Şimdi Ara

Cinlerin Varlığı (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
103
Cevap
0
Favori
2.171
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ömer abi, ben Dünya'nın dışında bir yer kastetmiştim. Farklı bir mekânda yani...

    TuVNeRa, cinler bizimle aynı boyutta olmadıkları için herhangi bir madde ile onları hapsedemeyiz bence.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Kant

    Ömer abi, ben Dünya'nın dışında bir yer kastetmiştim. Farklı bir mekânda yani...

    TuVNeRa, cinler bizimle aynı boyutta olmadıkları için herhangi bir madde ile onları hapsedemeyiz bence.

    Okuduklarıma göre böyle bir enerji var ve boyut değiştirebiliyorlar. Birde bu konuyla ilgili Sadettin Teksoy'un bir programı varmış. Cinlerler iletişim kurduğunu idda eden bir adamla canlı yayın yapmışlar(canlı yayın sadece Türkiye değil, birçok müslüman ülkede de yayınlanmış). Adam eline kağıt almış, herkes kağıda odaklanmış (-mışlı, -mişli oldu duyduğumu anlatıyorum ). Sonra kağıtta bir karartı oluşmaya başlamış ve önce Sadettin Teksoy ardından kameraman çığlık çığlığa kalmışlar. Ve ardından aylarca psikolojik tedavi görmüşler. Bununla ilgili bir bilgisi olan varmı merak ettim, ben bulamadım.




  • Bunu ilk kez duyuyorum.
    Nihayetinde Teksoy ülkemizin en önde gelen canavar avcılarındandır.

    :)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Ömer

    Bunu ilk kez duyuyorum.
    Nihayetinde Teksoy ülkemizin en önde gelen canavar avcılarındandır.

    :)

  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Görüldüğü gibi burada da anlamsız bir karşıçıkışa şahit olmaktayız. Ehrimen_KötüTanrı isimli arkadaş çok doğru söylemiş, diyor ki "herkesin doğrusu kendinedir. Eğer bu fikre karşı çıkılıyorsa herkesin doğrusu kendinedir fikri çekilemiyor ve tek bir doğru dayatılmak isteniyordur. Buradan bu anlam çıkıyor. Ayrıca bu fikirlere sahip olması için din hakkında derinlemesine bir şey bilmesi gerekmiyor. Tıpkı astrolojije inanmayan birisinin astroloji hakkında derilmelesine bilgisi olması gerekmediği gibi.


    astrolojiye inanmayan biri "inanmıyorum" diyebilir ama astrolojinin derin konuları hakkında fikir beyan etmesi mahcup duruma düşürebilir ...
  • Herkesin doğrularının kendisini bağladığı noktalar kişinin kendi iç dünyasıyla ilgili olan noktalardır. Maddenin maddeyle olan ilişkilerinde ya da insanın insanla olan ilişkilerinde bana göre evrensel olması gereken doğrular vardır... Evet, ahlak kurallarından bahsediyorum. İnsanın karşısındakine ya da kendisine zarar verebilecek sonuçlar doğurabilecek hareketleri yaparken evrensel doğrulara göre hareket etmesi daha ideal olur. Bu bağlamda; burada tartışılan konularda da insan faktöründen bağımsız olarak bazı sabit doğruların olması gerektiğini sanıyorum.
  • @Radyasyo_N, abi zaten etkilerini programa bakmadan da görebiliriz.

    quote:

    astrolojiye inanmayan biri "inanmıyorum" diyebilir ama astrolojinin derin konuları hakkında fikir beyan etmesi mahcup duruma düşürebilir ...

    Deep abi tartışırken aranıza girmek istemem ama burası biraz düşük olmuş."Kim" fikir beyan ederek "kimi" mahcup düşürüyor?

    [cins], güzel özetklemişsiniz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: [cins]

    Herkesin doğrularının kendisini bağladığı noktalar kişinin kendi iç dünyasıyla ilgili olan noktalardır. Maddenin maddeyle olan ilişkilerinde ya da insanın insanla olan ilişkilerinde bana göre evrensel olması gereken doğrular vardır... Evet, ahlak kurallarından bahsediyorum. İnsanın karşısındakine ya da kendisine zarar verebilecek sonuçlar doğurabilecek hareketleri yaparken evrensel doğrulara göre hareket etmesi daha ideal olur. Bu bağlamda; burada tartışılan konularda da insan faktöründen bağımsız olarak bazı sabit doğruların olması gerektiğini sanıyorum.

    haklısın.
    sözüm forumdan dışarı, kalkar birisi çıkar ve "topunuz p.çsiniz, ben öyle sanıyorum" dese savaş çıkar. o adam derdest edilir, topunun p.ç olduğunu ispat edemeyeceği için kırk katıra koşulup kırk satıra vurulur. tabi o esnada bağırıp durabilir "o benim kendi doğrumdu, kendi doğrumu ifade edemeyecekmiyim?" diye. ama bu feryatlar, bağırmaktan başka bir mana elbetteki taşımaz.

    elbetteki bazı şeyleri redderken o şey hakkında bilgi sahibi olmak durumundasınız. olmasanız dahi reddetmenin de bir adabı olduğunu bileceksiniz. öyle palas pandıras ortaya zıplayıp" yok öyle şey, puhahah-zuhahah, nerde, yanındamıydın, gördün mü" tarzı zevzekliklerle bir şeyler ne reddedilir, ne de sorgulanır.

    bu tarz davranışlara bürünenler bu yetmezmiş gibi bir de üstüne diğerlerini tahammülsüzlük, sorgulamadan kaçmakla suçlarlar. yüzsüzlüğün bu kadarı son yıllarda ülkemizde normal davranış olarak addedilir oldu. öyle ya nasılsa yasak yok vur değerlere, ne kadar ince ince alaya alsan o kadar zeki derler, ahlaki kaideler zaten geçmişte kaldı, ağzına geleni söyle aklına geleni yaz.

    bu tarz insanlar kendi doğrularını ifade etmenin ne demek olduğunu, bir şeyi redderken nasıl reddedeceklerini bir daha düşünmeliler.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4


    quote:

    Orjinalden alıntı: [cins]

    Herkesin doğrularının kendisini bağladığı noktalar kişinin kendi iç dünyasıyla ilgili olan noktalardır. Maddenin maddeyle olan ilişkilerinde ya da insanın insanla olan ilişkilerinde bana göre evrensel olması gereken doğrular vardır... Evet, ahlak kurallarından bahsediyorum. İnsanın karşısındakine ya da kendisine zarar verebilecek sonuçlar doğurabilecek hareketleri yaparken evrensel doğrulara göre hareket etmesi daha ideal olur. Bu bağlamda; burada tartışılan konularda da insan faktöründen bağımsız olarak bazı sabit doğruların olması gerektiğini sanıyorum.

    haklısın.
    sözüm forumdan dışarı, kalkar birisi çıkar ve "topunuz p.çsiniz, ben öyle sanıyorum" dese savaş çıkar. o adam derdest edilir, topunun p.ç olduğunu ispat edemeyeceği için kırk katıra koşulup kırk satıra vurulur. tabi o esnada bağırıp durabilir "o benim kendi doğrumdu, kendi doğrumu ifade edemeyecekmiyim?" diye. ama bu feryatlar, bağırmaktan başka bir mana elbetteki taşımaz.

    elbetteki bazı şeyleri redderken o şey hakkında bilgi sahibi olmak durumundasınız. olmasanız dahi reddetmenin de bir adabı olduğunu bileceksiniz. öyle palas pandıras ortaya zıplayıp" yok öyle şey, puhahah-zuhahah, nerde, yanındamıydın, gördün mü" tarzı zevzekliklerle bir şeyler ne reddedilir, ne de sorgulanır.

    bu tarz davranışlara bürünenler bu yetmezmiş gibi bir de üstüne diğerlerini tahammülsüzlük, sorgulamadan kaçmakla suçlarlar. yüzsüzlüğün bu kadarı son yıllarda ülkemizde normal davranış olarak addedilir oldu. öyle ya nasılsa yasak yok vur değerlere, ne kadar ince ince alaya alsan o kadar zeki derler, ahlaki kaideler zaten geçmişte kaldı, ağzına geleni söyle aklına geleni yaz.

    bu tarz insanlar kendi doğrularını ifade etmenin ne demek olduğunu, bir şeyi redderken nasıl reddedeceklerini bir daha düşünmeliler.



    forumun bu konuda yararı olduğu kanısındayım.yani üyelik süresi arttıkça böyle davranışlarda bulunan insanların düzeldiği görülüyor tabii burada yazdı ise

    ama şu da bir gerçek ki tartışmayı bilmeyen bir toplumuz.Tartışmak dendiği vakit hala bir çoğumuzun aklına hırdır gürdür bağırışmalardır geliyor

    Tartışmak kavga etmek için bir nevi ön kavga gibi kabul görüyor bizim toplumumuzda...

    bir nevi ön-sevişme gibi algılıyor belki de bilemem



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OğuzhanAhan -- 21 Temmuz 2007; 23:17:05 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: radyasyo_N


    quote:

    Orjinalden alıntı: Kant

    Ömer abi, ben Dünya'nın dışında bir yer kastetmiştim. Farklı bir mekânda yani...

    TuVNeRa, cinler bizimle aynı boyutta olmadıkları için herhangi bir madde ile onları hapsedemeyiz bence.

    Okuduklarıma göre böyle bir enerji var ve boyut değiştirebiliyorlar. Birde bu konuyla ilgili Sadettin Teksoy'un bir programı varmış. Cinlerler iletişim kurduğunu idda eden bir adamla canlı yayın yapmışlar(canlı yayın sadece Türkiye değil, birçok müslüman ülkede de yayınlanmış). Adam eline kağıt almış, herkes kağıda odaklanmış (-mışlı, -mişli oldu duyduğumu anlatıyorum ). Sonra kağıtta bir karartı oluşmaya başlamış ve önce Sadettin Teksoy ardından kameraman çığlık çığlığa kalmışlar. Ve ardından aylarca psikolojik tedavi görmüşler. Bununla ilgili bir bilgisi olan varmı merak ettim, ben bulamadım.


    Arkadaşlar, dürüst ya da samimi bulur musunuz bilemiyorum fakat hayatımda ilk defa böyle sıradışı bir şeye televizyonda da olsa tanık oldum ben. O bahsedilen kağıtta bir adet kaş-göz belirdi. Düzenli dokuya sahip olmayan herhangi bir yüzeye yeterince uzun süre bakıldığında gölgelenmeleri ve renk tonlamalarını bir cisme benzetmek mümkün olabilir; bulutlar gibi fakat buradaki olay inanın bana fark edilir derecede farklı idi.. Görünen kaş-göz ya bir film efektiydi ki o zamanlarda bir türk televizyonun böyle birşey yapabileceğini sanmıyorum ya da gerçekti.

    Bunları kalın yazılarla yazıyorum çünkü heyecanıma engel olamadım. @Kant bahsedince hatırıma geldi. Ama yine de açık söyleyeyim; ne kadar inandırıcı bulup şoke olsam da içimde ister istemez bir şüphe devam ediyor.




  • [cins] ben programı izlemedim Google grafiklerde arattım bir şey bulamadı, programın direk adını biliyorsan söyleyebilir misin?
  • O zamanlar Saadettin Teksoy'un programının ismi "Teksoy Görevde" idi galiba. Son programlarının ismi daha farklıydı. Adamın ilk artislik yapmaya başladığı program Teksoy Görevde idi. Kağıttaki cin olayı da bu isim altındaki programların birindeydi...

    Bunları buldum:

    teksoy@teksoy.net

    0 212 324 51 11
    0 212 324 46 16

    teksoy@stargazete.com



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi [cins] -- 22 Temmuz 2007; 0:16:00 >
  • soruyu yanlış soruyorsunuz.

    neye göre cinlerin varlığı? dine göre mi? hangi dine.. islamiyete mi? hıristiyanlığa mı? museviliğe mi?

    yoksa bilimsel verilere göre mi? hangi bilimsel verilere... cin dediğiniz şeyin varlığı kuran da iddia ediliyorsa, "kurana göre cinlerin varlığı mümkün müdür?" gibi bir soru sorun. onu tartışalım.

    "cinler var mıdır" şeklinde bir soru, bir ön kabulü gerçekmiş gibi sunmak, sonra da sonuca varmaya çalışmak demektir. buna havanda su döğmek denir...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi narada -- 22 Temmuz 2007; 2:53:21 >
  • "Cinler neden vardır?" dense tamam da "Cinler var mıdır?" cümlesinde bi önkabul göremedim ben...
  • şunu demek istiyor aklınca:
    "zaten Kur'ana göre şartlanmış cinlerin varlığını kabul etmişsiniz daha ne lafı döndürüyorsunuz, kendinizi şartlamışsınız bu şartlanmışlığınıza delil arıyorsunuz"

    demek istiyor, ama boş konuşuyor. kendi zanlarını yegane gerçekler zannediyor ve insanları yargılıyor. burada cinlerin varlığı yokluğu hakkında her türlü olasılık değerlendiriliyor. farkında değil. çok akıllıya, aklınca.
  • Yaratılanların en mükemmeli insandır...
    Lakin bu varlıklardan ameliyat ve de istihbarat gibi alanlarda da yararlanılmaktadır.

    Musallat olanları çeşitli yöntemlerle engellenmeye çalışılmaktadır.
    Sorulara cevap verebilirim.

    :)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: [cins]

    "Cinler neden vardır?" dense tamam da "Cinler var mıdır?" cümlesinde bi önkabul göremedim ben...


    "Cinler var mıdır?" cümlesinde elbetteki bir ön kabul yok.

    Ama arkadaşımız her taşın altından olmadık bir şeyler çıkarmayı çok sever.
  • insanın doğasında var, görmediği hisstemediği bişeyi yalanlamak. gözümle görmeden inanmam, görmek dediğimiz şey bizim bildiğimiz küçük bir renk skalası birde bilmediğimiz var. herkes kendi dünyasında yaşıyor, yani senin gördüğümle benim gördüğümün aynı olduğu kesin değil. hatta tammanası ile görme olayı çözülmüş bile değil.

    cin lere inanmak sadece islamiyette var. diğer dinlerde peri, şeytan gibi tanımlamalar var, fakat dini kitaplarında cinler hakkında birşey yazmaz. kısaca mülümanım diyen herkes cin lere inanmak zorunda.
  • Peki, onlar bizim hakkımızda ne düşünüyorlar hiç düşündünüz mü?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: [cins]

    "Cinler neden vardır?" dense tamam da "Cinler var mıdır?" cümlesinde bi önkabul göremedim ben...


    quote:

    Orjinalden alıntı: kung-fu61
    "Cinler var mıdır?" cümlesinde elbetteki bir ön kabul yok.

    Ama arkadaşımız her taşın altından olmadık bir şeyler çıkarmayı çok sever.



    emin misiniz?

    buraya bir topic açsam, şu soruyu sorsam örneğin: "elfler var mıdır?"

    bu sorunun hareket noktası ne olacaktır sizce? yüzüklerin efendisi kitabını okumuş ve bu okuyuşun ardından elflerin varlığını kabul etmiş biri olarak bir "ön kabulüm" söz konusu olmayacak mıdır?

    yüzüklerin efendisini okuyan ya da izleyen herkes "vardır" ya da "yoktur" diye konuşmaya başladıklarında, bu mantıkla her iki görüş de kendince haklı olmaz mı?

    sonuçta, her iki sorunun da tek DAYANAK NOKTASI, tek bir yere BAĞLI DEĞİL MİDİR? dersiniz ki, "yüzüklerin efendisi kurmaca bir kitap. böyle bir kurmacaya dayanarak böyle bir varlık ileri sürülemez." haklı olursunuz. peki ya sizin değer verdiğiniz kitabı da başka biri, sizin yüzüklerin efendisi kitabını değerlendirdiğiniz gibi, aynı şekilde nitelendiriyorsa?

    o zaman ne diyeceksiniz?

    konunun dayanak noktalarının açık olması, tartışılabilir olmasını ve tartışmanın bir zemine oturmasını sağlayacaktır. o nedenle, "neye göre cinlerin varlığı" sorusunun yanıtı önemlidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi narada -- 22 Temmuz 2007; 11:48:36 >




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.