Şimdi Ara

HEY ONBEŞLİ TÜRKÜSÜNÜN HAZİN HİKAYESİ

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
6
Cevap
0
Favori
19.226
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Malumunuz bugun 18 Mart Çanakkale Savaşının yıl donumu.Bende dedim ne yapabılırım bu savasla ılgılı bir hikaye bularak bilenlerin tekrar hatırlamasını ,bilmeyenlerin ise yeni bir seyler ogrenmelerını istedim.Umarım yararlı olmustur.İyi geceler





    Hey onbeşli onbeşli... Bu türküyü hatırladınız mı? 'Onbeşli' türküsünün hazin hikâyesini biliyor musunuz? İşte size Onbeşli türküsünün hikayesi

    Hey onbeşli onbeşli
    Tokat yolları taşlı
    Onbeşliler gidiyor
    Kızların gözü yaşlı

    Aslan yârim kız senin adın Hediye
    Ben dolandım sen de dolan gel beriye
    Fistan aldım endazesi onyediye

    Çanakkale Cephesi, sanki bir ölüm değirmeni gibiydi; tükettiği insanlar haddi hesabı aşmasına ve İngiliz generali Aspinall-Oglander’in “Gelibolu’daki kanlı muharebeler, Türk ordusunun çiçeğini bitirmiştir,” tespitinde ifadesini bulan -gerçekten de İngilizler şehit olan gençlerimizi, "çiçeğin tomurcuğu" ve "vakti gelmeden solan gül goncası"na benzetiyorlardı- koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen bir türlü doymak bilmiyordu.

    O kadar ki cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak, 15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale’ye sevk edilmeleri alışılmış normal bir hadise haline gelmişti.

    O günler, köyde, kasabada erkeğin kalmadığı, gücü kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi.

    Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı ordusunda insan kaybı öyle bir noktaya varmıştı ki Harbiye Nezareti, harp bütün hızıyla sürerken askerleri birkaç günlüğüne de olsa memleket iznine göndermeye gayret etmişti.

    Çünkü harpte gün geçtikçe daha da artan kayıplar, nüfusun tükenmekte olduğu korkusunu doğurmuş ve savaşan askerler memleketlerine nüfusu çoğaltmak üzere gönderilmişlerdi.

    Çanakkale Savaşı sırasında, İtilaf Devletlerinin Nisan 1915’ten itibaren kara çıkartmasına başlamalarıyla birlikte cephede takviye kuvvetlere ihtiyaç hâsıl olunca Sultan V. Mehmed Reşad 14 Mayıs 1331’de (27 Mayıs 1915) bir irade (emir) yayınlayarak, yukarıda sözünü ettiğimiz Askeri Mükellefiyet Kanunu’nda değişiklik yapmak ve lise talebelerini de cepheye çağırmak zorunda kalmıştı.

    Sultan Reşad, yayınladığı iradede, Mükellefiyet Kanunu’nun 42. Maddesine ek olarak hazırlanan “kâtib-i sultaniye 10. sınıf müdaviminine mütedair (devam edenlere dair)” başlıklı fıkra hakkında şöyle geçici bir düzenleme yapma yoluna gitmişti:

    “Madde 1: Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkatinin (geçici kanununun) 42. Maddesindeki fıkra atiye (geleceğe) tezyil (ertelenmiş) olunmuştur. Muayene-i intihaiye esnasında (muayene sonucunda) mekatib-i sultaniyenin (sultani mekteplerinin) onuncu sınıflarında bulunanlar da hizmet-i makzura (zikri edilen hizmet) hakkına nail olacaktır.”

    Sultan V. Mehmed Reşad’ın iradesinden sonra Harbiye Nezareti de bir tebliğ yayınlayarak, 1314 (1896) doğumluların (yani 19 yaşındakilerin) henüz askerlik hizmetine çağrılmamışları ile 1315 (1897) doğumluların, bedenleri gelişmiş, harbe elverişli ve silah kullanmaya kabiliyetli olanlarından müsait bulunanların da kıtalara teslim olmalarını istemişti.

    Padişahın ve Harbiye Nezaretinin bu çağrısı üzerine, Balıkesir, Bursa, Kütahya, Manisa, Adapazarı, İzmir, Aydın, Muğla ve Konya’nın, tahsilleri ve hayatlarının henüz başındaki bu yeni yetme gençleri, vatanın kendilerinden beklediği yüce vazifeyi hakkıyla ifa etmek azim ve inancıyla silâhaltına koşacaklardı.

    Ekseriyeti 15 ila 19 yaşında olan bu genç bahadırların cepheye katılımları anısına Anadolu’da yakılan meşhur “Hey Onbeşli Onbeşli” adlı türküde de söz konusu durum çok acı ve dramatik bir dille anlatılmıştır. Burada sözü edilen “15’liler” 1315 doğumlulardır.

    Yani 1 Haziran 1897 ile 22 Mayıs 1898 arasında doğan ve tam 18 yaşını doldurmuş olan gençlerdi. Türküde, bu 1315’li gençlerden şöyle bahsediliyordu:

    Hey onbeşli onbeşli
    Tokat yolları taşlı
    Onbeşliler gidiyor
    Kızların gözü yaşlı

    Aslan yârim kız senin adın Hediye
    Ben dolandım sen de dolan gel beriye
    Fistan aldım endazesi onyediye

    Gidiyom gidemiyom
    Az doldur içemiyom
    Sevdiğim pek gönüllü
    Koyup da gidemiyom



    ________________________________________________________________________________________________________________________

    Burda internette buldugum baska bir hikaye

    Yıl 1314(1896) ve yıl 1315(1897) doğumlular henüz askere çağrılmamış,Osmanlı Devleti toprak kaybetmeye devam ediyor her taraftan işgaller

    başlamış,Çanakkaleyi düşman askerleri geçmek için zorluyor çok askere ihtiyaç var .Padişah sultan Reşat bir ferman yayınlayarak 1 Haziran 1897(1915) ile 22

    Mayıs 1898(1916) tarihleri arasında doğan erkekleri askere çağırmıştır her tarafta savaş ve kan vardır işte bu dönem de askere gidenlere 15 liler denmektedir.bu

    askere gidenler arasında Tokat ın Tahtaoba köyünün saygın ailelerinden birinin oğlu hüseyin ve aynı köyden 20 genç vardır.Daha önce Tokat a gelen hüseyin

    Örtmeliönünde bir evde güzelmi güzel hediye isimli bir kızla tanışır ve anlaşırlar hediye evin tek çocuğu dur.Tahtaoba köyünden Tokat a dünürcüler gider

    hediyeyi isterler hediyenin babası daha yaşı küçük derler hüseyinin babasıda bizim oğlanda küçük bir nişan yaparız askerden gelincede düğün diyerek nişan

    yapılır.Hüseyin askere gideceği gün örtmeliönü nündeki hediyenin baba evi olan kararmış tahtalarla kaplı evin önüne gelerek helallaşırlar artık hediye için zor

    günler başlar gün sayarak çeyiz yapmaya koyulur o sıralar devlet diye bir şey kalmamış eşkıya çoğalmıştır hüseyinin askerlik yerinin Yemen olduğunu öğrenirler

    savaşlar devam etmekte o günlerde kah Batmantaş köyüne kara haber ulaşır ,kah Yatmış köyüne,kah Hanpınarı na her taraftan ağıt sesleri yükselir.Aradan aylar

    yıllar geçer hüseyinden hiçbir haber yoktur hediyenin annesi babası hediyeyi çağırarak bak kızım dağlarda eşkıya kol geziyor bizim yaşımız ilerledi hüseyindende

    ümit yok seni biri ile sağlığımızda baş göz edek derler Yemene gidipte geri döneni hiç duymadık derler yama ustası emin efendi sana talip zengin tüccar adam

    rahat edersin derler hediyede kaderine boyun eğer peki der Dimorta hanında yama ustalığı yapan 60 yaşındaki emin efendi ile nikahları kıyılır emin efendinin karısı

    ölmüş oğulları askerde şehit olmuş kimsesizdir bir süre sonra emin efendide ölür hediyeye yüklü bir servet kalır bir süre emin efendi ile evlendikten sonra annesi

    ve babası kısa süre sonra ölmüştür.Hediye artık tek başınadır hayat mücadelesine başlar hayalde gör düşte gör hele birde düşte gör diye işte buna derler tek

    başına yaşayan hediyenin kapısını bir gün eşkıyalar çalar hediyeyi dağa kaldırırlar hediye artık eşkıya sofrasında mezedir bir süre dağda dolandırdıkları hediyeyi

    harap ve bitap şekilde getirip evinin önüne bırakırlar,artık Tokat ta hediyeye kötü kadın gözüyle bakılmakta kimse konuşmamaktadır hediye gidiyom elinizden –

    kurtulam dilinizden-yeşil başlı ördek olsam-su içmem gölünüzden diyerek Tokat ı terk eder nere gittiği nerde öldüğü bilinmez.Hediye nice gençlerle beraber Haç

    dağında yatan kırk kızlar gibi artık bir meçhulde.
    Bir ilkbahar sabahı Hüseyin Yemenden köyüne döner köyden giden 20 kişiden tek geri dönen hüseyindir köyde kimse hüseyini tanımaz evine giderek hemen

    hediyeyi sorar köylüler hediye kötü yola düştü derler hemen Tokat a gelir ve hediyenin evini bulur fakat hediye yoktur hediyeyi bir türlü bulamaz kahrından

    keşke sılaya gelmeseydim bende ölüp kalaydım diyerek Tokat ı terk eder nere gittiği bilinmez İşte bu acı ayrılıktan halk arasında söylenen anonimleşen hey

    onbeşli onbeşli türküsü geriye kalmıştır.işte türkünün 2 kıtası

    Hey onbeşli onbeşli
    Tokat yolları taşlı
    Onbeşliler gidiyo
    Kızların gözü yaşlı

    Gidiyom gidemiyom
    Seni terk edemiyom
    Sevdiğim pek küçücük
    Koyupta gidemiyom



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi onurb3 -- 18 Mart 2013; 0:38:32 >







  • paylaşım için sağol.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TRajikomik

    paylaşım için sağol.

    tesekkur ederim
  • Ben 15'linin manasını 1315'te doğanlar diye biliyordum yanlış mı biliyorum?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • güzel paylaşım, sağol hocam

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Birde düğünlerde çalıp oynarlar ya boğacam bir gün bir tanesini
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.