Şimdi Ara

KIRIK MIZRAP (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
90
Cevap
0
Favori
1.866
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yusuf'u Kaybettim



    Yusuf; u kaybettim Kenan ilinde
    Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz
    Bu aklı fikr ile Leyla bulunmaz
    Bu ne yaredir ki çare bulunmaz

    Aşkın pazarında canlar satılır
    Satarım canımı alan bulunmaz
    Yunus öldüdeyu selan verirler
    Ölen beden imiş, aşıklar ölmez

    Yunus Emre
  • Yol



    Yar yüreğim yar, gör ki neler var,
    Bu halk içinde bize gülen var.

    Ko gülen gülsün, Hak bizim olsun,
    Gaafil ne bilsin,Hakk'ı seven var.

    Bu yol uzaktır menzili çoktur,
    Geçidi yoktur derin sular var.

    Girdik bu yola aşk ile bile,
    Gurbetlik ile, bizi salan var.

    Her kim merdane gelsin meydane,
    Kalmasın cana kimde hüner var.

    Yunus sen bunda meydan isteme,
    Meydan içinde merdaneler var.

    YunusEmre
  • Yarab Bu Ne Derttir



    Yarab bu ne derttir derman bulunmaz
    Yar bu ne yaradır merhem bulunmaz
    Benim garip gönlüm aşktan usanmaz
    Varıp yare gider hiç geri dönmez..

    Aşık olan gönül aşktan usanmaz
    Ahiret korkusun bir pula saymaz
    Aşk pazarıdır bu canlar satılır
    satarsın bu canı hiç kimse almaz..
    (dönüpte bakmaz)

    Döne döne binbir öğüt verirler
    Dünya malı ile gözün boyarlar
    Aşık öldü deyu sala verirler
    Ölen hayvan olur, Aşıklar ölmez.


    Yunus Emre
  • Felek Vermezsin Dengi Dengine



    Felek vermezsin dengi dengine
    Yolum düşürdün yine ingine
    Kader getirdi Karaman iline
    Çimenler mahzun gülleri mahzun

    Aşıp dağları seyran eyledim
    Garip gönlümü hayran eyledim
    Doğdu gönlümden ben de söyledim
    Yaylalar mahzun yolları mahzun

    Oba yerleri yıkılmış viran
    Ceylanlar gitmiş dağılmış şahan
    Dedim feleğe işlerin yaman
    Konuştum nice dilleri mahzun

    Karacaoğlan konayım güllere
    Gidelim gönül uzak illere
    Selam söyleyin garip yollara
    Gördüm ovaları çölleri mahzun


    Karacaoğlan
  • Gamlanma Gönül



    Kemler iyi göremez
    Gamlanma gönül gamlanma
    Bin kaygu bir borç ödemez
    Gamlanma gönül gamlanma

    Koyun meler kuzu meler
    Sular hendeğinde dolar
    Ağlayanlar bir gün güler
    Gamlanma gönül gamlanma

    Yiğit yiğidin yoldaşı
    At yiğidin öz kardaşı
    Sağlık her şeyin başı
    Gamlanma gönül gamlanma

    Naçar Karac'oğlan naçar
    Pençe urup göğsün açar
    Kara gündür gelir geçer
    Gamlanma gönül gamlanma


    Karacaoğlan
  • Gel




    Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
    Gayri dünya bana aralandı gel
    Derildi defterim artsız arasız
    Üst üste dizildi sıralandı gel

    Yâri görse idim haftada ayda
    Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
    Azrail göğsümde canım hay hayda
    Ciğerimin başı yaralandı gel

    Karac'oğlan der ki başa yazıldı
    Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü
    Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
    Mezarımın üstü karalandı gel


    Karacaoğlan
  • Gel Güzeli Bolca İle Gidelim



    Gönül ne gezersin sarp kayalarda
    İniver aşağı yola gidelim
    Bir güzel sevmeyle gönül eğlenmez
    Gel güzeli bolca ile gidelim

    Koyuver gitsin sefil baykuşu
    Durmuyor akıyor gözümün yaşı
    Kadir kıymat bilmezmiş er kişi
    Kadirli kıymatlı ile gidelim

    Şahanı koyverin avını alsın
    Yarenim yoldaşım yanıma gelsin
    Şu garip illerde düşmanım ölsün
    Emmili dayılı il'e gidelim

    Karac'oglan der ki yiyip içmeden
    Muhannat köprüsünden geçmeden
    Güzeller usanmaz konup göçmeden
    Düşelim de azgın sele gidelim


    Karacaoğlan
  • BATI HAYRANLIĞI




    Batı şokunun sarsdığı günler...

    Batı hayranlığı sis gibi ruhları sardı,

    Tıpkı bir ölüm şoku insanımızın hâli;

    Ülkenin geleceği karardıkça karardı,

    Kimlerin omuzunda nesillerin vebâli?

    Batı illizyonu bitevî ruhları sardı.

    Mesâfelere takılmış iddiâlı ruhlar,

    Fânus içinde yanan yalancı mumlara denk.

    Şerit değiştirip duran bu şaşkın gürûhlar;

    Hedefe varamayacaklar ölünceye dek,

    Mesâfelere takılmış iddiâlı ruhlar...

    Yüce Yaradan’a karşı küstahça bir yarış,

    O’nun icraâtına rekâbet sevdâsında..

    Kendi işinde alınan yol henüz bir karış,

    Zavallı hiç aşılmaz bir yolun cefâsında:

    Yüce Yaradan’a karşı küstahça bir yarış...

    Fezâda milyonlarca ışık yılı her yana,

    Görüp sezdiklerin nedir bu müthiş boşlukta?.

    Bildiklerinle Hakk’ı ilân düşüyor sana..

    Yoksa boğulacaksın bu ürperten çoklukta..

    Fezâda milyonlarca ışık yılı yanyana...

    Seni Yaradan’a ulaştırmayan mârifet,

    Rûhuna şaşkınlık verir ilimler adına;

    Öğrenip ışığa ermektir en büyük hikmet..

    Sanmam insanoğlunu erdirsin murâdına,

    Onu Yaradan’a ulaştırmayan mârifet...

    Gözlerini kapayıp gerçeği görmeyenler,

    Asırlarca koştular bir serap arkasında.

    Bugün kalplerindeki ışığı söndürenler,

    Anlayacaklar dünyânın öbür yakasında,

    Gözlerini kapayıp gerçeği görmeyenler.!




  • BAHAR TÜRKÜSÜ


    Mevsim gelince bir bakarsın nevbâhar olur;

    “Gül açar, bülbül öter” heryer lâlezâr olur.

    Binbir râyiha ile soluklanır çiçekler,

    Sermest dolaşır bu iklimde kuşlar, böcekler...

    Ağaçlar semâa kalkar, okşar-geçer rüzgâr,

    Rüzgâr nağmeleriyle herşey rakseder-oynar.

    Ölümün ümîtle gülümsediği bu yerde,

    Bahar, Cennet’in çehresinde ince bir perde.

    Bu perdeyi aşan rûh Sonsuz’la bütünleşir,

    Burada insan bütünüyle uhrevîleşir.

    Artık çok sarp görünse de yollar ötelere,

    Ne gam! Uçup gitmiş ruhlar için Cennet’lere...

    Ufuklar daralsa, dünyâ sıksa da insanı,

    Bambaşka genişlikler verir ona îmânı.

    Arayanlar bulur burada sonsuz sükûnu,

    Anlar ancak inançla gerilen ruhlar bunu...

    Bir başka türlü bâdeyle mahmûrlaşan gözler,

    Baharı seyreder ve Cennetlerde gezerler.

    Ölürken de bunlar tohumlar gibi ölürler..

    Sonra öteki baharda birbir dirilirler...




  • BAŞI TUTAN GAFİLLER



    Üç beş şımarığın çılgınca mâcerâsına,

    Kurban gitti millet, gitti Batı vebâsına.

    İnsanlar doğranıyor, insanlarda sessizlik,

    Bu ne hal İlâhî, nedir bu korkunç hissizlik?

    Yanıyorken babasının yandığı ateşde,

    Yok küçük bir gayret; yok olduğu kadar leşde...

    En korkunç ümitsizlikle giderken ölüme,

    Her şeyiyle pâymâl, her şeyiyle lime lime...

    Meskenet içinde ölüyor önce vicdânı,

    Sonra zilletle çıkıp gidiyor murdar canı.

    Sanmam ola, insan için daha büyük hüsrân;

    Kalmamış zerresi irfânın kör olmuş iz’ân.

    Birgün mâzînin o masmâvi semâlarında,

    Rengârenk bayraklaşan rüyalarla ard-arda..

    Durmadan güvercinler gibi kanat çırparken,

    Yollar çığlık oldu inledi, bir sabah erken,

    Dertle inledi sîneler, inledi derinden,

    Ak kervan artık dönmeyecekti seferinden




  • BEKLENEN NEVBAHAR



    Mevsim döndü birdenbire bahar oldu hazân,

    Gül kokularıyla esiyor esince rüzgâr.

    Sonsuzluğa doğru akıyor tül pembe zaman,

    Az ötede muhteşem günün şehrâyini var...

    Pas tutmuş gündüzler artık bir bir çözülüyor;

    Kara-buza inat ufukta sımsıcak bir yaz..

    Her yörede murat üveykleri süzülüyor,

    Rüyâları masmavi, ufukları bembeyaz...

    Keşke güneş batmasa, asla gece olmasa!

    Yollar eklense uç uca ötelere kadar!.

    Karanlık bassa da, zeminin rengi solmasa!

    Bir daha yalnız kalmasa asırlık yalnızlar..!

    Doğan şu renk renk sabah sürsün asırlar boyu!

    Yaşayalım hülyâlarımızı doya doya..

    Ve hazır ısınmışken karanlıkların suyu,

    Dalmasın irâdeler o öldüren uykuya...

    Kızıllık yaslandı gurûba gayri zor işi,

    Diyalektik yanıyor içinden mangal gibi..

    Devriliyor peş peşe bâtılın dördü beşi,

    En son göründü yalancı hülyâların dibi...




  • BENİM RABB’İM



    Benim Rabb’im benim Rabb’im;

    Sen’den başka yoktur Rabb’im!

    Dostluğunda vefa gördüm;

    Sen’in vefan çoktur Rabb’im!

    Kapında bendeler Sen’in,

    Muradı Sen’sin cümlenin,

    Aradan kaldır hicabı,

    Görsünler cemâlin Rabb’im.

    Ma'rûfsun bilinmez Zât’ın,

    Herşeyi kaplamış tahtın;

    Görenler görmüştür Sen’i,

    Gözsüzlere pinhân Rabb’im!

    Bildim diyenler aldandı,

    Bilmeyenler nâra yandı;

    Gönlümde kenzen bilindin;

    Âşıklara sübhân Rabb’im!

    Ruhlara ışıktır adın,

    Meclislere huzûr yâdın,

    Ariflerin son durağı,

    Dertlilere derman Rabb’im!

    Cürmüm pek çok yok tâatim,

    Belki yaklaştı saatim,

    Etmezsen inâyet eğer

    Kimden ola gufran Rabb’im!




  • BENİ YALNIZ BIRAKMA



    Gönlüm gözüm Sen’in ile açılır,

    Geçilmezler Sen’in ile geçilir,

    Adın anılınca nurlar saçılır;

    Doğ rûhuma beni hasretle yakma!

    Hak aşkına kulun yalnız bırakma!

    Ben bir kapıkulu, Sen de Sultansın,

    Yolda kalmışlara Haktan emansın,

    Ben bir cesed isem, Sen onda cansın;

    Doğ rhuma beni hasretle yakma!

    Dost aşkına kulun yalnız bırakma!

    Âşıklar ararlar Sen’i her yerde,

    Dudağın şerbeti dermandır derde..

    Ben bir dertli isem dermanım nerde?

    Doğ rûhuma beni hasretle yakma!

    Hak aşkına kulun yalnız bırakma!

    Bir yüzü karayım pek çok vebâlim,

    Düşe-kalka, kalmadı hiç mecâlim..

    Bilmem ki ötede ne olur hâlim..?

    Doğ rûhuma beni hasretle yakma!

    Hak aşkına kulun yalnız bırakma!

    Bir zaman mevsimler bütün bahardı,

    Korkarım o günler bir bir karardı..

    Merhamet! Yollarım bir sarpa sardı..

    Doğ rûhuma beni hasretle yakma!

    Dost aşkına kulun yalnız bırakma!




  • BÜLBÜL ÖTMESİN



    Yok artık işim güller, çemenler, lâlelerle,

    Aynı görüyorum karanfili yâseminle...

    Duyduğumdan beri râyihasını sonsuzun,

    Bir dünyâ ki, ölümle sona ermez; upuzun...

    Kalmadı gözümde ne renk ne ziyâ sevdâsı,

    Yeryüzünün ak zambakları, mor papatyası.

    İsterse hiç açmasın tepelerde çiçekler,

    Uçuşup, çiçeklerle oynaşmasın böcekler..

    Ötmesin hiç bülbüller, uçmasın kelebekler,

    Şimdi rûhum renkler ötesi birşeyler bekler.

    Gönlümde ağaran o kutlu günün sabâhı,

    Gördüğüm, günler arasında günlerin şâhı...
  • BÜYÜK ÇİLEKEŞ



    Kan ter içinde yaşadın kan terdi pazarın;

    Yokdu vefâdârın...

    Sînelere çarpıp geçiyordu âh u zârın..

    Ateşten efkârın...

    Mağmâlar gibiydin yalnız kaldığın günlerde..

    Derdin perde perde;

    Hasretle geçip gitti hicrân dolu anların;

    Müthişdi kararın:

    Nurlar yağıp karanlıkları boğuncaya dek,

    Bu kavga sürecek..!

    Aşk rehberin olmuştu, mefkûren de dildârın;

    Coşkundu esrârın...

    İnleyip dolaştın çöllerde.. çöldü her yöre:

    Ova, dağ ve dere...

    Bahar müjdelemiştin, tüllenmeden baharın,

    Ümitten diyarın..

    Göçüp gittin bir gece tan yeri ağarırken..

    Ak horoz öterken...

    Hep anıp durmuştun, erdin vuslatına Yâr'ın..

    Gönüller mezarın...




  • DELİ SANIR



    Dost ile dost olmak gâyem,

    Başka şey istemez gönlüm!

    Aşk u şevk olsun sermâyem,

    Tambur-ney istemez gönlüm.

    Tek O’nunla dost olayım,

    Kadehler gibi dolayım,

    Gül bahçesinde kalayım,

    Nam almak istemez gönlüm,

    Şöhret ü şandan geçeyim,

    Nurlu yolunu seçeyim,

    Kulu olup hep sekeyim,

    Şah olmak istemez gönlüm.

    Hem yazımı hem kışımı,

    Bırakayım meâşımı (*)

    Koyam yoluna başımı,

    Can u ten istemez gönlüm.

    Sezmesin dostlar hâlimi,

    O'na bağlı âmâlimi,

    Duymasınlar melâlimi,

    “Sen” ve “Ben” istemez gönlüm.

    Zaten bir bahtı karayım

    İçi-dışı hep yarayım,

    Derdim dildâra varayım,

    "Kîl"u "kâl" istemez gönlüm.

    Kimi beni deli sanar;

    Dertli kalbim O’nu anar ..

    Şeker-şerbetlere banar,

    Başka bal istemez gönlüm.




  • ]
    DEVLET-İ EBED MÜDDET



    Battı diyorlar, ama bir gün yine doğacak,

    Er-geç ışık gelip karanlıkları boğacak..

    Saracak nûr üstüne nûr arzı dörtbir yandan,

    Kurtulacak insanlık şu binbir hafakandan;

    Göz yaşından rahmet bulutları çelik-çavak,

    Her yana inci inci damlalar yağdıracak.

    Bütün ölüler dirilip çıkacak mezardan,

    Ellerinde bir demet gül bu yeni bahardan..

    Sonra bir bir ölüm çukurlarını geçecek,

    Varıp Hızır’la o sırlı halvete erecek;

    Dudaklarında pırıl pırıl kâseler nurdan,

    İçecekler "âb-ı hayat" fışkıran pınardan.

    Îmânı, aşkı, ümidiyle tam şahlanarak,

    Ve bendine sığmayan sel gibi çağlayarak,

    Bir yep yeni dirilişe doğru bütün millet..

    Dillerde kudsî türkü "Devlet-i ebed müddet"

    Kasvet dolu son bir devreyi daha aşacak

    Ruhların beklediği zirveye ulaşacak...

    Hiç durma yürü gönlünde nûr, dilde hikmet

    Yolun sonuna az kaldı; hele biraz gayret!.

    Kıvran daha bir süre düşünce azâbıyla!

    Ve rûhunda duyduklarının ızdırâbıyla,

    Yüksel Sonsuz’a doğru ve milleti de yükselt!

    Yükselt ki, biraz ilerde tarih-i şehâmet...




  • Yarab Bu Ne Derttir



    Yarab bu ne derttir derman bulunmaz
    Yar bu ne yaradır merhem bulunmaz
    Benim garip gönlüm aşktan usanmaz
    Varıp yare gider hiç geri dönmez..

    Aşık olan gönül aşktan usanmaz
    Ahiret korkusun bir pula saymaz
    Aşk pazarıdır bu canlar satılır
    satarsın bu canı hiç kimse almaz..
    (dönüpte bakmaz)

    Döne döne binbir öğüt verirler
    Dünya malı ile gözün boyarlar
    Aşık öldü deyu sala verirler
    Ölen hayvan olur, Aşıklar ölmez.


    Yunus Emre
  • Unutmayalar



    Arifler ortasında sofuluk satmayalar
    Çün sufiye ihlas oldu aşka riya katmayalar

    Ye gel bildiğinden ayıt yahut bilenlerden işit
    Teslimin ucunu tutup hiç sözü uzatmayalar

    Mumsuz baldır şeriat tortusus yağdır hakıykat
    Dost için balı yağa ne için katmayalar

    Kıymetin duyar isen neye değer iş bu dem
    Erenlerin ma'nisin bilmeze satmayalar

    Miskin Adem yanıldı uçmakta buğday yedi
    İşi Hak'tan bilenler Şeytan'dan tutmayalar

    Şirin hulklar eylegil tatlı sözler söyle gil
    Sohbetlerde Yunus'u hergiz unutmayalar.


    Yunus Emre
  • Tövbe



    Müslümanlar zemane yatlı oldu
    Helal yenmez haram kıymetli oldu

    Okuyan kur'ana kulak tutulmaz
    Şeytanlar semirdi kuvvetli oldu

    Haram ile hamir tuttu cihanı
    Fesat işler eden hürmetli oldu

    Kime kim Hak'tan haber verirsen
    Bakaır başın salar huccetli oldu

    Şagrit üstat ile arbede çalar
    Oğul ata ile izzetli oldu

    Fakirler miskinlikten çekti elin
    Gönüller yıkıban hetbetli oldu

    Peygamber yerine geçen hocalar
    Bu halkın başına zahmetli oldu

    Tutulmaz oldu peygamber hadisi
    Halayık cümle Hak'tan utlu oldu

    Yunus gel aşık isen tövbe eyle
    Nasuh'a tövbe ucu kutlu oldu.


    Yunus Emre
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.