Erdoğan'ın Davos Zirvesi'ndeki çıkışı konusunda bir uyarı da Ahmet Hakan'dan geldi. 'Yandaş medyanın' Başbakan'ı 'gaza getirdiğini' söyleyen Hakan, "PKK, İstanbul’da çarşı bombaladığında... Kuzey Irak’a sorti yapmak için koşup Washington’dan "müsaade" almaya kalkışırsan... "One minute" derler, "excuse me" derler..." diyerek bu çıkışın Türkiye-ABD ilişkilerine de zarar verebiileceğini savundu.
"SULTAN Yavuz geliyor Sultan Yavuz" diye karşılanmanın fiyakası, harbiden müthiştir...
"Çekip giderim buralardan" tavrını koymak, harbiden alkışlanacak bir iştir...
Şu mavi göğün altında adını "Kimsesizlerin kimsesi" diye yazdırmak, harbiden az şey değildir...
Ama... Fakat... Lakin...
Çıtayı böyle en yükseğe koyarsan...
"Eloğlu" boş durmaz...
Sorumluluğun en büyüğünü yükler o "Kasımpaşa stili"ni yansıtan delikanlı omuzlarına...
Ya da adamı ifrit edecek türden bir "tutarlılık" arayışıyla çıkıverirler karşına...
YANDAŞ GAZINA GELİRSEN...
Övgüde ölçüsüz "yandaş gazı"na gelirsen...
Mesela şöyle şeyler olur:
Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa...
Hesabını senden sorarlar...
Yeryüzünde olup biten bütün haksızlıkların hesabı senden sorulur...
Darfur’da katledilen 3 milyon insanın da, Irak’ta ölen bir milyona yakın insanın da hesabını vermek zorunda kalırsın...
Hepsi bu değil...
Bir HAMAS’lı vücuduna sardığı bombayı Tel Aviv’de bir pastanede patlatıp İsrailli 15 çocuğu katlettiğinde, "Gel bakalım buraya Davos fatihi" deyiverirler...
ONE MINUTHE DERLER
PKK, İstanbul’da çarşı bombaladığında...
Kuzey Irak’a sorti yapmak için koşup Washington’dan "müsaade" almaya kalkışırsan...
"One minute" derler, "excuse me" derler...
Yerel seçim dalgasına kapılarak...
Çıtayı tepeye, en tepeye yerleştirirsen...
"Tutsiler", "Hutular"ı katlettiğinde de senden racon beklenir...
Hatta bazıları işi abartıp...
İstiklal Caddesi’nde belediyenin yapmadığı denetim yüzünden, bir binanın tepesinden düşen çerçevenin altında kalıp "ölmeye yatan" zavallı genç kızın hesabını da senden sorar...
Kısacası...
Bugün sana "Son Osmanlı / Yandım Tayyip" muamelesi çekenlere aldanıp havaya girersen...
Yarın şu "hakkaniyetsizliği bol gezegen"de çıkması kuvvetle muhtemel yeni hakkaniyetsizliklere karşı, "Benim için bu gezegen bitmiştir" lafını edinceye kadar tepende boza pişirirler...
"Eloğlu" böyledir...
Bırakmaz ki sonuna kadar "Fatih Sultan Tayyip" olasın...
GAZ VERENLERİN SIRTINDA YUMURTA KÜFESİ YOK
Zaferini bulanıklaştırmak, pişmiş aşına su katmak ya da fetih ortamını dalgalandırmak istemem ama...
Bence "yandaşın gazı"na gelmemelisin...
Sana "Yavuz" diyenin...
Sana "Abdülhamid" diyenin...
Sırtında yumurta küfesi yok ki...
"Yandaş", gaz verirken, senin "Tezkere çıkmalı / Türk askeri Irak’a girmeli" diye mücadele ettiğini hesaba katmaz ki...
"Yandaş", gaz verirken, cemaatten aldığın "cesaret madalyası"nı ya da "Washington maceraları"nı anımsamaz ki...
Bu yüzden gaza gelme...
Rüzgára kapılma... Havaya girme...
Yoksa...
Allah göstermesin, yarın öbür gün yine bir "icazet" gerektiğinde...
"Hani sen yumuşak başlı isen de uysal koyun değildin" diye lafı çakıverirler...
İşte o gün...
Bugün sana "Dünya başbakan görsün" diye gaz verenlerin esamisi bile okunmaz...