Şimdi Ara

2012 Hakkında Herşey (24. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
533
Cevap
0
Favori
37.447
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2223242526
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • 2012 ve Maya Takvimi Haber Türk'te

    30 dk.lık video'yu izlemek isterseniz buyrun: * Link
    _____________________________
  • 2010 yılında çok büyük olaylar olacağını düşünüyoruz. Üstatların verdiği bilgilere göre 2010 yılı içerisinde büyük savaşlar çıkma olasılığı yüksek. Daha da önemlisi Mehdi kimliğini açıklayarak "Ben Mehdi'yim" diyecek. Son dönemlerde İranlıların Mehdiyle ilgili bazı açıklamalar yapmaya başladıklarını da görüyoruz. Belki onlarda bu olayın farkındalar. Ne olursa olsun, 2010 yılına dikkat diyorum..
    _____________________________
  • 2012'DE BÜYÜK BİR BİLİNÇ SIÇRAMASI OLACAK

    Son birkaç yılda kişisel gelişim konusuyla ilgilenenlerin sayısında gözle görülür bir artış yaşanırken, bu alanda en büyük ilgiyi kuantum üzerine yapılan çalışmalar çekiyor. Artık hemen herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir şey var o da kendi düşüncelerimizin ve seçimlerimizin hayatımızın gidişatını önemli ölçüde etkilediği... Yani ’ne düşünürsek oyuz’. Kuantum fiziği de bu tezi sağlam temellere oturtuyor. İzmir ve İstanbul’da kurduğu Kuantum Eğitim Danışmanlık Merkezi’nde profesyonel kuantum koçluğu yapan ve bu işin eğitimini veren, ’Kuantum Sıçraması’, ’Kuantum Koçluk Programı’ ve ’Kuantum Diyarında Kelebekleri Özgürleştirmek’ adlı kitapların yazarı Nilda Ferhan Efeçınar, hayatını değiştiren kuantumu şimdi geniş kitlelere yaymaya çalışıyor. Ancak bu yayılma sandığımızdan daha hızlı bir şekilde gerçekleşiyor o kadar ki Efeçınar’a göre çoklu evrenlerin varlığı kanıtlanırsa kuantum fiziği demode bile kalabilir. Efeçınar, takvim yaprakları 2011’leri gösterdiğindeyse insanlığın bir bilinç sıçraması yaşayacağını söylüyor.

    Kuantum fiziğini, klasik fizikten ayıran farklar nelerdir?
    Klasik fizik, madde ve enerjiyi ayrı tutardı. 1930’larda kuantum araştırmaları Max Planck’ın ışığı incelenmesiyle başladı. Planck; ’foton kütlesiz bir enerjidir ve her kütlesiz enerji kütleli enerjinin formunu değiştirir’ dedi ki bu çok önemlidir. Yani düşüncelerimiz kütlesiz bir foton ve enerjidir. Bu enerji, kütleli olan kendi bedenlerimiz de dahil olmak üzere yaşantımızı değiştirebilecek güce sahip. Kuantum, ’madde diye bir şey yoktur, madde denilen her şey yoğunlaşmış enerjidir’ diyor. Klasik fizik ise insan zihninin evrenin şekillenmesinde hiçbir şekilde etkisinin olmadığını söylüyor. Buna göre evren bir saat gibi işler, belli bir mekaniği vardır, insanoğlu bu evrene gelir, yaşar ve gider. Kuantum fiziği ise bu evrenin şekillenmesinde ve yaşamın yönlenmesinde kuantum enerjinin çok büyük bir etkisi olduğunu söyler. En yoğun enerji de düşünce olarak adlandırdığımız insan zihnidir. Buna göre insanlar birçok seçenek arasından birini seçebiliyorlar ve onları yaşayabiliyorlar.

    Kuantuma olan ilgi son yıllarda neden bu kadar arttı?
    Çünkü bugüne kadar daha kaderci bir zihniyet söz konusuydu. Düşünün, bir anda birileri ’Siz kendi hayatınızı kendiniz biçimlendiriyorsunuz’ demeye başladı. Uzun süre bir çatışma oldu, bunun altında yatan sebeplerden biri de din ve bilimin kavgası. Bugüne kadar gelişen materyalist sistemin tamamen karşıtı olan bir düşünce sistemi olduğundan ortaya çıkmasının geciktiğini düşünüyorum.

    Bilim çok çabuk ilerliyor, kuantum fiziğinin bir adım sonrasından bahsetmek mümkün mü?
    Doğru, geçen yıl CERN’de yapılan deneyde bilim adamları ’Higgs bozonu’ parçacığını yani Tanrı zerreciğini arıyorlardı. Kuantum felsefesinin bir adım sonrası çoklu evrenler... Eğer Higgs parçacıklarının var olduğu kanıtlanırsa o zaman çoklu evrenlerden söz edebileceğiz. Kuantum fiziği der ki; ’bir sürü olasılık vardır, sen bunlardan birini seçer ve yaşarsın’. Yeni kuantum fiziği ise; ’hem su, hem kola hem de kahve içmek istiyorsan evrenlerden birinde su, birinde kahve, diğerinde de kola içersin’ diyor. Akıl karıştırıcı bir durum, paralel evrendeki kendimizden nasıl haberdar olacağız, belki de karadeliklerden bir geçiş olacak... Şu an bildiklerimizle bunlardan haberdar olunamıyor.

    BİR ADIM SONRASI PARALEL EVRENLER
    2012 yılında kıyamet kopacağına inananlar var. Kuantum düşünce sisteminde bunu nasıl yorumluyorsunuz?
    Kıyametten bahsediyorlar ama bu bildiğimiz anlamda değil. ’Kıyam etmek’ ayağa kalkmak, uyanmak, uyanış anlamına geliyor. Zaten bu süreç başladı. Evrende sadece biz yokuz, uzaylılar gibi farklı varlıklar da söz konusu ve belki de bu dönemde onlarla bağlantıya geçilecek. Beklenen ’kıyamet’ bu dünyanın yok olması değil, zihnin farklı bir algılayış modeline geçmesi şeklinde olacak. Maya takvimi 2011 yılında bitiyor. İşte tam o yıllarda büyük bir bilinç sıçraması olacak. Buna bir nevi ’aydınlanma çağı’ da diyebiliriz.

    Peki, bu bilinç sıçramasını yapamayanları neler bekliyor?
    Ruhsal olarak sıkıntı çekeceklerini düşünüyorum. Çünkü onlar, korku ve endişe alanına inecek. Güven ve sevgi enerjisini yaşayan kişilerse, geçişi çok rahatlıkla yapabilecek. Zihnimizin daha yüksek potansiyelini kullanacağımız, aydınlık bir dönem başlayacak. Aslında böyle bir geçişin olacağı dönemi yaşayacağımız için çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

    KRİSTAL ÇOCUKLAR BİZİ GEÇİŞE HAZIRLIYOR
    Bir de kristal çocuklardan bahsediliyor, bu çocukların 2012 ile bağlantısı nedir?
    Kristal çocuklar, Indigo çocuklardan sonra gelen kuşak. Genetik ve düşünce olarak çok farklılar. Aslında onlar bizlere bir şeyler öğretmek, 2011-2012 yıllarında beklediğimiz geçiş alanına hazırlanmamız için geliyor. Beynimizin bazı bölgelerini kullanmadığımızdan kozmik alan bilgilerinin olduğu bölgeden o bilgileri henüz alamıyoruz. Ama bu çocuklarda bu yetenek var. Telekinezi, telepati gibi yeteneklere sahip bir gruptan bahsediyoruz.

    Kirli zihinler kuantumla nasıl temizleniyor?
    Siz kuantum koçluğu da yapıyorsunuz, bu sistem nasıl çalışıyor?
    Kişiler aslında ne yapmaları gerektiğini bilinçaltı düzeyde bilir, ancak zihin bunu bilmez. Çünkü ego kafasını karıştırır. Zihin geçmişte yaşadığı deneyimlere göre olayları farklı olarak algılamaya meyillidir. Geneller, çarpıtır ya da bozar. ’Ne yapsam başarılı olamıyorum’, ’kimse beni sevmiyor’ vs. hepsi bir inanç sistemidir. Kuantum koçluğunda akıllıca sorularla kişinin asıl yaşadıklarını yüzeye çıkartırız. Sorularla bu kişilerin inanç sistemlerini ilk önce bilinç düzeyinde erozyona uğratıyoruz. Sonra diğer koçluklarda olmayan bir şey yapıyoruz ve bunu bilinçaltına yerleştiriyoruz. Bunun sonrasında insanlar kendi güçlerinin, yapabilirliklerinin farkına varıyor. Kuantum koçluğu çok hızlı ilerleyen bir sistem. 4 ana bölümden oluşuyor; öğrenci, yaşam, nefes ve kariyer koçluğu. Kariyer koçluğu; hem şirketlerin hem de şirket içi çalışanları ilgilendiriyor. Hedef; çalışanların şirketlerinin vizyonunu anlayabilmesi ve bu vizyona uyumlu olarak çalışabilmeleri. Her departman için farklı bir çalışma yapılması gerekiyor.
    Kaynak : Akşam
    _____________________________




  • İngiliz bilim adamları, Avrupa ve Kuzey Yarıküre'yi etkileyen sert kış koşullarının 20 veya 30 yıl sürecek bir mini buz çağının başlangıcı olduğunu ileri sürdü.

    İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, İngiltere'nin önde gelen bilim adamlarından ve BM'nin Hükümetlerarası İklim Değişikliği Kurulu (IPCC) üyesi Profesör Mojib Latif ev ekibi, Büyük Okyanus (Pasifik) ve Atlas Okyanusu'nda (Atlantik) su sıcaklıklarındaki doğal döngüyü analiz ederek bu sonuca ulaştı.

    Küresel ısınma teorilerine ve Dünya'nın 1900'lerden beri insan yapımı sera gazı salımıyla iklim değişikliğine uğradığı görüşlerine tamamiyle ters düşen yeni iddia, araştırmacıların, okyanus sıcaklıklarını, soğuma ve ısınma döngülerinin başladığı yüzeyden yaklaşık bin metre aşağıda ölçmeye dayanan yeni yöntemlerine dayanıyor.

    İngiliz bilim adamları, soğuma eğilimi yönündeki bulgularını 2008'de bir makale halinde yayınlamalarının ardından, Eylül'de İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen IPCC konferansında da sundular.

    Bilim adamları, raporlarında ABD'nin Colorado eyaletindeki Amerikan Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi'nin, Kuzey Kutbu'nun yazın buz yüzölçümünün 2007'den bu yana yüzde 26 arttığı yönündeki bulgularının da altını çizdiler..


    http://www.haberturk.com/haber.asp?id=199746&cat=180&dt=2010/01/11
    _____________________________




  • Haiti 7 büyüklüğündeki depremle sarsıldı


    Karayip ülkelerinden Haiti'de 7.0 büyüklüğündeki deprem sonrası yağma başladı. Devlet Başkanı, depremde binlerce kişinin öldüğünü tahmin ettiklerini söyledi. Kızılhaç 3 milyon insanın zarar gördüğünü açıklarken, Haiti'de BM Barış Gücü'nde görev yapan 52 Türk polisinin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.


    Haiti'yi vuran 7.0 büyüklüğündeki depremde başkent Port-Au-Prince'deki çok sayıda bina yıkıldı. Haiti Devlet Başkanı Rene Preval, depremde binlerce kişinin öldüğünü tahmin ettiklerini açıkladı.

    Ülkede son 200 yılda gerçekleşen en büyük deprem olduğu belirtilen felaket sonrası enkaz altındaki binlerce ölü ve yaralıyı çıkarmak için çalışmalar sürüyor.

    Depremin merkezi, başkentin 15-16 kilometre batısı olarak açıklandı. Deprem sonrasındaki güçlü artçı şoklar nedeniyle Devlet Başkanlığı Sarayı, Parlamento binası, bakanlıklar, katedral ve benzeri yüksek birçok yapı yıkıldı veya büyük zarar gördü.

    DEPREM SONRASI YAĞMA




    Uluslararası Kızılhaç Teşkilatı, depremden 3 milyon kişinin etkilendiğini belirtti. Kızılhaç afetin yıkım tablosunun tam olarak ortaya çıkarılmasının 24 ile 48 saat alacağını açıkladı. Haiti'de 7.0 büyüklüğündeki deprem sonrası sokaklarda yağma başladı. Yetkililer depremden en büyük zararı yoksul bölgelerin gördüğünü belirtiyor.



    DEPREM KÜBA'DA DA HİSSEDİLDİ

    Amerikan Jeoloji Kurumu (USGS) uzmanlarından Kristin Marano, bu büyüklükteki bir depremin Haiti'de 1770'lerden bu yana görülmediğini söyledi. Sarsıntı Haiti'nin sınır komşusu Dominik Cumhuriyeti ile Küba'da da hissedildi, ancak bu ülkelerde belirgin bir zarar meydana gelmedi.

    Bu arada, ABD'den sonra Venezuela da Haiti'ye arama kurtarma ekipleri ile gıda, ilaç, içme suyu gibi insani yardım malzemeleri göndereceğini açıkladı.

    52 TÜRK POLİSİNİN DURUMU İYİ

    Birleşmiş Milletler misyonu çerçevesinde Haiti'de görev yapan 52 Türk polisinin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Depremde şu ana kadar sekiz Çinli ve üç Lübnanlı barış gücü askerinin öldüğü açıklandı. BM Barışı Koruma bölümü şefi Alain Le Roy, “yıkıcı depremin ülkedeki BM karargahına ciddi düzeyde zarar verdiği, burada görevli BM personelinin çoğunun akıbetinin henüz bilinmediğini” söylemişti.

    Le Roy, halen karargahın uğradığı zararın belirlenmesi ve 'kayıp' personelin durumunu öğrenme konusunda çalışmaların sürdüğünü kaydetti.

    Haiti'de 2004 yılından bu yana bulunan BM Barış Gücü'nün (MINUSTAH-BM Haiti İstikrar Misyonu) bugünkü personel sayısı 9 bin civarında.

    KIZILAY EKİBİ BÖLGEYE GİDİYOR

    Türk Kızılayı, Haiti'de meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki depremin ardından Afet Operasyon Merkezi'nde “kriz masası” oluşturulduğunu açıkladı.

    Bölgede ihtiyaç duyulabilecek insani yardım malzemesinin afet bölgesine ulaştırılabilmesi için tüm hazırlıkların tamamlandığını belirten, Türk Kızılayı gelişmeleri yakından takip edildiğini vurguladı.




    http://www.hurriyet.com.tr/dunya/13460958.asp?gid=229
    _____________________________




  • 2012: The Odyssey – Yıl 2012: Zamanın Sonu

    Gökyüzü ve matematik bilgileri çok ileri olan ve zamanı döngüler olarak kaydeden Mayaların Takvimi 21 Aralık 2012 ‘de sona eriyor. Güneş ve Galaksinin merkezi, aynı hizaya geliyor…

    Günümüzle 21 Aralık 2012 arasında ne olacak …

    Tüm kavramların ardındaki değişmeyen güç ; Quantum Fiziği ve Çekim Yasası…
    21 Aralık 2012”de kıyamete benzer bir olay bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacaklar.

    Böyle bir şey olmayacak, çünkü çoktan olmaya başladı…
    Siz bu programı izlerken de devam ediyor olacak…



    Türkçe seslendirmeyle indirmeden izleyebilirsiniz: *Link
    _____________________________




  • Sizce büyük depremlerin Galaktik Altdünyanın gecelerinde ya da gecelere yakın zamnalarda meydana gelmeleri tesadüf mü ?

    Haiti depreminin Galaktik Altdünyanın 6. gecesinde meydana gelmesini nasıl değerlendirirsiniz ?

    + 50 bin kişiden fazla ölümle sonuçlanan son depremler ;

    (6. gece) 12 Ocak 2010 Haiti-Port au Prince (+50 bin )

    (5. gece) 12 Mayıs 2008 Çin- Doğu SICHUAN (80 bin ölü)

    (4. gece) 8 Ekim 2005 Pakistan-Keşmir (80 bin ölü)

    (3. gece) 26 Aralık 2004 Endonezya/Sumatra Adası (227 bin ölü)

    Not: Endonezya depremi tam tarih olarak 3. gecenin bitiminden 22 gün sonra ,Pakistan depremi 4. geceden yaklaşık bir buçuk ay önce meydana gelmiştir.


    (3.gecede yine) 26 Aralık 2003 İran (40 bin ölü )



    Alıntı...
    _____________________________
  • 'Kıyamet Günü Saati' 1 dakika geri alındı


    Son yıllarda yaşanan küresel gelişmeleri nispeten "olumlu" bulan bilim adamları, "Kıyamet Günü Saati"ni bir dakika geri aldı.


    Chicago Üniversitesi’nde Bulletin of the Atomic Scientists (BAS) dergisinin yöneticileri tarafından 1947’de yaratılan ve gece yarısının insanlığın sonunu temsil ettiği sembolik saat, New York'ta düzenlenen törenle 1 dakika geri alınarak 23:54'e getirildi.



    En son 2007 yılında, dünya genelinde nükleer silahlanmanın önüne geçilememesi ve küresel ısınma tehdidin artması sonucu iki dakika ileri alınan saat şu an gece yarısına beş kalayı (23:55) gösteriyordu.



    Toplamda 18 kez yeniden ayarlanan saat, 1947’de yaratıldığında gece yarısına yedi kalayı gösteriyordu. “Kıyamet”e en çok 1953’te ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş kızıştığında iki dakikayla yaklaşılmıştı.



    ABD ve Rusya’nın 1991'de Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması’nı (START 1) imzalamasından sonra bilim adamları saati 17 dakika geri almış, böylece Dünya “kıyamet”ten en uzak zaman dilimine girmişti.



    Saatin ayarlanmasından sorumlu heyette, ünlü fizikçi Stephen Hawking ve 18 Nobel ödüllü bilim adamı da bulunuyor.



    Saatte değişikliğe yol açan faktörler arasında nükleer silahların azaltılmasına yönelik uluslararası müzakereler, nükleer silahlanmadaki artış, nükleer terörizm tehditleri ve iklim değişikliği bulunduğu belirtildi.





    http://www.hurriyet.com.tr/dunya/13477425.asp?gid=229
    _____________________________




  • Yılın ilk güneş tutulması

    Bin yılın en uzun güneş tutulması, Afrika kıtasının orta kesimleri ve doğusunu karanlık ve soğuk içinde bıraktı.

    Orta Afrika Cumhuriyeti'nin batısı ve Çad'ın güneybatısında başlayan güneş tutulmasında Ay'ın gölgesi daha sonra sırasıyla Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Uganda, Kenya ve Somali'nin güney ucuna geçti.

    Tutulma, daha sonra Hindistan ve Çin'e doğru Hint Okyanusu'nda yoluna devam etti.

    Güneş'in ocakta Dünya'ya en yakın mesafede olması ve Ay'ın da bu anda en uzakta olması, aynı zamanda Güneş'i tamamen kapatamadığından Ay'ın çevresinde bir Güneş diski oluşmasıyla, her yıl görülen tutulma meydana geldi.



    Şekilde görüldüğü gibi halkalı Güneş tutulması Afrika, Hint okyanusu ve Asya'nın doğusunu kat eden kırmızıyla çizilmiş 300 km genişliğindeki tutulma hattından halkalı olarak izlendi.

    Tutulma, mavi çizgilerle taralı çok geniş bir alan içinde kalan Doğu Avrupa, Afrika, Asya ve Endonezya'yla birlikte Türkiye'den de güneş doğarken parçalı tutulma olarak izlenebildi.

    Hint Okyanusu'nda en uzun süre meydana gelen tutulma 11 dakika 8 saniye sürdü.

    NASA'nın verdiği bilgiye göre, 23 Aralık 3043'e kadar böyle uzun güneş tutulması meydana gelmeyecek.

    TSİ 10.59'da sona erecek tutulma, Dünya yüzeyi boyunca 12 bin 900 km yol kat edecek.




    Galeri için: http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/galeri.aspx?galleryId=2720
    Kaynak: *ntvmsnbc
    _____________________________




  • Yine güneş tutulması, yine depremler...

    Biliyorsunuz güneş tutulması yaşanıyor, haitiden sonra,arjantin,yunanistan,guetalama,venazulla,çin de depremler meydana geldi?? kaynak isteyenler haber sitelerine bakabilirsniz,bizde bu olayı yaşadık 99 depreminde,peki neden böyle şeyler oluyor,insanlara korku vermek değil amacım,sadece normal bir şekilde merak ediyorum??
    _____________________________
  • Güneş ve Yerküre Bağlantısı

    Schuman Rezonansları

    Güneş ve Yerküre arasında kuvvetli bir bağlantı vardır. Yerküre içinde dönen eriyik demir çekirdek tarih boyunca dalgalanmakta olan manyetik bir alan üretir. Yerkürenin manyetik alanının kuvveti, 1800’lerin ortasında ölçülmeye başlandığından bu yana, her yüzyılda yaklaşık %5 oranında durmadan azalmaktadır.



    Güneş, manyetik alanının dramatik şekilde değiştiği 11 yıllık bir döngüye sahiptir. Özellikle solar maksimum sırasında, oluşan güneş lekeleri ve güneş patlamaları güneş sistemine güçlü madde ve enerji patlamaları püskürtür. Yerküre uzaya 563 kilometre erişen bir hava baloncuğu ile çevrelenmiştir ve bu baloncuğun içinde iyonosfer bulunur. Solar rüzgâr yerkürenin güneşe bakan tarafındaki manyetik alanı yassılaştırarak ve onu rüzgarın estiği yöne gerdirerek Yerkürenin manyetik alanıyla etkileşir, bu “magnetotail (manyeto kuyruk)” denen şeye neden olur .Solar rüzgar saniyeler kadar kısa periyotlarda değişir. Güneş patlaması olduğu zaman ve ilgili manyetik alan Yerkürenin manyetosferine eriştiğinde, yüksek enerjili parçacıklar solar rüzgardan manyetosfere geçebilir, auroralar oluştururlar ve jeomanyetik fırtınaya neden olurlar, bu da manyetik alan çeşitliliği yaratır ve içinde bulunan şeyleri etkiler.

    Yerkürenin yörüngesi ve güneş patlamaları kesiştiği zaman, radyo iletişimi, uydular, iklim ve bedenlerimizde birçok aksamalar deneyimlenir. Yerkürenin hayatı ve elektrik potansiyeli güneş aktivitesi ile değişir. Bu da, jeomanyetik fırtınaların ürettiğine benzer alternatif (dalgalı) elektrik alanları biyoelektriği, hayvanların ritmini ve kan dinamiklerini değiştirir.

    Güneş aktivitesi, jeomanyetik aktivite ve iklim kan basıncı, kan bileşimindeki değişimler ve insanların fiziksel ve kimyasal durumu ile ilişkilidir, yüksek oranda depresyon, kalp krizi ve ölümlere neden olurlar. Bu sadece bireysel ve grup biyolojik ve duygusal sistemlerine yansımaz, ayrıca doğal, sosyal ve politik sistemlere de yansır.

    Ayrıca, ulusal ve uluslar arası çatışmalar, terörist saldırılar ve savaşlarda görülen insanın saldırganlığı, güneş ve jeomanyetik aktivite ile ilişkilendirilebilen döngülerde gerçekleşir.

    Bulgular aşağıdakileri kapsamaktadır:

    • Jeomanyetik fırtınalardan sonraki ikinci hafta erkeklerin depresyon şikayeti ile hastanelere başvurularında istatistiksel olarak önemli artış vardır (Kay, 1994)

    • Jeomanyetik fırtınadan sonraki günlerde, miyokard enfarktüsünün – kalp krizi – oluş sıklığı %7 artmaktadır. (Cornelissen et al., 1999)

    • 30 yıllık süre içinde Minnesota’da kalp hastalığı ile ilişkili ölümlerde yaklaşık olarak haftalık, yıllık ve 10,5 yıllık ritimler gözlendi. Tıbbi yetkililer güneş aktivitesi sırasında yılda ilave 220 vaka bildirdi – minimum güneş aktivitesi yıllarıyla karşılaştırılınca %5 artış. (Cornelissen et al., 1999)

    • Kalp hastalığı ile ilgili ilişkili ölümlerde yaklaşık haftalık ve yıllık ritimler gözlenmektedir. (Cornelissen et al., 1999)

    • 47 incelemenin Meta analizi, güneş ve jeomanyetik aktivite ile ilişki olan – miyokard enfarktüsün oluş sıklığının Pazartesi günleri arttığını gösteriyor, ikincil zirveler Perşembe ve Cuma günleri gerçekleşiyor. (Cornelissen et al., 1999)

    • Orta yaşlı bireyler için Pazartesi ve Cuma günlerinde azalmalarla karakterize edilen azalan kalp atış hızı değişkenliğindeki haftalık ritim, haftalık kalp ve damarlara ilişkin olaylar ve jeomanyetik etkilerin modeli ile ilişkilidir. (Cornelissen et al., 1999)


    Güneş – Yerküre etkileşimini daha iyi tanımlamak için bilim yazarı Mitch Battros güneş ve yerküre arasındaki ilişki için aşağıdaki eşitliği öne sürdü:

    Güneş lekeleri => Güneş Patlamaları => Manyetik Alan Değişimi => Okyanus ve Jet Akımlarında Değişiklik => Aşırı İklim ve İnsan Karmaşası

    Solar döngü 24 başladı ve NASA, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Ulusal Okyanus ve Atmosferik Yönetim (NOAA) tarafından, bu döngünün bir önceki rekor kıran Solar döngü 23’ten %50 daha kuvvetli olacağı tahmin edildi. 2011’in sonlarında ve 2012’de güneşin aktivitesinin zirvesine veya maksimumuna ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu artan aktivite bizler için neyi saklıyor olabilir?


    Yerkürenin manyetik alanındaki değişkenlikler manyetometreler tarafından ölçülür. GCI için IHM mühendisleri Boulder Creek, Kaliforniya’da yerleşik olan “Maggie” lakaplı bir manyetometre yaptılar. GCI bu ve ilişkili fenomenleri incelemek ve duygusal fizyoloji, kalp- beyin etkileşimleri ve optimum sağlık ve performansın fizyolojisi üzerine araştırmasının boyutlarını genişletmek için küresel sensör siteleri ağı oluşturuyor. Bu ağın fonksiyonu yerküre ve iyonosferdeki manyetik kuvvetler arasındaki ilişkiyi, ayrıca solar/jeomanyetik aktivite ve insan biyolojik sistemleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.

    Bu Küresel Bağdaşım İzleme Sistemi (GCM) tüm dünyaya stratejik olarak yerleştirilen 12 sensör sitesi ağını kullanır. Her site, iyonosferik düzensizlikleri ve rezonansları belirlemek için ultrahassas bir manyetik alan detektörü, bir jeomanyetik statik alan dedektörü ve gelişigüzel rakam üreteci (RNG) içerir. Bu detektörlerden toplanan veriler, yerkürenin enerjetiklerinin resmini sağlamak için NOAA verileri ile birleştirilir.

    Bu yorum için GCI’nin arkasındaki tüm bilim budur.

    Gelecekteki GCI yorumlarında keşfedilecek bir diğer alan sadece güneş ve yerkürenin jeomanyetik aktivitesinden etkilenip etkilenmediğimiz değil, ayrıca bilince sahip olan insan varlıklar isek, güneşin aktivitesine neden olabileceğimiz veya etkileyebileceğimizdir?

    20’inci yüzyılın ünlü durugörürü Edgar Cayce, bir keresinde güneş lekeleri ile ilgili vermiş olduğu okumasında şunları söylemişti:

    Yerküre değişimleri gibi, güneş lekeleri de kendi bilinç halimizin yansımalarıdır, kendi eylemlerimizin sonucudur, ilahi yasanın bumerang etkisidir. Güneş lekeleri, kendimiz yarattığımız ve zihinlerimizin “inşa edici” olduğu “kargaşa ve anlaşmazlığın” yansımalarıdır. Yerküre değişimlerinin sorumluluğu doğrudan omuzlarımızdadır ve başkalarıyla ilişkilerimizi nasıl yönettiğimizin yerkürenin yüzünün değişmesiyle ilgisi vardır. Yerküre değişiklikleri, bir şeyler uyum dışında olduğu için yapılmak zorunda olan “ayarlamalar”dır. Kendi uyum – dışı davranışımızla kaotik durumları yarattığımız gibi, sevgi dolu tavırlar ve eylemlerimizle pozitif dönüşüm yaratabiliriz.”


    Son olarak, daha sonraki yorumlarda depremler, yanardağlar ve şiddetli fırtınalar gibi doğal fenomenler üzerine güneş – yerküre etkileşimleri ve jeomanyetizmdeki değişimlerin etkilerini daha geniş keşfedeceğiz.


    Yazar: Dr. Rollin McCraty | Kaynak: Glcoherence.org

    Çeviri: Saffet Güler
    _____________________________




  • Bence 2012 de Avatarlar gelicek. Gerçekten.
    _____________________________
    -gerçek imzam bu değildir-
  • Bir günde 22 patlama!

    Rusya Federasyonu Bilim Akademisi, Güneş'te havai fişek gösterisini andıran patlamaların meydana geldiğini bildirdi.

    Akademinin Lebedev Fizik Enstitüsü bilim adamları tarafından kurulan "Tesis" gözlemevi, Güneş'te GEOS ölçeğine göre 18'i C ve 4'ü M şiddetinde olmak üzere 22 patlamanın meydana geldiğini tespit etti.

    "Tesis" gözlemevinin internet sitesinde, Güneş'te son beş yılın en aktif gününün 8 Şubatta yaşandığı belirtildi.



    Güneş'te çok sayıdaki bu patlamaların 24 ila 36 saat içinde Dünya'ya ulaşacağını, ancak manyetik fırtına oluşturacak güçte olmadığını belirten bilim adamları, X şiddetindeki patlamaların Dünya'da manyetik fırtınaya yol açtığına işaret etti.

    Güneş'te bir günde en fazla patlamanın meydana geldiği 14 Ocak 2005'te 26'sı C ve 4'ü M şiddetinde 30 patlama yaşanmıştı. 2009 yılında ise sakin bir yıl geçiren Güneş'te, 25'i son üç ayda olmak üzere toplam 28 patlama meydana gelmişti.

    GEOS ölçeğine göre, Güneş'te meydana gelen patlamalar yaydıkları X ışını şiddetine göre A, B, C, M ve X harfleriyle belirtilen 5 sınıfa ayrılıyor. A 0.0 olarak belirtilen en düşük şiddetli patlama, Yer yörüngesinde bir metre kareye düşen 10 nanovat ışına karşılık geliyor. Patlamanın şiddetine göre belirlenen her bir kademe artışında metre kareye düşen ışın miktarı 10 kat artıyor. Güneş etkinliğinin yoğun olduğu 2003 yılı Ekim ayında X 17 olarak belirtilen bir milyon nanovat şiddetinde patlamalar kaydedildi.

    Amerikan uzay kurumu NASA'nın Güneş'in faaliyetlerini ve Dünya ile iklim üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için bugün uzaya fırlatacağı "Solar Dynamics Observatory-SDO" gözlem aracındaki Atmospheric Imaging Assembly (AIA) teleskobu, Güneş ve atmosferinin yüksek çözünürlüklü görüntülerini çekecek.

    Helioseismic and Magnetic Imager (HMI), manyetik alanları doğuran plazma hareketlerini ölçmek için güneşin iç bölümünü gözlemleyecek, Extreme Ultraviolet Variability Experiment (EVE) da Dünya atmosferinin soğurduğu ve Dünya'dan ölçülmesi mümkün olmayan, Güneş'in aşırı ultraviyole ışımasındaki enerji miktarını ölçecek.


    *ntvmsnbc



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi psycho.23 -- 10 Şubat 2010; 18:26:42 >
    _____________________________




  • Kuzey kutbu sanılandan hızlı eriyor

    Profesör David Barber, "Buzullardaki erime, hesaplamalarımıza koyduğumuz karamsar öngörülerin çok çok ilerisinde" dedi.



    Kanada'nın Manitoba Üniversitesi bilim adamlarından Profesör David Barber, "Buzullardaki erime, hesaplamalarımıza koyduğumuz karamsar öngörülerin çok çok ilerisinde" dedi.

    Manitoba Üniversitesi bünyesindeki Kuzey Kutbu Hasar İzleme Projesinin de başkanı olan Barber, "2007'den bu yana dünyanın her yerinden gelen 370 bilim adamına ev sahipliği yapan bilimsel araştırma gemimiz Amundsen, buzlarını kırarak ancak ilerleyebildiği uzak kutup bölgesinde ilk kez açık denizde seyretti. Bölgede halen çok etkili fırtınalar var. Bunun etkisiyle şiddetli buzul çarpışmaları sonucu, kütleler küçülüyor. Şu an kutup için kış ortası. Kar yağışının çok olması en büyük temennimiz. Zira buzulları saran kar, onların erimesini veya en azından incelmesini yavaşlatıyor" diye konuştu.

    Dünyadaki bilim adamlarına seslenen Profesör David Barber, "Biz buz denizini kaybetmekte olduğumuzu biliyor ve izliyoruz. Siz de hiç olmazsa, sonuçta nelerin değişeceğinin farkında olun" dedi.
    _____________________________




  • psycho iyi paylaşımlar,güzel konulara dikkat çekmişsin.
    _____________________________
  • quote:

    Orijinalden alıntı: psycho.23

    2012'DE BÜYÜK BİR BİLİNÇ SIÇRAMASI OLACAK

    Son birkaç yılda kişisel gelişim konusuyla ilgilenenlerin sayısında gözle görülür bir artış yaşanırken, bu alanda en büyük ilgiyi kuantum üzerine yapılan çalışmalar çekiyor. Artık hemen herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir şey var o da kendi düşüncelerimizin ve seçimlerimizin hayatımızın gidişatını önemli ölçüde etkilediği... Yani ’ne düşünürsek oyuz’. Kuantum fiziği de bu tezi sağlam temellere oturtuyor. İzmir ve İstanbul’da kurduğu Kuantum Eğitim Danışmanlık Merkezi’nde profesyonel kuantum koçluğu yapan ve bu işin eğitimini veren, ’Kuantum Sıçraması’, ’Kuantum Koçluk Programı’ ve ’Kuantum Diyarında Kelebekleri Özgürleştirmek’ adlı kitapların yazarı Nilda Ferhan Efeçınar, hayatını değiştiren kuantumu şimdi geniş kitlelere yaymaya çalışıyor. Ancak bu yayılma sandığımızdan daha hızlı bir şekilde gerçekleşiyor o kadar ki Efeçınar’a göre çoklu evrenlerin varlığı kanıtlanırsa kuantum fiziği demode bile kalabilir. Efeçınar, takvim yaprakları 2011’leri gösterdiğindeyse insanlığın bir bilinç sıçraması yaşayacağını söylüyor.

    Kuantum fiziğini, klasik fizikten ayıran farklar nelerdir?
    Klasik fizik, madde ve enerjiyi ayrı tutardı. 1930’larda kuantum araştırmaları Max Planck’ın ışığı incelenmesiyle başladı. Planck; ’foton kütlesiz bir enerjidir ve her kütlesiz enerji kütleli enerjinin formunu değiştirir’ dedi ki bu çok önemlidir. Yani düşüncelerimiz kütlesiz bir foton ve enerjidir. Bu enerji, kütleli olan kendi bedenlerimiz de dahil olmak üzere yaşantımızı değiştirebilecek güce sahip. Kuantum, ’madde diye bir şey yoktur, madde denilen her şey yoğunlaşmış enerjidir’ diyor. Klasik fizik ise insan zihninin evrenin şekillenmesinde hiçbir şekilde etkisinin olmadığını söylüyor. Buna göre evren bir saat gibi işler, belli bir mekaniği vardır, insanoğlu bu evrene gelir, yaşar ve gider. Kuantum fiziği ise bu evrenin şekillenmesinde ve yaşamın yönlenmesinde kuantum enerjinin çok büyük bir etkisi olduğunu söyler. En yoğun enerji de düşünce olarak adlandırdığımız insan zihnidir. Buna göre insanlar birçok seçenek arasından birini seçebiliyorlar ve onları yaşayabiliyorlar.

    Kuantuma olan ilgi son yıllarda neden bu kadar arttı?
    Çünkü bugüne kadar daha kaderci bir zihniyet söz konusuydu. Düşünün, bir anda birileri ’Siz kendi hayatınızı kendiniz biçimlendiriyorsunuz’ demeye başladı. Uzun süre bir çatışma oldu, bunun altında yatan sebeplerden biri de din ve bilimin kavgası. Bugüne kadar gelişen materyalist sistemin tamamen karşıtı olan bir düşünce sistemi olduğundan ortaya çıkmasının geciktiğini düşünüyorum.

    Bilim çok çabuk ilerliyor, kuantum fiziğinin bir adım sonrasından bahsetmek mümkün mü?
    Doğru, geçen yıl CERN’de yapılan deneyde bilim adamları ’Higgs bozonu’ parçacığını yani Tanrı zerreciğini arıyorlardı. Kuantum felsefesinin bir adım sonrası çoklu evrenler... Eğer Higgs parçacıklarının var olduğu kanıtlanırsa o zaman çoklu evrenlerden söz edebileceğiz. Kuantum fiziği der ki; ’bir sürü olasılık vardır, sen bunlardan birini seçer ve yaşarsın’. Yeni kuantum fiziği ise; ’hem su, hem kola hem de kahve içmek istiyorsan evrenlerden birinde su, birinde kahve, diğerinde de kola içersin’ diyor. Akıl karıştırıcı bir durum, paralel evrendeki kendimizden nasıl haberdar olacağız, belki de karadeliklerden bir geçiş olacak... Şu an bildiklerimizle bunlardan haberdar olunamıyor.

    BİR ADIM SONRASI PARALEL EVRENLER
    2012 yılında kıyamet kopacağına inananlar var. Kuantum düşünce sisteminde bunu nasıl yorumluyorsunuz?
    Kıyametten bahsediyorlar ama bu bildiğimiz anlamda değil. ’Kıyam etmek’ ayağa kalkmak, uyanmak, uyanış anlamına geliyor. Zaten bu süreç başladı. Evrende sadece biz yokuz, uzaylılar gibi farklı varlıklar da söz konusu ve belki de bu dönemde onlarla bağlantıya geçilecek. Beklenen ’kıyamet’ bu dünyanın yok olması değil, zihnin farklı bir algılayış modeline geçmesi şeklinde olacak. Maya takvimi 2011 yılında bitiyor. İşte tam o yıllarda büyük bir bilinç sıçraması olacak. Buna bir nevi ’aydınlanma çağı’ da diyebiliriz.

    Peki, bu bilinç sıçramasını yapamayanları neler bekliyor?
    Ruhsal olarak sıkıntı çekeceklerini düşünüyorum. Çünkü onlar, korku ve endişe alanına inecek. Güven ve sevgi enerjisini yaşayan kişilerse, geçişi çok rahatlıkla yapabilecek. Zihnimizin daha yüksek potansiyelini kullanacağımız, aydınlık bir dönem başlayacak. Aslında böyle bir geçişin olacağı dönemi yaşayacağımız için çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

    KRİSTAL ÇOCUKLAR BİZİ GEÇİŞE HAZIRLIYOR
    Bir de kristal çocuklardan bahsediliyor, bu çocukların 2012 ile bağlantısı nedir?
    Kristal çocuklar, Indigo çocuklardan sonra gelen kuşak. Genetik ve düşünce olarak çok farklılar. Aslında onlar bizlere bir şeyler öğretmek, 2011-2012 yıllarında beklediğimiz geçiş alanına hazırlanmamız için geliyor. Beynimizin bazı bölgelerini kullanmadığımızdan kozmik alan bilgilerinin olduğu bölgeden o bilgileri henüz alamıyoruz. Ama bu çocuklarda bu yetenek var. Telekinezi, telepati gibi yeteneklere sahip bir gruptan bahsediyoruz.

    Kirli zihinler kuantumla nasıl temizleniyor?
    Siz kuantum koçluğu da yapıyorsunuz, bu sistem nasıl çalışıyor?
    Kişiler aslında ne yapmaları gerektiğini bilinçaltı düzeyde bilir, ancak zihin bunu bilmez. Çünkü ego kafasını karıştırır. Zihin geçmişte yaşadığı deneyimlere göre olayları farklı olarak algılamaya meyillidir. Geneller, çarpıtır ya da bozar. ’Ne yapsam başarılı olamıyorum’, ’kimse beni sevmiyor’ vs. hepsi bir inanç sistemidir. Kuantum koçluğunda akıllıca sorularla kişinin asıl yaşadıklarını yüzeye çıkartırız. Sorularla bu kişilerin inanç sistemlerini ilk önce bilinç düzeyinde erozyona uğratıyoruz. Sonra diğer koçluklarda olmayan bir şey yapıyoruz ve bunu bilinçaltına yerleştiriyoruz. Bunun sonrasında insanlar kendi güçlerinin, yapabilirliklerinin farkına varıyor. Kuantum koçluğu çok hızlı ilerleyen bir sistem. 4 ana bölümden oluşuyor; öğrenci, yaşam, nefes ve kariyer koçluğu. Kariyer koçluğu; hem şirketlerin hem de şirket içi çalışanları ilgilendiriyor. Hedef; çalışanların şirketlerinin vizyonunu anlayabilmesi ve bu vizyona uyumlu olarak çalışabilmeleri. Her departman için farklı bir çalışma yapılması gerekiyor.
    Kaynak : Akşam




    bu çok iyiydi sağol
    _____________________________




  • Kuzey
    yarım küre 2010 yılında Fırtınalar aşırı soğuklar ve aşırı yağışlarla
    boğuşuyor.Amerika ve Avrupa donuyor.Ülkemizde de bu felaketleri
    yaşıyor.Bana göre, küresel ısınmanın belirtileri fazlasıyla
    görülüyor.Trakya'mızı seller götürüyor.Bunun ne anlama geldiğini herkes
    az çok değerlendirir.Bu yıl 2012 filmi ile milleti
    aya...ğa kaldıracaklarına,2004 yılı yapımı The Day After Tomorrow -
    Yarından Sonra isimli filmi izleseler biraz daha gerçekleri
    görürler.İnsanlar,Maya Takviminin özünü yansıtan bilinçlenmeyi,yaşadığı
    Dünya'ya sahip çıkarak kırılan eko sistemin halkalarını onarmaya daha
    da geç olmadan başlamalılar.Yoksa bu filmde anlatılmaya çalışılan
    olaylar gerçekleşebilir..http://www.filmizliycem.com/index.php/2010/02/17/the-day-after-tomorrow-yarindan-sonra/
    _____________________________
  • Japonya'nın güneyinde Büyük Okyanus'ta, 7,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

    ABD Jeolojik Araştırma Kurumu, depremin merkezinin Okinava adasındaki Naha'nın 84 kilometre doğusunda olduğunu bildirdi.

    Depremin, denizin 29 kilometre dibinde meydana geldiği belirtildi.

    Japon televizyonu ise depremin büyüklüğünü 6,9 olarak verdi.

    Japon Meteoroloji Kurumu, tsunami uyarısı verildiğini duyurdu.

    AA
    _____________________________
  • Şili 8.8’le sallandı
    Güney Amerika ülkesi Şili, 8.8 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Çevre ülkelerde de hissedilen depremde, ilk belirlemelere göre 17 kişi yaşamını yitirdi.
    SANTIAGO - Şili’de bu sabah Concepcion kenti yakınlarında TSİ 08.43’te çok şiddetli bir deprem meydana geldi.
    Amerikan Jeolojik Araştırma Kurumu, 8.3 olarak duyurduğu deprem büyüklüğünü önce 8.5'a, daha sonra 8.8'e yükseltti.
    Depremin merkez üssünün başken Santiago'nun 325 kilometre güneybatısı ve Concepcion kentine 115 kilometre uzaklıkta olduğu açıklandı.
    Yerin 35 kilometre altında meydana gelen deprem, yaklaşık 1.5 dakika sürdü.
    Depremin ardından en büyüğü 6.9 olmak üzere artçı şoklar da meydana geldi.

    ÖLÜ SAYISI 17
    Şili radyosu, depremin merkez üssü yakınlarında görev yapan gazetecilerin, depremde ölenlerin sayısının 17 olduğunu bildirdiğini duyurdu.

    TSUNAMİ UYARISI KALDIRILDI
    Bu arada, yerel bir radyo istasyonu, Şili donanmasına dayandırdığı haberinde, Şili'nin güneyinde tsunami alarmının kaldırıldığı duyurdu.
    Amerikan Jeolojik Araştırma Kurumu, depremin, Şili'deki merkez üssü yakınlarındaki sahil boyunca yıkıcı etki yaratabilecek tsunami oluşturduğunu bildirmişti.
    Depremden sonra Şili, Peru, Kolombiya, Panama, Kosta Rika ve Antartika için tsunami alarmı verilmişti.

    İKİNCİ EKONOMİ MERKEZİ
    Nüfusu 250 bin civarında olan Concepcion, Santiago ve Valparaiso ile beraber ülkenin en önemli üç şehrinden biri ve Santiago'dan sonra ülkenin ikinci önemli ekonomi merkezi durumunda.
    Concepcion, Santiago'ya 500 kilometre mesafede ve Büyük Okyanus kenarında yer alıyor.

    9.5'LA SALLANMIŞTI
    Şili'de 22 Mayıs 1960'da aynı bölgede meydana gelen 9.5 büyüklüğündeki depremde 1655 kişi ölmüş, 2 milyon kişi evsiz kalmıştı.
    Depremden sonra çıkan tsunamide Hawaii, Japonya ve Filipinler'de ölenler olmuş, ABD'nin batı kıyıları zarar görmüştü.


    http://www.ntvmsnbc.com/id/25062925/
    _____________________________




  • arkadaşlar neler oluyor, depremler arka arkaya geliyor,allah korusun bu şiddette depremler türkiyede olsa binlerce insan ölecek...
    _____________________________
  • 
Sayfa: önceki 2223242526
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.