Edebiyat dersinde okumak üzere bir inceleme yaptım sizce nasıl olmuş ?
Nazım Hikmet RAN – Memleketimden İnsan Manzaraları
Nazım Hikmet’in roman tadındaki şiir kitabı Memleketimden İnsan Manzaraları , bu şiirle başlıyor . Haydarpaşa garında.
Haydarpaşa garında 1941 baharında saat on beş. Merdivenlerin üstünde güneş yorgunluk ve telâş Bir adam merdivenlerde duruyor bir şeyler düşünerek. Zayıf. Korkak. Burnu sivri ve uzun yanaklarının üstü çopur. Merdivenlerdeki adam -Galip Usta- tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur: "Kâat helvası yesem her gün" diye düşündü 5 yaşında. "Mektebe gitsem" diye düşündü 10 yaşında. "Babamın bıçakçı dükkânından Akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü 11 yaşında. "Sarı iskarpinlerim olsa kızlar bana baksalar" diye düşündü 15 yaşında. "Babam neden kapattı dükkânını?" Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına" diye düşündü 16 yaşında. "Gündeliğim artar mı?" diye düşündü 20 yaşında. "Babam ellisinde öldü, ben de böyle tez mi öleceğim?" diye düşündü 21 yaşındayken. "İşsiz kalırsam" diye düşündü 22 yaşında. "İşsiz kalırsam" diye düşündü 23 yaşında. "İşsiz kalırsam" diye düşündü 24 yaşında. Ve zaman zaman işsiz kalarak "İşsiz kalırsam" diye düşündü 50 yaşına kadar. 51 yaşında "İhtiyarladım" dedi, "babamdan bir yıl fazla yaşadım." Şimdi 52 yaşındadır. İşsizdir. Şimdi merdivenlerde durup kaptırmış kafasını düşüncelerin en tuhafına: "Kaç yaşında öleceğim? Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?" diye düşünüyor. Burnu sivri ve uzun. Yanaklarının üstü çopur.
Denizde balık kokusuyla Döşemelerde tahtakurularıyla gelir Haydarpaşa garında bahar Sepetler ve heybeler merdivenlerden inip merdivenlerden çıkıp merdivenlerde duruyorlar.
Haydarpaşa garından Anadolu’nun en ücra kasabalarına giden roman tadındaki şiir kitabı , Nazım Hikmet’in beş kitabının toplanmasından oluşuyor . Anadolu’daki işçiyi işçi ; esnafı esnaf; çocuğu çocuk gözünden anlatan kitapta , memleketimdeki sorunlar işleniyor . Halkın gözünden. Sade bir betimleme var Nazım Hikmet’in dilinde . Seni saran ,seni anlattığı yerde ,anlattığı kişinin yanında hissetiren .Bir dil . Kitap,Haydarpaşa garından yola çıkan Anadolu Sürat Katarı’nda başlıyor. Anadolu’nun heryerinde geçiyor. Katarda Anadolu’nun her yerinden insan var. İşçisiyle, zenginiyle, mahkumuyla, kadınıyla, çocuğuyla, erkeğiyle, küçük bir Anadolu ; katar Nazım Hikmet katardaki herşeye deyinmiş. - deyinebileceği kadar – Kitap yavaş yavaş katardaki mahkumlara yoğunlaşıyor. Kitabın sonlarında mahkum Halil, ailesi, arkadaşları var. tek başına Ayşe , küçük leyla, özgürlüğüne kavuşan Fuat ,canım ciğerim işçi Kerim … Nazım Hikmet bi ara kendinden de bahsediyor ve Tanya’dan .Tanya yurdunu seviyor, Nazım’da ; Tanya savaş veriyor yurdu için , Nazım’da ve Tanya; Tanya ölüyor yurdu için, özgürlük için Nazım mapusta … Yurdun heryerindesin; bir İzmit’tesin, bir Moskova’da; bir an sıcacık bir evde, bir an soğuk bir mapus damındasın kitapla. Nazım Hikmet kitabını karısı Hatice Piraye Pirayende’ye ithaf ediyor. - yine bir şiirle –
Hatice, Piraye, Pirayende doğum yeri neresi kaç yaşında sormadım düşünmedim bilmiyorum. dünyanın en iyi kadını dünyanın en guzel kadını benim karım. bu bahiste realite umrumda değil 939 yılında istanbul'da tevkifanede başlanıp ...................... biten bu kitap ona ithaf edilmiştir.
Ve birkaç şiir kitaptan :
Ayın altında kağnılar gidiyordu. Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru. Toprak öyle bitip tükenmez, dağlar öyle uzakta, sanki gidenler hiçbir zaman hiçbir menzile erişmiyecekti. Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle. Ve onlar ayın altında dönen ilk tekerlekti. Ayın altında öküzler başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık, kısacıktılar, ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında ve ayakları altından akan toprak, toprak ve topraktı. Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı. Ve kadınlar birbirlerinden gizliyerek bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine. Ve kadınlar, bizim kadınlarımız : korkunç ve mübarek elleri, ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yârimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız şimdi ayın altında kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık içindeydiler. Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde ince boyunlu çocuklar uyuyordu. Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
müthiş bir kitap.
Memleketimden İnsan Manzaraları 5 var elimde 537 sayfa defalarca okumuşumdur.tam bir başucu kitabı.
ewet güzel bir kitap ama benim incelemem nasıl olmuş Körfez Fen Lisesi'nde 1. sınıf öğrencisiyim derste okuyacağım incelemeyi
up
görmemişim dün yazısını kardeşim çok güzel olmuş ellerine sağlık
quote:
Seni saran ,seni anlattığı yerde ,anlattığı kişinin yanında hissetiren .Bir dil .
en güzel böyle anlatılabilirdi.
aslında zorunlu bir ödev değildi isteyen okuduğu kitapla ilgili bilgi verecekti ben de herkesiz okumasını istediğim bu kitapla ilgili içimden ne geldiyse yazdım sınıfta okuyabilceğim şiirleri ekledim ve bu hale geldi yorum için sağol YalnızßirOpera
Guzel oLmus
teşekkürler yorumlar için
çok güzel olmuş inş seneye körfez fene gelicem bu netlerim devam ederse çömez olarak senin isim ne bulurum seni ondan
sen gel 10-b nin psikopatı hatta dönemin psikopatı kim die sor gösterirler kocaelinin neresinde oturuyosun ?
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme