Şimdi Ara

CSB ne demek Allah aşkına biri yazsın (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
133
Cevap
5
Favori
48.195
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Çadır Suda Batmaz
  • Camdan Salladım Benimkini
  • Cool Story Brother
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ThisİsSparta

    Canım Sıkılıyor Beyler demek

  • Selam arkadaşlar bugün yeni i30 u test etmeye gittim biliyorsunuz ki araç lanse edildiği günden beri çok övgü alıyor ve forumda c sınıfının kralı ilan edildi. Ben de bu günlerde yeni bir arç alma arefesindeyim Golf mü yoksa başka bir şey mi derken yeni i30 haberi bizim eve bomba gibi düştü. Bugün sabah hazırlıkları yaptık ve Uçar Hyundai Showroom Ataşehir'e gittik. Burada siyah bir i30 test aracı vardı. Yarım saat kadar bekledikten sonra sıra bize geldi. Araç dizel manuel versiyon idi. Hemen yola koyuluk ve BP'nin önünden TEM'e bağlanarak Kavacık istikametine doğru gitmeye başladık. Araçta inanılmaz bir motor var bu güvenin etkisiyle hemen sol şeride doğru kaymaya başladım ve bu sırada yanımdaki görevliye aracı sıkıştırıp sıkıştıramayacağımı sordum ve kendisi istediğim her şeyi yapabileceğim noktasında onay verdi. Aracı en sol şeride yatırdım ve sabit hızla giderken ilk farkettiğim şey garip bir sessizlik hali oldu. Hani uyurken düşer gibi uyanırsınız da gecenin kör karanlığında bir sessizliğe uyanırsınız ya saatte 120 kilometre hızla giderken işte bu sessizliği aracın içinde yakalamış mühendisler. Her neyse sol şeritte giderken kendiliğnden kararan iç dikiz aynasında ince bir ışık hüzmesi belirdi. Dikize bakmamla beraber beyaz bir scirocco'nun arkadan yakın takip yaptığını hissettim. Tenimde ılık bir rüzgar esti. Hava sıcaklığı 22 dereceyi gördüğünden müşteri temsilcisi klimayı çalıştırmış meğerse. Baktım ki scirocco yakın takipte bulunmaya devam ediyor. Hafifçe gazladım ve kadran 140 civarına geldiğinde aramızdaki mesafe 3 scirocco boyundaydı. Bu sırada dikiz aynasından scirocco'nun hızla yaklaşmakta olduğunu gördüm. Öyle bir ivmelendi ve arkamıza yaklaştı ki bir an tedirgin olduğumu hissettim. Bu sırada kavacık kimyasal madde kontrol noktasından geçmekte olduğumuzu gördüm. Fatih Sultan Mehmet köprüsü'ne çok az kalmıştı. Vitesi çaaaaaatt diye 4 taktım gaz pedalını döşemeye hiç olmadığı kadar sağlam basarak yapıştırdım. Kırbaç yemeyi bekleyen psikopat bir at gibi kişneyen CRDI motor devir bandını hızlı bir şekilde taramaya başladı. 150 kilometre hızla 4'e taktığımda, kadranda gördüğüm 3500 D/D rakamı çılgınca 5000 noktasına doğru ibre tarafından taranıyordu. CRDİ motor kızgın bir bizon gibi titreşiyordu. Müşteri temsilcisinin beyefendi, lütfen sözü yarıda kesilmişti. Görüş alanım içerisindeki kısımlarda blur effect hissetmeye başlamıştım ki, sigara dumanından bile daha keskin bir uyarıcı gibi dikiz aynasındaki scirocco'yu gördüm. Aramızda bir araçlık bile mesafe yoktu. Köprünün üzerindeydik. Orta şeride geçen scirocconun turbosundan çıkan ıslıklar Ortaköy'den duyulabiliyordu. Scirocco yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. İbreler 170 km rakamını gösteriyordu ki verimli devir bandının sonuna gelen CRDI motor 5. vitesi istedi ve çaaaattt diye beşinci vitese taktım. scirocco fren yapmıyordu, aksine olabildiğince sert besiliyordu gaza ancak, sanki scirocco fren yapıyormuşçasına dikiz aynasında ufalmaya başladı. Ufalan akisten scirocco şöförünün iki elini de direksiyondan kaldırdığını gördüm. Sanırım ellerini başına götürüyordu. Bu onun için çok büyük bir hezimetti. Ama Hyundai İ30'u yaratmıştı bir kere. Ataşehir'e geri döndüğümüzde yol bilgisayarı ortalama tüketimi 6.3 litre/100 km gösteriyordu ki, bu araba alınır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: senersongur

    Selam arkadaşlar bugün yeni i30 u test etmeye gittim biliyorsunuz ki araç lanse edildiği günden beri çok övgü alıyor ve forumda c sınıfının kralı ilan edildi. Ben de bu günlerde yeni bir arç alma arefesindeyim Golf mü yoksa başka bir şey mi derken yeni i30 haberi bizim eve bomba gibi düştü. Bugün sabah hazırlıkları yaptık ve Uçar Hyundai Showroom Ataşehir'e gittik. Burada siyah bir i30 test aracı vardı. Yarım saat kadar bekledikten sonra sıra bize geldi. Araç dizel manuel versiyon idi. Hemen yola koyuluk ve BP'nin önünden TEM'e bağlanarak Kavacık istikametine doğru gitmeye başladık. Araçta inanılmaz bir motor var bu güvenin etkisiyle hemen sol şeride doğru kaymaya başladım ve bu sırada yanımdaki görevliye aracı sıkıştırıp sıkıştıramayacağımı sordum ve kendisi istediğim her şeyi yapabileceğim noktasında onay verdi. Aracı en sol şeride yatırdım ve sabit hızla giderken ilk farkettiğim şey garip bir sessizlik hali oldu. Hani uyurken düşer gibi uyanırsınız da gecenin kör karanlığında bir sessizliğe uyanırsınız ya saatte 120 kilometre hızla giderken işte bu sessizliği aracın içinde yakalamış mühendisler. Her neyse sol şeritte giderken kendiliğnden kararan iç dikiz aynasında ince bir ışık hüzmesi belirdi. Dikize bakmamla beraber beyaz bir scirocco'nun arkadan yakın takip yaptığını hissettim. Tenimde ılık bir rüzgar esti. Hava sıcaklığı 22 dereceyi gördüğünden müşteri temsilcisi klimayı çalıştırmış meğerse. Baktım ki scirocco yakın takipte bulunmaya devam ediyor. Hafifçe gazladım ve kadran 140 civarına geldiğinde aramızdaki mesafe 3 scirocco boyundaydı. Bu sırada dikiz aynasından scirocco'nun hızla yaklaşmakta olduğunu gördüm. Öyle bir ivmelendi ve arkamıza yaklaştı ki bir an tedirgin olduğumu hissettim. Bu sırada kavacık kimyasal madde kontrol noktasından geçmekte olduğumuzu gördüm. Fatih Sultan Mehmet köprüsü'ne çok az kalmıştı. Vitesi çaaaaaatt diye 4 taktım gaz pedalını döşemeye hiç olmadığı kadar sağlam basarak yapıştırdım. Kırbaç yemeyi bekleyen psikopat bir at gibi kişneyen CRDI motor devir bandını hızlı bir şekilde taramaya başladı. 150 kilometre hızla 4'e taktığımda, kadranda gördüğüm 3500 D/D rakamı çılgınca 5000 noktasına doğru ibre tarafından taranıyordu. CRDİ motor kızgın bir bizon gibi titreşiyordu. Müşteri temsilcisinin beyefendi, lütfen sözü yarıda kesilmişti. Görüş alanım içerisindeki kısımlarda blur effect hissetmeye başlamıştım ki, sigara dumanından bile daha keskin bir uyarıcı gibi dikiz aynasındaki scirocco'yu gördüm. Aramızda bir araçlık bile mesafe yoktu. Köprünün üzerindeydik. Orta şeride geçen scirocconun turbosundan çıkan ıslıklar Ortaköy'den duyulabiliyordu. Scirocco yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. İbreler 170 km rakamını gösteriyordu ki verimli devir bandının sonuna gelen CRDI motor 5. vitesi istedi ve çaaaattt diye beşinci vitese taktım. scirocco fren yapmıyordu, aksine olabildiğince sert besiliyordu gaza ancak, sanki scirocco fren yapıyormuşçasına dikiz aynasında ufalmaya başladı. Ufalan akisten scirocco şöförünün iki elini de direksiyondan kaldırdığını gördüm. Sanırım ellerini başına götürüyordu. Bu onun için çok büyük bir hezimetti. Ama Hyundai İ30'u yaratmıştı bir kere. Ataşehir'e geri döndüğümüzde yol bilgisayarı ortalama tüketimi 6.3 litre/100 km gösteriyordu ki, bu araba alınır.

    işte bu demek




    okumaya başlamıştım




  • palavra
  • Canımı Sıkma Birader
  • quote:

    Orijinalden alıntı: senersongur

    Selam arkadaşlar bugün yeni i30 u test etmeye gittim biliyorsunuz ki araç lanse edildiği günden beri çok övgü alıyor ve forumda c sınıfının kralı ilan edildi. Ben de bu günlerde yeni bir arç alma arefesindeyim Golf mü yoksa başka bir şey mi derken yeni i30 haberi bizim eve bomba gibi düştü. Bugün sabah hazırlıkları yaptık ve Uçar Hyundai Showroom Ataşehir'e gittik. Burada siyah bir i30 test aracı vardı. Yarım saat kadar bekledikten sonra sıra bize geldi. Araç dizel manuel versiyon idi. Hemen yola koyuluk ve BP'nin önünden TEM'e bağlanarak Kavacık istikametine doğru gitmeye başladık. Araçta inanılmaz bir motor var bu güvenin etkisiyle hemen sol şeride doğru kaymaya başladım ve bu sırada yanımdaki görevliye aracı sıkıştırıp sıkıştıramayacağımı sordum ve kendisi istediğim her şeyi yapabileceğim noktasında onay verdi. Aracı en sol şeride yatırdım ve sabit hızla giderken ilk farkettiğim şey garip bir sessizlik hali oldu. Hani uyurken düşer gibi uyanırsınız da gecenin kör karanlığında bir sessizliğe uyanırsınız ya saatte 120 kilometre hızla giderken işte bu sessizliği aracın içinde yakalamış mühendisler. Her neyse sol şeritte giderken kendiliğnden kararan iç dikiz aynasında ince bir ışık hüzmesi belirdi. Dikize bakmamla beraber beyaz bir scirocco'nun arkadan yakın takip yaptığını hissettim. Tenimde ılık bir rüzgar esti. Hava sıcaklığı 22 dereceyi gördüğünden müşteri temsilcisi klimayı çalıştırmış meğerse. Baktım ki scirocco yakın takipte bulunmaya devam ediyor. Hafifçe gazladım ve kadran 140 civarına geldiğinde aramızdaki mesafe 3 scirocco boyundaydı. Bu sırada dikiz aynasından scirocco'nun hızla yaklaşmakta olduğunu gördüm. Öyle bir ivmelendi ve arkamıza yaklaştı ki bir an tedirgin olduğumu hissettim. Bu sırada kavacık kimyasal madde kontrol noktasından geçmekte olduğumuzu gördüm. Fatih Sultan Mehmet köprüsü'ne çok az kalmıştı. Vitesi çaaaaaatt diye 4 taktım gaz pedalını döşemeye hiç olmadığı kadar sağlam basarak yapıştırdım. Kırbaç yemeyi bekleyen psikopat bir at gibi kişneyen CRDI motor devir bandını hızlı bir şekilde taramaya başladı. 150 kilometre hızla 4'e taktığımda, kadranda gördüğüm 3500 D/D rakamı çılgınca 5000 noktasına doğru ibre tarafından taranıyordu. CRDİ motor kızgın bir bizon gibi titreşiyordu. Müşteri temsilcisinin beyefendi, lütfen sözü yarıda kesilmişti. Görüş alanım içerisindeki kısımlarda blur effect hissetmeye başlamıştım ki, sigara dumanından bile daha keskin bir uyarıcı gibi dikiz aynasındaki scirocco'yu gördüm. Aramızda bir araçlık bile mesafe yoktu. Köprünün üzerindeydik. Orta şeride geçen scirocconun turbosundan çıkan ıslıklar Ortaköy'den duyulabiliyordu. Scirocco yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. İbreler 170 km rakamını gösteriyordu ki verimli devir bandının sonuna gelen CRDI motor 5. vitesi istedi ve çaaaattt diye beşinci vitese taktım. scirocco fren yapmıyordu, aksine olabildiğince sert besiliyordu gaza ancak, sanki scirocco fren yapıyormuşçasına dikiz aynasında ufalmaya başladı. Ufalan akisten scirocco şöförünün iki elini de direksiyondan kaldırdığını gördüm. Sanırım ellerini başına götürüyordu. Bu onun için çok büyük bir hezimetti. Ama Hyundai İ30'u yaratmıştı bir kere. Ataşehir'e geri döndüğümüzde yol bilgisayarı ortalama tüketimi 6.3 litre/100 km gösteriyordu ki, bu araba alınır.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: senersongur

    Selam arkadaşlar bugün yeni i30 u test etmeye gittim biliyorsunuz ki araç lanse edildiği günden beri çok övgü alıyor ve forumda c sınıfının kralı ilan edildi. Ben de bu günlerde yeni bir arç alma arefesindeyim Golf mü yoksa başka bir şey mi derken yeni i30 haberi bizim eve bomba gibi düştü. Bugün sabah hazırlıkları yaptık ve Uçar Hyundai Showroom Ataşehir'e gittik. Burada siyah bir i30 test aracı vardı. Yarım saat kadar bekledikten sonra sıra bize geldi. Araç dizel manuel versiyon idi. Hemen yola koyuluk ve BP'nin önünden TEM'e bağlanarak Kavacık istikametine doğru gitmeye başladık. Araçta inanılmaz bir motor var bu güvenin etkisiyle hemen sol şeride doğru kaymaya başladım ve bu sırada yanımdaki görevliye aracı sıkıştırıp sıkıştıramayacağımı sordum ve kendisi istediğim her şeyi yapabileceğim noktasında onay verdi. Aracı en sol şeride yatırdım ve sabit hızla giderken ilk farkettiğim şey garip bir sessizlik hali oldu. Hani uyurken düşer gibi uyanırsınız da gecenin kör karanlığında bir sessizliğe uyanırsınız ya saatte 120 kilometre hızla giderken işte bu sessizliği aracın içinde yakalamış mühendisler. Her neyse sol şeritte giderken kendiliğnden kararan iç dikiz aynasında ince bir ışık hüzmesi belirdi. Dikize bakmamla beraber beyaz bir scirocco'nun arkadan yakın takip yaptığını hissettim. Tenimde ılık bir rüzgar esti. Hava sıcaklığı 22 dereceyi gördüğünden müşteri temsilcisi klimayı çalıştırmış meğerse. Baktım ki scirocco yakın takipte bulunmaya devam ediyor. Hafifçe gazladım ve kadran 140 civarına geldiğinde aramızdaki mesafe 3 scirocco boyundaydı. Bu sırada dikiz aynasından scirocco'nun hızla yaklaşmakta olduğunu gördüm. Öyle bir ivmelendi ve arkamıza yaklaştı ki bir an tedirgin olduğumu hissettim. Bu sırada kavacık kimyasal madde kontrol noktasından geçmekte olduğumuzu gördüm. Fatih Sultan Mehmet köprüsü'ne çok az kalmıştı. Vitesi çaaaaaatt diye 4 taktım gaz pedalını döşemeye hiç olmadığı kadar sağlam basarak yapıştırdım. Kırbaç yemeyi bekleyen psikopat bir at gibi kişneyen CRDI motor devir bandını hızlı bir şekilde taramaya başladı. 150 kilometre hızla 4'e taktığımda, kadranda gördüğüm 3500 D/D rakamı çılgınca 5000 noktasına doğru ibre tarafından taranıyordu. CRDİ motor kızgın bir bizon gibi titreşiyordu. Müşteri temsilcisinin beyefendi, lütfen sözü yarıda kesilmişti. Görüş alanım içerisindeki kısımlarda blur effect hissetmeye başlamıştım ki, sigara dumanından bile daha keskin bir uyarıcı gibi dikiz aynasındaki scirocco'yu gördüm. Aramızda bir araçlık bile mesafe yoktu. Köprünün üzerindeydik. Orta şeride geçen scirocconun turbosundan çıkan ıslıklar Ortaköy'den duyulabiliyordu. Scirocco yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. İbreler 170 km rakamını gösteriyordu ki verimli devir bandının sonuna gelen CRDI motor 5. vitesi istedi ve çaaaattt diye beşinci vitese taktım. scirocco fren yapmıyordu, aksine olabildiğince sert besiliyordu gaza ancak, sanki scirocco fren yapıyormuşçasına dikiz aynasında ufalmaya başladı. Ufalan akisten scirocco şöförünün iki elini de direksiyondan kaldırdığını gördüm. Sanırım ellerini başına götürüyordu. Bu onun için çok büyük bir hezimetti. Ama Hyundai İ30'u yaratmıştı bir kere. Ataşehir'e geri döndüğümüzde yol bilgisayarı ortalama tüketimi 6.3 litre/100 km gösteriyordu ki, bu araba alınır.

    beyler bu hikayeyi okuyun çok sağlam bir csb dir konu dışındakilerin çoğu bilmez




  • quote:

    Orijinalden alıntı: senersongur

    Selam arkadaşlar bugün yeni i30 u test etmeye gittim biliyorsunuz ki araç lanse edildiği günden beri çok övgü alıyor ve forumda c sınıfının kralı ilan edildi. Ben de bu günlerde yeni bir arç alma arefesindeyim Golf mü yoksa başka bir şey mi derken yeni i30 haberi bizim eve bomba gibi düştü. Bugün sabah hazırlıkları yaptık ve Uçar Hyundai Showroom Ataşehir'e gittik. Burada siyah bir i30 test aracı vardı. Yarım saat kadar bekledikten sonra sıra bize geldi. Araç dizel manuel versiyon idi. Hemen yola koyuluk ve BP'nin önünden TEM'e bağlanarak Kavacık istikametine doğru gitmeye başladık. Araçta inanılmaz bir motor var bu güvenin etkisiyle hemen sol şeride doğru kaymaya başladım ve bu sırada yanımdaki görevliye aracı sıkıştırıp sıkıştıramayacağımı sordum ve kendisi istediğim her şeyi yapabileceğim noktasında onay verdi. Aracı en sol şeride yatırdım ve sabit hızla giderken ilk farkettiğim şey garip bir sessizlik hali oldu. Hani uyurken düşer gibi uyanırsınız da gecenin kör karanlığında bir sessizliğe uyanırsınız ya saatte 120 kilometre hızla giderken işte bu sessizliği aracın içinde yakalamış mühendisler. Her neyse sol şeritte giderken kendiliğnden kararan iç dikiz aynasında ince bir ışık hüzmesi belirdi. Dikize bakmamla beraber beyaz bir scirocco'nun arkadan yakın takip yaptığını hissettim. Tenimde ılık bir rüzgar esti. Hava sıcaklığı 22 dereceyi gördüğünden müşteri temsilcisi klimayı çalıştırmış meğerse. Baktım ki scirocco yakın takipte bulunmaya devam ediyor. Hafifçe gazladım ve kadran 140 civarına geldiğinde aramızdaki mesafe 3 scirocco boyundaydı. Bu sırada dikiz aynasından scirocco'nun hızla yaklaşmakta olduğunu gördüm. Öyle bir ivmelendi ve arkamıza yaklaştı ki bir an tedirgin olduğumu hissettim. Bu sırada kavacık kimyasal madde kontrol noktasından geçmekte olduğumuzu gördüm. Fatih Sultan Mehmet köprüsü'ne çok az kalmıştı. Vitesi çaaaaaatt diye 4 taktım gaz pedalını döşemeye hiç olmadığı kadar sağlam basarak yapıştırdım. Kırbaç yemeyi bekleyen psikopat bir at gibi kişneyen CRDI motor devir bandını hızlı bir şekilde taramaya başladı. 150 kilometre hızla 4'e taktığımda, kadranda gördüğüm 3500 D/D rakamı çılgınca 5000 noktasına doğru ibre tarafından taranıyordu. CRDİ motor kızgın bir bizon gibi titreşiyordu. Müşteri temsilcisinin beyefendi, lütfen sözü yarıda kesilmişti. Görüş alanım içerisindeki kısımlarda blur effect hissetmeye başlamıştım ki, sigara dumanından bile daha keskin bir uyarıcı gibi dikiz aynasındaki scirocco'yu gördüm. Aramızda bir araçlık bile mesafe yoktu. Köprünün üzerindeydik. Orta şeride geçen scirocconun turbosundan çıkan ıslıklar Ortaköy'den duyulabiliyordu. Scirocco yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. İbreler 170 km rakamını gösteriyordu ki verimli devir bandının sonuna gelen CRDI motor 5. vitesi istedi ve çaaaattt diye beşinci vitese taktım. scirocco fren yapmıyordu, aksine olabildiğince sert besiliyordu gaza ancak, sanki scirocco fren yapıyormuşçasına dikiz aynasında ufalmaya başladı. Ufalan akisten scirocco şöförünün iki elini de direksiyondan kaldırdığını gördüm. Sanırım ellerini başına götürüyordu. Bu onun için çok büyük bir hezimetti. Ama Hyundai İ30'u yaratmıştı bir kere. Ataşehir'e geri döndüğümüzde yol bilgisayarı ortalama tüketimi 6.3 litre/100 km gösteriyordu ki, bu araba alınır.

    bunu yazanı incelemek lazım




  • Selam arkadaşlar 1 saat kadar önce yazmıştım diğer konuya sizi uyarma gereği hissettim. İşim çıktı bugün maltepeye gitmem gerekti hemen atladım arabaya ama biliyorsunuz sabah saatlerinden beri İstanbulda yağmur yağıyor E5'te Carrefour'u hemen geçtikten sonra sağ şeritte ilerlerken bir baktım sağda dörtlüleri yanmış arabalar duruyor en önde de tepe lambası yanan ekip arabası bi adamın kol işaretini gördüm yavaşla dercesine dedim olsa olsa çukur vardır burada bir arkadaşım da önceden demişti çukura sakın frenle girme diye 130 civarı hızla gidiyordum vitesi çat diye 4'e taktım hızım 100'e ya düştü ya düşmedi derken sağ ön tekerlek bir çukura düştü aman yarabbim araba en küçük civatasına kadar sallandı ödüm koptu arabada praaannkkk diye bir ses geldi ne olduğunu anlayamadan sok vaziyette emniyet şeridine girdim hemen ekip arabası 20 metre kadar geride kalmıştı geri vitese taktım yavaş yavaş geri geldim ekip aracına doğru o sırada ABS ışığının yandığını gördüm kadranda neyse stop ettim arabadan indim adamlara doğru yürüdüm kardeş geçmiş olsun dediler adamlar bir de baktım ki bitane son kasa toyota corolla sağ ön lastiği patlamış jantı iki parmak eğilmiş arkasında bir vw caddy onunda aynı şekilde sağ ön lastiği patlak, arkasında fiat albea vardı bitane yine lastiği patlamış sanırım sac jantı da eğilmiş adam albea marş basmıyo dedi başka bir adamda atalet sensörü yakıtı kesmiştir dedi kaputu açmışlar el kitabından sensörü nasıl sıfırlarız diye bakıyorlar. en arkada bir tane vw jetta lastik patlamış sağ ön tekerleği yamuk duruyodu büyük ihtimalle salıncak kırmış yerde de yağ vardı baya aks ta yerinden çıkmış sanırım dedim abi geçmiş olsun boşver kaskodan hallettirirsin dedim. yok ben ona üzülmüyorum bu arabayı çelik jantlı zannediyodum jant kapaklı satmışlar adi herifler dedi bana baksana kapak kırılmış arkasından sac jant görünüyo simsiyah dedi. dedim abi vw öle kliması var mı bunun dedim var dedi. dedim allahtan klimasızına denk gelmemişsin. neyse o heyecanla benim arabaya bakmaya unutmuşuz gittik baktık lastik bile patlamamış herşey yerli yerinde araba taş gibi duruyor vay be dedi adamlar. hemen yanımda toyota corolla'dan çıkan amca yanındaki teyzeye diyor ki, bak hanım adamın lastiği bile patlamamış arabası sapasağlam duruyor. amca bana dedi ki evlat akıllı adammışsın ben de senin arabadan alıcaktım ama bizim oğlan illa dedi toyota alalım sorunsuz araba ömürlük araba falan al işte lastiği patladı jantı kırıldı dedi. bende dedim amca öyle arabam taş gibi falan. amca teyzeye döndü hanım dedi, ilk iş corollayı satıyoruz ceed alıyoruz dedi. teyze de haklısın bey dedi. neyse herkese geçmiş olsun dedim. adamlar yağmurun altında ıslanırken bindim arabama marş bastım baktım ki abs arızası da gitmiş. yola çıktım tekrardan baktım araba hafiften sağa çekiyor, eve geldim evden de açık bi rot balansçı aramaya gittim. işte 1 saat kadar önce rot balansçıdaydım arabayı lifte kaldırdık usta hafiften rot ayarı bozulmuş dedi. dedim alt takımların durumu nasıl? dedi abi çoğu sıfır kilometre arabadan daha iyi durumda çok sağlam bi ön takım var arabanda dedi hiç korkma bu ön takım seni on yıl götürür dedi. 25 lira verdim ayrıldım araba şimdi ip gibi dümdüz gidiyor. kıssadan hisse, aman o çukura dikkat edin.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: senersongur

    Selam arkadaşlar 1 saat kadar önce yazmıştım diğer konuya sizi uyarma gereği hissettim. İşim çıktı bugün maltepeye gitmem gerekti hemen atladım arabaya ama biliyorsunuz sabah saatlerinden beri İstanbulda yağmur yağıyor E5'te Carrefour'u hemen geçtikten sonra sağ şeritte ilerlerken bir baktım sağda dörtlüleri yanmış arabalar duruyor en önde de tepe lambası yanan ekip arabası bi adamın kol işaretini gördüm yavaşla dercesine dedim olsa olsa çukur vardır burada bir arkadaşım da önceden demişti çukura sakın frenle girme diye 130 civarı hızla gidiyordum vitesi çat diye 4'e taktım hızım 100'e ya düştü ya düşmedi derken sağ ön tekerlek bir çukura düştü aman yarabbim araba en küçük civatasına kadar sallandı ödüm koptu arabada praaannkkk diye bir ses geldi ne olduğunu anlayamadan sok vaziyette emniyet şeridine girdim hemen ekip arabası 20 metre kadar geride kalmıştı geri vitese taktım yavaş yavaş geri geldim ekip aracına doğru o sırada ABS ışığının yandığını gördüm kadranda neyse stop ettim arabadan indim adamlara doğru yürüdüm kardeş geçmiş olsun dediler adamlar bir de baktım ki bitane son kasa toyota corolla sağ ön lastiği patlamış jantı iki parmak eğilmiş arkasında bir vw caddy onunda aynı şekilde sağ ön lastiği patlak, arkasında fiat albea vardı bitane yine lastiği patlamış sanırım sac jantı da eğilmiş adam albea marş basmıyo dedi başka bir adamda atalet sensörü yakıtı kesmiştir dedi kaputu açmışlar el kitabından sensörü nasıl sıfırlarız diye bakıyorlar. en arkada bir tane vw jetta lastik patlamış sağ ön tekerleği yamuk duruyodu büyük ihtimalle salıncak kırmış yerde de yağ vardı baya aks ta yerinden çıkmış sanırım dedim abi geçmiş olsun boşver kaskodan hallettirirsin dedim. yok ben ona üzülmüyorum bu arabayı çelik jantlı zannediyodum jant kapaklı satmışlar adi herifler dedi bana baksana kapak kırılmış arkasından sac jant görünüyo simsiyah dedi. dedim abi vw öle kliması var mı bunun dedim var dedi. dedim allahtan klimasızına denk gelmemişsin. neyse o heyecanla benim arabaya bakmaya unutmuşuz gittik baktık lastik bile patlamamış herşey yerli yerinde araba taş gibi duruyor vay be dedi adamlar. hemen yanımda toyota corolla'dan çıkan amca yanındaki teyzeye diyor ki, bak hanım adamın lastiği bile patlamamış arabası sapasağlam duruyor. amca bana dedi ki evlat akıllı adammışsın ben de senin arabadan alıcaktım ama bizim oğlan illa dedi toyota alalım sorunsuz araba ömürlük araba falan al işte lastiği patladı jantı kırıldı dedi. bende dedim amca öyle arabam taş gibi falan. amca teyzeye döndü hanım dedi, ilk iş corollayı satıyoruz ceed alıyoruz dedi. teyze de haklısın bey dedi. neyse herkese geçmiş olsun dedim. adamlar yağmurun altında ıslanırken bindim arabama marş bastım baktım ki abs arızası da gitmiş. yola çıktım tekrardan baktım araba hafiften sağa çekiyor, eve geldim evden de açık bi rot balansçı aramaya gittim. işte 1 saat kadar önce rot balansçıdaydım arabayı lifte kaldırdık usta hafiften rot ayarı bozulmuş dedi. dedim alt takımların durumu nasıl? dedi abi çoğu sıfır kilometre arabadan daha iyi durumda çok sağlam bi ön takım var arabanda dedi hiç korkma bu ön takım seni on yıl götürür dedi. 25 lira verdim ayrıldım araba şimdi ip gibi dümdüz gidiyor. kıssadan hisse, aman o çukura dikkat edin.

    hocam zebani aradım yazıda direkt, böyle yazarak kimseyi uyaramazsın




  • Citizen Spora Başladı
  • selam arkadaşlar,

    çarşamba günü amerika'ya gittik arkadaşlarla iş için. bu sabah da geri döneceğimizden cuma akşamı iyi bir dağıtalım dedik. neyse bir bara gittik biraz eğlendikten sonra eğlencenin dozunu kaçırmışız sanırım başka bar sonra bir başkası bir başkası derken kafalar da fena olmuş kiraladığımız lincoln town car'a bindik gidiyoruz.

    nyc 27. block civarı trafik ışıklarında durduk necip dedi ki ben yeterince eğlenmedim bu amerika beni kesmedi. nazım da cd getirmiş yanında bunu tak sesi aç dedi. neyse bir taktık cd'yi apaçi müziği yüklemiş nazım dedi ben arabadan iniyorum. nyse bizde gaza geldik indik arabadan ışıklarda yardırıyoruz. aman yarabbim o nasıl bir parça yerimizde duramıyoruz daha önce dinlemeyenler ve bu parçayla dans etmeyi bilmeyenler için:




    zaten bu videoda bize ait arkadaki gür sakallı arkadaş benim.

    neyse tam ortamı ısıttık cadde potansiyeli yükseldi hatunlar kaldırımlardan bizi izlemeye koyuldu derken bir siren sesi duyduk arkamı bir döndüm ki new york state police yazılı bir lincoln hemen arkamızda neyse içinden üniformalı biri indi "what the hell is that" fu***'n stupid people" dedi. bi baktım emir ediyor "turn off that sh**" falan dedi ok dedik teybi kapadık. polis, arkadaşa döndü "gimme the keys" dedi.

    verdik arabanın anahtarlarını sonra kendi arabasına girdi tam bir anons geçiyordu ki bu sırada başka bir araç belirdi yanımızda. içinden sivri burun çizmeli bir adam indi "gimme the keys" dedi polise. polis önce bir duraksadı sonra "goddamn federal" dedi anahtarları verdi topukladı gitti. hemen anladım adam federal. ama o da ne, federal anahtarı aldı, bizim arabanın arka kapısını açtı, bi baktım camı anahtarla çizmeye çalışıyor. " hey stop sir, what the hell are you doin? no tints, no tints" yani "hey napıyosun adamım akıllı ol camlarda film falan yok" dedim. bu sırada bizim necip " anaa adam bildiğin camı çiziyo la" diyince federal birden hızla döndü.

    " ne sandınız koçlar, amerikaya hoşgeldiniz" dedi. bir anda beşimiz de dumur bir vaziyette adamın yüzüne baktık. " benim adım muzaffer, ta ilerden apaçi müziğiyle dans eden 5 genç görünce hemen anladım hemşeri olduğumuzu" dedi. bir güzel kucaklaştık selamlaştık muzaffer abiyle. bize anahtarları geri verdi akıllı olun gençler, burada adamı anında içeri alırlar, her zaman yanınızda beni bulamazsınız dedi. hepimiz teşekkür ettik muzaffer abiye, allah razı olsun dedik, "kısa kesin aydın havası olsun dedi" sivri burunlu çizmeleriyle aracına bindi yan vere vere uzaklaştı.

    diyeceğim odur ki, bir türk dünyaya bedeldir, sen çok yaşa muzaffer abi...




  • bir zebaninin aşk hikayesi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: senersongur

    selam arkadaşlar,

    çarşamba günü amerika'ya gittik arkadaşlarla iş için. bu sabah da geri döneceğimizden cuma akşamı iyi bir dağıtalım dedik. neyse bir bara gittik biraz eğlendikten sonra eğlencenin dozunu kaçırmışız sanırım başka bar sonra bir başkası bir başkası derken kafalar da fena olmuş kiraladığımız lincoln town car'a bindik gidiyoruz.

    nyc 27. block civarı trafik ışıklarında durduk necip dedi ki ben yeterince eğlenmedim bu amerika beni kesmedi. nazım da cd getirmiş yanında bunu tak sesi aç dedi. neyse bir taktık cd'yi apaçi müziği yüklemiş nazım dedi ben arabadan iniyorum. nyse bizde gaza geldik indik arabadan ışıklarda yardırıyoruz. aman yarabbim o nasıl bir parça yerimizde duramıyoruz daha önce dinlemeyenler ve bu parçayla dans etmeyi bilmeyenler için:




    zaten bu videoda bize ait arkadaki gür sakallı arkadaş benim.

    neyse tam ortamı ısıttık cadde potansiyeli yükseldi hatunlar kaldırımlardan bizi izlemeye koyuldu derken bir siren sesi duyduk arkamı bir döndüm ki new york state police yazılı bir lincoln hemen arkamızda neyse içinden üniformalı biri indi "what the hell is that" fu***'n stupid people" dedi. bi baktım emir ediyor "turn off that sh**" falan dedi ok dedik teybi kapadık. polis, arkadaşa döndü "gimme the keys" dedi.

    verdik arabanın anahtarlarını sonra kendi arabasına girdi tam bir anons geçiyordu ki bu sırada başka bir araç belirdi yanımızda. içinden sivri burun çizmeli bir adam indi "gimme the keys" dedi polise. polis önce bir duraksadı sonra "goddamn federal" dedi anahtarları verdi topukladı gitti. hemen anladım adam federal. ama o da ne, federal anahtarı aldı, bizim arabanın arka kapısını açtı, bi baktım camı anahtarla çizmeye çalışıyor. " hey stop sir, what the hell are you doin? no tints, no tints" yani "hey napıyosun adamım akıllı ol camlarda film falan yok" dedim. bu sırada bizim necip " anaa adam bildiğin camı çiziyo la" diyince federal birden hızla döndü.

    " ne sandınız koçlar, amerikaya hoşgeldiniz" dedi. bir anda beşimiz de dumur bir vaziyette adamın yüzüne baktık. " benim adım muzaffer, ta ilerden apaçi müziğiyle dans eden 5 genç görünce hemen anladım hemşeri olduğumuzu" dedi. bir güzel kucaklaştık selamlaştık muzaffer abiyle. bize anahtarları geri verdi akıllı olun gençler, burada adamı anında içeri alırlar, her zaman yanınızda beni bulamazsınız dedi. hepimiz teşekkür ettik muzaffer abiye, allah razı olsun dedik, "kısa kesin aydın havası olsun dedi" sivri burunlu çizmeleriyle aracına bindi yan vere vere uzaklaştı.

    diyeceğim odur ki, bir türk dünyaya bedeldir, sen çok yaşa muzaffer abi...

    İyi yazmışsın sevdim




  • csb bi yaşam biçimi
  • açılımı cool story bro olduğuna göre beğenilen hikayelere yazılması gerekir. Tabi yemedim ama güzeldi manasına geliyor diye düşünüyorum.
  • Boyle birsey bekliyordum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.