Şapur Çelebi, Kahkaha Molla, Süğlün Bey, Çıplak Kadı, Malak Ağa, Kız Pehlivan, Hacı Fişfiş gibi takma isimlerle anılan dalkavuklar, tahammül gösterdikleri şakalara mukabil belirli bir para almalarıyla tanınırlardı. Tanzimat Dönemi’ne kadar saraylarda ve konaklarda dalkavuk tutma geleneği vardı. Dalkavukların işi devlet büyüklerini ve varlıklı kesimi, eğlenmek istedikleri biçimde eğlendirmekti.
dalkavuğun burnuna fiske vurmak, fiske başına 20 para yüzüne mürekkep ya da kömür sürme 37 para kafasına yumruk indirme, yumruk başına 40 para merdivenden aşağıya yuvarlama 180 para kuyruğu dışarıda kalmak kaydıyla fındık faresini ağzına kapatma 400 para bostan kuyusuna sarkıtılarak su içinde bir süre bırakmak 600 para
bu şakalar sırasında dalkavuk ölürse, cenaze masrafı şakayı yapan tarafından karşılanırdı.
Şimdikiler en fazla süt banyosu yapıyor, buzlu badem s*k*yor.
Tarihî dönemlere ait şu hikâyeyle yazımızı tamamlayalım:
dalkavukPadişahın biri, patlıcanı çok severmiş. Bu yemekleri överek dile getirince, dalkavuk da, her seferinde onu tasdik ediyormuş. Padişah, daha sonra fikir değiştirmiş, bu defa ‘Karnıyarığı sevmem, imambayıldıdan nefret ederim’ deyince, gene dalkavuk padişahı onaylamış. Bunun üzerine padişah öfke ile dönmüş, ‘Biraz önce farklı konuştun. Patlıcanı öve öve göklere çıkardın. Şimdi ben fikir değiştirince, sen de fikir değiştiriyorsun’ diye çatmış. Dalkavuk cevap vermiş: ‘Padişahım ben patlıcanın değil, sizin dalkavuğunuzum.’ alıntı devam