Şimdi Ara

28 ŞUBAT'IN BİLİNMEYENLERİ VE ERBAKAN (DH BELGESEL KUŞAĞI)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
4
Favori
5.486
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Postmodern ABD+İsrail darbesinin 16. yıl dönümünde, 28 Şubat'ın bilinmeyenleri...


    28 Şubat Darbesi, 28 Şubat 1997'de Refah Partisi lideri Prof. Necmettin ERBAKAN'a karşı gerçekleştirilen ve "Postmodern Darbe" olarak nitelendirilen olaydır.

    Erbakan'ın Türkiye'yi ABD ve İsrail ekseninden kaydırma yönünde politikalar izlemesi bu ülkeleri memnun etmez.
    Başbakan'ı ilk ziyaret eden ABD elçisi açıkça Türkiye'nin Doğu ve İslam ülkeleriyle ilişki kurmamasını, bölgedeki ABD üslerine dokunmamasını deklare etmiştir.
    İktidarında iki hafta geçirmeden bu talimatların aksi yönde hareket eden Erbakan bu ziyareti daha sonra "ABD ne dediyse tersini yaptım." diyerek anlatmaktadır.

    Türkiye'nin bu tür açılımlar yapıp kendi başına hareket etmesini istemeyen ABD ve İsrail, iktidarın ikinci haftasında Türkiye'deki ajan ve diplomatlarına darbe yapılmasına dair kriptolar göndermiştir.
    Ayrıca İsrail'deki mason liderleri de medyadaki gizli mason biraderlerini bu yönde örgütlemişlerdir. Bu dış faaliyetlerin kriptoları halen devlet makamlarımızda mevcuttur.

    Aşağıdaki videolardan da göreceğiniz gibi Erbakan 28 Şubat'ın gerçekleşeceğini daha seçimler olmadan farketmiş, fazla direnç göstermemesinin nedenini kan dökülmesini önlemek olarak ifade etmiştir.

    1995 seçimlerinden sonra hükümet kurma süreçleri epey sıkıntılı geçmektedir. Yüzde 21 oyla seçimin galibi olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Demirel,
    İTÜ'den Özal'la birlikte sınıf arkadaşı olan Erbakan'ın iktidar olmaması için elinden geleni yapmaktadır. Uzun koalisyon görüşmeleri ve alternatif iktidar
    arayışlarından sonra, özellikle yıpratılmak ve darbeye zemin hazırlamak amacıyla Erbakan'ın iktidara gelmesi son anda kolaylaştırılmıştır.

    Hükümet kurduktan sonra birtakım hileleri farkeden Erbakan 1 yıllık bu kısa iktidarında iken olabildiğince hızlı davranarak kısa sürede Türkiye yararına pek çok iş gerçekleştirmeye çalışmıştır.

    Bunlardan bazıları, yurtdışındaki çok yüksek miktarda alacakları ülkeye getirmesi, devlet kurumları arasında mali havuz sistemi kurup açıkları kapatması,
    bu açıkların kapanmasından elde edilen gelirle 7 milyon memurun maaşına bir yılda %102 rekor zam yapması, iktidarın dördüncü ayında
    8 Asya ülkesinden oluşan D-8'i (gelişen sekizler) kurması, Doğu ülkeleriyle ilişkileri geliştirmesi, sanayi ve teknoloji alanındaki çeşitli atılımlardır.

    Tüm bu olaylar neticesinde hükümetin 1. yılında partiye kapatma davası açılmış ve Erbakan görevi Çiller'e devretmiştir. Kapatma gerekçesi olarak "irticai" faaliyetler
    ve çeşitli konuşmalar öne sürülmüştür. Örneğin bu konuşmalardan birinde Erbakan'ın "Kanlı mı olacak, kansız mı?" şeklindeki sözü aslında dünya masonlarının on yıllar önceki
    "Dünya hakimiyetini eninde sonunda ele geçireceğiz. Tek sorun bunun kanlı mı, yoksa kansız mı olacağıdır." sözüne bir meydan okuma niteliğindedir.

    Partiye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural SAVAŞ, yıllar sonra anılarını anlatırken
    28 Şubat'ta kendisinin de o dönem yabancılar tarafından kandırıldığını itiraf etmektedir.

    Belgeselimizin girizgahını Kenan Evren'den bir anıyla bitirelim.

    General Evren, 1995 seçimlerinden sonra bir paşa arkadaşıyla konuşurken kendisine "Oyunuzu hangi partiye verdiniz Paşam?" diye sorar.
    Arkadaşı da "Refah'a verdim, Paşam." der. Bunun üzerine Evren hayretle, "Nasıl olur paşam, siz Refah'ı günahınız kadar sevmezdiniz?" der.

    "Durumu anlatayım." der Paşa Hazretleri. "Geçenlerde torunumla oturuyorduk. Televizyona Fatih Ürek çıktı. Program bitince torunum yanıma gelip,
    'Dede, büyüyünce ben de bunlar gibi olacağım.' diyince küplere bindim. Sonra onlar hakkında bildiğim ne kadar kötü şey varsa torunuma anlattım."

    "Çocuk beni dinledikten sonra sordu. 'Peki dede bunlar madem kötüyse neden sürekli bunları izliyoruz?' diyince bir şey diyemedim.
    O günden sonra 'Dinsizin hakkından imansız gelir.' diyerekten oyumu Refah'a verdim Paşam." der.





    "ERBAKAN SEÇİM OLMADAN DARBEYİ ANLAMIŞTI" (AYTUNÇ ALTINDAL)



    * Hürriyet Gazetesi seçim olmadan evvel, kendisini en şık parti lideri seçince Erbakan darbenin geleceğini anlamıştı!

    * Tansu Çiller'in çevresini kuşatan ajan ağı kimlerdi?

    * Darbe sonrası 200 milyar dolar nereye gitti?






    "AMERİKA NE İSTEDİYSE TERSİNİ YAPTIM" İRAN KONUŞMASI VE İNSANSIZ HAVA ARACI PROJESİ



    "28 Haziran 1996'da Başbakan oldum. İlk olarak ABD elçisi geldi. 'Sizi sevmiyoruz ama beraber çalışmaya mecburuz.' diyerek şu talimatları sıraladı:"

    "1. İran'la ticaretinizi 50 milyon dolardan fazla olmayacak.
    2. İran'a gitmeyeceksiniz.
    3. Türkiye'deki ABD üslerine dokunmayacaksınız.
    4. Diğer müslüman ülkelerle ticaret yapmayacaksınız.
    5. Türkiye'deki çekiç güç ve askeri işgal güçlerini çıkarmayacaksınız.
    6. Irak boru hattını açmayacaksınız."


    "Sadrazam Halil Paşa, 'Ben mühim iş yapmak istersem önce Rus elçisiyle konuşurum. Sonra ne dediyse tersini yaparım.' der.
    Ben de ABD elçisinin tüm dediklerini tersini yaptım. İran'la sadece gaz anlaşmamız 2 buçuk milyar dolardır. 15 gün sonra ABD Dışişleri Bakanı
    Türkiye'deki elçilik ajanlarına kripto gönderdi: 'Ne olursa olsun Türkiye'de askeri darbe yaptıracaksınız.' Bu kriptoların orjinalleri bendedir."

    "Siyonizm'in önüne nasıl geçilir? Uçak gemisinin attığı füzeyi havada yakalayacağız. Elektronikte mümkündür. Pilotsuz uçak yapacağız.
    Hayvanları, köstebekleri kontrol edip onlara bazı istihbarat faaliyetleri yaptıracağız."

    "İslam ülkeleri arasında İslam Dinarı oluşturacağız. Kendi Birleşmiş Milletlerimizi ve kendi NATO'muzu kuracağız. İslam Birliği kuracağız."

    "Onlar dağları yerinden oynatsa bile ancak Allah'ın dediği olur. Siz ihlaslı olursanız ben size yardım ederim ve kimse sizi yenemez. İnanırsanız üstünsünüz."






    FRANSA YÜCE MASON KONSEYİ: "REFAH PARTİSİNİ BİTİRİN"



    * Erbakan aleyhinde medyada çalışan biraderlerin örgütlenmesi.

    * Siyasi konjonktür oluşturulması.

    * Masonluk aleyhine çalışan basının sindirilmesi.






    AYTUNÇ ALTINDAL'DAN 28 ŞUBAT İMZASI YORUMU



    "Kıbrıs'a çıkmak için imza atan adam 28 Şubat'ta çok kan döküleceğini biliyor olmasa imzalamazdı."





    "TÜRKİYE MOTOR YAPABİLSİN DİYE BAŞBAKAN OLMAK ZORUNDA KALDIM"



    Dünya çapında bir bilimadamı iken niçin siyasete atıldınız?

    "Türkiye'de istediğiniz kadar ilim adamı olun, iş göremezsiniz. Önce Almanya'da Leopard tanklarının dizel ve benzinle çalışan yeni nesil motorlarını yaptım.
    Bizim köylünün kullandığı küçük tarım motorlarının burada yapıldığını gördükçe yüreğim kan ağlıyordu. Biz bunlara tank motoru yapıyoruz ama kendi köylümüzün
    sulama motorunu yapmıyoruz! Böylece kendi motorumuzu yapalım dedik ve Gümüş (Pancar) Motor Fabrikasını %100 yerli imalatla kurduk."

    "Ancak ithalatçılar hükümeti etkileyip dışarıdan getirmek istiyorlar ve yerli motor Türkiye'de satılmasın diye bizi engelliyorlar. Onlara, bizimkileri siz satın, dedik.
    Hayır ille de dışarıdan getireceğiz, dediler. Sırf yabancı kotaları Odalar Birliği hazırlıyor diye oraya Sanayi İdaresi Başkanı oldum."

    "Bu sefer genel sekreter ithalatçıların istediklerini yapıp benin engelliyor. Böylelikle genel sekreter de oldum. Sonra idare heyeti gene ithalatçıları koruyor.
    Bu sefer ise gidip tümünü yöneten Odalar Birliğinin başkanı oldum ve beni engelleyecek kimse kalmadı."

    "Fakat sınıf arkadaşım Başbakan Demirel, Odalar Birliğindeki kota yetkisini elimizden aldı. Bunun üzerine 'Demek ki hükümet olmak gerekiyormuş.' diyip arkasından hükümete ortak olduk.
    Ancak bu sefer de diğer ortaklar sorun çıkarıyor."

    "Nihayetinde, Türkiye'nin sanayi ülkesi olması için başbakan olmak zorunda kaldım. 60 milyon ve 6 milyar insanın refahı için bilimi bırakıp siyasete atıldım."






    ERBAKAN TÜRKİYE'NİN GİZLİ ELEKTROMANYETİK SİLAHLARINI ANLATIYOR



    "Uçak gemisi yapamıyorsan, düşmanın gemisinden atılan silahları ele geçirebilirsin."

    "Türkiye'nin düşmanın aracından 1000 kat daha hızlı giden, havada sürtünmesi çok az olan bir madenden yapılmış yeni silahı var.
    Düşmanınki 100 milyon dolar iken, bizim silahımız 500 bin dolar."






    Alman Bilim Adamları: "Erbakan yeni Leopard motorunu 10 sene önce icat etseydi 2. Dünya Harbinde Ruslara yenilmezdik."
    www.youtube.com/watch?v=tb_fyKizsaY

    "En büyük fabrikaları kurduk, 500 bin motor yaptık, uçak ve tank da yapacağız."
    www.youtube.com/watch?v=2QtgK-Ums88

    "Kürtler aç karına değil, tok karına ölsün diye Batılılar PKK'ya silah veriyorlar."
    www.youtube.com/watch?v=PfEjt4_HIMY



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Derin Millet -- 27 Şubat 2013; 13:24:23 >







  • Olaya tek bir açıdan değil de, objektif olarak bakmak isteyenlere M.Ali Birand'ın belgeselini öneririm. İnternet'te bulabilirsiniz.
  • türk milleti ve meydasının ne kadar kıvırtkan olduğunu erbakanın vefatıyla bir kez daha anladık.
    hayatındayken adama demediğini bırakmayan, hakir gören halk ve medya,vefatından sonra "şööle büyük möeendisti, hööle böyük adamıdı" diye höykürür oldu.
    Allah rahmet eylesin.Siyasetin kaliteli adamlarından biriydi.
    28 Şubat döneminin kaymağını ise başkaları yiyor şimdi.
  • dünyanın en paranoyak milleti olmaya aday degiliz ta kendisiyiz
    Bu kadar fazla mason-israil-abd-komünist-dinci-şeriat-ermeni-kürt-süper güc-tek dostumuz biziz

    Ne zaman türk milleti kendi ikiyüzlügünü görecek cok merak ediyorum.

    Erbakan'ı o koltuga kim oturttuysa o kaldırdı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-005109EE3 -- 26 Şubat 2013; 19:16:41 >
  • 28 Şubat olmak zorundaydı.Erbakanın laiklileğe karşı yaptığı söylemler,islamcı söylemleri yeterde artardı bile.İlamcılar rahat durduda asker mi keyfen bunları yaptı.Rahat durmuyorlar.Özgürlük diye kıvranıyorlar sonra bi bakmışsın ki insan olmanın temelinde yatan özgürlükleri kabul edilemez islam kurallarıyla yasaklamaya çalışıyorlar.Şuanda da herşey kabak gibi ortada.Avcılarda belediye kafasına göre bazı cafe,bar ve restoranların ruhsatını iptal edip o yerleri yıktı.İşte bunların zihniyeti bu.Onun için islamcılar 28 şubat diye ağlamasınlar.Çünkü onlar bu ülkeyi darbelerden bile daha fazla geri götürecek bir zihniyete sahip..Faşizm tek ortak noktaları..
  • Adil olmak haklının tarafında olmayı gerektirir. İnsan vizyonunu büyütebilmesi için tecrübesini artırmalı.

    Bunca olaylara ve delillere bakıp hala gerçekler konusunda şüpheye düşmek veya karşı durmak tutarlı görünmüyor.

    Gerçek bilimadamları ve tarihçiler en dehşet verici gerçekleri bile soğukkanlılıkla anlatırlar.

    Olaya Erbakan veya dinciler meselesi olarak değil de, kulaktan duyumlarla edinilen önyargılardan bir miktar arınarak milli mücadele meselesi olarak bakılırsa daha sağlıklı olur.

    Tartışmak değil. Kestirip atmak yerine, kaliteli ve tutarlı olacaksa en şiddetli eleştiri dahi saygı duyulur olandır.

    Nihayet insan bugününü ve geleceğini görmek istiyorsa geçmişine bakmalı...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Adil olmak haklının tarafında olmayı gerektirir. İnsan vizyonunu büyütebilmesi için tecrübesini artırmalı.

    Bunca olaylara ve delillere bakıp hala gerçekler konusunda şüpheye düşmek veya karşı durmak tutarlı görünmüyor.

    Gerçek bilimadamları ve tarihçiler en dehşet verici gerçekleri bile soğukkanlılıkla anlatırlar.

    Olaya Erbakan veya dinciler meselesi olarak değil de, kulaktan duyumlarla edinilen önyargılardan bir miktar arınarak milli mücadele meselesi olarak bakılırsa daha sağlıklı olur.

    Tartışmak değil. Kestirip atmak yerine, kaliteli ve tutarlı olacaksa en şiddetli eleştiri dahi saygı duyulur olandır.

    Nihayet insan bugününü ve geleceğini görmek istiyorsa geçmişine bakmalı...


    Yorumunuz muazzam üstad,elinize sağlık.

    o nato kafa nato mermer insanlar için "sığ" sözcüğünden geldiğini umduğum bir hayvan adı kullanırım.




  • Devir değişti eskiden Osmanlıdaki din elden gidiyorcular yerine laiklik elden gidiyorcular geldi. Erbakan mücahittir,Nihat Genç bile bugün Erbakan başımızda olsa şuan Kudüste namaz kılıyorduk diyorsa solcuların bu hazımsızlığı olmaması gerek artık.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Adil olmak haklının tarafında olmayı gerektirir. İnsan vizyonunu büyütebilmesi için tecrübesini artırmalı.

    Bunca olaylara ve delillere bakıp hala gerçekler konusunda şüpheye düşmek veya karşı durmak tutarlı görünmüyor.

    Gerçek bilimadamları ve tarihçiler en dehşet verici gerçekleri bile soğukkanlılıkla anlatırlar.

    Olaya Erbakan veya dinciler meselesi olarak değil de, kulaktan duyumlarla edinilen önyargılardan bir miktar arınarak milli mücadele meselesi olarak bakılırsa daha sağlıklı olur.

    Tartışmak değil. Kestirip atmak yerine, kaliteli ve tutarlı olacaksa en şiddetli eleştiri dahi saygı duyulur olandır.

    Nihayet insan bugününü ve geleceğini görmek istiyorsa geçmişine bakmalı...


    Bi kere paylaştıklarına bi tarafsızca bakarsan Erbakanın niyetini görebilirsin herşey ortada
    28 şubatta neler döndüğünü bırak MGK kararlarını bile okumayan sizlere soruyorum; 28 şubat döneminden kim ne kaymağı yemiş ? Neyi savunarak "Darbe" diyosunuz ?

    Alın size 28 şubat kararalrının özeti okuyun!: (http://tr.wikipedia.org/wiki/28_Şubat_Süreci)

    28 Şubat'ta yapılan MGK toplantısı 9 saat sürdü. MGK laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu sert bir şekilde vurguladı.[9] 28 Şubat 1997'deki MGK kararları hükümete bildirildi. Kararda, laiklik için yasaların uygulanması istendi, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı, deniliyordu.

    Kararların tamamı için:http://tr.wikisource.org/wiki/28_Şubat_Kararları

    Erbakan masonlar hakkında bir sürü şey söyleyip durdu ama bu maddeleri yalanladığı veya eksik olduğunu söylediği bi tane videosunu rastlamadım.
    Demek ki bu kararlar doğru. Eğer bu bir darbe olsaydı Refah Partisi 28 şubatta direk dağılırdı. Dağılması 1 yıl sürmezdi. Açıkçası yukarıda ki videolarda konuşmalarına bakınca Erbaka'nın açık açık "Şeriat" getirmek istediği ortada. MGK kararlarına karşı çıktı çünkü tarikatların, kuran kurslarının falan denetlenmesini istemiyodu. Bunun başka bi açıklaması yok. İslam birliği diyor zaten amacı ortada "ŞERİAT" ve bunun en net kanıtı islam birliğini farklı bi islam devletinden değilde İRAN örnek alınarak yapmak istemesi.

    Herşey ortada 28 şubat üzerinden nası manipülasyon yapıyolar.
    Erbakan tamamen ABD karşıtlığı yaparak, bilimden bahsederek(bide orda dedi ya filmler getirdim izlettim diye) milleti oyuna getirmeye çalışıyodu. İktidarda kalsaydı yavaş yavaş şeriatı devreye sokucaktı. Şeriat bir devleti en kolay sömürme yoludur. En kolay Kontrol etme yöntemidir. Neden böyle yapmak istedi? şimdi ben Erabakana iyi bi insandı gözüyle bakamıyorum. Belkide masonlar bizi sömürüyo falan diye bağıran erbakan masondu olamaz mı ?. İran devreminden önce Humeyni ABDde Avrupada yaşadı sonra İrana döndü devrim yaptı. Şimdi orda şeriat var en iyi kontrol sistesmi; isyan hayatta çıkamaz karşıt görüş olamaz. Açıkçası ben İranın çoktan ABD veya israilin kontrolünde olduğuna inanıyorum bu savaş haberlerininde sadece manipülasyon olduğu görüşündeyim. Bu insan hakları dinleyemen canı istediğinde savaş açan israil ve ABD saldırmak içn iranın atom bombası yapmasını mı beklicek ? aldanmayın bu haberlere.

    İslam birliği için iranı örnek alan Erbakanın zaten bu masonların içinde olmadığı ne malum ? O Fransa Mason loncasının erbakanı bitirin videosu "YALAN" "DÜZMECE" açık açık ortada bunu izleyip buna inanalara şaşıyorum çok komik.
    Çok gizli, çok derin işler çeviren, hükümetleri deviren örgüt MEKTUBU açıkta bırakmış olaya bak. Biraz aksiyon filmi izleyenler (Filmden örnek veriyorum filmde bile bunlar akıl ediliyo) gizli bir iş bitince bütün yapılan hazırlıklar ortadan kaldırılır ama ne hikmetse bu gizli örgütün muktubu birilerinin eline geçmiş... Mektubu deşifre edenlerde Darbe ve "MUHTIRA" araştırma komisyonu şaka gibi

    Erbakandan sonra herşey daha iyi oldu DEMİYORUM. Çünkü bir örgüt olduğu ortada yok demiyorum bir örgüt var ama masonlar diyip din savaşına çevirip kestirip atmak olmaz. Bu devirde savaş yerine hükümeti ele geçirmek daha avantajlı. Irak gibi hükümeti ele geçirilemeyen devletlere asker gönderilir. Bu örgüt birini alır diğerini gönderir. Erbakan gitti AKP geldi. Başarı elde edilene kadar devam eder bunlar. TSKyıda bitirdiler. Yavaş yavaş amaçlarına ulaşıyolar. Şunuda hatırlatırım ERDOĞAN REFAH PARTİSİNDEYDİ.




  • Rahmetli Erbakan'ın çizgisini benimsemiyorum fakat bu topraklara gelmiş geçmiş en önemli insanlardan biri olduğu su götürmez bir gerçek bana kalırsa.
    Talebeleri gibi ikiyüzlü değildi,samimi bir adamdı ve her şeyden önce hoşgörüsü vardı.

    Bugünkü halimize baktığımızda,28 Şubat darbesinin ülkemize ne derece pahalıya mal olduğunu anlayabiliriz.İnsanlar fiziken değil ama ruhen öldürüldü.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guthrath

    Devir değişti eskiden Osmanlıdaki din elden gidiyorcular yerine laiklik elden gidiyorcular geldi. Erbakan mücahittir,Nihat Genç bile bugün Erbakan başımızda olsa şuan Kudüste namaz kılıyorduk diyorsa solcuların bu hazımsızlığı olmaması gerek artık.



    Erbakan buyuk adamdi suan bile onu cekemeyenlerin zihniyeti belli,Onlar yuzunden de bu haldeyiz iste,neye layiksan ona gore yonetilirsin
  • Koşulsuz, mesajında hemen tüm karşı görüşleri toplaman iyi oldu. Ama nedense bir tane bile iyi
    iş yapılmadığını söylüyor gibisin. Sözgelimi bize hangi ülkelerle ticaret yapacağımızı emreden küstah ABD elçisinin karşısında senin ülkenin başını dik tutmasının bir anlamı olmuyor mu? Veyahut sözde şeriatçı İran'la ticaret yapmak kötü de özde haydut ve hırsız devletlerle ticaret yapmak mıdır iyi olan? Bu ülkede neyin karşılığında yorgan yakıyoruz, bir türlü anlamadım gittti.

    Bir de şu bir türlü anlaşılamayan şeriat konusu var. Şeriat tutulan yol demek olup her şeye uygulanabilir. Hıristiyan şeriatı olabileceği gibi demokrasi şeriatı veya türk ümmeti(toplumu) şeriatı da olabilir. Dolayısıyla Allah'ın insanlara biçtiği yaşayış modelinin bütünüdür. Ülkemizde özelde islam için kullanıldığında mutabık isek şeriata küfreden biri açıkça islama küfretmiş demektir. Eğer kimliğinde islam yazıyorsa vay o gafilin gaflet, dalalet ve hıyanetine!

    Bu tanımı iyi anladığımızda görürüz ki şeriat getirilmez. Yavaş yavaş kendiliğinden gelir. Eğer bir anda gelen bir şey olsaydı Allah Mekke'dekilerin tepesine Kuran'ı 600 sayfalık kalın bir cilt halinde vurur, boşuna 23 yıl beklemezdi! Bizimkileri Allah'tan daha becerikli mi buluyorsunuz ki kısa bir sürede şeriat getireceklerini varsayıp telaş ediyorsunuz?

    Bu durumda uzun sürede getirilmesi tartışması çıkacaktır ama onun da açıklaması vardır. Uzatmıyorum.

    Allah izin verdiği sürece bu ülkeye ne şeriat gelir, ne laiklik bir yerlere gider, ne bir şey olur. Fesadın sürekli diri tutulması adına şeriatla laiklik arasında sürekli bir çatışma dengesi tutturmaya devam ederler.

    Günümüz insanının en büyük sorunu kendisine dayatılan gündelik hezeyanlara kapılıp büyük resmi görememesidir.

    Bunun dışında bir de, küresel çetecilere iyi niyet atfetme hastalığı var. Her fırsatta eleştirip fitne fücur katliamla insanlığı yok etmekle suçladığınız Amerika, bize gelince darbe planlamaz, Türkiyede devlet kurumlarında şirketlerde medyada on binlerce ajan çalıştırmaz, pkkya silah vermez, suikastler yapmaz, bombalar patlatmaz, internet forumlarında gençliği ve milleti ifsat etmez, [B]ergenekonu tezgahlarken nedense 28 şubata tezgah açmaz[/B], iyi niyet abidesi olmasa da aslında talihsizlikten adı çıkmış bir ülke oluyor.

    Demem o ki 28 şubatın mimarları kimse günümüzde şikayet ettiğiniz faşizmin kaynağı da bunlardır. Bir 10 yıl sonra da göreceksiniz ki, şimdi hapislere atılanlar aynı şeyleri diğerlerine yapıyor olacaklar. Tarihini yabancılardan öğrenmeyi marifet zanneden bir ümmet için bu kısır döngü böyle sürüp gider.

    Basiretini partisine, grubuna veyahut "bir kısım medya"ya emanet etmeyenler için asıl soru şudur:

    Cemaat cemaat midir, iktidar muktedir midir?

    ("Cemaat holdingdir, iktidar kukladır" basitliğinden uzak yaratıcı düşünceler bekliyorum.)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Derin Millet -- 28 Şubat 2013; 0:30:01 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Koşulsuz, mesajında hemen tüm karşı görüşleri toplaman iyi oldu. Ama nedense bir tane bile iyi
    iş yapılmadığını söylüyor gibisin. Sözgelimi bize hangi ülkelerle ticaret yapacağımızı emreden küstah ABD elçisinin karşısında senin ülkenin başını dik tutmasının bir anlamı olmuyor mu? Veyahut sözde şeriatçı İran'la ticaret yapmak kötü de özde haydut ve hırsız devletlerle ticaret yapmak mıdır iyi olan? Bu ülkede neyin karşılığında yorgan yakıyoruz, bir türlü anlamadım gittti.

    Bir de şu bir türlü anlaşılamayan şeriat konusu var. Şeriat tutulan yol demek olup her şeye uygulanabilir. Hıristiyan şeriatı olabileceği gibi demokrasi şeriatı veya türk ümmeti(toplumu) şeriatı da olabilir. Dolayısıyla Allah'ın insanlara biçtiği yaşayış modelinin bütünüdür. Ülkemizde özelde islam için kullanıldığında mutabık isek şeriata küfreden biri açıkça islama küfretmiş demektir. Eğer kimliğinde islam yazıyorsa vay o gafilin gaflet, dalalet ve hıyanetine!

    Bu tanımı iyi anladığımızda görürüz ki şeriat getirilmez. Yavaş yavaş kendiliğinden gelir. Eğer bir anda gelen bir şey olsaydı Allah Mekke'dekilerin tepesine Kuran'ı 600 sayfalık kalın bir cilt halinde vurur, boşuna 23 yıl beklemezdi! Bizimkileri Allah'tan daha becerikli mi buluyorsunuz ki kısa bir sürede şeriat getireceklerini varsayıp telaş ediyorsunuz?

    Bu durumda uzun sürede getirilmesi tartışması çıkacaktır ama onun da açıklaması vardır. Uzatmıyorum.

    Allah izin verdiği sürece bu ülkeye ne şeriat gelir, ne laiklik bir yerlere gider, ne bir şey olur. Fesadın sürekli diri tutulması adına şeriatla laiklik arasında sürekli bir çatışma dengesi tutturmaya devam ederler.

    Günümüz insanının en büyük sorunu kendisine dayatılan gündelik hezeyanlara kapılıp büyük resmi görememesidir.

    Bunun dışında bir de, küresel çetecilere iyi niyet atfetme hastalığı var. Her fırsatta eleştirip fitne fücur katliamla insanlığı yok etmekle suçladığınız Amerika, bize gelince darbe planlamaz, Türkiyede devlet kurumlarında şirketlerde medyada on binlerce ajan çalıştırmaz, pkkya silah vermez, suikastler yapmaz, bombalar patlatmaz, internet forumlarında gençliği ve milleti ifsat etmez, [B]ergenekonu tezgahlarken nedense 28 şubata tezgah açmaz[/B], iyi niyet abidesi olmasa da aslında talihsizlikten adı çıkmış bir ülke oluyor.

    Demem o ki 28 şubatın mimarları kimse günümüzde şikayet ettiğiniz faşizmin kaynağı da bunlardır. Bir 10 yıl sonra da göreceksiniz ki, şimdi hapislere atılanlar aynı şeyleri diğerlerine yapıyor olacaklar. Tarihini yabancılardan öğrenmeyi marifet zanneden bir ümmet için bu kısır döngü böyle sürüp gider.

    Basiretini partisine, grubuna veyahut "bir kısım medya"ya emanet etmeyenler için asıl soru şudur:

    Cemaat cemaat midir, iktidar muktedir midir?

    ("Cemaat holdingdir, iktidar kukladır" basitliğinden uzak yaratıcı düşünceler bekliyorum.)



    ilk önce akpli değilim akpden nefret ederim chplide değilim(nedenleri 2011 genel seçimlerde yaptıkları) mhplide değilim kısacası benim kafama göre bi parti yok ve ateistim bunun anlaşılmasını istiyorum
    28 şubatta MGK kararlarını hazırlayan generaller hapiste
    Bi kere yukardada yazdım Erbakan ABD karşıtlığı yaparak milleti oyuna getirmeye çalışıyodu.
    Hep aksini yaptım demiş peki ülkeden abd askerini çıkarttı mı?
    abd üslerini boşalattı mı?
    Diğer müslüman ülkelerle ticaret yapmayacaksınız Özellikle iranla hiç yapmayacaksınız gibi bir ifade kullanması ve bunlarla ticaret yapıpta bak abdye karşıyım demesi kandırmaca olmuyor mu ? bu ticaret çok büyük bi olay mı ?

    adı neden islam birliği neden başka bir şey değil ?
    Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü, Başbakanlık Konutunda TARİKAT LİDERLERİ ve ŞEYHLERE iftar yemeği verdi
    neden böyle bir şey yaptı ?
    neden tarikatlara karışan MGK kararlarına karşı çıktı ? Tarikatlarda gizli bir şey mi yapılıyor nedir bu rahatsızlık ? zaten adı üstünde tarikat
    MGK kararlarında onu rahatsız eden neydi ?
    Bir birlik oluşacaksa bu illa din üzerinden mi olmalı ? Başka türlü birlik olamaz mıyız ?

    Ben söyliyim nedenlerini gelecek olan nesilleri aşırı dinci yapıp yavaştan şeriat düzene kaymak için yada belirli bi sayıya ulaşıp iç savaş çıkarmak için

    Şeriat meselesine gelince gene gene diyor iranı örnek alıyor bu işi iranla yapmak istiyor. "İRAN İNKİLABINI HEDEFLERİNE ULAŞTIRMAK" diyor, irandaki şeriat düzenini kullanacak. Aklı başında bi insan iranla ilişkileri ticaret mesafesinde tutar...
    Şeriatın kaç türlüsü olur bilemem ama şeriatın genel tanımı bu değil mi ? "İslami yasaların anayasanın üzerinde olduğu yönetim biçimi" şimdi ben ateist olduğum için herkesin dinine saygılıyım ama islami yasalara uymak zorunda mıyım ? böyle bir düzen laik sisteme anca beyin yıkayarak gelir halkın isteğiyle değil tarikatlar şeyhler bunun için çalışır böyle nesiller yetiştirir.
    Şimdilerde "ışık evlerinin" çalıştığı gibi hatırlatırım fetullahın abdye kaçtığı yıllar icraatlarının yavaş yavaş ortaya çıktığı yıllar yine o yıllar. Şimdi akp sayesinde her yere girdiler. 90larda yaptıkları bile unutuldu...

    Aksini söyleyebiliyosan yukardaki soruların cevaplarını yaz bana

    ABD darbe planlar planlamaz diye bir şey demedim ama abd uzun süredir hükümeti kontrol altında tutuyo ve ben şunuda biliyorum abd istediğini başa koyar istediği zamanda indirir demokratik oylamaya inanmıyorum sözde akp %50 oy almış ama akpye oy atan 1 tane tandığım yok nası işse. Abdnin ordunun içine zor girdiğini düşünüyorum. Bu devirde savaş yerine hükümeti ele geçirmek daha avantajlı. Irak gibi hükümeti ele geçirilemeyen devletlere asker gönderilir. Bu örgüt birini alır diğerini gönderir. Erbakan gitti AKP geldi. Başarı elde edilene kadar devam eder bunlar. TSKyıda bitirdiler. Yavaş yavaş amaçlarına ulaşıyolar. Şunuda hatırlatırım ERDOĞAN REFAH PARTİSİNDEYDİ.
    Türkiyede iyiki 28 şubatta o MGK toplantısı yapılmış ÇÜNKÜ MGK KARARLARINDA 1 TANE KÖTÜ MADDE YOK



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-C36D8071F -- 28 Şubat 2013; 2:46:58 >




  • Mustafa Yılmaz
    27 Şubat 2013 Çarşamba 00:43


    Bunu biliyordum

    İlginç bir adamdı. Gözü karaydı. Yılmak, pes etmek nedir bilmezdi.

    Azeri direnişini örgütlemek üzere Kafkaslara gittiğinde daha 29 yaşındaydı.

    Kısa sürede, halkı örgütledi. Kurduğu orduya;

    “Kafkas Birleşik İslam Ordusu” adını verdi.

    Ruslara, İngilizlere, Ermenilere kök söktürdü.

    Azerbaycan’ı geri aldı.

    Lakin Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’nda yenik sayılınca, Anadolu’ya döndü.

    Yeni Cumhuriyet kurulmuştu.

    Askerliği bıraktı, ticarete atıldı.

    Ticaret’te de savaştaki kadar başarılıydı.

    Önce sigara kâğıdı üretti. Ciddi bir para kazandı.

    Bu parayla eski bir kömür atölyesini satın alıp, silah fabrikasına dönüştürdü.

    Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk silah fabrikasıydı!

    Ama kendisinin sonu olacaktı.

    Takvimler 1948 yılını gösteriyordu.

    Arap-İsrail savaşı yeni başlamıştı.

    Fabrika ilk siparişini, İsrail’le savaşan Mısır’dan aldı. Hemen ardından Suriye geldi.

    Nuri Paşa ilk siparişin heyecanıyla Mısır’dan döner dönmez, fabrikaya koştu.

    Bir an evvel ilk siparişleri hazırlayıp Mısır’a ulaştırmak istiyordu.

    İşte ne olduysa tam da o gün oldu.

    Saatler 17:10’u gösterirken İstanbul-Sütlüce’deki fabrika, büyük bir patlama ile havaya uçtu. Tam 27 kişi can verdi. İçlerinde Nuri Paşa da vardı. Patlama o kadar şiddetliydi ki; cesedinden tek bir parça bile bulunamadı. Adına sembolik olarak boş bir tabut gömüldü.

    Mısır savaşı kaybetti! Türkiye o günden sonra silah üretemedi!

    Dosya kapandı!



    AMA BUNU BİLMİYORDUM

    Türkiye’nin ilk silah fabrikasının ve Nuri Killigil’in bu trajik hikâyesini biliyordum.

    Ama Türkiye’nin ilk motor fabrikası TÜMOSAN’ın kurulduktan sadece bir hafta sonra yandığını kaçımız biliyoruz. Ben de bilmiyordum.

    OSTİM ve Server Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği, “Türkiye’nin Sanayileşmesi ve Erbakan” konulu panelde öğrendim. TÜMOSAN’ın eski Genel Müdürü Sedat Çelikdoğan anlattı.

    TÜMOSAN, Türkiye’nin ilk bağımsız ve milli sanayi örneğiydi.

    Onun da arkasında yine cesur, kararlı ve gözü pek bir adam vardı; Prof. Dr. Necmettin Erbakan.

    Temelini 1975 yılında bizzat kendisi atmıştı.

    Fabrika, Türkiye’nin ilk yerli motorunu üretecekti.

    Bütün çalışmalar tamamlandı.

    Tam da o gün üretilen ilk motorlar test edilecekti.

    Ama tıpkı silah fabrikasındaki gibi;

    Yine ne olduysa o gün oldu.

    İşçilerin fabrikadan ayrılmasından sadece 15 dakika sonra, saat 18:15’de büyük bir yangın çıktı.

    Fabrika kül oldu!

    Dosya kapandı!



    GARİP TESADÜFLER Mİ!

    İlk milli silah fabrikası patlıyor!

    İlk milli motor fabrikası yanıyor!

    İlk milli otomobil Devrim’e benzin koymayı unutuyorlar!

    Bütün bunlar tesadüf olabilir mi? Bence bunları anlamadan, Türkiye üzerinde oynanan oyunları anlayamayız.

    Türkiye’nin sanayileşme macerasını anlayamayız.

    Hepsinden önemlisi Erbakan’ın; “Milli Sanayi” çırpınışını anlayamayız.

    Bu hafta Erbakan Haftası…

    Ve bizim Erbakan’ı ‘anmaya’ değil ‘anlamaya’ ihtiyacımız var.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kırmızı Pervane

    Olaya tek bir açıdan değil de, objektif olarak bakmak isteyenlere M.Ali Birand'ın belgeselini öneririm. İnternet'te bulabilirsiniz.

    +1 28 Şubat belgeseli harika, adam her ayrıntısını anlatmış ben de öneririm
  • quote:

    Orijinalden alıntı: turanset

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kırmızı Pervane

    Olaya tek bir açıdan değil de, objektif olarak bakmak isteyenlere M.Ali Birand'ın belgeselini öneririm. İnternet'te bulabilirsiniz.

    +1 28 Şubat belgeseli harika, adam her ayrıntısını anlatmış ben de öneririm

    Sadece 28 Şubat ya da Erbakan'le ilgili değil, çocukluğunuzu, 15 yıl öncesi dönemini de hatırlıyorsunuz.




  • 28 Şubat’ın asıl nedeni 'PARA' mı?

    28 Şubat sürecinde yaşanan gelişmelerin arkasındaki asıl nedenin dönemin bankalarında görev yapmış olan asker kökenli kişiler olduğu ortaya çıktı. Asıl neden para mı?

    SÜREÇ TURGUT ÖZAL İLE BAŞLADI

    1980'lerde dönemin Başbakanı Turgut Özal, Türkiye ekonomisini ithal ikamesi modelinden ihracat önderliğinde büyüme modelini Erbakan da devam ettirmeye çalışınca statüko tarafından dikkat çekti.

    Ayrıca dönemin Başbakanı Erbakan'ın KİT'ler için bir finansman havuzu kurması statükonun dikkatini çekti. Çünkü finansman açığı olan KİT'lerin ihtiyacı, finansman fazlası olanlardan karşılanacaktı. Kimdi bu finansman fazlası olanlar bankalar…

    İşte bu modelin hayata geçirileceğinin duyulması banka sermayedarlarının da dikkatinden kaçmadı. Çünkü bu modelle yüksek faizle ve hiçbir risk almadan para satmanın getirdiği kazanç artık son bulacaktı.

    28 ŞUBAT’TAN SONRA BORÇ SÜREKLİ ARTTI
    1997'de Hazine'nin faiz ödemeleri 2.2 katrilyon lira tutarken Erbakan'ın devrilmesinin ardından 1998'de 6.1 katrilyona,1999'da 10.7 katrilyona, 2000'de 20.4 katrilyona ve 2001'de de 41 katrilyona yükseldi. Böylece 2001 krizinin önemli nedenlerinden birinin 28 Şubat müdahalesi olduğu da bu yüzden kolaylıkla iddia edilebilir.

    28 Şubat sürecinden günümüze kadar bakıldığında Türkiye'nin bu süreçten ekonomik olarak payına düşen zarar Meclis Araştırma Komisyonunun raporunda şu şekilde yer aldı;

    Kamu kesiminin faiz harcamalarının gayri safi milli hasılaya oranının değişmediğini kabul ettiğimizde 1997-2007 periyodunda yaklaşık 119 milyar ABD doları fazladan faiz giderlerine harcama yapıldığı görülmektedir.

    Kaynak: ROTAHABER




  • Dün gece saat 03:00 civarında Erol Özkasnak'ın yerine koydum kendimi ''gündüz klimanın gazisi olmuştum bugünde boynum hala tutulmuş vaziyette'' ... Bodrum'daki villasından sonra Sincan'da "bir gününü" nasıl yaşadığını hayal ettim. Açıkçası zorlandım...
    Çevik Paşa'nın evine teklifsiz giren bir ağbimin "Paşa tutuklanmadan önce de namaz kılıyordu. Kimseye belli etmezdi" sözü beynimi yine kemirdi. "28 Şubat'tan sonra mı başlamıştı?" sorusunun cevabını bilmiyordum.
    Namaz kılan Çevik Paşa olmasa bunun hiçbir önemi olmayacaktı.
    kitaplıktan dosyaları karıştırırken bir çizelge düştü önüme ..
    Ve altında soru cevap formatında dikta edilen eski notlar ;
    * "Paşa iyi mi?" "Bak bu kez sana ilginç şeyler anlatacağım"
    * Vallahi çok iyi olur. Hadi başla!
    Çevik Paşa 28 Şubat sürecinde çok hata yaptı.
    * Paşayı mı savunacaksın?
    Bekle... Yapılan yanlışları kimsenin savunmaya gücü yetmez. Kendileri savunmuyor ben niye savunayım? Ama işin özünü herkes biraz ıskalıyor.
    * Nasıl yani?
    Sen bir kez değinmiştin. Senden başkada dile getiren olmadı . 28 Şubat'ın BEYNİ DOĞU AKTULGA PAŞAYDIR...
    * Evet Teğmen postasından söz etmiştim! Kozmik posta!
    Tamam. İşte bu teğmen vasıtasıyla bütün belgeler ona akıyordu. Her kararın altında o vardı. Fakat geri planda kalmayı becerdiği için sahneye hep birileri sürdü.
    * Kim?
    YAKIŞIKLI diye gaza getirilen Çevik Bir... İzmirliydi, sosyaldi, girişkendi, kendine güveni vardı. Aktulga bunu çok iyi kullandı.
    * Genelkurmay İkinci Başkanı olarak bunu görmedi mi?
    Anlamadı mı?
    Anlamadı! Belki anlasada duramazdı o noktada! Çünkü 28 Şubat en büyük darbeydi. Öyle ağlar örülmüştü ki bir PAŞA çıkıp ta bunu bozamazdı. Zaten bozmaya çalışan da yoktu o dönem!
    * Hiç mi yoktu gerçekten? Anlatsana!
    O dönem basına yansıyan bir CUNTA çizelgesi vardı. Büyük basın görmediği için çok kimse hatırlamaz. Bu çizelgeye göre YÖNETİM ŞÖYLEYDİ:
    * Doğru mu peki bu şema? Çevik Bir, Özkasnak ve Karadayı nerede?
    CUNTAYI anlatan gerçek şema bu! Tabii diğerleri de var. Burada kimlerin olmadığına değil kimlerin olduğuna bak! Ne var ki?
    Bak 28 Şubat döneminde aynı bugün olduğu gibi BATI ÇALIŞMA GRUBU'NUN BELGELERİ BASINA SIZMIŞTI. Büyük basın görmezden gelmişti ama yine de KARARGAHTAN sızmıştı.
    * Ne demek istiyorsun Allahaşkına?
    Doğu Aktulga'nın altındaki ismi görüyor musun?
    * Hangisini?
    Pes yani.. Aytaç Yalman Paşa'yı...
    * Anladım!
    Anladın ya! 28 Şubat'tan beri DARBELERİ önlemeye çalışan isimlerin başında geliyor.
    * Ama cunta şemasının içinde ne arıyor o zaman?
    Darbecilere yakın gibi görünüp FOYALARINI ORTAYA ÇIKARMAK için olmasın! Hilmi Özkök'le birlikte bütün belaları savdılar. Asıl bizlerin bilmediği görevleri daha o zamanlar başlamış! Ülke bugün kabuk değiştiriyorsa bu paşaların büyük katkısı var.
    * Yani Şener Eruygur'la, İbrahim Fırtına'yla nasıl yan yana geldiyse burada da öyle mi oldu?
    Tabii.. Sadece görüntüde onlarlaydı.
    Sen hep dersin ya "Bu belgeler nasıl karargahtan dışarı çıkıyor" diye...
    İşte böyle askerlerin sayesinde... Bunu görmek istemeyen çok insan var.
    İnanmak istemeyen kitle hiç az değil...
    * Bunu biliyorum...
    Adamlar DARBE yapmadı diye askere saldırıyorlar. Özel Paşa hedefleri oldu. Neden? "Silaha sarılıp tankları yürütmedi" diye, "Demokrasiye gönülden bağlıyız" dedi diye...
    * Aktulga Paşa'yı tanır mıydın?
    Tanırdım tabii... Bak arkasından konuşmak gibi olacak ama inançlı insanlara mesafeliydi. Kurduğu ekip hep onun gibi düşünen ve yaşayan askerlerden oluşuyordu. Azınlık olarak DOMİNANT bir görüntüleri vardı ordu içinde... Mesela Bedrettin Dalan ve Aydınlık ekibinden bazılarıyla çok iyi dosttu! Çok bilinmez ama garip ilişkileri vardı. Akıllıydı, herkesi kendi kulvarına çekti. Onun yönettiği ekip 27 Nisan'da da karşımıza çıktı. Adı geçen paşalar onun izindeydi!
    * Darbelere destek veren sivillerde vardı!
    "Elinde Kur'an, gönlünde iman, geliyor nurlu Süleyman" diye meydan meydan dolaşan BABA şimdi Eymir Gölü kıyısında fotoğraf veriyor. "Ben yokum" diyor.
    * Yaşlandı Süleyman Bey.
    Evet haklısın. Zaten geçen gün evinde KOCA bir Türk Bayrağı asılıydı.
    Günlerce çıkarmadı. Ev görünmüyordu bayraktan. Böyle bir atak bekliyordum kendinden. Yaptı da... "Ben oyun dışındayım" dedi
    * İşi Demirel'e getirdin ya!
    Başörtülüler için "Arabistan'a gitsin" demişti. Biz gerçek Demirel'i daha yeni gördük. Yoksa başından beri böyle olsa bir itirazım olmazdı.
    * O dönem görev yapan askerlerin psikolojisi nasıl?
    Bu kadar yeter.
    Daha çok mevzu var!
    * Sorularım bitmedi ama!
    28 Şubat'tan kurtulmak isteyenlerin ne dolap çevirdiğini anlatacağım.
    Devamı gelecek ...


    ALINTIDIR...




  • "1980'lerde dönemin Başbakanı Turgut Özal, Türkiye ekonomisini ithal ikamesi modelinden ihracat önderliğinde"
    buna kargalar bile güler!
  • Ben en çok Kayıp Trilyon davası sonucunda suçlu bulunan Erbakan'ın o paraları ne yaptığını merak ediyorum. Açıklayabilecek olan var mı?
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.