Şimdi Ara

Asteğmenlik rahat mı? Zor mu? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
26
Cevap
1
Favori
37.296
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Asteğmenlik, yedek subaylık hizmetidir askerlik hizmet değil bu ayrımı bir kere gitmeden önce yapın.
    Asteğmen eğer er psiokolojisinde olaylara yaklaşırsa sıralı amirlerinden birinci salık amiri ona göre cephe alır.
    Eğer olaylara subay psikolojisinde sahip olduğu rütbenin farkında olarak askerlere emir komuta ederse bir subaydan ayırmaz.
    Kendi adıma konuşayım ben hiç bir sorumluluktan kaçmadım roket atar verse bile roket atar eğitimi verip askere attirirdim. Sağolsun Blk K. asla bizleri muvazzaflardan ayırmadı. Rüya gibi geçen bir yıl geride kalan...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: JaCKiE_BrOwN

    Asteğmenlerin koleji diye anılan bir okulda yedek subay olarak görev yaptım. (Öğrencilik + kıta). Yatılı kolej gibiydi bizim yer. Tüm imkanlar sakınılmadan hizmetimize sunuluyordu. Derece yapınca kuraya girmeden aynı yerde kalmak istedim. Ankara il sınırları içinde ancak yaklaşık 1 saat uzaklıkta, kırsal, oldukça küçük ve imkanları kısıtlı; kışın -30, yazın 45 derece sıcaklıkları görüdüğümüz bir yerdi. Kuradan sonra yine derece yapan ve iyi anlaştığım bir arkadaşımla ev tuttuk. O başka bir bölükteydi. Ben kısa bir süre subay misafirhanesinde kaldım, daha sonra ev tuttuk.

    1280 lira maaş alıyordum o yıllarda, ev kiramız 175 liraydı. Fatura falan derken 230-240 arası giderimiz vardı. Çoğunluk dışarıda yerdik. Eve yatmadan yatmaya giderdik. Sonra bir astsubay arkadaş daha aldık eve. Nişanlıydı. 15 günde bir, nişanlısı biz evde yokken gelir, çamaşırımızı, bulaşığımızı yıkar, evi temizler giderdi.

    Sürekli dışarda ya da ordu evinde yemek yerdik. Gerisi fastfood falan. Ama kahvaltıyı evde ben hazırlardım. Arkadaş izmir'deki emekli babasının arabasını getirdi. Ortaklaşa kullandık. Araba onda olduğunda otobüsle atlar 1 saat uzaklıkta ankara'ya giderdim. Her gidişimde 100-150 lira para harcar gelirdim. Ortada da birşey yok. Elimde 2 poşet meyva, bir sürü haftalık bilgisayar, national geographic, nokta, aktüel gibi dergilerle eve dönerdim. Ama her ay düzenli 250-300 lira istanbul'a anneme para gönderirdim.

    Ben bir bölükte takım komutanıydım. 40-45 asker vardı bölükte. Bölük komutanı üsteğmendi. Onun altında ben vardım, bir de 16-17 yıllık astsubay başçavuş vardı (bölük astsubayı). İşi genelde evrak işiydi onun. Üsteğmen eskişehir'liydi. Onunla 2-3 kez eskişehir'e gittim. Trenle 1 saat uzaktaydı. Çok karizmatik, sert görünüşlü ancak oldukça iyi niyetliydi.

    Bir odam vardı benim. takım odası deniyordu. Yanıma da hep kısa dönem verirlerdi ve işleri genelde eğitim yazıcısılığı olurdu. Bölüğün işi tören, karşılama gibi şeylerdi. Bir ülkenin bilmem ne komutanı gelir, onu karşılamaya giderdik. Ya da ankara'dan orgeneral falan gelirse işte. Cuma akşamları da komutanlık önünde tören olurdu, onu yapardı. Tören yürüyüşü, rahat! hazrol! tüfek homza! selam dur! şak şak! herşey tek ses, tek hareket.. o yüzden törenlere gittiğimizde veliler çocuklarını bırakır hayranlıkla bizi izlerdi.

    Çok rahattım.. öyle böyle değil. sabah öğle ve akşam içtimalarına katılır, ondan sonra odama girer akşama kadar müzik dinler, kitap okur, dergi karıştırırdım. Eğitimleri eğitim çavuşları yaptırıdı. Arada okulun tepe bir bölgede olan revirine gider oranın bahçesinden tüm ilçeyi izlerdim. Çok güzel manzara olurdu günün her saati. Erler arasında adım arazi asteğmene çıkmıştı ama iyi anlaşırdık hepsiyle. 3 defa denetleme gördüm. Her denetleme öncesi bölük komutanı da dahil hepimiz erlerle birlikte 1 ay hazırlandık. Erlerin işi zaten akşama kadar spor, eğitim, tören yürüyüşleriydi. Denetlemelerden biri okulun kendi denetlemesiydi. Bir nevi dış denetime hazırlık evresi. Diğerleri, EDOK ve kara kuvvetleri komutanlığı denetlemeleri. NATO subayları falan da gelmişti. Adamların önünde yatıp şınav çektik, tüfekli tüfeksiz hareketleri yaptık, gece atışlara gittik. Pentatlon yaptık, 5km koştuk. Tek zorlandığım zamanlarım bunlardı.

    Askerlik yaptığım ilçe oldukça küçüktü. Bir çarşısı vardı, birkaç tane de caddesi. İnsanları iyi, yardımsever anadolu insanıydı. Belediyeye ait bir sinema salonu, bolca internet cafeleri, 2-3 tane de popüler cafesi vardı. Merkezde caminin olduğu yerde bir ara sokakta kahvehanede porno film oynatırlar, askerlere gizli bira servis ederlerdi. Mahalleleri ve sokakları her daim kızarmış hamur, sıcak lavaş, ekmek kokardı. Güzel, saf, iyi niyetli kızları vardı. Şimdi oradan öyle bir sevgilim olmasını, buradan ona hasret duymayı isterdim. Erkekleri ise tam tersi arabesk rapçiydi. O güzelim, saf, temiz kızlar bu kekolarla çıkıyordu. Halkı askeri severdi, esnafın tüm geçimi askerdendi. Milliyetçi, vatansever insanlardı. Son günümde gözlerim dolu dolu sokaklarında boş boş gezdiğimi biliyorum. Bazen özlüyorum o günlerimi. Çok gitmek istedim ama cesaret edemedim, bıraktığım gibi bulamam diye

    Rahattım.. Askere 83 kilo gidip 102 kilo gelecek kadar :)

    Valla hayalimde olan askerlik anısı olduğu için kalbim ata ata okudum .. peki bir şey soracağım .. Görev sonrasında kalma durumunuz yok muydu ? yoksa siz mi istemediniz.




  • BayaT EkmeK B kullanıcısına yanıt
    Kalmaya bir ara niyetlenmiştim ama ben oldukça iyi niyetli biriyim. Bölük astsubayı benim ezileceğimi, yapamayacağımı falan söylemişti. İyi ki de kalmamışım, askerlik, milliyetçilik falan gibi konulara da zaten oldukça uzağım. Sadece yaşadıklarım ve insanlar çok güzeldi. Bana bu güzel günleri yaşatan herkese minnet borçluyum. En düşük rütbelisinden, okul komutanına; cafe'de gördüğüm o güzel kızdan, soğan dükkanı olan ev sahibimiz mehmet amcaya, internet cafecilere, kuruyemişçilere, devlet hastanesi'nde bankoda çalışan o saf güzel temiz kızlardan, otobüs şirketinde bilet kesen evren'e kadar. Hepsini çok sevdim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: JaCKiE_BrOwN

    Kalmaya bir ara niyetlenmiştim ama ben oldukça iyi niyetli biriyim. Bölük astsubayı benim ezileceğimi, yapamayacağımı falan söylemişti. İyi ki de kalmamışım, askerlik, milliyetçilik falan gibi konulara da zaten oldukça uzağım. Sadece yaşadıklarım ve insanlar çok güzeldi. Bana bu güzel günleri yaşatan herkese minnet borçluyum. En düşük rütbelisinden, okul komutanına; cafe'de gördüğüm o güzel kızdan, soğan dükkanı olan ev sahibimiz mehmet amcaya, internet cafecilere, kuruyemişçilere, devlet hastanesi'nde bankoda çalışan o saf güzel temiz kızlardan, otobüs şirketinde bilet kesen evren'e kadar. Hepsini çok sevdim

    Hocam ankarada neresi orası valla gidip gezeceğim




  • ~Lion King~ kullanıcısına yanıt
    Polatlı Topçu ve Füze Okulu

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.