Şimdi Ara

Atatürk hakkında bir kaç sorum var.. (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
89
Cevap
0
Favori
2.331
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: My Life Without Me

    Atatürke laf uzatabilecek cesareti kendinizde nasıl buluyorsunuz. Bu laflarını ancak klavye artistliği ile söylersin. Yüzümüze söylemeye gücün yetmez. Senin gibi istisnalar olacaktır fakat istisnalar türkiyenin Kemalist olduğu gerçeğini bozmaya yetmez.
    Kemalist Türkiye



    Ne bekliyosunki
    kuyruk acıları var menemenden kalma
  • Sana Atatürk'ü masoncu yahudici veya ingiliz ajanı olarak tanıtanlara şunları sor; senin tayyipin neci habire amerikalaradan icazet aldığı için amerikancımı? veya yahudilerle kapalı kapılar arkasında hesaplar yaptığı için yahudicimi? öte yandan Gül'ün neci ingilizcimi?
    hangisinin arkasında amerika hangisinin arkasında ingiltere desteği var acaba?Kraliçe elizabet neden çıktı geldi ta bağrına kalbinin üstüne HAÇ madalyası taktı Gül'e acaba?
    bunları sor bakalım onlara?

    birbirlerinin hanımlarının arasındaki soğukluğun kaynağı nedir kendi aralarındaki güç çatışmaları olmasın sakın? birde bunları düşün bakalım.Hadi şimdi iyi uykular



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi WarSaw -- 22 Mayıs 2008; 2:06:01 >
  • git gide ar sınırları aşılıyor. yavaş yavaş bu noktaya kadar getirdiler. yakında hakaret etmekten de utanmayacaklar.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: svai


    quote:

    Orjinalden alıntı: 15Haziran2006

    Ben Atam dediğimin herşeyini tarih kitplarında okumak isterim. Derslerimde de anlatılsın.. Atatürk´ün dedesi şudur diye.. Bir Atatürk varmış diye başlıyor Türkiye Cumhuriyeti tarihi.



    Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi ATATÜRK ile başlar.

    ondan öncesi Osmanlıdır.Dedesi Osmanlı'da yaşadı.Normal sıradan bir insandı ve öldü.

    Atatürk'ü şu ankilerin yaptıı gibi memleketi satıyor gibi göstermenede yazıklar olsun diyorum başka birşey demiyorum.

    Demekki sen hiç tarahini araştırmamışsın.Atatürk boşunamı kurdu Türk Tarih Kurumu'nu?Türkler'in yani bizim tarihimiz çook eskiye dayanır.Biz asil bir milletiiz.Osmanlıykende Türk'dük.Hun Devleti ikende.Göktürk'ler zamanındada.Selçuklular zamanındada.Türkiye olduğu zamanda Türk'üz Türk kalacağız.




  • Atatürk annesini sever miydi?
    Severdi herhal, kim sevmez? Fakat aralarında ciddi bir çatışma olduğu da gerçektir.
    Çünkü gümrük memuru Ali Rıza Bey'in erken ölümü üzerine Zübeyde Hanım yeniden evlenmiş, küçük Mustafa ile küçük Makbule'ye üvey baba gelmişti... Selanik Gümrük Başmüdürü Ragıp Bey... Babalarının amiri!
    Ali Rıza Bey'in bir dönem memurluğu bırakıp kereste ticaretiyle iştigal ettiği de bilinir.
    Hani şu son yıllarda kamuoyumuzda dağları taşları inleten Fikriye Hanım var ya, Atatürk'ün üvey babasının kardeşinin kızıdır! Yani hısımıdır, üvey kuzini sayılır...
    Atatürk'ün bu olaydan dolayı Zübeyde Hanım'ı "hiç affetmediği" ve evden kaçarak askeri okula yatılı öğrenci yazıldığı da bilinir.
    Sonra da ara ara, az görüştüler... İzinli çıktığı sıralarda...
    Suriye cephesinden döndüğünde de Atatürk, annesinin Akaretler'deki evinde kısa bir süre kaldı. Oradan annesiyle "tartışarak" ayrıldığı, arkadaşı Salih Fansa'nın Tepebaşı'ndaki evine geçtiği, birkaç gün de o evin tam karşısında yer alan Pera Palas'ta kalıp Fansa'nın eşinin bulduğu bir kiralık eve, Şişli'de dul bayan Madam Kasapyan'ın evine çıktığı bilinir. Ünlü ev... Bahçe içinde, "müstakil", kirası çok yüksek, tam on dört lira! (Bahçe bugün kaldırım.)
    Ev sahibesi bazı kaynaklarda Madam Osepyan, bazı yerlerde "Rum madam" olarak da geçer. (Atatürk'ün bir Ermeni'nin evinde oturduğunun bilinmesi istenmemiş galiba!) Bu dönemin bilgileri epey karışıktır, "bilinçli" olarak mı karıştırılmıştır, ahmaklıktan dolayı mı, emin değilim.
    Annesini ve kız kardeşini de Şişli'ye, yanına almıştı, sonra Samsun'a gitti (Zübeyde ve Makbule Hanımlar tekrar Akaretler'e döndüler, çünkü oranın kirası bir liraydı), annesini ancak üç yıl sonra görebildi. Bu kez Ankara'ya aldırdı. Zübeyde Hanım orada da fazla oturamadı, İzmir'in kurtarılışından hemen sonra İzmir'e (biraz da "kız bakmaya", yani Latife Hanım'ı yakından tanımaya) gitti... Bu İzmir gezisine de sonradan "sağlık nedenleriyle" diye bir kulp takılmıştır, bu kez Latife Hanım'ı tarihten silmek için...
    Fakat oğlunun evlendiğini göremeden vefat etti. Atatürk, Zübeyde Hanım'ın ölümünden on beş gün sonra Latife Hanım'la evlendi. Her şey çok çabuk olup bitmişti.
    Ertesi yıl da Fikriye Hanım intihar etti.
    Eskiden bunlar konuşulamaz, yazılıp çizilemezdi bu ülkede...
    En basit bir tarih kitabından bile kolaylıkla okunabilecek bu basit bilgiler unutturulmak isteniyordu, çünkü Atatürk "uzaydan gelmişti" ...
    Küçük yaşta kuşpalazından ölmüş Fatma, Ahmet ve Ömer adlı bir ablasıyla iki ağabeyi, bir de veremden ölmüş küçük kız kardeşi (Naciye) olduğu bile titizlikle saklandı yeni kuşaklardan!
    Eee, bunları bilmek ya da hatırlamak neyi değiştirir?
    Atatürk'ü daha çok sevmemizi sağlar.
    Gerçi Atatürk hayatının ilk döneminin fazla kurcalanmasını istememiş, Nutuk'ta her şeyi 19 Mayıs 1919 günü başlatmıştır ama, üvey baba getirdiği için anasına kızan bir yetim çocuk, bana çok daha sevimli, çok daha sıcak geliyor.
    İçki içen, seven, sevilen, yürekler yakan, evlenen, boşanan bir Atatürk, İNSAN ATATÜRK'tür.
    Olimpos (pardon, Çankaya) dağında oturan bir tanrı değil, sabaha karşı üst kattan eşinin "çok içtin Kemal, yat artık" diye seslendiği bir önder benim önderimdir.
    Çünkü bizim hanım da bana öyle diyor!
    Hele durun bakalım, insanlar, Selanik'te "Atatürk'ün doğduğu ev" olarak yutturulan o evin aslında üvey babası Ragıp Bey'in evi olduğunu öğrenince ne yapacaklar?
    Böyle böyle soğuttunuz insanları Atatürk'ten be! Yalan üzerine kurulu her şey bu ülkede.

    ENGİN ARDIÇ




  • MAKBÛLE ATATÜRK
    Engin Ardıç/Akşam (18.08.2007)

    Atatürk’ün bir üvey babası ve üvey kardeşleri olduğunu yazdığım zaman kıyametler kopmuştu...

    Tepkiler küfür düzeyinde kaldılar (yaşlı bir kurt bana “sapık” dedi), kimse başka hiçbir şey yapamadı, çünkü yazdığım gerçekti.

    Bu son derece basit, önemsiz, sıradan gerçek, Atatürk’ü “gökten inmiş bir uzaylı” gibi görmek ve göstermek isteyenleri çok sıkıntıya sokuyordu...

    Dahasını da söyleyeyim... Atatürk’ün, çok küçük yaşta ölmüş üç kardeşi, üç öz kardeşi daha vardır: Bir ablası, Fatma, iki de ağabeyi, Ömer ve Ahmet!... Fatma veremden, diğerleri su çiçeğinden ölmüşler.

    Tepkiler hem “putlaştırma” gerçeğini doğruladılar, hem de “yüzde 46.6 olayını” açıkladılar.

    Atatürkçü geçinen bazı ahmaklar bu kafada gittikleri sürece, o yüzde var ya o yüzde... Seksene de çıkar.

    Bugünlerde bir Latife Hanım tartışmasıdır gidiyor, aykırı adamım ya, benim de aklıma hanımlardan Makbule Hanım geldi.

    Hani şu, Atatürk’ün, çocukluğunda çiftlikte birlikte kargaları kovaladığı kızkardeşi... Atatürk’ten altı yaş küçük.

    Makbule Hanım, tarihten silinmek, unutturulmak istenmiş bir hanımdır. (Dan Brown okuyucuları, Mecdelli Meryem’i hatırlayınız!)

    Çünkü Büyük Kurtarıcı’nın “sıradan ölümlüler gibi bir kızkardeşinin olması” fikri, faşistleri rahatsız ediyordu... Üstelik Makbule Hanım, 1930 yılında ağabeyinin, kimine göre emirleri, kimine göre telkinleri sonucu Serbest Fırka’ya girmişti, bu da ayrı bir rahatsızlık nedeniydi...

    Makbule Hanım, 1934 yılında “Atadan” soyadını aldı. Akla yakın ve doğal olan, onun da Atatürk soyadını alması değil miydi? Kızkardeşiydi yahu, öz be öz, ana bir baba bir kızkardeşi!

    Fakat hayır, hiçkimse, öz kızkardeşi bile onunla aynı soyadını alamazdı, onun yüceliğine ortak olamazdı...

    Peki, Atatürk Latife Hanım’dan soyadı kanunundan dokuz yıl önce boşanmamış olsaydı, Atatürk’ü kıskıvrak çembere almış, onun adına olmadık dümenleri çeviren faşistler ne halt edeceklerdi?

    Aynı gerekçeyle, Atatürk’ün nikâhlı eşine de “aynı olmayan ama çağrıştıran bir soyadı” mı uyduracaklardı?

    “Atanınki” falan gibi?... Ya da, Latife Uşaklıgil Ataeş... Latife Uşşakizade Atayarısı...

    1934 yılında Zübeyde Hanım hayatta olsaydı ona ne diyeceklerdi, “Ataana” falan mı?

    Ayrıca Makbule Hanım niçin “Atadan” oluyormuş? Soyadının, ille değişik olması gerekiyorsa, “Alirızadan” olması daha akla yakın değil midir?

    Neyse ki hemen ertesi yıl Makbule Hanım, Mecdi Boysan’la evlendi ve Makbule Boysan oldu, konu kapanıverdi.

    Benim aklıma takılan bir başka mesele daha var...

    Atatürk’ün Latife Hanım’dan bir oğlu olsaydı, Recep Peker ve İsmet İnönü, Türk faşizminin bu iki mümtaz şahsiyeti ne yapacaklardı?

    Atatürk’ün muhayyel oğluna Ahmet, Mehmet gibi bir isim yakıştıramıyorum. Ben olsam “Bozkurt” koyardım.

    Bozkurt Atatürk!

    Ama olamazdı değil mi, kızkardeşi taşıyamadığı gibi, Atatürk’ün öz oğlu da bu soyadına layık görülemezdi. Sonra, neme lazım, “hanedanlık manedanlık” çıkardı. (Ama Erdal İnönü, İsmet İnönü “postuna” geçebiliyor, orada bir sakınca yok.)

    O zaman... Atasoy mesela!... Mustafa Kemal Atatürk’ün oğlu Ertürk Bozkurt Atasoy!

    Eh, soyadı “kanunla verilirse” böyle olur. 1934 yılında birbirine dargın olan kardeşlerin de apayrı soyadları “aldıkları” görülmemiş midir? Rahmetli büyükbabam Ergün soyadını istemiş, nüfus memuru “o alındı” deyince sinirlenmiş, “peki o zaman sırada ne varsa ver gitsin” demiş, sırada da Ardıç varmış... Büyükbabam nüfus dairesine belki de bir saat önce gitmiş olsa, bu yazıyı Engin Ergün imzasıyla okuyacaktınız!

    Yani bendeniz öyle “Ardıçîzadelerden” falan değilim.

    Ayrıca ne yapayım, büyük yazarlar hükümetle cumhurbaşkanıyla uğraşıyorlar, bendeniz küçük yazar olduğum için kafamı buna benzer konulara takıyorum.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: ares_turk

    MAKBÛLE ATATÜRK
    Engin Ardıç/Akşam (18.08.2007)

    Atatürk’ün bir üvey babası ve üvey kardeşleri olduğunu yazdığım zaman kıyametler kopmuştu...

    Tepkiler küfür düzeyinde kaldılar (yaşlı bir kurt bana “sapık” dedi), kimse başka hiçbir şey yapamadı, çünkü yazdığım gerçekti.

    Bu son derece basit, önemsiz, sıradan gerçek, Atatürk’ü “gökten inmiş bir uzaylı” gibi görmek ve göstermek isteyenleri çok sıkıntıya sokuyordu...

    Dahasını da söyleyeyim... Atatürk’ün, çok küçük yaşta ölmüş üç kardeşi, üç öz kardeşi daha vardır: Bir ablası, Fatma, iki de ağabeyi, Ömer ve Ahmet!... Fatma veremden, diğerleri su çiçeğinden ölmüşler.

    Tepkiler hem “putlaştırma” gerçeğini doğruladılar, hem de “yüzde 46.6 olayını” açıkladılar.

    Atatürkçü geçinen bazı ahmaklar bu kafada gittikleri sürece, o yüzde var ya o yüzde... Seksene de çıkar.

    Bugünlerde bir Latife Hanım tartışmasıdır gidiyor, aykırı adamım ya, benim de aklıma hanımlardan Makbule Hanım geldi.

    Hani şu, Atatürk’ün, çocukluğunda çiftlikte birlikte kargaları kovaladığı kızkardeşi... Atatürk’ten altı yaş küçük.

    Makbule Hanım, tarihten silinmek, unutturulmak istenmiş bir hanımdır. (Dan Brown okuyucuları, Mecdelli Meryem’i hatırlayınız!)

    Çünkü Büyük Kurtarıcı’nın “sıradan ölümlüler gibi bir kızkardeşinin olması” fikri, faşistleri rahatsız ediyordu... Üstelik Makbule Hanım, 1930 yılında ağabeyinin, kimine göre emirleri, kimine göre telkinleri sonucu Serbest Fırka’ya girmişti, bu da ayrı bir rahatsızlık nedeniydi...

    Makbule Hanım, 1934 yılında “Atadan” soyadını aldı. Akla yakın ve doğal olan, onun da Atatürk soyadını alması değil miydi? Kızkardeşiydi yahu, öz be öz, ana bir baba bir kızkardeşi!

    Fakat hayır, hiçkimse, öz kızkardeşi bile onunla aynı soyadını alamazdı, onun yüceliğine ortak olamazdı...

    Peki, Atatürk Latife Hanım’dan soyadı kanunundan dokuz yıl önce boşanmamış olsaydı, Atatürk’ü kıskıvrak çembere almış, onun adına olmadık dümenleri çeviren faşistler ne halt edeceklerdi?

    Aynı gerekçeyle, Atatürk’ün nikâhlı eşine de “aynı olmayan ama çağrıştıran bir soyadı” mı uyduracaklardı?

    “Atanınki” falan gibi?... Ya da, Latife Uşaklıgil Ataeş... Latife Uşşakizade Atayarısı...

    1934 yılında Zübeyde Hanım hayatta olsaydı ona ne diyeceklerdi, “Ataana” falan mı?

    Ayrıca Makbule Hanım niçin “Atadan” oluyormuş? Soyadının, ille değişik olması gerekiyorsa, “Alirızadan” olması daha akla yakın değil midir?

    Neyse ki hemen ertesi yıl Makbule Hanım, Mecdi Boysan’la evlendi ve Makbule Boysan oldu, konu kapanıverdi.

    Benim aklıma takılan bir başka mesele daha var...

    Atatürk’ün Latife Hanım’dan bir oğlu olsaydı, Recep Peker ve İsmet İnönü, Türk faşizminin bu iki mümtaz şahsiyeti ne yapacaklardı?

    Atatürk’ün muhayyel oğluna Ahmet, Mehmet gibi bir isim yakıştıramıyorum. Ben olsam “Bozkurt” koyardım.

    Bozkurt Atatürk!

    Ama olamazdı değil mi, kızkardeşi taşıyamadığı gibi, Atatürk’ün öz oğlu da bu soyadına layık görülemezdi. Sonra, neme lazım, “hanedanlık manedanlık” çıkardı. (Ama Erdal İnönü, İsmet İnönü “postuna” geçebiliyor, orada bir sakınca yok.)

    O zaman... Atasoy mesela!... Mustafa Kemal Atatürk’ün oğlu Ertürk Bozkurt Atasoy!

    Eh, soyadı “kanunla verilirse” böyle olur. 1934 yılında birbirine dargın olan kardeşlerin de apayrı soyadları “aldıkları” görülmemiş midir? Rahmetli büyükbabam Ergün soyadını istemiş, nüfus memuru “o alındı” deyince sinirlenmiş, “peki o zaman sırada ne varsa ver gitsin” demiş, sırada da Ardıç varmış... Büyükbabam nüfus dairesine belki de bir saat önce gitmiş olsa, bu yazıyı Engin Ergün imzasıyla okuyacaktınız!

    Yani bendeniz öyle “Ardıçîzadelerden” falan değilim.

    Ayrıca ne yapayım, büyük yazarlar hükümetle cumhurbaşkanıyla uğraşıyorlar, bendeniz küçük yazar olduğum için kafamı buna benzer konulara takıyorum.



    Engin Ardınç har,ka bir yazar tebrik ediyorum kendisini.bundan 1 ay önce yine aynı doğrultuda bir yazı yazmısştı onuda okumanı tavsiye ederim.

    Bunlar gerçekler ama bazı yalancı Atatürkçü gecinenler onu iyice putlaştırmaya calışan Atatürk üzerinden siyaset yapan kimseler yine işlerine geldiği gibi yorumlayacaklardır



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi teylo1987 -- 22 Mayıs 2008; 9:48:37 >




  • Hocam sonsuz teşekkürler. 3 defa okudum iş yerindekilerlede paylaştım. Şahane bir yazı emeğine sağlık
    quote:

    Orjinalden alıntı: Plan-M

    ULU ÖNDER YÜCE ATATÜRK'ÜN SOY AĞACI (Cumhuriyetimizin Kurucusu Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Şeceresi) Sultan Murat Hüdavengidar zamanında başlamak üzere, bütün Türk Devleti padişahlık döneminde, Rumeli'yi Balkanlar'ı ve Avrupa'yı Türkleştirmek için soyunda ve sopunda hiçbir karışım olmayan Türk ailelerinden oluşan özel güçleri buralara göndermişlerdir.

    Bu göçlerin büyük çoğunluğu Oğuz Türkleri, Müslüman Oğuzların Yörük Türkmen boylarından gönderilen aileler teşkil ermektedir. Müslüman Oğuzların, Tanrıdağı ve Karagöz Yörüklerinden olup, Konya ve Aydın yöresine yerleşmiş bulunan isimler, teker teker yazılı bulunmaktadır.

    Buradaki, 950 tarih ve 82 numaralı l yazıcı defteri ile 1051 tarih ve 469 numaralı il yazıcı defterinde Anadolu'dan Rumeli'ye geçen Türk boy ve ailelerinin isimleri açıkça yazılı bulunmaktadır.

    Bunların Müslüman Oğuz Türk'ü Yörük Türkmen boylarından oluşan ailelerinin kimler olduğunu kayıtlarda belirtmektedir.

    İşte bu kayıtlarda, Ulu Önder Atatürk'ün atalarının, Anadolu'dan Konya ve Aydın yöresinden geldiği yazılmaktadır. Atatürk'ün dedeleri; Anadolu'dan Rumeli'ye gidip, Makedonya'nın Manastır Vilayeti'nin derbei bala sancağına bağlı bulunan Kocacık Nahiyesine yerleşen ailelerden olan Hafız Ahmet Alüş Efendi derlerdi.Kocacık Nahiyesinin tamamen Türk'tür.

    Atatürk kocacık Nahiyesine yerleşen ailelerden olan Hafız Ahmet Efendi'nin torunudur. Hafız Ahmet Efendi'nin saçları kırmızı olduğu için adına "Kırmızı Hafız Efendi" derlerdi. Ulu Önder Atatürk'ün dedesi kırmızı Hafız Efendi kocacık Nahiyesinde ilkokul eğitmenliği yapmakta idi.

    Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi de bu kocacık nahiyesinde dünyaya geldi. Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendiye Alüş Efendi derlerdi. Kocacık nahiyesi tamamen Türk'tü.

    Burada yerleşenlerin çoğu Aydın ve Konya yöresinden gelen Türklerdir. Hatta bu aileler Yörük Türkmenleridir. Bu Yörük Türkmenlerinin Tanrıdağı ve Karagöz olduğu yukarıda adı geçen il yazıcı defterinde kayıtlı bulunmaktadır. Keza yine belgelerde Aktan ve naldöken Yörüklerinde buralarda bulunduğu yazılmaktadır.

    Fetihnamelerde, buralardaki Konya Türklerine hudut gazileri ünvanı verildiği yazılmaktadır. Bu Türklere miri, Yörülen Türkmenlerden denilmekteydi. Ulu Önder Atatürk özbe öz Türk olup, Konya ve aydın yörelerinden gitme çok asil bir ailenin evladıdır. Annesi Zübeyde Hanımefendi'nin babası aydından Selanik'e gitme çok asil bir ailenin evladıdır. Annesi Zübeyde Hanımefendi'nin babası Aydınlıdır.

    •Bu bilgiler Başbakanlık Eski Müşaviri Şecaattin Zenginoğlu'nun "Bilgi Çağındaki Türk Gençliğinin Yükselen Sesi-1999" isimli kitabından alınmıştır.

    ATATÜRK'ÜN KENDİSİNİ TANIMLAMASI:

    (1)"Benim hayatta yegane fahrim (onurum), servetim, Türklükten başka bir şey değildir." "Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkaladelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir."

    (2) Bir İngiliz'in "siz hangi asil ailedensiniz?" sorusuna verdiği yanıt: "Anasının ve babasının asilliğiyle iftihar eden Teodoz, İtalya Yarımadasına inmek isteyen Türk Atilla'ya barış görüşmesinden önce sormuş: 'Siz hangi asil ailedensiniz?' Atilla'da ona cevap vermiş: 'Ben asil bir milletin evladıyım!' işte benim cevabımda size budur!"

    (3)Sanki yeni Rıza Nurlara cevap vermiş. " Türk, Türk olduğu için asildir... çoğumuz, büyük babamızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu, Türk olmanın içinde buluruz."

    (4)"... Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım (dır)"

    (5)"Millî mevcudiyetimize düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı...'Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!' diyelim"

    (6)" Mensup olduğum Türk milletinin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır..."

    (7)Atatürk kendisini böyle tanımlıyor. Ben bir Türk'üm diyor ve bundan gurur duyuyorum diyor. Kişi, hissettiği milletten olduğuna göre bu sözler üzerine daha denecek bir şey yoktur. M. Kemal, bir Türk'tür ve koca bir Türk'tür, Türk'ün Atası'dır. Türk milletine, unuttuğu milli kimliğini tekrar kazandıran, ümmetten Türk milletine dönmesini sağlayan bir Türk'tür. Yeni Rıza Nurlara bunlar da yetmeyecektir. Hiç gerek olmadığı halde, konuya tam açıklık getirmek için, ana ve baba soyunu da irdeleyeceğiz. Kimdir, kimlerdendir ona bakacağız MUSTAFA KEMAL'İN ANNESİ YÖRÜK TÜRKMEN’ DİR. Zübeyde Hanım'ın soyu Yörük'tür. Fatih döneminde Karamanoğlu Beyliği'nin yıkılmasından sonra (1466), Balkanlar'da fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir. Konya bölgesinden geldikleri için bunlar, "Konyarlar" ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve böyle anılmıştır.

    (8)Aile, Vodina sancağının Sarıgöl nahiyesine yerleştirilir. Zübeyde'nin babası Sofi-zade Seyfullah Ağa, Selanik yakınlarındaki Lankaza'ya göçer ve bir çiftlik sahibi olur. Ve Zübeyde Hanım 1857'de burada doğar. Annesi, babasının üçüncü eşi Ayşe Hanım'dır.

    (9)Zübeyde Hanım'ın soyunu birde anlatılanlardan görelim.
    M. Kemal'in kız kardeşi Makbule Hanım (1885-1956): "Annemden sık sık şunları dinlemişimdir. Bizim esas soyumuz Yörük'tür. Buralara Konya-Karaman çevrelerinden gelmişiz" diyor ve atalarından bazılarının da sonradan tekrar Konya'ya geri döndüğünü de şöyle açıklıyor: "Dedem Feyzullah Efendi'nin büyük amcası Konya'ya gitmiş, Mevlevi dergahına girmiş, orada kalmış. Yörüklüğü tutmuş olacak."

    (10)Makbule Hanım Yörüklük için şunları söylüyor: "...Annem her zaman Yörük olmakla iftihar ederdi. Bir gün Atatürk'e "Yörük nedir?" diye sordum. Ağabeyim de bana 'Yürüyen Türkler' dedi."

    (11)Yörük ile Türkmen eş anlamlıdır. Atatürk, soyunu açıklarken bunu da vurgular: ".... Benim atalarım Anadolu'dan Rumeli'ye gelmiş Yörük Türkmenler'dendir."

    (12)Zübeyde Hanım'ın babasını, kocası Ali Rıza Efendi'yi ve Ali Rıza'nın babası Kızıl Hafız Ahmet Bey'i de tanıyan Selanik doğumlu Aydın Milletvekili Hasan Tahsin San (1865-1951)

    (13) şu bilgileri verir: " Atatürk'ün validesi, Zübeyde Hanım, Sofu-zade ailesinden Fethullah Ağa'nın kızıdır. Selanik'te doğmuştur. Bu aile bundan 130 sene evvel (1800'lü yılların başı oluyor.) Sarıgöl'den Selanik'e gelmişlerdir. Vodina sancağının batısında Sarıgöl nahiyesinde onaltı köyden ibaret olan bu nahiye ailesi, Makedonya ve Teselya'nın fethinden sonra Konya civarı ahalisinden Osmanlı hükümetinin sevk ve iskan ettirdiği Türkmenlerdendir. Son zamanlara kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını, kılık-kıyafetlerini değiştirmemişlerdi."

    (14) Bir yabancı yazar da Atatürk'ün annesi hakkında edindiği bilgileri şöyle aktarıyor:"Mustafa'nın babası Ali Rıza Efendi, anası da Zübeyde Hanım'dı. Zübeyde Hanım... sarışındı; düzgün, beyaz bir teni, derin ama berrak, açık mavi gözleri vardı. Ailesi Selanik'in batısında Arnavutluk'a doğru, sert ve çıplak dağların geniş, donuk sulara gömüldüğü göller bölgesinden geliyordu. Burası, Türklerin Makedonya'yı ve Teselya'yı almalarından sonra Anadolu'nun göbeğinden gelen köylülerin yerleştikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hanım, damarlarında ilk göçebe Türk kabilelerinin torunları olan ve hala Toros Dağlarında özgür yaşamlarını sürdüren sarışın Yörükler'in kanını taşıdığını düşünmekten hoşlanırdı. Mustafa da annesine çekmişti; saçları onun gibi sarı, gözleri onun gibi maviydi."

    (15)Zübeyde Hanım'ın kendi ifadesi; oğlunun, kızının, kendisini tanıyanların ve de konu üzerinde çalışanların ortak ifadesi; Zübeyde Hanım'ın Yörük-Türkmen olduğudur. Yani Zübeyde Türk'tür. MUSTAFA KEMAL'İN BABASI YÖRÜK TÜRKMEN ‘DİR. Mustafa Kemal'in baba soyu, Aydın/ Söke'den gelerek Manastır vilayetine yerleştirilen, "Kocacık Yörükleri (Koca Hamza Yörükleri)"ndendir. Ali Rıza Efendi, Manastır'ın Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık'ta dünyaya gelmiştir(1839). Aile sonradan Selanik'e göçmüştür. Babası İlkokul öğretmeni Kızıl Hafız Ahmet Efendi'dir. Amcası, Kızıl Hafız Mehmet Efendi'dir. Taşıdıkları "Kızıl" lakabı ve yerleştikleri yere "Kocacık" denmesi; Ali Rıza Efendi'nin soyunun, Anadolu'nun da Türkleşmesinde katkısı olan " Kızıl-Oğuz" yahut "Kocacık Yörükleri-Türkmenleri"nden geldiğini göstermektedir.

    (16)Anne soyunda olduğu gibi baba soyunda da en sağlam bilgiler önce Atatürk'ün, annesinin, kardeşinin anlattıkları; sonra çevrelerinin aktardıklarıdır. Makbule Hanım; "Babam Ali Rıza Efendi, Selanik'lidir. Kendileri Yörük sülalesindendir."

    (17)Atatürk: "... Benim atalarım Anadolu'dan Rumeli'ye gelmiş Yörük Türkmenler'dendir."

    (18)M. Kemal'in Selanik'te mahalle ve okul arkadaşı, Kütahya Milletvekillerinden Mehmet Somer (1882-1950):

    (19)"Atatürk'ün ataları hakkında benim bildiğim şunlar: Atatürk'ün ataları Anadolu'dan gelerek Manastır vilayetinin Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık nahiyesine yerleşmişlerdir. Bunları ben Selanik'in ihtiyarlarından duymuştum. Kocacık'lıların hepsi öz Türkçe konuşurlar. İri yapılı adamlardır. Bunların hepsi Yörük'tür... Bunların kıyafetleri Anadolu Türklerine benzer. Yaşayışları, hatta lehçeleri de aynıdır."

    (20)10 Kasım 1993'te Milliyet gazetesi "Ata'nın Soy Kütüğü" isimli bir yazı yayımlar. Gazeteci Altan Araslı, Kocacık köyüne giderek bir araştırma yapar ve köylülerle konuşur. Kocacıklı Numan Kartal'ın aktardıkları: "Ali Rıza Efendi, Manastır vilayetinin Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık'ta dünyaya gelir. Kocacık'ın nüfusu tamamen Türk'tür. Hepsi de Yörük Türkmenleri. Anadolu'dan geldiler. Bizler, Müslüman Oğuzların Türkmen boyundanız."





  • Orjinalden alıntı: teylo1987

    Orjinalden alıntı: ares_turk


    Bunlar gerçekler ama bazı yalancı Atatürkçü gecinenler onu iyice putlaştırmaya calışan Atatürk üzerinden siyaset yapan kimseler yine işlerine geldiği gibi yorumlayacaklardır

    ___________________________________________


    Çok kısa yorumlayayım hemen : lüyorum sadece,neyemi onuda açıklayayım Atatürkçü geçinenler demek size çok büyük haz veriyor ya hani insan gerçekte olmayan birşeyi hep hayal ederek yaşayıp komik duruma düşer ya işte düşmüş halinize gülüyorum...bir an evvel tedavi olun yoksa sonunda kafayı sıyırırsınız dikkat edin...

    Herşeyi geçtim ben sizin gibileri dikkate alıp adam yerine koyup uzun uzun ciddi ciddi anlatmam üzgünüm adınıza ama ne yapayım huyum kurusun.

    Atatürk'ü eleştirirken bile onun sağladığı imkanlardan faydalanıyorsunuz ...
    ATATÜRK'ÜN İLKE VE İNKİLAPLARININ OLMADIĞI BİR TÜRKİYEDE SIKARDI BURAYA BÖYLE ÖZGÜRCE YORUM YAZMAK...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dorra -- 22 Mayıs 2008; 10:26:24 >




  • Orjinalden alıntı: dorra

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Orjinalden alıntı: ares_turk


    Bunlar gerçekler ama bazı yalancı Atatürkçü gecinenler onu iyice putlaştırmaya calışan Atatürk üzerinden siyaset yapan kimseler yine işlerine geldiği gibi yorumlayacaklardır

    ___________________________________________


    Çok kısa yorumlayayım hemen : lüyorum sadece,neyemi onuda açıklayayım Atatürkçü geçinenler demek size çok büyük haz veriyor ya hani insan gerçekte olmayan birşeyi hep hayal ederek yaşayıp komik duruma düşer ya işte düşmüş halinize gülüyorum...bir an evvel tedavi olun yoksa sonunda kafayı sıyırırsınız dikkat edin...

    Herşeyi geçtim ben sizin gibileri dikkate alıp adam yerine koyup uzun uzun ciddi ciddi anlatmam üzgünüm adınıza ama ne yapayım huyum kurusun.

    Atatürk'ü eleştirirken bile onun sağladığı imkanlardan faydalanıyorsunuz ...
    ATATÜRK'ÜN İLKE VE İNKİLAPLARININ OLMADIĞI BİR TÜRKİYEDE SIKARDI BURAYA BÖYLE ÖZGÜRCE YORUM YAZMAK...



    saygı duyarım aynı sekilde görüşümede saygı beklerim




  • Orjinalden alıntı: teylo1987


    Orjinalden alıntı: dorra

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Orjinalden alıntı: ares_turk


    Bunlar gerçekler ama bazı yalancı Atatürkçü gecinenler onu iyice putlaştırmaya calışan Atatürk üzerinden siyaset yapan kimseler yine işlerine geldiği gibi yorumlayacaklardır

    ___________________________________________


    Çok kısa yorumlayayım hemen : lüyorum sadece,neyemi onuda açıklayayım Atatürkçü geçinenler demek size çok büyük haz veriyor ya hani insan gerçekte olmayan birşeyi hep hayal ederek yaşayıp komik duruma düşer ya işte düşmüş halinize gülüyorum...bir an evvel tedavi olun yoksa sonunda kafayı sıyırırsınız dikkat edin...

    Herşeyi geçtim ben sizin gibileri dikkate alıp adam yerine koyup uzun uzun ciddi ciddi anlatmam üzgünüm adınıza ama ne yapayım huyum kurusun.

    Atatürk'ü eleştirirken bile onun sağladığı imkanlardan faydalanıyorsunuz ...
    ATATÜRK'ÜN İLKE VE İNKİLAPLARININ OLMADIĞI BİR TÜRKİYEDE SIKARDI BURAYA BÖYLE ÖZGÜRCE YORUM YAZMAK...



    saygı duyarım aynı sekilde görüşümede saygı beklerim






    Sen rahat ol arkadaşım bende sana saygı duyuyorum tabikide sen için rahat tut böyle düşünmeyenler utansın Sen öyle diyorsan öyledir....(Yazık çocuğa tedavisi başlasaydı bir an evvel bende idare etmekten kurtulurdum )




  • Neymiş Atatürk çocukken birdirbir oynarken herkes eğilirmiş o eğilmezmiş. Arkadaşları eğil deyince ben kimsenin önünde eğilmem atlayabilirsenin bu şekilde atlayın demiş. ANLADINIZ SİZ ONU .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi teylo1987 -- 22 Mayıs 2008; 10:37:40 >
  • Bo topic üst konu olabilir artık. Duyanlar duymayanlara anlatsın diye. yararlı olur.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Neymiş Atatürk çocukken birdirbir oynarken herkes eğilirmiş o eğilmezmiş. Arkadaşları eğil deyince ben kimsenin önünde eğilmem atlayabilirsenin bu şekilde atlayın demiş. ANLAYABİLİYORMUSUNUZ .



    Neyi ? annlayabiliyormuyuz ?

    bu ne demek bu

    gizli mesaj mı birilerine ?

    sen ne anlıyorsun yukarıdaki laflarınla ? biraz açıklama yapabilirmisin ?

    lütfen please




  • quote:

    Orjinalden alıntı: modern dictator


    quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Neymiş Atatürk çocukken birdirbir oynarken herkes eğilirmiş o eğilmezmiş. Arkadaşları eğil deyince ben kimsenin önünde eğilmem atlayabilirsenin bu şekilde atlayın demiş. ANLAYABİLİYORMUSUNUZ .



    Neyi ? annlayabiliyormuyuz ?

    bu ne demek bu

    gizli mesaj mı birilerine ?

    sen ne anlıyorsun yukarıdaki laflarınla ? biraz açıklama yapabilirmisin ?

    lütfen please


    yok bişey yukradaki arkadaş dediya tedavi falan görmem alzımmış bende kendi çapımda eğleniyorum boşverin siz takılın




  • quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Neymiş Atatürk çocukken birdirbir oynarken herkes eğilirmiş o eğilmezmiş. Arkadaşları eğil deyince ben kimsenin önünde eğilmem atlayabilirsenin bu şekilde atlayın demiş. ANLADINIZ SİZ ONU .




    Senin deden atlayamamış onamı bozuluyorsun

    Yine diyorum Atatürk'ü eleştirenler onun sağladığı imkanlardan faydalanıyorlar.
    ATATÜRK'ÜN İLKE VE İNKİLAPLARI OLMASAYDI TÜRKİYEDE SEN HEP EĞİK GEZECEKTİN ANLADIN SEN ONU
  • quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987


    quote:

    Orjinalden alıntı: modern dictator


    quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Neymiş Atatürk çocukken birdirbir oynarken herkes eğilirmiş o eğilmezmiş. Arkadaşları eğil deyince ben kimsenin önünde eğilmem atlayabilirsenin bu şekilde atlayın demiş. ANLAYABİLİYORMUSUNUZ .



    Neyi ? annlayabiliyormuyuz ?

    bu ne demek bu

    gizli mesaj mı birilerine ?

    sen ne anlıyorsun yukarıdaki laflarınla ? biraz açıklama yapabilirmisin ?

    lütfen please


    yok bişey yukradaki arkadaş dediya tedavi falan görmem alzımmış bende kendi çapımda eğleniyorum boşverin siz takılın




    İçimi rahatlattın bende hiç kabullenmeyeceksin diye korkuyordum senin adına.Sen o çaptan hiç çıkma.Bu kafayla başına bir dert alırsın.Biliyorsun ilk tedavi insanın hastalığını kabul etmesiyle başlar




  • quote:

    Orjinalden alıntı: dorra

    quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Orjinalden alıntı: ares_turk


    Bunlar gerçekler ama bazı yalancı Atatürkçü gecinenler onu iyice putlaştırmaya calışan Atatürk üzerinden siyaset yapan kimseler yine işlerine geldiği gibi yorumlayacaklardır

    ___________________________________________


    Çok kısa yorumlayayım hemen : lüyorum sadece,neyemi onuda açıklayayım Atatürkçü geçinenler demek size çok büyük haz veriyor ya hani insan gerçekte olmayan birşeyi hep hayal ederek yaşayıp komik duruma düşer ya işte düşmüş halinize gülüyorum...bir an evvel tedavi olun yoksa sonunda kafayı sıyırırsınız dikkat edin...

    Herşeyi geçtim ben sizin gibileri dikkate alıp adam yerine koyup uzun uzun ciddi ciddi anlatmam üzgünüm adınıza ama ne yapayım huyum kurusun.

    Atatürk'ü eleştirirken bile onun sağladığı imkanlardan faydalanıyorsunuz ...
    ATATÜRK'ÜN İLKE VE İNKİLAPLARININ OLMADIĞI BİR TÜRKİYEDE SIKARDI BURAYA BÖYLE ÖZGÜRCE YORUM YAZMAK...




    çoğul konuşma kardeş gereksiz ithamlarla hiç kimseyi burda töhmet altında bırakma, varsa bir sıkıntın kullanıcı adı belirterek yaz alıntı yaptığım yazı ile ilgili mesaj yazacaksanız sevinirim eğer aksi bir iddianız teziniz varsa bizimle paylaşınız.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987


    quote:

    Orjinalden alıntı: modern dictator


    quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Neymiş Atatürk çocukken birdirbir oynarken herkes eğilirmiş o eğilmezmiş. Arkadaşları eğil deyince ben kimsenin önünde eğilmem atlayabilirsenin bu şekilde atlayın demiş. ANLAYABİLİYORMUSUNUZ .



    Neyi ? annlayabiliyormuyuz ?

    bu ne demek bu

    gizli mesaj mı birilerine ?

    sen ne anlıyorsun yukarıdaki laflarınla ? biraz açıklama yapabilirmisin ?

    lütfen please


    yok bişey yukradaki arkadaş dediya tedavi falan görmem alzımmış bende kendi çapımda eğleniyorum boşverin siz takılın

    ayrıca, sende tiki var galiba. bence kendini bu açıdan da bir tedavi ettir. Kalabalık yerlerde bastırırısa tikin, yanlış falan anlaşılırsın, hötöröfüyle dolaşan birine yaptınmı kocası fena bozulur, deldiriverirsin dübürü sonra burda kimse seni adam yerine koymaz. Sora demediydiler deme. oki ?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: ares_turk


    quote:

    Orjinalden alıntı: dorra

    quote:

    Orjinalden alıntı: teylo1987

    Orjinalden alıntı: ares_turk


    Bunlar gerçekler ama bazı yalancı Atatürkçü gecinenler onu iyice putlaştırmaya calışan Atatürk üzerinden siyaset yapan kimseler yine işlerine geldiği gibi yorumlayacaklardır

    ___________________________________________


    Çok kısa yorumlayayım hemen : lüyorum sadece,neyemi onuda açıklayayım Atatürkçü geçinenler demek size çok büyük haz veriyor ya hani insan gerçekte olmayan birşeyi hep hayal ederek yaşayıp komik duruma düşer ya işte düşmüş halinize gülüyorum...bir an evvel tedavi olun yoksa sonunda kafayı sıyırırsınız dikkat edin...

    Herşeyi geçtim ben sizin gibileri dikkate alıp adam yerine koyup uzun uzun ciddi ciddi anlatmam üzgünüm adınıza ama ne yapayım huyum kurusun.

    Atatürk'ü eleştirirken bile onun sağladığı imkanlardan faydalanıyorsunuz ...
    ATATÜRK'ÜN İLKE VE İNKİLAPLARININ OLMADIĞI BİR TÜRKİYEDE SIKARDI BURAYA BÖYLE ÖZGÜRCE YORUM YAZMAK...




    çoğul konuşma kardeş gereksiz ithamlarla hiç kimseyi burda töhmet altında bırakma, varsa bir sıkıntın kullanıcı adı belirterek yaz alıntı yaptığım yazı ile ilgili mesaj yazacaksanız sevinirim eğer aksi bir iddianız teziniz varsa bizimle paylaşınız.



    Senden birkaç tane daha var bu sebeple çoğul.Zaten üstüne alan alır.Şimd sabah sabah seni ciddiye alıp tezmi hazırlayacağım yok yaa



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dorra -- 22 Mayıs 2008; 10:59:22 >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.