Şimdi Ara

Fragman (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
449
Cevap
10
Favori
17.974
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Kutsal (The Hallow-The Woods-2015)



    Fragman


    İngiltere-İrlanda yapımı korku filmi. Konusu ; İrlanda halk hikayelerinde geçen , ormanda yaşayan , çocukları kaçırıp değiştiren "Kutsal" lar ile ilgili bir film (Valla ben filmin yalancısıyım , yoksa nereden bileyim İrlanda halk hikayelerini) Ormanlar özelleştirilip kesilmeye başlanınca , kahramanımız işi gereği karısı ve küçük çocuğuyla bölgeye gelip kesilecek hasta ağaçları işaretlemeye başlar. Bölge halkı da bu durumun ormanda yaşayan "Kutsal" ları kızdıracağını ve sonunun kötü olacağını söyleyerek buna karşı çıkarlar. Ben bu filmi biraz 2008 yapımı "Splinter" a benzettim. (Konusunu daha fazla açık etmemek için neresini benzettiğimi söylemeyeceğim) Sonuç itibarıyla fena değil.




  • Korkunun Gölgesi (Under The Shadow-2016)


    Fragman



    İran yapımı korku filmi. Hernekadar lokasyon olarak Ürdün de çekilse de yönetmeninin iranlı , dilinin farsça olması ve iran dan bir hikaye anlatması sebebiyle iran filmi diyebiliriz herhalde. Film ortadoğudan olunca ve türü korku olunca tabi ki filmin içine cin girmesi kaçınılmaz oluyor. Yalnız "Cin" deyince bizdeki saçma sapan cin filmleri aklınıza gelmesin. Bu çok daha ayakları yere basan , biraz yavaş ama sağlam ilerleyen bir film. Konusu ; İran-Irak savaşı sırasında Saddamın füzelerinin vurduğu Tahranda yaşayan bir ailenin başından geçen olaylar. Kahramanımız İran devrimi sırasında karıştığı olaylar sebebiyle Üniversiteye tekrar dönmesi reddedilen Tıp öğrencisi bir kadın. Bu reddedilişin yarattığı travma doktor kocasının zorunlu görevle savaşın en yoğun olduğu bölgeye tayin edilmesiyle katlanır. Savaş sebebiyle gittikçe boşalan apartmanda kızıyla yalnız kalan kadın başta inanmadığı cinlere inanacaktır. Tüylerim ürpererek seyrettim.




  • Ceset (El Cuerpo-The Body-2012)


    Fragman


    İspanyol yapımı Gerilim/Polisiye filmi. Bu forumda adını duyup seyrettiğim film. Konusu ; Zengin ve güçlü bir kadının ölümünün ardından cesedi morgdan kaybolur. Polis baş şüpheli olarak kadının kocasını alır ve gizemli olaylar birbirini izler. Her nekadar filmin sonu sürpriz bir şekilde bitse de , bu sürpriz final hikayenin iyiliğinden veya senaryonun mükemmelliğinden çok izleyicinin eksik bilgilendirilmesinden kaynaklanıyor. Yine de ben beğendim.




  • Nefesini Tut (Don't Breathe-2016)



    Fragman


    Bukadar meraklısı ve beğeneni olunca filmi izlemek farz oldu. Oysa pek niyetim yoktu. Açıkçası ilk duyduğumdan beri "Kör katil" fikrine pek sıcak bakmadım nedense. 9.9 Milyon dolar bütçeyle 157.1 Milyon dolar kazandıran film gişede iyi bir iş çıkartmış. Konusu , Hırsızlık için girdikleri evde ırak gazisi kör bir adamla ölüm-kalım savaşına giren gençlerin hikayesini anlatıyor. Kendi hayatını , masum çocuğunun veya kardeşinin hayatını kurtarmak için hırsızlık yapanları , aşılanmaya çalışılan "Masum" hırsız fikrini , hatta Robin Hood u bile tiksindirici bulmuşumdur hep. Hangi amaçla çaldığı , kimden çaldığı önemli değil , hırsız hırsızdır. Onuruyla çalışıp , didinip hayatta kalmaya uğraşan , bunu namusuyla başaramayıp açlıktan ölen onca insan varken hırsızlığın hiçbir bahanesi olamaz. Neyse filme geri dönecek olursak ; ilk yarısı fena değildi , sonrası ise "Hadi lan , o kadar da değil" şeklinde devam etti. "Keşke "Çocuk sahibi olma" saçmalığı olmadan kısa kesselermiş filmi" derken birde baktım filmin süresi zaten 1 saat 28 dakika. Nedense bana daha uzun geldi. Konu olarak Wes Craven in 1992 yapımı "Merdiven Altındakiler - The People Under the Stairs" filmine benzettim ben. Onda da hırsızlık için girdikleri evde sapık-katil bir çiftin eline düşen gençleri (ve daha fazlasını) anlatıyordu. Yalnız o film daha heyecanlıydı sanki.




  • Hayalet Süvari (Sleepy Hollow-1999)


    Fragman


    Tim Burton , Hollywood da gerek anlattığı hikayelerle , gerekse anlatım şekliyle gerçek anlamda kendi tarzı olan birkaç yönetmen ve yapımcıdan biri. Hatta bana kalırsa en "Orijinal"i. Öyle ki sadece yönettiği değil yapımcılığını üstlendiği filmleri bile ayırt edebilirsiniz. Filmin konusu ; Sleepy Hollow kasabasındaki cinayetleri araştırmak için görevlendirilen (!!!) Ichabod Crane zamanının ötesinde , bilimsel ve nesnel yaklaşımı ile olayları çözmeye çalışır. Ancak hurafelere , doğaüstü güçlere ve büyüye inanamayan dedektif fena halde şaşıracaktır. Mistik bir hikaye , boğucu bir atmosfer , uçan kelleler...daha ne olsun. Hernekadar "Korku" kısmı kişiye göre değişse de , Fantastik ve Mistik olduğu su götürmez bir gerçek.


    Not : Bu arada bilgisayarım bozulduğu için (Hala tam anlamıyla düzelmiş değil) 1 aydan uzun zamandır yazamıyorum konuya. Sanki merak eden varmış gibi neden yazıyorsam...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi arghh -- 6 Ağustos 2018; 22:59:28 >




  • Kayıp Kız (Gone Girl-2014)


    Fragman


    Tim Burton kadar keskin hatlarla olmasa da kendine has tarzı olan başka bir yönetmen de David Fincher (Seven-1995 , The Game-1997 gibi mutlaka seyredilmesi gereken filmlerin yönetmeni). Filmin konusu ; İsmi anne-babasının (hangisi olduğunu bilmiyorum) yazdığı çocuk romanlarıyla meşhur olan Newyork lu bir kadın , kocasının ailesinin yaşadığı taşra kasabasında , bir sabah hiçbir iz bırakmadan kaybolduğunda bütün oklar sadakatsiz kocaya döner. Filmin süresi 2 buçuk saat ve bir yerine iki film izliyoruz sanki. Gerçekten de film yarıdan kesilse farklı hikayeler anlatan iki film olur. Yönetmen efsane , konu iyi , aktarılması güzel ama yine de...ne bileyim adını tam koyamadığım bir eksik (ya da fazla) var filmde. "Kötü" diyemem ama "Çok iyi" de diyemem. Belki sonunun seyircinin istediği şekilde bitmemesiyle alakalı olabilir.




  • PK (2014)


    Fragman



    Hint filmlerini neden sevmediğimi bu filmi seyrettikten sonra anladım. Herşey ciddi ciddi giderken her onbeş dakikada bir şarkı söyleyip dans etmeye başlıyor la bunlar. Şaka bir yana bu filmi izledikten sonra Nirvana ya erdim ve Bollywood sinemasının neden ve nasıl bu kadar güçlü ve popüler olduğunu çözdüm sanırım. Öyle ki film üretimi açısında Hollywood u bile geride bırakan Hint sinema endüstrisi adet bazında dünya birincisi. Bu konuya döneceğiz tekrar ama önce filmin konusu. Dünyaya ziyarete gelen uzaylı dostumuz , gemisini çağırmaya yarayan kumanda cihazını çaldırınca dünyada mahsur kalmıştır. Kısa süre sonra cihazını geri alabilmek için tanrıları memnun etmek gerektiğini öğrenir. Hindistan gibi binlerce tanrının olduğu bir yerde hangi tanrıyı memnun etmesi gerektiği esas sorunu oluşturacaktır. Komedi filmi olarak başlayan film , biryerden sonra ; Din ? hangi din ? hangi tanrı ? doğru tanrı hangisi ? gibi ciddi sorular sormaya başlıyor. Sonunda iş "Ne şiş yansın , ne kebap" a bağlanıyor. Sos olarak Hindu-Müslüman , Pakistan-Hindistan sorunu da işleniyor bu arada.

    Baştaki konuya dönersek , Bana kalırsa Hindistan da sinema bir "Emniyet Supabı" görevi görüyor. Fakir doğan ve kast sisteminden dolayı fakir ölecek olan büyük çoğunluğun intikamını alabildiği ana mecra sinema. Bu oyuncusundan yapımcısına , seyirciden devlete kadar herkesin işine geliyor. Filmler çevriliyor intikamlar alınıyor salonlar doluyor paralar kazanılıyor ve fakir halk sinemadan çıktıktan sonra kaldığı yerden fakir hayatına devam ediyor. Neyse bana ne Hintlimiyim ben.

    Sonuç ; Birkaç yer hariç (Özellikle "pantolon düzeltme" sahnesinde) komedi filmi olarak pek güldüğümü söyleyemem. Ama Din konusunda sorduğu sorular , vardığı yer olarak biraz düşündürücü. Oyunculuk olarak ise Hint sinemasını sevenlerin ayılıp bayıldığı (öyleymiş) Aamir Khan dan çok Anushka Sharma nın oyunculuğunu beğendim ben.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi arghh -- 8 Ağustos 2018; 1:14:31 >




  • Uzayda Dehşet (Pandorum-2009)


    Fragman


    Geçen gün IMDb de başka bir filme bakarken varlığından haberdar olduğum bir film. Sevdiğim bir tür olduğu için seyretmek istedim. Kapana kısılmışlık hissini uzaydan geçen bir gerilim filminden daha iyi verebilecek başka film pek yoktur. Kapalı bir yerdesin ve etrafın Milyarlarca kilometre karanlık boşluk. Filmin konusu , Dünyada artan nüfus , azalan kaynaklar yüzünden başka bir gezegene yerleşmek artık şart olmuştur. 60 Bin yolcusuyla "Tanis" gezegenine yeni bir dünya kurmaya giden gemide birşeyler ters gitmektedir falan filan. Filmde bir Avrupa filmi havası var , meğer Alman ortak yapımıymış. "O kadar para bayıldık , yardımcı oyuncu Alman olsun bari" mantığıyla filme kontenjandan atanan Antje Traue nin oyunculuğu filmi olumsuz anlamda etkiliyor. 80 li yılların Punkçılarını andıran yaratıklar korkutucu olmaktan uzak. Korkmayı , gerilmeyi geçtim açıkçası sıkıldım. Bu düşüncelerimde yalnız değilmişim anlaşılan zira 33 Milyon dolar bütçeli film gişede 20.65 Milyon dolar getirerek batmış. Ama şu notu ekliyeyim , hakkını yiyemem sonu gerçekten sürprizdi. Böyle bir sona bağlanacağını tahmin etmemiştim.

    Jeton şimdi düştü , ben de diyorum "Başrol oyuncuları erkek , kadının afişte ne işi var" kullandığım resim Alman afişi , kadın Alman olduğu için onu koymuşlar. Almanlar da "Yerli ve Milli" damarını keşfetmiş anlaşılan.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi arghh -- 11 Ağustos 2018; 14:28:2 >




  • arghh kullanıcısına yanıt
    sende her filmmi gömmüşsün işsizmisin
  • Gömülecek filmler itinayla gömülür.
  • Deşifre (Scribe-La mecanique de l'ombre-2016)


    Fragman


    Dün gece tesadüfen seyrettiğim bir Fransız filmi. Avrupa filmlerine özel bir merakım , arayıp bulmak , illa da seyretmek gibi bir takıntım yok. Ama bu filmin konusu ilgimi çekti. Hernekadar İMDb de türü "Aksiyon-Gerilim" olarak geçse de bu filmin "Politik-Gerilim" türüne daha yakın olduğunu düşünüyorum. "Politik-Gerilim" sevdiğim bir türdür. Syriana , Başkanın bütün adamları , Münih , Yalanlar üstüne , Çıkış yok ve tabiki en sevdiğim Pelikan dosyası (Gugıl nedense bu tür içine sokmamış) gibi başarılı örneklerini beğenerek izledim (ve ismini yazmadığım çok daha fazlasını). Filmin konusu ; Alkol problemleri yüzünden işini kaybeden ve 2 senedir iş arayan orta yaşlı bir muhasebeci olan kahramanımız , gecenin bir vakti gelen telefonla iş görüşmesine çağrılır. İş tanımı biraz tuhaftır. Boş bir dairede , kendisine verilen dinleme kayıtlarını daktiloyla kağıda geçirip raporlayacaktır. Konusunu daha fazla anlatmayayım. Yalnız şunu söyleyebilirim , türün doğası gereği yavaş ilerleyen film değim yerindeyse şimşek hızında bir sonla bitiyor. Konu güzel , oyunculuklar iyi daha ne olsun. Ben beğendim.

    Not : Filmi yütüp üzerinden seyretmişim güya...yok öyle birşey iftira :)




  • Şeytan Üçgeni (Triangle-2009)


    Fragman


    "Beyin yakan film" önerisi isteyenler vardı , hah işte o filmlerden biri bu. Hatta okadar ki ancak üçüncü seyredişimde baştan sona izleyebildim. Televizyonlarda arasıra yayınlanan film ve denk gelmeniz hiçte az bir ihtimal değil. İngiliz yapımı film 12 Milyon dolarlık bütçeye karşılık gişede 1.5 Milyon dolar kazanarak büyük batmış. Nedenini anlamak zor değil. Filmin biryerinden sonra olay "Neoluyor lan ?" a bağlanıyor. Açıkçası okadar seyretmeme rağmen ne olduğunu ben de tam anlamış değilim. Seyirciden emek isteyen bir film , anlamaya çalışıp baştan sona izlemeniz gerekiyor. Ha izleyince ne oluyor...bir fok olmuyor. İzlediğinizle kalıyorsunuz. Ama enteresan , denk gelirseniz seyredin.




  • arghh kullanıcısına yanıt
    filmi bundan 1 ay kadar önce izlemiştim.Dediğin gibi konusu ilginç ancak işleyiş açısından klasik. sanki filmin sonunda devamı gelecek gibi bir izlenim bıraktı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: arghh

    Kötü Ruh (Poltergeist-2015)





    "Three Billboards Outside Ebbing, Missouri" den "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" Oscar lı Sam Rockwell in baş rolünü üstlendiği yeniden çekim. Hernekadar "Green Mile" ve "Moon" da performansını beğensem de bu filmde pek o kadar iyi değildi. Sanki zoraki oyunuyormuş gibi bir havası vardı. Gerçi Film de "Zaten konuyu biliyorsunuz , fazla uzatmayalım" tadında. İki saatlik orijinal filmin süresi 1.5 saate düşürülmüş. İki film arasında hiç bir fark yok onun haricinde , neredeyse noktasına dokunulmadan yeniden çekilmiş. Ha pardon , Televizyon tüplüydü , LCD olmuş.
    tavsiyen üzerine dün akşam izlemiştim.ilkini izlemedim ancak bazı bölümlerde gerilim iyi verilmiş ancak başlangıçtan itibaren sanki biraz konuyu biliyorsunuz amin diyen bir film, final sahnesi olsada bitsin gibi olmuş.




  • Joker80 kullanıcısına yanıt
    Keşke ilk Filmi (1982) seyretseymişsiniz. Aradaki kayıp yarım saatte seyirciyi gerilime ve korkuya daha iyi hazırlıyor. Bu filme "Remastered" yapıldımı tam bilmiyorum fakat son seyrettiğimde filmin kalitesi gayet iyiydi. Ayrıca devam filmleri de var , Poltergeist II: The Other Side-1986 ve Poltergeist III-1988. İkinci filmde Olayın "Kayıp ruhlar" dan ibaret olmadığını öğreniyoruz , üçüncü film ise bir gökdelen de geçiyor. Tabiki ilk filmin etkisi ikisinde de yok ama konunun nereye gittiği hakkında fikir sahibi oluyoruz.

    The Autopsy of Jane Doe hakkında ise , son zamanlarda çıkan hemen hemen bütün Korku/Gerilim filmlerinde aynı şeyi yapıyorlar. Konuyu bir sona bağlamadan havada bırakıyorlar. O şu demek "Biz birşey yaptık ama hadi hayırlısı. Tutarsa devamını çekeceğiz. Haberin olsun"
  • Hayalet Hikâyeleri (Ghost Stories-2017)


    Fragman


    İngiliz yapımı bir korku filmi. Birbirine bağlı 3-4 hikayeden oluşan filmin Konusu ; Problemli bir çocukluk geçiren Profesör Goodman sözde Medyumların foyalarını ortaya çıkartarak (Bu kısım Robert De Niro ve Sigourney Weaver ın başrolünü oynadığı "Medyum (2012)" filmini akıllara getiriyor) aslında ölümden sonra yaşam , hayalet v.s kavramlarının olmadığını ispatlamaya çalışmaktadır. Bir gün kendi idolü olan kayıp bir profesör ona ulaşıp , ortadan kaybolmasına sebep olan açıklayamadığı üç olayla ilgili dosyaları ona verir ve açıklama bulmasını ister. Filmin senaristi , yönetmeni ve başrol oyuncusu aynı olunca böyle kötü bir sonuç ortaya çıkıyor. "Ben yazdım , ben yönetiyorum , ben oynarım" mantığında hareket etmeyip daha iyi bir oyuncu (Hemde elinde Martin Freeman gibi bir oyuncu varken) oynatsaymış film çok daha farklı olurmuş. Ama ikinci hikayedeki oğlanın (Alex Lawther oluyor kendisi) ve tabi Martin Freeman ın oyunculuğu iyiydi. Bu arada hikayelerde filmin sonuna yaptığı göndermeler ve sürpriz son güzeldi. Beklentileri çok yüksek tutmadan seyredilebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi arghh -- 19 Ağustos 2018; 18:9:7 >




  • The Endless-2017


    Fragman


    Amerikan yapımı Bilim-Kurgu , gerilim filmi. Bir önceki filmde problem olan konu bu filmde pek sorun yaratmamış öncelikle onu söyleyeyim. O konu şu , Filmin yapımcısı , senaryo yazarı , yönetmeni ve başrol oyuncuları aynı kişiler. Justin Benson ve Aaron Moorhead ikilisi nin finanse ettiği , yazdığı , yönettiği ve oynadığı filmde oyunculukların kötü olduğunu pek söyleyemem. Bütçesine dair bir kaynak bulamadım ancak gişe geliri 313 Bin dolar da kalmış. Benim tahminime göre zarar etmiştir (genelde zarar eden filmlerin bütçesini açıklamaya pek gönüllü olmuyorlar). Konusu ; Uzaylılara inanan bir "İntihar Tarikatı" na geri dönen iki biraderin başından geçen olaylar. Filmde altyazı sorunu var ve benim bu filmden aldığım ders İngilizcemin o kadar iyi olmadığı. Gerilim kısmı biraz zayıf kalan yapımın Bilim-Kurgu tarafı yeterli bana kalırsa. Sonuna kadar kendini izlettiren filmin son dakikalarında kendinizi "Hadi ulan hadi bas" derken buluyorsunuz. Ben beğendim. Hollywood'a benden tavsiye kendini tekrar edip duran konuları çekip duracaklarına bunun gibi enteresan fikirlere yönelsinler.




  • Halka (The Ring-2002)



    Fragman


    Korku filmi meraklısı olupta seyretmeyen yoktur herhalde. Yazar Koji Suzuki nin romanından uyarlanan Japon yapımı "Ringu-1998" Filminin Amerikan versiyonu. 2000 yılından sonra çekilmiş en iyi korku filmi bana kalırsa. Japonya da Gişe rekorlarını altüst ederek 1 Milyar yen kazanan "Ringu" filminden sonra Amerikan versiyonunun yapılması kaçınılmazdı. Boğucu , kasvetli atmosferi , grinin tonlarından oluşan renkleriyle ben filmin başlarında Amerikalı oyuncularla Japonya da çekildiğini bile zannettim. Yapımcılar filmin sadece konusuna ve uzakdoğudaki popülerliğine güvenmek yerine Gore Verbinski gibi iyi bir yönetmene teslim etmekle çok iyi bir karar vermişler. Ki kendisi "Mousehunt-1997" (benim çok sevdiğim , mutlaka seyredilmesi gereken komedi filmlerindendir) "Karayip korsanlari - Siyah inci'nin laneti-2003 / Ölü adamın sandığı-2006 / Dünyanin Sonu-2007" filmlerinin de yönetmenidir. Konusunu anlatmayacağım , seyreden zaten seyretmiştir. Seyretmeyen de seyretmelidir.




  • Halka 2 (The Ring Two-2005)


    Fragman


    Bu devam filminde başrol oyuncuları Naomi Watts ve David Dorfman u yine Anne-Oğul rollerinde görüyoruz. Yine Koji Suzuki nin romanından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda bu sefer Japon orijinali "Ringu" nun yönetmeni Hideo Nakata var. İlk film 48 Milyon dolar bütçeyle 249 Milyon dolar hasılat yapmasına karşın bu devam filmi 50 Milyon dolar bütçeyle 161 Milyon dolar da kalmış. (Şimdi araştırma yaparken gördüm , Halka 2 nin de Japon Orijinali varmış yine Hideo Nakata nın yönetmenliğini yaptığı film Japonya da 2,1 Milyar Yen hasılat yapmış). Valla ne yalan söyleyeyim filmin ana konusu haricinde pek birşey hatırlamıyorum. Hem üzerinden uzun zaman geçti hemde hatırlamaya pek değecek bir film değildi. "Teyze Size anne diyebilirmiyim ?" kıvamında bir konusu var. Boş vakit geçirmek ve konunun nereye gittiğini öğrenmek için iyi.




  • Halka 3 (Rings-2017)



    Fragman


    Bu filmin Koji Suzuki ile bir alakası yok onu baştan söyleyelim. Sadece isim hakları alınarak yapılmış bir film. Konusu ; yine lanetli video kasetle birlikteyiz. Bu sefer izleyenler şebeke kurmuşlar a.q (Aslında pek küfürlü yazmam ama) Kahramanlarımız laneti kaldırmak için Samara nın anasının peşine düşüyorlar. Filmi ilk seyredişimde yarısında sıkılıp kapattım. Sırf buraya inceleme yazmak için ikincisinde dişimi sıkıp seyrettim. Beğenmediğimi söylememe gerek varmı ?




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.