Binbaşı
07 Mart 2008
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
8 üye
Görüntülenme
Toplam: 118 (Bu ay: 4)
Gönderileri

Herkese merhaba, selamlar;


Forumdan değerli arkadaşlarımın da bileceği üzere, 3 yılı aşkın süredir 2014 model Citroen C4 1.6 e-Hdi MCP modelini kullanıyorum. Araç hakkında gerek günlük hayatta, gerekse forum üzerinden birçok kişi ile konuşup çeşitli soruları yanıtlamış veya bilgi vermiştim. Bugün ise, 60 bin kilometreyi devirdiğim aracın kısa bir tanıtımını ve incelemesini yapmak istedim. Aracın gündelik ve ekstra özelliklerinden bahsedeceğim. 


Araç benim bu zamana kadarki 4. Arabam. İlk arabam 2005 model bir Renault Clio Symbol idi, o zamanlar Sümbül ayrı bir model değil Clio’nun sedan versiyonu olmasından dolayı Clio ön takısı ile anılırdı. Daha sonrasında 2014 yılının başında sıfır aldığım Opel Astra 1.4T’yi 50 bin kilometre kadar kullandım, 2017 yılının Mayıs ayında ise Volkswagen Scirocco 1.4TSI’a geçmiştim. 


Daha sonrasında mücbir sebepler yüzünden, Scirocco ve Astra’dan nereyse tamamen alakasız bir araç olan Citroen C4’e geçmek durumunda kaldım. Açıkçası, o dönemki şartlar göz önünde bulundurularak, dizel ve otomatik, dört kapılı, nispeten az yakan bir araç arayışındaydım. Çeşitli modellere göz gezdirdikten sonra, bir süre satmayacağım (ya da satamayacağım) gerçeği ile yüzleşip, piyasada daha az tutulan bir araç olan C4’e fiyat/performans kaygısı ile yöneldim. Kısa hikayeden sonra, gelelim aracın özelliklerine: 



Dış görünüş


Aracın dış görünüşü, Fransızların ve özellikle Citroen’in çok sevdiği aykırı çizgilerden tamamen uzak. Şaşırtıcı şekilde, zamanında 2CV modeli ile, daha sonraları DS, SM, CX, BX ve hatta C6 gibi sıradışı tasarıma sahip araçların yanında, aşırı sıradan şekilde gözüken bir araç. Hatta, geçmişinden öte Citroen’in C4 Cactus gibi bir aracı da sonrasında üretecek cesarete sahip olduğunu söyleyebiliriz, bu durumda C4’e tam bir geçiş dönemi aracı demek yanlış olmaz. 


Önden bakıldığında arabanın DS4 ile paylaştığı ortak yüzü agresif bir duruşa sahip. Tabii burada, krom detayların beni rahatsız etmesi neticesinde siyaha çevirmemin de etkisi olduğunu düşünüyorum, zevk meselesi. Farların mercekli formda olması ile daha da agresifleşeceği gözden kaçmamalı. 


Citroen C4 II 1.6 e-Hdi Deneyimim: 60bin km, 3 yıl macerası



Aracın arka duruşu ise, halefi olduğu ilk kasa C4’ün yanında çok sıradan. Aşağı doğru inen yuvarlak şekilli farlar, duruş olarak arabanın normalliğini tam olarak anlatan cinsten. Bu yüzden, aracın önü ile arkasında bariz bir uyumsuzluktan bile bahsedebiliriz aslında. Farların ortadan ikiye kesilmiş haliyle, gözleri hafif kapalı duran bir yapısı var, bu da arabayı uysallaştırıyor. Tercihim, Opel Astra K’daki farlar gibi daha keskin hatlar olurdu. Plakalığın biraz yukarıda kalması da, iyi bir tercih değil, eksiklik olduğu hissi veriyor.  


Citroen C4 II 1.6 e-Hdi Deneyimim: 60bin km, 3 yıl macerası



Araca yandan bakacak olursak, tam bir yumurta formunda olduğunu görebiliriz. Kullanışlılık kaygısının ön planda olduğunu buradan anlayabiliyoruz sanırım. Yan aynalar, dönemin PSA modelleri ile ortak, gereğinden fazla büyükler. Bu durum, yüksek hızlarda aynalardan gelen rüzgar sesine ciddi derecede etki ediyor, ancak görüşleri çok başarılı. 17” çaplı jantların, gerçekten güzel gözüktüğünü söylemem gerek, ancak çamurlukların içini tam dolduramaması biraz tatsız. 


Citroen C4 II 1.6 e-Hdi Deneyimim: 60bin km, 3 yıl macerası



İç mekan


Aracın iç mekanı, hep vurgusunu yapacağım sıradanlığın bir yansıması gibi. Bir önceki nesilde kullanılan, ortası sabit – simidi dönen direksiyon yerine, baya büyük bir direksiyon kullanılmış. Bu direksiyon, manevralarda zaman zaman öf dedirtse de, ele oturması başarılı. 


Devir saati ve hız göstergesi, sözde hayalet olarak adlandırabileceğimiz cinsten. Renkleri değişebilen bu panel, yeterli ve gerekli bilgiyi kullanan kişiye sunuyor. Multimedya ekranında ise, herhalde 2010-2016 arasında çok sık rastladığımız, fazla tuşlu tasarım var. İlk başta alışmak zor gelse de, zamanla sezgisel şekilde elimin altında ne aradıysam buldum. 

Citroen C4 II 1.6 e-Hdi Deneyimim: 60bin km, 3 yıl macerası



Aydınlatma lambalarının beyaz ışık olması güzel. Güneşliklerin içinde de ayna ve lambalar mevcut, oradaki lambalar sarı ışık (Hanımefendiler doğal ışık olduğu için sarı ışığı tercih ediyormuş) 


Koltuklar, sonraki Citroen modellerinde (C3-C4 ve Aircross aileleri) tercih edilen yumuşak koltuklar gibi değil. Ancak çok sert olduklarını da söyleyemem, orta karar. Benim kullandığım Exclusive versiyonunda yanal destekler yeterli ancak diğer paketler için yeterli olmaz diyebilirim. Koltuklarda masaj ve elektrikli bel desteği özellikleri mevcut, çok ilkel de olsa uzun yolda iş görüyor, en azından beliniz tutulmuyor. Yalnızca bu araçta değil, segmentte birçok araçta olduğu gibi, baldır desteğinin olmaması uzun yolda baldır kısmında rahatsızlık yaşatıyor. 


Citroen C4 II 1.6 e-Hdi Deneyimim: 60bin km, 3 yıl macerası


Arka diz mesafesi sınıf ortalamalarında. Şaft tüneli yüksek değil, yüksek tavan neticesinde baş mesafesinin de iyi olması ile 5 yetişkin rahatça seyahat eder. 4 yetişkinin bineceği durumlarda, arkada kol dayama olması ve kol dayamanın oradan bagaja erişilmesi güzel, özellikle çocuklu aileler için iyi olacaktır. 


Bagaj 408 litre, her yerinde askılar, kanca karşılıkları var. Sabitleyici lastikler ve 12V çıkışı da var. Arka koltuklar yatırılabiliyor. Neler neler taşıdım (su, malum mobilyacıdan aldığım dolaplar, bisiklet, valizler, ev taşırken çiçekler vb.) hiçbirinde ya burası da yetersiz demedim. Her koşulda işinizi görüyor. Bagajda aşağıdaki videoda değindiğim enteresan bir sürpriz de var, göz atmanız iyi olur :)


Burada bence en önemli detay, malzeme kalitesi. Aracın neredeyse her yerinde, ön kapılar dahil, sert plastik var. Yumuşak plastiğin kullanıldığı tek yer, ön cam ile direksiyon arasında kalan kısım. Ön kol dayanağı ve kapı içlerinde resmen ucuzluk kokan bir plastik-deri karışımı abuk sabuk bir madde var. Uzun yolda elinizi kolunuzu dizinizi koyduğunuz yer, plastik olması neticesinde terletmeye başlıyor. Sert plastiğin bir yan etkisi de trim sesleri. Aracın kapı içlerine koyduğunuz anahtar, cüzdan, şişe hepsi ses yapıyor. Ben bu sesleri, kırtasiyeden aldığım yumuşak bir plastikle ilgili yerleri kaplayarak çözdüm. 


Multimedya


Aracın multimedya arayüzü, ufak ekranlı bir teypten ibaret. Bazı modellerde büyük renkli ekran da var, benim aracımda seçilmemiş bir opsiyon. Bu teyp vasıtasıyla, Bluetooth üzerinden aracı telefona bağlamak ve arama yapmak/çağrı cevaplamak mümkün. Ayrıca AUX ve USB girişleri de mevcut. Müzik dinlemeyi severim, ses işlerinden çok anlamam ancak aracın fabrika çıkışlı ses sistemi berbat. Çok sık cızırtı ve seste boğulma sorunu yaşadığım için, Focal marka ses sistemi ile 4 kapı hoparlörünü ve ön tweeterları değiştirdim, arka kapıda boş olan tweeter yuvalarına yine Focal eklemesi yaptım. Kapı içlerine yaptırdığım yalıtımla, ses performansı tatminkar seviyeye ulaştı. Bu aracı almayı düşünen ve müzik dinlemeyi seven kişiler de bence bu değişikliği yapmalılar.  


Araca dair bazı ayarlamalar da, bu ünite üzerinden yapılıyor. Gündüz farlarını açıp kapamayı, saat-tarih ayarlarını da buradan yapıyorsunuz. Bir ilginç özellik, aracın sinyal seslerini de buradan değiştirebiliyorsunuz, seçilebilen sesler gayet ilginç, keşke her arabada olsa diyeceğim bir özellik. Bunun videoları da aşağıya bırakayım :) 



Sürüş - konfor – yol tutuş


Sürüş pozisyonu, Almanlara alışan kişiler için gerçekten yüksek. Kullandığım 2 Alman sonrasında, ilk koltuğa oturduğum birkaç gün ne oluyoruz demiştim. 


Aracın sürüş pozisyonu, zaten arabaya bindiğiniz anda sürüşle alakalı ipuçlarını veriyor. Araba tabir-i caizse sağ şerit arabası. ETG6 olarak da geçen, tek kavrama otomatik MCP şanzıman, zaten sürüşe dair ne kadar heyecan varsa baltalıyor. Özellikle 1-2 ve 2-3 geçişleri, internette abartıldığı kadar kötü olmasa da, modern çift kavramaların yanında bariz şekilde kötü. Sonraki geçişlerde ise, etkisini çok hissettiğinizi söyleyemem. Araba ani hızlanmalardan ise hoşlanmıyor, gaza bir anda yüklendiğinizde şanzıman kararsızlık yaşıyor. Ancak 0’dan 100 kilometre hıza 40-50 saniyede çıkan biri iseniz, bu sizin için hiç sorun yaratmayacaktır. 


Yokuş yukarı çıkışlarda, yarı otomatiklerin sorunları doğal olarak burada da mevcut. Direksiyon arkasından kumanda edilebilen (Buna F1 vites de diyorlar) şanzıman ve yokuş kalkış desteği yardımıyla, buraları sorunsuz atlatıyorsunuz. 


Araba, bir önceki nesil C4 ile aynı şasiyi paylaşıyor, dolayısıyla eski bir platform üzerine inşa edilmiş. İlerleyen teknoloji ile birlikte Citroen mühendisleri, arabanın yol tutuşunu sağlayabilmek adına süspansiyonlar üzerinde bir çalışma yürütmüş olmalılar ki, araç gerçekten sert. Lastik basınçlarını yüksek ayarladığınız takdirde, hele bir de yaz lastiği kullanıyorsanız, aracın konfor olarak bir alt segmentte yer aldığını düşünebilirsiniz. Arabanın arka aksı, döneminin PSA özelliği, vuruntulu çalışıyor. Uzun tümsekler ve yol çıkıntılarında bu durum sorun yaşatmasa da, özellikle derin çukurlarda “Herhalde arka lastikleri bıraktım” diyorsunuz. 


Yol tutuş, bu arabayla virajdan viraja girmeye tenezzül etmeyeceğiniz için gayet yeterli. Araba ciddi zorlandığında önden kayma eğilimine sahip ancak dediğim gibi, zaten önden kaymalık bir durum yaşanmıyor bile. ESP kayma yaşandığı zaman hızlıca devreye giriyor. Ayrıca ESP’yi tek tuşla kapatabiliyor ve yalnızca 30 km/h hıza kadar kapalı tutabiliyorsunuz, geçtiğiniz anda otomatik devreye giriyor. 


Performans


Aslında sürüşte değindiğim gibi, bu araba hız ya da performans beklentisi olanlar için üretilen bir araç değil. Araca dair anahtar kelime, yeterli. 0-100 km/h hızlanması, 11.2 saniye. 


Arabanın 112 bg güç üreten PSA DV6-Ford DLD416 motoru, her tipten hızlanma için beklentiyi karşılıyor, ancak uçup kaçmasını beklememek lazım tabii. Nitekim şanzıman da zaten buna izin vermeyen cinsten. Uzun yolda sollamalarda, vites değişiminde ufak bir tereddüt yaşasa da motorun torku yardımıyla araçta herhangi bir problem söz konusu olmuyor. 


Yakıt tüketimi


Gelelim aracın en iyi olduğu, belki de rakipsiz olduğu konuya. Fransızların en iyi olduğu iş, sanırım bu tasarruflu motorları üretmek. Hem Renault’un hem de PSA’nın eline bu konuda su dökebilen çok yok. 


Araç, resmen yakıtı kokluyor. 60 litre dizel alabilen bir yakıt deposu var. Direkt litre bazında değerleri verecek olur isek, şehir içi dikkatli kullanımda 5 litre, şehirler arasında ise dikkatli kullanımda 3.5-3.7 litreler yakmak mümkün (tek kişi ve az yüklü kullanım düşünüldüğünde). Aşağıya deneysel bir çalışmanın ürününü bıraktım :) Dolayısıyla, bir depo mazot ile 1500 kilometre yolu yapabiliyorsunuz, inanılmaz bir değer. 


Aracın uzun süreli kullanımında alacağınız gerçekçi değerler, şehir içinde 5.5 litre, şehirler arasında ise 4.3 litre civarında gezer. Aşağıdaki videolarda da yol bilgisayarının verilerini görebilirsiniz.


Ben şehir içi kısa mesafe (5+5 işe gidiş-dönüş), soğuk motorla ve trafikte bu arabaya 6.3 litre yaktırdım, daha fazlası gerçekten emek ister. Acaba en fazla ne kadar yakacak diye deneysel olarak uğraştığımda ise 7 litrenin üstüne ise, İstanbul trafiği dahil olmak üzere çıkamadım. Kısacası araç, yakıt tüketimini her şeyden üstün tutan kullanıcılar için resmen biçilmiş kaftan, bu konuya önem veren kişilerin bu aracı ve benzer motor kullanan diğer araçları ilk sıraya yazmalarını şiddetle öneririm. 

Citroen C4 II 1.6 e-Hdi Deneyimim: 60bin km, 3 yıl macerası



Diğer masraflar (kasko, parça fiyatları, sigorta, MTV, bakım maliyetleri)


Araç alırken çok üzerinde durmadığımız ancak bence yakıttan ve diğer tüm hususlardan öncelikli konu, aracın yürütme maliyetine gelelim. En baştan başlamak gerekirse, arabaya yapılacak kasko ve sigorta, arabanın sigorta şirketleri nezdindeki iyi izlenimi sebebiyle gayet uygun fiyatlara halledilebiliyor. Tabii kasko ve sigorta, direkt sürücünün sicili ile alakalı olduğundan, herkes için net bir rakam veremem ama aklınızda soru işareti kalmasın, ucuza hallediliyor. 


Arabanın parça maliyetleri ise, gayet uygun durumda. Ford, Volvo, Mazda, Peugeot, Mini, DS markalarında kullanılan 1.6 litrelik DLD-416 ya da DV6 kodlu motorun parçaları, ticari araçlarda kullanılmasının da etkisi ile uygun fiyatlara sahip. Bilinen kronik sorunu da olmadığı için, motorun sürdürülebilirlik maliyetleri daha da düşüyor. Fransa’dan ithal parçalar ve Total 5w30 yağ ile yapılan komple bakımı, 2020 yılı Kasım ayında 650 liraya yaptırmıştım. Yerli parçalar kullanılarak bu rakamı 450 liralar seviyesine çekmek mümkün (yakıt filtresi dahil). 


Ağır bakımda değişecek triger rulman ve kayışları, tüm filtreler, alternatör kayış ve gergi rulmanları, antifrizler ve yağı orijinal olarak 1500 liraya alabiliyorsunuz, üstüne tabii işçilik eklemek gerek. Öte yandan, şanzıman 120 bin kilometreye kadar sıradışı bir durum olmadığı müddetçe ekstra bir bakım istemezken (ben 60 binde şanzıman yağını değiştirmiştim, sizlere de öneririm), şanzımanın debriyaj seti orijinal olarak 1000 liralara kadar bulunabiliyor. 


Arabanın kozmetik parçaları (tampon, far, stop vs.) de uygun fiyatlı. Arka stop çamurluk üstü kısım 600-700, iç tarafta kalan parça ise 300 lira civarında (güncel fiyat). Arka tamponu 1300 liraya bulabilirsiniz. Ön tampon yine benzer fiyatlarda. Emsal olsun diye eklemek gerekirse, dörtlü cam açma düğmesi (sürücü kapısında yer alan) 200 lira civarında. Güneşlikler 40 lira örneğin. 


Arabanın jantlarının Exclusive pakette 225 45 R17 olduğu, diğer paketlerde ise 16” jantların olduğu ise lastik maliyeti için gözden kaçmamalı. 


Son olarak, araç 2014 model olduğu için MTV’si 6 aylık yaklaşık 400 lira, bu da maalesef kaçamayacağımız bir masraf olarak karşımıza çıkıyor. 


Araçla ilgili aklıma gelenlerden şimdilik bu kadar, buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum. Diğer sorulara da bu konu üzerinden ya da özel mesajla cevap verebilirim, aklıma geldikçe de eklemeler yaparım. 


Herkese iyi sürüşler, mutlu günler dilerim, sağlıkla kalın!



Selamlar,

Aracım, imzamda gördüğünüz 2014 model Citroen C4. Aracı kullandığım süre içerisinde, aydınlatma performansının düşük olduğunu farkettim.

Farlarımı beyaz Xenon farlar ile değiştirmeyi düşünüyorum. Inwells marka beyaz ampülleri aldım, ancak uzunların yuvasına farın arkasındaki soğutma tertibatı sebebi ile oturtamadım. C4'te beyaz renkli ampül kullananların bir önerisi var mıdır?
Öncelikle herkese selamlar,

Bilenler bilir, forumda neredeyse 10 senelik üyeyim. Daha önce çeşitli konularda fikirlerimi belirtmiş veya siz değerli forumdaşlarımın bilgilerine başvurmuştum. Gerek forumda gerekse dış dünyada otomobile dair öğrendiğim bilgileri daha yaratıcı (ve tercih edilen) şekilde paylaşmak adına görüntülü günlükler çekmeye karar verdim. Amatörce ve keyfe keder oluşturduğum bu serinin ilk videosu aşağıda; olumlu-olumsuz tüm eleştirilerinizi, önerilerinizi, izlemek istediklerinizi duymak isterim. İyi seyirler





Edit: Video linki.
Merhabalar herkese,

Ankara'da bir süre önce duyduğum ancak gitme fırsatını bulamadığım, yeni yıkama teknolojisi diye bahsedilen LaserWash'ı test ettim. Bununla alakalı da ufak bir video çektim. Ücreti ve yıkama şekli videoda yer alsa da eklemeden edemeyeceğim, özellikle fırçasız araç yıkama konusuna takıntılı, fırça çiziklerinden hoşlanmayan kişiler için bulunmaz nimet. Arabanın altına ve alt-kenarlarına su püskürtmesi de ayrıca hoşuma gitti.

Yıkama, Kazım Karabekir caddesi üzerinde Petrol Ofisi istasyonu'nun içinde.

Yıkamada çalışan arkadaş, yeni yeni adımlar attıklarını, Türkiye çapında yaygınlaşmak istediklerini ve distribütör usulü ile çalışacaklarını söyledi.

Laserwash Videosu için

Bilen arkadaşlar bilirler, bir süredir VW Scirocco 1.4 TSI DSG sahibiyim.

Araç, bilhassa şanzıman konusunda beni strese sokuyor. Şimdilik herhangi bir arızası mevcut değil ancak "ya olursa?" stresinden kurtulamıyorum. Öte yandan, iş yerimin evime mesafesinden dolayı (yaklaşık 40 km, sadece gidiş) işe araçla gitmek zorunda kaldığım günlerde yakıt açısından üzüyor. Sonuç olarak aracı değiştirmek istiyorum yani.

Aracı sattıktan sonra, elimde bir miktar da nakit saklamak istediğimden, daha alt bütçeli araçlara yöneldim. Alacağım araç, bu yol mevzusundan ötürü mutlaka dizel olacak. Şanzıman ise, beni üzmeyecek bir otomatik şanzıman olmalı. Kilometre konusunda psikolojik limitim 75bin. Scirocco'dan sonra, daha geniş, daha konforlu ve donanımsal açıdan tatmin edici bir araç bulmak amacım. Bu esnada baktıklarım Lancia Delta ve Citroen C4 oldu.

Başta C4 1.6HDI MCP6 Exclusive donanımı (ki Exclusive donanımda masajlı koltuktan 220V prize, soğutmalı orta gözden full-panaromik tavana her şey var) değerlendirebilirseniz sevinirim ve 50-65bin bandında aynı kriterlerde başka önerilerinizi alabilirim.

İyi günler dilerim.
Merhabalar arkadaşlar,

Şu sıralar aracımı değiştirme düşüncesindeyim. Elimde yaklaşık olarak 100.000 TL civarı bir bütçe var, bu sınırı geçmeyi istemiyorum açıkçası. Yaşım ve ilgim gereği, performanslı otomobiller ile ilgileniyorum. Aracı tercihen coupé formunda istiyorum, cabrio, hatchback ya da sedan pek tercihim değiller. Araçlarda kazasızlık ( ya da az hasar kaydı ) ararım, ancak boyaya çok takılmam açıkçası. Bu bağlamda da Audi A5 1.8 TFSI, Audi TT gibi birkaç farklı modele baktım ancak aklım karıştı. Önerisi olan var mıdır?
Herkese merhabalar,

60 yaşındaki babama, 700 lira civarında bir akıllı telefonu doğum gününde hediye olarak almayı planlıyorum. Kendisi zaten yaşından da anlaşılacağı üzere, biraz daha kullanım kolaylığı ve kullanım ömrü üzerine yoğunlaşmış durumda.

Her ne kadar eskiden PDA kullanmış ve olaya ucundan kıyısından aşina olsa da, bu yeni telefonu kullanmayı olabildiğince kısa sürede öğrenmesi de yararımıza olur. (Kullanmaktan kasıt arama yapabilmek, alarm kurabilmek, sabah erken vakitlerde uyandığından ışık açıp yolunu görebilmesi, çok ender durumlarda mesaj atması, yeni kişi eklemek gibi çok temel özellikler)

Ek olarak, ilerleyen yaş sebebiyle takdir edersiniz ki gözleri de yakını pek seçemiyor, bu doğrultuda büyükçe bir ekran/büyük font desteği bizim için önemli detaylar. Performans/hafıza/kamera bizim için ikinci planda.

Belirttiğim standartlarda önerilere açığım. Şimdiden teşekkür ederim.
Bentley, uzun süredir ha girdi ha girecek dediğimiz SUV pazarına sıradışı bir hamleyle giriş yaptı: Bentayga. 600 beygir gücünde, 0-100'ü yaklaşık olarak 4 saniye süren, ve 301 km/sa hıza ulaşan en hızlı seri üretim SUV. Aynı altyapıdan gelen sevgili kuzeni Cayenne Turbo S'den sadece birkaç tık ötede olsa da, lüks konusunda açtığı farkı görmek mümkün. (Yoldaki Tesla Model X 0-100 değerlerinde daha hızlı olsa da, hız limitörüne girdiğinden Bentayga'nın "hız konusundaki" tahtı şimdilik sağlam gözüküyor)

İç dizaynında ise yine lüks kokusu almak mümkün: İki şampanya şişesi taşımak üzere üretilmiş bir buzdolabı, Breitling marka elmas-altın dashboard saati ve tabii ki de müşterinin istediği ağaç/deriden üretilen dizayn ögeleri.

Bir insanın milyon dolarlar verdiği bir SUV'yi zorlu koşullara soktuğunu hayal etmek bizim için biraz zor olsa da, Bentayga, parayı göz ardı etmiş offroad tutkunlarına bir seçim olacak gibi.

Bentayga Tanıtım Videosu - Be eXtraordinary

 Bentley Bentayga - Sıradışı SUV

 Bentley Bentayga - Sıradışı SUV

 Bentley Bentayga - Sıradışı SUV

 Bentley Bentayga - Sıradışı SUV

 Bentley Bentayga - Sıradışı SUV

 Bentley Bentayga - Sıradışı SUV

 Bentley Bentayga - Sıradışı SUV

 Bentley Bentayga - Sıradışı SUV
Merhaba arkadaşlar,

Bu yaz içerisinde kısmetse bir araba alma düşüncesi içerisindeyiz. BMW'ye olan tutkumdan ötürü alacağımız araç bu markadan olacak. Elimizdeki bütçe doğrultusunda yaptığım aramalarda iki seçenek arasında kaldım: F30 316i ve E90 320d. (tahmin edebileceğiniz üzere bütçemiz 90.000 TL civarında)

Bu iki araçta, dikkat etmemiz gereken noktalar, tavsiye edebileceğiniz özellikler nelerdir? Varsa, bu araçların yerini doldurabilecek premium öneriniz var mı?
Bugün arabamın yıllık bakımı için Ankara Çayyolu Opan'daydım. Araba bakımdayken satış bölümünden bir abimizle uzun uzadıya sohbet etme şansına eriştim.

Şu an zaten Almanya'da satılmakta olan Opel Mokka'nın 1.6 CDTI motorlu Active Select şanzımana sahip modelinin Mart,
Insignia 1.6 CDTI Active select modelinin ise Haziran ayında gelmesinin beklendiğini söyledi.

Insignia 1.6 CDTI, VW Passat'ın karşısında durabilmek adına çok yüksek ihtimalle minimum 5 bin lira daha ucuz olacakmış.

Ayrıca, 2016 yılının başında Opel Astra'nın yeni kasası için (Astra K) bir tanıtım beklediklerini, bu aracın da tanıtılması ile 2016 Mart ayı civarında da dizel otomatik seçeneğinin ürün gamına ekleneceğini, güncel kasada böyle bir kombinasyon beklemenin şu anda hayal olduğunu söyledi.

Son olarak da kendisi Opel'in 8 İleri otomatik de içeren 3 yeni şanzıman üzerinde çalıştığını ve yeni kasa Astra ve Corsalarda bu kombinasyonu göreceğimizi söyledi.

Şanzıman olayı için kaynak
Hakkında
Konum: Ankara
İlgi Alanları: Otomobil
Forum İmzası:
2011 W204 OM271 Fascination
2015 C4 1.6 e-HDI Exclusive
Sistem ve Tercihleri
Bilgisayar
Notebook
Bilgisayar
iMac
Otomobil
mercedes
Mobil cihaz
Apple
Operatör
Turkcell
Tablet
Apple iPad Pro
Tablet
Apple iPad Pro
Notebook
Apple
Temel Bilgiler ve İstatistikler
Aktiflik: Şu anda DH'de değil
Son Giriş: 10 sa. önce
Son Mesaj Zamanı: dün
Mesaj Sayısı: 1.013
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 1.235
İkinci El Bölümü Mesajları: 8
Konularının görüntülenme sayısı: 25.518 (Bu ay: 892)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 2.102 (Bu hafta: 0)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Motorlu Araçlar Dünyası
Mesajları
İkinci El Referansları
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.