Şimdi Ara

BOUN VS BİLKENT (İŞLETME-İKTİSAT) (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
50
Cevap
4
Favori
3.043
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • p0tus kullanıcısına yanıt
    İktisat için ve akademide ilerlemek istiyorsan bilkent kesinlikle en iyi seçim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Koç. Ortama ayak uyduramazsanız Boğaziçine geçersiniz bir form ile. Aksi mümkün değil ama.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • QualityDommage kullanıcısına yanıt
    İşletme-iktisat özelinde
    boun>koç

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Boğaziçine dair soruların için gelebilirsin..

    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    Selamlar arkadaşlar, Boğaziçi'nden çeşitli bölümlerden bir grup arkadaş 2020 tercih döneminde hem aday öğrenci arkadaşları buluşturmak hem de sorularını yanıtlamak için Discord sunucusu kurduk. Okula ve bölümlere dair her türlü sorularınız için sizi bekliyoruz. Linki aşağıya bırakıyorum.
    İyi forumlar
    --->https://discord.com/invite/FjJXYbW


    BOUN VS BİLKENT (İŞLETME-İKTİSAT)




  • Gsü işletme bitiren tanıdığım halihazırda işsiz.Kendisi daha önceden 3 farklı şirkette farklı departmanlarda staj yapmış birisi olarak iş arıyor ve halen yaptığı başvurulardan geri dönüt almış değil.Hocalarım işletmenin geleceği var mıdır? Uçsuz bucaksız derya olan işletmede kendimizi nasıl geliştirebiliriz görüşü olan var mı
  • dış güç D kullanıcısına yanıt
    Sana göre kardeşim. Fark yok , birinde imkanlar hayvan gibi, lüks ; diğeri orta

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • QualityDommage kullanıcısına yanıt
    Ha lüks ise koç büyüktür. Bu nasıl mantık. Birkaç öğrenci dışında adam akıllı öğrenci mi var orada???

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • explainer kullanıcısına yanıt
    Bu kişinin kendisiyle de alakalı ama işletme her zaman kabul görecek bir bölüm hayatın her alanında yönetime katılacak insan yetiştiriyor. Daha geniş ve güzel bir bilgi için Boğaziçi üniversitesinden bir hocanın yazısını atıyorum buraya:

    Merhaba,

    İşletme bölümüne hoşgeldiniz. Geliyorsunuz... Burada, Yönetim Bilimini
    öğreneceksiniz de, nedir bu “Yönetim Bilimi”? İşletme Bölümü Hazırlık
    Sınıfı Akademik Danışmanı olarak size biraz da bundan bahsedeyim
    dedim. Birinci sınıfa gelir gelmez, bu konuda özel bir “İşletmeye
    Giriş” dersi alacaksınız zaten. Bakalım benim anlattıklarımla ne kadar
    bağdaşacak?

    Bir defa, “İşletme” sadece şirketlere (“işletmelere”) yönelik bir
    kavram veya bilim değildir. Çünkü yönetilecek kurumlar, kar amacı
    gütmeyen sivil toplum örgütleri, vakıflar, politik partiler,
    belediyeler, devlet ve benzerleri de olabilirler. Yani Yönetim
    Bilimleri, sadece şirketlerle ilgili bir bilim dalı değildir. Burada
    öğrendiklerinizi, Greenpeace’de gönüllü projelerde de, HDP’nin bir
    seçim kampanyasında da, İstanbul Belediyesinin çöp toplama işlemlerini
    yönetirken de, ufak bir kahvehane açarken de, veya koca VESTEL’in
    elektronik veya beyaz eşya ürünlerini yönetirken de kullanabilirsiniz.

    İkinci olarak, madem ki işletme bilimi sadece ticari işletmeleri
    kapsamıyor, o zaman belki de buna “İşletme” demekten vazgeçmeliyiz
    biz. Sahiden de, ABD ve Avrupa’da fazlasıyla tutucu olan eğitim
    kurumları haricinde (hala Latince diploma veren, hala cüppelerle derse
    gidilen, bir zamanlarki yüksek değerlerini korumak için statikleşen
    üniversiteler haricinde) her üniversitede, “İşletme Fakülteleri” artık
    hep “Yönetim Fakülteleri” ile değiştirilmişlerdir. “İş İdaresi” veya
    “İşletme” okulları, veya genel “İdari Bilimler Fakülteleri”
    kalmamıştır artık. “İşletme” terimi artık geçmişte kalmıştır. Aslında
    siz burada “Yönetim” (“Management”) okuyacaksınız!

    Üçüncü olarak, Yönetim dalları say, say da bitmiyor aslında. Dolu
    değişik konu var. Finans var, pazarlama var, satış var, üretim var,
    operasyon yönetimi var, insan kaynakları var, halkla ilişkiler var,
    muhasebe var, planlama var, bilişim sistemleri yönetimi var, risk
    yönetimi var, girişimcilik var, örgütsel davranışlar var, yönetim
    stratejisi var, iş hukuku var, bilimsel yönetim (veya “yönetim
    bilimi”) var, kamu yönetimi var, var oğlu var! Bitmiyor. Bir de işin
    içinde bunları öğrenirken ayrıca bilmemiz gerekebilen matematik var,
    istatistik var, öngörme var, yöneylem araştırması var, ekonomi var,
    bilgisayarlar var, teknoloji var, psikoloji var, sosyoloji var, vesaire.

    Burada size çok kısa olarak bu dalların arasında doğrudan Yönetim ile
    ilgili olanlarının temel tariflerini veya amaçlarını anlatmaya
    çalışacağım.

    1. Her kurumun her ne başarmak istiyorsa onu başarabilmesi için bazı
    kaynaklara ihtiyacı vardır. Bu kaynakları elde etmek de çoğu zaman
    finansal kaynaklara (paraya) ihtiyaç yaratır. İşte “Finans”, bu
    parasal kaynakları yaratma kısmıdır işin. Parayı nereden bulacağız?
    Bankadan borç mu alalım, hisse senetleri mi çıkaralım, borç senetleri
    mi satalım? Para mı basalım?

    2. Her kurum içinde bulunduğu sektörde topluma onlar için önemli bazı
    değerler sunmak için vardır. Yaptığınız işin birisine bir şey ifade
    etmesi lazım. İşte “Pazarlama”, yaptığınız işe değer verecek grupları
    bulma, onları yaptığınızın değerine ikna etme dalıdır. Bunun içine
    reklamcılık da girer, promosyonlar da girer, yarattığınız değerleri
    ilgilenenlerin ayağına kadar doğru şekilde götürmek de.

    3. Her kurum bir şekilde kendini veya ürünlerini/hizmetlerini “satar”.
    AKP’nin gençlik kolları kapı kapı dolaşırlar, “alıcı” bulup kayıt
    altına almak için; telefon idaresi yüzlerce kişi çalıştırır hizmet
    isteyenlerin hizmet isteklerini kayda alıp sıralamak için. Bu alana da
    “Satış” alanı denir. Aslında Pazarlamanın bir kısmıdır.

    4. Tabi ki pazarlanacak, satılacak ne varsa, veya topluma ne sunmak
    topluma bir değer katacak ise, önce bu hizmet veya ürünlerin bir
    şekilde ortaya çıkması lazımdır. Pastayı veya arabayı nasıl
    üreteceksiniz? Güvenliği nasıl sağlayacaksınız? İşletmecileri nasıl
    yetiştireceksiniz? Bunlar, “Üretim” dalında öğrenilir. Ürün denen de,
    sinemaya gitmekten duyulan mutluluk bile olabilir. Bu anlamda,
    “üretim” herhangi bir operasyonun gerçekleşmesi ve ortaya bir değerin
    çıkmasıdır. Bu genel anlamda, “Operasyon Yönetimi” dalında işin
    nerede, nasıl, ne zaman, ne kadar yapılacağı, vs. tartışılır.

    5. Her kurumda hizmeti veya ürünü yaratmak için sadece finansal
    kaynaklara değil, insan emeğine de gerek duyulabilir. Öğretmen olmadan
    eğitim olmaz. Subay olmadan ordu olmaz. İşte “İnsan Kaynakları”,
    kurumun personelinin seçilmesi, işe alınması, yeteneklerinin
    geliştirilmesi, motivasyonu, değerlendirilmesi, gerektiğinde veya
    istediğinde işten çıkarılması kısmıdır işin.

    6. Günümüzde, her kurumun çevreye de, ortaklarına da bir toplumsal
    sorumluluğunun olduğu kavranmış ve kabul edilmiştir. Bu sorumluluğu
    yerine getirmek,halkla ve çevreyle ilişkilerinplanlanması ve
    düzenlenmesini gerektirir. İşte “Halkla İlişkiler” de kurumların
    halkın gözünde istenilen imajı yaratmasını sağlamaya yöneliktir.

    7. Her kurumun hesap verebilmesi lazım. Bir anonim şirketin var olan
    veya potansiyel hissedarlarına,veya vergi müdürlüğüne,karlılık
    derecesini şeffaflıkla yansıtması lazım. Veya devletin nereye ne
    ödenek çıkardığının halka veya halkın temsilcilerine
    (milletvekillerine) şeffaflıkla bildirilmesi lazım. İşte gelirlerin,
    giderlerin, varlığın hesaplanmasına “Muhasebe” diyoruz. Muhasebe,
    kurumun içinde gereksiz veya etkisiz harcamaları veya yöntemleri
    bulmak için, doğru seçimler yapabilmek için de gereken maliyet
    bilgisini ortaya koyar.

    8. Bir çok kurumda birçok planlama ünitesi de bulunur. Partilerin
    MYK’larından Gençlik Kollarına, üniversitelerin mütevelli
    heyetlerinden Kayıt İşlerine, değişik ilgi ve ekspertiz alanlarından
    gelen grup liderleri ve altlarındaki personel, her türlü (finansal,
    pazarlama, üretim veya insan kaynakları ile ilgili) stratejik,
    taktiksel veya operasyonel planı, kurumun misyonu ve vizyonu
    çerçevesinde, kurumun geçmişini ve şu andaki durumunu göz önüne
    alarak, ve gelecekteki dış faktörleri de öngörerek, bir şekilde
    planlarlar. Tabi ki buna da “Planlama” denir.

    9. Bütün bu kararları alabilmek için güvenilir bilgiye ihtiyaç vardır.
    Kompleks organizasyonlarda takip edilen veya ortaya çıkan günlük bilgi
    miktarı 10 binlerce veya 100 binlerce veriye varabilir. Bu verilerin
    bir ortamda düzenli ve güvenli olarak depolanabilmesi, istendiğinde
    bulunabilmesi, sentezleri, anlaşılabilir bir şekilde yöneticiye
    sunulabilmesi başlı başına bir yüktür. İşte bu işlevleri düzenleyen
    dala da “Yönetim Bilişim Sistemleri” adı verilir.

    10. Kurumlar her zaman belirsizliklerle dolu ortamlarda yaşarlar. Bu
    belirsizlikler, beraberlerinde bazen büyük riskler getirirler. Doğal
    afetlerin, kazaların, politik karmaşanın, devrimlerin yaratabileceği
    riskler karşısında nasıl karar alınacağı, bu risklere karşı kendinizi
    nasıl güvenceye alabileceğiniz veya sigortalayabileceğiniz, “Risk
    Yönetimi” dalının işidir.

    11. Bugün, her gün yepyeni organizasyonlar ortaya çıkmakta, her gün
    birçok şirket de ortadan kaybolmakta. Bunu temel sebeplerinden biri
    de, toplumun ilgi alanlarında veya tercihlerinde olan radikal ve çabuk
    değişiklikler. Var olan kurumların kurumsal hantallıklarıyla bu
    ekzantrik değişikliklere hemen cevap verebilmeleri zor olduğu için,
    meydan genellikle bu özel amaçla ortaya çıkan yeni, atik,
    kalıplaşmamış organizasyonlara kalır. İşte “Girişimcilik”, bu
    atılımlara denir.

    12. Her kurumun değişik biçimde bir organizasyonu olabilir. Örneğin,
    bazı örgütlerde değişik grupların eşdeğer hakları ve sorumlulukları
    vardır, bazılarında ise değişik gruplar arasında hep bir ast-üst
    ilişkisi vardır. Bunlara yatay ve dikey örgütler denir. Her kurumun
    nasıl organize edilmesi gerektiği ve bu çerçeve içinde kişilerin ve
    bölümlerin ilişkilerinin kapsamı, “Örgütsel Davranışlar” dalının
    konusudur.

    13. Her organizasyon kendisine bir “iş modeli” yaratır. Bu model,
    başarıyı nasıl yakalayacaklarının bir tarifidir. Örneğin bazı kurumlar
    yepyeni bir ürün veya hizmet yaratarak pazar paylarını yüksek tutmaya
    gayret ederler, bazı şirketler ise sadece yaptıklarını rakiplerinden
    biraz daha iyi yaparak pazar paylarını yüksek tutmaya gayret ederler.
    (Bkz. “Onlar konuşur, biz yaparız.”) “Strateji” alanı, bunlar gibi
    değişik kurum vizyon, misyon ve temel yaklaşımlarını irdeler.

    14. Her kurumun işleyişinde alınan kararları etkileyen bazı etik
    kısıtlamalar, yerel veya genel kanunlar ve yönetmelikler, hatta
    evrensel hukuk kuralları olabilir. Bunların araştırılmasına,
    anlaşılmasına ve uygulanmasına “İş Hukuku” ve “İş Etiği” dalları bakar.

    15. “Bilimsel Yönetim” dalı da, organizasyonlarda her alanda (Finans,
    Pazarlama, Üretim, vs.) karşılaşılan problemlerin çözülmesi için
    faydalı matematiksel modellerin geliştirilmesi, analizi ve çözümüne
    odaklanır. Her gerçeğin bir modeli kurulabilir. Bir model gerçeği ne
    kadar doğru yansıtıyorsa, modelin analizi de o kadar gerçeğin
    analizine, simülasyonuna eşittir ve bizi optimal kararlara götürür.

    Yeteri kadar vaktinizi aldım, ama çok şey öğrettim. Umarım bu
    bilgilerle neyin içine daldığınızın daha farkında olursunuz. Belki de
    yavaş yavaş, “Büyüyünce ben n'olcam?” sorusuna yönelirsiniz. Ama
    muhakkak kalbinizin istediği şeyi olun! Bu hayata bir defa geliniyor.

    Hepinize sevgiler,

    Dr. Sevket I. Gunter

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Aydınlattığınız için teşekkürler hocam

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.