Şimdi Ara

Gerçeği öğrenmek istiyor musun? (videolu)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
338
Cevap
94
Favori
13.091
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sen bu yazıyı okuyan arkadaş dokunamadığın tadamadığın ya da koklayamadığın bir hapishanedesin BEYNİNİN İÇİ BİR HAPİSHANE!

    Evet, bir ağaca baktığımda, doğrudan ağacı görüyormuşum gibi gelir. Ama bilim, tamamen farklı bir şeyin gerçekleştiğini söylemektedir. Gözden giren ışık retinada kimyasal reaksiyonları tetikler, bunlar beyne giden sinir lifleri boyunca hareket eden elektrokimyasal impulslar meydana getirirler. Beyin aldığı verileri analiz eder ve sonra dışarıda var olan şeye dair kendi görüntüsünü meydana getirir. Daha sonra ben, ağaç görüntüsünü görürüm. Ama benim asıl gördüğüm ağacın kendisi değildir, sadece zihnimde oluşan görüntüsüdür. Bu, tecrübe ettiğim her şey için geçerlidir. Bildiğimiz, algıladığımız ve hayal ettiğimiz her şey, her renk, ses, duygu, her düşünce, her his zihinde meydana gelen bir şekildir. Bunların tümü tıpkı rüyalarımız gibi beynimizdede oluşan algılardan ibarettir.

    Bütün hayatımızı beynimizin içinde yaşarız. Bedeniniz de dışarıda değil; aksine sizin içinizde yani beyninizdedir. Gördüğümüz insanlar, kokladığımız çiçekler, dinlediğimiz müzik, tattığımız meyveler, elimizde hissettiğimiz ıslaklık... Bunların hepsinin beynimizdeki halini biliriz. Gerçekte ise beynimizde, ne renkler ne sesler ne de görüntüler vardır. Beyinde bulunabilecek tek şey elektrik sinyalleridir. Kısacası biz, beynimizdeki elektrik sinyallerinin oluşturduğu bir dünyada yaşarız. Bu bir görüş veya varsayım değil, dünyayı nasıl algıladığımızla ilgili bilimsel bir açıklamadır..




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rashid52 -- 21 Haziran 2014; 19:59:23 >







  • quote:

    Orijinalden alıntı: rashid52

    Gerçeği öğrenmek istiyor musun?

    Bir köle olduğunuzun gerçeğini..

    Siz de herkes gibi köle doğdunuz.

    Dokunamadığın tadamadığın ya da koklayamadığın bir hapishanedesin.

    BEYNİNİN İÇİ BİR HAPİSHANE!

    Her insan hayatı boyunca beyninin içinde yaşar ve hiçbir şekilde beyninin dışına çıkamaz.

    Gördüğümüz her görüntüye, duyduğumuz her sese, dokunduğumuz her cisme, tattığımız her lezzete dair algılar,

    elektrik sinyallerinin beynimizde oluşturduğu hislerdir.

    Biz ne tattığımız bir meyvenin, ne duyduğumuz bir sesin ne de gördüğümüz bir görüntünün beynimizin dışındaki aslına asla ulaşamayız.

    İçinde büyük bir televizyon ekranı olan kapkaranlık bir odaya girdiğinizi düşünün. Dışarıdaki dünyayı yalnızca bu odanın içindeki ekrandan seyredecek olsanız, doğal olarak bir süre sonra sıkılıp dışarı çıkmak istersiniz.

    Bir an düşünün. Şu anda da bulunduğunuz mekan farklı değil. Bir kutu gibi kapkaranlık ve küçük kafatasınızın içinde dış dünyaya ait görüntüleri bir ömür boyu seyredersiniz. Ama beyninizdeki ekranda oluşan görüntüleri, bu dar yerden hiç çıkmadan ve hiç sıkılmadan izlersiniz.

    Üstelik size herşeyi bir ekrandan seyrettiğinizi söyleseler buna kesinlikle inanmazsınız.

    Gördüğünüz görüntü, o kadar inandırıcıdır ki, bu nedenle binlerce yıldır milyarlarca insan bu büyük gerçeğin farkına varamamıştır.

    İNŞLLH CANIM




  • Sizin için madde, elle tutulan, gözle görülen şeydir. Oysa rüyada da "elinizle tutar, gözünüzle görürsünüz", ama gerçekte ne eliniz vardır, ne gözünüz, ne de görülüp-tutulacak bir şey. Rüyada, bütün bunları beynin dışında sağlayan hiçbir maddi gerçeklik yoktur. Açıkça aldanırsınız. Peki gerçek yaşamla rüyayı ayıran nedir? Sonuçta her iki yaşantı da beynin içinde oluşmaktadır. Rüya sırasında gerçek olmayan bir dünyada rahatlıkla yaşayabiliyorsak, benzer bir durum pekala içinde bulunduğumuz dünya için de geçerlidir. Rüyadan uyandığımızda gerçek yaşantı dediğimiz daha uzun bir rüyaya başladığımızı düşünmemize engel hiçbir mantıklı gerekçe yoktur. Rüyanın hayal, dünyanın gerçek sayılmasının nedeni, sadece alışkanlıklar ve ön yargılardır. Ve bu durum, bir gün, şu anda yaşadığınızı sandığınız dünya hayatından rüyadan uyandırıldığınız gibi uyandırılabileceğinizi gösterir.




  • Bütün markaların sahibi kim. Sorgulamak gerek evet.
  •  Gerçeği öğrenmek istiyor musun? (videolu)
  •  Gerçeği öğrenmek istiyor musun? (videolu)


    Şimdi kendinizi bir araba kullanırken düşünün. Arabanın direksiyonunu kendinizden bir kol mesafesi uzaklıkta, trafik lambalarını ise birkaç yüz metre ileride görürsünüz. Önünüzdeki arabayla aranızda yaklaşık 10 metre bulunmaktadır. Ufukta gözüken dağlar ise, hesaplarınıza göre kilometrelerce uzaktadırlar. Oysa bu tahminlerinizin hepsi yanlıştır! Ne dağlar, ne de önünüzdeki araba o kadar uzakta değildir. Aslında bütün görüntüler bir sinema perdesi gibi beyninizde tek bir yüzeyde, iki boyutlu olarak yer alırlar. Gözümüze yansıyan görüntüler, televizyon ekranındaki görüntüler gibi iki boyutludur. O halde bu mesafe ve derinlik duygusu nasıl oluşmaktadır? İşte aynen aşağıdaki resimde olduğu gibi çok kaliteli çizim teknikleriyle aynı şekilde. Görüntüdeki derinlik muazzam inandırıcı olduğu için kimse en ufak bir şüphe bile hissetmiyor.

     Gerçeği öğrenmek istiyor musun? (videolu)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rashid52 -- 12 Mayıs 2013; 14:00:47 >




  • bide farkındalık ve gerçeklik kelimelerini sıkıştırırsan senden kralı yok.
  • Bu konuyu anlayan insan, dünyanın, insanların çoğunun sandığı gibi bir yer olmadığını fark eder. Dünya, caddelerde amaçsızca dolaşanların, meyhanelerde kavga edenlerin, lüks kafelerde birbirlerine gösteriş yapanların, mallarıyla övünenlerin, hayatlarını boş amaçlara adayanların sandığı gibi aslını bildiğimiz, mutlak bir yer değildir. Bizim dünyaya dair her türlü bilgimiz, beynimizde gördüğümüz kopya görüntülerden ibarettir. Saydığımız insanların hepsi de, bu kopya görüntüleri zihinlerinin içinde seyreden birer gölge varlıktır, ama bunun bilincinde değildirler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rashid52 -- 12 Mayıs 2013; 14:07:11 >
  • Günümüzde bilim adamlarının son bilimsel bulgular ışığında vardıkları ilginç bir gerçek vardır: Dünyamız gerçekte zifiri karanlıktır. Çünkü bugün artık bilinmektedir ki, ışık tamamen subjektif bir kavramdır; yani insanların beyninde bir algı olarak oluşur. Gerçekte dış dünyada ışık yoktur. Ne lambalarımız, ne araba farları, ne de en büyük ışık kaynağımız olarak bildiğimiz Güneş gerçekte ışık saçmaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rashid52 -- 29 Nisan 2013; 20:19:01 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rashid52

    Sizin için madde, elle tutulan, gözle görülen şeydir. Oysa rüyada da "elinizle tutar, gözünüzle görürsünüz", ama gerçekte ne eliniz vardır, ne gözünüz, ne de görülüp-tutulacak bir şey. Rüyada, bütün bunları beynin dışında sağlayan hiçbir maddi gerçeklik yoktur. Açıkça aldanırsınız. Peki gerçek yaşamla rüyayı ayıran nedir? Sonuçta her iki yaşantı da beynin içinde oluşmaktadır. Rüya sırasında gerçek olmayan bir dünyada rahatlıkla yaşayabiliyorsak, benzer bir durum pekala içinde bulunduğumuz dünya için de geçerlidir. Rüyadan uyandığımızda gerçek yaşantı dediğimiz daha uzun bir rüyaya başladığımızı düşünmemize engel hiçbir mantıklı gerekçe yoktur. Rüyanın hayal, dünyanın gerçek sayılmasının nedeni, sadece alışkanlıklar ve ön yargılardır. Ve bu durum, bir gün, şu anda yaşadığınızı sandığınız dünya hayatından rüyadan uyandırıldığınız gibi uyandırılabileceğinizi gösterir.

    Anladığım kadarıyla öteki dünyanın varlığıni savunuyorsun. Bu doğru buna sevindim. Söylediğin şeyler mantıkli gelsede eğer ikimizde rüyada olsaydık birbirimizle iletisim kurmaz herhangi bir iradeye sahip olamazdık.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • banlanacağın günü iple çekiyorum maşallah
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rashid52

    New Scientist'in 27 Temmuz 2002 tarihli sayısında Micheal Brooks "Hayat bir programdır, o zaman silindiniz" başlığıyla yayınlanan makalesi

    "Matrix II'yi beklemenize gerek yok. Zaten dev bir bilgisayar simülasyonu içinde yaşıyor olabilirsiniz... Elbette ki 'The Matrix' filminin gerçek olmadığını düşündünüz. Çünkü sadece öyle düşünmeniz istendi.

    Peki madem öyleyse neden Matrix filminin çekilmesine izin verdiler insanlar uyanmasınlar diye neden çekilmesini önlemediler?
  • Raşit bi sus allasen.
  • ben kırmızıyı seçiyorum
  • Hologram Bir Dünyada mı Yaşıyoruz?

    Şu an bir dergi tutuyorsunuz, bunu katı bir madde olarak algılıyorsunuz ve siz bunun evrende bağımsız bir şekilde var olduğunu görüyorsunuz. Etrafınızdaki objeler de aynı şekilde, belki bir fincan kahve ya da bir bilgisayar, hepsi dışarıda gerçekmiş gibi görünüyor. Ama hepsi yalnızca bir hayal. (New Scientist adlı bilim dergisi, 27 Nisan 2002 J. R. Minkel "Sahte Evren" isimli makalesi)
  • Bekle! Unutma, sana vaad ettiğim tek şey gerçek, fazlası değil..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rashid52 -- 30 Nisan 2013; 15:30:57 >
  • Mesaj bulunsun bilgilendirici.
  • epeydir üstünde düşündüğüm bir konu.Kimseye açmamıştım aynı fikirleri paylaşıyoruz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İnş cnm ya :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hayal olmasi mumkun degil bu programi yazanlar neden hep standart seyler yaziyorlar neden bazi seyler icin binlerce yil bekliyorlar, mantikli degil tamamen sacmalik herseyin farkinda olmak matrixi inkar etmeye yeterdi zaten

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.