Adı Tuncay Güney… 2001 yılında evine yapılan baskında bilgisayar kayıtlarında çok özel bir belge bulundu… Belgenin adı şuydu: ERGENEKON LOBİ ÖRGÜTLENMESİ (GİZLİ) O dönem polis, olayın üzerine gitti sorgulamalar yapıldı, ifadeler alındı. Ve aradan yıllar geçtikten sonra ERGENEKON LOBİ ÖRÜTLENMESİ GİZLİ RAPORU, evinde Ümraniye’de evinde el bombaları bulunan Astsubay Oktay Yıldırım’ın bilgisayarında ortaya çıktı. Yine aynı rapordu: ERGENEKON LOBİ ÖRGÜTLENMESİ Polis olayın üzerine gidince aynı rapor, bu sefer Danıştay saldırısında adı geçen Muzaffer Tekin’in evinde bulundu. Ve bugün, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk’un gözaltına alınmasına kadar uzanan soruşturmaların kaynağının ilk kez Tuncay Tuncay Güney fotoğrafını Türk basınında ilk kez hurriyet.com.tr yayınlıyor. Güney’in evinde bulunan bu belge olduğu anlaşıldı. Saygı ÖZTÜRK araştırdı, Kanada’nın Toronto kentinde Tuncay Güney’i buldu. Ancak inanılmaz bir gerçekle karşılaştı. Bir zamanlar Fethullah Gülen’in Samanyolu TV’sinde talk şov yapan Tuncay Güney’in şimdi Kanada’da bir sinagogda hahamlık yaptığı ortaya çıktı. Böylece belki de Cumhuriyet tarihinde ilk kez askerin, tarikatın ve hahamlığın bir arada bulunduğu karma karışık bir olaylar zinciri ortaya çıktı. Ankara şu anda en derin istihbarat faaliyetlerinden MOSSAD’a kadar uzanan iddialarla çalkalanıyor. Şu soru hala cevap bulamadı: - Bu kadar hassas bilgilere Samanyolu TV’de talk şov yapan Tuncay Güney nasıl ulaştı? - Veli Küçük’le ne ilgisi vardı? - Nasıl Toronto’ya gidip sinagogda haham olabildi?
BU SORULARIN CEVAPLARI DA AZ SONRA SAYGI ÖZTÜRK’ÜN KALEMİNDEN
Bağlantılara bakın hele... Kimin eli kimin cebinde belli değil...
Ben dememiş miydim basit değil bu işler diye... Kılıçlar çekilmiş durumda...
kılıçlar cidden çekildi ...
15 Mart 1920 İtilaf Devletleri'nin İstanbul'da sivil ve asker 150 Türk aydınını tutuklamaları.
Türkiye'deki genel durum hakkında İtilaf Devletlerinin gizli raporu: "...Bütün politik kuvvet, milliyetçi liderdedir. Halkın çoğunluğu savaşlardan yorgundur. Bununla birlikte vatanlarını korumak için müthiş bir şekilde savaşacaklardır. Bütün ordu birlikleri milliyetçilerle birleşmişlerdir."
İtilaf Kuvvetleri komutanı general Winson'un İstanbul'daki durum hakkında raporu:
"Meclis-i Milli'nin Anadolu'ya kaçması beklenebilir."
16 Mart 1920 İstanbul'un resmen işgali ve fiili işgalin geliştirilmesi
Meclisi Mebusan'ın akşam oturumunda, İngiliz askerlerinin Rauf ve Kara Vasıf beyleri tutuklamaları.
18 Mart 1920 Meclis-i Mebusan'ın son toplantısını yaparak çalışmalarına ara verme kararı.
İngilizler tarafından tutuklanan 30 kadar Türkün İstanbul'dan Malta'ya gönderilmesi.
19 Mart 1920 Mustafa Kemal Paşa'nın vilayetlere, livada ve kolordu komutanlarına genelgesi:
"Ankara'da toplanacak fevkalade selahiyete haiz bir meclis için acele seçim yapılması."
2 Nisan 1920 Halide Edip, Dr. Adnan (Adıvar), Hüsrev (Gerede), Yulah Azmi, Hoca Vehbi Cami (Baykut), ve daha bir çok kimsenin İstanbul'dan Ankara'ya gelişi.
3 Nisan 1920 İsmet (İnönü), Celalettin Arif, Saffet (Arıkan), ve daha bir çok kimsenin İstanbul'dan Ankara'ya gelişi.
10 Nisan 1920 Şeyhülislam Dürrizade Abdullah'ın Kuvay-ı Milliye aleyhine fetvası.
11 Nisan 1920 Yapılan anlaşma gereğince Fransızların Urfa'yı terk etmeleri.
Osmanlı Meclis-i Mebusan'ın feshi hakkında Padişah Vahdettin iradesi.
Damar Ferit Paşa'nın hükümet bildirisi:
"Kuvay-ı Milliye denen teşekkül, hem Anadolu'yu korkunç bir istila tehdidine ve hem de devletin başını gövdesinden ayırmaya sebep oluyor."
J. de Robeck'in Lord Curzon'a Damat Ferit Paşa ile yaptığı 7.4.1920 tarihli görüşme hakkındaki yazısı:
"Ben milliyetçileri ezmek için yeni hükümete her türlü yardımı yapacağımı söyledim."
13 Nisan 1920 Birinci Düzce ayaklanması. (Bastırılışı: 31 Mayıs 1920)
15 Nisan 1920 Çerkez Ethem kuvvetlerinin Susurluk ve Kirmasti arasında Anzavur kuvvetlerini tamamen dağıtışı.
16 Nisan 1920 Ankara Müftü'sü Rıfat Efendinin (Börekçi) Şeyhülislam Dürrizade Abdullah'ın fetvasına karşı: "...Vakıa ve hakikate gayrı muvafık olarak sadır olan fetvaların şer'an mutla olmayacağını" bildiren fetvası. (Rıfat Efendinin fetvası Anadolu'da yüzlerce müftü ve din adamı tarafından onaylanarak imzalanmış ve 22 Nisan 1920 tarihinden başlayarak Anadolu'nun çeşitli gazetelerinde yayımlanmıştır.)
18 Nisan 1920 İstanbul hükümetinin Kuvay-ı Milliye'yi ortadan kaldırmak üzere, Kuvay'ı İnzibatiye'nin kurulduğunu bildiren kararnamesi.
23 Nisan 1920 Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması.
Kazım Karabekir'in TBMM'ne başarı ve bağlılık telgrafı:
"XV. Kolordunun bu milli meclisimizin emrine amade olduğunu kemal-i hürmetle arz olunur."
24 Nisan 1920 Ankara müftüsü Rıfat Efendinin İstanbul Hükümeti tarafından görevinden azledilmesi. (Aynı gün Heyet-i Temsiliye tarafından bu göreve yeniden atanmıştır)
29 Nisan 1920 "Hıyanet-i Vataniye kanunu"nun TBMM'de kabulü.
10 Mayıs 1920 Ahmet Aznavur'un Adapazarı'nı işgali.
11 Mayıs 1920 Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul'da Divan-ı Harp tarafından idam edilmesi kararı, beraberinde idama mahkum edilenlerin isimleri: "Kara Vasıf, Ali Fuat Paşa, Ahmet Rüstem Dr. Adnan, Halide Edip"
14 Mayıs 1920 Birinci Yozgat ayaklanması .
15 Mayıs 1920 Kuvay-ı Milliye'yi oluşturan Ahmet Anzavur kuvvetlerinin Geyve Boğazı yakınlarındaki şiddetli çarpışmalar sonucunda dağıtılması.
18 Mayıs 1920 Damat Ferit Paşa ve arkadaşlarının vatandaşlık hukukundan tecridi hakkında TBMM kararı.
21 Mayıs 1920 Ahmet Anzavur'un Adapazarı'ndan İstanbul'a kaçışı.
24 Mayıs 1920 İstanbul'da Divan-ı Harp'in Fevzi Paşayı idama mahkum etmesi.
28 Mayıs 1920 Taşnak Ermeni Hükümetinin Türkiye'nin doğu illerini ilhak edeceğine dair bildiri yayınlaması.
6 Haziran 1920 İstanbul'da Divan-ı Harp'in İsmet Paşa ve Milli Mücadeleye katılan çeşitli kişiler için idama mahkum etme kararı
Zile ayaklanması.
7 Haziran 1920 İstanbul hükümetinin 16 Mart 1920 tarihinden başlayarak yaptığı ve yapacağı antlaşmaların verdiği ve vereceği imtiyazların hükümsüz sayılacağına ilişkin TBMM kararı
Doğu bölgesinde seferberlik ilanı.
8 Haziran 1920 Viranşehir ve Siverek bölgesinde Milli Aşireti ayaklanması. (Ayaklanmanın bastırılması : 26 Haziran 1920)
13 Haziran 1920 Çapanoğulları ayaklanması.
14 Haziran 1920 İzmit bölgesinde Kuvay-ı İnzibatiye'nin yenilgisi ve bazı birliklerin milli kuvvetlere katılması.
23 Haziran 1920 Yozgat ayaklanmasını bastırmakla görevli Çerkez Ethem kuvvetlerinin askerlerle çarpışarak Yozgat'a girişi.
22 Temmuz 1920 Saltanat şur'a'sında İtilaf Devletleri'nin Barış Antlaşması taslağının (Sevr Projesi) kabul edilmesi. (Yalnız topçu Feriki Rıza Paşa kabul etmemiştir.) 8 Ağustos 1920 Düzce ve Bolu bölgesinde İkinci Düzce Ayaklanması'nın başlaması. (Bastırılışı: 23 Eylül 1920)
10 Ağustos 1920 İstanbul Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında Sevr Anlaşması'nın imzalanması.
19 Ağustos 1920 Saltanat Şur'a'sında Sevr Anlaşmasının imzalanması için oy verenlerle anlaşmayı imza edenlerin vatan hainleri ilan edilmeleri hakkında TBMM kararı.
24 Ağustos 1920 Ulusal harekete yardım etmek üzere İstanbul'da gizli olarak kurulan Hamza Grubunun faaliyete geçmesi.
5 Eylül 1920 İkinci Yozgat Ayaklanması.
8 Eylül 1920 Külçe altın halinde ilk parti Sovyet yardımının Erzurum'a gelişi ve teslim alınışı : Bu altınlar Türkistan eski Cumhurbaşkanı, rahmetli Osman Kocaoğlu'nun ifadesine göre: "Kurtuluş Savaşı günlerinde, biz Türklerin en son kalan bir yarımada Anadolu'dan başka gidecek yerimiz yok. O da düşman tarafından basılmıştır. Türk kardeşlerimize askeri bir yardımda bulunamıyoruz. Kısa bir zamanda biz de Bolşeviklerce devlet olarak dağıtılacağız. Hazinemizdeki külçe altınların Atatürk Hükümetine verilmesini sizlerden ağlayarak rica etmekteyim." demiştir. Bu vesile ile Rusların gönderdiği külçe altınların Türkistanlı kardeşlerimize ait olduğunu açıklamaktadır.
11 Eylül 1920 "Firariler hakkındaki Kanun"un TBMM'de kabulü. (Bu kanunla askerlik hizmetinden kaçanları yargılamak ve cezalandırmak üzere TBMM üyelerinden oluşan üçer kişilik İstiklal Mahkemeleri kurulması özel hükme bağlanmıştır)
18 Eylül 1920 7 bölgede en kısa sürede İstiklal Mahkemesi kurulması hakkında TBMM kararı.
28 Eylül 1920 Hıyanet-i Vataniye Kanununa göre açılan davalarda İstiklal Mahkemelerinin yetkili kılınması hakkında kanun.
2 - 3 Ekim 1920 Delibaş isyanı.
17 Ekim 1920 Damat Ferit Paşa'nın sadaretten istifası.
9 Aralık 1920 TBMM'nin gizli oturumunda cephelerdeki askeri durum ve düzenli ordu oluşturulması için bazı milis kuvvetlerinin tasfiyesi hakkında görüşmeler.
11 Aralık 1920 Demirci Mehmet Efe ayaklanması.
CIA AJANI TUNCAY GÜNEY'İN BİYOGRAFİSİ
Çarşamba, 12 Mart 2008
"Ergenekon Operasyonu" Tuncay Güney'in 2 Mart 2001'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi'nde verdiği ifade ve teslim ettiği bazı belgelere dayandırılıyor. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz de soruşturmayı Tuncay Güney'in ifadelerine göre yürütüyor. İşte Savcı Zekeriya Öz'ün ifadesine dayandığı Tuncay Güney'in gerçek kimliği!...
Adı: Tuncay Güney. Çorum'un Kargı ilçesi nüfusuna kayıtlı. 1972 doğumlu. 2001'de aldığı 10 yıllık ABD vizesiyle, 7 yıldır New York'ta yaşıyor. Tuncay Güney, CIA denetimindeki "New York Institutes" adlı web sitesinin Genel Yayın Yönetmeni!
Babası, Tuncay Güney çok küçükken ölüyor. Yetim ve yoksul. Çorum'da okurken İmam Hatip Lisesi'nde "ağabeyler" tarafından fark ediliyor. İstanbul'a getiriliyor. Ünlü "babalar ve oğullar" uygulamasına maruz kalıyor. Kişiliği yok ediliyor. Suç işleyecek bir makine haline getiriliyor. Irzına geçilerek eşcinsel yapılıyor. Önce İsmailağa dergahına yerleştiriliyor.
Sonra hızla ilerliyor ve Fethullah Gülen tarikatına dahil oluyor. 1989-1991 yılları arasında Fethullah Gülen'in özel kalemi olarak cemaatte görev yapıyor. Altunizade'deki FEM Dersanesi'nin en üst katındaki Fethullah'ın bürosunda randevuları o düzenliyor. Görüşmelere katılıyor. Samanyolu televizyonunun kurulmasını sağlayan ekipte yer alıyor. O dönemde Samanyolu televizyonunda programlar yapıyor.
Zamanın Başbakanı Tansu Çiller ve Bülent Ecevit'i bile programına konuk ediyor. 1993-1996 yıllarında Akşam gazetesinde muhabirliğe başlıyor. 1998 Ocak'ında yayın hayatına başlayan haftalık Strateji dergisinin Haber Koordinatörü görevini yürütüyor.
Tuncay Güney'in o dönemde yaptığı eylemleri de kendi ağzından aktaralım:
-Doğu Perinçek'in Bekaa kampında Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmelerin fotoğraflarını PKK'dan alıp MİT'e getirdim. Lübnan'da PKK'nın adamıyla buluşup, fotoğrafları teslim aldım, getirip teslim ettim.
-Fethullahçıların Erbil'deki kolejinin kapanmasını önlemek için PKK'ya 15.000 doları ben götürüp verdim.
-Tansu Çiller ile Abdullah Çatlı'yı birlikte gösteren fotomontaj fotoğrafı DYP milletvekiline 2.5 milyar lira karşılığında sattım.
-Büyük Birlik Partisi'ninin kuruluşu için Fethullah Gülen'in verdiği para destesini Muhsin Yazıcıoğlu'na teslim ettim.
Akpye kapatma davasının ardından bugün yapılan gözaltılar (İlhan Selçuk , Doğu Perinçek) tesadüf değil. Akpye AB-d-israil çizgisine muhalif olan ve geçmişte fetullah gülenle bir şekilde uğraşmış herkes susturuluyor.
Geçenlerde Doğu perinçek'e yakın bir dergide "FETHULLAHÇI GLADYO’NUN “GLADYO” OPERASYONU" adlı bir yazı yayınlandı. Yazıda emniyetteki Fetullahçı kadrolaşma adı altında 57 üst düzey görevlinin adı açıklandı.Ardından bugünkü malum tutuklamalar ve tabii AKPye açılan kapatma davasının ardından oluyor bu gözaltılar...
Kılıçlar çekileli çok oldu. Bir iç savaşın tam ortasındayız. Cumhuriyet savaşı başladı. Ortalık toz duman...
Ya onlar bizi tasfiye edecek yada biz onları...
Samanyolu Yayın Grubu'ndan Duyuru
Samanyolu Yayın Grubu çirkin yakıştırma girişimlerine karşı net bir açıklamada bulundu.
Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında adı gündeme gelen Tuncay Güney adlı şahıs, 01 Mart 1994 tarihinde Işık prodüksüyon adlı şirkette yapımcı olarak göreve başlamış ve bu kurumla ilişiği 31.10.1994 tarihinde sona ermiştir. Söz konusu şahsın bu süre içinde dış yapımcı olarak hazırladığı röportaj türünde birkaç program Samanyolu TV'de yayınlanmıştır.
Bazı medya kuruluşlarında söz konusu şahsın 2001 yılında televizyonumuzda Talk Show programı yaptığı belirtilmek suretiyle, kurumumuzun bu kişiyle yakın zamana kadar bir ilişki içinde olduğu izleniminin verilmeye çalışılması yakışıksız bir çarpıtmadan ibarettir.
Kamuoyuna saygıyla duyrulur.
SAMANYOLU YAYIN GRUBU
quote:
Orjinalden alıntı: Deep Impact
Samanyolu Yayın Grubu'ndan Duyuru
Samanyolu Yayın Grubu çirkin yakıştırma girişimlerine karşı net bir açıklamada bulundu.
Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında adı gündeme gelen Tuncay Güney adlı şahıs, 01 Mart 1994 tarihinde Işık prodüksüyon adlı şirkette yapımcı olarak göreve başlamış ve bu kurumla ilişiği 31.10.1994 tarihinde sona ermiştir. Söz konusu şahsın bu süre içinde dış yapımcı olarak hazırladığı röportaj türünde birkaç program Samanyolu TV'de yayınlanmıştır.
Bazı medya kuruluşlarında söz konusu şahsın 2001 yılında televizyonumuzda Talk Show programı yaptığı belirtilmek suretiyle, kurumumuzun bu kişiyle yakın zamana kadar bir ilişki içinde olduğu izleniminin verilmeye çalışılması yakışıksız bir çarpıtmadan ibarettir.
Kamuoyuna saygıyla duyrulur.
SAMANYOLU YAYIN GRUBU
1.03-31.10 arası tam 8 ay. Yalanlama değil kabullenme olmuş. Samanyolu izleyicisi yer mi yer. Ama buralarda gülerler bu yalanlamaya...
quote:
Orjinalden alıntı: lehrer35
1.03-31.10 arası tam 8 ay. Yalanlama değil kabullenme olmuş. Samanyolu izleyicisi yer mi yer. Ama buralarda gülerler bu yalanlamaya...
samanyolunda çalışmış olması kişinin ilelebet masum olacağı anlamına gelmez. hatta zamanda yazan hasan ünal ve açı programında bir yazar da ergenekon kapsamındaydı ..
Bana göre; Kur'an gereksiz size risale-i nur yeter diyen, "BOP işbirlikçisi" "dinler barışı" havarilerinin hahamlarla işbirliği içinde olmalarında hiç bir garabet yok. Mevlana'nın deyişiyle Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesi değil kuzunun kurda aşık olması garabettir.
quote:
Orjinalden alıntı: lehrer35
Bana göre; Kur'an gereksiz size risale-i nur yeter diyen,
şu sözüne bir delil getir, getirmezsen yalancı ve iftiracısın ...
samanyolu tv ile lebette ilgisi olmaz. Ergenekon sanıklarının hepsi dikkat ederseniz Laik cumhuriyet ile barışık ve anti şeriatçı insanar.
quote:
Orjinalden alıntı: Deep Impact
quote:
Orjinalden alıntı: lehrer35
Bana göre; Kur'an gereksiz size risale-i nur yeter diyen,
şu sözüne bir delil getir, getirmezsen yalancı ve iftiracısın ...
"Risale-i Nur, bana Allah tarafından ilham ile yazdırıldı. Eski Said ile yeni Said’in aklı bir araya gelse, Risale-i Nurların onda birini yazamazdı. Ben bu risaleleri kendi aklımın ürünü olan ilimle yazmadım. İnayet-i Rabbaniye ve tuluat-i kalbiyye nevinden ilhamatla yazdım."
1- “Risale-i Nur, kalbi, ruhu, duyguları aydınlatan ve insanların her derdine ilaç olan bir kitaptır." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 2. Kur’an‘a aykırı bu iddia için bakınız: Şifa/ilaç: Yunus 10/57, İsra 17/82, Fussilet 41/44. Aydınlatıcı: Nisa 4/174, Maide 5/15-16, Şûrâ 42/52)
2-“Risale-i Nur, kendisine hizmet edenleri başta talebelerini mutlaka cennete götürecek." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 19. Kur’an‘a aykırı bu iddia için bakınız: Cennete sokma yetkisi Allah‘a aittir: Maide 5/72, Tevbe 9/111, Meryem 19/63, Ankebut 29/58. Cennetliğin kim olduğunu Allah bildirir: A'raf 7/42, Yunus 10/26, Hud 11/23, Ahkaf 46/14)
3-“Risale-i Nur‘un bu kadar üstünlükte olmasının, bu kadar harikuladeliğinin nedensiz olmayacağını bir rastlantıya bağlanamayacağını, kısacası Kur’an-ı Kerim hangi kaynaktan gelmişse, Risale-i Nur‘un da aynı kaynaktan doğrudan doğruya geldiği (..)" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s: 224. Kur’an ‘a aykırı bu iddia için bakınız: Kendisine vahyedilmediği halde, vahyedildi diyen veya bu, Allah‘tandır diyen kimse: En'am 6/93, Bakara 2/79, Al-i İmran 3/78]
Bana göre; Kur'an gereksiz size risale-i nur yeter diyen,
şu sözüne bir delil getir, getirmezsen yalancı ve iftiracısın ...
"Risale-i Nur, bana Allah tarafından ilham ile yazdırıldı. Eski Said ile yeni Said’in aklı bir araya gelse, Risale-i Nurların onda birini yazamazdı. Ben bu risaleleri kendi aklımın ürünü olan ilimle yazmadım. İnayet-i Rabbaniye ve tuluat-i kalbiyye nevinden ilhamatla yazdım."
1- “Risale-i Nur, kalbi, ruhu, duyguları aydınlatan ve insanların her derdine ilaç olan bir kitaptır." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 2. Kur’an‘a aykırı bu iddia için bakınız: Şifa/ilaç: Yunus 10/57, İsra 17/82, Fussilet 41/44. Aydınlatıcı: Nisa 4/174, Maide 5/15-16, Şûrâ 42/52)
2-“Risale-i Nur, kendisine hizmet edenleri başta talebelerini mutlaka cennete götürecek." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 19. Kur’an‘a aykırı bu iddia için bakınız: Cennete sokma yetkisi Allah‘a aittir: Maide 5/72, Tevbe 9/111, Meryem 19/63, Ankebut 29/58. Cennetliğin kim olduğunu Allah bildirir: A'raf 7/42, Yunus 10/26, Hud 11/23, Ahkaf 46/14)
3-“Risale-i Nur‘un bu kadar üstünlükte olmasının, bu kadar harikuladeliğinin nedensiz olmayacağını bir rastlantıya bağlanamayacağını, kısacası Kur’an-ı Kerim hangi kaynaktan gelmişse, Risale-i Nur‘un da aynı kaynaktan doğrudan doğruya geldiği (..)" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s: 224. Kur’an ‘a aykırı bu iddia için bakınız: Kendisine vahyedilmediği halde, vahyedildi diyen veya bu, Allah‘tandır diyen kimse: En'am 6/93, Bakara 2/79, Al-i İmran 3/78]
Risale i nur bir Kur an tefsiridir. Kaynağı da Kur an dır. eğer zahmet edip okursanız önce ayetlerin verildiğini, daha sonra o ayetlerin yorumlandığını farkedebilirsiniz ...
ama araştırma zahmetine girerseniz tabii ki ...
ayrıca hala delil getiremediniz sözlerinize
Tefsirimidir? Sizinle din konusu tartışılamaz. Risale-i Nur'da kaç ayetten bahsedilir? 5-6 bin ayetten hiç bahsetmeyen eser tefsir olur mu? İşik evlerinde niye Kur'an okunmaması öğütlenir? İsparta niye ve ne ile övülür? Kur'an'ın indirildiği arabistan çöl iken İsparta yeşilliğini risale-i nur'a mı borçludur?
Özür borçlu olduğunuz durumda(sadece yukarıdaki cümleleri yeter yazdığımı kanıtlamaya ama anlamak için okumak lazım!) hala kanıt istemeniz sizin din bilginizi ortaya koymuştur.
Allah tarafından ilham/vahiy ile yazdırılan kitap bir din'e ait olur ki zaten müridlerinin yaklaşımıda böyledir.
ürpertici :(
quote:
Orjinalden alıntı: lehrer35
Tefsirimidir? Sizinle din konusu tartışılamaz. Risale-i Nur'da kaç ayetten bahsedilir? 5-6 bin ayetten hiç bahsetmeyen eser tefsir olur mu? İşik evlerinde niye Kur'an okunmaması öğütlenir? İsparta niye ve ne ile övülür? Kur'an'ın indirildiği arabistan çöl iken İsparta yeşilliğini risale-i nur'a mı borçludur?
Özür borçlu olduğunuz durumda(sadece yukarıdaki cümleleri yeter yazdığımı kanıtlamaya ama anlamak için okumak lazım!) hala kanıt istemeniz sizin din bilginizi ortaya koymuştur.
Kur an daki ayet sayısını bilmeden konuşuyorsunuz ... risale i nuru tanımadan konuşuyorsunuz.
Fethullah Gülen 13.05.2006
Allah kelâmında her zaman, insan aklına, insan idrakine tenezzül söz konusudur. Ancak bu, dağdaki çobanın da Kur'ân'ı istenen ölçüde anlayabileceği manâsına da gelmez. Belki sadece, herkesin kendi seviyesine göre Kur'ân'dan istifade edebileceği gerçeğini dile getirir. Ayrıca burada, önemli bir hususa da dikkat etmek gerekir.
Her insanın Kur'ân'dan istifadesi, biraz da onun istifade tekniğini bilmesine bağlıdır. Başta, Kur'ân'dan tam istifade edebilme tekniği ile alâkalı şu husus zikredilebilir. Arapça bilenler yılda en az birkaç kere Kur'ân'ı iyi hazırlanmış meâllerden takip etmeli ve eski malumatlarını taze tutmaya çalışmalıdırlar. Arapça bilmeyenlere gelince, ben şahsen onların meâl okumalarını tavsiye etmem. Onlar, Kur'ân'ı mutlaka tefsirlerden öğrenmeye çalışmalıdırlar. Günümüzde yazılan Türkçe birçok tefsir var. Bunlardan akide bakımından sağlam ve Ehl-i Sünnet görüşünü tam aksettiren herhangi bir tefsiri okumakla, zannederim Kurân'ın muhtevası hakkında, belli ölçüde de olsa, bilgi edinmek ve malumat sahibi olmak mümkün olur.
Eğer, Arapça bilmeyenler, tefsir okuyacak kadar vakitleri yoksa, benim tavsiyem, en azından Hasan Basri Çantay'ın meâli gibi açıklamalı bir meâl okumalıdırlar. Aksi halde eldeki meâllerle yetinmeleri onları aç-susuz bırakacağı gibi bir kısım şüphelere de atabilir. Hele, Kur'ân'ı okudukları meâllerden ibaret zannedenler için, böyle bir meâl okuma, Kur'ân'la hiç ilgilenmemeden daha tehlikelidir.
Arapça bilenlerin meâl okumalarında ise, böyle bir tehlike söz konusu olmasa gerek; çünkü onlar, dil bakımından ellerindeki meâlin eksikliğini görebileceklerinden, ihtimal daha az aldanacaklardır.
Konuyu hülasa edecek olursak: Ben, belki şimdiye kadar söylenenlerin aksine, Kur'ân meâli okumayı, Arapça bilenlere tavsiye ediyorum. Arapça bilmeyenlerin ise, Kur'ân'ı, meâllerden daha geniş bir perspektifle ele almaları gerektiğine inanıyorum.
bilmeden konuşmayınız ...
quote:
Orjinalden alıntı: Deep Impact
quote:
Orjinalden alıntı: lehrer35
Bana göre; Kur'an gereksiz size risale-i nur yeter diyen,
şu sözüne bir delil getir, getirmezsen yalancı ve iftiracısın ...
Kastamonu Lâhikası, 73
“Risale-i Nur, hakaik-ı İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, îmanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risale-i Nur’dadır. Evet onbeş sene yerine, onbeş haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, îman-ı hakikîye îsal eder. Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum. Siz dahi Risale-i Nur’a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.”
Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 199 “Ey Risale-i Nur! (…) Bütün eller ve dillerde kemâl-i iştiha ve iştiyakla dinlenip okunacak ve yazılıp yayılacak en tatlı ve en halâvetli, en câzibedar ve en revnekdar yegâne eser-i metin ve nûr-u mübîn ancak sensin!
Barla Lâhikası, 194 “Kimin haddi var ki, risâlelerin birisine el uzatsın veyahut bir sahifesine dil uzatsın, veyahut bir cümlesini tenkid etsin, veyahut bir kelimesine, hatta bir harfine ve belki bir noktasına itirazda bulunsun.”
Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 92,; “Risale-i Nur müminlere şifa ve rahmettir.”
Barla Lahikası, Yirmi Yedinci Mektub ve Zeyilleri, c. II, 1415. “Mübarek Sözler şübhesiz Kitabı Mübin’in nurlu lemeatıdır. İçinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber küll halinde kusursuz ve noksansızdır”.
Barla Lâhikası, 56 “Kimin haddidir ki, bu Nurlarda yanlışlık bulsun. (…) Onun için bir harfe dokunmayı azîm bir günah işliyorum telâkki ediyorum.”
Sikke-i Tasdik-i Gaybî “Cürmümüzle külhan gibi pürnârız, Dert elinden hem her gün zâr u zârız. Affet bizi madem sana hep yârız, Ey nur-u rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur! Çevrildi ateşle bu koca dünya, Bir cehennem gibi kaynadı derya. Yetiş imdada ey şâh-ı evliya! Ey bu zamanda rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!”
Şualar, On Birinci Şua, c. I, s. 985. “Risale-i Nur bu asırda, bu tarihte bir “urvet-ül vüska”dır. Yani çok sağlam, kopmaz bir zincir ve bir “hablullah” yani Allah’ın ipidir.”
Hablullah sadece Kuran'a ait bir sıfattır.
Daha buna benzer şirk ve hurafe dolu yığınla zırva sözleri var. Ama konumuz bu değil.
Bazen şu okuyup durduğunuz ve kutsiyet atfettiğiniz metinleri gerçekten okuyor musunuz diye gerçekten meraka kapılıyorum. Ve hep aynı taktik. Delil göster yoksa yalancısınız, iftiracısınız!
Peşinden gittiğiniz şu zata inanırken de bu kadar şüpheci bakabilmeniz dileğiyle...
Kurandaki ayet sayısı konusu ihtilaflı olduğu için yuvarlak rakam yazdım. Ancak siz benim sorularıma yanıt vermek yerine hemen kolay yolu seçerek bilgisizlikle itham kolaycılığına kaçtınız. Tekrar soruyorum: Risale-i Nur kaç ayetten bahseder? Yani kaç ayeti referans olarak alıp açıklamıştır? Geri kalanlara hiç değinmeyen bir esere tefsir denir mi? Eser Allah tarafından yazdırıldıysa bu başka bir din değil midir?
Sıradan insanlar tarafından anlaşılamaz, bu nedenle bizim yorumlarımızdan öğreniniz denilerek ne amaçlanmaktadır? En karmaşık bilimleri bile çözen insanlar niye Kur'anı çözemesin?
Fethullah Gülen-Haham kelimesinin aynı cümlede sarfedilmesine çok şaşırmadım...
Boş işler bunlar. Birazcık akıllı mantıklı adam bu Ergenekon safsatasının Ulusalcı kesimi tasfiye etmek için oluşturulmuş bir senaryo olduğunu rahatça görür. Keza batı emperyalizmi tarafından dikte edilen yeni yönetim biçimine ters bir anlayıştır ulusalcılık. Ulusalcı adam Mustafa Kemal'in izindedir, bağımsız Türkiye için; herkesin özgürce yaşadığı daha güzel bir ülke için mücadele verir. Tabii buda bazı abilerimizin işine gelmez. Bu ülkede niceleri VATANSEVER olduğu için darağacına gitti. Deniz GEZMiŞ, Hüseyin INAN, Yusuf ASLAN ve daha niceleri...
Dün itibariyle Ilhan SELÇUK ve Doğu PERiNÇEK'i de içeri almaları gayet net bir şekilde kendi emellerini belli ediyor. Yakında bu olay sonucu Türkiye bambaşka bir eksene girecek, kaçacak delik arayacak halkımız. Ama iş işten geçmiş olacak!