Şimdi Ara

Futbolun Kuzey Koresi..Uğur Meleke'den güzel bir yazı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
15
Cevap
0
Favori
424
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Milli takım koçu Terim, Salı gecesi mikrofonlara Türk futbolundaki büyük resimle ilgili çarpıcı bir özet yaptı: “Takımda çok sayıda yıldızımız olduğu iddia ediliyor ama gerçek böyle değil. Bizde herkes kağıt üstünde yıldız! Ama sahada yıldız yok. Yıldız dediğin sorumluluk almalı. Yıldız dediğinin performans istikrarı olmalı”



    Tabii ki bu görüntünün tek bir nedeni yok, ama nedenler içinde en çarpıcısı şu: Sahada çok silik gözüken bu adamlar, aynaya baktıklarında muhteşem bir futbolcu görüyorlar! Zira Türkiye’de kendilerine maddi-manevi yüklenen değer akıl dışı. Sokakta gördükleri hürmete sözümüz yok, değiştirme şansımız da yok hatta. Ama pekâlâ banka hesaplarının kabarıklığını değiştirebilirdik; Avrupa’da euro cinsinden beş yüz bin etmeyen oyuncuya, lira cinsinden beş milyon ödemeyebilirdik.



    Bir yabancı sınırlaması sevdasına tutulduk, bütün dünyanın aştığı bir meseleyi ömür billah aşamadık maalesef. Ülke futbolunda serbest piyasa ekonomisi lafta kaldığı, yerliler lehinde bir ayrımcılık olduğu için, İsviçre’de 200 bin euro maaş alamayacak adam Türkiye’de 3 milyon lirayı rahatlıkla cebe atınca asla yurt dışına gitmeyi düşünmedi. Malaga’da forma savaşına girmektense, Hoffenheim’da üç yüz-beş yüze talim etmektense Fenerbahçe’de-Galatasaray’da-Konya’da-Mersin’de kazandığı milyonları bırakmadı. Viyana sokaklarında dolaşarak vizyonunun gelişeceğini öngöremedi, Birmingham’a gidip İngilizce öğrenmek ve dünyayla entegre olmak istemedi. İzlanda’nın bile şu anda Avrupa’da 70 küsür futbolcusu oynarken, Süper Lig’in ihraç sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yurt dışına gidip, öğrenip, değişip kimse ulusal takıma gelişmiş olarak dönmüyor. Ulusal takım bu uygulamayla Türkleri kazanayım derken kaybediyor aslında... Yurt dışına gidip gelişip milli formaya katılacak Türkleri...



    Sınırlamanın endirekt zararı da gurbetçilerle ilgili... Yabancı sınırı, kulüpleri çifte pasaportlulara yönlendiriyor, sadece bu sezon Almanya’dan Türkiye’ye gelen futbolcu sayısı 50’nin üstünde. Bu kadar talep olunca Türkiye’ye gelme yaşı 19-20’ye kadar düştü; bir Bundesliga ekibinin ikinci takımında 20 maç oynamış oyuncu milyonluk sözleşmeler yapıyor Anadolu takımlarıyla. Doğal olarak onların da gelişimleri yarım kalıyor, Alman tedrisatı tamamlanamıyor, ve dahi küçük yaşta kazandıkları milyonlarla başları dönüyor. Olmadan oldum sanıyor hepsi. Ve bir kez daha, milli takım kazanacak zannederken kaybediyor aslında. Gurbetçileri de kaybediyor...



    Yabancı sınırını açarsak yerliler oynayamaz diyorlar ezberden. HALBUKİ, O YABANCILARLA BU LİGDE REKABET EDEMEYECEK YERLİ, ZATEN ULUSLARARASI MAÇTA DA ONU YENEMEYECEKTİR Kİ! Bu ligde Caner, Skulason’dan formayı alamayacaksa, milli maçta Türkiye nasıl yensin ki İzlanda’yı?



    Sen Kuzey Kore tarzı kapalı bir ekonomiyle batıyla yarışmak istiyorsun. Ve yarışamıyorsun doğal olarak. Çünkü küçük resimden çıkıp büyük resime baktığında her türlü kaybediyorsun, zarar görüyorsun, kaynaklarını kendi elinde yok ediyorsun...



    ++++++++++



    Yasak değil teşvik



    Benim önerim şu: Yabancı kısıtını bir biçimde açalım. Yöntem, Avrupa Birliği oyuncusu serbestiyeti olabilir. Ya da bir tür milli olma kriteri konulabilir. Transfer edeceğin her yabancının herhangi bir kademede en az 1 kez milli olmasını kriter olarak koyabilirsin. Yöntem tartışılabilir, en doğrusu bulunabilir.



    Yabancı sınırını açtıktan sonra kendi 22 yaş altı oyuncumuzu korumak için başka bir enstrümandan faydalanalım: Her Süper Lig kulübüne ilk 18’de 5, ilk 11’de 2 adet altyapı oyuncusuna yer verme şartı getirelim. Şu anda bu statü, ilk 18’de 1 şeklinde... Onu da uygulamayanlar, para cezasıyla kurtulabiliyorlar hatta.



    Oysa böyle bir zorunluluk olsa Salih ve Alper Fenerbahçe’de, Muhammet ve Atınç Beşiktaş’ta sürekli oynayacaklardı. 22 yaşına kadar sürekli oynayan bir genç de 22 yaş sonrası geniş rekabete artık hazır olacaktı zaten.



    +++++++



    “5 artı 3” nasıl açıklanır?



    Bu “beş artı üç eksi yedi bölü dokuz” şeklindeki yabancı kısıtlaması illa sürecekse, bu kadar açık veriler olmasına rağmen ısrarcı isek, TFF’ye işini kolaylaştıracak küçük bir statü önerisi yapmak istiyorum. Kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için statüye pekâlâ şu cümleyi ekleyebilirler: “Süper Lig’de her bir takım, ilk 11’inde ve ilk 18’inde yabancıdan daha fazla yerli bulundurmak zorundadır”



    Bu basit cümleyi statüye eklerseniz, zaten otomatik olarak 5+3 uygulamasını tarif etmiş oluyorsunuz. Fikrinize katılmıyorum ama fikrinizi daha iyi ifade etmenizden de memnun olurum bir Türkçe sevdalısı olarak.





    Kaynak:www.meleke.com







  • Çok iyi tespitler. Türkiye futbolunun kanayan yarasına parmak basmış Meleke ve çok iyi anlatmış. Ama o kadar çok kalın kafalı var ki şu federasyonda, hiç bir etki yapmayacak onlara bu yazı.

    Basketbolda senelerdir ilk 5te 3 yabancı 2 yerli var. Yani yabancı sayısı daha fazla. Ve alınan başarılar ortada. Ayrıca bu sene ilk 5 te 5 yabancı olabilecek.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Gerçekten çok iyi yazmış helal olsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güzel yazmışta okuyup ders alma erdemini gösterecek ADAM mı kaldı ki futbol yöneticileri arasında ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Uğur Meleke'ye de ceza verirler şimdi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Çok doğru ifade etmiş yıllardır aynısını söylüyorum bizim sorunumuz dışardan gelenler değil içerdeki sanal piyasa yüzünden dışarı gitmeyenler. Bizim futbolumuz erman Kılıç vitessede emrah başsan alborgda İlhan parlak gentte oynadığı zaman gelişir ancak maalesef oluşan sanal piyasada anadolu takımlarından aldıkları para dahi orda kazanacaklarının üç katı

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Çok doğru ifade etmiş yıllardır aynısını söylüyorum bizim sorunumuz dışardan gelenler değil içerdeki sanal piyasa yüzünden dışarı gitmeyenler. Bizim futbolumuz erman Kılıç vitessede emrah başsan alborgda İlhan parlak gentte oynadığı zaman gelişir ancak maalesef oluşan sanal piyasada anadolu takımlarından aldıkları para dahi orda kazanacaklarının üç katı

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • çok doğru tespitler yapmış bravo

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Avrupa Şampiyonu, Dünya 3. sü olan bi kültüre sahibiz. Terim in planları tutmadığı için süprz bi şekilde 3-0 köy takımına yenildik, olay bu. Yabancı sınırından girip, kim kaç para alıyor diye irdelemeye gerek yok. Yeni bi hoca, yeni ekibi ile yeni i takım yaratmaya çalışyor, bizim çok bilmiş medyada en fantastik nedeni bulmaya çalışıyor. Meleke de bunlardan birisi.
  • Turkiye nin geleceğini düşünerek yabanci sinirlamasi getirildigini sanan bir gazeteci daha.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ǤЅ

    Avrupa Şampiyonu, Dünya 3. sü olan bi kültüre sahibiz. Terim in planları tutmadığı için süprz bi şekilde 3-0 köy takımına yenildik, olay bu. Yabancı sınırından girip, kim kaç para alıyor diye irdelemeye gerek yok. Yeni bi hoca, yeni ekibi ile yeni i takım yaratmaya çalışyor, bizim çok bilmiş medyada en fantastik nedeni bulmaya çalışıyor. Meleke de bunlardan birisi.

    Pollyannacılığa devam..
  • Tffdeki adamlar milyar dolarlarla oynuyorlar bunları göremeyecek kadar salak değiller ama mevcut kural işlerine daha çok geliyor demek ki. Ne peşinde olduklarını bilmek lazım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sınırlamanın amacını yanlış anlamış bence
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ǤЅ

    Avrupa Şampiyonu, Dünya 3. sü olan bi kültüre sahibiz. Terim in planları tutmadığı için süprz bi şekilde 3-0 köy takımına yenildik, olay bu. Yabancı sınırından girip, kim kaç para alıyor diye irdelemeye gerek yok. Yeni bi hoca, yeni ekibi ile yeni i takım yaratmaya çalışyor, bizim çok bilmiş medyada en fantastik nedeni bulmaya çalışıyor. Meleke de bunlardan birisi.

    Meleke'nin hangi yazısını okudum bilmiyorum lakin senin bahsettiğin hiçbir şey Meleke'nin yukarıdaki yazısında geçmiyor.
    Tarihinde tüp,yağ ve çok değil 10 sene önce ekmek kuyruğuna giren ve günümüzde ise telefon kuyruğunda yer alıp ekmekleri çöpe atan,ayda 800 küsür lira Asgari ücrete talim eden bir milletin çektiği bunca sıkıntı yüzünden oluşan aç gözlülüğü ve iş profesyonelliğinin olmayışının bu açgözlülük ile birleşip ortaya getirdiği sorunlar üstü kapalı birşekilde önümüze koyuluyor.

    Tr'de yetişen futbolcuların antremanlara geç kalışından,antremanlarda kola içmesine, tutunda barlarda vurulmasına kadar uzanan kötü bir profil yapısı var.
    Bizim sınırlamayla uğraşmamızdan önceki asıl konu mantelite ve manteliteye bağlı olrak iş bilinci.Bir bilgisayar ne kadar iyi bir donanıma sahip olursa olsun işletim sistemi olmadan bir şeye yaramıyorsa, ya da bir erken uyarı ve gözetleme uçağı uzun menzilli radar ve sensörlere sahip olmadan içinde bulunduğu klasmanın hakkını veremiyorsa,mantelitesi ve iş bilinci olmayan bir birey ve bu birey/bireylerin oluşturacağı topluluk elbette başarı sağlamayaz.Biz ne yazık ki yıllarca bunu anlayamadık.
    Bir ülkenin spor bakanı 4 milyon lisanslı sporcumuz var diye övünüp ama totalde bu sayının yarısından fazlası nufüsa sahip Sırbistan'daki nitelikli sporcu sayısına eş değer bir sporcu çıkaramıyorsan bu tamamen sistemden kaynaklanır.

    Bugün Sneijder'in olmadığı maçlarda hücum organizasyonlarının ne kadar kısır olduğunu görürsünüz.Çünkü Sneijder fiziksel olarak mücadele etmese bile düşünme süresini minumum'a indirdiği için oyunu hızlı bir şekilde okur ve ataklara yön verir.Bu ülkesinin eğitim sistemi ile alakalıdır.
    Hollanda'da Federasyon takımların onayı ile altyapıya girecek kişilere psikoteknik sınavlarının uygulanmasını,matematikte başarıyı ve düşünce biçimlerinin farklılaşması için programlama derslerini zorunlu hale getirmiştir.Bu durum futbolun bizim gibi sadece fiziki yeterlilikten ibaret görüldüğü ülkere bir ders niteliği taşır.

    Bütün objektifliğim ile söylüyorum ki biz ne zaman Türkiye'de işi ehline verir federasyonunun başına bir kulübü yüz milyonlarca borçlandırmayan ve futbolculuk geçmişi olan kişileri federasyon başkanı yaparsak,bununla birlikte altyapıya gerekli parayı harcayıp/gerekli iş bilincini kazandırırsak belki birgün önemli organizsyonlarda istikrarlı bir şekilde sürekliliği koruyup finale oynayabiliriz.

    Ancak öncelikle bazı şeyleri değiştirmekten başlayarak.

    Kolay gelsin...




  • Bir yabancı sınırlaması sevdasına tutulduk, bütün dünyanın aştığı bir meseleyi ömür billah aşamadık maalesef. Ülke futbolunda serbest piyasa ekonomisi lafta kaldığı, yerliler lehinde bir ayrımcılık olduğu için, İsviçre’de 200 bin euro maaş alamayacak adam Türkiye’de 3 milyon lirayı rahatlıkla cebe atınca asla yurt dışına gitmeyi düşünmedi. Malaga’da forma savaşına girmektense, Hoffenheim’da üç yüz-beş yüze talim etmektense Fenerbahçe’de-Galatasaray’da-Konya’da-Mersin’de kazandığı milyonları bırakmadı. Viyana sokaklarında dolaşarak vizyonunun gelişeceğini öngöremedi, Birmingham’a gidip İngilizce öğrenmek ve dünyayla entegre olmak istemedi. İzlanda’nın bile şu anda Avrupa’da 70 küsür futbolcusu oynarken, Süper Lig’in ihraç sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yurt dışına gidip, öğrenip, değişip kimse ulusal takıma gelişmiş olarak dönmüyor. Ulusal takım bu uygulamayla Türkleri kazanayım derken kaybediyor aslında... Yurt dışına gidip gelişip milli formaya katılacak Türkleri...



    Bu paragraf Türk insanının zihniyetini ortaya koyuyor çok güzel yazmış gerçekten

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.