Şimdi Ara

Forumun en yakışıklısından yeni SS (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
32
Cevap
1
Favori
587
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
1 oy
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: ToffieBoi

    Gay degil miydin sen? Konu aciyordun oyle?

    Değilim

    Şehvet kölesi..

    MAGANDALİZM DÜNYEVİ ŞEHVETLER İÇİN RUH KİRLETMEYİ REDDEDER

    Kedi ulasamadigi cigere mundar der
    _____________________________
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ToffieBoi

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: ToffieBoi

    Gay degil miydin sen? Konu aciyordun oyle?

    Değilim

    Şehvet kölesi..

    MAGANDALİZM DÜNYEVİ ŞEHVETLER İÇİN RUH KİRLETMEYİ REDDEDER

    Kedi ulasamadigi cigere mundar der

    Yov magandalist genç uzanamadığı ciğere mundar deme hakkını kendinde istiyor

    Çünkü ortada farklı bir tablo var

    Maddesel dünyada maddelere sahip olmama rağmen Ruhumu ortaya koyup konuşmaktan memnun kalıyorum

    Espirili ruhum olsa bile

    Ama bilirsiniz gülmemeliyim..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Digitalix -- 18 Eylül 2014; 10:39:35 >
    _____________________________
    RAP N ROLL
    https://www.facebook.com/hatred.trap
    10 şey görürüm 1 ini cevaplarım umursamamayı sizden iyi bilirim 100 kez kanmış gibi yapar 1 kez abartma derim sanma salağın biriyim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    https://store.donanimhaber.com/6d/31/65/6d3165df4f730603a215bb5d710757d0.jpg
     Forumun en yakışıklısından yeni SS

    İyisinde, sinirli ve psikopat tipin var, kızlar sizden korkabilir

    Kızlar umrumda değil

    Magandalizm birisi için kendinden ödün vermeyi reddeder

    BUMU YANİ, SİZİN FELSEFENİZ, YANI KISACA MAGANDAYIM, DİYORSUNUZ ÖYLEMİ ?

    Magandalizmin kültürel mantığı
    Ülkemizde, özellikle son günlerde medyaya yansıyan “maganda kurşunu kurbanları”nın görüntüleri, artık münferit vakıaları aşan toplumsal bir vehamet halini almıştır.

    Bu vahameti doğuran sosyo-kültürel mantığı anlayabilmek için de eğlence/eğlenme alışkanlığımızı ve kurbana gebe kutlamalarımızın toplumsal belleklerdeki izdüşümlerine eğilmek lazım. Sadece sosyal bir olgu olarak değil, aynı zamanda bireysel özgürlük kavramıyla da ilişkili/ilintili olan “eğlenme hakkı”nın günlük pratik yaşamlarımızda kullanma biçimimizi belirleyen nedenlere bakmayı da gerekli kılmaktadır.

    Her toplum, günlük yaşamın değişik vechelerinde sahip olduğu sosyal pratiklerini yaşamak ve yaşatmak zorundadır.. Üzerinde beslendikleri kollektif kimliğin gerektirdiği bu rutin davranışlar, her toplumda farklı biçimde tezahür etmektedir. Nitekim, başta kamusal mekanlarda olmak üzere özel yaşamda da cinsiyet ayrımı olmaksızın rahatça eğlenilebilen Batı toplumlarındaki kutlamalarda, şiddet enstrümanlardan özellikle kaçınılmaktadır. Dansa ve müziğe dayalı olarak yapılan bu kutlamalarda “kurban olmak” veya “kurban vermek” gibi bir durum da yaşanmamaktadır. Bir kaç hafta öncesine kadar Almanya’da düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonasında, değişik ülkelerden binlerce insanın başta stadlar olmak üzere cadde ve sokaklarda birarada galibiyet ve yenilgilere “kurban” vermeksizin birlikte yaşamalarını anlamak ve anlamlandırmak bu açıdan önemli olacaktır. Ancak, bu tespit, tüm Batılı toplumlar için genelleştirilebilir bir sonuç olmadığını da belitmekte yarar var. Örneğin İspanyolların Boğa güreşlerinin yapıldığı milli eğlence bayramları da kimi zaman “kurbanlı” olabilmektedir.

    Türkiyede özellikle ulusal çapta spor müsabakaları sonrasında kazanılan zaferleri kutlamada veya yerel bayram, düğün ve sünnet gibi şölenlerde yaşanılan “kurban”lık görüntülerini açıkamak için başvurabileceğimiz kavramlarından biri de “magandalizm”dir. “Görgüsüz”, “kaba”, “serseri”, “anlayışsız”, “terbiyesiz”, “uyumsuz” gibi anlamları içeren “maganda” kavramının “eril toplum kültürü”yle de yakından ilişkisi vardır. Sözkonusu kavramların semiyotik karşılığını “toplumsal sorumsuzluk-duyarsızlık” içinde de aranılabilir. Bireysel edimler; içinde bulunulan sosyal grupların değerlerinden bağımsız olmadığı gibi her bireysel davranış, özgürlük adına sınırsızca kullanmak hakkına da sahip olamaz. Medeni olmanın ve uygar davranmanın ölçütü, ötekinin hakkını gözeten sınırlı bir özgürlük anlayışından geçmektedir.

    Magandalizm, bu açıdan felsefi bir mülahazaraya girişmeksizin sosyolojik bir konseptle ele alınması gereken bir kavram olmanın ötesinde, kültürel bir bilinç düzeyine de işaret etmektedir. Maganda olmanın dayanılmaz hafifliğini her bayram, düğün ve sünnet kutlamalarında bize fazlasıyla yaşatan Türk toplumunu anlamakta zorluk çekmekteyiz. Maganda olmak; erkek olmanın, güçlü ve haklı olmanın, nüfuzlu olmanın önkoşulu haline geldiği ülkemizde en büyük sorun; toplumsal belleğimizde şiddetin ve şiddeti üreten her tür aracın fütursuzca ve sorumsuzca kullanılmasıdır. Gerek yasal düzenlemelerin yarattığı boşluktan, gerekse mafyavari bir düzene özenen/özendirilen toplumumuzda “maganda” ve “magandalizm” artık, bir yaşam biçimi olagelmektedir. Bu zihinsel oluşumu yıkmak yerine onu daha da normal bir skalaya çekmek, kabul edilebilir bir yere oturtmak ve en önemlisi hukuk tanımaksızın her yerde yapılabilecek bir davranış gösterisine dönüştüren siyasilerin ve toplumun kanaat önderlerinin bu konudaki veballeri büyüktür.

    Türkiye’de politik kültürün siyasal güçlere tanıdığı bu sınırsız haklar ve bu hakları sonuna kadar kullanmakta hiçbir beis görmeyen milletvekilleri, parti önderleri, aşiretlerin ileri gelenleri, aynı zamanda maganda kültürünün beslenmesine de sebebiyet vermekteler. Televizyonlarda gördüğümüz bu görüntüler; meşruiyetin güçlendirilmesini değil, gücün meşrulaştırılmasına yarayan gizil bir işlev de görmektedir. Kendi toplumuna karşı sorumlu olmaları beklenen bu kişilerin, keyfi tutumlu davranmalarının da vehametini hala anlamış değillerdir. Nitekim magandalizme ön ayak oldukları gerekçesiyle medyada eleştirilen bu kimseler, bırakın eleştirileri kabul etmeyi, hiçbir sorumluluk taşımadan magandalizmlerine devam edebilmektedirler.

    Son bir hafta içinde basına yansıyan 3 kişinin ölümü, 1 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan maganda terörü -Devlet İstatistik Enstitisü verilerine göre her yıl 700’den fazla kişi maganda kurşunuyla ölmektedir.(Sabah;26.07.2006:sh.6)- aynı şeklde ülkemizin imajına da zarar vermekte, kural tanımamazlığın yarattığı sonuçlar üzerinde yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bu konuda sadece yasal ve hukusal düzenlemelerle yetinilemeyceğini, aynı şekilde maganda kültürünü yaratan, besleyen ve idame ettiren temel yapılar/kurumlar ve değerler üzerinde de yeniden düşünmemiz gerekmektedir.

    Magandalizm, maganda kültürünün egemen olduğu bir toplum düzenine işaret eder. Şiddetin meşrulaştığı/meşrulaştırıldığı bir kültürü besleyen en önemli etken, kurumsallaşamamış bir hukuksal düzenin varolmasıdır. Kendi hukukunu kendisi yaratan, devletin gerek yasama, gerekse yargı güçlerinin etkisiz kaldığı bir toplumsal tahayyülde magandalizm kendiliğinden ortaya çıkar. Dolayısıyla sadece bireysel bir olay olarak ele alınamayacak kadar farklı veçheleri -siyasal, hukusal, sosyal- olan bu durum, toplumsal bir olgu olarak artık önümüzde durmaktadır.

    Ülkemizde maganda kültürünü besleyen mantığı kavramadan yapılacak her türlü düzenleme, gösterilecek her türlü çaba yeterli ve kalıcı sonuçlar veremeyecektir. Belki de bu konuda yapılacak ilk teşhis, magandalizmin kültürel mantığını; erkek egemen toplumsal düzenin yapısında görmek ve bu yapıyı besleyen her türlü araç/ları ortadan kaldırmakla başlanılabilir.
    _____________________________
    Eğer 9 canlı olsaydın bile..En fazla 8 kez kaçabilirdin ölümden..Bil ki 7 düvele sultan olsan dahi..Yerin 6 mekan olacaktır sana..En fazla 5 metre kumaş götürebileceksin..Kapatacaksın 4 açsanda gözlerini..Bu dünya 3 günlük ..Azrail'in önünde 2 kat olup yalvarsan nafile..Ecel geldiğinde 1 gün öleceksin..İşte o an herşey 0 dan başlayacak.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    https://store.donanimhaber.com/6d/31/65/6d3165df4f730603a215bb5d710757d0.jpg
     Forumun en yakışıklısından yeni SS

    İyisinde, sinirli ve psikopat tipin var, kızlar sizden korkabilir

    Kızlar umrumda değil

    Magandalizm birisi için kendinden ödün vermeyi reddeder

    BUMU YANİ, SİZİN FELSEFENİZ, YANI KISACA MAGANDAYIM, DİYORSUNUZ ÖYLEMİ ?

    Magandalizmin kültürel mantığı
    Ülkemizde, özellikle son günlerde medyaya yansıyan “maganda kurşunu kurbanları”nın görüntüleri, artık münferit vakıaları aşan toplumsal bir vehamet halini almıştır.

    Bu vahameti doğuran sosyo-kültürel mantığı anlayabilmek için de eğlence/eğlenme alışkanlığımızı ve kurbana gebe kutlamalarımızın toplumsal belleklerdeki izdüşümlerine eğilmek lazım. Sadece sosyal bir olgu olarak değil, aynı zamanda bireysel özgürlük kavramıyla da ilişkili/ilintili olan “eğlenme hakkı”nın günlük pratik yaşamlarımızda kullanma biçimimizi belirleyen nedenlere bakmayı da gerekli kılmaktadır.

    Her toplum, günlük yaşamın değişik vechelerinde sahip olduğu sosyal pratiklerini yaşamak ve yaşatmak zorundadır.. Üzerinde beslendikleri kollektif kimliğin gerektirdiği bu rutin davranışlar, her toplumda farklı biçimde tezahür etmektedir. Nitekim, başta kamusal mekanlarda olmak üzere özel yaşamda da cinsiyet ayrımı olmaksızın rahatça eğlenilebilen Batı toplumlarındaki kutlamalarda, şiddet enstrümanlardan özellikle kaçınılmaktadır. Dansa ve müziğe dayalı olarak yapılan bu kutlamalarda “kurban olmak” veya “kurban vermek” gibi bir durum da yaşanmamaktadır. Bir kaç hafta öncesine kadar Almanya’da düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonasında, değişik ülkelerden binlerce insanın başta stadlar olmak üzere cadde ve sokaklarda birarada galibiyet ve yenilgilere “kurban” vermeksizin birlikte yaşamalarını anlamak ve anlamlandırmak bu açıdan önemli olacaktır. Ancak, bu tespit, tüm Batılı toplumlar için genelleştirilebilir bir sonuç olmadığını da belitmekte yarar var. Örneğin İspanyolların Boğa güreşlerinin yapıldığı milli eğlence bayramları da kimi zaman “kurbanlı” olabilmektedir.

    Türkiyede özellikle ulusal çapta spor müsabakaları sonrasında kazanılan zaferleri kutlamada veya yerel bayram, düğün ve sünnet gibi şölenlerde yaşanılan “kurban”lık görüntülerini açıkamak için başvurabileceğimiz kavramlarından biri de “magandalizm”dir. “Görgüsüz”, “kaba”, “serseri”, “anlayışsız”, “terbiyesiz”, “uyumsuz” gibi anlamları içeren “maganda” kavramının “eril toplum kültürü”yle de yakından ilişkisi vardır. Sözkonusu kavramların semiyotik karşılığını “toplumsal sorumsuzluk-duyarsızlık” içinde de aranılabilir. Bireysel edimler; içinde bulunulan sosyal grupların değerlerinden bağımsız olmadığı gibi her bireysel davranış, özgürlük adına sınırsızca kullanmak hakkına da sahip olamaz. Medeni olmanın ve uygar davranmanın ölçütü, ötekinin hakkını gözeten sınırlı bir özgürlük anlayışından geçmektedir.

    Magandalizm, bu açıdan felsefi bir mülahazaraya girişmeksizin sosyolojik bir konseptle ele alınması gereken bir kavram olmanın ötesinde, kültürel bir bilinç düzeyine de işaret etmektedir. Maganda olmanın dayanılmaz hafifliğini her bayram, düğün ve sünnet kutlamalarında bize fazlasıyla yaşatan Türk toplumunu anlamakta zorluk çekmekteyiz. Maganda olmak; erkek olmanın, güçlü ve haklı olmanın, nüfuzlu olmanın önkoşulu haline geldiği ülkemizde en büyük sorun; toplumsal belleğimizde şiddetin ve şiddeti üreten her tür aracın fütursuzca ve sorumsuzca kullanılmasıdır. Gerek yasal düzenlemelerin yarattığı boşluktan, gerekse mafyavari bir düzene özenen/özendirilen toplumumuzda “maganda” ve “magandalizm” artık, bir yaşam biçimi olagelmektedir. Bu zihinsel oluşumu yıkmak yerine onu daha da normal bir skalaya çekmek, kabul edilebilir bir yere oturtmak ve en önemlisi hukuk tanımaksızın her yerde yapılabilecek bir davranış gösterisine dönüştüren siyasilerin ve toplumun kanaat önderlerinin bu konudaki veballeri büyüktür.

    Türkiye’de politik kültürün siyasal güçlere tanıdığı bu sınırsız haklar ve bu hakları sonuna kadar kullanmakta hiçbir beis görmeyen milletvekilleri, parti önderleri, aşiretlerin ileri gelenleri, aynı zamanda maganda kültürünün beslenmesine de sebebiyet vermekteler. Televizyonlarda gördüğümüz bu görüntüler; meşruiyetin güçlendirilmesini değil, gücün meşrulaştırılmasına yarayan gizil bir işlev de görmektedir. Kendi toplumuna karşı sorumlu olmaları beklenen bu kişilerin, keyfi tutumlu davranmalarının da vehametini hala anlamış değillerdir. Nitekim magandalizme ön ayak oldukları gerekçesiyle medyada eleştirilen bu kimseler, bırakın eleştirileri kabul etmeyi, hiçbir sorumluluk taşımadan magandalizmlerine devam edebilmektedirler.

    Son bir hafta içinde basına yansıyan 3 kişinin ölümü, 1 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan maganda terörü -Devlet İstatistik Enstitisü verilerine göre her yıl 700’den fazla kişi maganda kurşunuyla ölmektedir.(Sabah;26.07.2006:sh.6)- aynı şeklde ülkemizin imajına da zarar vermekte, kural tanımamazlığın yarattığı sonuçlar üzerinde yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bu konuda sadece yasal ve hukusal düzenlemelerle yetinilemeyceğini, aynı şekilde maganda kültürünü yaratan, besleyen ve idame ettiren temel yapılar/kurumlar ve değerler üzerinde de yeniden düşünmemiz gerekmektedir.

    Magandalizm, maganda kültürünün egemen olduğu bir toplum düzenine işaret eder. Şiddetin meşrulaştığı/meşrulaştırıldığı bir kültürü besleyen en önemli etken, kurumsallaşamamış bir hukuksal düzenin varolmasıdır. Kendi hukukunu kendisi yaratan, devletin gerek yasama, gerekse yargı güçlerinin etkisiz kaldığı bir toplumsal tahayyülde magandalizm kendiliğinden ortaya çıkar. Dolayısıyla sadece bireysel bir olay olarak ele alınamayacak kadar farklı veçheleri -siyasal, hukusal, sosyal- olan bu durum, toplumsal bir olgu olarak artık önümüzde durmaktadır.

    Ülkemizde maganda kültürünü besleyen mantığı kavramadan yapılacak her türlü düzenleme, gösterilecek her türlü çaba yeterli ve kalıcı sonuçlar veremeyecektir. Belki de bu konuda yapılacak ilk teşhis, magandalizmin kültürel mantığını; erkek egemen toplumsal düzenin yapısında görmek ve bu yapıyı besleyen her türlü araç/ları ortadan kaldırmakla başlanılabilir.


    Felsefenin ismini bir araştır konusuna bak .. bu deyim kaç yerde geçiyor böyle bir deyim varmı araştır
    ki böyle bir deyim yok herşeyin yanına ist koyarlar oda ona kurban gitmiş

    Bizim savunduğumuz şeyin ana maddesi Liberalizm

    Bizim karşı çıktığımız ön yargı ... bu yüzden adımız ön yargı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Digitalix -- 18 Eylül 2014; 10:46:34 >
    _____________________________
    RAP N ROLL
    https://www.facebook.com/hatred.trap
    10 şey görürüm 1 ini cevaplarım umursamamayı sizden iyi bilirim 100 kez kanmış gibi yapar 1 kez abartma derim sanma salağın biriyim




  • Hadi magandalistlerin karşısında olan toplumada prangalist diyelim
    _____________________________
    RAP N ROLL
    https://www.facebook.com/hatred.trap
    10 şey görürüm 1 ini cevaplarım umursamamayı sizden iyi bilirim 100 kez kanmış gibi yapar 1 kez abartma derim sanma salağın biriyim
  • Nefret akıyor fotodan
    _____________________________
    "First shalt thou take out the Holy Pin. Then, shalt thou count to three. No more. No less. Three shalt be the number thou shalt count, and the number of the counting shall be three. Four shalt thou not count, neither count thou two, excepting that thou then proceed to three. Five is right out. Once at the number three, being the third number to be reached, then, lobbest thou thy Holy Hand Grenade of Antioch towards thy foe, who, being naughty in My sight, shall snuff it."
  • Yanlışlık Y kullanıcısına yanıt

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________

    Denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar, ne zevksiz mahluklar...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sheogorath

    Nefret akıyor fotodan

    Saol dostum

    Bu gün yaşadığımız dünyada

    Nefret duymayan insan asıl kötü insandır
    _____________________________
    RAP N ROLL
    https://www.facebook.com/hatred.trap
    10 şey görürüm 1 ini cevaplarım umursamamayı sizden iyi bilirim 100 kez kanmış gibi yapar 1 kez abartma derim sanma salağın biriyim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    https://store.donanimhaber.com/6d/31/65/6d3165df4f730603a215bb5d710757d0.jpg
     Forumun en yakışıklısından yeni SS

    İyisinde, sinirli ve psikopat tipin var, kızlar sizden korkabilir

    Kızlar umrumda değil

    Magandalizm birisi için kendinden ödün vermeyi reddeder

    BUMU YANİ, SİZİN FELSEFENİZ, YANI KISACA MAGANDAYIM, DİYORSUNUZ ÖYLEMİ ?

    Magandalizmin kültürel mantığı
    Ülkemizde, özellikle son günlerde medyaya yansıyan “maganda kurşunu kurbanları”nın görüntüleri, artık münferit vakıaları aşan toplumsal bir vehamet halini almıştır.

    Bu vahameti doğuran sosyo-kültürel mantığı anlayabilmek için de eğlence/eğlenme alışkanlığımızı ve kurbana gebe kutlamalarımızın toplumsal belleklerdeki izdüşümlerine eğilmek lazım. Sadece sosyal bir olgu olarak değil, aynı zamanda bireysel özgürlük kavramıyla da ilişkili/ilintili olan “eğlenme hakkı”nın günlük pratik yaşamlarımızda kullanma biçimimizi belirleyen nedenlere bakmayı da gerekli kılmaktadır.

    Her toplum, günlük yaşamın değişik vechelerinde sahip olduğu sosyal pratiklerini yaşamak ve yaşatmak zorundadır.. Üzerinde beslendikleri kollektif kimliğin gerektirdiği bu rutin davranışlar, her toplumda farklı biçimde tezahür etmektedir. Nitekim, başta kamusal mekanlarda olmak üzere özel yaşamda da cinsiyet ayrımı olmaksızın rahatça eğlenilebilen Batı toplumlarındaki kutlamalarda, şiddet enstrümanlardan özellikle kaçınılmaktadır. Dansa ve müziğe dayalı olarak yapılan bu kutlamalarda “kurban olmak” veya “kurban vermek” gibi bir durum da yaşanmamaktadır. Bir kaç hafta öncesine kadar Almanya’da düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonasında, değişik ülkelerden binlerce insanın başta stadlar olmak üzere cadde ve sokaklarda birarada galibiyet ve yenilgilere “kurban” vermeksizin birlikte yaşamalarını anlamak ve anlamlandırmak bu açıdan önemli olacaktır. Ancak, bu tespit, tüm Batılı toplumlar için genelleştirilebilir bir sonuç olmadığını da belitmekte yarar var. Örneğin İspanyolların Boğa güreşlerinin yapıldığı milli eğlence bayramları da kimi zaman “kurbanlı” olabilmektedir.

    Türkiyede özellikle ulusal çapta spor müsabakaları sonrasında kazanılan zaferleri kutlamada veya yerel bayram, düğün ve sünnet gibi şölenlerde yaşanılan “kurban”lık görüntülerini açıkamak için başvurabileceğimiz kavramlarından biri de “magandalizm”dir. “Görgüsüz”, “kaba”, “serseri”, “anlayışsız”, “terbiyesiz”, “uyumsuz” gibi anlamları içeren “maganda” kavramının “eril toplum kültürü”yle de yakından ilişkisi vardır. Sözkonusu kavramların semiyotik karşılığını “toplumsal sorumsuzluk-duyarsızlık” içinde de aranılabilir. Bireysel edimler; içinde bulunulan sosyal grupların değerlerinden bağımsız olmadığı gibi her bireysel davranış, özgürlük adına sınırsızca kullanmak hakkına da sahip olamaz. Medeni olmanın ve uygar davranmanın ölçütü, ötekinin hakkını gözeten sınırlı bir özgürlük anlayışından geçmektedir.

    Magandalizm, bu açıdan felsefi bir mülahazaraya girişmeksizin sosyolojik bir konseptle ele alınması gereken bir kavram olmanın ötesinde, kültürel bir bilinç düzeyine de işaret etmektedir. Maganda olmanın dayanılmaz hafifliğini her bayram, düğün ve sünnet kutlamalarında bize fazlasıyla yaşatan Türk toplumunu anlamakta zorluk çekmekteyiz. Maganda olmak; erkek olmanın, güçlü ve haklı olmanın, nüfuzlu olmanın önkoşulu haline geldiği ülkemizde en büyük sorun; toplumsal belleğimizde şiddetin ve şiddeti üreten her tür aracın fütursuzca ve sorumsuzca kullanılmasıdır. Gerek yasal düzenlemelerin yarattığı boşluktan, gerekse mafyavari bir düzene özenen/özendirilen toplumumuzda “maganda” ve “magandalizm” artık, bir yaşam biçimi olagelmektedir. Bu zihinsel oluşumu yıkmak yerine onu daha da normal bir skalaya çekmek, kabul edilebilir bir yere oturtmak ve en önemlisi hukuk tanımaksızın her yerde yapılabilecek bir davranış gösterisine dönüştüren siyasilerin ve toplumun kanaat önderlerinin bu konudaki veballeri büyüktür.

    Türkiye’de politik kültürün siyasal güçlere tanıdığı bu sınırsız haklar ve bu hakları sonuna kadar kullanmakta hiçbir beis görmeyen milletvekilleri, parti önderleri, aşiretlerin ileri gelenleri, aynı zamanda maganda kültürünün beslenmesine de sebebiyet vermekteler. Televizyonlarda gördüğümüz bu görüntüler; meşruiyetin güçlendirilmesini değil, gücün meşrulaştırılmasına yarayan gizil bir işlev de görmektedir. Kendi toplumuna karşı sorumlu olmaları beklenen bu kişilerin, keyfi tutumlu davranmalarının da vehametini hala anlamış değillerdir. Nitekim magandalizme ön ayak oldukları gerekçesiyle medyada eleştirilen bu kimseler, bırakın eleştirileri kabul etmeyi, hiçbir sorumluluk taşımadan magandalizmlerine devam edebilmektedirler.

    Son bir hafta içinde basına yansıyan 3 kişinin ölümü, 1 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan maganda terörü -Devlet İstatistik Enstitisü verilerine göre her yıl 700’den fazla kişi maganda kurşunuyla ölmektedir.(Sabah;26.07.2006:sh.6)- aynı şeklde ülkemizin imajına da zarar vermekte, kural tanımamazlığın yarattığı sonuçlar üzerinde yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bu konuda sadece yasal ve hukusal düzenlemelerle yetinilemeyceğini, aynı şekilde maganda kültürünü yaratan, besleyen ve idame ettiren temel yapılar/kurumlar ve değerler üzerinde de yeniden düşünmemiz gerekmektedir.

    Magandalizm, maganda kültürünün egemen olduğu bir toplum düzenine işaret eder. Şiddetin meşrulaştığı/meşrulaştırıldığı bir kültürü besleyen en önemli etken, kurumsallaşamamış bir hukuksal düzenin varolmasıdır. Kendi hukukunu kendisi yaratan, devletin gerek yasama, gerekse yargı güçlerinin etkisiz kaldığı bir toplumsal tahayyülde magandalizm kendiliğinden ortaya çıkar. Dolayısıyla sadece bireysel bir olay olarak ele alınamayacak kadar farklı veçheleri -siyasal, hukusal, sosyal- olan bu durum, toplumsal bir olgu olarak artık önümüzde durmaktadır.

    Ülkemizde maganda kültürünü besleyen mantığı kavramadan yapılacak her türlü düzenleme, gösterilecek her türlü çaba yeterli ve kalıcı sonuçlar veremeyecektir. Belki de bu konuda yapılacak ilk teşhis, magandalizmin kültürel mantığını; erkek egemen toplumsal düzenin yapısında görmek ve bu yapıyı besleyen her türlü araç/ları ortadan kaldırmakla başlanılabilir.


    Felsefenin ismini bir araştır konusuna bak .. bu deyim kaç yerde geçiyor böyle bir deyim varmı araştır
    ki böyle bir deyim yok herşeyin yanına ist koyarlar oda ona kurban gitmiş

    Bizim savunduğumuz şeyin ana maddesi Liberalizm

    Bizim karşı çıktığımız ön yargı ... bu yüzden adımız ön yargı

    ARAŞTIRDIM, MAGANDALİZM'İN LİBARELİZM'LE HİÇ BİR ALAKASINI BULAMADIM

    Liberalizm veya Özgürlükçülük, bireysel özgürlüğü temel alan politika geleneği ve düşünce akımıdır.

    Liberalizm içerisinde: insan hakları, çoğulcu demokrasi, sivil haklar, inanç özgürlüğü, bireycilik, serbest ticaret, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve özel mülkiyet [1] gibi fikirleri barındırır.

    18. yüzyılda liberal fikirlerin Aydınlanma Çağı filozofları ve iktisatçıları arasında yayılmasıyla Liberalizm ilk kez belirgin bir hareket olarak ortaya çıkar. Onu Amerikan, Fransız ve diğer Liberal devrimler izler. Ünlü Liberal düşünür John Locke'un devletin asli amacı olarak gördüğü birey haklarını (yaşama hakkı, özgürlük, mülkiyet) koruma görevini, devlet yerine getirmekte başarısız olması veya bizzat bu haklara kendisinin tecavüz etmesi durumunda, devlete karşı başkaldırma hakkının doğması fikri liberal devrimcilerin dayanak noktası olur. Monarşilere karşı yapılan devrimlerin sonucu yasaların egemenliği anlayışı güçlenir, devletlerin yetkileri sınırlandırılır; yaşama, özgürlük, mülkiyet ve mutluluğa erişme haklarının herkese ait olduğu kabul edilir. 19. yüzyıl köleliğin kaldırılması ve çeşitli ülkelerde vatandaşlara eşit oy hakkı tanıyan politik eşitliğin tesis edilmesiyle kazanılacak olan eşit haklarının sonuçları için verilen mücadelelerle geçen bir dönem olur.

    20. yüzyıl boyunca liberal fikirler daha da yayılır. Avrupa ve Kuzey Amerikada klasik liberalizmin az taraftar toplaması sonucu sosyal liberalizm güçlenir.[2] Sonuç olarak Amerika'da bireycilik ve klasik liberalizm ile ilişkili laissez-faire ekonomi fikirleri liberteryen okulun temelini oluşturur.[3]

    1947 yılında tüm dünyada liberal partileri kapsayan, liberal demokrasinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesini amaçlayan Liberal Enternasyonal kurulur.
    _____________________________
    Eğer 9 canlı olsaydın bile..En fazla 8 kez kaçabilirdin ölümden..Bil ki 7 düvele sultan olsan dahi..Yerin 6 mekan olacaktır sana..En fazla 5 metre kumaş götürebileceksin..Kapatacaksın 4 açsanda gözlerini..Bu dünya 3 günlük ..Azrail'in önünde 2 kat olup yalvarsan nafile..Ecel geldiğinde 1 gün öleceksin..İşte o an herşey 0 dan başlayacak.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    https://store.donanimhaber.com/6d/31/65/6d3165df4f730603a215bb5d710757d0.jpg
     Forumun en yakışıklısından yeni SS

    İyisinde, sinirli ve psikopat tipin var, kızlar sizden korkabilir

    Kızlar umrumda değil

    Magandalizm birisi için kendinden ödün vermeyi reddeder

    BUMU YANİ, SİZİN FELSEFENİZ, YANI KISACA MAGANDAYIM, DİYORSUNUZ ÖYLEMİ ?

    Magandalizmin kültürel mantığı
    Ülkemizde, özellikle son günlerde medyaya yansıyan “maganda kurşunu kurbanları”nın görüntüleri, artık münferit vakıaları aşan toplumsal bir vehamet halini almıştır.

    Bu vahameti doğuran sosyo-kültürel mantığı anlayabilmek için de eğlence/eğlenme alışkanlığımızı ve kurbana gebe kutlamalarımızın toplumsal belleklerdeki izdüşümlerine eğilmek lazım. Sadece sosyal bir olgu olarak değil, aynı zamanda bireysel özgürlük kavramıyla da ilişkili/ilintili olan “eğlenme hakkı”nın günlük pratik yaşamlarımızda kullanma biçimimizi belirleyen nedenlere bakmayı da gerekli kılmaktadır.

    Her toplum, günlük yaşamın değişik vechelerinde sahip olduğu sosyal pratiklerini yaşamak ve yaşatmak zorundadır.. Üzerinde beslendikleri kollektif kimliğin gerektirdiği bu rutin davranışlar, her toplumda farklı biçimde tezahür etmektedir. Nitekim, başta kamusal mekanlarda olmak üzere özel yaşamda da cinsiyet ayrımı olmaksızın rahatça eğlenilebilen Batı toplumlarındaki kutlamalarda, şiddet enstrümanlardan özellikle kaçınılmaktadır. Dansa ve müziğe dayalı olarak yapılan bu kutlamalarda “kurban olmak” veya “kurban vermek” gibi bir durum da yaşanmamaktadır. Bir kaç hafta öncesine kadar Almanya’da düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonasında, değişik ülkelerden binlerce insanın başta stadlar olmak üzere cadde ve sokaklarda birarada galibiyet ve yenilgilere “kurban” vermeksizin birlikte yaşamalarını anlamak ve anlamlandırmak bu açıdan önemli olacaktır. Ancak, bu tespit, tüm Batılı toplumlar için genelleştirilebilir bir sonuç olmadığını da belitmekte yarar var. Örneğin İspanyolların Boğa güreşlerinin yapıldığı milli eğlence bayramları da kimi zaman “kurbanlı” olabilmektedir.

    Türkiyede özellikle ulusal çapta spor müsabakaları sonrasında kazanılan zaferleri kutlamada veya yerel bayram, düğün ve sünnet gibi şölenlerde yaşanılan “kurban”lık görüntülerini açıkamak için başvurabileceğimiz kavramlarından biri de “magandalizm”dir. “Görgüsüz”, “kaba”, “serseri”, “anlayışsız”, “terbiyesiz”, “uyumsuz” gibi anlamları içeren “maganda” kavramının “eril toplum kültürü”yle de yakından ilişkisi vardır. Sözkonusu kavramların semiyotik karşılığını “toplumsal sorumsuzluk-duyarsızlık” içinde de aranılabilir. Bireysel edimler; içinde bulunulan sosyal grupların değerlerinden bağımsız olmadığı gibi her bireysel davranış, özgürlük adına sınırsızca kullanmak hakkına da sahip olamaz. Medeni olmanın ve uygar davranmanın ölçütü, ötekinin hakkını gözeten sınırlı bir özgürlük anlayışından geçmektedir.

    Magandalizm, bu açıdan felsefi bir mülahazaraya girişmeksizin sosyolojik bir konseptle ele alınması gereken bir kavram olmanın ötesinde, kültürel bir bilinç düzeyine de işaret etmektedir. Maganda olmanın dayanılmaz hafifliğini her bayram, düğün ve sünnet kutlamalarında bize fazlasıyla yaşatan Türk toplumunu anlamakta zorluk çekmekteyiz. Maganda olmak; erkek olmanın, güçlü ve haklı olmanın, nüfuzlu olmanın önkoşulu haline geldiği ülkemizde en büyük sorun; toplumsal belleğimizde şiddetin ve şiddeti üreten her tür aracın fütursuzca ve sorumsuzca kullanılmasıdır. Gerek yasal düzenlemelerin yarattığı boşluktan, gerekse mafyavari bir düzene özenen/özendirilen toplumumuzda “maganda” ve “magandalizm” artık, bir yaşam biçimi olagelmektedir. Bu zihinsel oluşumu yıkmak yerine onu daha da normal bir skalaya çekmek, kabul edilebilir bir yere oturtmak ve en önemlisi hukuk tanımaksızın her yerde yapılabilecek bir davranış gösterisine dönüştüren siyasilerin ve toplumun kanaat önderlerinin bu konudaki veballeri büyüktür.

    Türkiye’de politik kültürün siyasal güçlere tanıdığı bu sınırsız haklar ve bu hakları sonuna kadar kullanmakta hiçbir beis görmeyen milletvekilleri, parti önderleri, aşiretlerin ileri gelenleri, aynı zamanda maganda kültürünün beslenmesine de sebebiyet vermekteler. Televizyonlarda gördüğümüz bu görüntüler; meşruiyetin güçlendirilmesini değil, gücün meşrulaştırılmasına yarayan gizil bir işlev de görmektedir. Kendi toplumuna karşı sorumlu olmaları beklenen bu kişilerin, keyfi tutumlu davranmalarının da vehametini hala anlamış değillerdir. Nitekim magandalizme ön ayak oldukları gerekçesiyle medyada eleştirilen bu kimseler, bırakın eleştirileri kabul etmeyi, hiçbir sorumluluk taşımadan magandalizmlerine devam edebilmektedirler.

    Son bir hafta içinde basına yansıyan 3 kişinin ölümü, 1 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan maganda terörü -Devlet İstatistik Enstitisü verilerine göre her yıl 700’den fazla kişi maganda kurşunuyla ölmektedir.(Sabah;26.07.2006:sh.6)- aynı şeklde ülkemizin imajına da zarar vermekte, kural tanımamazlığın yarattığı sonuçlar üzerinde yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bu konuda sadece yasal ve hukusal düzenlemelerle yetinilemeyceğini, aynı şekilde maganda kültürünü yaratan, besleyen ve idame ettiren temel yapılar/kurumlar ve değerler üzerinde de yeniden düşünmemiz gerekmektedir.

    Magandalizm, maganda kültürünün egemen olduğu bir toplum düzenine işaret eder. Şiddetin meşrulaştığı/meşrulaştırıldığı bir kültürü besleyen en önemli etken, kurumsallaşamamış bir hukuksal düzenin varolmasıdır. Kendi hukukunu kendisi yaratan, devletin gerek yasama, gerekse yargı güçlerinin etkisiz kaldığı bir toplumsal tahayyülde magandalizm kendiliğinden ortaya çıkar. Dolayısıyla sadece bireysel bir olay olarak ele alınamayacak kadar farklı veçheleri -siyasal, hukusal, sosyal- olan bu durum, toplumsal bir olgu olarak artık önümüzde durmaktadır.

    Ülkemizde maganda kültürünü besleyen mantığı kavramadan yapılacak her türlü düzenleme, gösterilecek her türlü çaba yeterli ve kalıcı sonuçlar veremeyecektir. Belki de bu konuda yapılacak ilk teşhis, magandalizmin kültürel mantığını; erkek egemen toplumsal düzenin yapısında görmek ve bu yapıyı besleyen her türlü araç/ları ortadan kaldırmakla başlanılabilir.


    Felsefenin ismini bir araştır konusuna bak .. bu deyim kaç yerde geçiyor böyle bir deyim varmı araştır
    ki böyle bir deyim yok herşeyin yanına ist koyarlar oda ona kurban gitmiş

    Bizim savunduğumuz şeyin ana maddesi Liberalizm

    Bizim karşı çıktığımız ön yargı ... bu yüzden adımız ön yargı

    ARAŞTIRDIM, MAGANDALİZM'İN LİBARELİZM'LE HİÇ BİR ALAKASINI BULAMADIM

    Liberalizm veya Özgürlükçülük, bireysel özgürlüğü temel alan politika geleneği ve düşünce akımıdır.

    Liberalizm içerisinde: insan hakları, çoğulcu demokrasi, sivil haklar, inanç özgürlüğü, bireycilik, serbest ticaret, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve özel mülkiyet [1] gibi fikirleri barındırır.

    18. yüzyılda liberal fikirlerin Aydınlanma Çağı filozofları ve iktisatçıları arasında yayılmasıyla Liberalizm ilk kez belirgin bir hareket olarak ortaya çıkar. Onu Amerikan, Fransız ve diğer Liberal devrimler izler. Ünlü Liberal düşünür John Locke'un devletin asli amacı olarak gördüğü birey haklarını (yaşama hakkı, özgürlük, mülkiyet) koruma görevini, devlet yerine getirmekte başarısız olması veya bizzat bu haklara kendisinin tecavüz etmesi durumunda, devlete karşı başkaldırma hakkının doğması fikri liberal devrimcilerin dayanak noktası olur. Monarşilere karşı yapılan devrimlerin sonucu yasaların egemenliği anlayışı güçlenir, devletlerin yetkileri sınırlandırılır; yaşama, özgürlük, mülkiyet ve mutluluğa erişme haklarının herkese ait olduğu kabul edilir. 19. yüzyıl köleliğin kaldırılması ve çeşitli ülkelerde vatandaşlara eşit oy hakkı tanıyan politik eşitliğin tesis edilmesiyle kazanılacak olan eşit haklarının sonuçları için verilen mücadelelerle geçen bir dönem olur.

    20. yüzyıl boyunca liberal fikirler daha da yayılır. Avrupa ve Kuzey Amerikada klasik liberalizmin az taraftar toplaması sonucu sosyal liberalizm güçlenir.[2] Sonuç olarak Amerika'da bireycilik ve klasik liberalizm ile ilişkili laissez-faire ekonomi fikirleri liberteryen okulun temelini oluşturur.[3]

    1947 yılında tüm dünyada liberal partileri kapsayan, liberal demokrasinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesini amaçlayan Liberal Enternasyonal kurulur.

    Yav öyle bir şey yok ben uydurdum öncüsü benim aç magandalizm konumu oku

    5 tane sonuç buluyosun aratınca birisi benim konum birisi düzgün diğerleri alakasız kaynak

    düzgün olanda tamamen köşe yazarının uydurduğu kelime herşeye ist ekleme eğilimi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Digitalix -- 18 Eylül 2014; 11:03:15 >
    _____________________________
    RAP N ROLL
    https://www.facebook.com/hatred.trap
    10 şey görürüm 1 ini cevaplarım umursamamayı sizden iyi bilirim 100 kez kanmış gibi yapar 1 kez abartma derim sanma salağın biriyim




  • [simage]MAGANDALİZM

    BAKINDABİLİN

    Dışlanmışların Sesini...

    Kesemez yiyip göbek şişireni

    Sen daha hor gör diye

    Spesifik değil

    oluruz MAGANDALİST[/simage]



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Digitalix -- 18 Eylül 2014; 11:09:58 >
    _____________________________
    RAP N ROLL
    https://www.facebook.com/hatred.trap
    10 şey görürüm 1 ini cevaplarım umursamamayı sizden iyi bilirim 100 kez kanmış gibi yapar 1 kez abartma derim sanma salağın biriyim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alıntı: Digitalix

    https://store.donanimhaber.com/6d/31/65/6d3165df4f730603a215bb5d710757d0.jpg


    İyisinde, sinirli ve psikopat tipin var, kızlar sizden korkabilir

    Kızlar umrumda değil

    Magandalizm birisi için kendinden ödün vermeyi reddeder

    BUMU YANİ, SİZİN FELSEFENİZ, YANI KISACA MAGANDAYIM, DİYORSUNUZ ÖYLEMİ ?

    Magandalizmin kültürel mantığı
    Ülkemizde, özellikle son günlerde medyaya yansıyan “maganda kurşunu kurbanları”nın görüntüleri, artık münferit vakıaları aşan toplumsal bir vehamet halini almıştır.

    Bu vahameti doğuran sosyo-kültürel mantığı anlayabilmek için de eğlence/eğlenme alışkanlığımızı ve kurbana gebe kutlamalarımızın toplumsal belleklerdeki izdüşümlerine eğilmek lazım. Sadece sosyal bir olgu olarak değil, aynı zamanda bireysel özgürlük kavramıyla da ilişkili/ilintili olan “eğlenme hakkı”nın günlük pratik yaşamlarımızda kullanma biçimimizi belirleyen nedenlere bakmayı da gerekli kılmaktadır.

    Her toplum, günlük yaşamın değişik vechelerinde sahip olduğu sosyal pratiklerini yaşamak ve yaşatmak zorundadır.. Üzerinde beslendikleri kollektif kimliğin gerektirdiği bu rutin davranışlar, her toplumda farklı biçimde tezahür etmektedir. Nitekim, başta kamusal mekanlarda olmak üzere özel yaşamda da cinsiyet ayrımı olmaksızın rahatça eğlenilebilen Batı toplumlarındaki kutlamalarda, şiddet enstrümanlardan özellikle kaçınılmaktadır. Dansa ve müziğe dayalı olarak yapılan bu kutlamalarda “kurban olmak” veya “kurban vermek” gibi bir durum da yaşanmamaktadır. Bir kaç hafta öncesine kadar Almanya’da düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonasında, değişik ülkelerden binlerce insanın başta stadlar olmak üzere cadde ve sokaklarda birarada galibiyet ve yenilgilere “kurban” vermeksizin birlikte yaşamalarını anlamak ve anlamlandırmak bu açıdan önemli olacaktır. Ancak, bu tespit, tüm Batılı toplumlar için genelleştirilebilir bir sonuç olmadığını da belitmekte yarar var. Örneğin İspanyolların Boğa güreşlerinin yapıldığı milli eğlence bayramları da kimi zaman “kurbanlı” olabilmektedir.

    Türkiyede özellikle ulusal çapta spor müsabakaları sonrasında kazanılan zaferleri kutlamada veya yerel bayram, düğün ve sünnet gibi şölenlerde yaşanılan “kurban”lık görüntülerini açıkamak için başvurabileceğimiz kavramlarından biri de “magandalizm”dir. “Görgüsüz”, “kaba”, “serseri”, “anlayışsız”, “terbiyesiz”, “uyumsuz” gibi anlamları içeren “maganda” kavramının “eril toplum kültürü”yle de yakından ilişkisi vardır. Sözkonusu kavramların semiyotik karşılığını “toplumsal sorumsuzluk-duyarsızlık” içinde de aranılabilir. Bireysel edimler; içinde bulunulan sosyal grupların değerlerinden bağımsız olmadığı gibi her bireysel davranış, özgürlük adına sınırsızca kullanmak hakkına da sahip olamaz. Medeni olmanın ve uygar davranmanın ölçütü, ötekinin hakkını gözeten sınırlı bir özgürlük anlayışından geçmektedir.

    Magandalizm, bu açıdan felsefi bir mülahazaraya girişmeksizin sosyolojik bir konseptle ele alınması gereken bir kavram olmanın ötesinde, kültürel bir bilinç düzeyine de işaret etmektedir. Maganda olmanın dayanılmaz hafifliğini her bayram, düğün ve sünnet kutlamalarında bize fazlasıyla yaşatan Türk toplumunu anlamakta zorluk çekmekteyiz. Maganda olmak; erkek olmanın, güçlü ve haklı olmanın, nüfuzlu olmanın önkoşulu haline geldiği ülkemizde en büyük sorun; toplumsal belleğimizde şiddetin ve şiddeti üreten her tür aracın fütursuzca ve sorumsuzca kullanılmasıdır. Gerek yasal düzenlemelerin yarattığı boşluktan, gerekse mafyavari bir düzene özenen/özendirilen toplumumuzda “maganda” ve “magandalizm” artık, bir yaşam biçimi olagelmektedir. Bu zihinsel oluşumu yıkmak yerine onu daha da normal bir skalaya çekmek, kabul edilebilir bir yere oturtmak ve en önemlisi hukuk tanımaksızın her yerde yapılabilecek bir davranış gösterisine dönüştüren siyasilerin ve toplumun kanaat önderlerinin bu konudaki veballeri büyüktür.

    Türkiye’de politik kültürün siyasal güçlere tanıdığı bu sınırsız haklar ve bu hakları sonuna kadar kullanmakta hiçbir beis görmeyen milletvekilleri, parti önderleri, aşiretlerin ileri gelenleri, aynı zamanda maganda kültürünün beslenmesine de sebebiyet vermekteler. Televizyonlarda gördüğümüz bu görüntüler; meşruiyetin güçlendirilmesini değil, gücün meşrulaştırılmasına yarayan gizil bir işlev de görmektedir. Kendi toplumuna karşı sorumlu olmaları beklenen bu kişilerin, keyfi tutumlu davranmalarının da vehametini hala anlamış değillerdir. Nitekim magandalizme ön ayak oldukları gerekçesiyle medyada eleştirilen bu kimseler, bırakın eleştirileri kabul etmeyi, hiçbir sorumluluk taşımadan magandalizmlerine devam edebilmektedirler.

    Son bir hafta içinde basına yansıyan 3 kişinin ölümü, 1 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan maganda terörü -Devlet İstatistik Enstitisü verilerine göre her yıl 700’den fazla kişi maganda kurşunuyla ölmektedir.(Sabah;26.07.2006:sh.6)- aynı şeklde ülkemizin imajına da zarar vermekte, kural tanımamazlığın yarattığı sonuçlar üzerinde yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bu konuda sadece yasal ve hukusal düzenlemelerle yetinilemeyceğini, aynı şekilde maganda kültürünü yaratan, besleyen ve idame ettiren temel yapılar/kurumlar ve değerler üzerinde de yeniden düşünmemiz gerekmektedir.

    Magandalizm, maganda kültürünün egemen olduğu bir toplum düzenine işaret eder. Şiddetin meşrulaştığı/meşrulaştırıldığı bir kültürü besleyen en önemli etken, kurumsallaşamamış bir hukuksal düzenin varolmasıdır. Kendi hukukunu kendisi yaratan, devletin gerek yasama, gerekse yargı güçlerinin etkisiz kaldığı bir toplumsal tahayyülde magandalizm kendiliğinden ortaya çıkar. Dolayısıyla sadece bireysel bir olay olarak ele alınamayacak kadar farklı veçheleri -siyasal, hukusal, sosyal- olan bu durum, toplumsal bir olgu olarak artık önümüzde durmaktadır.

    Ülkemizde maganda kültürünü besleyen mantığı kavramadan yapılacak her türlü düzenleme, gösterilecek her türlü çaba yeterli ve kalıcı sonuçlar veremeyecektir. Belki de bu konuda yapılacak ilk teşhis, magandalizmin kültürel mantığını; erkek egemen toplumsal düzenin yapısında görmek ve bu yapıyı besleyen her türlü araç/ları ortadan kaldırmakla başlanılabilir.


    Felsefenin ismini bir araştır konusuna bak .. bu deyim kaç yerde geçiyor böyle bir deyim varmı araştır
    ki böyle bir deyim yok herşeyin yanına ist koyarlar oda ona kurban gitmiş

    Bizim savunduğumuz şeyin ana maddesi Liberalizm

    Bizim karşı çıktığımız ön yargı ... bu yüzden adımız ön yargı

    ARAŞTIRDIM, MAGANDALİZM'İN LİBARELİZM'LE HİÇ BİR ALAKASINI BULAMADIM

    Liberalizm veya Özgürlükçülük, bireysel özgürlüğü temel alan politika geleneği ve düşünce akımıdır.

    Liberalizm içerisinde: insan hakları, çoğulcu demokrasi, sivil haklar, inanç özgürlüğü, bireycilik, serbest ticaret, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve özel mülkiyet [1] gibi fikirleri barındırır.

    18. yüzyılda liberal fikirlerin Aydınlanma Çağı filozofları ve iktisatçıları arasında yayılmasıyla Liberalizm ilk kez belirgin bir hareket olarak ortaya çıkar. Onu Amerikan, Fransız ve diğer Liberal devrimler izler. Ünlü Liberal düşünür John Locke'un devletin asli amacı olarak gördüğü birey haklarını (yaşama hakkı, özgürlük, mülkiyet) koruma görevini, devlet yerine getirmekte başarısız olması veya bizzat bu haklara kendisinin tecavüz etmesi durumunda, devlete karşı başkaldırma hakkının doğması fikri liberal devrimcilerin dayanak noktası olur. Monarşilere karşı yapılan devrimlerin sonucu yasaların egemenliği anlayışı güçlenir, devletlerin yetkileri sınırlandırılır; yaşama, özgürlük, mülkiyet ve mutluluğa erişme haklarının herkese ait olduğu kabul edilir. 19. yüzyıl köleliğin kaldırılması ve çeşitli ülkelerde vatandaşlara eşit oy hakkı tanıyan politik eşitliğin tesis edilmesiyle kazanılacak olan eşit haklarının sonuçları için verilen mücadelelerle geçen bir dönem olur.

    20. yüzyıl boyunca liberal fikirler daha da yayılır. Avrupa ve Kuzey Amerikada klasik liberalizmin az taraftar toplaması sonucu sosyal liberalizm güçlenir.[2] Sonuç olarak Amerika'da bireycilik ve klasik liberalizm ile ilişkili laissez-faire ekonomi fikirleri liberteryen okulun temelini oluşturur.[3]

    1947 yılında tüm dünyada liberal partileri kapsayan, liberal demokrasinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesini amaçlayan Liberal Enternasyonal kurulur.

    Yav öyle bir şey yok ben uydurdum öncüsü benim aç magandalizm konumu oku

    5 tane sonuç buluyosun aratınca birisi benim konum birisi düzgün diğerleri alakasız kaynak

    düzgün olanda tamamen köşe yazarının uydurduğu kelime herşeye ist ekleme eğilimi

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orijinalden alinti: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alinti: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alinti: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alinti: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alinti: Digitalix

    quote:

    Orijinalden alinti: Tepecikli 43

    quote:

    Orijinalden alinti: Digitalix

    https://store.donanimhaber.com/6d/31/65/6d3165df4f730603a215bb5d710757d0.jpg
     Forumun en yakışıklısından yeni SS

    Iyisinde, sinirli ve psikopat tipin var, kizlar sizden korkabilir

    Kizlar umrumda degil

    Magandalizm birisi için kendinden ödün vermeyi reddeder

    BUMU YANI, SIZIN FELSEFENIZ, YANI KISACA MAGANDAYIM, DIYORSUNUZ ÖYLEMI ?

    Magandalizmin kültürel mantigi
    Ülkemizde, özellikle son günlerde medyaya yansiyan “maganda kursunu kurbanlari”nin görüntüleri, artik münferit vakialari asan toplumsal bir vehamet halini almistir.

    Bu vahameti doguran sosyo-kültürel mantigi anlayabilmek için de eglence/eglenme aliskanligimizi ve kurbana gebe kutlamalarimizin toplumsal belleklerdeki izdüsümlerine egilmek lazim. Sadece sosyal bir olgu olarak degil, ayni zamanda bireysel özgürlük kavramiyla da iliskili/ilintili olan “eglenme hakki”nin günlük pratik yasamlarimizda kullanma biçimimizi belirleyen nedenlere bakmayi da gerekli kilmaktadir.

    Her toplum, günlük yasamin degisik vechelerinde sahip oldugu sosyal pratiklerini yasamak ve yasatmak zorundadir.. Üzerinde beslendikleri kollektif kimligin gerektirdigi bu rutin davranislar, her toplumda farkli biçimde tezahür etmektedir. Nitekim, basta kamusal mekanlarda olmak üzere özel yasamda da cinsiyet ayrimi olmaksizin rahatça eglenilebilen Bati toplumlarindaki kutlamalarda, siddet enstrümanlardan özellikle kaçinilmaktadir. Dansa ve müzige dayali olarak yapilan bu kutlamalarda “kurban olmak” veya “kurban vermek” gibi bir durum da yasanmamaktadir. Bir kaç hafta öncesine kadar Almanya’da düzenlenen Dünya Futbol Sampiyonasinda, degisik ülkelerden binlerce insanin basta stadlar olmak üzere cadde ve sokaklarda birarada galibiyet ve yenilgilere “kurban” vermeksizin birlikte yasamalarini anlamak ve anlamlandirmak bu açidan önemli olacaktir. Ancak, bu tespit, tüm Batili toplumlar için genellestirilebilir bir sonuç olmadigini da belitmekte yarar var. Örnegin Ispanyollarin Boga güreslerinin yapildigi milli eglence bayramlari da kimi zaman “kurbanli” olabilmektedir.

    Türkiyede özellikle ulusal çapta spor müsabakalari sonrasinda kazanilan zaferleri kutlamada veya yerel bayram, dügün ve sünnet gibi sölenlerde yasanilan “kurban”lik görüntülerini açikamak için basvurabilecegimiz kavramlarindan biri de “magandalizm”dir. “Görgüsüz”, “kaba”, “serseri”, “anlayissiz”, “terbiyesiz”, “uyumsuz” gibi anlamlari içeren “maganda” kavraminin “eril toplum kültürü”yle de yakindan iliskisi vardir. Sözkonusu kavramlarin semiyotik karsiligini “toplumsal sorumsuzluk-duyarsizlik” içinde de aranilabilir. Bireysel edimler; içinde bulunulan sosyal gruplarin degerlerinden bagimsiz olmadigi gibi her bireysel davranis, özgürlük adina sinirsizca kullanmak hakkina da sahip olamaz. Medeni olmanin ve uygar davranmanin ölçütü, ötekinin hakkini gözeten sinirli bir özgürlük anlayisindan geçmektedir.

    Magandalizm, bu açidan felsefi bir mülahazaraya girismeksizin sosyolojik bir konseptle ele alinmasi gereken bir kavram olmanin ötesinde, kültürel bir bilinç düzeyine de isaret etmektedir. Maganda olmanin dayanilmaz hafifligini her bayram, dügün ve sünnet kutlamalarinda bize fazlasiyla yasatan Türk toplumunu anlamakta zorluk çekmekteyiz. Maganda olmak; erkek olmanin, güçlü ve hakli olmanin, nüfuzlu olmanin önkosulu haline geldigi ülkemizde en büyük sorun; toplumsal bellegimizde siddetin ve siddeti üreten her tür aracin fütursuzca ve sorumsuzca kullanilmasidir. Gerek yasal düzenlemelerin yarattigi bosluktan, gerekse mafyavari bir düzene özenen/özendirilen toplumumuzda “maganda” ve “magandalizm” artik, bir yasam biçimi olagelmektedir. Bu zihinsel olusumu yikmak yerine onu daha da normal bir skalaya çekmek, kabul edilebilir bir yere oturtmak ve en önemlisi hukuk tanimaksizin her yerde yapilabilecek bir davranis gösterisine dönüstüren siyasilerin ve toplumun kanaat önderlerinin bu konudaki veballeri büyüktür.

    Türkiye’de politik kültürün siyasal güçlere tanidigi bu sinirsiz haklar ve bu haklari sonuna kadar kullanmakta hiçbir beis görmeyen milletvekilleri, parti önderleri, asiretlerin ileri gelenleri, ayni zamanda maganda kültürünün beslenmesine de sebebiyet vermekteler. Televizyonlarda gördügümüz bu görüntüler; mesruiyetin güçlendirilmesini degil, gücün mesrulastirilmasina yarayan gizil bir islev de görmektedir. Kendi toplumuna karsi sorumlu olmalari beklenen bu kisilerin, keyfi tutumlu davranmalarinin da vehametini hala anlamis degillerdir. Nitekim magandalizme ön ayak olduklari gerekçesiyle medyada elestirilen bu kimseler, birakin elestirileri kabul etmeyi, hiçbir sorumluluk tasimadan magandalizmlerine devam edebilmektedirler.

    Son bir hafta içinde basina yansiyan 3 kisinin ölümü, 1 kisinin de yaralanmasiyla sonuçlanan maganda terörü -Devlet Istatistik Enstitisü verilerine göre her yil 700’den fazla kisi maganda kursunuyla ölmektedir.(Sabah;26.07.2006:sh.6)- ayni seklde ülkemizin imajina da zarar vermekte, kural tanimamazligin yarattigi sonuçlar üzerinde yeniden düsünmemiz gerekiyor. Bu konuda sadece yasal ve hukusal düzenlemelerle yetinilemeycegini, ayni sekilde maganda kültürünü yaratan, besleyen ve idame ettiren temel yapilar/kurumlar ve degerler üzerinde de yeniden düsünmemiz gerekmektedir.

    Magandalizm, maganda kültürünün egemen oldugu bir toplum düzenine isaret eder. Siddetin mesrulastigi/mesrulastirildigi bir kültürü besleyen en önemli etken, kurumsallasamamis bir hukuksal düzenin varolmasidir. Kendi hukukunu kendisi yaratan, devletin gerek yasama, gerekse yargi güçlerinin etkisiz kaldigi bir toplumsal tahayyülde magandalizm kendiliginden ortaya çikar. Dolayisiyla sadece bireysel bir olay olarak ele alinamayacak kadar farkli veçheleri -siyasal, hukusal, sosyal- olan bu durum, toplumsal bir olgu olarak artik önümüzde durmaktadir.

    Ülkemizde maganda kültürünü besleyen mantigi kavramadan yapilacak her türlü düzenleme, gösterilecek her türlü çaba yeterli ve kalici sonuçlar veremeyecektir. Belki de bu konuda yapilacak ilk teshis, magandalizmin kültürel mantigini; erkek egemen toplumsal düzenin yapisinda görmek ve bu yapiyi besleyen her türlü araç/lari ortadan kaldirmakla baslanilabilir.


    Felsefenin ismini bir arastir konusuna bak .. bu deyim kaç yerde geçiyor böyle bir deyim varmi arastir
    ki böyle bir deyim yok herseyin yanina ist koyarlar oda ona kurban gitmis

    Bizim savundugumuz seyin ana maddesi Liberalizm

    Bizim karsi çiktigimiz ön yargi ... bu yüzden adimiz ön yargi

    ARASTIRDIM, MAGANDALIZM'IN LIBARELIZM'LE HIÇ BIR ALAKASINI BULAMADIM

    Liberalizm veya Özgürlükçülük, bireysel özgürlügü temel alan politika gelenegi ve düsünce akimidir.

    Liberalizm içerisinde: insan haklari, çogulcu demokrasi, sivil haklar, inanç özgürlügü, bireycilik, serbest ticaret, ifade özgürlügü, basin özgürlügü ve özel mülkiyet [1] gibi fikirleri barindirir.

    18. yüzyilda liberal fikirlerin Aydinlanma Çagi filozoflari ve iktisatçilari arasinda yayilmasiyla Liberalizm ilk kez belirgin bir hareket olarak ortaya çikar. Onu Amerikan, Fransiz ve diger Liberal devrimler izler. Ünlü Liberal düsünür John Locke'un devletin asli amaci olarak gördügü birey haklarini (yasama hakki, özgürlük, mülkiyet) koruma görevini, devlet yerine getirmekte basarisiz olmasi veya bizzat bu haklara kendisinin tecavüz etmesi durumunda, devlete karsi baskaldirma hakkinin dogmasi fikri liberal devrimcilerin dayanak noktasi olur. Monarsilere karsi yapilan devrimlerin sonucu yasalarin egemenligi anlayisi güçlenir, devletlerin yetkileri sinirlandirilir; yasama, özgürlük, mülkiyet ve mutluluga erisme haklarinin herkese ait oldugu kabul edilir. 19. yüzyil köleligin kaldirilmasi ve çesitli ülkelerde vatandaslara esit oy hakki taniyan politik esitligin tesis edilmesiyle kazanilacak olan esit haklarinin sonuçlari için verilen mücadelelerle geçen bir dönem olur.

    20. yüzyil boyunca liberal fikirler daha da yayilir. Avrupa ve Kuzey Amerikada klasik liberalizmin az taraftar toplamasi sonucu sosyal liberalizm güçlenir.[2] Sonuç olarak Amerika'da bireycilik ve klasik liberalizm ile iliskili laissez-faire ekonomi fikirleri liberteryen okulun temelini olusturur.[3]

    1947 yilinda tüm dünyada liberal partileri kapsayan, liberal demokrasinin gelistirilmesi ve güçlendirilmesini amaçlayan Liberal Enternasyonal kurulur.

    Yav öyle bir sey yok ben uydurdum öncüsü benim aç magandalizm konumu oku

    5 tane sonuç buluyosun aratinca birisi benim konum birisi düzgün digerleri alakasiz kaynak

    düzgün olanda tamamen köse yazarinin uydurdugu kelime herseye ist ekleme egilimi

    Nasyl yok ? bal gibide var, sayenizde MAGANDALIZM'ide ögrendik, tesekkürler



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kütahyalı 77 -- 18 Eylül 2014; 11:13:48 >
    _____________________________
    Eğer 9 canlı olsaydın bile..En fazla 8 kez kaçabilirdin ölümden..Bil ki 7 düvele sultan olsan dahi..Yerin 6 mekan olacaktır sana..En fazla 5 metre kumaş götürebileceksin..Kapatacaksın 4 açsanda gözlerini..Bu dünya 3 günlük ..Azrail'in önünde 2 kat olup yalvarsan nafile..Ecel geldiğinde 1 gün öleceksin..İşte o an herşey 0 dan başlayacak.




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.