Şimdi Ara

Keyf-i Azizimce Kitap Tavsiye Ediyorum... - KONU GÜNCELLENMEYECEKTİR (34. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.221
Cevap
54
Favori
34.067
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
27 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3233343536
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    İyi ekledik bakalım sepete. Kitap iyi çıkmazsa parasını senden alırım.

    Alıntıları Göster
    Çıkar çıkar merak etme. Beğenmezsen ben sana başka kitap alırım.
  • E-Nazmi E kullanıcısına yanıt
    Gülgûn Feyman,Türkçe'yi gerçekten iyi konuşan bir spikerdir.
    Eski Trt spikeri zaten.Bu konuda yazdıklarını hafife almamak lazım.Yıllarca bu mesleği yapmış.
    Dil devrimi ise çok ayrı bir konu.
    Söylediklerinize katılmıyorum.
    Dil devrimi konusunda önemli bir kaynak;


    Türkçe'nin bugünkü durumu gazete ve televizyon yayıncılığı ile çok ilgili.
    60,70'li yıllardaki gazete Türkçesi ile bugünkü arasında dağlar kadar fark var.




  • E-Nazmi E kullanıcısına yanıt
    Vazgeçmedi.Öyle olsa vasiyetini TDK'ya bağışlar mıydı?
    Terim almak ve uydurmak hangi dilde yok hocam? İngilizce çok mu duru?
    Dünyada en çok kullanılan dillerden biri ama yine de terim uydurma yapılır.
    Buhran desen Arapça,kriz desen Fransızca.Ne diyeceksin?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rat.planet

    Vazgeçmedi.Öyle olsa vasiyetini TDK'ya bağışlar mıydı?
    Terim almak ve uydurmak hangi dilde yok hocam? İngilizce çok mu duru?
    Dünyada en çok kullanılan dillerden biri ama yine de terim uydurma yapılır.
    Buhran desen Arapça,kriz desen Fransızca.Ne diyeceksin?
    Dil devrimi denen garabetten vazgeçmiştir Atatürk. O İsveç veliaht prensi için miydi verilen bir yemek var, o meşhur konuşmadan sonra vazgeçmemesi mümkün değil zaten. TDK'ya bağışlamasının bununla alakası da yok yahu. Adam dilin içine etsinler diye bağışlamadı. Araştırsınlar, geliştirsinler, 90 senedir bir türlü yapılamayan etimoloji sözlüğü yapsınlar diye bağışladı. Fakat kraldan çok kralcılar içine etmek için her şeyi yaptılar ve bunu da başardılar.

    Bu arada buhran Arapça falan değil. Ahmet Cevdet Paşa anlatır onun hikayesini. Kriz karşılığı bir kelime aramışlar, ama bir türlü içlerine sinen bir şey bulamamışlar. En sonunda oturup Arapça kökünden buhran kelimesini kendileri uydurmuşlar.




  • Kraven kullanıcısına yanıt
    TDK Sözlüğünden ''buhran'' yazarak kelimenin kökenine bakabilirsiniz.


    Öncelikle konuya yaklaşımınız bana daha tuhaf geldi.
    Garabetdiye adlandırmak doğru değil.Tarihçi olduğunuz için bu tür yanlış yakıştırmalar yapmak insanlara ilginç geliyor.
    Vasiyetini TDK için tabiki kurum gelişsin,çalışmalarını yapsın diye bağışladı.
    Sonradan yapılan şeyler onun suçu değil.Sonuç olarak dil devrimi çok başarılı olmuştur.
    Önemli bir kaynak;




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rat.planet

    TDK Sözlüğünden ''buhran'' yazarak kelimenin kökenine bakabilirsiniz.
    http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&view=gts

    Öncelikle konuya yaklaşımınız bana daha tuhaf geldi.
    Garabetdiye adlandırmak doğru değil.Tarihçi olduğunuz için bu tür yanlış yakıştırmalar yapmak insanlara ilginç geliyor.
    Vasiyetini TDK için tabiki kurum gelişsin,çalışmalarını yapsın diye bağışladı.
    Sonradan yapılan şeyler onun suçu değil.Sonuç olarak dil devrimi çok başarılı olmuştur.
    Önemli bir kaynak;
    https://trtarsiv.com/izle/71034/ataturk-ten-anilar-7-bolum
    Dil devriminin sonucu çoğusu Ataç'ın ürettiği 500-600 kelime, dilden sildiği binlerce.




  • E-Nazmi E kullanıcısına yanıt
    Bu tarihçileri dil devrimi konusunda anlamak mümkün değil
    Yıllardır aynı dayanak noktasını sunuyorlar.Eski kelimeler kullanılmıyor diyorlar.
    Dilin açık,anlaşılır olması onları pek ilgilendirmiyor.
    Pek tabii bilmelerine rağmen hep şu gerçeği gözardı ediyorlar;kelime dile girerken salt kelime olarak girmez,gramer kuralları da girer.Bu Türkçe'ye özgü bir kural değil tüm diller için geçerlidir.
    Dilin sadeleştirilmesi dediğimiz bu olay sadece Cumhuriyet döneminde değil Osmanlı İmparatorluğu döneminde de yapılmaya çalışılmıştır.Genç Kalemler dergisi örnek verilebilir.
    Ayrıca Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ndeki kapsamlı çalışmalar varken olayı sadece Ataç'a bağlamanız da ilginç hocam.
    Nedense tarihçi arkadaşlar bu sadeleştirmeler yapılırken hiç bahsetmezler önce kelimenin halk ağzında karşılığı var mı ona bakarlar.Yoksa kendileri karşılık bulmaya çalışırlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rat.planet

    TDK Sözlüğünden ''buhran'' yazarak kelimenin kökenine bakabilirsiniz.
    http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&view=gts

    Öncelikle konuya yaklaşımınız bana daha tuhaf geldi.
    Garabetdiye adlandırmak doğru değil.Tarihçi olduğunuz için bu tür yanlış yakıştırmalar yapmak insanlara ilginç geliyor.
    Vasiyetini TDK için tabiki kurum gelişsin,çalışmalarını yapsın diye bağışladı.
    Sonradan yapılan şeyler onun suçu değil.Sonuç olarak dil devrimi çok başarılı olmuştur.
    Önemli bir kaynak;
    https://trtarsiv.com/izle/71034/ataturk-ten-anilar-7-bolum
    Yahu kelimenin kökeninin Arapça olduğunu en başta ben söyledim zaten. TDK sözlüğünü göstermeye gerek yok. Cevdet Paşa ise bu kelimeyi kendi uydurmuştur. Daha doğrusu kelimeyi almış ve crise karşılığı olarak kullanmıştır.

    Dil devrimi tamamen garabettir. Harf devriminden bahsetmiyoruz burada. Dil devrimi denen bir saçmalıktan bahsediyoruz. Bir dil bir de kültür devrimi yapılabilecek en büyük hata ve hatta kötülüklerden biridir. Atatürk ise sonucunu gördüğü için vazgeçmiştir. Atatürk'ü suçlamıyorum ki ben zaten.

    Kimse kusura bakmasın da o çok başarılı dediğin dil devriminin sonucu olarak her kelimenin sonuna bir sel, sal eki geldi, Arapça Farsça diye binlerce kelime atıldı ve onlar yerine takır tukur ahenksiz, ınç, tınç gibi kulak tırmalayan sesli kelimeler getirildi, üstelik bu uydurulan kelimeler eski manayı da vermediği için Türkçe 200-250 kelimelik zavallı bir kabile dili haline geldi. Münazara, münakaşa, müzakere yerine tartışma deyip geçiyoruz en basitinden. Bahsettiğim şey gidip 17-18. yüzyıl ağdalı Osmanlıca kullanalım değil ki.

    Bunun tarihçi olup olmamakla alakası falan yok. Bir Hayat Mecmuası açıp okunduğunda alınan hazzı verebilen bir gazete veya dergi var mı artık ? Hep örneğini veririm. Kilisli Rifat'ın Dîvânu Lugâti't-Türk'ün bulunuş hikayesini anlattığı makalenin lezzetini bugün benim diyen edebiyatçı verebiliyor mu ? Yani olay sadece dilde sadeleşme falan değil. Belli ölçüde sadeleşme tabii ki gerekir. Fakat bunu dilin içine ederek değil, yapısını ve ölçüsünü koruyarak yaptığınız zaman başarılı olur. Başarılı hatta çok başarılı olmuştur denen dil devrimi saçmalığının getirisi budur:

    "Onun devinme kuvveti, soyut olarak alındığında, kendi-için-varlık ya da arı olumsuzluktur. Sonuç başlangıç olanla aynıdır, çünkü başlangıç erektir; ya da, edimsel olan kendi Kavramı ile aynıdır, çünkü dolaysız olan, erek olarak, ‘kendi’yi ya da arı edimselliği kendi içinde taşır. Yerine getirilmiş erek ya da varolan edimsel ise devim ve açınmış ‘oluş’tur; ama tam olarak bu dinginliksizlik ‘kendi’dir; ve ‘kendi’ başlangıcın o dolaysızlık ve yalınlığı gibidir, çünkü sonuçtur, kendi içine geri dönmüş olandır, - kendi içine geri dönmüş olan ise yalnızca ‘kendi’dir ve ‘kendi’ kendisi ile bağıntılı özdeşlik ve yalınlıktır"

    Bu başarıysa ben istemiyorum. 2 sene evvel üniversite sınavlarına çalışmak için test kitapları almıştım. Türkçe kitabındaki sorulardan biri şuydu: "...paradigmanın etkileşimsel gelişimsel sürecindeki deviminin edimsel başkaldırısındaki öztutumsal, ergin varlığın tindeki anlamı..." Bu mu o çok başarılı olmuş Türkçe ? Türkçe mi bu ? Çünkü dil devrimi denen şeyin sonucu budur.

    Yine ayrıca TDK'nın icraatına hiç girmek bile istemiyorum çünkü midem bulanmaya başlıyor. Şapkanın bir kaybolup bir gelmesi ile varis yazdığınızda ne dediğinizin anlaşılmaması, kara saban öküzü gibi Hakkari, kağat vs. diye konuşan tipler, manasına, ahengine vs. bakılmadan tamamen işlevine göre uydurulan terimler, Arapça Farsça atacağız diye dile doldurulan Moğolca, İngilizce, Fransızca kelimeler, Doğu Türkçesinde dahi olmayan acayip acayip hiçbir lezzeti olmayan uyduruk kelimeler, 90 senedir aslında fişleri büyük oranda hazır olmasına rağmen bir tane etimoloji sözlüğünün halen çıkmaması vs. gider de gider. TDK Türkçe'nin başına gelmiş ve gelebilecek en büyük felakettir. Böyle saçmalıkların başarı olarak addedilmesini ise hiç anlamadım açıkçası.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 12 Ekim 2018; 22:13:0 >




  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Hocam yazdığınız örnek çelişiyor;
    Bu arada buhran Arapça falan değil.
    yazmışsınız sonrasında
    En sonunda oturup Arapça kökünden buhran kelimesini kendileri uydurmuşlar.

    Sonuç olarak ben bu çelişkiye istinaden kaynak gösterdim.

    Ben özellikle yazdım dikkat ederseniz insanlar tarih konuları,meseleleriyle ilgili yanlış bir üslupla konuşurken bu konularda bilgili olan tarihçi olan sizler bile bu tarz bir üslup kullanınca iş çok mizahi bir yöne doğru gidiyor.
    Yorumunuzdan ziyade(yoruma da kesinlikle katılmıyorum) kullandığınız kelimeler konuyu anlamaya çalışanlar için doğru mesaj vermez.Bundan bahsettim ben.

    Konuyu sunarken örnek verdiğiniz dayanak noktaları konuyu açıklamaya yeterli değil.Alıntı ekleyerek yazıyorum.
    Kimse kusura bakmasın da o çok başarılı dediğin dil devriminin sonucu olarak her kelimenin sonuna bir sel, sal eki geldi, Arapça Farsça diye binlerce kelime atıldı ve onlar yerine takır tukur ahenksiz, ınç, tınç gibi kulak tırmalayan sesli kelimeler getirildi, üstelik bu uydurulan kelimeler eski manayı da vermediği için Türkçe 200-250 kelimelik zavallı bir kabile dili haline geldi. Münazara, münakaşa, müzakere yerine tartışma deyip geçiyoruz en basitinden. Bahsettiğim şey gidip 17-18. yüzyıl ağdalı Osmanlıca kullanalım değil ki.

    Bu yazdıklarınız konuyu başarısız yapmaz.Siz olumsuz olarak düşünerek yazmışsınız ben de olumlu gördüğümü yazıyorum.
    Örneğin bu ekler sayesinde edebiyat çevirileri gayet güzel yapılıyor.Harry Potter çevirileri buna fazlasıyla örnektir.
    İnanılmaz kalitelidir.Bulunan terimler çok yerinde hatta bence İngilizcesinden daha anlamlı bile görünüyor.
    7 kitabı çeviri ile karşılaştırarak uzun bir süre harcadım sırf çevirmen nasıl çevirmiş diye baktım.
    Mesele sadece kitap çevirisi değil,ekler dilde esneklik sağlar birçok açıdan.Bu dublaj çevirilerinde bile var.
    Kullandığım Türkçe ahenksiz falan değil onu konuşanlar yanlış konuşuyorsa bu dilin suçu değil.
    Adam üniversite bitiriyor ama hayatında yarım saat sesli kitap okumamış.Ahenksiz olan dil değil.İnsanlar bu konuda tembel.
    Basit bir örnek vereyim Müşfik Kenter,Nur Subaşı iyi dublaj yapan sanatçılar dublajdan önce yarım saat kalemle çalışma yapardı.
    Şimdi o gelenek yok neredeyse.Farklı sebepleri var tabiki.Ama o kaliteli TRT dublaj kalitesi yok.
    250 kelimeyle konuşan insanlar koskoca bir dili temsil etmez.Bu kişinin eğitimiyle ilgilidir.
    Özetle bahsettiğim şey verdiğiniz örneklere karşı örnekler de var.

    Yani olay sadece dilde sadeleşme falan değil. Belli ölçüde sadeleşme tabii ki gerekir. Fakat bunu dilin içine ederek değil, yapısını ve ölçüsünü koruyarak yaptığınız zaman başarılı olur.

    Sadeleşmenin ölçüsü falan olmaz.Bu basit bir ders müfredatı değil.Binlerce kelime,deyimden oluşan bir dil.
    Hiçbir dil durağan değildir.Afrika'daki kabile dilleri bile değişime uğrar.
    Bu arada yapı falan değişmiş değil.Bu yapılırken farsça,arapça ekler çıkarıldı.Türkçe yapısında bir değişiklik yok.


    Onun devinme kuvveti, soyut olarak alındığında, kendi-için-varlık ya da arı olumsuzluktur. Sonuç başlangıç olanla aynıdır, çünkü başlangıç erektir; ya da, edimsel olan kendi Kavramı ile aynıdır, çünkü dolaysız olan, erek olarak, ‘kendi’yi ya da arı edimselliği kendi içinde taşır. Yerine getirilmiş erek ya da varolan edimsel ise devim ve açınmış ‘oluş’tur; ama tam olarak bu dinginliksizlik ‘kendi’dir; ve ‘kendi’ başlangıcın o dolaysızlık ve yalınlığı gibidir, çünkü sonuçtur, kendi içine geri dönmüş olandır, - kendi içine geri dönmüş olan ise yalnızca ‘kendi’dir ve ‘kendi’ kendisi ile bağıntılı özdeşlik ve yalınlıktır"

    Bu verdiğiniz örnek de öyle anlaşılmayacak bir şey değil.Birkaç kez sözlüğe bakıp öğrenmek bu kadar zor mu?
    Sonrasında zaten hemen akla gelir.Bunlar zor değil insanlar tembel.

    Hem yeni çalışmalardan yakınıyorsunuz hem etimoloji sözlüğünün çıkmasını istiyorsunuz.
    Çok kapsamlı bir Osmanlı Türkçesi etimoloji sözlüğü yokken(ben bilmiyorum.) çok kapsamlı Güncel Türkçe sözlük talep ediyorsunuz?
    Andreas Tietze'nin yarım kalmış bir çalışması vardı.
    Böyle bir çalışma çok büyük bir emek isteyen bir iş.İngiltere,Fransa gibi ülkelerin dillerde bu tarz sözlükler tek seferde şapkadan çıkmamıştır.Bir çok örneği var.Etimoloji sözlükleri diğerlerinden çok farklı.Sadece zaman değil üzerine inşa edilmesi gereken eski çalışmalar olması gerek.Bu çok çok az olduğu için bir anda böyle bir çalışma yapmak inanılmaz zor bir iş.
    İyiki TDK gibi bir kurum var.Ya olmasaydı? Hatalar olduğunda güncel baskıda bunlar düzeltiliyor.TDK'yı bu kadar eleştirmek haksızlık.
    Çıkan sözlüklere bakın;
    emagaza-tdk.ayk.gov.tr
    Türk Dil Kurumu E-Mağaza
    https://emagaza-tdk.ayk.gov.tr/11-sozluk-kategorisi.html?cat_id=11




  • Söylediğim şeyler çelişmiyor. Kelimenin kökeninin başka bir dilden olması o kelimeyi yabancı yapmaz. Türkçeleşmiştir dolayısıyla Türkçe'dir. Mektep Arapça mı şimdi ? Kelimenin kökü Arapça olabilir, manaları ise iki dilde bambaşka. Benim söylediğim şey budur. Ayrıca ben akademik bir yazı falan yazmıyorum burada. Dolayısıyla üslubum da ona göredir.

    Konu olumlu görüp görmeme meselesi değil. Dilin yapısının bozulmasıdır. Her kelimenin sonuna sel, sal eki getirmek bunun en net örneğidir. Harry Potter çevirisinin iyi veya kötü olmasıyla ilgili bir şey değil bu. Kaldı ki sel, sal eki Türkçe bile değildir. Çünkü Türkçe'de öyle bir ek yoktur. Yani uydurmadır, bir anlamda tefrikadır hatta tahrifattır.

    Mesela;


    Veya


    Aslında çok daha uzun, detaylı ve hatta gerekirse akademik üslupla da yazardım ama hakikaten gına geldi artık bu öz Türkçe zırvalığından. Yahu örnek verdiğim o saçma sapan yazıyı bile anlaşılmayacak bir şey yok, sözlüğe bak diye savunmuşsun. İnsaf!

    Bu arada TDK'nın faydalı işleri olması onu eleştirmeme engel değil. Her sene dünya kadar para alıp daha en başta yapması gereken işi 90 senedir yapmayan bir kurumdan bahsediyoruz. Ayrıca fazla detaya da girmek istemiyorum. Etimoloji sözlüğünün çıkmaması bu işin çok zor olmasından falan kaynaklı da değildir. TTK ve TDK'nın arşivinde yüzlerce hatta binlerce çalışma çürümeyi bekliyor. Etimoloji sözlüğü için de zamanında çok yoğun bir çalışma yapılmış, binlerce fiş hazırlanmış fakat aradaki bazı duygusal(!) sebeplerden dolayı öyle yatmakta. Yine ayrıca bu işin ne kadar zor olduğunu ve uzun sürdüğünü de bizzat biliyorum çünkü bazı şeylerin içinde bulundum. O yüzden detay vermiyorum, konuşmayacağım da. Fakat şimdiye kadar çoktan ortaya gayet iyi bir eser çıkabilecekken çıkartılmamıştır. Almanlar'ın 150 senelik ansiklopedi, sözlük serileri vs. var. Bu çıkmaması için mazeret değil. 150 senede yapılmadı onlar çünkü, güncellenerek geldi. Neyse, dediğim gibi daha fazla bu konuda konuşma niyetim yok. Hem hakikaten gına geldi hem tanıdığım bazı kişileri üzmek istemiyorum. Fakat yapılan iş ne olursa olsun Türkçe'nin içine edilmesine sebep olmuştur. Gençlerin ve hatta ana baba olmuş yaştaki insanların bile bundan 40-50 sene evvel çıkan filmi veya gazeteyi anlayamamasının sebebidir bu kurum. Bazı zamanlar altı ayda bir toplanıp imla değiştiren, imlayı oyuncak eden babam değildir.

    Bu arada Tietze dışında fena olmayan birkaç etimoloji sözlüğü vardır. Tabii ki mufassal yayınlar değiller, ama iş görüyorlar. Ermeni bir vatandaşımızın çıkardığı adı etimoloji sözlüğü olup etimolojiden başka her halta benzeyen şeyi saymıyorum tabii ki. Bir ara unutmazsam kitaplığa bakıp söylerim isimlerini. 3 veya 4 tane olması lazım ki bunlardan iki tanesi fena değildir.




  • Keyf-i azizinize mazhar olmuş yeni kitaplar var mıydı acaba?Önerilerinizi almak isterim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nickola Tesla

    Keyf-i azizinize mazhar olmuş yeni kitaplar var mıydı acaba?Önerilerinizi almak isterim.
    Ortalama bir aylık aralarla düzenli olarak tavsiye etmeye çalışıyorum. Yakında gene tavsiye ederim herhalde.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Ortalama bir aylık aralarla düzenli olarak tavsiye etmeye çalışıyorum. Yakında gene tavsiye ederim herhalde.

    Alıntıları Göster
    Sırf tavsiye vereceksin diye sipariş vermiyorum, kitap falan kalmadı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Mandalorian

    Sırf tavsiye vereceksin diye sipariş vermiyorum, kitap falan kalmadı.

    Alıntıları Göster
    Ya ahaha öyle şey mi olur hocam ya. Güldürme beni. Neyse bir bakalım o zaman. Belki bu akşam bir kaç bir şey atarım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Ya ahaha öyle şey mi olur hocam ya. Güldürme beni. Neyse bir bakalım o zaman. Belki bu akşam bir kaç bir şey atarım.

    Alıntıları Göster
    Yok yav şaka yapıyorum geçen platin günü indirimleri vardı o zaman almıştım, 7 gün önce falan elime geçti. Bir süre tövbe ettim bir şey almam.

    Molieri - Cimri
    Güneş, Ay ve Rolling Stones
    Seneca - Bilgeliğin Sarsılmazlığı Üzerine
    Dr. Jekyll ile Bay Hyde
    Marcus Aurelius - Kendime Düşünceler




  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Mandalorian

    Yok yav şaka yapıyorum geçen platin günü indirimleri vardı o zaman almıştım, 7 gün önce falan elime geçti. Bir süre tövbe ettim bir şey almam.

    Molieri - Cimri
    Güneş, Ay ve Rolling Stones
    Seneca - Bilgeliğin Sarsılmazlığı Üzerine
    Dr. Jekyll ile Bay Hyde
    Marcus Aurelius - Kendime Düşünceler

    Alıntıları Göster
    Orelyus'u okumak için ben de sabırsızlanıyorum. Ciltlisini almıştım İş Bankası bastığı ay.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Orelyus'u okumak için ben de sabırsızlanıyorum. Ciltlisini almıştım İş Bankası bastığı ay.

    Alıntıları Göster
    Son 1-2 yıl Roma'ya merak sardım. Çok acayip adamlarmış yav. Kanalizasyondan, tanklara kadar her şeyi yapmış adamlar. Mimari, kültür, insanlara değer konusunda da aşmışlar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Mandalorian

    Son 1-2 yıl Roma'ya merak sardım. Çok acayip adamlarmış yav. Kanalizasyondan, tanklara kadar her şeyi yapmış adamlar. Mimari, kültür, insanlara değer konusunda da aşmışlar.

    Alıntıları Göster
    Dünyaya Roma gibi bir Devlet, bir Medeniyet daha gelmedi. İkinci ve Üçüncü Roma bile ilki kadar olamadı ne yazık ki. Kısacası Roma Adamdır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Dünyaya Roma gibi bir Devlet, bir Medeniyet daha gelmedi. İkinci ve Üçüncü Roma bile ilki kadar olamadı ne yazık ki. Kısacası Roma Adamdır.

    Alıntıları Göster
    Arkadaşlarım saçımı Sezar modeli yaptığım için benimle konuşmuyor, kızlar sandaletimi beğenmiyor ama yine de vazgeçmiyoruz. Kaynak sıkıntısı çekiyorum, niyeyse kapsamlı bi kitap okuyamadım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Dünyaya Roma gibi bir Devlet, bir Medeniyet daha gelmedi. İkinci ve Üçüncü Roma bile ilki kadar olamadı ne yazık ki. Kısacası Roma Adamdır.

    Alıntıları Göster
    Dünyaya Roma gibi bir devletin gelmediği, muazzam bir devlet olduğuna falan katılıyorum da o kadar da adam değil be. 2 senedir dersler gereği bol bol Roma okuyorum. Okudukça soğudum adamlardan. Hiç bana göre değil. Yunan bile daha sempatikti gözümde. İçimdeki Türkmen kanından mıdır, Türkmen damarım kabarıyor ondan mıdır bilmiyorum, bir türlü ısınamadım. Şarkın sistemini, yapısını falan hep daha çok tuttum. Doğu devleti olması sebebiyle Bizans'ı bile daha çok severim.




  • 
Sayfa: önceki 3233343536
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.