Akvaryum suyunun hazırlanması Şehir sularında bulunan klor ve ağır metaller bitki ve balıklar için zehirlidir. Bu suyun ilk önce akvaryum için uygun hale getirilmesi gerekir. Akvaryuma koymadan önce temiz ve zehirli olmayan bir kapta bir hafta dinlendirmek ya da bir su filtresi veya hava pompasıyla bir iki gün havalandırmak gerekir. Bundan sonra da suyun içinde kalan kloru ve ağır metalleri nötralize etmek için bir su hazırlama preparatı kullanmak yerinde olacaktır.
Bakır zehirlidir. Bu yüzden yeni kurulmuş, henüz kireçlenmemiş bakır tesisatlardan gelen su, akvaryumlar için uygun değildir. İçinde zehirli metaller bulunma olsılığı olduğu için musluktan akan sıcak suyu da akvaryum için kullanmamalısınız. Sadece soğuk su, o da bir süre akıtıldıktan sonra kullanılmalıdır.
Suyun kimyası İçinde yaşadıkları suyun bileşimi, diğer bir deyişle kimyası balık ve bitkiler için büyük önem taşır. Bazı balık ve bitki türleri yaşamlarını sürdürebilmek için çok özel su şartları (pH, GH, erimiş karbondioksit miktarı vs.) gerektirirler. Bunlar hassas ve zor türlerdir. Örneğin bir Güney Amerika cüce çikliti olan apistogramma agassizi ' nin uzun dönemde sağlıkla yaşayabilmesi için diğer şartların yanındam akvaryum suyunun asitlik değerinin de 6 - 6,7 pH arası olması gereklidir. Bazı türler ise çok geniş aralıklardaki su değerlerinde sağlıkla yaşayabilir ve hatta çoğalabilirler. Bunlar, çoğu zaman doğada da mevsimlerle bağlı olarak değişen su şartlarına göğüs germek zorunda olan dayanıklı türlerdir.
Akvaryum bitki ve balıklarına gereksinim duydukları su şartlarını sağlayabilmek, suyun kimyasından bir miktar anlamayı gerektirir. Özellikle bilinmesi gerekenler, akvaryumculukta önem kazanmış toplam sertlik (GH), kartbonat sertliği (KH), asitlik (pH) ve erimiş karbondioksit (CO2) gibi değerlerin ilişkileridir:
Suyun asitlik derecesi (pH) Suyun toplam sertliği (GH) Suyun karbonat sertliği (KH) Karbonat sertliği (KH), karbondioksit (CO2) ve asitlik (pH) ilişkisi Sudaki erimiş oksijen (O2) Suyun asitlik derecesi (pH) Suyun pH derecesi, içinde çözülmüş halde bulunan bütün asitik ve bazik maddelerden etkilenir. Suyun pH derecesiyle, bütün bu maddelerin toplam etkisi ölçülmüş olur. Suda ne kadar çok asitik madde varsa, pH değeri de o kadar düşer. Kimya dilinde belirtilecek olursa, asitik su elektron almaya, bazik su ise vermeye eğilimlidir.
0 - 14 pH skalası Suyun pH derecesi, sudaki hidrojen (H+) iyonları konsantrasyonunun negatif logaritmasıyla (10-pH) orantılıdır ve 0-14 aralığında bir skalayla ölçülür. Saf suyun hidrojen iyonları (H+) konsantrasyonu, hidroksit (OH-) iyonları konsantrasyonuna eşit, pH derecesi de nötr, yani 7'dir. Asitik özellikli sularda (pH 0-7 aralığı) H+ iyonları OH- iyonlarından daha fazla, bazik özellikli sularda ise (pH 7-14 aralığı) OH- iyonları H+ iyonlarından daha fazla bulunur.Tatlı su akvaryumları için genelde 5.5 - 8.5 pH aralığı önem taşır. Çoğu tatlı su kaynaklarının pH derecesi de bu değerler arasındadır. Örneğin Afrika'daki Malawi Gölü'nün çeşitli yerlerindeki pH değerleri 7.5-8.5 arasıyken (bazik), tropik Amazon sularının çoğu yerinde pH 6.5'in altındadır (asitik).
Balık ve bitki türleri sağlıklı yaşamak için belli pH değerleri gerektirirler Suyun pH değeri akvaryumculukta çok önem kazanmıştır. Her balık veya bitki türü, sağlıklı yaşayabilmek için belli sınırlar içindeki pH değerlerini gerektirirler. Bazı türler, 6,5 - 8,5 gibi geniş bir pH aralığında sorunsuzca yaşamlarını sürdürürken bazıları 5,5 - 6,5 aralığı gibi özel (asitik) su şartlarına gereksinim duyarlar.
Sudaki hızlı pH değişimleri tehlikelidir! Çoğu zaman, suyun mutlak pH derecesinden çok, pH'ın dengede sabit tutulması önemlidir. Çünkü balıklar, bitkiler ve mikroorganizmalar, ani pH değişimlerinden son derece olumsuz etkilenirler. Suyun pH derecesinin dengede tutulmasında bikarbonat sertliği önemli rol oynar. Genel olarak, suyun bikarbonat sertliği yükseldikçe pH da yükselir ve daha kolay dengede tutulur. Örneğin bikarbonat sertliği arttıkça akvaryumdaki karbondioksit miktarına bağlı günlük pH salınımları azalacaktır. Disk balığı gibi düşük pH dereceleri (5,5-6,5) gerektiren balıkların bakımının zorluğu da kısmen bu noktadan kaynaklanır. Bu pH değerlerinde suyun bikarbonat sertliği de düşük olacağından pH'ı dengede tutmak zorlaşır.
Bir çoğu Amazon Nehri kökenli asitik su gerektiren balıklar için turba (almanca torf, ingilizce peat) filtre malzemesi kullanılması önerilir.
pH ve karbondioksit Bir akvaryumda pH değerini etkileyen en önemli madde karbondioksittir (CO2). Suda ne kadar çok karbondioksit varsa pH da o kadar düşer. Gündüzleri bitkiler fotosentez sırasında karbondioksit alır oksijen verirler. Bu yüzden de bitkili akvaryumlarda pH derecesi, sabah ışık ilk açıldığında en düşük noktasındayken akşam ışığın kapanmasına yakın en yüksek noktasına ulaşır.
Suyun toplam sertliği (GH)
Sudaki katyonlar ve GH Sertlik yapan tuzlar: Kalsiyum ve magnezyum tuzları Suda çözünmüş türlü tuzlar arasında kalsiyum ve magnezyum tuzları suyun toplam sertliğini oluştururlar. Suda en çok bulunan sertlik yapıcı bileşikler genelde kalsiyum bikarbonat [Ca(HCO3)2] ve kalsiyum sülfattır [CaSO4]. Kalsiyum ve magnezyum tuzlarının çok bulunduğu sular sert, az oldukları sular ise yumuşak olarak nitelendirilir. Sertliğin ölçüm birimi olan 1° GH litrede 10 mg kalsiyum veya magnezyum oksite karşılık gelir. (Ca: Kalsiyum, Mg: Magnezyum, Na: Sodyum, P: Potasyum) Geçici sertlik: Kalsiyum bikarbonatın neden olduğu sertliğe geçici sertlik de denir, çünkü suyu kaynatınca bu sertlik kaybolur. Kalsiyum sülfatın yol açtığı sertlik ise kalıcı sertliktir. Böylece:
toplam serlik (dGH) = kalıcı sertlik + geçici sertlik
Akvaryumculukta su, sertlik derecesine (GH) göre aşağıdaki gibi sınıflandırılır: 0° - 5° çok yumuşak 5° - 10° yumuşak 10° - 15° orta sert 15° - 20° sert 20° - + çok sert
Suyun sertliği ve ozmotik basınç Suyun sertliği, ozmotik basınçla doğrudan ilişkilidir; dolayısıyla suda yaşayan her türli canlının hücresel faaliyetini de doğrudan etkiler. Genel olarak akvaryum balıkları için uygun sertlik derecesi 5° -15° GH arası değerlerdir. Bazı türlerin gerektirdiği su şartları bu sınırların dışında kalır. Güney Amerika'da, Amazon nehir sisteminde yaşayan bazı türler ancak çok yumuşak sularda sağlıkla yaşayabilirler. Tanganika ve Malawi göllerinde yaşayan Afrika çiklitleri ise sert su gerektirirler.
Sert su yumuşatılabilir Sert su, gerek duyulursa ozmoz suyu karıştırılarak yumuşatılabilir. Ozmoz suyu, musluğa ters ozmoz (reverse osmosis) aleti takılarak musluk suyunun yaklaşık %98 oranında saflaştırılmasıyla elde edilir. Suyun karbonat sertliği (KH) Karbonat sertliği, sudaki bikarbonat (HCO3-) iyonlarının konsantrasyonunun bir ölçüsüdür. Karbonat sertliği, akvaryum balıkları için tehlikeli olan ani pH değişimlerine karşı tampon görevi yapar; KH ne kadar yüksekse pH salınımları o kadar az olur. Bir akvaryumda karbonat sertliği çok düşükse, balık, bitki, ve bakteri faaliyeti sonucu artan veya eksilen karbondioksite bağlı olarak pH salınımları çok yüksek olacak, bu da biyolojik dengeyi ve balıkların sağlığını çok olumsuz etkileyecektir. Çok özel su şartları gerektiren balık ve bitki türlerini bir yana bırakırsak, bir akvaryumdaki karbonat sertliğinin 3° -10° KH arası bir değer olması önerilir.
sudaki anyonlar ve KH Karbonat sertliği sudaki bikarbonat (HCO3-) konsantrasyonunun bir ölçüsüdür. Karbonat sertliği, sadece bikarbonat (HCO3-) iyonlarının konsantrasyonuna bağlıdır ve kalsiyum bikarbonata [Ca(HCO3)2] bağlı geçici sertlikle karıştırılmamalıdır. Karbonat sertliği, toplam sertlik (GH) yaratmayan sodyum bikarbonat (NaHCO3) veya potasyum bikarbonat (PHCO3) tuzlarının çözünmesiyle de oluşabilir. Genel eğilim, toplam sertliğin (GH) karbonat sertliğinden (KH) yüksek olmasıyla birlikte, bazı durumlarda (örneğin saf suda sodyum bikarbonat eritmiş olduğunuzu düşünün) bunun tersi de görülebilir.
Karbonat sertliği (KH), karbondioksit (CO2) ve asitlik (pH) ilişkisi Normalde bir akvaryumda karbonat sertliğini -aynı zamanda geçici sertliği de-oluşturan en önemli tuz, suda kolaylıkla eriyen kalsiyum bikarbonattır [Ca(HCO3)2]. Kalsiyum karbonatın (CaCO3) ise çözünürlüğü çok düşüktür. Kaynatılarak suyun geçici sertliğinin nasıl giderildiğini aşağıdaki çift yönlü kimyasal denklem aracılığıyla daha iyi açıklayabiliriz: Karbondioksit azalırsa, denge, denklemin sağ tarafı lehinde bozulur ve kalsiyum bikarbonatın bir kısmı kalsiyum karbonata dönüşerek çökelir. Kalan karbondioksit miktarına bağlı olarak kalsiyum bikarbonat konsantrasyonunun daha düşük olduğu yeni bir denge noktası oluşur.Tersine suya karbondioksit verdiğimizi düşünelim; bu durumda denge, denklemin sol tarafı lehinde bozulur. Yani çökelti halinde bulunan kalsiyum karbonatın bir kısmı kalsiyum bikarbonata dönüşerek suda erir.
Gazların sudaki çözünürlükleri suyun sıcaklığı arttıkça azalır. Su kaynatıldığı zaman içindeki erimiş karbondioksit gazının hemen hepsi havaya uçar. Bunun sonucu olarak da kalsiyum bikarbonat kalsiyum karbonata dönüşür ve çökelir. Çaydanlıklar da bu nedenle zamanla kireçle, yani kalsiyum karbonatla kaplanırlar.
Bitkili bir akvaryumda karbondioksit konsantrasyonunun 5 - 15 mg/litre olması optimaldir. 5 mg/litre'den azı bitkiler için yetersizdir; 15 mg/litre'den fazlası ise balıklar için tehlikelidir.
Aşağıdaki tabelada sıcaklığı 25° C olan bir akvaryumdaki bikarbonat sertliği (KH), pH ve karbondioksit ilişkisini görebilirsiniz. Diğer sıcaklıklarda (22° - 28° C), bu değerlerden sapma ihmal edilebilecek kadar azdır.
Sudaki erimiş oksijen (02) Akvaryumda oksijen, balık, bitki ve aerobik bakteriler gibi oksijenle solunum yapan diğer canlılar için yaşamsal önem taşır. Balıklar, solungaçlarıyla sudaki oksijeni alır, suya karbondioksit verirler. Bitkiler ise gündüzleri fotosentez yaparken karbondioksiti kullanır, yerine suya oksijen verirler. Suyun sıcaklığına bağlı olarak erimiş oksijen konsantrasyonunun bir doyma noktası vardır. Su ne kadar soğuksa oksijen kapasitesi o kadar yüksektir.
Akvaryuma oksijen yüzey hareketi ya da bitkilerle kazandırılabilir. Yüzey hareketi, havadan difüzyon yoluyla suya karışan oksijenin geçişini hızlandırır. Su filtreleri veya hava motorları, yüzey hareketi yaratarak suyun oksijence zenginleşmesini sağlarlar. Çok fazla yüzey hareketi, bitkilerin gereksinim duyduğu karbondioksitin havaya uçmasına neden olurak bitkilerin sağlıklı gelişmesini engeller. Eskiden çok kullanılan hava motorlarının bugün bitkili akvaryumlarda önerilmemesinin nedeni de budur.
Çeşitli sıcaklıklarda doyma noktasındaki oksijen miktarları: Sıcaklık (°C) O2 (mg)/litre 10° 11,3 15° 10,1 20° 9,1 25° 8,3 30° 7,6
Balıklar için en sağlıklı oksijen kaynağı akvaryum bitkileridir. Bitkiler fotosentez sırasında açığa çıkardıkları oksijenin çok azını solunumda kullanırlar. Balıkların oksijen sıkıntısı çekmemeleri için akvaryum balıkça gereğinden kalabalık olmamalı, yeteri kadar bitki ve bitkileri olumsuz etkilemeyecek kadar da yüzey hareketi olmalıdır. Genelde sağlıklı ve bol bitkili akvaryumlarda oksijen sıkıntısı çekilmez.
AKVARYUM BAKIMI
Biyolojik dengesi oturmuş, balıkları, bitkileri ve dekorasyonu tamamlanmış, kısacası düzene girmiş bir akvaryumun bakımı fazla çaba gerektirmez. Fakat balıklarınızın sağlıklı ve akvaryumunuzun güzel kalması için düzenli bir bakımın gereklerini yerine getirmelisiniz. Bu konuda yapılabilecek en iyi şey, aksatmadan uygulanacak bir bakım takvimi oluşturmaktır. Her iki haftada bir %25 oranında su değiştireceksiniz, diyelim. Haftanın belirlediğiniz bir gününde , örneğin her ikinci pazar günü bu kısmi su değişimini yerine getirmelisiniz. Bakımlı ve güzel kaldığı sürece akvaryumunuzdan aldığınız zevk devam edecektir. Akvaryumunuzda sağlıklı bir bitki örtüsü varsa akvaryum kumu yıllarca temizlenmeden yerinde kalabilir. Akvaryum tabanında yavaş bir su dolaşımı gerçekleştiren taban ısıtma sistemleri de (örneğin BioPlast Thermo-Float-System) akvaryum kumunun kokuşmadan yıllarca sağlıklı kalmasına katkıda bulunurlar.
Her gün:
Yemleme Balıklarınıza günde 2 veya 3 kez birkaç dakika içinde bitirebilecekleri kadar yem verin. Fazla yemlemek hem balıklar için sağlıksızdır, hem de akvaryumunuzun çabuk kirlenmesine ve yosunlanmasına yol açar.
Balıklarınızın sağlığını yerinde mi? Balıklarınızın davranışlarını ve iştahlarını bir gözden geçirin. Herhangi bir anormallik bir hastalık belirtisi olabilir. Hasta bir balığı hiç zaman geçirmeden küçük bir karantina akvaryumuna ayırmak gerekir. Gereken ilaçlamalar bu karantina akvaryumunda yapılabilir. Balıklarınızın toplu olarak yaşadığı esas akvaryumunuza kesinlikle ilaç atmayın; ilaçların birçoğu akvaryumdaki yararlı bakterileri de öldürerek biyolojik dengeyi bozar.
Su sıcaklığını kontrol edin Termometreye bir göz atarak sıcaklığı kontrol edin. Kaliteli bir ısıtıcı termostatın akvaryum sıcaklığını ayarladığınız noktada yıllarca sabit tutabilmesi gerekir. Eğer sıcaklıkta büyük oynamalar oluyorsa nedenini araştırmak, (ışıklandırma sistemi yüzünden veya doğrudan güneş ışığı aldığı için de akvaryum belli saatlerde ısınıyor olabilir) gerekirse daha kaliteli bir ısıtıcı-termostat almak gerekir.
Filtre düzgün çalışıyor mu? Su çıkışına bakarak filtrenizin düzgün çalıştığından emin olun. Akvaryumunuza uygun kaliteli bir filtrenin aylarca tıkanmadan ve yıllarca bozulmadan çalışabilmesi gerekir.
Haftada bir:
Ön camdaki yosunların silinmesi Yosunlanan ön camları cam çizmeyen türden, sadece bu iş için ayırdığınız, kesinlikle deterjana temas etmemiş bir keçeli bulaşık süngeriyle silin.
İki haftada bir:
Düzenli su değişimleri Biriken artık maddelerin kısmen atılması ve eksilen minerallerin tamamlanması açısından %20-25 oranındaki düzenli su değişimleri çok önemlidir.
Bir akvaryum hortumu aracılığıyla akvaryumunuzun suyunun %20-25'ini boşaltın. Bu suyu dipten çekerek akvaryum tabanında birikmiş tortuları da temizleyebilirsiniz.
Boşalttığınız suyun yerine dolduracağınız, temiz bir kapta üzeri açık dinlenmiş suya, balık sağlığını tehdit eden klor ve ağır metalleri nötralize etmek için iyi bir su hazırlayıcı preparat ekleyin (örneğin 20 litre dinlenmiş su başına 5 ml BioPlast AquaClean). Akvaryumuzda bol bitki, özellikle Echinodorus türleri varsa suda eksilen demiri tamamlamak için dinlenmiş suya demirli sıvı gübre de eklemek (örneğin 50 litreye 5 ml BioPlast FerroPlant) yerinde olacaktır.
Büyük akvaryumlarda düzenli su değişimleri ayda bir de yapılabilir. Önemli olan, su değişimlerini belirlenmiş periyoda göre düzenli bir şekilde yapmaktır.
Hızlı uzayan bitkilerin budanması Akvaryumunuzun arka planına diktiğiniz hızlı uzayan, tek gövdeden yaprak veren bitki türlerini su yüzeyine eriştikçe budamak gerekir. Bitki gövdesini, tepeden 15-20 cm aşağıdan keserek akvaryum tabanına gömün; bir süre sonra kendiliğinden köklenecektir.
Ön filtrenin temizlenmesi Bazı akvaryumlarda, esas filtrenin aylarca tıkanmadan çalışmasını sağlayacak, kolayca temizlenen bir ön filtere düzeni bulunur. Bu ön filtrenin en azından iki haftada bir suda çalkalanarak temizlenmesi yerinde olacaktır.
Ayda bir:
Akvaryum filtresinin temizlenmesi Piyasada çeşitli filtre türleri bulunur. Akvaryumun içine konan iç filtreler, akvaryumun dışına konan dış filtreler vardır. En iyisi bilen birinin elinizdeki filtrenin nasıl temizlenmesi gerektiğini size bir kez göstermesidir.
Filtrelerin çoğunda en azından üç işlevi gerçekleştiren filtre malzemeleri bulunur:
1. Kaba kirleri tutan, ince filtre malzemelerinin çabuk tıkanmasını önleyen (mekanik) kaba ön filtre malzemeleri
2. Üzerlerinde biyolojik arınmayı sağlayan yararlı bakterilerin kolonileştiği geniş yüzeyli biyolojik filtre malzemeleri
3. Filtrenin su çıkışından hemen önce yer alan, ince tortuları tutan (mekanik) ince filtre malzemeleri
Mekanik filtre: Biyolojik filtre işlevi olmayan ya da az olan, sudaki tortuları tutmak için kullanılan filtre
Mekanik filtreler önce içi su dolu bir kovada kaba kirlerinden arındırılmalı, sonra akar musluk altında iyice çalkalanarak temizlenmelidir. İnce mekanik filtre malzemesi çoğu zaman yenisiyle değiştirilir. Biyolojik filtre malzemesi, yerleşmiş bakteri kolonilerine zarar vermemek için en iyisi eski akvaryum suyuyla hafifçe çalkalanmalıdır. Biyolojik filtre malzemesi yenilense dahi içine bir miktar eski biyolojik filtre malzemesinden katılarak aşılanmalıdır. Bu, yeterli bakteri popülasyonunun çabucak oluşmasını sağlayacaktır.
SIK SORULAN SORULAR
Soru 1: Biyolojik filtrasyon gerekli midir? Evet, gereklidir. Bir akvaryumun temiz ve berrak kalmasını sağlayanlar mekanik ve biyolojik filtrasyondur.
Mekanik filtrasyon Mekanik filtrasyon, suyun, bir su pompası aracılığıyla elyaf gibi ince filtre malzemeleri arasından geçirilerek tortularından ve görünür pisliklerinden arındırılmasıdır. Mekanik filtre malzemelerinin pisliklerden tıkanmamaları için düzenli aralıklarla (tiplerine göre 2-8 haftada bir) çalkalanmaları gerekir. Mekanik filtrasyon genellikle önemi anlaşılan bir işlemdir. Biyolojik filtrasyon Genelde önemi anlaşılmayan ise biyolojik filtrasyondur.
Biyolojik dengesi oturmuş bir akvaryumda yararlı aerobik (oksijenle soluyan) çeşitli bakteri grupları balık dışkıları ve artık yemleri sırasıyla önce zehirli amonyağa, sonra amonyağı daha az zehirli nitrite ve sonra da nitriti de daha da az zehirli nitrata dönüştürürler. Bu dönüşümlere azot zinciri adı verilir. Bazı bitki türleri nitratı besin maddesi olarak kullanırlar. Özellikle bitkisiz akvaryumlarda nitrat zamanla birikir ve yosunlanmaya yol açar. Nitrat fazlası balıkların sağlıklı gelişmelerini de olumsuz etkiler. Nitrat konsantrasyonunu yüksek olması, balıklarda bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve büyümenin durmasına yol açar.
İşte bu yararlı bakteriler, filtre malzemelerinin ve akvaryumdaki kumun, taşların ve bitkilerin yüzeylerinde yerleşirler. Suyun oksijence zengin olması da bu bakterilerin daha iyi arıtım yapabilmesi için gereklidir. Özet olarak biyolojik arıtımın yeterli olması için iki temel şart vardır:
1. Suyun oksijence zengin olması Havalandırma (su sirkülasyonu) gereklidir. Oksijen aynı zamanda balıklar için de gereklidir.
2. Akvaryumda ve filtre malzemelerinde bakterilerin kolonileşebileceği yeterince yüzey bulunması Biyolojik filtre malzemeleri bu yüzden seramik köpük, cam köpük gibi pütürlü ve girintili çıkıntılı, birim hacim başına geniş yüzeylere sahip materyallerdir. Etkin bir biyolojik filtrasyon için en az akvaryum hacminin %2 si büyüklüğünde geniş bir filtre hacmi gereklidir. Akvaryum kumu da önemli bir bakteri kolonileşme ortamıdır.
Biyolojik filtre malzemelerinden belki de daha önemli bir bakteri kolonileşme ortamı akvaryum kumudur. Küçük bir filtreyle temizlenen kumsuz akvaryumlardaki suyun bulanıklığının kum konulduktan bir süre sonra geçmesi de bu yüzdendir. Bir taban sirkülasyon sistemi kullanıldığında kumdaki biyolojik arıtma etkinlikleri daha da hızlanır.
Biyolojik arınmanın ve biyolojik filtre malzemelerinin önemi Biyolojik arıtımın yetersiz olduğu akvaryumlarda su çok çabuk sararır, kirlenir. Balıklarda bir sağlıksızlık, oksijen sıkıntısı çekiyormuş gibi su yüzeyinde yüzmeler görülür. Biyolojik filtrasyonun yetersiz olduğu bir akvaryumun suyunu da sık sık değiştirmek sizi kalıcı bir çözüme ulaştırmaz.
Yararlı bakterilerin nüfusları yeterli düzeye ulaşamıyorsa biyolojik filtrasyon yetersiz kalacak, amonyak ve nitrit gibi zehirli azot bileşikleri akvaryumda zamanla çoğalacaktır. Bu bileşiklerin çoğalması da zamanla ölümcül balık hastalıklarına ve aşırı yosunlanmaya yol açabilir.
Yeteri kadar geniş bir filtre hacminde biyolojik filtre malzemeleri ve taban kumu kullanılarak yararlı bakteri nüfusu yeterli düzeylere ulaştırılabilir. Böylece akvaryum suyu, düzenli su değişimlerinin aksatılmaması şartıyla, (örneğin 2 haftada bir eski akvaryum suyunun %15'i kadarı dinlenmiş taze suyla değiştirilir) sürekli sağlıklı kalır.
Soru 2: Aşırı yosunlanmaya karşı ne yapmalı?
Aşırı yosunlanmaya karşı ilaç kullanmamanızı, doğal ve kalıcı çözümleri uygulamanızı öneriyoruz. Piyasada satılan anti-yosun ilaçlarının çoğu yosunlar kadar bitkilere de zarar verirler. Doğal çözümler neler olabilir: Akvaryum doğrudan güneş ışığı almamalı Akvaryum kesinlikle pencereden gelen güneş ışığını doğrudan görmeyecek bir yerde olmalıdır. Yosunların en temel besin maddesi olan fosfor, doğal sularla karşılaştırıldığında hacmi sınırlı akvaryumlarda fazlasıyla bulunur. Bu yüzden güneş ışığıyla karşılaşan akvaryumlar çoğu zaman aşırı yosunlanırlar. Bir odada en gölge duvar dibi, akvaryum için en uygun yerdir.
Suni ışıklandırma: Özel olarak akvaryumlar için üretilen bazı kaliteli floresan lambalarının ışık spektrum özellikleri, yosun gelişimini engelleyecek buna karşılık bitki gelişimini destekleyecek niteliktedir.
Yosun yiyen balıklar Akvaryumda vatoz, ottosinclus ve black molly gibi yosun yiyici balıklar bulundurmanız yararlı olacaktır.
Başlangıçta hızlı büyüyen bitkiler dikin Akvaryumu ilk kurduğunuz zaman hızlı büyüyen türlerle bitkilendirmenizi öneririz. Hızlı büyüyen bitkiler besin maddeleri açısından yosunlara rakip olurlar. Akvaryumda biyolojik denge oturdukça hızlı büyüyen türleri daha yavaşlarıyla değiştirebilirsiniz.
Nitrat konsantrasyonunu düşük tutun Akvaryum biyolojisiyle ilgili sayfamızda da anlatıldığı gibi biyolojik dengesi oturmuş bir akvaryumdaki azot zincirinin son halkası nitrattır. Yararlı bakteriler tarafından balık dışkıları ve artık yemler amonyağa, amonyak nitrite ve nitrit de nitrata dönüştürülürler. Bazı bitkiler nitratı besin maddesi olarak kullanırlar. Özellikle bitkisiz akvaryumlarda nitrat zamanla birikir ve yosunlanmaya yol açar. Bitkili akvaryumlarda genellikle yosun daha az sorun olur. Akvaryumda nitrat konsantrasyonunun yüksek olması balıkların gelişmelerini de çok olumsuz etkiler.
Sizin de akvaryumunuzda yosunlanma nitrat fazlası yüzünden olabilir. Akvaryumunuzdaki nitrat konsantrasyonunu kabul edilebilir sınırlar içinde tutmak için birkaç önerimiz:
a) Eğer bir dış filtreniz varsa bir ön filtre düzeni kurmanızı öneririz. Ön filtre kaba kirleri tutar ve esas filtrenin erken tıkanmasını önler. Ön filtreyi su değişimleriyle beraber (1-2 haftada bir) çalkalayarak kirlerinden arındırmak çok yararlı olur. Böylece birçok artık madde daha dönüşüm zincirinin başındayken, henüz nitrata dönüşmeden akvaryumdan uzaklaştırılmış olur.
b) Düzenli su değişimlerini aksatmayın. Örneğin iki haftada bir %20 oranında (her ikinci pazar günü). Akvaryumdan eski suyu boşaltırken dipte birikmiş tortuları da toplamanız yararlı olur. Boşalttığınız eski akvaryum suyunun yerine koyacağınız en az iki gün dinlenmiş suya klora ve ağır metallere karşı iyi bir su hazırlayıcı eklemek yerinde olur. Bir seferde akvaryum suyunun %40' ından fazlasını kesinlikle değiştirmeyin.
c) İyi bir biyolojik filtre malzemesi kullanmanızı öneririz. Bazı filtre malzemeleri, anaerobik bakterilerin de kolonileşmesi için uygun ortam yaratarak nitratı kısmen, akvaryumdan uçup giden azot gazına dönüştürürler.
d) Aşırı yemlemekten kaçının. Balıklarınız verdiğiniz yemi üç dakika içinde tüketebilmeli.
e) Akvaryuma fazla sayıda balık koymayın. Boyları 4cm'ye kadar olan balıklar için 1 litre başına en fazla 1cm balık koymalısınız. Örneğin 100 litrelik bir akvaryuma boyları 4cm olan balıklardan 25 adet koyabilirsiniz. Daha büyük balıklar için birim boy başına daha da çok su hacmi gereklidir. Örneğin boyu yaklaşık 15 cm olan yetişkin bir melek balığı başına en az 40 litre su hacmi düşünülmelidir.
Soru 3: Tatile gidince akvaryum ne olacak?
Birkaç haftalık tatiller, tatil hapları, yem otomatı ve saatli şalterle artık çözülemeyecek bir sorun değildir. Bir aylıktan genç yavruların dışında balıklar birkaç gün, hatta bir hafta zarar görmeden aç kalabilirler. Yemlenmedikleri bu sürede akvaryumda kalmış artıklar, yosunlar ve vücut rezervleriyle idare edebilirler.
Balıkların besin ihtiyaçlarını bir hafta kadar bir süre karşılayabilecek tatil hapları vardır. Işıklandırmanın sürekli olarak bir saatli şalter aracılığıyla belirli saatlerde açılıp kapanması sağlanabilir. Biyolojik dengesi oturmuş, aşırı dozajda yem atılmayan bir akvaryumda bir ay veya daha uzun bir sürede suyun değiştirilmemesi (%10-20 oranında düzenli su değişimleri) bir sorun yaratmaz.
Bazıları, balıklarının tatilde oldukları süre içinde daha az yemle idare edebilmeleri için suyun sıcaklığını 1-2 derece düşürürler. Balıların hastalanmaması için bu düşürme aniden değil, yavaş yavaş yapılmalıdır: Örneğin günde 0.5 derece.
Tatile gidecek akvaryum sahipleri için önerilerimiz:
Yemleme: Tetra Weekend-Futter gibi tatil hapları, balıkların besin gereksinimlerini bir hafta kadar bir süre karşılayabilirler. Balık sayısına ve büyüklüğüne bağlı olarak akvaryuma kaç tane tablet atmanız gerektiği kutu üstünde belirtilir.
Siz tatildeyken, akvaryumunuza haftada bir göz atabilecek bir tanıdık bulun. Tatile gitmeden önce, tanıdığınızın her hafta atması gereken tableti ve yemi uygun dozajlarıyla hazır edin. Örneğin kuru yem için bir ölçek kaşığı koyup her hafta kaç kaşık yem atması gerektiğini anlatın. Akvaryum konusunda tecrübesiz bir kişi rahatlıkla aşırı miktarda yem atıp suyun bozulmasına neden olabilir.
Tanıdığınız her hafta geldiğinde balıkları, akvaryum sıcaklığını, filtrenin ve varsa yem otomatının düzgün çalışıp çalışmadığını bir kontrol etsin. Ölü balık varsa hemen akvaryumdan çıkarsın. Acil durumlar için tatilde size erişebileceği bir telefon numarası bırakmayı da unutmayın.
Piyasada 3 haftaya kadar her gün, ayarladığınız saatlerde akvaryuma otomatik olarak kuru yem atan yem otomatları bulunuyor. Bunların bazılarında yemler bir süre sonra nemlenip haznelerine yapışır ve akvaryuma dökülmezler. Böyle bir otomat satın almak isterseniz, nemlenmeye karşı önlem olarak havalandırmalı, kaliteli bir aleti tercih etmelisiniz.
Işıklandırma: Sadece tatillerde değil, sürekli düzenli, belli saatlerde açılıp kapanan bir ışıklandırma için saatli zaman şalteri kullanmanızı öneririz. Bunların elektrik kesintilerinde zaman ayarı bozulmayan şarjlı pilli türleri tercih edilmelidir. Bitkiler için günde 10-12 saat ışıklandırma gereklidir. Işıklandırma saatleri düzenli olursa bitkiler daha iyi gelişir, balıklar da daha huzurlu olurlar. Örneğin ışık ayarınız şöyle olabilir:
Sabah 9:00'da açılır, öğlen 13:00'da 2 saat mola verir, 15:00'da tekrar açılır ve 23:00'a kadar açık kalır.
Birçok kaynakta, öğlen verilen molaların bitki gelişimini etkilemezken yosun oluşumunu frenlediği belirtilir. Eğer akvaryumunuzda bitki veya sadece yosunla beslenen balık türleri yoksa tatil süresince ışıklandırmaya gerek yoktur.
Soru 4: Afrika Çiklitleri: Malawi-Tanganika Gölü akvaryumları nasıl olmalı?
Doğu Afrika'daki Büyük Rift Vadisi'nde 600 km boyunca uzanan Malawi Gölü, 26.000 km2'lik yüzölçümüyle (İsviçre 41.293 km2) dünyanın büyük göllerindendir. Tabanının en alçak noktasında derinliği 704 metreyi bulan bu göl, kayalık kıyıları ve zengin su altı yaşamıyla ünlüdür. Bu gölde yaşayan, Afrikalıların Mbuna adını verdikleri endemik çiklit türleri, canlı renkleriyle mercan kayalıklarının balıklarını andırırlar. Tipik bir Malawi sualtı görüntüsü: Yosunlarla kaplı yemyeşil kayaların önünde sarılı, mavili, kırmızılı bir kalabalık Mbuna. Sert ve alkali sular, kayalık dekor Tanganika ve Malawi çiklitleri, iyi gelişebilmek için sert (özellikle bikarbonat sertliği) ve alkali (GH: 8°-20°, pH 7.5-8.5, KH:10°-25° ) su şartları gerektirirler. Sudaki yabancı kimyasal maddelere ve ani sıcaklık değişimlerine karşı hassastırlar. Özellikle üreme zamanları teritoryal (akvaryumda belirli bir bölgeye sahip çıkan) olan Tanganika/Malawi çiklitleri için optik bölge sınırları ve saklanma yerleri oluşturmak için akvaryuma kayalar yerleştirmek gerekir. Çoğu Tanganika/Malawi akvaryumu, arka planda su yüzeyine kadar yükselen kayalarla dekore edilir. Bir miktar kireç içeren çakıl, taş ve kayalar, akvaryum suyunun sertliğinin korunmasına ve pH değerinin tamponlanmasına da hizmet ederler. Suyun pH değeri, kesinlikle nötr noktasının aşağısına düşmemelidir. Su sıcaklığı: 22°-25° normal bakım, 26°-29° üreme.
Büyük akvaryumlar, etkin biyolojik filtrasyon, düzenli su değişimleri Akvaryumların en az 200 litre hacimli olması önerilir. Hem Malawi, hem de Tanganika çiklitleri, sudaki metabolizma atıkları olan amonyum/amonyak, nitrat, nitrit gibi azot bileşiklerine karşı son derece hassastırlar. Etkin biyolojik filtrasyon ve düzenli su değişimleri (az ve sık) mutlaka gereklidir. Örneğin haftada bir %10-15 oranında. Suyun kimyasal bileşiminde, balıklar için tehlikeli olabilecek ani değişimlere yol açmamak için bir seferde değiştirlen suyun oranı %30'u geçmemelidir. Malawi/Tanganika akvaryumlarında pH yüksek olduğu için, amonyum/amonyak düzeyinin sürekli düşük tutulması ayrıca bir önem kazanır.
Malawi çiklitlerinin davranışları göz önüne alındığında: Malawi çiklitlerinin çoğu poligamik, yani çok eşlidir. Cinsel olgunluğa ulaşmış bir erkek, sahip çıktığı bölgede birden çok dişiyle yumurtlayabilir. Doğada her balığa yetecek kadar alan vardır. Erkekler arası kavgalar, çoğu zaman, bölge sınırlarındaki zararsız gövde gösterilerinden öteye gitmez. Akvaryumun dar alanında ise zayıf balıklar, baskınları tarafından ölümüne hırpalanabilirler. Çözüm, bir akvaryumu tek bir türe ayırıp, tek bir erkek ve birkaç dişiden oluşan küçük bir harem oluşturmak, ya da birkaç türü karıştırıp saldırganlık davranışlarının dağıldığı büsbütün kalabalık akvaryumlar kurmaktır. Akvaryumda zayıf balıkların saklanabilecekleri kovukların bulunması önemlidir. Birkaç türü karıştırırken boyları ve saldırganlık düzeyleri biribirlerine yakın, buna karşın, istenmeyen melezleri engelemek açısından görünüşleri benzemeyen türleri seçmek gerekir.
Uygun akvaryum şartları ve saklanma yerleri sağlandığında Malawi Çiklitlerinin çoğu karma akvaryumlarda üreyebilirler. Döllenen yumurtaları dişi kuluçka süresince ağzında saklar. 20-24 günde yumurtadan çıkan oldukça gelişkin yavrular, paniğe kapılınca tekrar annelerinin ağızlarına kaçarlar. Artemia larvaları ve toz yemlerle kolayca büyütülebilirler.
Soru 5: Balıklara canlı yem verilmeli mi?
Etçil (carnivorous) Türler Birçok akvaryum balığı türü, sağlıklı gelişip parlak renklere sahip olabilmek için canlı yemlere gereksinim duyar. Örneğin, hiç canlı yem verilmeyen bazı çiklit türlerinin (yavrularını büyütenler) renklerinin soluk, boylarının da küçük kaldığı gözlenir. Özellikle doğada sadece hayvansal gıdalarla beslenme alışkanlığında olan etçil türlere (carnivorous) haftada en az bir kere canlı yem vermeye gayret etmek gerekir. Tabi canlı yemin hastalık taşımayan bir cinsten olması şartıyla! Genellikler kirli yerlerde toplanan ve sindirim sistemlerinde çeşitli parazitleri barındırabilen Tubifex kurtlarının besin değerleri yüksek olmakla beraber, hastalık taşıma riskleri yüksektir. Özellikler Diskus gibi parazitlere karşı hassas türlere Tubifex vermemek gerekir. Bu gibi balıklar için en ideal canlı yem, yetişkin Tatlı Su Karidesidir (Artemia). Etçil/Otçul (omnivorous) Türler Doğada hayvansal gıdaların yanında bitkisel besinlerle de beslenen (omnivorous), örneğin canlı doğuranlar gibi türlere ara sıra canlı yem vermek yararlıdır fakat şart değilidir. Kaliteli birkaç tür kuru yemin yanında arasıra verilebilecek kıvırcık, haşlanmış ıspanak yaprağı gibi yeşilliklerle idare edilebilir. Otçul (herbivorous) Türler Bunun dışında, doğada sadece bitkisel besinlerle beslenme alışkanlığında (herbivorous) olan, örneğin bir Tanganika Çikliti olan Tropheus gibi türlere, sindirim sistemleri alışık olmadığı için canlı yem vermek zararlı dahi olabilir.
Soru 6: Yeni satın alınan balıkları neden karantinaya almak gerekir, karantina nasıl yapılır?
Bu soruya yanıt olarak bir üyemizin (kendisinden izin alarak) bir forum yazısını yayınlıyoruz. Toplu bir ölümle balıklarını kaybeden bir üyemize yanıt: Karantina akvaryumu şart! Ben de geçmişte sizinkine benzer üzücü tecrübeler geçirdim. Hepsi de istisnasız yeni balıklar aldığımda başıma geldi. En üzücüsü de, yıllarca kayıpsız yaşamış, artık hiç birşey olmaz hissi veren balıkların, yeni alınmış balıklar yüzünden birdenbire toptan telef olması. Bir dönem hastalıklarla ve ilaçlarla çok uğraştım ama sıcaklığı yükselterek bertaraf edebildiğim beyaz benek hariç hiçbir tedaviden sonuç alamadım. Yapı olarak sabırsız ve üşengeç bir kişi olmama rağmen şu sonuca vardım: Yeni balıklar için bir karantina akvaryumu şart!
250 litrelik bitkili bir akvaryumumun yanında 100 litrelik bir su dinlendirme ve 60x30x30 luk bir karantina akvaryumum var. Taze suyu akvaryuma koymadan önce en az 1 hafta dinlendiriyorum ve AquaSafe gibi bir su hazırlayıcı ekliyorum. İlk birkaç gün çalıştırdığım bir hava motoru kloru daha çabuk uçurarak bu dinlenme sürecini sağlama alıyor. Karantina akvaryumu içindeki kum ve toprak saksı dışında normalde boş duruyor. Yeni aldığım balıkları esas akvaryumdan aldığım suyla doldurduğum karantina akvaryumuna koyuyorum. Hava motoruyla çalışan basit bir de sünger filtre takıyorum. Biyolojik arıtım olmadığı için karantina akvaryumunun suyunun her gün %10unu esas akvaryumdan aldığım suyla değiştiriyorum. Böylece yeni balıkları bir hafta gözlüyorum. Eğer hiçbir hastalık belirtisi gözlememişsem sıra esas akvaryumdan kolay üreyen birkaç balığı karantina akvaryumuna koymaya geliyor. Çünkü yeni balıklar kendilerinin bağışıklı olduğu fakat diğer balıklar için tehlikeli olabilecek hastalıklar taşıyor olabilirler. Bir hafta da böyle test ediyorum ve ancak yine hiçbir hastalık belirtisi gözlenmiyorsa bütün balıkları esas akvaryuma atıyorum. Bütün işlemleri artık ödün vermeden uyguluyorum. Son beş yıldır ciddi kayıplar vermedim. Rasboralarımın hepsi 3. yaşlarını geçtiler.
Diğer bir üyemizin konu hakkındaki yorumu: Oturmuş bir akvaryuma mecbur kalmadıkça yeni balık koymamak en doğrusudur.
Soru 7: Akvaryuma kaç tane balık koyabilirim?
Akvaryuma hangi balıklardan ne kadar koyabilirim sorusuna cevap verebilmek için üç temel noktaya dikkat etmek gerekir: 1) Seçilen balık türleri biribirleriyle uyumlu mu? Aynı akvaryuma koyacağınız balık türlerinin hem fiziksel gereksinimler (yer ihtiyacı, sıcaklık, pH, GH, KH vs.) hem de davranış biçimleri açısından (beslenme, saldırganlık, bölge büyüklüğü vs.) biribirleriyle uyuşmaları gerekir. Sonradan pişman olmamak için kesinlikle görüntüsüne kapılarak anlık isteklerle balık almayın. Almayı düşündüğünüz balık hakkında mutlaka önceden diğer akvaristlerden (forumlar), kitaplardan ve internetten bilgi toplayın. Uyumlu türlerin seçimi konusunda daha ayrıntılı bilgi için bakınız: Türlerin seçimi
2) Akvaryumunuzun büyüklüğü hangi türler için uygun? Balıklar sadece fiziksel nedenlerden değil, davranış biçimleri nedeniyle de yere gereksinim duyarlar. Kendilerine dar gelen, hareket alanlarını kısıtlayan akvaryumlarda kendilerini huzursuz hisseder, genellikle de kısa ömürlü olurlar. İyi akvaryum yayınlarında, her balık türünün konulabileceği en küçük akvaryumun büyüklüğü belirtilir. Önce hangi türlerin akvaryumunuzda yaşatılabileceğini araştırın. Herhangi bir türü, kesinlikle kendisi için belirtilen minimum ölçülerden küçük bir akvaryumda tutmayın. Örnek olarak, yetişkin Melek Balıklarını 150 litreden, Diskusları ise 200 litreden küçük akvaryumlara koymamak gerekir. Bu balıkları daha küçük akvaryumlarda da yaşatmak ve hatta üretmek mümkündür. Fakat bu, aslanları kafeslerde esir tutup üretmeye benzetilebilir. Bir akvaristin amacının sadece yaşatmak ve üretmek değil, türleri doğasına uygun şartlarda yaşatmak olduğu unutulmamalıdır. Aksi halde akvaryumculuk düzeysiz ve bencilce bir uğraş haline gelir. Genel bir kural olarak, düzenli bakılabildiği sürece, akvaryum ne kadar büyük olursa balıklar o kadar sağlıklı ve uzun ömürlü olurlar.
3) Her şeyi araştırdım, şimdi kaç balık koyabilirim? Boyları 4-5 cm'ye kadar olan küçük balıklar için (akvaryumun iyi filre edilmesi şartıyla) şu basit kural verilir: Akvaryumun litre cinsinden hacmi kadar toplam cm balık boyu Hesap yapılırken herzaman için balıkların yetişkinken varacakları boy dikkate alınmalıdır.
Örnek olarak, 100 litre su alan bir akvaryuma yetişkin boyları 5 cm olan Platilerden 10 adet, 4,5 cm olan Neon Tetralardan 11 adet konabilir. Böylece toplam balık boyu 99,5 cm olur.
Balık türleri büyüdükçe hacim/boy doğru orantısı bozulur ve cm boy başına daha çok litre akvaryum suyu gerekir. Boy başına gereken su hacmi biraz da türün özelliklerine (ağırlığı, metabolizma hızı gibi) bağlıdır. Örneğin yetişkin boyu 15 cm'ye ulaşan bir Melek Balığı için en az 25 litre su hacmi düşünülmelidir. Yetişkin bir Diskus (15-20 cm) için ise en az 50 litre su hacmi önerilir. Genel olarak, boyu 9-10 cm olan balıklar için en az 15 litre su hacmi düşünülmelidir.
AKVARYUM HAKKINDA BİLMENİZ GEREKEN HERŞEY
Cam akvaryum Piyasada türlü ölçülerde ve geometrilerde akvaryum bulabilir, ya da kendiniz istediğiniz ölçülerde özel olarak yaptırabilirsiniz. Günümüzde en dayanıklı akvaryumlar kenarları özel akvaryum silikonuyla yapıştırılan cam levhalardan yapılır. Akvaryumun büyüklüğü arttıkça artan su basıncına dayanacak şekilde camların kalınlığı da artar. Bir akvaryum, içi suyla doluyken küçük darbelerle patlamayacak kadar sağlam olmalıdır. Zehirli olmayan silikon yapıştırıcı kullanıldığından da emin olunmalıdır. Akvaryumunuzu kaliteden ödün vermeden güvenilir bir firmadan almanızı tavsiye ederiz. Küçük bir akvaryumunda sağlıklı bir biyolojik denge kurmak büyük bir akvaryuma göre çok daha zordur. Çünkü az su hacmiyle bitki çürümesi, fazla yemleme gibi olumsuzluklardan büyük hacimli bir akvaryuma göre çok daha çabuk etkilenecektir. Büyük bir akvaryumda balıklar çok daha sağlıklı yaşar ve gelişirler. Çok büyük bir akvaryumun bakımı da bazı pratik nedenlerden tecrübesiz birine zor gelebilir. Her durumda alacağınız ilk akvaryumun en az 100 litre hacminde olmasını öneririz. Örneğin 80× 40× 40cm (uzunluk× genişlik× yükseklik) başlangıç için ideal bir ölçüdür. Dekore edildiğinde güzel bir derinlik hissi verebilmek için bir akvaryumun genişliği en az yüksekliği kadar olmalıdır.
Akvaryumun yerinin seçimi: Akvaryum odada rahat izlenebilecek ve pencereden doğrudan ışık almayacak bir konuma yerleştirilmelidir. Doğrudan güneş ışığı alan akvaryumlarda çok çabuk yosunlanma görülür. Dekorasyon derinliği ve balıkların kendilerini daha güvende hissetmesi açısından en iyisi akvaryumu bir duvara yaslamak olacaktır. Balıkların çoğu her yönden ışık gelmesinden tedirgin olurlar. ikle büyük akvaryumları oda tabanının statiği açısından da duvara yaslamak daha güvenli olacaktır.
Akvaryum alınırken dikkat edilmesi gereken noktalar:
Akvaryum güvenilir bir yerden alınmalı, kaliteden ödün verilmemelidir. Aranan özellikler: Sağlamlık, düzgün kesim ve silikon yapıştırma, kaliteli ve zehirsiz silikon kullanımı. Akvaryum en az 100 litre hacminde olmalıdır. Dekorasyonda derinlik hissi verebilmeniz ve balıkların rahatlığı açısından genişliği en az yüksekliği kadar olmalıdır. Akvaryum dolabı Suyuyla, kumuyla ve dekorasyonuyla içi dolu bir akvaryumun ağır olduğu (yaklaşık 1.3× litre hacim× kg) unutulmamalıdır. Örneğin 80× 40× 40cm ölçülerinde dolu bir akvaryum (128 litre) yaklaşık 166kg ağırlığındadır. Akvaryumun altına koyacağınız sehpa, masa veya dolap bu ağırlığı taşıyacak kadar sağlam ve dengeli olmalıdır. Akvaryumla altlık arasına hem ısı izolasyonu hem de mekanik şok emilimi için strafor gibi esnek bir malzeme yerleştirilmelidir. Akvaryumunuza otururken karşıdan bakıyor olmanız idealdir. Yani altına masa, dolap ya da sehpanın yüksekliği 75cm kadar olmalıdır.
Akvaryum kumu Akvaryum kumu olarak genellikle taneleri 2-4mm kalınlığında kireçsiz dere kumu veya quarz kum kullanılır. Koyu renk tonlu kum tipleri akvaryumlarda daha dekoratif bir görünüm verirler. Akvaryum tabanında oluşturulacak kum örtüsünün yaklaşık 5cm kalınlığında olması tavsiye edilir. Birçok biyolojik dönüşüm akvaryum tabanında yer alır. Bu dönüşümler sonucu ortaya çıkan organik maddelerin bir kısmı, bitki kökleri tarafından besin maddesi olarak kullanmak üzere emilirler. Bazı balık türleri kumu kazarak kendilerine vaya yavrularına yuva yaparlar. Akvaryum kumundaki su dolaşımı biyolojik denge için son derece önemlidir. Kumda çok hızlı su dolaşımı besin maddelerinin birçoğunun oksitlenerek çökmesine ve bitkiler tarafından kullanılamayacak bir hale gelmelesine neden olur. Taban filtreleri bu yüzden bitkili akvaryumlarda tavsiye edilmezler.
Çok yavaş su dolaşımı ise kumda oksijenin çok azalmasına ve kokuşmaya neden olur. Ayrıca dolaşım olmazsa besin maddeleri bitki köklerine taşınamazlar. Çok ince kum kullanmak bu yüzden bitkiler için ideal değildir.
Son yıllarda kumda optimal su dolaşımını sağlamak için düşük güçte taban ısıtıcıları kullanılıyor ve bitkiler, dolayısıyla balıklar üstünde de olumlu sonuçları da görülüyor.
Laterit, tropik bölgelerde çok görülen, mineraller- özellikle de demirce zengin kırmızı bir kum tipidir. Akvaryum kurulurken kum konulmadan tabana bir miktar laterit dökülmesi bitkilerin uzun süreler demir eksikliği çekmeden büyüyebilmesine yardım edecektir.
Akvaryum filtresi Su filtresi bir akvaryumun kalbi gibidir. Çoğunlukla bir su pompasından ve kirli suyun içinden geçerken temizlendiği bir filtre haznesinden oluşur. Suyu temizlemesinin yanında akvaryumda sürekli su dolaşımı oluşturarak sıcaklığın eşit dağılmasını ve suyun oksijence zenginleşmesini sağlar. Kaliteli bir su filtresinin pompası 10 yıldan fazla bozulmadan çalışabilmeli, rahatsız edici sesler çıkarmamalıdır. Değişik filtre tipleri vardır. Bazıları akvaryumun içine yerleştirilirken (iç filtre) bazıları dışarıda (dış filtre) kalırlar.
Akvaryum filtresiyle, kullanılan filtre malzemelerinin cinsine bağlı olarak mekanik, biyolojik ve kimyasal olmak üzere üç tür filtrasyon gerçekleştirilebilir:
Mekanik filtrasyon: Mekanik filtrasyonda su, sünger, sentetik elyaf gibi tortu tutucu filtre malzemeleri kullanılarak kaba kirlerden arındırılır. Mekanik filtrasyon, kolayca temizlenebilen bir ön filtre aracılığıyla gerçekleştirilip, daha zor temizlenen ve biyolojik filtrasyonun yer aldığı esas filtrenin daha uzun süreler temizlenmeden görev yapması sağlanabilir. Mekanik filtre malzemeleri, malzeme türüne göre sık sık yıkanmalı ya da yenilenmelidirler.
Biyolojik filtrasyon: Biyolojik filtrasyonda sünger, fırınlanmış seramik gibi bol gözenekli, geniş yüzeyli filtre malzemelerine yerleşen aerobik ve anaerobik bakteriler, azot zinciri gibi biyolojik dönüşümleri gerçekleştirerek suyun biyolojik olarak arınmasını sağlarlar. Filtreye yeni yerleştirilmiş bir malzemede bakterilerin kolonileşerek yeterli nüfusa ulaşmaları bir ay kadar bir zaman alır. Filtreyi temizlerken bakteri kolonilerini yok etmemek için biyolojik filtre malzemesini en iyisi değiştirdiğiniz akvaryum suyuyla hafifçe çalkalayınız. Biyolojik filtre malzemesini yenilediğiniz zaman bakteri oluşumunu hızlandırmak için bir miktar eski malzemeyle karıştırabilirsiniz.
Kimyasal filtrasyon: Suyun asitliğini (pH) düşürmek ve dengede tutmak için turba (torf, peat) filtre malzemesi kullanılır. Hümik asitler içeren bu filtre malzemesi, suyu hafif kahverengileştirerek yumuşak suyu seven bazı balık türlerinin yaşamasına uygun bir ortam sağlar.
Isıtıcı-termostat Çoğu tropik bölgelerden gelen akvaryum bitki ve balıkları genellikle 24° -26° C su sıcaklığı gerektirirler. Isıtıcı-termostatın görevi akvaryumun sıcaklığını ayarlanan sıcaklıkta olabildiğince az salınımlarla sabit tutmaktır. Günümüzde bazı tanınmış firmaların ürettikleri kaliteli ısıtıcı-termostatlar sayesinde akvaryumlarda suyun sıcaklığını güvenli bir biçimde ayarlamak artık bir sorun olmaktan çıkmıştır.
Isıtıcının gücü (Watt) ne olmalı?
Akvaryumunuzun sıcaklığını 25° C'de sabit tutmak için serin bir odada litre başına yaklaşık 1,5 Watt ısıtıcı gücü hesap etmelisiniz. İyi ısıtılan bir odada ise lire başına 1 Watt yeterli olacaktır. Örneği 100 litrelik bir akvaryum için soğuk bir adada 150 Watt'lık, ılık bir odada ise 100 Watt'lık bir ısıtıcı gerekecektir.
Işıklandırma sistemi Diğer bitkiler gibi akvaryum bitkileri de fotosentez yoluyla besinlerini sentezleyebilmek için ışık enerjisi gerektirirler. Gün ışığı, görünümü bozan ve bitkilere zarar veren yosunların oluşmasına neden olduğu için akvaryumlar genelde doğrudan güneş ışığı almayan bir yere yerleştirilir ve suni olarak aydınlatılırlar. Akvaryum kapağına takılan floresan lambaları en yaygın ışıklandırma yöntemidir. Bunun dışında, cıva buharlı (HQL) ve halojen (HQI) lanbalar da akvaryumlarda kullanılırlar. Güçlü ışığı ve spektrum özellikleriyle halojen lambalar daha çok deniz akvaryumlarında kullanılırlar.
Akvaryum, hergün 10-12 saat aydınlatılmalıdır. En iyisi, ışıklandırma sistemini bir saatli şaltere bağlayarak ışıklandırmanın düzenli olmasını sağlamaktır. Düzenli saatlerde açılıp kapanan ışığa ve balıklar kısa zamanda uyum sağlayacaklardır. Hem yosun oluşumunu azaltmak, hem de akvaryumu daha geç saatlere kadar seyredebilmek için ışık öğlenleri bir iki saat kapatılabilir.
Su ışığı absorbe eder. Akvaryumun tabanına kadar yeterli bir ışıklandırma istiyorsak ışık kaynağının gücünü akvaryumun yüksekliğine göre ayarlamalıyız. Bitkilerin türlerine göre ışık gereksinimleri farklıdır. Genelde bitkiler, düşük ışık şiddetiyle yetinenler, orta şiddette ve yüksek şiddette ışık şiddeti gerektirenler diye üç gruba ayrılırlar. Herhangi bir bitki türü tanıtılırken bu gruplardan hangisine girdiği belirtilir. Işık şiddeti lux birimiyle ölçülür.
Grup Doğal ortamlarındaki ışık şartları Işık şiddeti (lux) Düşük doğada gölgede yaşayan türler 100 - 200 Orta doğada yarı gölge yerlerde yaşayan türler 1000 - 3000 Yüksek açıkta, güneş altında büyüyen türler 8000 -
Tropik bölgelerde öğlenleri güneş altında ışık şiddeti 75000 lux'e kadar ulaşır. Bitkilerin sağlıklı gelişimi ve balıkların canlı renklerinin görülebilmesi için ışığın şiddeti kadar renk bileşenleri (spektrum özellikleri) de önem taşır.
Floresan lambaları Son yıllarda, tatlı su ve deniz akvaryumları için uygun spektrum özelliklerinde birçok floresan lambası piyasaya çıkmıştır. Işıkta mavi tonlarının fazla olması yosunlanmayı hızlandırır. Bu yüzden ağırlık, kırmızı tonları üzerinde olmalıdır. Fakat yanlızca grolux (mor renkli) lambasının ışık şiddeti çoğu bitki türü için çok zayıftır; sıcak ya da soğuk günışığı lambalarıyla beraber kullanılmalıdır.
Floresan lambalı aydınlatmada dikkat edilmesi gereken konular:
Günde 10-12 saat, düzenli saatlerde aydınlatma Tabana kadar yeterli aydınlanma için akvaryum 60cm'den yüksek olmamalıdır Floresan lambaları kullanıldıkça yaydıkları ışığın şiddeti azalır. Akvaryumda kullanılan lambalar en azından yılda bir yenilenmelidirler. Eski lambalar başka amaçlar için kullanılabilir Parlak yüzeyli parabolik yansıtıcılarla ışık verimi arttırılabilir. Böylece enerjiden de tasarruf edilmiş olur. Floresan lambalarının takıldığı sistem kaliteli, su geçirmez ve paslanmaz olmalıdır. Elektirik kaçakları olmamalıdır Kullanılması gereken floresan lambası sayısı, akvaryumunuzun yüksekliğine, genişliğine ve sağlamak istediğiniz ışık şiddetine (Yüksek, Orta, Düşük) bağlıdır. Bu ilişkiyi aşağıdaki tabelada görebilirsiniz: Floresan lambalarının aralarındaki uzaklık akvaryumdaki suyun derinliği
40 cm 50 cm 60 cm 10 cm aşırı aşırı çok yüksek 15 cm aşırı çok yüksek yüksek 20 cm çok yüksek yüksek orta 25 cm yüksek orta orta - düşük 30 cm orta orta - düşük düşük 40 cm orta - düşük düşük yetersiz
Tabloda floresan reflektörleri (yansıtıcıları) kullanıldığı varsayılmıştır. Eğer yansıtıcı kullanılmıyorsa aynı ışık şiddetini elde etmek için yaklaşık iki kat daha çok lamba kullanmak gerekir.
Cıva buharlı (HQL) lambaları Cıva buharlı lambalarla (HQL) yüksekliği 70 cm'ye kadar olan akvaryumlar aydınlatılabilirler. HQL gün ışığına yakın spektrumuyla bitki ve balıklar için ideale yakın bir aydınlanma sağlarlar. Bu lambaların bir avantaji da üstü açık akvaryumlarda kullanılabilmeleridir. Bu tip akvaryumlarda bazı bitki türleri suyun dışına doğru büyüyüp çok dekoratif bir görünüm verirler. Hatta bazı türler suyun dışında çiçek bile açarlar.
Akvaryum bakımı için gerekli diğer malzemeler
Akvaryum sıcaklığını sürekli kontrol edebilmek için bir termometre Balık kepçesi Çeşitli balık yemleri Işığı otomatik olarak belirli saatlerde açıp kapamak için bir saatli şalter Tatile gidenler için otomatik yem makinası Akvaryum kitapları! Düzenli su değişimleri için: Sadece akvaryum için kullanılan, kesinlikle deterjanla temas etmemesi gereken bir kova ve keçeli bulaşık süngeri, 2-5 litrelik plastik bir su kabı, 2 metrelik akvaryum hortumu Akvaryumunuzun yaklaşık %25 hacminde temiz bir su dinlendirme kabı Su hazırlayıcı preparatlar , sıvı bitki gübresi
BALIK VE BİTKİ SEÇİMİ
Balık seçimi Bazı balık türleri aşırı saldırgan ya da çekingen olmaları veya çok özel akvaryum koşulları gerektirmeleri nedenleriyle ancak hemcinsleriyle bir arada tutulabilirler.
Birçok balık türü de diğer uyumlu türlerle birlikte rahatlıkla bir akvaryumu paylaşabilirler. Çeşitli balık ve bitki türlerinin bir arada tutulduğu bu tip akvaryumlara karma akvaryumlar denir. Çeşit ve renk zenginliğiyle çoğuna tek tür akvaryumlarından daha cazip gelen karma akvaryumlarda uyumu sağlayabilmek için bir araya koyacağınız bitki ve balık türlerini bilinçli seçmeniz çok önemlidir.
Balık seçiminde dikkat edilmesi gerekenler noktalar:
Akvaryumun büyüklüğü Akvaryumunuz, alacağınız balığın büyüyüp de son boyuna geldiğinde yer ihtiyacını karşılayacak kadar geniş olmalıdır. Akvaryumunuza kaldırabileceğinden fazla balık koymamalısınız. Basit bir yaklaşım: cm olarak toplam balık boyu litre cinsinden akvaryum hacmini aşmamalıdır. Örneğin akvaryumunuz 100 litre su alıyorsa boyu 5 cm olan balıklardan en fazla 20 tane koymalısınız.
Su şartları Almak istediğiniz balık türünün ayrıca ne tip su şartları gerektirdiğini (suyun asitliği pH, suyun sertliği GH, sıcaklık, oksijen, nitrat toleransı vb.) güvenilir kaynaklardan araştırmalısınız. İyi akvaryum kitaplarında türler tanıtılırken akvaryumda ne gibi şartlar aradıkları belirtilir. Akvaryumunuzda sağlayamayacağınız su şartları gerektiren balıkları almamalısınız.
Balığın sağlığı Alacağınız balık hareketli, canlı renkli ve iştahlı olmalıdır. Balığı almadan önce akvaryumcuda yem yediğini görmek yerinde olacaktır. Üzerinde hastalık ya da parazit belirtisi olabilecek herhangi bir leke ya da yaralanma olmamalıdır.
Yeni aldığınız bir balığı akvaryumunuza koymadan önce, eğer imkanınız varsa, bir hafta kadar ayrı bir karantina akvaryumunda gözleyip sağlıklı olduğuna emin olmanızı öneririz. Bazı hastalıklar çok çabuk yayılabilirler.
Balığın kalitesi ve dayanıklılığı Sadece türlerine değil, üretildikleri yerdeki yetiştirilme şartlarına da bağlı olarak bazı balıkların bakımı kolayken bazıları başlangıçta ne kadar sağlıklı ve güzel gözükürse güzüksünler çok çabuk hastalanıp ölürler. Özellikle akvaryum tecrübeniz azsa, hayal kırıklığına uğramamak için normal şartlarda yetiştirilmiş (hormonsuz, ilaçsız, normal sıcaklıkta vs.) ve dayanıklı olarak bilinen türleri seçmelisiniz. Ucuz fakat hastalıklara karşı bağışıklığı zayıf balılar hem sizi üzecek, hem de sonuçta daha pahalıya malolacaklardır.
Saldırgan / Çekingen Saldırgan türlerle çekingen türler bir araya konulmamalıdır. Zayıfların aşırı hırpalanmaması için saldırgan türlerde kendi aralarında ya çift ya da sekizlik veya daha kalabalık gruplar halinde tutulmalıdırlar. Bazı türlerde iki erkek aynı akvaryuma konulmamalıdır.
Hareketli / Sakin Yavaş yüzen sakin balıklar genelde haraketli ve hızlı balıklardan rahatsız olurlar. Bir köşeye çekilip yemden bile kesilebilirler.
Teritoryal / Sürü balığı Bazı balık türleri (örn. çiklitler, yani yavrularını büyütenler) en azından üreme zamanları teritoryal olurlar. Akvaryumda belli bir bölgeyi sahiplenip diğer balıkları sokmamaya çalışırlar. Akvaryum, zaman zaman tehlikeli olabilecek kavgaların sürüp gitmemesi için her çifte yeterli alan sağlayabilecek kadar geniş olmalıdır. Örneğin, cüce çiklit famiyasından, boyu çoğu zaman 4cm'yi geçmeyen apistogramma cacatuiodes dişisi yavrularını büyütürken akvaryum tabanında 30cm × 30cm kadar bir alana ihtiyaç duyar.
Teritoryal balıkları henüz gençken bir araya koymak biribirlerine alışmaları açısından yararlı olacaktır.
Neon tetra, rasbora veya çöpçü balığı gibi bazı türler sürü balığıdırlar. En az 6'lık gruplar halinde tutulmalıdırlar; aksi halde çok sinirli ve stresli olabilirler.
Beslenme alışkanlıkları Türlerine veya yetiştirilme şartlar?na bağlı olarak bazı balıklar yem konusunda çok seçici olurlar; verdiğiniz pul yemi aç kalma pahasına dahi kabul etmeyebilirler. Bunlar çoğu zaman canlı yeme, ya da en azından donmuş yeme alıştırılmış olabilirler. Canlı yemlerin hastalık taşıyabileceği, donmuş yemlerin de henüz Türkiye'de zor bulunacağını için seçtiğiniz balığı almadan önce kuru yem yediğini deneyerek görmenizi öneririz.
Eğer akvaryum tecrübeniz azsa başlangıçta yem konusunda seçici olmayan türleri tercih etmelisiniz. Aç kalan balık, yeni bir akvaryuma gelmenin stresi de eklenince çok çabuk zayıf düşüp hastalanabilir.
Bitkilerle ilişkiler Bazı balık türleri bitkilere hiç dokunmazken bazıları yumuşak yaprakları ve filizleri yiyerek, ya da kumu kazıp köklerinden sökerek kalın yapraklı ve sağlam köklüler dışındaki bitkileri kısa zamanda yok ederler. Eğer akvaryumunuzda zengin bir bitki örtüsü istiyorsanız bitkilerle iyi geçinen türleri seçmelisiniz. Neyse ki bitkilere zarar vermiyen birçok güzel tür vardır (örn. melek balığı). Bitki seçimi
Bitkinin / Akvaryumun büyüklüğü Bazı bitki türleri gelişebilmek için akvaryum tabanında belli bir alana ve su derinliğine ihtiyaç duyarlar. Kitaplarda bitki türleri tanıtılırken genelde yer ihtiyaçları belirtilir.
Su şartları: Sıcaklık, pH, sudaki karbondioksit miktarı, sertlik (GH ve KH), mineraller Her bitki, türüne özel su şartları gerektirir. Bazı türler oldukça dayanıklıdır; çok çeşitli su şartlarına uyum sağlayabilirler. Bazılarını ise - bunların arasında kırmızı yapraklı çok güzel türler de vardır - akvaryumda yaşatmak gerçekten zordur; çok fazla ışık, karbondioksit ve diğer bitki besinlerine gereksinim duyarlar. Bazı türler de tam anlamıyla sualtı bitkisi olmadıkları halde akvaryum bitkisi diye pazarlanırlar.
Akvaryum tecrübesi henüz az olanlara başlang?çta dayanıklı türleri tercih etmelerini öneririz. Örneğin Cryptocoryne ailesine ait hem çok dekoratif hem de dayanıklı türler vardır.
Gerektirdikleri ışık şiddeti Bazı bitki türleri aş ışıkla yetinebilirken, hatta bazen az ışığı tercih ederlerken, bazıları çok ışık gerektirirler. Bunlar genellikle hızlı büyüyen bitkilerdir. Büyüme hızıyla orantılı olarak daha çok karbondioksit ve diğer bitki besinlerine ihtiyaç duyarlar. Buna karşılık daha çok da oksijen üretirler.
Akvaryumda bitki düşmanı balıklar var mı? Bitkilere zarar verebilecek balıkların bulunduğu akvaryumlara ancak kalın yapraklı ve sağlam köklü bitkiler konulmalıdır. Kökleri kazılmaya karşı güvenceye almak için gövdenin etrafına taşlar dizilebilir.
Balıkların ihtiyaçları Bazı balık türleri için belli bitki türlerinin akvaryumda bulunmasında yarar vardır. Örneğin guramiler ve betalar su yüzeyinde köpükten yuva yaparken bazı yüzen bitki türlerinden yararlanmayı severler. Bu bitkiler, yumurtadan çıkan yavrular için de hem saklanma ortamı, hem oksijen kaynağı hem de yüzeylerinde yaşayan mikroorganizmalarla besin deposu görevi görürler.
Bazı türler, geniş yapraklı büyük Echinonodorus türlerinin yapraklarına yumurtlarlar (örn. melek balığı).
İnce ve sık yapraklı bitkilerin arasına saklanabilen yavru balıkların akvaryumdaki diğer balıklara yem olmadan paçayı kurtarma şansları çıplak bir akvaryumdakinden çok daha fazladır.
Birçok balık türü, suyun biyolojik arıtımına katkıda bulunan ve kendileri için saklanma yerleri oluşturanbitkilerin bulunduğu akvaryumlarda çok daha sağlıklı gelişirler.
AKVARYUMUN KURULMASI VE DEKORASYONU
İlk gün
Cam akvaryumu ilkönce sakıncasız bir yerde doldurup deneyin. Böylece yıkamış da olursunuz. Akvaryumu pencere karşısında olmayan ve pencereden doğrudan ışık almayacak bir duvar kenarına yerleştirin. Doğrudan güneş ışığı alan akvaryumlarda aşırı ısınma ve yosunlanma olabilir. Bir odanın en sakin, en gölge köşesi akvaryum için en uygun yerdir. Akvaryum kum tabanını demir ve minerallerce zenginleştirmek için hafifçe ıslattığınız akvaryum tabanına laterit kumu serpebilirsiniz. Üzerine kum dökmeden önce lateritin kuruyup sertleşmesini bekleyin. Soğuk suyla iyice yıkayıp çalkaladığınız akvaryum kumunu yaklaşık 5cm kalınlığında bir tabaka oluşturacak şekilde akvaryum tabanına yayın. Önden arkaya doğru yükselen hafif bir eğim verin. Kumu karıştırmamak için, üzerine koyacağınız bir tabağa su dökerek akvaryumu yarısına kadar doldurun. Akvaryumu koyu renkli taşlar, mopani kökleri ve uygun biçimlerde kesilmiş hindistan cevizi kabuklarıyla kafanızda tasarladığınız gibi dekore edebilirsiniz. Böylece balıklara saklanma yerleri de oluşturmuş olursunuz. Kullandığınız malzemeler kireçli veya toksik olmamalıdır. Kısa boylu bitkileri öne, uzun boyluları veya hızlı büyüyenleri arkaya dikin. Dikmeden önce kökleri çok uzun bitkilerin köklerini makasla kesip 2-3 cm'ye kadar kısaltın. Akvaryumu tamamen doldurun. Filtre, termometre ve ısıtıcı-termostatı yerleştirip çalıştırın. Isıtıcı-termostatı, suyun sıcaklığını istediğiniz noktada tutacak şekilde ayarlayın (tropik akvaryumlarda genelde 25° C). Akvaryuma, sudaki klorü ve ağır metalleri nötralize etmek için uygun miktarda su hazırlayıcı preparat (örn. BioPlast AquaClean 5ml/20 litre) ekleyin. Akvaryuma balık koymadan önce iki gün bekleyin. İlk günlerde akvaryum suyu bulanık olabilir. Biyolojik dönüşümler başladıkça bir kaç gün içinde su kendiliğinden berraklaşacaktır.
Üçüncü gün:
Işıklandırma: Işığı bir saatli şaltere bağlayarak akvaryumun düzenli olarak günde on-on iki saat aydınlanmasını sağlayın. Akvaryuma ilk balıkları koyun. Bunların dayanıklı ve yosun yiyen türler olması (örneğin lepistes, black molly gibi canlı doğuranlar) tercih edilmelidir. İlk koyacağınız balıların toplam boyları, akvaryumunuzun bir-iki ay sonra biyolojik dengesi kurulduğu zaman kaldırabileceği toplam balık boyunun (yaklaşık litre olarak akvaryum hacmi kadar cm)1/5'inden fazla olmamalıdır. Balıklarınıza günde iki veya üç kere, iki dakika içinde bitirebilecekleri kadar yem vermeye başlayın. Akvaryumu çok çabuk kirleten fazla yemlemeden kaçının. Hem besleyici değeri, hem de akvaryumda biyolojik dönüşüm zinciri içinde değerlendirelemeden birikip kirlilik yapan maddelerin azlığı açısından kaliteli yem kullanımı önemlidir.
İki hafta sonra:
Yaklaşık 1/4 oranında ilk su değişimini yapın. Akvaryuma koyacağınız dinlendirilmiş taze suya, litre olarak hacmine uygun miktarlarda su hazırlama preparatı (örn. BioPlast AquaClean) ve demirli sıvı akvaryum gübresi (örn. BioPlast FerroPlant) ekleyin.
Daha sonrası:
Akvaryumunuzun son balık nüfusunu oluşturmayı aşamalı olarak bir aya yayın. Bir kere balılarınızı tamamladıktan sonra da mümkün olduğu kadar akvaryumunuza dışarıdan yeni balık sokmayın. Her yeni balık hastalık riski demektir. Diğer bir çözüm de, yeni alınan balıkları ayrı bir karantina akvaryumunda bir hafta kadar gözleyip, ancak sağlıklı olduğuklarına emin olduktan sonra esas akvaryuma koymaktır.&n İki haftada bir 1/4 - 1/5 oranındaki su değişimlerini ihmal etmeyin. Su değişimlerini yaparken tabanda birikmiş tortuları ve çürüyen bitki artıklarını da alabilirsiniz. Bu arada tek gövdeden yaprak veren ve hızlı uzayan bitkileri bir kontrol edin; su yüzeyine ulaşmış olanları tepeden 20cm kadar aşağıdan makasla kesip kuma dikin. Köklü alt kısmı çıkarıp atabilirsiniz. Bilinçli kurulan bir akvaryumun işleyen bir biyolojik düzen haline gelip doğal güzelliğine kavuşması 2-3 ay kadar sürecektir. Balıklarınızın toplu olarak yaşadığı akvaryumunuza kesinlikle ilaç atmayın. İlaçların çoğu, bazı bakteri türlerini yok edip akvaryumdaki biyolojik dengeyi bozarak bu sefer sağlıklı balıklarınızın da hayatını tehlikeye sokar. En iyisi, hasta balıkları teşhis eder etmez küçük bir karantina akvaryumuna ayırmak, gereken ilaçlamayı da orada yapmaktır.
bilgiler paylaştıkça değerlenir arkadaşlar unutmayalım
ömerözkan burada paylaştığın bilgiler ve yaptığın katkı için gerçekten çok teşekkür ederim.
arif_icke
quote:
Orjinalden alıntı: ömerözkan
@ Fear Factory ben yeni akvaryum aldım tavsiye edebilir istanbulda isen yağmur marka 110 cm boyunda 50 cm eninde 60 cm yüksekliğinde 330 litre su alıyor ve mobilyalı 2 yıl herşeyden garantili 350 ytl nakit çok kaliteli ve sağlam akvaryumcudan aldım imal edip satan bile 450 ytl fiyat çekti bana araştırma yapmalısın
*************neden hala üst konu değil anlamış değilim zira bütün forumlarda evcil hayvanlar kısmı var.
sağolda ben malatyadayım burda bişeyler aramaya çalışcam
Ya bende bi server kasa var onu yapmak istiyorum ama güzel olur mu bilmiyorum çünkü yan kapakları yok oralara cam yapınca silikon çok sırıtırsa ii olmaz ama ilginç bişey olacağı kesin
gang bey lütfen üst konu yapın şunu artık lütfen dilekçe mi verilim illa
GORGEOUS kişisel ileti alanın dolu onun için yazamadım benim verdiğim makaleleri biraz okursan anlatabilirim.akvaryumun 70 litre
bu arada hala üst konu olmadı of of
İç filtre neden dış filtrenin yerini tutamaz
Merhabalar, Akvaryumlarımız bizi cezbeden, bizi gerçek dünyanın sıkıntılarından bir miktar olsun ayıran, ayrı bir dünya. Biz de elimizdeki bu küçük dünyayı temiz tutmak için elimizden geleni, cebimizden geldiği kadarı ile yapmaya çalışıyıoruz. Akvaryumlarda çoğunlukla kolay bulunması, pratik temizlenmesi ve özellikle de ucuz olması nedeni ile iç filtreler kullanılmakta. Kaç tane hobici vardır ki meşhur yeşil iç filtreyi akvaryumunda kullanmamış olsun? Peki bu iç filtreler filtrasyon için yeterli mi? Hayır yetersiz. Bu cevap çoğu kimseyi tam olarak tatmin etmez. Hem biz ne biliriz ki, bize kalsa her balığa envai çeşit yem kullanılmalı, her türe ayrı bir akvaryum kurulmalı, devamlı pH ölçümü yapılmalı. İnsanımız doktor önerilerine de bu bakışla yaklaşır, doktorun söylediklerini yesem açlıktan ölürüm deriz hani. Fakat aslında gerek doktorun olsun, gerek akvaryum konusundaki önerilerin olsun çoğu doğrudur. Tabiki her akvaryuma uv sterilazatör şart denemez ancak bir akvaryum için filtrasyon çok önemlidir, özellikle de biyolojik filtrasyon. Bu yazıda biyolojik filtrasyonun nasıl sağlanması gerektiğini elim vardığınca anlatmaya çalışacağım.
Akvaryum serüvenine ilk adım makalesinde biyolojik döngünün önemini anlatmıştım. Balıklarca suya bırakılan amonyak çok zehirlidir. Amonyağın derhal nitrite, ondan sonra da nitrata çevrilmesi gereklidir, bunu yapanlar da nitrifikasyon bakterileridir demiştim. Su, bu bakterilerin üzerinde kolonileşeceği bir ortam değildir. Bakteriler akvaryumda genellikle kum ve filtre üzerinde kolonileşirler. Kumun da altından çok az akıntı geçtiğini, oksijenli bakterilerinin orada yeterli sayıda bulunamayacağını, kum yüzeyinin de elverişsiz ve az olduğunu hesap edersek yükün çoğunun filtreye kaldığı açıktır. Şimdi filtrede bu bakterilerin barınabilmesi için yeterli alan gerekli. Sert sünger veya substrat bu görevi alnının akıyla yapmakta. Şimdi olaya büyüteçle bakmak gerekli. Su filtreye giriyor, bu arada sudaki amonyak ve nitrat bu bakterilerce tutuluyor ve zamanla dönüşüme uğruyor. Yani süngerin ve bakterinin yanında filtrasyon için bize bir de su akışının gerektiğini görüyoruz. İşte fark burada başlıyor. İç filtreye örnek olarak elimdeki Atman AT F-202 filtreyi (saatte 1200 litre su çevirmekte), dış filtreye örnek olarka ise yine elimdeki Sacem 500 Marathon filtreyi kullandım. (Saatte 800 litre su çevirmekte ancak yerden 1-1,5 metre yukarıya su bastığından bu sayı 500 litreye düşmekte) Dış filtrenin haznesinin çapı 14 cm, alanı 154 cm2. İç filtrenin sünger konulan yerinin boyutları 6'ya 4 cm. yani 24cm2. Dış filtre saatte 500l su basmakta. Dış filtrenin 1 cm2'lik birim alanından 500/154'den saatte 3,25 litre su geçmekte. İç filtre saatte 1200litre su basmakta, iç filtrenin 1cm2 lik birim alanından ise 1200/24'den saatte 50 litre su geçmekte. Yani dış filtrenin 15 katından fazla bir hızla iç filtreden su geçmekte. Kötü haber geliyor; bu kadar kuvvetli akıntıda bakteriler yeterli sayıda kolonileşemez, yani iç filtre biyolojik filtrasyon yapamaz.
Peki iç filtreler ne olacak? İç filtreler sudaki kaba pislikleri tutma, dış filtrenin kaba pisliklerle dolmasını önleme açısından yardımcı olarak kullanılabilir, hatta kullanılmasını öneririm. Mümkünse görselliği bozmaması açısından bitki veya taşların arasına kamufle edilmelidir. Düşük debili ve geniş alanlı biyolojik iç filtreler mevcut ancak çok geniş oldukları için akvaryumda kötü bir görünüm oluştururlar üstelik de fiyatları dış filtrelerden pek de farklı değil. Kendi iç filtrenizin debisini düşürseniz bile filtre hacmi, dış fltre kadar fazla olmadığından yeterli verim alamazsınız.
Peki biyolojik filtrasyon nasıl olacak? Akvaryumunuzun biyolojik yükü hafifse; bol bitki, az balık, sık ve sağlıklı su değişimi bu yükü hafifletiyorsa ve akvayumunuz küçükse; hava motoru ile çalışan pipo filtreler biyolojik filtrasyon görevini üstlenir. 80 litrenin altındaki akvaryumlara dış filte uygun olmayacaktır, zaten bu tip akvaryumlarda 5cm'i geçen balıklar beselenemeyeceğinden sayı ve yemleme de uygun tutulursa problem olmayacaktır. Ancak büyük akvaryumlar için dış filtre hatta daha büyükler için alt sistemli bir filtrasyon şarttır.
Filtrenin yüksekliğinin bir etkisi var mı? Filtrenin yüksekliği geçiş hızını etkilemez. Bu yüzden iç filtrede ne kadar yükseklik artarsa artsın bakteri sayısında kaydadeğer bir artış olmayacaktır. Ancak dış filtrede 10 cm yüksekliğinde bir substratta, 5cm yüksekte olandan yaklaşık 2 kat daha fazla bakteri bulunur.
Akvaryuma 2-3 tane iç filtre koysam durumu kurtarır mı? Hayır. Fark zaten nicelikte değil nitelikte, kaç tane ekmek yerseniz yiyin, etin yerini tutmayacaktır.
Veriler açık, akvaryumunuzda büyük boyutlu ve obur olan; Malawi Cichlidleri, Japon Balıkları ve Discus gibi türler varsa dış filtre edinmelisiniz.
Işık Terimleri
İlk başta göz korkutucu gelebilir. Bu terimler size verildiğinde ne olduklarını bilemiyor olabilirsiniz. Peak ışıklandırma Firması'ndan Chris Terry sorularımızı yanıtladı.
CRI nedir? CRI - (Color Rendering Index, Renk Sunum İçeriği) - Renk Sunumu bir ışık kaynağının cisimlerdeki renk üretimidir. 0-100 arasında değerlendirilir. 100 en canlı rengi gösterir. 80 CRIlık bir ışık kaynağı 60 CRIlıktan daha canlı ışık verir.
Kelvin nedir? Kelvin Sıcaklığı ışık kaynağının kendisinin genel rengini ifade eder. Bir ışığı sıcak ya da soğuk olarak ifade ettiğinizde onun kelvini hakkında bilgi vermiş olursunuz. Düşük kelvinler (ör. 3000K) sıcak ışığı, yüksekler ise ör (8000K) düşük sıcaklığı belirtir. 5000-6500 arası Kelvin gün ışığına karşılık gelir. 1000 K: kandil, yağ lambası 2000 K: Gün batımı, gün doğumu. Yüksek basınçı sodyum lambalar. 2700 K: Sıcak beyaz florasanlar. 2850 K: Klasik telli ev ampülleri 3000 K: Stüdyo lambaları 3500 K: Kuartz halojen lambalar. 4000 K: Flaş ampüller. 4100 K: Soğuk beyaz florasanlar. 5000 K: Mavi flaş lambaları, elektronik flaş, ortalama gün ışığı. 6000 K: Açık öğlen güneşi, standart Metal Halide (HID) lamba. 7000 K: Biraz kapalı gökyüzü. 8000 K: Bulutlu, sisli gökyüzü. 10,000 K: Tam kapalı gökyüzü. 11,000 K: Güneşsiz, mavi gök yüzü. 20,000 K: Açık havada, dağdaki gölgeler.
Lümen nedir? Işık Enerjisinin ölçüsüdür. Diğer bir deyişler bir ışık kaynağından toplam çıkış lümenle ifade edilir. Lümen ne kadar yükse ışık o kadar parlak gözükür. 1 lumen = 0.00146 W
Lüks nedir? Özgül ışık miktarıdır. Metrekare başına düşen lümenden hesaplanır.
Watt nedir? Watt güç birimidir. Genellikle lümenle karıştırılır. Lümen bir lambanın parlaklığını belirtir, watt ise o lambanın yanarken harcadığı gücü. AYNI TİPTE BİR LAMBA'NIN yüksek wattlısı yüksek lümen, düşük wattlısı düşük lümen verir. 1 lumen = 0.00146 W
Starter ve balast arasında ne gibi farklılıklar vardır? Starter lambaya ani bir ark atar ve lamba yandıktan sonra başka bir iş yapmaz. Arabadaki marş motorunun arabada yaptığı görevi yapar diyebiliriz. Balast ise devrenin düzenleyicisidir. Lamba çalışırken devamlı olarak voltajı ve akımı düzenler. Bazı balastlar başlatıcıları kendi bünyesinde barındırır.
Elektromanyetik ve elektronik balast arasındaki fark nedir? Elektromanyetik balast başlatmasını ve düzenlemesini ana gövdeye monte edilmiş bakır kanatlar üzerinden manyetik olarak yapar. Elektronikler ise lambayı bileşenleri (direnç, kapasitör, diyot, transistör vb.) yardımıyla çalıştırır. elektronikler, daha hafiftir, enerjiden daha fazla tasarruf ettirir, daha küçüktür, çok daha hafiftir, soğuk şekilde çalışır ancak biraz daha pahallıdır. Nemden korunmasına da dikkat edilmeli akvaryumun nem alınmayacak bir bölgesine yerleştirilmelidir.
yetkililere sesleniyorum bu konu üst konu olsun
quote:
yetkililere sesleniyorum bu konu üst konu olsun
bende istiyorum
quote:
Orjinalden alıntı: arif_icke
bende de 4 zebra 1 yunus ve 1 sarı prenses var... biliyorum türler uyumsuz ama balıklarım daha çok büyük değil. ileride yunusla sarı prensesi çıkaracağım. akvaryumum da 50 litre. 65 cm genişliğinde... yakında fotoğraflarını koyacağım.
YUNUS MU ONASIL BİŞE HAVUZDA MI BESLİYON:ddd
arkadaşlar herkes adminlere birer pm atsın belki sesimizi duyarlar....