Şimdi Ara

'Peak Oil' petrol krizi sandığımızdan yakın olabilir (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
41
Cevap
0
Favori
392
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Bu kredi derecelendirme kuruluşları, para danışmanları dünyadaki ekonomik büyüklüğü indiragandi yapmak istediklerinde bu şekilde kriz söylemleri - dedikoduları çıkararak dikkati başka yöne çeker ve çeplerden cüzdanları, ellerden ekmekleri toplar.
    ***
    İlk petrol krizinde ABD, devlet destekli elektrikli araç geliştirme projesine hız verdi. Aslında elektirikli araçlar o dönemde bir yenilik değildi.
    Aslında 1880 ve 1900 yılları arasında elektirikli araçlar çok revaçtaydı. İçten yanmalı motorlar bu kadar verimli değildi. Bu nedenle üreticiler elektirikli araçlara önem vermişti. -Hatta Abdül hamitin bile 1tane elektirikli arabası varmış. Ancak Abd'de yeni petrol kaynakalrının bulunamsı ve 1914 1. dünya savaşı başlangıcından sonra batının petrole ulaşımın artması, hidrokarbonlu motorlardaki gelişmeler, elektirikli araçların ipini çekti...

    1970'lerdeki İlk petrol krizi elektirikli araçları gündeme oturtu. Ancak abd, araplara güzel ayar çekerek, tehtitle hizaya sokup, ptrolü ABD doları ile satırmaya başlayınca, yatırım yaptığı elektirikli arba projelerini bir anda rafa kaldırdı. Halbuki ne reklamını yapmıştı kriz süresince...

    1990'larda Petrolün bitecek bir kaynak olduğu akılarına tekrar gelince, elektiikli araçlara yeniden yöneldiler. 10-15 Yıl önce, eldeki kaynaklara göre ve yenisi bulunmadıkça; dünaynın 50-60 Yıllık bir petrolü kaldığı söyleniyordu. Hesabı yapan amca bir kaç yıl önce; ''yavv ben hata yapmışım, aslında petrol 20 yıl daha öcne bitebilir, suudi arabistan'ın kaynaklarını normalin üstünde yazmışım..'' diyerek petrol kaynaklarını elinde tutan büyük şirketleri ve kapitalis/sermayeci/anapracı dünya ekonomik düzenini ciddi manada yusuflatmıştır.

    Dolayısıyla, başta Almanya ve diğer avrupa ülkelerinin dünyayı çok sevdikleri için değil, iktisadi nedenlerel elektirikli arabalara yönelmektedir.

    ***

    Petrol krizi çıkarsa, dünya eknomisi ciddi bir şekilde yara alabilir. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi; petrol yerine alternatif enerji kaynaklarına yönelme konusunda çok isteki ülkeler var. Dizel motoru icat eden amca, çiftçiler kendi ürettiği bitkilerden çıkarttıkları yağ ile, araçlarını çalıştırsın diye bu motoru tasarlamıştır. İlk çalıştırdığında ise fıstık yağı kullanmış. İstenilen düzeyde olmasada bitkisel yakıt (biodizel ve biyobenzin) üretilmektedir.Hatta şu an kulladığımız akar yakıtların içinde en az %10 oranında bulunmak zorunda. 2023'e kadar %50 oranı zorunlu olacak.

    Abd için ise petrol; diğer briçok ülkeye göre bir süre daha edinilebilir bir kaynaktır... Çünkü; az muhterme ancak çok gözzzz veren küreselleşmeci abd, senin kaynaklarını dünyaya açman için propaganda yapar ancak kedni petrol kaynaklarını yasa ile korumaya altına alır. Daha iki sene öncesine kadar (rusyanın ve diğer rakiplerinin petrol gelirlerinin artması nedeniyle, düşmanına daha fazla cephane sağlamamak/iktisadi büyüklüğünü arttırmamak için) yasa ile koruduğu ve yurt dışına satmadığı kedni petrollerini/kaynaklarını satılabilir hale getirmiştir. Aslında bu yasaddaki amaç petrol biterse herkes bize mahkum olsun du ancak, benzin, dizel için petrole ihtiyacımız olmadığı milletin aklına tekrar gelene kadar.

    Petrol nedeni ile çıkan kriz bize zarar verecektir. Çünkü bizim siyasetçilerimiz gelecek öngürüsünden yoksun oldukları için geleceği uzakta görürler ve kendilerinden sonrası umurlarında değldir. Yeniliklere geçiş en erken 5-10 yıl sürmektedir. (Örnek mi? Esp Ylcu taşıyan araçlarda 2015-2016 Yılı itibari ile zorunlu oldu. Türkiyede gerçekleşen otobüs kazalarının büyük çoğunluğu, esp ve ebd yokluğu ile gerçekleşen, denge veya çekiş kaybından gerçekleşmektedir. Avrupa ise 1980 - 1990 arası esp, ebd olamayan araçlarla insan taşınamsını yasaklamıştır.)
    ***

    Petrol üretimindeki arz fazlası bize bir süre nefes aldıracaktır. Ancak petrol gelirleri düşen devletlerin ekonomisindeki çalkantılar, petro-dolar sistemini yıkar. Buda üretim yerine finsans ile -yani borsa, döviz, tahvil/borç/faiz- büyümeyi tercih eden yapıları iflasa sürükler.


    Bize zararı var mıdır? Köküne kadar vardır! -Aslıdna bunun sorumlusu bu hükümettir demek mantıklıdeğil gibi gelsede, madem Turgutçuğumun devamı olduğunu söylüyorlar, kitlerin atıl duruma geçmesindeki suçlulardan biri de Turgutçuğumdur.- Son 14-15 yılda bu hüküment, tüm kamu iktisadi teşebbüslerini (KİT) elden çıkartığı ve taşınrı taşınmaz tüm mallarını sattığı için dış kaynaklı şoklara daha açık hale geldik. NEden? DEvletimiz KİT'ler olmasa vergilerle geçinemiyordu, çünkü %99'u müslüman olan halkımızın büyük bir kısmı vergisini ödemek yerine (bir çok din alimine göre zekat olarak kabul edilir) kaçırmayı tercih ettiğinden, devletimiz adam akıllı vergi toplayamıyordu. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı daha devlet kasasına girmeden soyulmaya başlanıyordu.
    (Bu nedenle Turgutçuğum, dolaylı vergilerin önemlilerinden biri olan Ke+De+Ve (KDV -KADEVE değil) yi milletimize sokmuştur)
    KİT'lerden gelen para hem devletin açıklarını kapatıyor hem de dış kaynak tedariğini kolaylaştırıyordu. Fakat bunları küreselmeşmek, yani toplaşmak pahasına sattık mı- sattık! NE kazandık? 82-100 Milyar dolar. Çoğu oldu bitti ile elden gititi, bir kısmı dava ile durdurulup gerçek değerine yakın elden çıktı. Örnek: Petkim miydi Tüpraş mıydı anımsayamadım... 2-3 Milyar usd'ye peşkeş çekildi, sendika dava etti, yürütme durduruldu, -harbiden yürütülmesi engellendiği için yürütme diyorum- 6 milyar dolara yakın bir rakamla, ihalei 2-3 milyara kapatan adamlara satıldı.

    Şimdi KİT'lerin satışı ile elde avuçta kalan para; dünya bankasına ve IMF'ye yok denecek düşüklükte bir faiz oranı ile bortçandığımız ve faizini ödediğimiz paranın ( yaklaşık 7-15 Milyar usd arası)bakiyesi kapatıldı. Kalanı ne oldu vallahi ben izah edemiyorum.

    Çünkü yapılan herşey borçla yapılıyor.Cep delik, cepken delik, parada gitti üstelik.

    Kapitalist sistemdeki banka sitemi şu şekilde işliyor: Devlet bankalara düşük faizle borç veriri, bu borç krediler ile halka ulaştırılır. Aynı zamanda devlet, borç verdiği paraları tahvil karşılığında -öncelikli olarak bankalara ve verdiği paradan daha yüskek bir faizle- toplar ve kendine borç yaratır. Durduk yere kendine borç yaratan devlet, ekonomiyi güçlendirmek için alt ve üst yapı yatırımalrını da körükler, hem halka oy olarak tahvil edilecek yapılar sunar hemde iç piyasayı (gerçek amaç budur ancak amacı dışı uygulanmakta) canlandırır hem sermayeyi büyütür. Şimdi banka sisteminden dolayı bu arkadaş borçlandı ya. O borcu geliri olmadan ödemeyemez, KİT'ler gitti, kaldın mı vergilere. E vergi toplamanda da sıkıntı var. Koş şidi bankalar. Bankalar, devletin neredeyse hiybe ettiği o parayı halka daha yüksek faizle vermiştir zaten, dönüşünü ekler. Devlet vergi toplayamadığı için dolaylı vergileri harçları arttırır. Hayat pahalılaşır, halk banka borçlarını ödemeyez. Kit satışları ile Ekonomin yabancıların eline geçtiği için sermayeyi yurtta tutamazsın, adam kazandığı parayı yurt dışına götürür. Daha fazla kar için işçi çıkarıp fiyatalrı arttırır, halk borcunu ödeyemez.

    Yurt dışına dönersin. Daha düne kadar eyyyyy falan- eyyy filan, biz Dünya bankasına ve IMF'e olan borcu ödedik diye artizlik yapan asrın liderimiz, daha yüksek faizle (iç piyasadan borçalndığının da fazlasına ev kur riski ile) borçlanmaya başlarsın. Oy kazanmak için aldığın borçlar yine bankalara ucuz para verir, halka ulaşmasını sağlarsın, tüketim artar, ancak küçük esnaf, tarım ve orta büyüklükteki işletmelerini Avrupa istedi diey desteklemediğin için; Frasnzı çiftçisi makineleşmiş tarımı ile devlet ayardımı alırken, sen çiftçini aç aslanların önüne atarsın kilosunu 1 liraya malettiği patetesi, elinde 0.5Kuruşa alırlar, çiftçilerin çöker. Çiftçi parasız kaldığı için bankaya, tefeciye koşar, harcayamadığı için küçük esnaf anadoluda iflas eder, büyük şehirde ise toptancın. -BU sarmal buşekirde gidebildiği kadar gider ancak en sonunda dönemez ve patlar. Rus ruleti gibi-

    Bir bakmışsın yabancı markalar avm'leri doldurmuş. Ekranlarından sabah-akşam lağım akan, dizilerle uyuşmuş halk, dizide gördüğü sanal karakterle kendini bütünleştirir ve onun gibi olmak ister. Yerli malı IRKÇILIK,FAŞİSTLİK Ve TEK PARTİ İKTİDARININ 1923 Zihhniyetinin cahil ve gerici yobazlığı olduğu(!) için kredi kartı ile yapışır x markasının ürününe. Yerli üretici rekabette geri kalmamak için yurt içi üretim yerien yurt dışına yönelir, buradaki işçiler işsiz kalır, çalışan sayısı azaldıkça gelir elde etmen zorlaşır, sağınla solunla kavgalı olduğun için yerli markalar yyurt dışınada açılamaz ve topu dikerler, piyasan yabancılara kalır. Yerli üretici adam akıllı -liyakate dayalı- desteklenip, teşvik edilmedi için yabancılar imtiayazlı gibi kalır. (Örnek: Rekabet halinde olduğumuz bir marka Türkiye'de üretim yapmamasına rağmen, üretim yapıyormuş gibi göstererek kurduğu kalibrasyon labaratuvarı için devletten cihaz, sertifika, kira ve işçilik için teşvik aldı. Biz 25 yıldır bu sektörde kendi sermayemizle bunları yaparken, adamlar yurt dışından geliyor, üretim yapacakalr diye teşvik aldı.Şu an bize göre maliyet avantajları var ve devlet -her iki firma hizmet dışında fiili üretim yapmasa da- bir tanesini yabancı diye destekledi, rakabeti bozdu. )

    LAN BİZ BU KAPÜTÜLASYONLARI, LOZAN'da KALDIRMADIK MI? Lozan da lord curzon'un sözleri çınlar kulağımızda: “İleride dara düşüp bize yardım için geldiğinizde, burada reddettiğiniz her şeyi, cebimden çıkartıp önünüze koyacağım.” şeklindeki tehdidi gerçekleşmiştir.

    Emperyalizim - Kapitalizim işte böyel lanet birşeydir ki; hedefini ağır-ağır gerçekleştirir. Aynı dev gibi Kuzey amerika geyiğini (Mus) öldüren kene gibi. Önce ufak bir grup geyiğe yapışır. Üzerinde çoğalır, mus'un kanı ile beslenir. Sonra mus kansızlıktan ölür. Keneye göre mus bir devdir. Ancak,musu öldürecek bir koloni kuruar. Musun yaşamsal tüm kanını emer.

    Dev gibi bir mus olacağınıza, akıllı bir insan olsanız, devlik iddianız olmasada sizden daha büyük veya daha küçük canlıları yönetebilir, yenebilirsiniz... Türkiye sadece bu iktidarla değil -1939'Dan sonrakilerde dahil- ancak en çok borçlanan bu hükümet ile nedense mus olma yolunu tercih etti. Borç ile yapılan işelere ''siz'' oy verdikçe, bizi daha da borca sokacak ve kimseye faydası olamaycak daha abuk sabuk inşaat işlerinin hayata geçirilmesine fırsat veriyorsunuz. Arkadaş! Belkide Kanal İstanbulu ömrü hayatında görmeyeceksin, orada yaşayamayacaksın! Bunun için bu iktidarı niye destekliyorsun? Senin paranla oraya boğaz yapıalcak, manzarısından parsı olan faydalanacak. Bu nasıl adalet? Ençok vergi ödeyen kesimler, en çok vergi kaçırma fırsatına sahip veya kaçıran kişilere; daha güzel bir yerde yaşasın diey destek olacak!


    Bizim projelleri çok kıskandıkları için borç para vermemezlik etmiyorlar! Adamların en sevdiği şey, bir ülkeyi batırmak için borç vermek. Batırdıkları an borç vermezler! Hatırlayın, Osmanlıya da ödeyebileceğinden fazla borç vermişlerdi. Sonuç: 1881'de Osmanlı Fili olarak işgal edilmişti zaten. Egemen bir devlet kendi vergisini kendi toplar, vergisini öder. Ancak Düyun-u Umumiye o tarihte kurulmuş. Haci gel topla vergiyi, sen borcunu al bana artanını ver demiş. İlla bu mu gelsin başımıza? Şimdi zaten ödeyebielceğinden fazal borç almışsın. Ödeyebilmek için borçlanamya çalışıyorsun, ancak 1.1 milyar usd borçlansan (çok kısa 1 yıllık vade için) göbek atar hale gelmişsin. Adamlar zaten seni ödenmesi zor olan bir şekilde borçalndırmışlar. Toprağında abd-ab'nin askeri üstleri olup, onların istediği poltikaları hayata geçiren, mazlumların üstüne çöken paralı asker mi olmak büyük devletlik oluyor?


    Son 15 yılda ülkeyi 600 Milyar usd borca sokmak dışında, bu hükümetin diğerlerinden ne farkı oldu, seni menun eden durum nedir?

    ***

    Kanadadan karaşimşek ithal ediyoruz, Saman yurt dışından, et yurt dışından. Gdo'lu gıdan, tohumun, bebek maman yurt dışından. Donun, çorabın, kıyafetin... ABD, AB'de yurt dışından ithal ediyor. Ancak onlar halkını zehirlemiyor (abd'nin deney için zehirlemesi başka konu), paraları seninkinden daha değerli....İstediği şeye az paraya sahip olabiliyorlar. Sen, az şeye çok para ile sahip olabiliyorsun!


    14 YIL ÖNCE

    0.50 TL olan 1 LT süt 2.5 TL %400 gelirin artı mı?

    Asgari ücret 184.5 TL (6 sıfır eklenebilir) idi (+yıllık 2 bin tl'ye kadar Vergi iadesi alınabiliyordu). Şimdi 1.176,47 + 123 TL asg. geçim indirimi.

    2002 Yılı Çeyrek Altın: 23.50 TL. 2016 Yılı Çeyrek altın Çeyrek Altın: 214 TL. 2002 Yılında 7.85 Tane Çeyrek altın alabiliyorken. 2016 Yılında 5.49 Tane çeyrek altın alınabiliyor.
    AKP hükümeti sırasında sen %29,96 Daha da fakirleşmişsin. Bu mu büyü me?

    1 Kilo et 8 TL iken Şimdi 40 TL.

    2002 USD 1.45 TL Satış, 2016 3.1 TL

    Düzenleme: İmla ve Anlarım Bozuklukları.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aybey -- 4 Kasım 2016; 14:18:39 >




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.