Şimdi Ara

Atatürk'ün Bursa Nutku! gerçek mi, safsata mı? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
31
Cevap
0
Favori
3.577
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Geçenlerde bir vatandaşımız pkk yanlısı göstercilere havaya pompalıyla ateş etmişti.En güzel örneği bu galiba...













    Başbuğ66 ,o kişinin "Osmanlı" kelimesi görmesi yeterde artar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fetih -- 16 Kasım 2008; 22:19:20 >
  • Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Afet İnan tarafından verilen ve 23.1.1964’te Senato’da Milli Eğitim Bakanı İbrahim Öktem tarafından okunan cevap yazısı, nereden bulunabilinir arkadaşlar?

    Bu konuda bana yardımcı olabilicek var mı?
    İnanın bir ömür minettar olurum.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Fetih
    Geçenlerde bir vatandaşımız pkk yanlısı göstercilere havaya pompalıyla ateş etmişti.En güzel örneği bu galiba...

    sataşmanızı ciddiye almıyor ve alıntıladığım cümlenize cevaben,
    o "vatandaş"ın yaptığı "şehir eşkıya"lığından bir adım öteye gitmeyen bir davranıştır.

    Eğer o vatandaş o silahı alıp, ülkeyi nerede ise iç savaşa yönlendiren yönetime isyan etseydi ancak o zaman Bursa Nutku'nu düstur edindiği anlamına gelirdi.

    Halkın birbirine isyan etmesini değil, halkın kötü yönetime isyanını öğütler bursa nutku..
  • http://www.tumkitaplar.com/kitap/index.pl?kitap=97834

    Minnettar olmanıza gerek yok. Kuru bir teşekkürde yeter sn. Yazat.
  • pkk nın ve yandaşlarının amacı yönetim biçimini ,Atatürk'ün devrimlerini zayıflatmaya,yıkmaya yönelik bir hareketleri yok mu?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Fetih

    pkk nın ve yandaşlarının amacı yönetim biçimini ,Atatürk'ün devrimlerini zayıflatmaya,yıkmaya yönelik bir hareketleri yok mu?

    Bursa Nutku'nu baştan sona okuyunuz...sonra bir daha düşününüz..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    http://www.tumkitaplar.com/kitap/index.pl?kitap=97834

    Minnettar olmanıza gerek yok. Kuru bir teşekkürde yeter sn. Yazat.





    Çok teşekkürler.
    İlk fırsatta edineceğim bu kitabı.

    Emeğiniz için tekrar teşekkür ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yazat -- 16 Kasım 2008; 23:17:15 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Yazat

    Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Afet İnan tarafından verilen ve 23.1.1964’te Senato’da Milli Eğitim Bakanı İbrahim Öktem tarafından okunan cevap yazısı, nereden bulunabilinir arkadaşlar?

    Bu konuda bana yardımcı olabilicek var mı?
    İnanın bir ömür minettar olurum.





    Aynı eserden; sayfa 108-109-110-111
    Başkan-"Buyrun,Sayın Bakan"
    Milli Eğitim bakanı İbrahim Öktem;
    Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü ndeki bilgiler şöyledir:
    1-Rıza Ruşen Yücer in(Gazeteci) Atatürk e ait Birkaç Fıkra ve Hatıra adı altında yayımladığı 1947 tarihinde Atatürk e atfen yazılan sözler yukarıdaki gibi değildir. 1947 de yayımlanan metnin suerti ilişiktir, okuyacağım. O zaman gazeteciler tarafından not edilen bu sözlerin İçişleri bakanı Şükrü Kaya tarafından gazetelere intikali önlenmiştir.gerek Şükrü Kaya, gerekse Rıza Ruşen Yücer hayatta olmadıkları için bunları teşvik etmek mümkün olmamıştır.
    2- Ancak aynı konuşmaya şahit olan, yine gazeteci Musa Ataş tan edindiğimiz bilgiye göre bu sözler Atatürk tarafından söylenmiştir ve gazeteciler de mealen bunları not etmiştir.Buna ait vesikayı da birazdan okuyacağım efendim.3-Yine Bursa da o tarihte öğretmenler ve aydınlar arasında atatürk ün bu sözleri duyulmuş ve niçin biz de daha önce, yani Atatürk Bursa ya gelmeden harekete geçmedikdiye üzüntü duyduklarını ifade etmişlerdir.Bu bilgileri hulasa olarak arz ederken Enstitümüzde bu mesele ile ilgili dosyamızın isteyen muhterem zevatın tetkikine açık olduğunu bildirir saygılarımı sunarım.
    Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof.Dr.Afet İnan.
    Rıza Ruşen Yücer, Atatürk e Ait Bir kaç Fıkra ve Hatıra,Şaka Basımevi,1947 sayfa 5.
    "O akşam çekirge yolundaki kçşkte Atatürk eyemek verildi,sofrada 113-14 kişi vardı. O günkü hadiseden dolayı Atatürk ün gönlünü almak üzere bu 13 kişiden birisi, "efendim " diye söze başladı."Bursa gençliği bu hadiseyi hemen bastıracaktı. Fakat zabıta ve adliyeye olan güvenimizden ötürü"... devam edemedi.Atatürk bir işaretle sözünü kesti."Bursa gençliği ne demek" diye biraz sert sordu."Memlekette parça parça,yer yer gençlik yoktur.Sadece toplu olarak Türk gençliği vardır." Sonra Türk gençliğinden ne anladığını şöyle tarif etti." Türk gençliği inkilapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Onların lüzumuna ve doğruluğuna herkesten çok inanmıştır, rejim ve inkilapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük, en büyük bir kıpırtı veya hareket duydu mu bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecek; hemen müdahale edecektir.El ile taş ile sopa veya silahla, neyi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.Polis gelecektir,asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç,polis henüz inkilap ve Cumhuriyetinpolisi değildir diye düşünecek fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkum edecektir. Yine düşünecek,demek adliyeyi de ıslah etmek ve rejime göre düzenlemek lazımdır. Onu hapse atacaklar, kanun yolundan itirazını yapmakla beraber bana, İsmet paşa ya, meclis etelgraflar yağdırıp haksız ve suç olduğu için tahliyesine çalışılmasıi kayırılmasını istemeyecek;diyecek ki,ben inan ve kanaatim icabı yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım,eğer buraya haksız olarak gelmişsem ve bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir." Atatürk gözlerini sofradakilerin yüzlerinde dolaştırdı."İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği" dedi.
    Bursalı gazeteci Musa Ataş "Bu konu üzerinde Rıza Ruşen yücer in kitabında çıkan bir yazıdaki konuşma doğrudur,fakat o da mealen almış,hepsini yazamamıştır,en derin saygılarımla. Musa Ataş."
    Bu vaka üzerine Büyük Atatürk ün yaptığı üç konuşmadan en mühimi olan belediye Meclisi salonundaki gençliğe yaptığı hitabesini yine gazeteci Musa Ataş a atfen ifade ediyorum. Musa Ataş mealen hafızamda sakladım,diyor. Orada Atatürk gençliğe hitaben demiş ki,"Bu hadise mühim,fiili bir hareket değildir.İrticai mahiyeti de toktur.
    Fakat size şunu bildireyim ki,meşhur Menemen irticai hadisesi inkilaplarımıza karşı yöneltilen bir hareketi önleyecek Türk gencini mevcut olduğunu göstermiştir.Kubilay.." dedi."genç ve idealist bir yedek subay,kendini bu uğurda feda etmiştir.onu örnek alın. herhangi irticai hareket olursa bunun karşısında daima siz bulunacaksınız. Çünkü inkilaplarımızı ve tTürkiye cumhuriyeti ni size emanet ettim. Hangi şartlar altında olursa olsun hiçbir devlet kuvvetine dahi dayanmadan bunları siz koruyacaksınız Alacağınız kuvvet bütün Türk milletinindir, böyle hareketlerde sizi pervasızca dahi olsun bunların karşısında görmek Türk milletinin de en büyük inancıdır."Bu konuşmadan sonra gençler Atatürk ü hararetle alkışladılar."Yolundayız Paşam" dediler.
    Atatürk ikinci konuşmasını Çelik Palas yanındaki bir yemek esnasında yaptı ve dedi ki:
    "Devletin jandarması vardır,adliyesi vardır polisi vardır. fakat yalnız buna güvenerek pasif kalmaması lazımdır. Böyle hareketler karşısında daima gençleri önde görmek isterim.Gençlik inkilaplarımızın bekçisidir."
    Üçüncü konuşmasını da bizimle yaptı,yani gazetecilerle.Üç gazeteci idik,bu bir din meselesi değil, irticai hareket de değil,bir dil meselesinden ibarettir."
    Arz ederim.
    --------------------------------------
    Akabinde Başka sözü Şahingiray a verir.




  • Zaten elimizde Nutuk, binlerce imzalı belge, sağlığında verdiği demeçler, fotoğraflar ve meclis tutanakları varken Atatürkçü düşüncenin Bursa nutkuna ihtiyaci kesinlikle yoktur.
    Bazıları tarafından inkar edilen Balıkesir Hutbesine ait fotoğrafları bile vardır, Bursa Nutkuna ait tek bir fotoğraf bile yoktur.

    Var olduğu öne sürülen Bursa Nutku Atatürk vefat ettikten 8 yıl sonra ortaya çıkmıştır. Daha önceleri hiç bir yerde görülmemiş ve yayınlanmamıştır. Arşiv niteliği yoktur, o metni tutan yazarı haricinde ortada hiç bir şahidi yoktur. Tek bir kişiye inanmak ne kadar sağlıklı olur bilemem. Bence Kemalizmi sulandırmak isteyenler Atamızın adına bu metni kendi çıkarları doğrultusunda yazmaya cürret etmiş olabilirler.


    Otorite olarak kabul edilen bir Atatürkçü bilim adamı olan Prof. Sina Akşin 'in araştırmasına bakın. (Prof. Sina Akşin, Çağdaş Türk Diplomasisi, Sempozyum, Türk tarih Kurumu, sh. 277).
    Atatürkçü bilim adamı Prof. Sina Akşin'e göre Atatürk'ün Bursa Nutku gerçek değil, uydurmadır.


    Cumhuriyet tarihimizle ilgili önemli eserlere imza atmış araştırmacı yazar Mahmut Goloğlu 'nun eserlerinden birine bakalım. "Tek Partili Cumhuriyet (1931-1938)" isimli eserinde bu konudan bahsediliyor ve diğer eserinden alıntı yapıyor. Bu kitaba göre;

    quote:

    1 Şubat 1933 tarihinde Bursa Ulucami 'de ezanın Türkçe okunmasına tepki gösteren bir grup gösterici, valinin evinin önünde gösteri yapınca, bu olay Ankara'ya "gericilerin bir ayaklanması" olarak aktarılmış. O sırada İzmir'de olan Atatürk bazı yetkililerle 5.2.1933 günü Bursa'da buluşarak olayı soruşturmuş; savcı, hakim ve müftüye görevlerini savsakladıkları gerekçesi ile işten el çektirilmiştir. Soruşturma sonunda olayın ayaklanma denecek kadar büyük olmadığı sonucuna varılarak hemen o gün Atatürk'ün resmi tebliği yayınlanmıştır. Resmi tebliğ aynen şöyledir;

    "Bursa'ya geldim. Olay hakkında ilgililerden bilgi aldım. Olay, aslında çok önemli bir olay değildir. Herhalde bilgisiz gericiler Cumhuriyet Adliyesinin pençesinden kurtulamayacklardır. Olaya özel bir önemle eğilmemiz, dinin siyasete ya da herhengi bir kışkırtmaya vesile edilmesine hiç müsamaha etmeyeceğimizin bir daha anlaşılması içindir. Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. Kesin olarak bilinmelidir ki; Türk milletinin ulusal dili ve ulusal benliği bütün yaşantısında onun hizmetinde bulunacak ve onun temeli olarak kalacaktır."


    Resmi kayıt ve belgelere göre Bursa olayı burada bitmiştir ve Atatürk aynı gün Mudanya 'ya, oradan Gülcemal Vapuruyla İstanbula dönmüştür. Yıllar sonra Atatürk 'ün Bursa 'da gençliğe bir nutuk verdiği söylentileri çıkarılmışsada yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda bu söylentilerin asılsız olduğu tespit edilmiştir. (Bakınız; Mahmut Goloğlu, Tek Partili Cumhuriyet, Sh. 89-90, KaliteMatbaası, Ankara1974)

    Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet tarihi ile ilgili çok sayıda araştırma ürünü kitabı olan Atatürkçü bir yazarın Bursa Nutku ile ilgili görüşü böyledir arkadaşlar. Bursa Nutkunun gerçek olduğunu ısrarla iddia edenler genelde ciddi bir kaynak göstermeden konuya daha çok ideolojik yaklaşarak nutku kendilerine dayanak yapmaya çalışmaktadırlar. Bazı ideolojik yaklaşımlı uzmanları dayanak göstererek Türk Tarih Kurumu ve bazı enstitülerden kararlar aldıkları düşünülmektedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ÇakırEfe -- 17 Kasım 2008; 5:12:43 >




  • Vikipedi sanal ansiklopedisine baktım. Orada bu bilgilerin çoğu var. Ayrıca tarihçi araştırmacı Mustafa Armağan'a ait şu makale de var:

    Bursa Nutku'nun uydurma olduğunu savunanlardan biri olan Tarihçi Mustafa Armağan, bir makalesinde şunları yazmaktadır:
    Hadisenin cereyan ettiği günlerde basında tek kelimeyle olsun söz edilmeyen -ki o zamanlar Atatürk'ün her sözü anında zaptedilirdi- bu nutku, yaklaşık 15 kişi olduğunu bildiğimiz toplantıya katılan zevat da yalanlar (mesela Kılıç Ali ile Yusuf Hikmet Bayur). Katılanların yalanladıkları, nöbetçi defterinde kaydı bulunmayan, gazetelerde esamisi okunmayan, Anadolu Ajansı'ndaki beyanatta zikri geçmeyen bu nutkun Atatürk'e ait olması mümkün değildir. Hatta bazılarına göre, Stalin'in Komünist Gençliğe Hitabı'ndan alınıp Atatürk'e yamanmıştır.
    Sonradan Bursa Nutku adıyla meşhur olacak bu metin ilk kez 1947'de Rıza Rüşen Yücer'in Atatürk'e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra adlı kitabında görülürse de, Celal Bayar tarafından 1949'da İzmir'de yapılan II. DP Büyük Kongresi'nde okutulmasına kadar yine kimsenin ilgisini çekmez. Bayar'ın menfaatlerine bir eldiven gibi uymaktadır. Nutuk'ta 'Madem gerici CHP'yi adalet durdurmuyor, o halde gençlik yönetime el koymalıdır' mesajı bağırmaktadır. Ne var ki, nutku alkışlayan DP'liler, hasımlarının eline ne denli tehlikeli bir silah uzattıklarının farkında değillerdir.
    9 yıl sonra bu defa CHP yanlısı Ulus gazetesine basılmış olarak görürüz onu. Bu defa amaç, DP'yi tehdittir. 'Gençlik, iktidara rağmen kanun-nizam dinlemeden rejimi korumak adına idareye el koyacaktır' mesajı çınlar. Tartışma alevlenince Cumhuriyet Savcısı Ulus gazetesi hakkında soruşturma açar. DP'nin bu nutku daha önce okuttuğunun ortaya çıkması üzerine ise Menderes'in baskısıyla savcılık takipsizlik kararı verir ve hadise kapanmış görünür. Ancak bir kere kılıfından çıkan silah belden bele dolaşmaya kararlıdır.


    Bursa Nutku nasıl resmileştirildi diye düşünenler olabilir. Buyrun "Bursa Nutku" nun resmileştirilme hikayesi:

    1975 yılında Cafer Tanrıverdi tarafından yazılı metin olarak halka dağıtıldı. Bursa Nutku, bu defa savcılığa verilmekle kalmadı; ağır cezalık oldu Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yürütülen davada, bilirkişiye başvuruldu. Dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve Öğretim Üyesi Sami N. Özerdim mahkemeye Bursa Nutku metninin Atatürk'e ait olduğuna dair görüş ve belge sundular. Mahkeme de, sadece bu bilirkişilerin görüşü paralelinde karar aldı ve böylece Bursa Nutku'nun Atatürk'e aitliği iki kişinin görüşüyle yasallaşmış oldu.




  • ROMA!

    Romulus= Roma Ulusu= Katolikler!

    Rumulus= Rum Ulusu= Ortodoks Rumlar ve Ortodoks Sünniler.

    Katolikler: Kutsal (Kut-sal, Kut) İsa (adam, ata) derler ve Ata Erkilliği savunurlar!

    Ortodokslar: Kutsal (Kut-sal, Kut) Meryem ANA, Sünniler= Cennet ANALARIN ayağının altında derler. Kut ANADIR!

    Batı Türkleri ATA ERKİLLİKLE suçlarken, kendi ATA ERKİLLİKLERİNİN üstünü ürtmektedir!

    "Papa ATTİLA'nın karşısına çıkar ve (Attila'nın papalıktan) kendisinin çekilmesine ikna eder. O da Loup gibi, Aignan gibi, Paris'in KORUYUCUSU Nanterreli (mi, Meryem ANASI'mı) güzel kız gibi AZİZ BÜYÜK LEON adıyla ERMİŞLER LİSTESİNE EKLENMİŞTİR. Troyes'de, Lutesya'da, ROMA'da yaşanan bu dört mucize, tarihin ATTİLA için FAZLASIYLA YAVER GİTTİĞİNİ GÖSTERİYORDU... O DA Hıristiyanlık dünyasının, TANRI NAMINA KONUŞAN herkese karşı korku ve saygı duyan...Hıristiyanlığın gücünü iyi kavramış, imparatorluk içindeki GELECEĞİNİN bu DİNE BAĞLI OLDUĞUNU anlamıştı. (444-447). ATİLLA'nın geçtiği her yerde, SANKİ ayağının bastığı yerde AZİZLER BİTİYORDU..."




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.