Şimdi Ara

Divan Edebiyatı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
205
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj


  • • Divan

    Klasik Türk edebiyatına Divan Edebiyatı Denilmesi ise şairlerin, şiirlerini Divan adı verilen şiir kitaplarında toplamaları sebebiyledir.
    Bununla beraber, hükümdar Saralarında yapılan devleti idare vazifesindeki, büyük vezirler toplantısına da Divan denilirdi. Osmanlı Sarayı’nda bu divanın adı Divan-ı hümayun’dur. Topkapı Sarayı’nda Fatih devrinden beri yapılan divan toplantılarına,(kuvvetli ihtimale göre) Kanuni Sultan Süleyman devrinde, yaptırılan Kubbealtı binasında devam edilmiştir.
    Yine Sarayda ve Padişah’ın huzurunda yapılan akademik toplantılarda, seçkin Divan Şairleri de bulunur ve Saray’dan saygı ve itibar görürlerdi. Böylelikle Divan, bir tedai ve tenasüp yoluyla, Divan Edebiyatı’nın saray’la alakasının da hatırlatan kelimedir.
    Divan kelimesinin aslı Farsca’dır. Fakat kelime İslamiyetin daha ilk asrında Arapça’ya geçmiş, Araplar tarafından ülkeler gibi fethedilen kelimeler arasına girmiştir. Bundan sonra bütün İslam dünyasında bilinen ve kullanılan, ortak bir kelime olmuştur.
    Kelime, Fariside topluluk, toplantı, cemiyet manasına gelirdi. Daha sonra büyük meclis, hükümdar meclisi, hükümdarın ve büyük adamların saraylarında ve konaklarında yapılan yüksek toplantı manalarını almıştır.
    Diğer bir bilgiye göre Divan, kayıd defteri hesap defteri demektir. İran’da Pehlevi dilinde hesap ve kayıd defterlerine devan denirdi. Kelimenin ve hesap defteri usulünün, bu asıldan diğer İslam ülkelerine geçtiği sanılıyor.
    Başlangıçta hükümdarın oturduğu sedire divan denirken sonraları her evde yapılan sedirlere de divan denmiş; bu söz Türk ve Şark usulü sedir manası ile Batı dillerine de geçmiştir. Kelime, divan-ı harb, divan- âli tabirlerinde görüldüğü gibi mahkeme manasını da almış; büyüklerin karşısında el kavuşturulup ayakta durmaya da divan durmak denilmiştir. Türk halkı arasında yaygın el pençe divan durmak tabirinin de manası budur.
    Divan adıyla birleşmiş daha birçok teşekküller, daireler ve vazifeler bulunmakla beraber; bir ilim ve edebiyat terimi olarak divan bilhassa şu manalarda kullanılmıştır:
     Herhangi bir ilim kolunda o ilmin birçok bahislerini bir araya toplayarak aynı ilmi bir bütün halinde tanıtan eser. Araplar, bu şekilde ve böyle bir sistem dâhilinde yazılan kitaplara tedvin derlerdi. Bizde Divan-ı Lügati’t Türk’e bu adın verilmesi aynı sebebe dayanır: Eser, Türkçe sözleri ve bu dilin gramerini bir araya toplayan bir kitaptır.
     Aynı mevzuda yahut aynı tema üzerinde yazılmış şiirleri bir araya toplayan kitaba yani şiir mecmua veya antolojilerine de Arapça’da divan denirdi. Mesela, Ebu Temam isimli bir Arap şairi Hicret’in ikinci asrında Arap edebiyatındaki kahramanlık şiirlerini bir araya toplamış ve bu şekilde hazırladığı esere Divanü’l Hamase adını vermiştir.
     Kelime edebiyattaki en yaygın manasını da aynı asırda almıştı.
    Bu manada divan:
    Bir şairin, divan şiirinin bütün şekil ve nevileriyle söylediği şiirleri bir araya toplayan kitap demektir.
    Divan tertibi İslam edebiyatının başlangıcında belirli ve klasik bir sıraya bağlı değildi. Ancak zamanla ve bilhassa Türk Divan Edebiyatı’nda belirli bir sıraya göre yerleştirilmiştir.

    Divan şiirinin bütün şekil ve nevileriyle şiir söylemiş bir şairin, bu şiirleri belirli bir tertibe göre bir araya getirerek tertiplediği divan’a Mürettep divan denir. Eğer bu, küçük çapta bir divan ise buna divançe denir. Eğer meydana konan divanda eksikler ve sırasızlıklar varsa bu da Gayr-ı Mürettep divan veya sadece divan’dır.
    Tam ve mürettep bir divanda sıra ile şu şiirler bulunur:
    Tevhid ve tahmid’ler, münacat’lar naat’ler; din büyükleri için, padişahlar ve devlet büyükleri için söylenen kasideler.
    Büyük zaferler, yeni yapılan mimari eserler; doğum ölüm gibi bir şiirler anılması istenilen vak’alar ve benzerleri hakkında söylenen manzumeler ve düşürülen tarih’ler; (kafiyenin sonu İslami Türk harfleriyle sıraya konmuş, çok sayıda) gazeller; murabbalar, muhammes’ler, müseddes’ler; terbi’tahmis, tesdis ve taştir edilmiş manzumeler; terkib-i bend’ler ve kıt’a’lar (bazen tuyug’lar), tek beyitl’ler(müfred’ler) ve azade mısralar (bazı divanlarda da bunlara ilave olarak şarkı’lar) , lügaz’ler muamma’lar ve mesnevi’ler.







  • kendi emeğimdir kesinlikle herhangi bir siteden alıntı yapmadım ödevim vardı sizinle paylaşmak istedim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ikaz00 -- 25 Şubat 2008; 20:13:42 >
  • sağol hocam
  • quote:

    Orjinalden alıntı: DH-ALEMDAR

    sağol hocam

    önemli değil hocam işine yaradıysa ne mutlu bana
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.