Şimdi Ara

İDDİANAMEYİ ÇAĞLAYAN YAZDI NE DEMEK?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
96
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Duruşmaları 14 Şubat Sevgililer Günü’nde başlayan Şike Davası’nda 12 randevu da geride kaldı. 23 tutuklu sanıkla başlayan davada bu sayı 10’a düştü. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, tahliye olmayana kadar da bu dava kamuoyunun ilgi odağında kalmaya devam edecek.
    3 Temmuz 2011’de tutuklandığı günden bu yana Yıldırım, defaetle bu soruşturmayı bir şike davası biçiminde görmediğini, meselenin ‘Fenerbahçe’yi ele geçirme planı’ olduğunu savundu. Bunları söyledikten sonra da “Kimin ne yaptığı biliyorum. Hepsini tek tek anlatacağım” dedi. Bu söylemini nihayet başlayan duruşmalara da taşıdı.

    Geride kalan 12 duruşmada Yıldırım’ın savunma stratejisi iki temel nokta üzerine kuruluydu. Birincisi tek tek suçlandıkları maçlara dair iddiaları çürütmek ve bunu yaparken de esasen rakipleri Trabzonspor’un şike ve teşvik girişimlerinde bulunduğunu ortaya koymaktı. Haliyle 12 duruşma sonunda Yıldırım, iddianameden ikinci bir iddianame çıkardı ki o da bu olanağı kendisine bizatihi Mehmet Berk’in hazırladığı iddianamenin sunduğunu söyledi. Hal böyle olunca da Yıldırım, bir numaralı sanığın Trabzonspor olması, kendilerinin ise ‘ilave’ olmaları gerektiğini söyledi. Fenerbahçe kanadının savunmasını başat olarak “Biz şike yapmadık aksine şike yapmak isteyen Trabzonspor’u önlemeye çalıştık” noktasına oturtmasına daha önce de bu sütunlarda dikkat çekip, bunun doğru bir strateji olup olmadığını sorguladım. Geçen salı günü Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci de, “Siz Trabzonspor’un teşvik primi girişimini önleme merkezi mi kurdunuz” diyerek bu stratejinin mahkeme heyetince de sorgulandığının ipuçlarını açıkça verdi. Ama aynı Ekinci’nin, Trabzonspor avukatlarının Yıldırım’ın kendileri üzerinden savunma yapmasına itiraz etmelerini pek haklı bulmaması da dikkat çekiciydi.

    ‘Konuşursam yanarlar...’
    Anlaşılan mahkeme, Fenerbahçe’nin stratejisini tamamen Trabzon üzerine kurmasına temkinli yaklaşıyor ama sanık kulüplerin birbiri üzerinden savunma yapmasının önünü de kesmiyor. Muhtemeldir sonuca da bu yoldan gidilebileceğini düşünüyor ki, bütün tarafların hazır bulunacağı ve herkesin birbirine sorular soracağı duruşma, futbol tabiriyle, bu davanın ‘kırılma noktası’ olacaktır.

    Aziz Yıldırım’ın ve dolayısıyla Fenerbahçe’nin stratejisinin ikinci ve belki de en önemli temeli de “Konuşursam herkes yanar” söylemine dayanıyor. 3 Temmuz’dan beri Yıldırım’ın açıklama ve konuşmalarını bir arada düşündüğümüzde, bir yanıyla zaten birçok şey söylediğini görmek mümkün. Özetle Yıldırım, ‘kendisinin safdışı bırakılarak Fenerbahçe’nin ele geçirilmek istendiğini’ söylüyor. Önceki açıklamalarında kulübü ele geçirmek isteyenlerin hattını ‘Organize şube-savcılık’ olarak çizmişti. Bu hattı cuma günü daha da genişletip, “Çağlayan” dedi. Yıldırım, iddianamenin Çağlayan’da yazılıp, Aksaray’daki emniyete gönderildiğini ve oradan da Beşiktaş’taki savcı Mehmet Berk’e gittiğini söyledi. Bu elbette çok büyük ve sarsıcı bir iddia...

    Bir ‘ara top’ yaparsak, ‘Çağlayan-Aksaray-Beşiktaş’ hattı, Fenerbahçe’yi 14 Nisan 2011’e kadar ‘dolandırıcılık’, bu tarihten sonra da ‘şike’ suçu işlemekle suçlayıp ele geçirmek istiyor! Fenerbahçe’nin bu iddiasındaki en büyük eksiklik “Neden” sorusuna cevap verilmemiş olması. ‘Neden’in cevabı Yıldırım’ın “Konuşursam”ında gizliydi ama o cuma günü bizi yine cevapsız bıraktı.

    Konuşmaktan vazgeçti
    Dediğim gibi son savunmasındaki en önemli çıkışı ‘Aksaray-Beşiktaş’ hattına ‘Çağlayan’ı eklemesi oldu. Peki şu Çağlayan’a da bir açıklama getirelim... Duruşma sonunda bazı avukatlarla konuşup Yıldırım’ın ‘Çağlayan’dan kastının ne olduğunu sordum. Yıldırım’ın, ‘Çağlayan kastı’ Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen. Evet, Yıldırım’a göre bu iddianameyi Seçen yazdı!..

    Hatta yeni bir halka ekleyen Yıldırım, Fenerbahçe’nin neden ele geçirilmek istendiğini de söyleseydi bu davanın akışı değişirdi. Ancak o “Konuşacağım” dediği halde “Konuşursam olmaz”a döndü. Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci’nin tüm ısrarlarına rağmen Yıldırım, 12. duruşmada bu ‘tarihi konuşma’yı yapmadı. Birinci görevi Fenerbahçe’yi korumak olan Yıldırım, son anda konuşmaktan vazgeçerek neyi veya kimleri koruyor? Yoksa söylediklerinden fazlası yok mu? Bu söylem bir savunma stratejisinden mi ibaret? ‘Çağlayan-Beşiktaş-Aksaray’ hattının Fenerbahçe’yi neden ele geçirmek istediğini somut verilerle ortaya koyması lazım. Aksi halde, bunun mahkeme için bir anlamı olmayacaktır. Hakim Ekinci, ısrarla Yıldırım’a tarihi bir görev üstlenip konuşmasını istedi ama o, konuşmadı. Belki hakimin son bir kez daha hakkında tahliye verip vermeyeceğini görmek istedi. Bu durumda ‘önümüzdeki duruşmaya bakacağız’.

    Yıldırım ve Fenerbahçe’nin davayı ‘siyasi’ bir zemine oturtup sonra da bunun gerekçelerini söylemekten kaçınması kendi savunmalarını da zayıflatıyor. Davanın arkasında ‘siyasi emeller’ olduğunu söyleyip de buna karşın bunu sebepleriyle açıklamaktan kaçınan Fenerbahçe, acaba savunmasını sadece sportif bir zeminde yapsaydı Yıldırım ve arkadaşları çoktan tahliye olmuş olur muydu?

    İddia zayıf, savunma iyi
    Bütün duruşmaları izleyen biri olarak bir ‘örgüt’ arayan iddianamenin zayıf, diğer yandan yapılan savunmaların ise ikna edici olduğunu söyleyebilirim. Yıldırım ve arkadaşlarının tahliyesinin gecikmesinin nedeni savunmanın davaya ilişkin yaptığı ‘siyasi okuma’ mı diye, düşünmeden kendimi alamıyorum. Öyle ya, madem bu dava siyasi o halde süreç de siyasi dengelere göre işleyecek! Tabii bu durumda golü de aslında hukuk yiyor...

    Son bir not: Dünkü yazımda ‘Çağlayan Günlükleri’nde Adliye’nin güvenliğinden sorumlu Akdeniz Güvenlik’in Beşiktaşlı Murat Aksu’ya ait olduğunu yazmıştım. Dün bu kurumun avukatından gelen mailde şirketin Murat Aksu’yla hiç bir ilgisinin olmadığı belirtilmiş. Ben bu bilgiyi bizatihi şirketin güvenlik elemanlarından almıştım ve doğruluğunu da defalarca teyid ettirdim. Ama gelen mailde durumun böyle olmadığı iddia ediliyor. Bu son bilgiyi de paylaşayım dedim...

    Başkan tahliye olmayınca Mosturoğlu yıkıldı
    12. duruşmada tutuklu sanıklar ve yakınlarında büyük beklenti oluşmuştu. Aziz Yıldırım dahil herkesin tahliye olabileceği konuşuluyordu. Oysa bir ay önceki duruşmada örgüt lideri olmakla suçlanan isimlerin hemen tahliye edilemeyeceği dillendiriliyordu. Ama cuma günü hava oldukça iyimserdi. Avukatlar hukuken tahliyelerin yüzde 99 olması gerektiğini söylüyorlardı. Ya siyaseten?.. Evet, bu davaya böyle bir anlam bizatihi savunma tarafından yüklendiği için bu kulvarda tahliye beklentisi ‘yüzde 1’lere düşüyordu!

    Savcının tahliye istememesi umutları kırarken, tutuksuz sanıklar, avukatlar ve sanık yakınları savcıya isyan ettiler koridora çıktıklarında. Kulaklarına inanamıyor birbirlerine “Nasıl olur ya…” diye soruyordu. Nihayetinde karar geldi ve altı tahliye çıktı. Dışarıda bekleyenler çıkanlara doğrudan “Aziz Yıldırım, Azız Yıldırım var mı” diye sordu. Öyle ki bir soru olarak ‘Aziz Yıldırım’ ismi bazıları tahliye olduğunu sanıp sevindiler. Ancak, Yıldırım başta olmak üzere İlhan Ekşioğlu, Tamer Yelkovan, Ali Kıratlı ve Olgun Peker’e tahliye çıkmaması büyük bir infiale neden oldu. Özellikle bu kişilerin çocukları ve eşlerinin isyanları yürek burktu. Davada babası ile duygusal anlara sebep olan İlhan Ekşioğlu’nun kızının üzüntüsü tarif edilemezdi.

    Bir önceki duruşmada tahliye sevinci yaşayan Şekip Mosturoğlu, merdivenlere çöküp ellerini başının arasına alıp öylece uzun süre kaldı. Yıldırım’ın yakınları ise söyleyecek söz bulamıyorlardı...

    Yıldırım’ın güvercinleri
    Aziz Yıldırım’ın en büyük tutkusu Fenerbahçe. Uğruna mahpuslar yattığı Kanarya bir yana diğer büyük tutkusu da güvercinler. Yıldırım, Eskişehirspor-Fenerbahçe maçında şike yaptıkları suçlamalarına mahkemede savunma verirken sürekli güvercinlerden söz etti. Bir önceki savunmasında da cuma günü de hâkime, Eskişehir’de yaptığı tek faaliyetin Eskişehirspor başkanıyla birlikte güvercin uçurmak olduğunu söyledi. Yıldırım, tam bir güvercin tutkunu. Mardin cinsi güvercinlere âşık. Evinde büyük bir kümeste 150’den fazla güvercin besliyor. Özgürken her sabah saat 05.00 gibi kalkıp güvercinlerini besleyip uçururmuş. Gittiği her deplasmanda da güvercin uçurmaya gidiyor.

    Beğendikleri olursa da satın alıyor. Mardin cinsinin fiyatları 5-10 bin lira arasında. Fenerbahçe’ye kazandırdığı en büyük tesislerden olan Düzce’deki Topuk Yaylası’nda da güvercin besliyor. Hem evinde hem de Topuk’taki güvercinleri için özel bakıcısı var. Dileriz Yıldırım en kısa zamanda hem Kanarya’sına hem de güvercinlerine kavuşur...







  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.