USSAC’ın büyük, çok motorlu bir ağır bombardıman uçağı talebine Boeing B-17 prototipi olan “Model 299” ile cevap verdi. Tasarım masasından uçuş denemelerine 12 aydan kısa bir sürede geçti ve ilk uçuşunu 28 Temmuz 1935’de yaptı. Büyük ölçülerine nedeniyle ilk uçuşa katılanlar tarafından “Flying Fortress” olarak adlandırıldı.
B-17 gövde altından kanatlı, henüz tasarım aşamasında olan XB-15 dev bombardıman uçağının özellikleri ile Model 247 nakliye uçaklarının özelliklerini birleştiren bir uçaktı. B-17 Boeing’in, açık kokpit yerine uçuş güvertesi olan ilk askeri uçağıydı, beş adet 30 kalibre makinalı ve bombalar ile donatılmıştı.
B-17’nin ilk savaş görevi, RAF’ın birkaç B-17’yi yüksek irtifa görevleri için almasıyla başladı. Ancak 2. Dünya Savaşı yoğunlaştıkça bombardıman uçakları ilave silah donanımı ve zırh ihtiyacı duydular.
B-17E seri üretimi yapılmaya başlanan ilk modeldir. 9 makinalı ve 1,800 kg bomba yükü taşıyordu. Bu model ilk prototiplerden birkaç ton daha ağırdı. Aynı zamanda Boeing’in ilk belirgin ve çok büyük kuyruğu olan uçağıydı. Bunun nedeni yüksek irtifada dengeyi ve iyileştirilmiş kontrolu sağlamaktı. Her model daha ağır silah donanımına sahip oluyordu.
Son model olan B-17G burunda çene altına ilave edilmiş çift namlulu bir makinalıya sahipti; savunma için 13 makinalısı vardı.
Pasifik cephesinde Japonlara karşı “dört motorlu avcı” deyimiyle öldürücü bir şöhret kazanmıştı. Uçağın efsaneleşmesinin nedenlerinden biri de çok yara almasına rağmen havada kalabilme yeteneğiydi. Birçok kereler üslerine gövdelerinden büyük parçalar kopmuş olarak dönmüşlerdir.
Boeing fabrikalarında 6,981, ulusal bir işbirliği neticesi Douglas ve Lockheed fabrikalarında da 5,745 adet olmak üzere toplam 12,726 adet üretilmiştir. .
B-17G specs/doneleri:
Crew/mürettebat: 9 ( 2 x pilots, bombardier, radio operator, 5 x MG operators), engines/motorlar: 4 x Wright R-1820-97, power/gücü: 4 x 1,200HP, wingspan/kanat açıklığı: 31,54m, length/uzunluk: 22,57m, height/yükseklik: 5,80m, max speed/azami hızı: 474km/h (at 7,600m), cruise speed/seyir hızı: 300km/h, ceiling/tavan: 10,8883m, range/menzil: 3,300km (w. 2,712kg bomb), empty weight/boş ağırlık: 16,333kg, max take-off weight/azami kalkış ağırlığı: 29,606kg, armamment/silah donanımı: 13 x 12,7mm Browning MG, max. 7,955kg bomb
Editör : M. Haluk SEVEL
Alıntıları Göster
GÖREV SIRASINDA.ALMANYAYA ATILAN BOMBALARIN ÜÇTE BİRİ( 500 000 TON) BU UÇAKLARLA BIRAKILMİŞTIR.
quote:
Orijinalden alıntı: hürkuş
GÖREV SIRASINDA.ALMANYAYA ATILAN BOMBALARIN ÜÇTE BİRİ( 500 000 TON) BU UÇAKLARLA BIRAKILMİŞTIR.
Alıntıları Göster
beyler kolay gelsin. Bir arkadasin imzasindan geldim bu konuya...
2. dunya savasi ile ilgili gunluk seklinde yazi lazim bana..
Mesela adam anlatmis. Bu gun sunu yedik sunu ictik. Komutan soyle konustu. karargahtan soyle haber geldi cart curt. Elinde bu tur bir sey olan bulabilen gorebilen varsa pm den bana linkini atabilirmi?
Kitapcilar vb. bayaa bi aradim bu tur kitaplar ama kimse boyle birsey gormedigini soyledi. Simdiden tesekkur ediyorum bakan arkadaslar icin. Umarim bulunabilir. kaptan beni de eklersen kulube
quote:
Orijinalden alıntı: Real RocknRolla
beyler kolay gelsin. Bir arkadasin imzasindan geldim bu konuya...
2. dunya savasi ile ilgili gunluk seklinde yazi lazim bana..
Mesela adam anlatmis. Bu gun sunu yedik sunu ictik. Komutan soyle konustu. karargahtan soyle haber geldi cart curt. Elinde bu tur bir sey olan bulabilen gorebilen varsa pm den bana linkini atabilirmi?
Kitapcilar vb. bayaa bi aradim bu tur kitaplar ama kimse boyle birsey gormedigini soyledi. Simdiden tesekkur ediyorum bakan arkadaslar icin. Umarim bulunabilir. kaptan beni de eklersen kulube
Alıntıları Göster
SUPERMARINE SPİTFİRE
Spitfire hikayesinin başlangıcı başarısız bir uçak olan Supermarine Type 224’e dayanır. Martı kanatlı, tek kanat konfigürasyonlu, sabit iniş takımlı bir uçaktı ve 600 hp’lik bir Rolls Royce motoru ile tahrik ediliyordu. Fakat tasarımcısı olan Mitchell neticeden uçak uçmadan önce dahi memnun olmamıştı. Özel teşebbüs tarzında yeni bir uçak tasarımına başladı, tasarımı, yeni P.V.12 “Merlin” motorunu ve kanatlardaki sekizli makinalı bataryasını kullanabilmek için iki defa revize etti. Neticede tasarım Hava Bakanlığı tarafınca 1935 Ocak ayında kabul edildi. İlk prototip 5 Mart 1936’da uçtu.
310 uçaklık ilk sipariş üç ay sonra verildi, bunu 200’lük bir parti takip etti. 1938 Nisan ayında Nuffield organizasyonu, Birmingham yakınlarındaki Castle Bromwich “gölge” fabrikasında üretmek üzere 1000 adetlik bir sipariş daha aldı. Alınan diğer siparişlerle savaşın başlamasından önce toplam uçak sayısı 2,143’e çıkmıştı.
1938 Ağustos-Aralık döneminde yalnız bir üs Spitfire MMk.1’lerle donatılmıştı. Savaşın çıkmasına kadar bu sayı dokuza yükseldi ve iki üs daha değişim sürecine girmişti. Toplam 1,583 Spitfire I üretildi. 1,175hp Merlin XII ile donatılmış Mk.II’lerin teslimatına 1940 Haziran’ında başlandı ancak gelecek kışa kadar teslimat ve değişim tamamlanamadı ve Britanya Savaşı’nın hava muharebe yükü Mk.I’e kaldı.
Spitfire’lar Hurricane’lerden daha çok ilgi çekti ve üretilmiş en meşhur uçaklardan biri oldu.
Britanya Savaşı esnasında hızı ve manevra yeteneği ile Alman uçaklarının rakibi Bf 109’a iyi bir rakip oldu ve diğer Alman uçaklarına bariz bir üstünlük sağladı. Spitfire’ın tırmanma yeteneği Bf 109’dan düşük olmasına rağmen ondan daha hızlı uçabiliyordu (Hurricane’in aksine). Spitfire’ın motoru bazen aşırı “G” çektiğinde karbüratör taşması sonucu duruyordu. Bf 109 pilotlarının bundan faydalanmasına fırsat vermemek için Spitfire pilotları önce yarım bir “roll” yapıyor ve sonra dalışa geçiyordu. Bu karbüratör eksikliği daha sonra giderildi ve Spitfire tarihe belki de en iyi savunma silahı olarak geçti.
Mk.24’e kadar birçok Spitfire modeli üretildi. Kraliyet Donanması da onun bir veresiyonu olan Seafire’ı donanmada kullandı.Seafire’ların takviye edilmiş, sert denizlere dayanıklı bir gövdesi vardı, kuyruk kancası ile navigasyon ekipmanı takılmıştı. Toplam 20,334 Spitfire ve 2,556 Seafire üretilmiştir. Son Spitfire görev uçuşu 1954’de, Seafire görevi ise 1967’de yapılmıştır.
Spitfire hikayesinin başlangıcı başarısız bir uçak olan Supermarine Type 224’e dayanır. Martı kanatlı, tek kanat konfigürasyonlu, sabit iniş takımlı bir uçaktı ve 600 hp’lik bir Rolls Royce motoru ile tahrik ediliyordu. Fakat tasarımcısı olan Mitchell neticeden uçak uçmadan önce dahi memnun olmamıştı. Özel teşebbüs tarzında yeni bir uçak tasarımına başladı, tasarımı, yeni P.V.12 “Merlin” motorunu ve kanatlardaki sekizli makinalı bataryasını kullanabilmek için iki defa revize etti. Neticede tasarım Hava Bakanlığı tarafınca 1935 Ocak ayında kabul edildi. İlk prototip 5 Mart 1936’da uçtu.
310 uçaklık ilk sipariş üç ay sonra verildi, bunu 200’lük bir parti takip etti. 1938 Nisan ayında Nuffield organizasyonu, Birmingham yakınlarındaki Castle Bromwich “gölge” fabrikasında üretmek üzere 1000 adetlik bir sipariş daha aldı. Alınan diğer siparişlerle savaşın başlamasından önce toplam uçak sayısı 2,143’e çıkmıştı.
1938 Ağustos-Aralık döneminde yalnız bir üs Spitfire MMk.1’lerle donatılmıştı. Savaşın çıkmasına kadar bu sayı dokuza yükseldi ve iki üs daha değişim sürecine girmişti. Toplam 1,583 Spitfire I üretildi. 1,175hp Merlin XII ile donatılmış Mk.II’lerin teslimatına 1940 Haziran’ında başlandı ancak gelecek kışa kadar teslimat ve değişim tamamlanamadı ve Britanya Savaşı’nın hava muharebe yükü Mk.I’e kaldı.
Spitfire’lar Hurricane’lerden daha çok ilgi çekti ve üretilmiş en meşhur uçaklardan biri oldu.
Britanya Savaşı esnasında hızı ve manevra yeteneği ile Alman uçaklarının rakibi Bf 109’a iyi bir rakip oldu ve diğer Alman uçaklarına bariz bir üstünlük sağladı. Spitfire’ın tırmanma yeteneği Bf 109’dan düşük olmasına rağmen ondan daha hızlı uçabiliyordu (Hurricane’in aksine). Spitfire’ın motoru bazen aşırı “G” çektiğinde karbüratör taşması sonucu duruyordu. Bf 109 pilotlarının bundan faydalanmasına fırsat vermemek için Spitfire pilotları önce yarım bir “roll” yapıyor ve sonra dalışa geçiyordu. Bu karbüratör eksikliği daha sonra giderildi ve Spitfire tarihe belki de en iyi savunma silahı olarak geçti.
Mk.24’e kadar birçok Spitfire modeli üretildi. Kraliyet Donanması da onun bir veresiyonu olan Seafire’ı donanmada kullandı.Seafire’ların takviye edilmiş, sert denizlere dayanıklı bir gövdesi vardı, kuyruk kancası ile navigasyon ekipmanı takılmıştı. Toplam 20,334 Spitfire ve 2,556 Seafire üretilmiştir. Son Spitfire görev uçuşu 1954’de, Seafire görevi ise 1967’de yapılmıştır.
HAVACILIK TARİHİNİN EN BÜYÜK HATTA İKİNCİ DÜNYA SAVAŞININ EN BÜYÜK TARTIŞMALARINDAN BİRİ ME-109 MU SPİTFİRE MI DIR. BEN OYUMU ME-109 DAN YANA KULLANIYORUM .ME-109 İLE ARAMDA SANKİ DUYGUSAL BİR BAĞ VAR.
quote:
Orijinalden alıntı: hürkuş
HAVACILIK TARİHİNİN EN BÜYÜK HATTA İKİNCİ DÜNYA SAVAŞININ EN BÜYÜK TARTIŞMALARINDAN BİRİ ME-109 MU SPİTFİRE MI DIR. BEN OYUMU ME-109 DAN YANA KULLANIYORUM .ME-109 İLE ARAMDA SANKİ DUYGUSAL BİR BAĞ VAR.
Alıntıları Göster
SPİTFİRELAR ÇOK İYİ UÇAKLARDI AMA 30 MM LİK TOPLAR ME-109 U BAMBAŞKA BİR HALE GETİRİYORDU.NOT:BATTLE OF BRİTİAN DA YANİ BİRİTANYA SAVAŞINDA DÜŞÜRÜLEN 1300 ALMAN UÇAĞIN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU HE-111 ,JU-87 ,VE JU 88 DİR.ALMANLARIN DÜŞÜRDÜĞÜ UÇAKLARIN(700) TAMAMI İSE SPİTFİRE VE HURRİCANE DİR.
quote:
Orijinalden alıntı: hürkuş
SPİTFİRELAR ÇOK İYİ UÇAKLARDI AMA 30 MM LİK TOPLAR ME-109 U BAMBAŞKA BİR HALE GETİRİYORDU.NOT:BATTLE OF BRİTİAN DA YANİ BİRİTANYA SAVAŞINDA DÜŞÜRÜLEN 1300 ALMAN UÇAĞIN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU HE-111 ,JU-87 ,VE JU 88 DİR.ALMANLARIN DÜŞÜRDÜĞÜ UÇAKLARIN(700) TAMAMI İSE SPİTFİRE VE HURRİCANE DİR.
Alıntıları Göster
SAVAŞ BOYUNCA ME-109 SPİTFİRE ÇATIŞMALARINDA ME-109 LAR VERDİKLERİ 590 KAYBA KARŞILIK 2100 SPİTFİRE DÜŞÜRMÜŞLERDİR.
quote:
Orijinalden alıntı: hürkuş
SAVAŞ BOYUNCA ME-109 SPİTFİRE ÇATIŞMALARINDA ME-109 LAR VERDİKLERİ 590 KAYBA KARŞILIK 2100 SPİTFİRE DÜŞÜRMÜŞLERDİR.
Alıntıları Göster
B-24 LİBRATÖR
USAAC talepleri paralelinde tasarımlandırılan uçağın ilk prototipi uçuşunu 29 Aralık 1939’da gerçekleştirdi. Bu arada hava kuvvetlerini yaklaşmakta olan savaş için modernize etmek isteyen Büyük Britanya ve Fransa’dan siparişler alındı. Ancak “Liberator”lar Fransa’nın işgalinden önce hazır olmadığı için bu ülkeye teslim edilemedi ve bu sipariş Britanya’ya kaydırıldı.
Britanya’da hizmete giren ilk “Liberator”lar BOAC tarafından transatlantik yolcu uçağı ve Sahil Komutanlığı tarafından devriye uçağı olarak kullanıldılar. B-24’ler ABD Donanması’nda, Kanada Hava Kuvvetleri’nde ve birçok ülkenin silahlı kuvvetlerinde kullanım imkanı buldular. Avrupa cephesinde Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) Bombardıman Komutanlığı faaliyetlerini gece bombardımanına yoğunlaştırmıştı; buna karşılık USAAC genelde gündüz operasyonlarını tercih ediyordu.
1942’deki ilk Ploesti saldırısından sonra dört, 1943’deki ikinci Ploesti saldırısından sonra da yedi B-24 Türkiye topraklarına mecburi iniş yaptılar ve enterne edildiler. Altı uçak uçabilir durumda bulundu ve ABD ile varılan anlaşma gereği Eritre depolarında onarılıp Türk Hava Kuvvetleri’ne katıldılar.
B-24 “Liberator” 2. Dünya Savaşı’ndaki bütün müttefik uçaklarından daha fazla sayıda üretilmiştir. Bu miktar 18,000 civarındadır. Rakibi olan B-17 sevilmemekle birlikte daha iyi performansa, daha fazla yük taşıma yeteneğine ve daha uzun menzile sahiptiler. Ancak B-17’ler kadar dayanıklı değildiler ve düşman faaliyetleri karşısında ağır kayıplar verdiler. 1950’lerin Başında USAF envanterinden çıkarılmasına rağmen Hindistan dahil birçok ülkenin hava kuvvetlerine katılma olanağı buldular.
B-24D specs/doneleri: Crew/mürettebat: 10, engines/motorlar: 4 x Pratt& Whitney R-1830, power/gücü: 4 x 1,200HP, wingspan/kanat açıklığı: 33.44m , length/uzunluk: 20.17m , height/yükseklik: 5.45m , max speed/azami hız: 500km/h, cruise speed/seyir hızı: 289 km/h, range/menzil: 5.280km , ceiling/tavan: 8,512m, max take-off weight/azami kalkış ağırlığı: 25.312kg , armament/silah donanımı: 10 x 12.7 Browning MG, 3.616kg of bombs/bomba
Editör : M. Haluk SEVEL
quote:
Orijinalden alıntı: hürkuş
B-24 LİBRATÖR
USAAC talepleri paralelinde tasarımlandırılan uçağın ilk prototipi uçuşunu 29 Aralık 1939’da gerçekleştirdi. Bu arada hava kuvvetlerini yaklaşmakta olan savaş için modernize etmek isteyen Büyük Britanya ve Fransa’dan siparişler alındı. Ancak “Liberator”lar Fransa’nın işgalinden önce hazır olmadığı için bu ülkeye teslim edilemedi ve bu sipariş Britanya’ya kaydırıldı.
Britanya’da hizmete giren ilk “Liberator”lar BOAC tarafından transatlantik yolcu uçağı ve Sahil Komutanlığı tarafından devriye uçağı olarak kullanıldılar. B-24’ler ABD Donanması’nda, Kanada Hava Kuvvetleri’nde ve birçok ülkenin silahlı kuvvetlerinde kullanım imkanı buldular. Avrupa cephesinde Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) Bombardıman Komutanlığı faaliyetlerini gece bombardımanına yoğunlaştırmıştı; buna karşılık USAAC genelde gündüz operasyonlarını tercih ediyordu.
1942’deki ilk Ploesti saldırısından sonra dört, 1943’deki ikinci Ploesti saldırısından sonra da yedi B-24 Türkiye topraklarına mecburi iniş yaptılar ve enterne edildiler. Altı uçak uçabilir durumda bulundu ve ABD ile varılan anlaşma gereği Eritre depolarında onarılıp Türk Hava Kuvvetleri’ne katıldılar.
B-24 “Liberator” 2. Dünya Savaşı’ndaki bütün müttefik uçaklarından daha fazla sayıda üretilmiştir. Bu miktar 18,000 civarındadır. Rakibi olan B-17 sevilmemekle birlikte daha iyi performansa, daha fazla yük taşıma yeteneğine ve daha uzun menzile sahiptiler. Ancak B-17’ler kadar dayanıklı değildiler ve düşman faaliyetleri karşısında ağır kayıplar verdiler. 1950’lerin Başında USAF envanterinden çıkarılmasına rağmen Hindistan dahil birçok ülkenin hava kuvvetlerine katılma olanağı buldular.
B-24D specs/doneleri: Crew/mürettebat: 10, engines/motorlar: 4 x Pratt& Whitney R-1830, power/gücü: 4 x 1,200HP, wingspan/kanat açıklığı: 33.44m , length/uzunluk: 20.17m , height/yükseklik: 5.45m , max speed/azami hız: 500km/h, cruise speed/seyir hızı: 289 km/h, range/menzil: 5.280km , ceiling/tavan: 8,512m, max take-off weight/azami kalkış ağırlığı: 25.312kg , armament/silah donanımı: 10 x 12.7 Browning MG, 3.616kg of bombs/bomba
Avro Lancaster Tanımı Türü Ağır-Bombardıman Üretildiği Ülke İngiltere Hizmet Süresi 1942-? Üretici Avro Mürettebat 7(pilot, uçuş mühendisi, rotacı, telsizci, bomba nişanlayıcı, gövde ve kuyruk silahçıları) Fiziksel Özellikler Uzunluk ? 21,18 m Yükseklik ? 5,97 m Kana Genişlişi ? 31,09 m Kanat Alanı ? 120,80 m� Boş Ağırlık ? 16.705 kg Yüklü Ağırlık ? 30.800 kg - 31.750 kg Silahlar En Yüksek Hız ? 448 km/s 5.600 m yükseklikte Seyir Hızı ? 338 km/s Uçuş Menzili ? ? Muharebede Uçuş Menzili ? 2.675 km 6.350 kg'lık bombalarla Hizme Tavanı ? 7.467 m Motor 4x Rolls-Royce Merlin XX Motor Gücü 1.280 bg 954 kW Makinalı Tüfekler 8 x Browning 0.303 inç (7.62 mm) makinalı tüfekleri Bombalar normal 6.350 kg (14.000 lb) özel modellerde 10.000 kg (22.000 lb) Avro Lancaster (Lançestır), II. Dünya Savaşı Britanya ağır-bombardıman uçağı.
Hizmete 1942 yılında girdi. İngiliz Milletler Topluluğu ülkeleri tarafından da kullanıldı. Handley-Page Halifax ile birlikte Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin ana bombardıman uçağıydı. Genel olarak gece-bombardıman görevlerinde kullanıldı. Savaş sonuna kadar 7,366 adet Lancester üretilmiştir.
Gelişim süreci [değiştir]Lancester, Avro firması tarafından tasarlanan Avro Manchester(Mençestır) uçağı temel alınarak tasarlanmıştır. Avro firması bu uçakları iki motorlu orta seviye bir bombardıman uçağı olarak düşünmüştü. Uçağın hızlı olması için Rolls-Royce Vulture motorları takıldı. Ancak bu motorlar emniyetli bulunmadı ve bu uçaklar 1942 yılında hizmetten alındı.
Bunun üzerine dört adet Rolls-Royce Merlin motorlu ve daha geniş kanatlı bir uçak yapılmasına karar verildi. Bu motorlar daha güçsüz ama daha emniyetliydi. İlk deneme uçuşları 9 Ocak 1941'de yapıldı. Uçak çok başarılı bulunmuştu ve üretilmekte olan bütün Manchester'lar Lancester'a dönüştürüldüler. İki uçakta burun taretine, çift kuyruğa, ve greenhouse kokpit sistemine sahiptiler bunun için dönüştürme işlemi kolay oldu. Modele bağlı olmak üzere avcı uçaklarına karşı 8 veya 10 adet makinalı tüfekle donatıldılar.
Lancester'ın en önemli özelliği yüksek bomba yükü kapasitesidir. Taşıyabildikleri bomba yükü dönemindeki uçakların neredeyse iki katıdır. II. Dünya Savaşı'nda kullanılan en büyük bomba olan Grand Slam'i de bu uçaklar taşımıştır. Bu bomba yaklaşık 9944 kg¹'dır.
Yaklaşık 300 adet Lancaster MK II çeşitlemesi yapıldı bunlar Bristol Hercules motorlarına sahiptiler. Yeni Merlin motorlarına sahip Lancaster MK III'lerden ise 3.030 adet üretildi. 1943 yılında bir Lancaster 45-50.000 £'a mal oluyordu.
Lancaster'lar tahtadan yapılma uçaklar olduğundan avcı atışına ve uçak-savar atışına karşı dayanıksız olup daha çok gece görevlerine veriliyorlardı. Bunun için Kraliyet Hava Kuvvetleri Lancaster'ların radarlarını ve sefer sistemlerini geliştirmeye çalıştı. Bu sistemlerden en ünlüleri 1155 radyo alıcısı ve 1154 radyo vericisidir. Bunlar yol bulma faaliyetleri için kullanıldıkları gibi iletişim ve Mors amaçlı da kullanılmıştır. Aşağıda Lancaster'a ait radar sistemlerini görebilirsiniz:
H2S: Yer tabanlı radar sistemi. Bu sistemin gönderdiği sinyaller Alman avcı uçakları taarfından fark edilebildiği için dikkatli kullanılması lazımdı. Monica: Yakın çevredeki uçakları tespit etmek için kullanılmıştır. Alman avcılarını tespit etmek için kullanılan bu sistem tam bir hayal kırıklığıydı. Çünkü aynı düzende uçan diğer dost uçaklarını da bildirdiklerinden mürettebat tarafından dikkate alınmayan bu sistem Alman avcı uçakları tarafından tespit edilebiliyordu. Fishpond: H2S sistemine bir eklentidir. Uçağın altından gelen avcı uçaklarına karşı mürettebatı uyarmak için yapılmıştır. GEE: Bir alıcıdan oluşan bu sistem. Birleşik Krallık'dan gönderilen sinyallere göre kendi yerini tespit edebiliyordu. Menzili yaklaşım 3-400 mildi. Oboe: Çok başarılı bir yol bulma sistemidir. Kara radar üstü yalnız bir uçakla meşgül olabildiğinden konvoyun önünde giden uçaklara takılmıştır. Daha sonra GEE-H eklentisi ile buna gerek kalmamış her uçağın konumu ayrı olarak hesaplanabilmiştir. Village Inn: Radar ile nişanlama yapabilen bir top yuvasıdır. 1944 yılından sonra kullanılmaya başlanmıştır. ¹Rakam kesin değildir
Önemli muharebeler [değiştir]1942-1945 yılları arası 156.000 operasyonda görev alan Lancaster'lar yaklaşık olarak 608.612 ton bomba bırakmışlar, 3.249 da kayıp vermişlerdir. Sadece 35 Lancaster 100'den fazla görev yapmayı başarmış bunların en uzun ömürlüsü 139 görevi tamamlamıştır. Bu uçak 1947 yılında hurdaya ayrılmıştır.
Lancester'ların en büyük başarısı Ruhr vadisine yapılan Chastise Operasyonudur. Bu operasyonun amacı Alman'ların hidro elektronik santrallerini yıkmak ve Alman sanayisini sekteye uğratmaktı. Operasyonda Branes Wallis tarafından tasarlanan varil şeklindeki bombalar kullanılmıştır. Bu görevdeki başarılarından dolayı Dambusters(Barajları Yıkanlar) adını almışlardır.
Alman kruvazörü Tirpitz'i bir dizi saldırı ile batırmışlardır. Bu saldırılarda Tall Boy bombası kullanılmıştır.
Savaşın sonlarına doğru Lancesterlar Japonya'ya saldırmak için "Tiger Force" adı altında hazırlanıyorlardı. Ama savaşın bitmesiyle bu görevi yerine getiremediler. Savaş sonrasında Lancester'lar birçok ülkeye satıldı ve nakliye uçağı olarak da kullanıldı.
Wikimedia Commons'da Avro Lancaster ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Avro_Lancaster"'dan alındı Sayfa kategorileri: İngiliz savaş uçakları | 2. Dünya Savaşı uç
Avro Lancaster Tanımı Türü Ağır-Bombardıman Üretildiği Ülke İngiltere Hizmet Süresi 1942-? Üretici Avro Mürettebat 7(pilot, uçuş mühendisi, rotacı, telsizci, bomba nişanlayıcı, gövde ve kuyruk silahçıları) Fiziksel Özellikler Uzunluk ? 21,18 m Yükseklik ? 5,97 m Kana Genişlişi ? 31,09 m Kanat Alanı ? 120,80 m� Boş Ağırlık ? 16.705 kg Yüklü Ağırlık ? 30.800 kg - 31.750 kg Silahlar En Yüksek Hız ? 448 km/s 5.600 m yükseklikte Seyir Hızı ? 338 km/s Uçuş Menzili ? ? Muharebede Uçuş Menzili ? 2.675 km 6.350 kg'lık bombalarla Hizme Tavanı ? 7.467 m Motor 4x Rolls-Royce Merlin XX Motor Gücü 1.280 bg 954 kW Makinalı Tüfekler 8 x Browning 0.303 inç (7.62 mm) makinalı tüfekleri Bombalar normal 6.350 kg (14.000 lb) özel modellerde 10.000 kg (22.000 lb) Avro Lancaster (Lançestır), II. Dünya Savaşı Britanya ağır-bombardıman uçağı.
Hizmete 1942 yılında girdi. İngiliz Milletler Topluluğu ülkeleri tarafından da kullanıldı. Handley-Page Halifax ile birlikte Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin ana bombardıman uçağıydı. Genel olarak gece-bombardıman görevlerinde kullanıldı. Savaş sonuna kadar 7,366 adet Lancester üretilmiştir.
Gelişim süreci [değiştir]Lancester, Avro firması tarafından tasarlanan Avro Manchester(Mençestır) uçağı temel alınarak tasarlanmıştır. Avro firması bu uçakları iki motorlu orta seviye bir bombardıman uçağı olarak düşünmüştü. Uçağın hızlı olması için Rolls-Royce Vulture motorları takıldı. Ancak bu motorlar emniyetli bulunmadı ve bu uçaklar 1942 yılında hizmetten alındı.
Bunun üzerine dört adet Rolls-Royce Merlin motorlu ve daha geniş kanatlı bir uçak yapılmasına karar verildi. Bu motorlar daha güçsüz ama daha emniyetliydi. İlk deneme uçuşları 9 Ocak 1941'de yapıldı. Uçak çok başarılı bulunmuştu ve üretilmekte olan bütün Manchester'lar Lancester'a dönüştürüldüler. İki uçakta burun taretine, çift kuyruğa, ve greenhouse kokpit sistemine sahiptiler bunun için dönüştürme işlemi kolay oldu. Modele bağlı olmak üzere avcı uçaklarına karşı 8 veya 10 adet makinalı tüfekle donatıldılar.
Lancester'ın en önemli özelliği yüksek bomba yükü kapasitesidir. Taşıyabildikleri bomba yükü dönemindeki uçakların neredeyse iki katıdır. II. Dünya Savaşı'nda kullanılan en büyük bomba olan Grand Slam'i de bu uçaklar taşımıştır. Bu bomba yaklaşık 9944 kg¹'dır.
Yaklaşık 300 adet Lancaster MK II çeşitlemesi yapıldı bunlar Bristol Hercules motorlarına sahiptiler. Yeni Merlin motorlarına sahip Lancaster MK III'lerden ise 3.030 adet üretildi. 1943 yılında bir Lancaster 45-50.000 £'a mal oluyordu.
Lancaster'lar tahtadan yapılma uçaklar olduğundan avcı atışına ve uçak-savar atışına karşı dayanıksız olup daha çok gece görevlerine veriliyorlardı. Bunun için Kraliyet Hava Kuvvetleri Lancaster'ların radarlarını ve sefer sistemlerini geliştirmeye çalıştı. Bu sistemlerden en ünlüleri 1155 radyo alıcısı ve 1154 radyo vericisidir. Bunlar yol bulma faaliyetleri için kullanıldıkları gibi iletişim ve Mors amaçlı da kullanılmıştır. Aşağıda Lancaster'a ait radar sistemlerini görebilirsiniz:
H2S: Yer tabanlı radar sistemi. Bu sistemin gönderdiği sinyaller Alman avcı uçakları taarfından fark edilebildiği için dikkatli kullanılması lazımdı. Monica: Yakın çevredeki uçakları tespit etmek için kullanılmıştır. Alman avcılarını tespit etmek için kullanılan bu sistem tam bir hayal kırıklığıydı. Çünkü aynı düzende uçan diğer dost uçaklarını da bildirdiklerinden mürettebat tarafından dikkate alınmayan bu sistem Alman avcı uçakları tarafından tespit edilebiliyordu. Fishpond: H2S sistemine bir eklentidir. Uçağın altından gelen avcı uçaklarına karşı mürettebatı uyarmak için yapılmıştır. GEE: Bir alıcıdan oluşan bu sistem. Birleşik Krallık'dan gönderilen sinyallere göre kendi yerini tespit edebiliyordu. Menzili yaklaşım 3-400 mildi. Oboe: Çok başarılı bir yol bulma sistemidir. Kara radar üstü yalnız bir uçakla meşgül olabildiğinden konvoyun önünde giden uçaklara takılmıştır. Daha sonra GEE-H eklentisi ile buna gerek kalmamış her uçağın konumu ayrı olarak hesaplanabilmiştir. Village Inn: Radar ile nişanlama yapabilen bir top yuvasıdır. 1944 yılından sonra kullanılmaya başlanmıştır. ¹Rakam kesin değildir
Önemli muharebeler [değiştir]1942-1945 yılları arası 156.000 operasyonda görev alan Lancaster'lar yaklaşık olarak 608.612 ton bomba bırakmışlar, 3.249 da kayıp vermişlerdir. Sadece 35 Lancaster 100'den fazla görev yapmayı başarmış bunların en uzun ömürlüsü 139 görevi tamamlamıştır. Bu uçak 1947 yılında hurdaya ayrılmıştır.
Lancester'ların en büyük başarısı Ruhr vadisine yapılan Chastise Operasyonudur. Bu operasyonun amacı Alman'ların hidro elektronik santrallerini yıkmak ve Alman sanayisini sekteye uğratmaktı. Operasyonda Branes Wallis tarafından tasarlanan varil şeklindeki bombalar kullanılmıştır. Bu görevdeki başarılarından dolayı Dambusters(Barajları Yıkanlar) adını almışlardır.
Alman kruvazörü Tirpitz'i bir dizi saldırı ile batırmışlardır. Bu saldırılarda Tall Boy bombası kullanılmıştır.
Savaşın sonlarına doğru Lancesterlar Japonya'ya saldırmak için "Tiger Force" adı altında hazırlanıyorlardı. Ama savaşın bitmesiyle bu görevi yerine getiremediler. Savaş sonrasında Lancester'lar birçok ülkeye satıldı ve nakliye uçağı olarak da kullanıldı.
Wikimedia Commons'da Avro Lancaster ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Avro_Lancaster"'dan alındı Sayfa kategorileri: İngiliz savaş uçakları | 2. Dünya Savaşı uç
Alıntıları Göster
lancesterlar pahalı bir uçaktı ancak,3250 kayıp verdiler ve çoğunluğuda almanyaya yapılan gece akınlarında me-110 lar tarafından yokedilmiştir.yavaş ve ateşe dayanıksız olması en büyük handikapıydı
quote:
Orijinalden alıntı: hürkuş
lancesterlar pahalı bir uçaktı ancak,3250 kayıp verdiler ve çoğunluğuda almanyaya yapılan gece akınlarında me-110 lar tarafından yokedilmiştir.yavaş ve ateşe dayanıksız olması en büyük handikapıydı
Alıntıları Göster
hürkuş uçtun gidiyorsun sağol paylaşımların için
uzun zamandır giremiyorum foruma
quote:
Orijinalden alıntı: murat aksu
2. Dünya Savaşı hakkında hiç bilmediğiniz bilgiler:
1- Savaşta ölen ilk Alman havacısı, Japonlar tarafından 1937'de Çin'de öldürülmüştür.
2- Savaşta ölen ilk Amerikan askeri, 1940 yılında Finlandiya'da Ruslar tarafından öldürülmüştür.
3- Savaşta ölen en yüksek rütbeli Amerikan askeri, Korgeneral Lesley McNair idi ve Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından öldürülmüştü.
4- Savaştaki en genç Amerikan askeri, Deniz Kuvvetleri'nde görev yapan 12 yaşındaki Calvin Graham'dı. Graham katıldığı bir muharebede yaralanmış ve yaşı hakkında yalan söylediği için ordudan ihraç edilmişti. (Yaptığı hizmetin karşılığında kazandığı hakları sonradan Amerikan Kongresi tarafından iade edilmiştir.)
5- Pearl Harbor baskınının olduğu dönemde, Amerikan Donanma Komutanlığı'nın adı CINCUS (İngilizce "sink us" diye telafuz edilir. Türkçe manası, "bizi batırın") idi, Amerikan 45. Piyade Tümeni'nin omzunda taşıdığı tümen sembolü Swastika (gamalı haç) idi ve Hitler'in kişisel treninin adı da "Amerika" idi. Bunların hepsi sonradan değiştirilmiştir.
6- Amerikan Hava Kuvvetleri, Deniz Piyadeleri'nden daha fazla kayıp vermiştir. Havacıların tamamlamaları gereken 30 görevi yerine getirmeye çalışırken ölme ihtimalleri %71'di. Bombardıman uçakları korumasız değillerdi. Bir B-17 bombardıman uçağı, taşıdığı 4 ton bombanın yanı sıra, 1,5 ton da makineli tüfek mermisi taşırdı. Amerikan 8. Hava Kuvvetleri toplam 6098 düşman uçağı düşürmüştür. Bu harcanan her 12700 mermi için 1 düşman uçağı demektir.
7- Almanya'nın enerji sıkıntısı o kadar büyüktü ki, yapılan bir araştırmaya göre, eğer savaş boyunca Alman sanayi tesislerine atılan bombaların %1'i Alman elektrik santrallerine atılsaydı, Alman sanayisi çökerdi.
8- Genel olarak bakınca, "ortalama savaş pilotu" diye bir şey yoktu. Ya bir astınız, ya da bir hedef. Örneğin Japon hava ası Hiroyoshi Nishizawa, toplamda 80'den fazla düşman uçağı düşürmüştü ama bir kargo uçağında seyahat ederken, uçağın düşürülmesiyle ölmüştü.
9- Avcı uçaklarında, nişan almaya yardım etmesi için, her 5 mermiden birinin izli mermi olması usulü uygulanırdı. Ama bu bir hataydı. İzli mermilerin farklı bir balistiği vardı. İzli mermiler uzak mesafede bir hedefi vuruyorsa, normal mermilerin %80'i hedefi ıskalıyordu. İzli mermiler, düşman pilotuna yerinizi belli etmeye yarıyordu. Ayrıca en kötüsü ise, mermi şeridinin sonuna, merminizin bittiğini gösteren seri halde dizili bir sıra izli mermi idi. Bu düşmanın öğrenmemesi gereken bir durumdu. İzli mermi kullanmayı bırakan filolar gördüler ki, başarı oranları iki katına çıkmış ve verdikleri kayıplar azalmıştı.
10- Ren Nehrine ulaşan Müttefik askerlerinin ilk yaptıkları şey, nehre işemek olmuştu. Bu en düşük rütbeli erden, Winston Churchill'e (nehre işemesini şova dönüştürmüştür), Churchill'den General Patton'a (nehre işerken çekilmiş fotoğrafları vardır) kadar değişmeyen bir hareketti.
11- Alman Me-264 bombardıman uçakları New York şehrini bombalayabilecek kapasitedeydiler ama alınacak sonuç, verdikleri çabaya değmiyordu.
12- Savaşta, yellendikleri için ölen havacılar vardı. (20000 ft. yüksekliğe çıkan ve kabin basıncı olmayan bir uçakta, mide gazlarının hacmi %300 oranında artar!)
13- Ruslar 500'den fazla Alman uçağını, havada çarparak yokettiler. Ayrıca çoğu zaman mayın tarlalarını, üzerinde yürüyerek temizlerlerdi. Stalin'in dediği gibi: "Sovyet Ordusu'nda kahraman olmamak cesaret ister."
14- Amerikan Kara Kuvvetleri'nin, Amerikan Deniz Kuvvetleri'nden daha fazla gemisi vardı.
15- Alman Hava Kuvvetleri'nin bünyesinde; 22 piyade tümeni, 2 zırhlı tümen, 11 hava indirme tümeni vardı. Bunların hiçbiri hava indirme görevi yapmaya müsait değildi. Ama Alman Kara Kuvvetleri'nin elinde hava indirme yapabilen birlikler mevcuttu.
16- Amerikan Ordusu Kuzey Afrika'ya çıktığında, gerekli malzemelerin yanı sıra, 3 adet Coca Cola şişeleme makinesi getirmişlerdi.
17- Normandiya'da esir alınan ilk Alman birlikleri arasında Koreliler de vardı. Bunlar, önce Japonlar tarafından zorla savaştırılmış ve Ruslara esir düşmüşlerdi. Sonra Ruslar tarafından zorla savaştırılmış ve Almanlar'a esir düşmüşlerdi. Sonra da Almanlar tarafından zorla savaştırılarak Amerikalılara esir düşmüşlerdi.
18- Graf Spee asla batırılamadı. Mürettebatın gemiyi batırma girişimi başarısız olmuştu. Üzerinde Almanya'nın en yeni radar sistemi olan gemi, İngiltere tarafından satın alındı.
19- Yoğun topçu ve hava bombardımanının ardından, 35000 Amerikalı ve Kanadalı asker Kiska Adası'nın kıyılarına çıktılar. Çıkarmada, 21 asker çatışırken öldü. Eğer adada Japon askerleri olsaydı, sonuç daha vahim olabilirdi.
20- Japonlar'ın tanklarla mücadele taktiği şöyle idi, çok büyük bir top mermisi, sadece burnu dışarıda kalacak şekilde yere gömülürdü. Düşman tankı, merminin olduğu yere yeterince yaklaşınca, oraya gizlenmiş bir Japon askeri elindeki çekiçle merminin burnuna vurarak, mermiyi patlatırdı. "Silahların yetersizliği, mağlubiyet için bahane değildir." Korgeneral Mataguchi
21- MISS ME isimli Piper Cub (J-3 Cub) model uçak, Amerikan topçusuna hedef tarifi yaparken, hemen yakınında bir Alman uçağının da Alman topçusuna gözetleme yaptığını gördü. Hemen Alman uçağına yaklaştı. Uçakların ikisi de silahsız olduğu için yardımcı pilotla berbaber tabancalarını çekerek Alman uçağına mermi yağdırmaya başladılar ve onu inmeye zorladılar. Hemen arkalarından kendileri de indiler ve Almanları esir aldılar. Ama Piper Cub model uçakları sadece 2 kişilik oldukları için, Almanları nereye sığdırdıkları bilinmiyor.
22- Waffen SS'in Alman olmayan asker sayısı, Alman olanlardan daha çoktu.
23- Almanya'nın savaş ilanı yaptığı tek ülke ABD idi.
24- Japonlar Hong Kong'a saldırırken, İngiliz subayları, Kanadalı piyadelerin savunma için subay gazinosuna mevzilenmelerine karşı çıktılar. Subay gazinosuna, er ve erbaşların girmesi yasaktı.
25- Nükleer fizikçi Niels Bohr, Danimarka'da Almanlar'ın elinden kılpayı kurtarılmıştı. Danimarkalı direnişçiler, Almanlarla çatışırken, o da evinin arka kapısından, elinde, içinde paha biçilmez ağır su (nükleer bomba yapımında kullanılan önemli bir madde) bulunan bir bira şişesiyle kaçmıştı. Bu gözü gibi baktığı şişeyle İngiltere'ye ulaştı. Ama sonradan, şişenin içindekinin bira olduğu anlaşıldı. Muhtemelen, ağır suyu da bir Alman askeri içmişti... (http://koltukgenerali.blogspot.com/)dan alınmıştır...... ___benide ekleyin_____
Alıntıları Göster
quote:
Orjinalden alıntı: murat aksu
2. Dünya Savaşı hakkında hiç bilmediğiniz bilgiler:
1- Savaşta ölen ilk Alman havacısı, Japonlar tarafından 1937'de Çin'de öldürülmüştür.
2- Savaşta ölen ilk Amerikan askeri, 1940 yılında Finlandiya'da Ruslar tarafından öldürülmüştür.
3- Savaşta ölen en yüksek rütbeli Amerikan askeri, Korgeneral Lesley McNair idi ve Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından öldürülmüştü.
4- Savaştaki en genç Amerikan askeri, Deniz Kuvvetleri'nde görev yapan 12 yaşındaki Calvin Graham'dı. Graham katıldığı bir muharebede yaralanmış ve yaşı hakkında yalan söylediği için ordudan ihraç edilmişti. (Yaptığı hizmetin karşılığında kazandığı hakları sonradan Amerikan Kongresi tarafından iade edilmiştir.)
5- Pearl Harbor baskınının olduğu dönemde, Amerikan Donanma Komutanlığı'nın adı CINCUS (İngilizce "sink us" diye telafuz edilir. Türkçe manası, "bizi batırın") idi, Amerikan 45. Piyade Tümeni'nin omzunda taşıdığı tümen sembolü Swastika (gamalı haç) idi ve Hitler'in kişisel treninin adı da "Amerika" idi. Bunların hepsi sonradan değiştirilmiştir.
6- Amerikan Hava Kuvvetleri, Deniz Piyadeleri'nden daha fazla kayıp vermiştir. Havacıların tamamlamaları gereken 30 görevi yerine getirmeye çalışırken ölme ihtimalleri %71'di. Bombardıman uçakları korumasız değillerdi. Bir B-17 bombardıman uçağı, taşıdığı 4 ton bombanın yanı sıra, 1,5 ton da makineli tüfek mermisi taşırdı. Amerikan 8. Hava Kuvvetleri toplam 6098 düşman uçağı düşürmüştür. Bu harcanan her 12700 mermi için 1 düşman uçağı demektir.
7- Almanya'nın enerji sıkıntısı o kadar büyüktü ki, yapılan bir araştırmaya göre, eğer savaş boyunca Alman sanayi tesislerine atılan bombaların %1'i Alman elektrik santrallerine atılsaydı, Alman sanayisi çökerdi.
8- Genel olarak bakınca, "ortalama savaş pilotu" diye bir şey yoktu. Ya bir astınız, ya da bir hedef. Örneğin Japon hava ası Hiroyoshi Nishizawa, toplamda 80'den fazla düşman uçağı düşürmüştü ama bir kargo uçağında seyahat ederken, uçağın düşürülmesiyle ölmüştü.
9- Avcı uçaklarında, nişan almaya yardım etmesi için, her 5 mermiden birinin izli mermi olması usulü uygulanırdı. Ama bu bir hataydı. İzli mermilerin farklı bir balistiği vardı. İzli mermiler uzak mesafede bir hedefi vuruyorsa, normal mermilerin %80'i hedefi ıskalıyordu. İzli mermiler, düşman pilotuna yerinizi belli etmeye yarıyordu. Ayrıca en kötüsü ise, mermi şeridinin sonuna, merminizin bittiğini gösteren seri halde dizili bir sıra izli mermi idi. Bu düşmanın öğrenmemesi gereken bir durumdu. İzli mermi kullanmayı bırakan filolar gördüler ki, başarı oranları iki katına çıkmış ve verdikleri kayıplar azalmıştı.
10- Ren Nehrine ulaşan Müttefik askerlerinin ilk yaptıkları şey, nehre işemek olmuştu. Bu en düşük rütbeli erden, Winston Churchill'e (nehre işemesini şova dönüştürmüştür), Churchill'den General Patton'a (nehre işerken çekilmiş fotoğrafları vardır) kadar değişmeyen bir hareketti.
11- Alman Me-264 bombardıman uçakları New York şehrini bombalayabilecek kapasitedeydiler ama alınacak sonuç, verdikleri çabaya değmiyordu.
12- Savaşta, yellendikleri için ölen havacılar vardı. (20000 ft. yüksekliğe çıkan ve kabin basıncı olmayan bir uçakta, mide gazlarının hacmi %300 oranında artar!)
13- Ruslar 500'den fazla Alman uçağını, havada çarparak yokettiler. Ayrıca çoğu zaman mayın tarlalarını, üzerinde yürüyerek temizlerlerdi. Stalin'in dediği gibi: "Sovyet Ordusu'nda kahraman olmamak cesaret ister."
14- Amerikan Kara Kuvvetleri'nin, Amerikan Deniz Kuvvetleri'nden daha fazla gemisi vardı.
15- Alman Hava Kuvvetleri'nin bünyesinde; 22 piyade tümeni, 2 zırhlı tümen, 11 hava indirme tümeni vardı. Bunların hiçbiri hava indirme görevi yapmaya müsait değildi. Ama Alman Kara Kuvvetleri'nin elinde hava indirme yapabilen birlikler mevcuttu.
16- Amerikan Ordusu Kuzey Afrika'ya çıktığında, gerekli malzemelerin yanı sıra, 3 adet Coca Cola şişeleme makinesi getirmişlerdi.
17- Normandiya'da esir alınan ilk Alman birlikleri arasında Koreliler de vardı. Bunlar, önce Japonlar tarafından zorla savaştırılmış ve Ruslara esir düşmüşlerdi. Sonra Ruslar tarafından zorla savaştırılmış ve Almanlar'a esir düşmüşlerdi. Sonra da Almanlar tarafından zorla savaştırılarak Amerikalılara esir düşmüşlerdi.
18- Graf Spee asla batırılamadı. Mürettebatın gemiyi batırma girişimi başarısız olmuştu. Üzerinde Almanya'nın en yeni radar sistemi olan gemi, İngiltere tarafından satın alındı.
19- Yoğun topçu ve hava bombardımanının ardından, 35000 Amerikalı ve Kanadalı asker Kiska Adası'nın kıyılarına çıktılar. Çıkarmada, 21 asker çatışırken öldü. Eğer adada Japon askerleri olsaydı, sonuç daha vahim olabilirdi.
20- Japonlar'ın tanklarla mücadele taktiği şöyle idi, çok büyük bir top mermisi, sadece burnu dışarıda kalacak şekilde yere gömülürdü. Düşman tankı, merminin olduğu yere yeterince yaklaşınca, oraya gizlenmiş bir Japon askeri elindeki çekiçle merminin burnuna vurarak, mermiyi patlatırdı. "Silahların yetersizliği, mağlubiyet için bahane değildir." Korgeneral Mataguchi
21- MISS ME isimli Piper Cub (J-3 Cub) model uçak, Amerikan topçusuna hedef tarifi yaparken, hemen yakınında bir Alman uçağının da Alman topçusuna gözetleme yaptığını gördü. Hemen Alman uçağına yaklaştı. Uçakların ikisi de silahsız olduğu için yardımcı pilotla berbaber tabancalarını çekerek Alman uçağına mermi yağdırmaya başladılar ve onu inmeye zorladılar. Hemen arkalarından kendileri de indiler ve Almanları esir aldılar. Ama Piper Cub model uçakları sadece 2 kişilik oldukları için, Almanları nereye sığdırdıkları bilinmiyor.
22- Waffen SS'in Alman olmayan asker sayısı, Alman olanlardan daha çoktu.
23- Almanya'nın savaş ilanı yaptığı tek ülke ABD idi.
24- Japonlar Hong Kong'a saldırırken, İngiliz subayları, Kanadalı piyadelerin savunma için subay gazinosuna mevzilenmelerine karşı çıktılar. Subay gazinosuna, er ve erbaşların girmesi yasaktı.
25- Nükleer fizikçi Niels Bohr, Danimarka'da Almanlar'ın elinden kılpayı kurtarılmıştı. Danimarkalı direnişçiler, Almanlarla çatışırken, o da evinin arka kapısından, elinde, içinde paha biçilmez ağır su (nükleer bomba yapımında kullanılan önemli bir madde) bulunan bir bira şişesiyle kaçmıştı. Bu gözü gibi baktığı şişeyle İngiltere'ye ulaştı. Ama sonradan, şişenin içindekinin bira olduğu anlaşıldı. Muhtemelen, ağır suyu da bir Alman askeri içmişti... (http://koltukgenerali.blogspot.com/)dan alınmıştır...... ___benide ekleyin_____
çok iyidi
quote:
Orijinalden alıntı: Erwin
Almanların 1944 ün sonlarından savaş bitene kadar ürettiği tanklarda genel anlamda çok büyük farklılıklar oluyordu.
Öyleki müttefik tarafındaki tankçılar Panter'i birgün 1500m den saf dışı bırakabildiklerini,ertesi gün başka bir Panter'i ise 100m yakından dahi etkileyemediklerini rapor ediyorlardı.
King Tiger'in en ünlü savaşı,savaşın son günlerinde olmuştur.
Sovyetler bir kasabada yaklaşık 110 tank ile karargah kurmuş ve yakıt ikmali gibi gerekli şeyleri yapıyorlardı.Sadece 1 King Tiger bu kasabadan 37 tankı yoketti(110 tankın 40 tanes IS-2 idi).Sonuçta Ruslar geri çekilmek zorunda kaldı.
Müttefikler motor arızası sebebiyle terkedilen bir Tiger 1'de yaklaşık olarak 50 mermi izi gördüklerinde hayrete düşmüşlerdi.
Alıntıları Göster
quote:
Orjinalden alıntı: Erwin
Almanların 1944 ün sonlarından savaş bitene kadar ürettiği tanklarda genel anlamda çok büyük farklılıklar oluyordu.
Öyleki müttefik tarafındaki tankçılar Panter'i birgün 1500m den saf dışı bırakabildiklerini,ertesi gün başka bir Panter'i ise 100m yakından dahi etkileyemediklerini rapor ediyorlardı.
King Tiger'in en ünlü savaşı,savaşın son günlerinde olmuştur.
Sovyetler bir kasabada yaklaşık 110 tank ile karargah kurmuş ve yakıt ikmali gibi gerekli şeyleri yapıyorlardı.Sadece 1 King Tiger bu kasabadan 37 tankı yoketti(110 tankın 40 tanes IS-2 idi).Sonuçta Ruslar geri çekilmek zorunda kaldı.
Müttefikler motor arızası sebebiyle terkedilen bir Tiger 1'de yaklaşık olarak 50 mermi izi gördüklerinde hayrete düşmüşlerdi.
quote:
Orijinalden alıntı: Türk Oğlu
quote:
Orjinalden alıntı: Caqatay_31
quote:
Orjinalden alıntı: meta5
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SİLAHLARI
Fighter
Fighter dediqin tabanca AlmanLarın kuLLandıqı Lugerin ta kendisi (:
O silah Luger de değildir. Finlandiya yapımı Lahti L-35'dir. Ya da adı "VKT" diye geçer.
Alıntıları Göster
quote:
Orjinalden alıntı: Türk Oğlu
quote:
Orjinalden alıntı: Caqatay_31
quote:
Orjinalden alıntı: meta5
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SİLAHLARI
Fighter
Fighter dediqin tabanca AlmanLarın kuLLandıqı Lugerin ta kendisi (:
O silah Luger de değildir. Finlandiya yapımı Lahti L-35'dir. Ya da adı "VKT" diye geçer.
Luger değildir. Aynısının 1936 modeli arkadaşımda var. Luger mekanizmasıyla Husqvarna Lahti'nin mekanizması aynı değildir. Sadece aynı mermiyi kullanırlar. İşte Lahti'nin sürgüsü:
quote:
Orijinalden alıntı: Türk Oğlu
quote:
Orjinalden alıntı: Caqatay_31
quote:
Orjinalden alıntı: Türk Oğlu
quote:
Orjinalden alıntı: Caqatay_31
quote:
Orjinalden alıntı: meta5
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SİLAHLARI
Fighter
Fighter dediqin tabanca AlmanLarın kuLLandıqı Lugerin ta kendisi (:
O silah Luger de değildir. Finlandiya yapımı Lahti L-35'dir. Ya da adı "VKT" diye geçer.
Luger değildir. Aynısının 1936 modeli arkadaşımda var. Luger mekanizmasıyla Husqvarna Lahti'nin mekanizması aynı değildir. Sadece aynı mermiyi kullanırlar. İşte Lahti'nin sürgüsü:
Alıntıları Göster
hocalar aşmışsınız.....bu forumdaki en kaliteli topic....
quote:
Orijinalden alıntı: mermonasse.
hocalar aşmışsınız.....bu forumdaki en kaliteli topic....
Alıntıları Göster
HAWKER HURRİCANE
Hawker “Hurricane” RAF’ın 300 mph’dan daha hızlı uçan ilk hizmete girmiş uçağıdır. “Hurricane” tasarımı Sydney Camm denetiminde, Teknik Gelişmeler Yönetimi ile yapılan görüşmeler sonucu, çift kanatlı uçakların hakimiyetine son vermek üzere 1933 sonlarında başlamıştır. Bu görüşmeler esnasında Mr. Camm kendi yapımı olan çift kanatlı “Fury”i esas alan, Rolls-Royce P.V.12 (sonraları merlin diye adlandırılmıştır) kullanan bir uçak önermiştir. Diğer bir öneri de iniş takımlarını içine toplayabilmesiydi. Başlangıçta mevcut silah yönetmeliklerinin ışığı altında dört silahlı bir batarya düşünülmüş, fakat bu sonra Colt ile yapılan lisans görüşmelerinin başarılı olması sonucu kanatlarda sekiz makinalı tercih edilmiştir. Bunun sağladığı avantajlardan biri de atışın pervane hareketi ile senkronize olma gerekliliğinin olmamasıydı.
İlk prototip 6 kasım 1935’de uçmuş, bütün ümitlerin ve performans tahminlerinin üstünde bir başarı elde etmiştir. Resmi deneyler üç ay sonra başlamış ve 1936 Haziran’ında Hawker firmasına RAF için ilk 600 uçaklık sipariş verilmiştir.
Bir yıl sonra savaş başladığında toplam 3500 adetlik siparişin ancak 497’si hazırdı. Bu esnada Gloster Havacılık Firması metal kanatlı ve değişken açılı üç kanatlı pervane kullanan Mark 1’lerin üretimine başladı.
Toplam 14,217 adet üretilen “Hurricane”lerden 1715’i Av Filosu Komutanlığı’nda uçmuştur. Bu sayı diğer av uçaklarının toplamından fazladır. “Spitfire”dan bir yıl önce hizmete giren “Hurricane”ler “yarım nesil” daha yaşlı sayılırlar, hız ve tırmanma açısından performansları daha düşüktür. Ancak son derece dayanıklı ve üstün manevra yetenekleri olan uçaklardır; enkaza ayrılmadan önce çok savaş yarasına tahammül edebilirler. Her türlü görevi üstlenebilen bu uçaklar Temmuz-Ekim 1940 döneminde düşürülen düşman uçaklarının beşte dördünü düşürmüşlerdir.
“Hurricane”ler şüphesiz 2. Dünya Savaşı’nın en büyük uçaklarından biridir; 1947 Ocak ayına kadar RAF’ta hizmete devam etmiştir.
Hurricane Mk.III specs/doneleri: Crew/mürettebat: 1, engine>/motor: 1 x Rolls-Royce Merlin III, power/gücü: 1,030 HP, wingspan/kanat açıklığı: 12.19m, length/uzunluk: 9.55m, height/yükseklik: 3.98m, max. speed/azami hız: 564 km/h, cruise speed/seyir hızı: 488 km/h, ceiling/tavan: 11,096m, range/menzil: 792 km, armament/silah donanımı: 8 x 7.7mm (0.303 in.) MG, 2 x 250lb or 500lb bomb.
Editör : M. Haluk SEVEL
quote:
Orijinalden alıntı: hürkuş
HAWKER HURRİCANE
Hawker “Hurricane” RAF’ın 300 mph’dan daha hızlı uçan ilk hizmete girmiş uçağıdır. “Hurricane” tasarımı Sydney Camm denetiminde, Teknik Gelişmeler Yönetimi ile yapılan görüşmeler sonucu, çift kanatlı uçakların hakimiyetine son vermek üzere 1933 sonlarında başlamıştır. Bu görüşmeler esnasında Mr. Camm kendi yapımı olan çift kanatlı “Fury”i esas alan, Rolls-Royce P.V.12 (sonraları merlin diye adlandırılmıştır) kullanan bir uçak önermiştir. Diğer bir öneri de iniş takımlarını içine toplayabilmesiydi. Başlangıçta mevcut silah yönetmeliklerinin ışığı altında dört silahlı bir batarya düşünülmüş, fakat bu sonra Colt ile yapılan lisans görüşmelerinin başarılı olması sonucu kanatlarda sekiz makinalı tercih edilmiştir. Bunun sağladığı avantajlardan biri de atışın pervane hareketi ile senkronize olma gerekliliğinin olmamasıydı.
İlk prototip 6 kasım 1935’de uçmuş, bütün ümitlerin ve performans tahminlerinin üstünde bir başarı elde etmiştir. Resmi deneyler üç ay sonra başlamış ve 1936 Haziran’ında Hawker firmasına RAF için ilk 600 uçaklık sipariş verilmiştir.
Bir yıl sonra savaş başladığında toplam 3500 adetlik siparişin ancak 497’si hazırdı. Bu esnada Gloster Havacılık Firması metal kanatlı ve değişken açılı üç kanatlı pervane kullanan Mark 1’lerin üretimine başladı.
Toplam 14,217 adet üretilen “Hurricane”lerden 1715’i Av Filosu Komutanlığı’nda uçmuştur. Bu sayı diğer av uçaklarının toplamından fazladır. “Spitfire”dan bir yıl önce hizmete giren “Hurricane”ler “yarım nesil” daha yaşlı sayılırlar, hız ve tırmanma açısından performansları daha düşüktür. Ancak son derece dayanıklı ve üstün manevra yetenekleri olan uçaklardır; enkaza ayrılmadan önce çok savaş yarasına tahammül edebilirler. Her türlü görevi üstlenebilen bu uçaklar Temmuz-Ekim 1940 döneminde düşürülen düşman uçaklarının beşte dördünü düşürmüşlerdir.
“Hurricane”ler şüphesiz 2. Dünya Savaşı’nın en büyük uçaklarından biridir; 1947 Ocak ayına kadar RAF’ta hizmete devam etmiştir.
Hurricane Mk.III specs/doneleri: Crew/mürettebat: 1, engine>/motor: 1 x Rolls-Royce Merlin III, power/gücü: 1,030 HP, wingspan/kanat açıklığı: 12.19m, length/uzunluk: 9.55m, height/yükseklik: 3.98m, max. speed/azami hız: 564 km/h, cruise speed/seyir hızı: 488 km/h, ceiling/tavan: 11,096m, range/menzil: 792 km, armament/silah donanımı: 8 x 7.7mm (0.303 in.) MG, 2 x 250lb or 500lb bomb.
Editör : M. Haluk SEVEL
Alıntıları Göster
hurricaneler düşük hızları nedeniyle savaşın ilerleyen yıllarında kara saldırı amacı ile kullanılmıştır.
quote:
Orijinalden alıntı: hürkuş
hurricaneler düşük hızları nedeniyle savaşın ilerleyen yıllarında kara saldırı amacı ile kullanılmıştır.
General Adolf Galland, kurgu kahramanlar gibi İspanya İç Savaşı ve tüm ikinci Dünya Savaşı süresince, 1939 eylülünden 1945 mayısına dek Alman Hava Kuvvetleri'nin her kademesinde görev yapmış, çok önemli olaylara tanıklık etmiş bir subay. Uçağının kokpitine elektrikli sigara çalmağı koyduran, ağzında yanar puro ile savaş görevine çıkan Galland ancak çizgi romanlarda veya Hollywood filmlerinde rastlanacak maceralarla dolu bir beş yıl geçirdikten sonra savaşı sağ olarak bitirip, 1953’de anılarını yazmış. Almanca'dan Mervyin Savill tarafından yapılmış İngilizce çeviriye Douglas Bader tarafından bir önsöz eklenmiş.
Fransa üzerinde düşürülen ünlü İngiliz av pilotu Douglas Bader’in Galland tarafından filo üssünde misafir edilerek, Me 109 av uçağını incelemesine izin verilmesi ve uçağa biraz yakıt konularak, pist üzerinde bir kaç tur atma teklifi ! oldukça eğlenceli bir dille anlatılmış. Bader’in ihtiyaç duyduğu takma bacakların geçici bir ateşkes ile, Kraliyet Hava Kuvvetlerine ait bir bombardıman uçağı tarafından üsse atılmasını sağlayan Galland bu hengamede üslerinin bombalanışından duyduğu hayal kırıklığını da saklamıyor.
Önsöz, bu olayı tekrar gündeme getirmesi ve İngiliz bakışının ötesinde bence daha büyük önem taşıyor. Bader; Savaştan 10 yıl sonra, Nürnberg duruşmaları ile ilgili anıların hala oldukça tazeyken, “Tepenin diğer tarafındaki” önemli oyuncuların gerçekleri örtbas etmeksizin, propaganda amacından uzak, yapılanları anlatmasının savaşı kazanan ulusların gerçeği tümüyle görebilmesin açısından önemini vurguluyor. Galland bunu sağlayanlardan biri olarak, daha sonraki yıllarda da uluslararası önem ve saygınlıkta biri olmaya devam etti.
Kitapta anlatılan, yayınlandığı yıllar da belki çeşitli kaynaklardan teyid edilemediği için şüpheyle karşılanan olaylar, günümüzde İkinci Dünya Şavaşı dönemi Alman Hava Kuvvetleri tarihiyle ilgilenenlerin genel bilgilerinin temelini oluşturmakta.
İngiltere savaşı sırasında Almanya içlerine çekilen filosu ile dinlendiği dönemde, çağrılı olduğu doğum gününe birer kasa şampanya ve istakoz götürdüğü sırada hava savaşına tutuşup üç İngiliz Spitfire’ı düşürüşü ve gideceği alana gövde üstü iniş sırasına “aman bizim istakozlara bir şey oldu mu sakın” türü inanılmaz olayları da anlattığı toplam 36 bölümdeki anılarda neler yok ki: -bu arada, 15 nisan 1941 de gerçekleşen “istakozların uçuşu” sırasında kullandığı Bf109-F0’ı 1/48 ölçekte yapmak isterseniz, Aeromaster’in PAF 48-01 numaralı çıkartma setini almanız yeterli....!
Uçuş eğitimi sırasında geçirdiği bir kaza sonucu hastanede 3 ay geçiren Galland hastaneyi kırık bir burun ve sol gözünün korneasında kalan cam kırıklarının sebep olduğu ciddi bir görme bozukluğu ile tek ediyor. Bürokrasi ormanında kaybedilen “uçuşa uygun değildir” raporu, yaklaşık bir yıl sonra geçirdiği 2. bir kaza ile tekrar ortaya çıkıyor! Görme testlerini ezberliyerek, doktorları atlatan Galland tekrar pilotluğa gönüyor.
İspanya İç savaşı ve bu savaşta tanıştığı Werner Mölders, Polonya’ya saldırı ve mayıs 1940 da kazandığı ilk hava zaferi, kitabın ilk bölümlerinden.
İngiltere Savaşını incelediği bölüm, sonraki yıllarda konu ile ilgili çalışma yapanların temel aldığı bir metin. Bu savaşın kaybediliş nedenlerini son derece yavaş ve savunma silahlarından yoksun Ju-87'nin yanlış kullanımı, büyük umutlar bağlanan Me-110 çift motorlu av uçağının teknik yetersizliği ve kendilerinden oldukça yavaş bombardıman uçaklarını korumak uğruna avcı uçaklarının hareket serbestliğinin kısıtlanışı, gibi teknik ve taktik hatalara bağlıyor. Bu gün de konu ile ilgili hemen hemen herkesin fikri bu doğrultudadır. Bu bölümde dikkatimi çeken nokta, belki de bu kararların alınışında anahtar konumda olanların hala hayatta oluşu nedeniyle, eleştirilerin oldukça yumuşak tutulmuş olması.. Bir kaç yerde , yanlış anlaşılmak istemediği, kimseyi suçlamak niyetinde olmadığını da vurguluyor.. Bugün bu konudaki eleştiriler daha net ve sert olarak yapılmaktadır.
Korkutucu bir stratejik hata olarak gördüğü, Sovyetlere açılan savaş ile ilgili ayrı bir bölümde yakın arkadaşı Werner Molders’in bu savaşı heyecanla onaylayışını ve Doğu Cephesindeki savaş şartlarını anlatıyor.
Kitapta ayrıca Alman Savaş gemileri Gneisenau ve Scharnhorst’un İngiliz Kanalını geçişi, İngiltereye kaçan Nasyonal Sosyalist Partisi’nin güçlü adamı Rudolf Hess’in uçağını düşürme çabaları gibi konulara da yer verilmiş.
Kitabın yarıya yakın bölümü doğal olarak, değişen savaş şartları neticesinde Almanya’nın saldıran taraf olma özelliğini kaybedip, savunmaya geçişi ile ilgili; İngiliz Hava Kuvvetleri ile gece savaşı, Amerikan Hava Kuvvetlerinin endüstri üretimi merkezlerini hedef alan gündüz bombardımanları ve Alman Hava Kuvvelerinin bu akınları durdurma konusundaki umutsuz çabaları insanın içini burkan bir şekilde anlatılmış. Alman Hava Kuvvetlerinin avcı biriminden sorumlu kişilerin başında gelen Galland, kendi hataları olsa da, Almanya üzerindeki savaşta temel sorunu, Hava Kuvvetleri Komutanı Hermann Göring’in zayıflayan otoritesinin yarattığı vakumu doldurmaya çalışan “diğer” güç odaklarına bağlıyor !. Maalesef bu güç odaklarının ne olduğu pek belli değil. Göring ve Hava Kuvvetlerinin içinde bulunduğu umutsuz durum göz önüne alındığında günah keçisi olarak seçildiğini düşünüyor. En azından 1950’ler de...
Sanırım ilk defa bu kitapta ve ilk elden anlatılan olaylardan biri de; “Jet Avcı Uçağı Trajedisi” başlıklı bölümde anlatılan, 1943 Aralığında şahit olduğu Adolf Hitler ile Hermann Göring arasında geçen konuşma. Adolf Hitler’in Me262 avcı uçağının bomba taşıyıp taşıyamayacağı ile ilgili soruya Göring’in verdiği “teorik olarak evet, 500 hatta 1000 kilograma kadar bomba taşıyabilecek güçtedir” cevabı Avcı Uçağı olarak çok büyük potansiyele sahip bu mükemmel uçağın belki de Alman Hava Kuvvetlerinin kaderini değiştiriyor. Anlatımına göre, yüksek süratli ve bombardıman amaçlı tasarlanmamış, hiç bir teknik donanımı olmayan Me262 ile ilgili gerçekleri açıklamaları için, ne Galland’a ne de uçağın tasarımcısı Willy Messerschmitt’e fırsat verilmiyor. Üstelik bu uçağın “blitz bomber” potansiyelini göremedikleri için bir de fırça yiyorlar!
Kitabın son bölümünün adı tahmin edebileceğiniz gibi “the last”... Teğmen Rütbesi ile Filo komutanı olarak başladığı II. Dünya Savaşını çeşitli ayak oyunları sonunda sürgün edilerek Korgeneral rütbesi ile, gene Filo Komutanı olarak bitirişindeki buruk ironiyi, Bağımsız Avcı Birliği JV44 komutası ile geçen savaşın son günlerinde yaralanışını anlatarak bitiriyor.
Bence tartışılır tarafları olsa da, çok ilginç ve Alman Hava Kuvvetleri tarihine ilgi duyanların okuyup kitaplığında bulunması gereken bir “faydalı eser”. Bu kitap büyük bir şans eseri tam elli yıl sonra haziran 2005 de tekrar basıldı. Cerberus Publishing, ISBN 1841450200, internet üzerinden satış yapan kitapçılarda bulunuyor.
İyi okumalar...
Ahmet Dönmez
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.
quote:
Orijinalden alıntı: Real RocknRolla
beyler kolay gelsin. Bir arkadasin imzasindan geldim bu konuya...
2. dunya savasi ile ilgili gunluk seklinde yazi lazim bana..
Mesela adam anlatmis. Bu gun sunu yedik sunu ictik. Komutan soyle konustu. karargahtan soyle haber geldi cart curt. Elinde bu tur bir sey olan bulabilen gorebilen varsa pm den bana linkini atabilirmi?
Kitapcilar vb. bayaa bi aradim bu tur kitaplar ama kimse boyle birsey gormedigini soyledi. Simdiden tesekkur ediyorum bakan arkadaslar icin. Umarim bulunabilir. kaptan beni de eklersen kulube
Alıntıları Göster
quote:
Orjinalden alıntı: ToffieBoi
beyler kolay gelsin. Bir arkadasin imzasindan geldim bu konuya...
2. dunya savasi ile ilgili gunluk seklinde yazi lazim bana..
Mesela adam anlatmis. Bu gun sunu yedik sunu ictik. Komutan soyle konustu. karargahtan soyle haber geldi cart curt. Elinde bu tur bir sey olan bulabilen gorebilen varsa pm den bana linkini atabilirmi?
Kitapcilar vb. bayaa bi aradim bu tur kitaplar ama kimse boyle birsey gormedigini soyledi. Simdiden tesekkur ediyorum bakan arkadaslar icin. Umarim bulunabilir. kaptan beni de eklersen kulube
savaşta bu tip yazılar yazmak yasaktı kısacası günlük tutmak bu yüzden yazan çok az ama yazanlarda belgesellerde veriliyor ntvde savaş belgeseli var bir bölümünü izlersen yada 8. bölümü izlersen oradaki isimlerden yola çıkabilirsin yada direk belgeseli yapan adamdan ayrıca gerçekten güzel birşey arıyorsun
General Adolf Galland, kurgu kahramanlar gibi İspanya İç Savaşı ve tüm ikinci Dünya Savaşı süresince, 1939 eylülünden 1945 mayısına dek Alman Hava Kuvvetleri'nin her kademesinde görev yapmış, çok önemli olaylara tanıklık etmiş bir subay. Uçağının kokpitine elektrikli sigara çalmağı koyduran, ağzında yanar puro ile savaş görevine çıkan Galland ancak çizgi romanlarda veya Hollywood filmlerinde rastlanacak maceralarla dolu bir beş yıl geçirdikten sonra savaşı sağ olarak bitirip, 1953’de anılarını yazmış. Almanca'dan Mervyin Savill tarafından yapılmış İngilizce çeviriye Douglas Bader tarafından bir önsöz eklenmiş.
Fransa üzerinde düşürülen ünlü İngiliz av pilotu Douglas Bader’in Galland tarafından filo üssünde misafir edilerek, Me 109 av uçağını incelemesine izin verilmesi ve uçağa biraz yakıt konularak, pist üzerinde bir kaç tur atma teklifi ! oldukça eğlenceli bir dille anlatılmış. Bader’in ihtiyaç duyduğu takma bacakların geçici bir ateşkes ile, Kraliyet Hava Kuvvetlerine ait bir bombardıman uçağı tarafından üsse atılmasını sağlayan Galland bu hengamede üslerinin bombalanışından duyduğu hayal kırıklığını da saklamıyor.
Önsöz, bu olayı tekrar gündeme getirmesi ve İngiliz bakışının ötesinde bence daha büyük önem taşıyor. Bader; Savaştan 10 yıl sonra, Nürnberg duruşmaları ile ilgili anıların hala oldukça tazeyken, “Tepenin diğer tarafındaki” önemli oyuncuların gerçekleri örtbas etmeksizin, propaganda amacından uzak, yapılanları anlatmasının savaşı kazanan ulusların gerçeği tümüyle görebilmesin açısından önemini vurguluyor. Galland bunu sağlayanlardan biri olarak, daha sonraki yıllarda da uluslararası önem ve saygınlıkta biri olmaya devam etti.
Kitapta anlatılan, yayınlandığı yıllar da belki çeşitli kaynaklardan teyid edilemediği için şüpheyle karşılanan olaylar, günümüzde İkinci Dünya Şavaşı dönemi Alman Hava Kuvvetleri tarihiyle ilgilenenlerin genel bilgilerinin temelini oluşturmakta.
İngiltere savaşı sırasında Almanya içlerine çekilen filosu ile dinlendiği dönemde, çağrılı olduğu doğum gününe birer kasa şampanya ve istakoz götürdüğü sırada hava savaşına tutuşup üç İngiliz Spitfire’ı düşürüşü ve gideceği alana gövde üstü iniş sırasına “aman bizim istakozlara bir şey oldu mu sakın” türü inanılmaz olayları da anlattığı toplam 36 bölümdeki anılarda neler yok ki: -bu arada, 15 nisan 1941 de gerçekleşen “istakozların uçuşu” sırasında kullandığı Bf109-F0’ı 1/48 ölçekte yapmak isterseniz, Aeromaster’in PAF 48-01 numaralı çıkartma setini almanız yeterli....!
Uçuş eğitimi sırasında geçirdiği bir kaza sonucu hastanede 3 ay geçiren Galland hastaneyi kırık bir burun ve sol gözünün korneasında kalan cam kırıklarının sebep olduğu ciddi bir görme bozukluğu ile tek ediyor. Bürokrasi ormanında kaybedilen “uçuşa uygun değildir” raporu, yaklaşık bir yıl sonra geçirdiği 2. bir kaza ile tekrar ortaya çıkıyor! Görme testlerini ezberliyerek, doktorları atlatan Galland tekrar pilotluğa gönüyor.
İspanya İç savaşı ve bu savaşta tanıştığı Werner Mölders, Polonya’ya saldırı ve mayıs 1940 da kazandığı ilk hava zaferi, kitabın ilk bölümlerinden.
İngiltere Savaşını incelediği bölüm, sonraki yıllarda konu ile ilgili çalışma yapanların temel aldığı bir metin. Bu savaşın kaybediliş nedenlerini son derece yavaş ve savunma silahlarından yoksun Ju-87'nin yanlış kullanımı, büyük umutlar bağlanan Me-110 çift motorlu av uçağının teknik yetersizliği ve kendilerinden oldukça yavaş bombardıman uçaklarını korumak uğruna avcı uçaklarının hareket serbestliğinin kısıtlanışı, gibi teknik ve taktik hatalara bağlıyor. Bu gün de konu ile ilgili hemen hemen herkesin fikri bu doğrultudadır. Bu bölümde dikkatimi çeken nokta, belki de bu kararların alınışında anahtar konumda olanların hala hayatta oluşu nedeniyle, eleştirilerin oldukça yumuşak tutulmuş olması.. Bir kaç yerde , yanlış anlaşılmak istemediği, kimseyi suçlamak niyetinde olmadığını da vurguluyor.. Bugün bu konudaki eleştiriler daha net ve sert olarak yapılmaktadır.
Korkutucu bir stratejik hata olarak gördüğü, Sovyetlere açılan savaş ile ilgili ayrı bir bölümde yakın arkadaşı Werner Molders’in bu savaşı heyecanla onaylayışını ve Doğu Cephesindeki savaş şartlarını anlatıyor.
Kitapta ayrıca Alman Savaş gemileri Gneisenau ve Scharnhorst’un İngiliz Kanalını geçişi, İngiltereye kaçan Nasyonal Sosyalist Partisi’nin güçlü adamı Rudolf Hess’in uçağını düşürme çabaları gibi konulara da yer verilmiş.
Kitabın yarıya yakın bölümü doğal olarak, değişen savaş şartları neticesinde Almanya’nın saldıran taraf olma özelliğini kaybedip, savunmaya geçişi ile ilgili; İngiliz Hava Kuvvetleri ile gece savaşı, Amerikan Hava Kuvvetlerinin endüstri üretimi merkezlerini hedef alan gündüz bombardımanları ve Alman Hava Kuvvelerinin bu akınları durdurma konusundaki umutsuz çabaları insanın içini burkan bir şekilde anlatılmış. Alman Hava Kuvvetlerinin avcı biriminden sorumlu kişilerin başında gelen Galland, kendi hataları olsa da, Almanya üzerindeki savaşta temel sorunu, Hava Kuvvetleri Komutanı Hermann Göring’in zayıflayan otoritesinin yarattığı vakumu doldurmaya çalışan “diğer” güç odaklarına bağlıyor !. Maalesef bu güç odaklarının ne olduğu pek belli değil. Göring ve Hava Kuvvetlerinin içinde bulunduğu umutsuz durum göz önüne alındığında günah keçisi olarak seçildiğini düşünüyor. En azından 1950’ler de...
Sanırım ilk defa bu kitapta ve ilk elden anlatılan olaylardan biri de; “Jet Avcı Uçağı Trajedisi” başlıklı bölümde anlatılan, 1943 Aralığında şahit olduğu Adolf Hitler ile Hermann Göring arasında geçen konuşma. Adolf Hitler’in Me262 avcı uçağının bomba taşıyıp taşıyamayacağı ile ilgili soruya Göring’in verdiği “teorik olarak evet, 500 hatta 1000 kilograma kadar bomba taşıyabilecek güçtedir” cevabı Avcı Uçağı olarak çok büyük potansiyele sahip bu mükemmel uçağın belki de Alman Hava Kuvvetlerinin kaderini değiştiriyor. Anlatımına göre, yüksek süratli ve bombardıman amaçlı tasarlanmamış, hiç bir teknik donanımı olmayan Me262 ile ilgili gerçekleri açıklamaları için, ne Galland’a ne de uçağın tasarımcısı Willy Messerschmitt’e fırsat verilmiyor. Üstelik bu uçağın “blitz bomber” potansiyelini göremedikleri için bir de fırça yiyorlar!
Kitabın son bölümünün adı tahmin edebileceğiniz gibi “the last”... Teğmen Rütbesi ile Filo komutanı olarak başladığı II. Dünya Savaşını çeşitli ayak oyunları sonunda sürgün edilerek Korgeneral rütbesi ile, gene Filo Komutanı olarak bitirişindeki buruk ironiyi, Bağımsız Avcı Birliği JV44 komutası ile geçen savaşın son günlerinde yaralanışını anlatarak bitiriyor.
Bence tartışılır tarafları olsa da, çok ilginç ve Alman Hava Kuvvetleri tarihine ilgi duyanların okuyup kitaplığında bulunması gereken bir “faydalı eser”. Bu kitap büyük bir şans eseri tam elli yıl sonra haziran 2005 de tekrar basıldı. Cerberus Publishing, ISBN 1841450200, internet üzerinden satış yapan kitapçılarda bulunuyor.
İyi okumalar...
Ahmet Dönmez
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.
Alıntıları Göster
B5N KATE
B5N Japon Donanması’nın 2. Dünya Savaşı’ndaki temel torpil-bombardıman uçağıydı. Tasarımı 1936’da yapıldı ve ilk prototip uçuşu 1937 Ocak ayında gerçekleşti. Temel amaç hem torpido atabilen hem de yatay bombardıman görevleri yapabilen bir uçaktı. Alttan tek kanatlı, iniş takımları içeri çekilen bir uçaktı. Uçak gemisinde kolay park edilebilmek için kanatları katlanabiliyordu. Uzun ve “sera”ya benzer bir kokpiti vardı. Pistonlu radyal motoruna değişken açılı bir pervane takılmıştı. Ancak uçak mürettebatını koruyacak zırha sahip değildi ve yakıt depolarında kendi deliklerini otomatik olarak kapayacak özellikler yoktu. Bundan dolayı müttefik uçaklarına kolay yem oluyordu. Savaş sonlarına doğru yüzey tarama radarı ve denizaltılara karşı manyetik dedektörlerle donatıldılar.
B5N’lerin ilk modelleri Çin’de bombardıman görevleri yapmış, sonraları B5N1-K eğitim modellerine dönüştürülmüştür.
B5N2 ilk uçuşunu 1939 Aralık ayında yapmasından sonra uçak gemilerindeki bombardıman filoları 1939-40 arasında bu uçaklarla teçhiz edilmeye başlandı. Bütün modeller dahil toplam 1,149 adet üretilmiştir.
B5N veya Tip-97 2. Dünya Savasşı’nın başlangıcında Japonya’nın uçak gemisinde konuşlandırılmış temel saldırı uçağıydı. Pearl Harbor saldırısında altı uçak gemisinden, toplam uçak sayısının dörde biri olan 94 B5N kalktı. ABD Donanması’nın savaş gemilerini havadan atılan torpiller ve zırh delen bombalarla perişan ettiler; Dört zırhlı batırdılar, üçünü de ağır hasara uğrattılar.
“Kate”ler Lexington (CV-2), Yorktown (CV-5) ve Hornet (CV-8)’in batırılmasında da temel rolü üstlenmişlerdir. Bütün savaş boyunca görev yaptılar, Japonya bütün uçak gemilerini kaybettiği 1944 Kasım’ına kadar uçak gemilerinden, daha sonraları kara üslerinden görev yaptılar. Son uçak gemisi operasyonları aynı tarihteki Leyte Körfezi Savaşı’nda olmuştur. .
B5N2 specs/doneleri:
Crew/mürettebat: 3, engine/motor: 1 x Nakajima NK1B "Sakae", power/gücü: 746kW, wingspan/kanat açıklığı: 15.52m, length/uzunluk: 10.3m, height/yükseklik: 3.7m, wing area/kanat alanı: 37.7m2, start mass/kalkış ağırlığı: 4100kg, empty mass/boş ağırlığı: 2279kg, max speed/azami hızı: 378km/h, ceiling/tavan: 8260m, range w.max.fuel/azami yakıtla menzil: 1990km, armament/silah donanımı: 1 x 7.7mm MG, 800kg of bombs or a torpedo /800kg bomba yükü veya 1 ad. torpil