Şimdi Ara

@@@ HAKKARİ / ŞEMDİNLİ@@@ 'OKTAY YILDIRIM'

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
127
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Şemdinli'yi bileniniz var mı? Hiç gitmişliğiniz, Otuz iki virajları aşıp,
    Kaymakam çeşmenin soğuk suyunu hiç içmişliğiniz var mı? Her sabah
    uyandığınızda size merhaba diyen Efkâr tepeyi, Gomane tepeyi gezdiniz mi
    karış, karış?

    Mayına basan aracın içinden, tam on dört metre uzağa fırlayan bir
    arkadaşınız oldu mu sizin? "Yenge vallahi az önce yanımda oturuyordu, şimdi
    dışarı çıktı" diye yalan söylediniz mi karısına?

    Dükkânına girip alışveriş yaptınız mı bir esnafın?

    Gomane tepenin zirvesinden, içinde eşinizin, çocuğunuzun
    bulunduğu lojmana doğru yanarak gidip evinizin duvarında patlayan RPG-7'leri izlediniz mi siz?

    Ama yine de bulunduğunuz görev yerini terk etmeden, acaba
    öldüler mi, yaralandılar mı, diye sabaha kadar hiçbir haber alamadan
    beklediniz mi?

    "Ben bu insanlar rahat uyusun diye buradayım, ama neden benim
    aileme saldırıyorlar" diye düşündünüz mü hiç.

    Evinizin roketlendiği mahalleden ve hatta roketin atıldığı,
    makineli tüfeğin yanı başında çalıştığı evin sakinlerinden, "vallahi biz
    bir şey görmedik" dediklerini duydunuz mu kulaklarınızla?

    Her şeye rağmen deyip görevinize devam ettiniz mi? O patlamalardan dolayı
    yıllardır psikolojik tedavi gören bir çocuğunuz veya çocuğu bu yüzden
    tedavi gören bir tanıdığınız oldu mu? Hiç öyle bir baba'nın veya Anne'nin
    yüz ifadesini gördünüz mü?

    Tabancanızı evinizde bırakıp " bir şey olursa, eve girmeye
    çalışırlarsa gerekeni yap, son iki mermiyi de kendinize ayır, ellerine sağ
    geçme" diyerek her defasında eşinizle helalleşip çıktınız mı evden, ya da
    böyle bir tanıdığınız oldu mu?

    Sürekli telsiz anonslarını dinlediği için, ilk kurduğu cümle "atışlar
    normal" olan bir çocuğunuz oldu mu sizin?

    Lojman'ın emniyetini sağlayan silahlı nöbetçilerin yanında mı oynadı
    çocuklarınız ve uzaktan dahi gelse, her silah sesinde o çocukların evlere,
    mevzilere nasıl koşturduğunu, koşarken düşenlerin nasıl yerlerde
    sürüklendiğini, nasıl hıçkırarak ağladıklarını gördünüz mü hiç?
    Bu gün yaşanan olayların, ilk olduğunu mu sanıyorsunuz? Bunları yapmadı ve
    yaşamadıysanız eğer, orası hakkında bildiklerinizin hiç bir kıymeti
    harbiyesi yoktur efendiler. Affedersiniz bu kadar net konuşmak istemezdim
    ama ne yazık ki sabrım tükendi artık.

    Siz oturduğunuz ceylan derisi koltuklarda belki farkında değilsiniz, belki
    de umurunuzda değil ama orada görev yapan insanların öncelik sıralarında,
    ailelerinden önce vatanları geliyor, yeminleri geliyor.

    İşte bu yüzden mevzilerini terk edip ailelerinin yanına koşmuyorlar. Biz
    de onun için koşmadık zamanında görevimizi bırakarak. Yüreğimiz titreyerek
    bekledik ama görevimizin başında, dağda, hudutta bekledik efendiler,
    görevimiz bitene kadar bekledik.
    Bu insanlar tüm bunlara vatanları için, üstüne el koyup yemin ettikleri
    bayrakları için katlanıyorlar, sizin başınızın üzerindeki, ama nasıl
    sağlandığını bile bilmediğiniz "egemenlik örtüsü"'nün bekası için
    katlanıyorlar.

    Peki, onlar bu şartlar altında görev yaparken siz veya sizden öncekiler bu
    fedakârlıklara liyakat gösterebilmek için, geçmişte ne yaptınız, Şimdi ne
    yapıyorsunuz?

    Anıtlaştırılan terörist mezarlarının hesabını mı soruyorsunuz?

    O cenaze araçlarının görevlendirme emrinde kimlerin imzasının olduğunu mu
    araştırdınız?

    Başbakana güç gösterisi yaparak "uçaklardan ve validen hoşlanmadık, ayrıca
    dağdakilerden vazgeçmeyiz" diyenlere mi hesap sordunuz yoksa?

    Ya bütün kutsal değerlerimize söverek ayaklanan kalabalıklar, onlara
    devlet'in varlığını mı hissettirdiniz?

    Baldırı çıplak peşmergelerden tutun da, Danimarkalısından,
    Hollandalısından, Rum'undan duyduğunuz her türlü hakaret ve aşağılamaya
    cevap mı verdiniz?

    Roj TV muhabirlerinin nasıl olup ta olaylardan 3 dakika sonra canlı yayın
    yaptığını mı buldunuz?

    Bir el bombasının nasıl olup ta o kadar hasar meydana getirdiğini mi,
    Almanya ile yapılan telefon konuşmasını mı, o kalabalığın nasıl bir anda
    örgütlendiğini mi, araştırdınız?
    Arabası parçalanarak yakıldıktan sonra, şerefsizce ve insafsızca dövülerek komaya sokulan uzman çavuşu mu, evi kurşunlanan polisi
    mi, okulunda tartaklanıp kovalanan asker çocuklarını mı, araştırdınız?

    Bütün bu eylemleri kimin planladığını ya da organizasyonu kimin veya
    kimlerin yaptığını mı, o gün halkı sürüsünü idare eden bir çoban
    maharetiyle kimlerin idare ettiğini mi araştırdınız?

    Hayır, bunların hiçbirisini yapmadınız. Siz ne yaptınız peki?

    Sizin farkında bile olmadığınız değerler için orada görev yapan bir
    astsubay ve bir uzman çavuş bulup, sonra bütün aydıncıklar, sağduyucular,
    mozaikçiler, üst kimliği, yan kimliği, alt kimliği olanlar ve hatta
    kimliksizler, sonra dalkavuklar, sendikacılar, susurluk paranoidleri,
    Soroscular, hülasa ne idüğü belirsiz, ne kadar adam varsa etrafınızda, bila
    istisna topunuz bir koro nizamında toplanıp, koroyu kimin yönettiğine bile
    bakmadan-ki ben bundan emin değilim- " Vurun Kahpeye" konseri verdiniz.
    Yanlış şarkıyı çalıyordunuz ama çaldınız, sesler, akortlar, notalar hep
    bozuktu ama yinede çaldınız, orkestra şefi, "müzik" demişti nasılsa.
    Şimdi yapılan araştırmalar neticesinde şu anda bile kuvvetle muhtemel olan
    sonuç çıkarsa ki bu sonuç, olayların altından terör örgütü ve onunla
    beraber bazı gizli servislerin çıkmasından doğacak sonuçtur, o vakit ne
    yapacaksınız?

    Allanıp pullanıp önüne çıkarak tek, tek arzı endam ettiğiniz o basına(!)
    bu defa ne söyleyeceksiniz? Acaba yapacağınız hangi açıklama ile durumu
    kurtarmaya çalışacaksınız?

    Bir açıklamanız var mı efendiler? Daha doğrusu bir "B" planınız var mı?

    Ama bana sorarsanız, sizin minik kafalarınızı böyle şeylerle yormanıza
    gerek de yok zaten. Zira sizin adınıza orkestra şefi düşünür, besteler,
    önünüze koyar ve size de yine icra-i sanat etmek kalır ki bu, yani
    başkalarının bestelerini okumak zaten sizin en iyi yaptığınız şey değil
    midir? Ne demişler "gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım".

    Yapın efendiler; vazifenizi yapın, hem de gözünüz kapalı yapın. Açarsanız
    gözünüzü belki Türk Bayrağına sarılı tabutları görürsünüz,
    ağlayan ailelerini, yetim çocuklarını görürsünüz de vicdanınız depreşir,
    vazifeniz yarım kalır. Sonra ne der Avrupalı, değil mi?
    Hatta bakın ne diyeceğim, asın gitsin o astsubayla uzman çavuş'u,
    Şemdinli'yi, Yüksekova'yı, Hakkâri'yi de belediye başkanlarına teslim edin,
    seçilmiştir nihayet atanmış değil. Öyle Vali'ye filan da gerek yok canım,
    boşa zahmet. Tayin et, beğenmediler değiştir, ne lüzum var efendim. Bir
    belediye başkanı ile ulemadan bir zat-ı muhterem yeter de artar bile.
    Siz de bu arada sanatsal sergiler açın, fotoğraf çekin, resim yapın,
    medeniyetleri buluşturun, dinlere diyalog kurdurun. Değil mi ki ateş düştüğü yeri yakar. Ateş sizin yüreğinize mi düştü sanki?
    Bölen bölsün, satan satsın, Avşar'ı da ayırsınlar, Yörüğü de ayırsınlar,
    dadaşı da, sarışını da, esmeri de.

    Şehirleri, köyleri, mahalleleri hatta ev ev ayırsınlar Türk Milletini,
    size ne gam efendiler.

    Siz fotoğraf çekmeye devam edin. Fakat unutmayın ki bir gün sizin de bir
    fotoğrafınızı çeken çıkar elbet. Ama o fotoğraf hangi salonlarda, nasıl
    teşhir edilir bilemem. Malum ya yaşlı tarih fotoğrafları çekilip, tozlu
    sayfalarında bir yerlere asılmış liderlerin, fotoğrafları ile doludur.


    "VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN"

    OKTAY YILDIRIM
    27 Kasım 2005







  • bir haftada üçüncü , ilkini de ben açmıştım , ama yinde sağol
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.