Şimdi Ara

İnanmak duygu mu bilgi mi? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
33
Cevap
0
Favori
2.006
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: trackfind500

    ADSL hayırlı olsun @Deep. Benim kafama takılan bir nokta var. Sence İslamiyetin insanların beyinlerindeki en ince şüpheye ve soruya karşı bir cavabı var mıdır? Mesela senin imzanda verdiğin sitelere göz attım ve oradaki soruların birinci seviyede olduklarını gördüm. İnan öyle sorular var ki seviyesini tahmin bile edemezsin. Benim merak ettiğim nokta ise İslamiyetin insanın içinde bulunan her soruya bir cevap verme mecburiyetinin olup olmadığıdır. Varsa bile bu sorulara sunulan cevaplar ne derecede tatmin edicidir?


    track hocam

    walla dehşet bir soru sormuşsun

    insanların kalitesei sordukları sorudan belli oluyor

    Allah dan böyle bir soruya hazırlıklı sayılırım ...

    cevaben derim ki:

    1- Mustafa hocam dan onun da risaleden bir alıntısı vardı ...

    biz müslümanlar şuna benzeriz ...

    30 çeşme düşünelim bir kaynaktan beslenen

    şüpheci insan 30 ayrı çeşmeyi ayrı ayrı irdele

    lakin biz bir tane kaynağı irdeleriz

    kaynak sağlam ise 30 ayrı çeşmeden gelen su da sağlamdır ...

    dolayısı ile biz Kur an ve Peygamber in sav getirdikleri hükümleri ayrı ayrı incelemek yerine Kur an ve Peygamberi gennel inceleriz ve ıonları kabul ettikten sonra verdikleri hükümleri aynen kabul ederiz ...

    quote:

    Benim merak ettiğim nokta ise İslamiyetin insanın içinde bulunan her soruya bir cevap verme mecburiyetinin olup olmadığıdır. Varsa bile bu sorulara sunulan cevaplar ne derecede tatmin edicidir?


    iki açıdan değerlendirmek lazım bu srouyu ...

    hem evet hem de hayır ...

    İslamiyet bütün sorulara belirli ölçülerde cevaplar verir mesela ruh konusunda cevap vermez çünkü bu konuda ayet vardır ve ruh hakkında insanlara pek az bilgi verildiği söylenir ...

    soruyu bir insan din adına her türlü sorusuna cevap bulmak zorunda mıdır şeklinde değiştirirsek

    hem evet hem de hayır diyebiliriz ...

    hayır deriz çünkü

    kaynağa itimat eden bir müslüman o nasıl bu nasılın peşinden koşmamlı ve kaynağın emirlerine gööre hareket etmeli diyebiliriz

    çünkü müslüman insan en başta kur an ve peygamber hakında zerre tereddüdü yoktur onların hakkında getirdikleri hakkında tereddüdü oldun ...


    evet deriz çünkü;

    bu sorular öyle basite indirgenecek sorular değilse üstüste biriktirilerek Allah muhafaza imanın kaybuına bile sebep olabilir ... bu yüzden kişiler bilgilerine güvendikleri insanların veya kaynakların yardımı ile bu tereddütlerine cevap bulmak zorundadırlar....

    bu açıklamalardan sonra senin soruna verilecek cevaben de derim ki ...

    din hertürlü soruya cevap verir ancak ...

    bir insan der ki bana amerikayı göster

    sen de oraya giden ve geleni oranın resimlerini şahit gösterirsin

    buna pek çok insan inanır ama bazı insanlar vardır ki ben amerika ya gitmeden inanmam diyebilir ...

    aynen öyle de

    din adına sorulan her sorunun myutlaka cevabı vardır değil VAR ... hertürlü soruya cevaop verilir ... mesela ruh nedir sorusuna bile 3 5 kelam söylendikten sonra bu konu hakkında teferruatlı bilginin olmadığını söylemek de bir cevaptır ...

    ahiret konusunda sorulacak sorunun cevabı

    Kur an ve Peygamberlerin ne kadar doğru olduğunu izah ettikten sonra onların sözelerinn yalan olamaytacağını ispatlam da bir cevaptır ...

    ancak:

    yukarıda da izah edildiği gibi her soruya cevap vardır ama kimileri cenneti ve cehennemi görmeden inanmazlar ki bu da dinin bu soruya cevap vermediği anlamına gelmez ...

    din aklı ön plana koyar ve aklı çalıştırmayı öğğütler

    ancak her soruya amerika yı gösterme gibi cevap veirlse idi aklın değeri kalmaz imtihan sıırrı ortadan kalkar Ebu CEhiller bile inanır hale gelirlerdi ...

    quote:

    Varsa bile bu sorulara sunulan cevaplar ne derecede tatmin edicidir?


    taminliği de kişiden kişiye değişir

    bana göre yüzde yüz tatmin edicidir diyemem ...

    bu konuda mesela sahabe Efendilerimiz için yüzde 100 diyebiliriz ki Hz. Ali ra " perde i gayp açılsa yakinim artmayacaktır" der ... yüzde yüz tatmin edici ancak Hz. Ali ra seviyesinde imana sahip birinde görülebilir ki bu hedefe ulaşmak çok zordur

    aynı şekilde Efendimiz sav ve ashabı bu konuda tereddüdü olmayan insanlardır ... zamanınımızn din yönünden büyük insaları da böyledir ...

    ancak tabii ki ben gibi garip sefil adi insanın iman konusunda ki sağlamlığı sorulara verilen cevapları yenmesi bu büyük insanlar gibi olmayacaktır ... kafamdaki bütün sorulara ytüzde yüz doğrulukla cevaplar bulamayabilirim ancak bulduğum cevaplar istikametimim yüzde yüz doğru olduğu konudsunda çok fazla geçerli doğru data içermektedir ...

    quote:


    ADSL hayırlı olsun @Deep


    saol ...

    not: soruna derli toplu cevap veremedim ancak ben bir söylesemde sen 10 anlarsın ...




  • @Deep hocamın atfı ile @trackfind gerçekten muhteşemsin!
    Öte yandan @nakka:
    İman, gözle görünmeyene bir bilgiye inanmaktır.
    Bu yüzden "bilmek" ile "inanma"yı parçalamanızı doğru bulmuyorum.
    Baksana Ay'a gidildiğine dahi halâ inanmayanlar var, o bilgi değil miydi?
  • @Deep cevap için teşekkürler. Gayet iyi buldum cevabını. Sadece irdelemek için irdeleyenler bile var bu konuda. Hayatını çelişki avcısı olmaya adamış olan insanlar da mevcut. Avladıkları çelişkiler ile gurur duyanlar, aklın ve mantığın egemenliğini Tanrı kılmaya çalışanlar mevcut. Sadece "şüphe"nin var olması bile insanı rahatsız ediyor. Şüphe neden doğdu? Neye tepki olarak? Hem şüphenin beyindeki yeri nedir? Beynin sağ lobunda mı bulunur yoksa sol lobunda mı? Bir tür "kimyasal" ilaç ile şüpheyi yenmek mümkün mü? O göremediğimiz duyguyu yakalayıp ondan hesap sormamız mümkün mü? Bir duygu daha var ki o hep doğruyu arayan, insanın içinde dehlizler açan, yaşamın bir anlamı olmalı diyen anlam duygusu...Bu anlam duygusu ile şüphenin akrabalıkları nereye dayanıyor? Hem bu hayatın bir anlamı olmalı diyen hem de ya bir anlamı yok ise şeklinde sorulan soran birbirine zıt iki duygu acaba beynin hangi bölümlerindeler? Ya da beyinde değil de başka bir yerdeler mi? Kimyasal ilaca gerek kalmadan yenmek mümkün mü şüpheyi? Kim kendine ilaçsız derman bulabilmiş? Bir ameliyat olsam da aldırsam tüm şüphelerimi. Çünkü hayatın bir "anlamı" olmalı. Bu duygu bende daha ağır basıyor.

    @was hocam şımartmayın beni. Muhteşem ile henüz tanışmadım. Ben küçük duygularla akrabayım.




  • şüphe ilacı ve şüphe ameliyatı mı?
    böyle bir ilaç olsaydı muhteşem olurdu gerçekten düşünebiliyormusunuz, ilacı içiyorsun bir anda evliya makamına yükseliyorsun. şeksiz ve şüphesiz tam bir yakinle yola devam ediyorsun.
    track, peki sence böyle bir şey olsaydı, bunun bir anlamı olurmuydu? yapay bir iman olmazmıydı bu? yapay bir iman ne derece insana haz verir. o ilacı içtiğini daima hatırlayacaksın. bu seferde o ilacı içmemiş olsaydım ne olacaktı diye beyninde kırk tane tilki dönecek
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    şüphe ilacı ve şüphe ameliyatı mı?
    böyle bir ilaç olsaydı muhteşem olurdu gerçekten düşünebiliyormusunuz, ilacı içiyorsun bir anda evliya makamına yükseliyorsun. şeksiz ve şüphesiz tam bir yakinle yola devam ediyorsun.
    track, peki sence böyle bir şey olsaydı, bunun bir anlamı olurmuydu? yapay bir iman olmazmıydı bu? yapay bir iman ne derece insana haz verir. o ilacı içtiğini daima hatırlayacaksın. bu seferde o ilacı içmemiş olsaydım ne olacaktı diye beyninde kırk tane tilki dönecek


    Yok zaten ben bir anlamda "ironi" yapmak istedim. Böyle bir ameliyat olsa dahi bu ameliyata girme kararını aldığın an artık "doğallık" kaybolur. Tıpkı güzellik operasyonlarına benzer bu. Bir insanın vücudunda eğer derin kemiksel bozukluklar olmadıkça ve dolayısıyla zaruri bir ameliyat gerekmedikçe ameliyat olmak istemesi insan güzelliğindeki doğallığı alt üst etmiyor mu? Burnudaki hafif kemerden ötürü bıçak altına yatanlar için artık doğal demek mümkün mü? Anti-doğallık daha bir "güzellik" sunuyor ise bu sadece "daha güzel olduğun fikri" ile tatmin olmak demek olmaz mı? Halbuki burnundaki kemer ile doğmuşsundur. Kendini inkar edemezsin. Bunu sadece "bastırırsın". Gün gelecek tüm güzellikler zaten bozulacak. Bunun kaçınılmaz olduğu malumdur. Bilim insanlara ölümsüzlüğü ve daimi güzelliği vaat etse de galaksinin ömrü ile sınırlısın. Gönül ister tabii ki sonsuz hayatı. Çürümeyen, bozulmayan güzellikleri ancak ömür denen limit insan beynini hep kemirecek. Maddenin hareketi olan zaman yoluna -acımazca- önüne geleni yakıp yıkarak devam ederken gönül sadece istemekle kalacak. Bu parçadan ne çıkarırsın bilmem @C4. Farklı içeriklere ve farklı bir anlama sahip görünse de almak isteyen için alınabilir bir kıvamdadır öyle sanıyorum ki. Bu arada "gönül ister" sonsuz yaşamı. Hiç yorulmadan ve zahmete girmeden keyif çatmayı. Benim gönlüm de istiyor bunu. E doğal olarak. Bir insan olarak. İstesin bakalım. Zaman bana torpil geçer mi ki?




  • İnanmak aslında ve aynı zamanda risk te taşır. Niye çünkü diyelim birine inanıp arabaya aldınız o da size kötülük yaptı.

    Herşeyde böyle değil mi? İnanıp bekaretini verenler sözgelimi. İnanıp borç verenler. İnanıp yola çıkanlar. gibi uzayıp gidiyor. Yani her zaman inanmak %100 güvenli sonuç olamayabiliyor. Başta da kendim demiştim inanmak bir vekalet, kefalet ve tasdik eylemidir. Buna göre tüm inanmak eylemi risk altındadır. Oysa bilgi risk taşımaz. Yanlış mıyım? ( Tabii o iş veya eşye hakkında bilginiz varsa. Yoksa tahmini kast etmedim. )
  • Duygudur.
    İnanmak aslında emin olmak değildir. Güven duymaktır.
    Güven gerçekten de "duyulur". Güvenmenin içinde sığınmak, umut etmek vardır. Tamamen duygusal bir eylemdir.
    İngilizcede "inanmak" ve "güvenmek" eylemleri aynı fiil ile dile getirilir. (trust)

    "İnanmak bilgi midir?"
    Bilgi tabii ki insanın neye inanacağına karar vermesi için bir numaralı etkendir. Ancak bu inanmak eyleminin duygusal bir eylem olduğu gerçeğini değiştirmez.

    Mesela biri bana gelse Amerikada büyük bir deprem oldu dese ona inanabilmem bilmem gerekenler vardır. Mesela bunu söyleyen kişi kimdir? Güvenilir biri midir? Nereden duymuş deprem olduğunu? vs vs vs...
    Benim bu bilgilere ihtiaycım vardır inanmak için.
    Ama mesela ben Amerikadaysam ve depremi gerçekten hissettiysem. Bu Amerikada deprem olduğunu bilmek olur. Fark vardır. Bu yüzden Türkçemizde "inanmak" ve "bilmek" farklı biçimlerde ifade edilir....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 17 Mart 2006; 21:44:38 >




  • quote:

    neverlate:

    Başlık biraz saçma olmuş. Yani inanmak bilgi midir? ne demek?


    neverlate saçma kelimen için rica etsem böyle kelime ile ifade etmesek. Zaten modumuzda kelime normal bile olsa karşı rahatsız olmuşsa kullanılmayacak diyor. Çünkü saçma kelimesi çok hoş bir kelime değil. Şuursuzca akılsızca demek gibi oluyor. onun yerine uygun olmamış, yerinde değil, doğru değil de diyebilirsiniz.

    Ayrıca, yorumun güzel. Dediğim gibi vekalet, kefalet, tasdiktir. Mesela sen mühendissin binamı sana baktırdım vekalet ettim. Seni seçtim kefil oldum diyeceklerine ve nihayet dediklerini tasdik ettiğim zaman sana inanmışım demektir. Yine son mesajımda dediğim ki bu risk taşır. Sen bu aşamlarda bana binamın çürük olduğu halde sağlam raporu verip beni tehlikeye atabilirsin.

    İnanmak bilgi gibi de algılanabilir. Nasıl mı? Bütün göstergeler sizi 29 martta depremin olacağına inandırır. Burada inandığınız vekil kefil ve tasdik ettiğiniz şey kendiniz ve dayandığınız ilkeler de bilgilerdir.

    Yine Allah'a bilinçle inananlar duygusal değiller kanımca. Bilgi nevinden olnlarınki. Yani Allah'a şu şu şu gerekçelerle var olduğuna inanıyorlar. Çünkü Allah'ın varlığı onlar için bir bilgidir.




  • Hatta şu kullandığımız deyim de bu ikilemi sana iyi anlatır:

    Mesela şu dağın ardında terörist var. Adım gibi inanıyorum. (VEYA) adım gibi biliyorum.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: nakka

    Biraz duygu biraz bilgi desem yine de oturmadı size bir sorayım dedim. Sadece Allah inancı gibi düşünmeyin bir arkadaşımıza da deriz bunu senin yaptığına inandım. Burada sanki bilgi ağırlıklı. Ama bunun böyle olduğuna inanmıyorum demek duygusal ağırlıklı. Dini inançlar zaten ayrı bir muamma. Kimi duygusal ağırlıklı kimisi bilgsel ağırlıklı peki inanmak esasında nedir?










    Lütfen konuyu dini havaya çevirmeyin modla zaten diken üstündeyiz. Sonuçta paparayı konuyu açan yiyor lütfen.







    inanmak yaşamak için bir zorunluluktur..
    inanç dinden ve bilimsellikten ayrı olarak bile tek başına bir yaşama sebebidir..
    çok çeşitlilik gösteren bir duygu olabilir ama özünde zorunluluktur..
    eğer ki kişinin kendi tercihinin dışında hissettiği ve aynı zamanda hissettiği şeyin ne olduğunu bildiği bir durumsa bu bence zorunluluktur..
    içinden söküp atamadığın tek şey inanmaktır..
    ister bilime inan ister ALLAH a değişen hiçbir şey yoktur sadece senin belirlediğin bir tercih neticesinde yine bir şeye inanmak zorunda hissediyorsundur kendini....

    ateist insanlar bile yokluğa ve ölümden başka bir hayatın olmadığına inanıyorlar,düşünün içinde (inanç) kelimesi geçmeyen bir cümle yada düşünce varmı?

    inanmak herşeyin dışında bakıldığında varlığıyla ve yokluğuyla olması gereken bir zorunluluktur..




  • insanlar varolduklarından bugüne bir şeye inanma ihtiyacı hissetemişlerdir. Deep çok güzel ifade etmiş bence de fıtri bir durumdur. İnanmak ise kanaatimce inanmak ve bilginin harmanlanmasıdır
  • ben simdi hanginize inanayim bilmiyorum:)) bir yandan yanilmak istemiyorum.. celiskiler... karar asamasi, duygusal mantiksal karmasalar.. acilen karar vermek zorundayim tüm günümü neye inansami düsünerek geciremem ya.. ay etkisi altinda kaldim ben en iyisi kendime inanayim:)) sezgilerim ve bilgilerimin( tecrübeler) birlestigi nokta inancim olsun... mantigim ve duygularimi tatmin etsin..
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.