Köyde okuyan bir çocuk bir gün derse geç gelir. Öğretmeni sorar oğlum niye geç geliyorsun? Çocuk " ineği boğanın yanına götürdüm der. Öğretmen tekrar sorar "Bu işi baban yapmıyormu oğlum" der. Çocuk yanıt verir... " Babamda yapıyor fakat inek boğayı daha çok seviyor."
Bir gün bi uçakta çeşitli ülkelerden işadamları Fransız, İngiliz, Alman, Rus, İranlı, Hollandalı ve Türk, laylaylom gidiyorlarmış.Rus her konuşmasında Rus KGB sinin çok iyi çalıştığını herşeyden haberdar olduğunu çok iyi ajanlarının olduğunu anlatarak yolculuğu iyice sıkmış.Uçak rotasını takip ederek giderken İngiltere’nin üstünden geçiyor. İngiliz şöyle bi aşağıları süzüyor ve lafa giriyor: - Arkadaşlar,burası benim memleketim İngiltere. Bizim biramız acayip meşhurdur, şahane biralar üretiriz, içmelere doyamazsınız. İngiltere bitiyor, Fransa’nın üstünden geçerken Fransız lafa başlıyor: - Burası da Fransa. Bizim kızlarımız meşhurdur, öpmelere kıyamazsın. Derken Almanya’ya geliyor uçak, Alman bi iç çekiyor: - Hey gidi memleket diyor. Biz bi arabalar üretiriz, binmelere kıyamazsınız. Sonra Hollanda’nın üzerinden geçerken Hollandalı bakıyor şöyle bi aşağıya: - Burası da Hollanda diyor. Ah o güzel evler, bizim evlerimiz meşhurdur... Uçak geçiyor Rusya’ya sonra (nasıl bi rotaysa artık) Rus bakıyor aşağıya: - Bizim KGB miz meşhurdur. Dünyada sinek havalansa haberdardır. Sonra İran’a dönüyor uçak. İranlı bakıyor şöyle bi göz süzerek: - Abiler burası da İran bizim de halımız meşhurdur, yumuşacıktır.. Geldik Türkiye’ye... Türk sıkılıyor muhabbetten bakıyor aşağıya, düşün düşün nerden başlasam ki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki en orijinalini söylemeliyim diye) Sonra başlıyor anlatmaya... - Arkadaşlar burası Türkiye. Bizim delikanlımız çok meşhurdur...Öyle ki; alır Fransız’ın kızını, içer İngiliz’in birasını, atar Almanın arabasına, g*türür Hollandalının evine, yatırır İranlının halısında çatır çatır g*türür… KGB nin de bi s.timden haberi olmaz…
bi gün bi kızın annesi ile babası dışarı çıkcakmış. kızda ne güzel bende erkek arkadaşımı çağırır önce romantik bi yemek yiyip sonra da onla sevişirim diye düşünmüş. sonra anne baba gitmiş kız çağırmış erkek arkadaşını yemişler sonra yatağa gitmişler tam başlamışlar telefon çalmış ilk önce açmamışlar sonra çalmaya devam edince dayanamayıp açmışlar teledondaki kızın annesiyimiş "kızım bodrumda ütüyü fişte unuttum gidip çekermisin" demiş. erkekte kızı kucağına almış çırılçıplak bodruma inmişler kapıyı bi açmışlar, bi anda "süpriiiiiiizzzzz!!!!" diye bodrumun içindeki bütün sülale bağırmış. meğer kızın doğum günüymüş aileside ona süprüz doğum günü partisi hazırlamış ama herhalde kızlarını o halde görünce asıl onlara süpriz olmuştur.
DOĞUDA BİR DEVLET HASTANESİNDE MECBURİ HİZMET GÖREVİNDE OLAN BİR DOKTORUN BAŞINDAN GEÇER BU OLAY; DOKTORUMUZ JİNEKOLOGDUR VE İŞİNDE GERÇEKTEN ÇOK İYİDİR. DOKTORUN MUAYENEHANESİNDEN İÇERİ KARA ÇARŞAFLI BİR KADINLA KOCASI GİRER, ADAM;"KARIMIN BİR RAHATSIZLIĞI VAR" DİYİP DIŞARI ÇIKAR. DOKTOR KADININ SOYUNMASINI VE UZANMASINI İSTER KADIN SOYUNUP UZANIR, DOKTOR NORMAL MUAYENESİNİ YAPAR(HARBİ NORMAL MUAYENE ÖLE SARKINTILIK,SAPIKLIK FİLAN YAPMIYO SADECE MUAYENE EDİYO) REÇETEYİ YAZAR TAM İMZALAYACAK HASTANIN SSK OLMASI İHTİMALİNİ DÜŞÜNÜP KADINA SORAR; "SEVK OLDINIZ MI?" KADIN CEVAP VERİR; "ACCUH"
Adam bakmış, küçük oğlu Hz. İsa'nin resmi önünde dua ediyor. - "Tanrım anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver. Güle güle anneanne..." Bir anlam verememiş bu duaya... Ancak ertesi gün acı haber gelmiş. Anneanne sizlere ömür... Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada: - "Tanrım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba..." Ertesi gün büyük baba da ölmüş... Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada: - "Tanrım anneme uzun ömür ver. Güle güle baba..." Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmiş yatmış. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri... Sapasağlam. Bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor. - "Ne oldu hanım?" - "Bizim postacı", demiş hanım. "Ne iyi adamdı. Bugün haber aldım. Ölmüş!"
ağa'nın oğlu kız beğenecekmiş. el değmemiş saf kız arıyormuş. tüm kızları sırayla odasına alıp şalvarını indiriyor, akabinde soruyormuş: delikanlı - bu ne? 1. kız - s.k d - sıradakiii 2. - s.k d - sıradakiii ... nihayet n. kız - pipi d - zevcem budur, inkah hazırlıkları başlasın. gerdek gecesi gelmiş çatmış, odaya girilmiş. delikanlı indirmiş şalvarı, heybetine güvendiği aletinin ismini sormuş. d - bu ne? kız - pipi d - ne !? k - pipi d - ne pipisi yaw, evlendik artık. s.k bu ! k- o-hoo sen s.k görmemişsin
Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar, "Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?" Adam yanıtlar; "Evet, asla bir başka kadına bakmadım." Sorgu meleği, "Şuradaki Rolls-Royce'u görüyor musun? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin.." Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır; "Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine sorgu meleği, "Şuradaki Mercedes'i görüyor musun? Cennetteyken onu kullanacaksın.." der ve üçüncü adama da sorar, "Karını hiç aldattın mı?" Adam yutkunur ve şöyle der; "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği; "Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun? Cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır, arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar. "Heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, hersey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri; "Aaaa! ne kadar güzel, peki derdin nedir?" diye sorarlar. Adam içini çekerek konuşur, "Kaykay'la dolaşıyordu..."
tanE köY varmıŞ birbirinE çoK yakıN bU köyleriN ağalarındaN biriniN kızI çoK güzelmiŞ biriniN oğludA çoK çapkınmıŞ. etraftakİ herkeS istemiŞ güzeL kızI ağadaN ama ağA kimselerE vermemiŞ kızınI.biR güN karşıdakİ köyüN ağasI oğlunA istemiŞ adamıN kızınI a adaM kıZ evdE kalmasıN diyE vermeyE niyetliymiŞ bu sefeR.amA karşısındA başkA biR köyün ağasI oluncA oturmuŞ pazarlığA nE kadaR başlıK parasI maL mülK koparırsaM kardıR diyE. demiŞ ki kızıN babasI: -beN kızımI veriririM amA 3 küP altıN isteriM demiŞ oğlanıN babasI: -veriririZ ağaaaaaam kızıN babasI: -siziN köydekİ eN iyİ 10 atı isteriM oğlanıN babasI: -veririZ ağaaaaaM kızıN babasI: -sizin köydeN beniM tarlalarA 20 tanE çalışcaK marabA isteriM oğlanıN babasI: -veririZ ağaaaaaM kızıN babasI: -siziN köyüN altındA bİ hazinE yatıyomuŞ onU buluN getiriN onU isteriM oğlanıN babasI: -buluruZ ağaaaaaM kızıN babasI: -laN heR şeyİ bulduN bunU naH bulursuN damattA 50 santiM y...aK olsuN isteriM oğlanıN babasI: -kestiririZ ağaaaaaaam
Bir kadınla en çok kimin birlikte olabileceği konusunda bir yarışma yapılıyormuş,dayanırsa kadın dayanamazsa yarışmacı büyük ödülü alacakmış ve bizi temsilen de Namık katılmış.Her postadan sonra da duvara çarpı
atılıyormuş.Neyse alman başlamış 1,2,3 tıkanmış.İngiliz başlamış 3,5,7 o da tıkanmış.Fransız 15,20 derken o da kalmış.Bizim Namık başlamış 70,80,90 derken durmak bilmiyor.Bakmış kadın iş kötü,Namık'ın duracağı yok,bizimki 95.yi yaparken
'yok efendim bu 94.' diye tutturmuş.Namık:
'Olur mu hanfendi 95 oldu,burada boşuna mı çarpı atıyoruz,sayıyoruz' dese de kadın dinlemiyor
'hayır bu daha 94.'diyormuş.En sonunda bizimki zıvanadan çıkmış:
'S*kerim şimdi çarpını da seni de,sil hepsini sıfırdan başlıyorum
(C : Çocuk, B: Baba)
C: Baba, sevismek nedeneglencelidir?
B: Sevismek sana ayni, parmaginla burnunu karistirmak gibi bir duygu verir, bu yüzden cok zevklidir.
C: Peki kadinlar neden erkeklerden daha cok zevk alirlar?
B: Burnunu karistirdiginda burnun parmagindan daha rahatlar, degil mi?
C: Kadinlar neden tecavüze ugramaktan, bu derece nefret ederler?
B: Tecavüze ugramak, yolda yürürken birinin gelip burnunu karistirmasi gibidir. Bu hosuna gider miydi?
C: Hmm.. Kadinlar neden adet günlerinde seks yapmazlar?
B: Burnun kanarken karistir misin? Onun gibi bisii.
C: Erkekler neden sevisirken prezervatif takmaktan hoslanmazlar?
B: Elinde eldiven varken burnunu karistirmaktan zevk alir misin oglum?
C: Baba, sana ooohaaaa demek istiyorum, süpersin yaaaaa!!!
10 yıllık evli çiftin karısı çamaşır yıkarken, kocası yanına gelip : -Hanım senin kalçalarda iyice büyüdü. Çamaşır makinesi gibi oldun demiş. Kadın biraz bozulmuş tabi ama yinede hiç istifini bozmamış. Adam yine karısı yemek yaparken yanına gelmiş ve yine: -Hanım ya senin popo amma da büyüdü, kocaman olmuş. Çamaşır makinesi gibi oldun demiş. Kadın yine sinirlenmiş ve sesini çıkarmamış. Gece olunca yatmışlar, adamın canı karısını çekmiş ve : Hanım dönsene bana doğru canım seni istiyor demiş. Kadın dönmüş arkasını ve kocasına : -Aman bey boş ver şimdi, bi kırışık buruşuk çorap için koskoca çamaşır makinesini açtırma bana, elinde çitiliyiver gitsin....
Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış: - "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım." Hakim kocaya sormuş: - "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?" Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış: - "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?" Hakim sekreterine dönmüş: - "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."
İlkokul öğretmeni sınıfta Cennet'e gitmek isteyenlerin ellerini kaldırmalarını ister. Yalnız Temel'cik elini kaldırmayınca merak eder ve sorar, - Sen gitmek istemiyor musun? - İster idum ama anacığım okuldan sonra hemen eve gel dedü...
Yeni evli iki çift gerdek gecesi sevişmek için hazırlanırken kadın birden eşine
- "Yapamayacağım", der.
Eşi sebebini sorduğunda
- "Bu papağan bana bakarken rahat davranamıyorum", yanıtını verir. Bunun üzerine adam papağana doğru yönelir. Papağana
- "Şimdi arkanı dön. Eğer bizim tarafa dönecek olursan senin ananı mikerim" der.
Bunun üzerine papağan arkasını döner. Karı kocanın işi biter, sabah olur. Papağanın arkası hala dönüktür. Çift ise balayına gitmek için valizlerini toplamaya başlarlar. Fakat son bir parça valize sığmamaktadır. İçeride şu diyalog geçer:
- "İttir ittir..."
- "Olmuyor ittiriyorum."
- "Biraz daha zorla, girdi girecek."
- "Dayanamayacağım, gücüm kalmadı."
- "Ha gayret, sık dişini, az kaldı giriyor."
- "Yok bu böyle olmayacak.Ben en iyisi gardolabın üstüne çıkıp oradan atlayiim, belki o zaman girer."
Bunun üzerine papağan arkasını dönerek
- "Valla diil anamı, sülalemi mikseniz bu pozisyon kaçmaz..."
Bigün temel ile Dursun Karılarını KaYbetmişler.İkiside Sokakta karısını ararken karşılaşmışlar.. Temel : -''ula dursun ne iştir Gecenin Bu Vakti?'' . Dursun : -''Ula Bizim Hatunu Kaybettik Onu areyirum.''..
Temel : -benimkide kayuptur...karularımızı birbirimize tarif edelim sonra ayrılalım, arayalım hem zaman kazanırız''..dursunda tabi bu işi kabul etmiş...önce dursun tarif etmeye başlamış... Dursun : ''-1.75 boylarında,sarışun,masmavi gözlü,üstünde kırmızı body alltındada kırmızı minu etek var seninki?.''.. Temel : ''- s.ktir benimkini Seninkini Arayalım''
Karı koca sinema dönüşü bir bara gitmişler. Masaya oturur oturmaz kadının gözü barda tek başına içen adama ilişmiş. Biraz dikkatli bakınca: -Aaaa o! deyivermiş. Kocası meraklanmış: -Kim o? -Seninle evlenmeden önce çıktığım çocuk. Biliyormusun ayrılırken onu burda bırakmıştım. Demek 7 yıldır aynı yerde içiyor... Kocası başını sallamış: Onu anlıyorum,demiş,ama bir olay bu kadar uzun zaman kutlanmaz ki...
Fahrettin Kerim Gökay, Istanbul Belediye Baskanligi zamaninda firinlari geziyormus. Kendisine, agzi oldukça bozuk bir firinci pasta ikram etmis. Fahrettin Bey, söyle bir tadina bakmis ve - "Himmm!... Çok güzelmis, hangi margarini kullandın buna?" Firinci pis pis siritarak - "Sana koydum efendim!" Fahrettin Bey, bu söz üzerine pastadan bir lokma daha almis ve devam etmis: "Ben de bütün firincilara söyleyeyim de, hepsi Sana koysunlar!..."
DUVAR YAZISI Kızın babası erkek çocuğun babası ile konuşmaktadır: Sizin oğlan bizim duvara işemiş. Çocuktur, ne olur ki? İyi ama, çişiyle bizim kızın adını yazmış. Demek ki, bizim oğlan senin kızı seviyor. Kız babası hiddetlenerek: - İyi ama birader, yazı bizim kızın el yazısı.
ARARSA Hafifmeşrep kadına sorarlar: - Sevişirken kocanızla konuşur musunuz? Kadın sırıtarak cevap verir: Ararsa neden konuşmayayım?
JİNEKOLOG Doktor, kadının bacakları arasına bakınca şaşırır: - Böyle büyüğünü görmedim, böyle büyüğünü görmedim, böyle büyüğünü görmedim... Bunu duyan kadın: - Büyük olduğunu biliyorum da, neden tekrarlıyorsun? - Benim tekrarladığım yok, yankı yapıyor ,yankı yapıyor yor yor
Bir gün köy ahalisi köy kahvesinde bir yandan haberleri izliyorlar miş biryandan da pişpirik çeviriyorlarmış. İçlerinden biri (Mustafa Abi) televizyonda Ecevit'i görmüs ve demiş: - Ulan, başbakan oldu yüzümüze bakmıyo. Eskiden böylemiydi bea! Etrafımda dolanırdı! Hey bee, zaman ne çabuk geçiyor... Tabii kahvedekiler merakla sormuslar: - Mustafa Abi? Sen nereden tanıyorsun Başbakanı yahu? Mustafa Abi istifini bozmadan cevap vermiş: "-Ulan üniversite yillarında abilik ettim ona! Az ekmeğimi yemedi!! Gel gör ki şimdi bizi unutmuş baksana!" Kahvedeki ahali inanmamş tabii ki. Mustafa Abi'de inandıirmak için demis ki: - Gelin ulan! Meclisin önüne gidiyoruz. Çıkışta yakalayacağız Ecevit'i. O zaman anlarsınız yalan mı değil mi?? Hepbirlikte T.B.M.M.'nin önüne giderler ve çıkışta Ecevit'i yakalarlar. Ecevit hemen Mustafa Abi'nin elini öpmeye kalkışır ve der ki: - Abim, Mustafa abim; kusura bakma başbakanlık bir dakika boş bırakılmıyor ki! Kusuruma bakma abi. Mustafa abi kahve ahalisine şöyle bir bakar ve ahalinin acayip şekilde etkilendiğini görür. Başka birgün gene kahvede ahali ile TV seyreden Mustafa Abi TV'de Süleyman Demirel'i görür ve der: - Bu da öyle. Cumhurbaşkanı olunca kendini birşey zannetti. Hayırsız çıktı bu da!! - Hadi canım. Ecevit'i belki şans eseri tanıyorsun ama buna inanmıyoruz!!, der. Mustafa Abi hemen ahaliyi toplar ve Çankaya'ya gider. Mustafa Abi'yi gören Demirel hemen Ecevit gibi Mustafa Abi'nin ellerine sarılır ve öpmeye kalkışır. Mustafa Abi buna izin vermez tabi. Demirel ekler: - Abi Vallahi billahi kusura bakma. Uzun yıllardır göremiyordum seni. Tamda seni ziyarete gelecektim der. Mustafa Abi tekrar ahaliye dönerek bir bakış atar ki artık ahalinin gözünde peygamber kadar yükselmistir. Yine birgün kahvede tv izlerken bu sefer tv ye Clinton çıkar. Mustafa Abi söze başlar ve der ki: - Ulan ne çabuk unuttun o sefalet dolu günleri? Tabi zengin oldun, Amerika'nında başına geçince unuttun bizi.. Hayırsız herif!! Ahali bu kadarınında fazla olduğunu söyler ve diğerlerinin belki bir şans eseri olabileceğine ama Clinton'u tanımasının imkansız olduğuna imece usülü karar verirler. Mustafa Abi'nin tabii ki kafası atar ve bazı köylüleri alarak Beyaz Saray'a giderler. Kapidaki görevliye Clinton ile görüşmek istediklerini söylerler.. Görevlide sadece bir kişinin girebileceğini söyler. Köylüler düşünürler ve sadece Mustafa Abi'nin Clinton'u tanıdığını söyleyerek Mustafa Abi'nin gitmesini isterler. Güvenlik Mustafa Abi'yi iyice arayarak içeri sokar. Saatler geçer ama kapıdan kimse çıkmaz. Köylüler sıkılır. Penceredende bakma olanakları olamadığı için ordan geçen uzun boylu birine sorma kararı alırlar. Şans eseri orada o anda Michael JORDAN geçmektedir. İngilizce bilen bir köylü Michael Jordan'a döner ve der ki: - Ya Jordan Abi. Senin boyun uzun. Camdan içeri bakıp neler oluyo, kaç kişi var bi baksana... Jordan camdan bakar ve cevap verir: - Vallahi ne olduğunu bilmiyorum. İçerde 6 kişi var. Biri Mustafa Abi, diğerlerini tanımıyorum.
arkadaslar bu fıkralar çeşitli kaynaklardan alındıgı için werilmiş olabilir eger werildiyse kusura bakmayın saygılarrrrrrrr.......................
çok güseldiler EMEĞE SAYgı
Çok güzeldi fıkralar yaw sağol
Emeğine sağlık
quote:
Orjinalden alıntı: warrior_91_91
- "Valla diil anamı, sülalemi mikseniz bu pozisyon kaçmaz..."