların sözlerini ünlü kişilere uyarlamıştı.

Mesela Mevlana için; Adalet dediğin havalı bir sözcük sadece vs. şeyler yazıyordu. Ve bunun gibi mesela; gökyüzü dediğin sönmüş yıldızlardan ibaret. Sadece bunları hatırlıyorum.

Bu capsi gören,bilen ya da bu forumda paylaşılmış olan konu varsa yardımlarınız rica olunur.

İş sunumum için önemlidir.
Bilindiği üzere Malphite oyun içindeki en sağlam tank şampiyonlardan biridir.
Hatta kimine göre en iyi tank diyebiliriz. Ancak Malphite tank haliyle istenileni verebiliyor mu? Yoksa bunca insan Malphite’ı yanlış mı oynuyor?

Oyun içindeki tank şampiyonların belirli bir özelliği vardır. Genel amacıyla takım savaşlarını başlatmaya yönelik hareket ederler. Bazıları ise takım arkadaşlarını korumaya, gelen saldırılara göğüs germeye çalışırlar.
Bazı tank şampiyonlardan örnek vermek gerekirse;
Nautilus : Neredeyse her skilinde bir CC bulunan şampiyonlardan biri, Çapa ile çekip rakibi kitlersiniz. Yavaşlatırsınız, muazzam kalkan açıp saldırılara göğüs gerersiniz. Ultisiyle savaş başlatıp bitirebilirsiniz. Shen, Maokai gibi şampiyonlarda sağlam kitle kontrol etkisiyle tam istenileni vermektedir. Ancak tek muhtemeşem yönü Ultisi olan Malphite için; Full tank haliyle istenilen etkiyi gösterebiliyor mu?

Hepsi için tek tek, ayrıntılı bunu yapıyor bunu kullanıyor dememize gerek yok. Sanırım herkes hangi şampiyonun ne kadar etkisi olduğunu biliyor.
Konuyu dağıtmadan Malphite ile devam etmek istiyorum. Malphite ne yapıyor?
Neden tank, neden hasara yönelik oynanmıyor? Bunu irdeleyeceğim.

Zamanında üçlü kuvvet Malphite, AD Malphite denenmişti. Bunu da profesyonel arenada görmüştük. Ancak

Ben birçok görüşün aksine Malphite’ın tamamen AP oynanması gerektiğini düşünüyorum. En büyük özelliği bilindiği gibi ultisiyle tüm rakip takımı etkisi altına alıp, biraz da hasar vererek tam bir takım savaşı başlatmasını sağlamak. Peki ultisini kullandıktan sonra Malphite ne yapar? Başka ne etkisi olur. Basic ataklarla daha ne kadar etki edebilir. Tartışılır. Ancak herkes tarafından kabul görmüş etkileri vardır tabii ki. W skili sayesinde belirli bir oradan fiziksel hasar verebiliyor. E skili sayesinde ise zırh değerinin belirli bir yüzdesiyle ve yetenek gücüyle hasar verebiliyor. Hadi Q ile de dürtüp rakibin hızını azaltıp kendisi hızlanıyor diyelim. Peki.

Bence bunlar hiç efektif değil. İstenileni vermiyor.

Aslında Malphite için tam efektif (verimli) kullanmak istiyorsak tamamen AP item dizilimi gerekiyor. Zaten skillerinden seviye arttıkça belirli bir zırh değerine ve can değerine sahip olabiliyor. Ancak takım savaşını başlattıktan sonra geriye yapılacak pek bir şey bırakmayacak. AP itemlerle donatılmış bir Malphite takım savaşları başlayacağı zaman daha çok korkulan bir rakip olacaktır.

Luden, Maske, Lich gibi itemleri aldığımızı düşünürsek; olası bir savaşta ADC,APC gibi takımın bel kemiği olan şampiyonları ortadan kaldırılabilir.
Aslında Malphite tankken veya APC pozisyonundayken hiçbir zaman ilk hedefte olmayacaktır ve olmuyor. Ancak AP dizilimle birlikte çok hasar alsa dahi, hiçbir zaman standart bir APC gibi aniden erimeyecektir. Bahsettiğim şeyler alsında olumlu yanlarıydı ancak olumsuz olarak da birkaç şey söylemek istiyorum.

Lane aşamasında sıkıntılı bir süreç çekebilir. Mid veya Toplane oynayacaksınız. Karşı rakibiniz ya çok hasar veren bir şampiyon olacak ya da kolay kolay ölmeyen bir şampiyon. Minyon biçmeniz biraz zor, mana sıkıntısı var. Aşırı dürtülebiliriniz, geri kalabilirsiniz. Ancak 15-16 dakika civarlarında ana itemlerinden birini bitirdiğiniz zaman geri kalan aşamada rakip düşünsün.

Ulti kaçtığında geri dönüp gidemiyorsunuz, büyük ihtimal çok sıkıntılı bir duruma gelecektir. Kimseye dokunamadığınızı varsayarsak gri ekranı görmeniz ise kaçınılmazdır.
Ancak tank ve ap Malphite için ulti tutturduktan sonra büyük bir hengame koptuğu için kimse Malphite'a yönelik oynamadığından dolayı Tank yada AP dizilimde de asıl hedef Malphite olmayacaktır.

Ultisini dodgelayabilen var mı ? 5 Banshee ? LOL Malphite'ın ne zaman ulti atacağını kestirebilirsiniz ancak bundan kaçacak reflekse sahip olmak çok zor. Zaten durdurulamaz yapısı nedeniyle o ultiyi öyle de böyle de takımca yiyeceksiniz. Tank bir şampiyon haricinde ADC, APC veya Soraka gibi şampiyonlar direk silinecektir.

Amaç tamamen TF başlatmak ve sonuç odaklı düşünürsek en büyük etkiyi tamamen Full AP Malphite verecektir.
Bu sabah farkedilen bir duvar kağıdıdır.
Duvarda aleni bir biçimde HANDEM yazmaktadır. :)

LOL

Selamlar.

İşyerinde engellemeler olduğu için lolespor v.b sitelere giremiyorum.
Eğer maç tarihleri yayınlandıysa; buraya bir fikstur, ekran alıntısı gibi bir paylaşım yapabilir misiniz ?

Fenerbahçe'nin maçlarını takip edeyim diyorum.
Tank Karma'nın yavaş yavaş gündeme geldiği bu zamanda Toplane oynamaya başladım.
ADC seçimi için Hyper carry almasını rica ediyorum. Yanındaki support tamamen işlevsel; Lulu,Janna olabilir. Karma ile birlikte oyunda 2 Buhurdanlık ve Kefaret ile çok sağlam oyunlar dönebiliyor.

Karma için: Buzdoğan, Kefaret, Buhurdanlık çıkıyorum. Olası hyper carry seçiminde; Kog', Tw vs.
Adamı çok güzel koruyabiliyorsunuz.

Denemenizi tavsiye ederim. Önerileriniz varsa dinlerim.
Selamlar...
Bazı sorularım var. Biraz fırtına yapalım.

- Maokai oynuyorsun. Üzerinden Caitlyn ultisi var. Tam kafana gelirken minyona W attın.
Caitlyn ultisi vurur mu ?

- Akali oynuyorsun. Günateşi pelerini aldın. W açtın havuzun içindesin. Havuza bir şampiyon girdiğinde günateşi pelerini onu yakacaktır. O halde Akali görünür mü ?

- Minyona ışınlan attın. Karşı rakipte Trundle var. Minyonun altına kazık çıkarıyor. Işınlan bozulur mu ?

- Lee Sin minyona Q attı. Minyona giderken karşı rakipteki Tahm minyonu yuttu. Ne olur ? Tahm hasar alır mı ?

Sorular devam edecek.
İbrahim Tatlıses'in yıllar önce söylediği bir şarkı.
Bu şarkının çok önemli ve özel olmasının sebebi ise; tatlıses bu şarkıyı daha sonra hiçbir yerde söyleyememiştir.

Konser olarak geçen versiyonu da vardır. Yalnız ses ve altyapı albüm çekimi ile aynı olup sadece arka plana konser sesi eklenmiştir. Tatlıses bu parçayı söylerken gerçekten sesinin ulaşabileceği en üst noktaya çıkmıştır. 10-15 yıl önceki Tatlıses bile bu parçayı söylemeye cesaret edemez.

Tatlıses - Ferhat Güzel atışmasını herkes bilir. O zamanlarda F.Güzel bu parçayı söylemeye kalktığı sırada Tatlıses, dur bakalım başka parça söyleyelim diyerek şarkıyı söyletmek istemez. Ancak F.Güzel bu parçaya giriş yapar ve devamını getiremez. Çünkü Arabesk aleminin en zor parçalarından biridir. Tatlıses ise; şarkıya devam etmeye çalışmış ancak, nakarat bölümüne geldiğinde devam edememiştir ve şarkıyı noktalamıştır.

Eğer sağlam kafa ve güzel bir kulaklıkla dinlenilirse; gerçekten bu parçanın gelmiş geçmiş en sağlam arabesk parçalarından biri olduğuna hak getirilir.

Şimdiye kadar İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay gibi sağlam sanatçıların parçaları çok fazla kişi söylemiştir ancak kolay kolay herkes bu parçayı söylemek için cesaret edemez. Zaten araştırıldığında ise bu parçayı profesyonel olarak Neriman Kayseri haricinde kimse de söyleyememiştir.

Böyle sanatçıların ve böyle seslerin daha fazla yorumlanmadan aslını koruması gerektiğine inanıyorum.

Layıkıyla Dinleyiniz.
Hakkında
Konum: Yurt Dışı,Yurt Dışı
Forum İmzası:
Alacakaranlığın Gözü kurbanlarının çaresizliğini değil, yalnızca dengenin zarafetini görür.
Temel Bilgiler ve İstatistikler
Aktiflik: Şu anda DH'de değil
Son Giriş: 2 ay önce
Son Mesaj Zamanı: 2 ay
Mesaj Sayısı: 749
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 880
İkinci El Bölümü Mesajları: 0
Konularının görüntülenme sayısı: 41.018 (Bu ay: 452)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 543 (Bu hafta: 0)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Free to Play - MMO
Mesajları
İkinci El Referansları
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.