Şimdi Ara

||| Nacizane, Kendi Sözlerimi Paylaşacağım Bu Başlıkta |||

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
43
Cevap
21
Favori
8.664
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • "Derler ya;Birileri gelir, birileri gider...Biz o döngünün insanları değildik."Birdik" ve birileri hiç olmadı..."


    "Sana gel desem yanında beni de getirir misin?"


    Ne dersin? Nefesini ben alayım,nefesimi de sen ver...Böylelikle,birbirimize mecbur oluruz.


    "Yüzümde gördüğün kırışıklıkların sebebisin,belki yaşlıyımdır belki de çirkin; ama terkeden asla..."

    "Bazen bazı yalanlar vardır ki bütün doğrulardan daha gerçektir.mesela "seni seviyorum" gibi.

    "Kişi cümleyse,'sevgili' de gizli öznedir.Kişiye dair bütün sorular "o"nun üzerinden sorulur."

    "Yalnızlığa ihtiyacım olursa,söz seni çağırırım ilk sevgili..."

    "İki kişinin afetiydi aşk,belki önceden haberi olurdu insanın. Nitekim kurtuluş için çok geçti, sarmıştı bedenleri heyecan."

    "Küçükken mırıldandığım şarkılar gibisin"Yarım Yamalak."

    "Keşkem olmadın.Belki, ihtimal dışındaydı.Sana gelen yollar girdap gibiydiler,her başlangıcım sonum oldu..."


    "Ağlamayacağım mesela sonun da gülmek için. Herkese nasılsın demeyeceğim karşılığını istercesine. Dostum olmayacaktır muhtemelen, nitekimde onun için kötü gün kollamayacağım, gerçek mi diye,haliyle hayal kırıklığına da uğramayacağım. Aile kurmayacağım; çocuğumun, yaşlandıktan sonra beni kapı dışarı atacak mı diye korkup emekli maaşı derdi düşmeyeceğim. Özlemeyeceğim gidenleri; yolun da ölmeyeceğim, kendimi gidenler için kürkçü dükkanı yapmayacağım.

    Seveceğim tek kalanları,p*ç kalanları. Yalnızlık alışılmış özlem olacaktır ruhumun köşemlerin de. Yaşamım uçurum kıyılarındayken, rüyalarımı gerçek belleyeceğim. Öleceğim yaşamak için..."



    "Başkentimsin,her karar da her mecra da seni işaret ederim.Özerkliğimin yegane sebebisin,bir işgalin sonu olacaktır hürriyetimin"


    "Aman Allah'ım aldatıyorum onu! Bu aralar yine kendimi düşünür oldum,kahretsin."

    "Çocuğun uçurtmasıyla olan bağ gibiydik;Mesafe farketmeksizin bilirdi,hissederdi! her hamlesin de ona cevap vereceğini.Yavaş yavaş salıverirdi ipini,olur ya! bir an elinden kayabilirdi,uçabilirdi bambaşka diyarlara...Bu arada da, selam göndermeyi unutmazdı hiç uçurtmasına."


    Sevmesen beni, imkansızım olsan.
    Kavuşmasam sana,her beyhude aşık gibi elde etmesem seni.
    Sonuna kadar değil,her yeni başlangıca desem.
    Her sevgili olmasak,tek kişilik olsa aşkımız,beklemeyerek sevsem seni.
    Senin bir gün gideceğini beklerek korkmasan, ayrılsam, zira göz yaşı dökmesem.kavuşacağımız günü bilmeden sevsem...
    Evet,çok şey istiyorum...yalnızlığa hükmederken.



    Yalnızlığımın sarhoşuyken ben, ne de güzel giderdi şimdi meze niyetine "Sen"

    "Kısacası, benim uzaklık tanımım;suretime sırt dönüp uyumandır!"

    "Sonradan,Aşk kazasından kalan özürlülüktü bendeki. Ruhum yarıya bölünmüştü, bedenime yetmiyordu.Dünyayı artık yarısı kadar sevebilecektim..."


    Mesela ben geçmişi anlatmak istediğim geleceğe duymak istemedi.tertemiz olmalıymış,kendiliğinden varolmalıymış falan bir şeylerden bahsetti. bir an durdum, kendimden bahsedeyim o zaman dedim. parladı, heyecanlandı sorular üzerine sorular sordu. kendini bana adamış gibiydi, geçmişi kıskanıyordu benden.



    Bazı cümleler vardır ki başı ile sonu birbiriyle yarış içerisindedir.nitekim benim dünyamda bu yarışın galibi her zaman ki gibi son ile başlayan cümleler olmuştur. ağızdan çıkar,kulak algılar ve yürek sızlar. devamının pek önemi yoktur, o sızı yeterlidir.kulak işlevini sonlandırır,kader tekerrür eder;sen iyi bir insan ama...



    Başka çaresi yok cümlesinin sonu savaşmaktır. kazanırsanız seçenecekleriniz artar, kaybederseniz tek seçeneğiniz vardır savaşmak,savaşmak,savaşmak...



    Yıllardır ellerinde dövizlerle "ifade özgürlüğü" diye çırpınır durur insanlar.düşündüm de özünde bunu ne kadar yapabiliyoruz.durun sizi de düşündüreyim.her defasında bizler değil miyiz; asimile edilmiş, tarafımızdan genetik işleme tabi tutularak durumlara göre,insanlara göre; yüzümüzün kıvrımsal haritasını değiştiren. ve insanlara bu haritayı doğruymuş gibi gösterip yolunu şaşırmasına neden olan bizler değil miyiz?

    İnsanlar mimiklerini terbiye etmesini öğrendiler. başkaldıranları ise artık kullanmıyorlar...



    Deforme olmuş vücutlar her zaman insanlar için korkutucu gelmiştir.kısmen de üzüntüleri beraberinde getirir, sorular sordurur -yaa bir gün ben de böyle olursam? insanlar bana acırsa,aciz olursam? sonra bu düşüncelerin yerini rutinlik alır. düşünce mesaisini bitirir yerini ezbere bırakır. kısır döngü için iş ortamı hazırdır. ibret almak için objeler,metalar beyinlerden silinmiştir.peki ya hiç görmediklerimiz? insanoğlu ve ruhlar... düşünün sokağa çıkıyorsunuz etrafta yaratıklara benzeyen binlercesi var ve bunlara dokunduğunuz, beraber yattığınızı,her gün aynaya baktığınızı hayal edin. en iyisi mi tek kol,bacak vs. görmeye devam edelim biz.görmediklerimiz ile yaşamak bize göre değil.



    Düşünmek için hep bir nedenimiz oldu bunun için mantıklarımız,tabularımız... fazla büyüktük gözümüzde olanları,üzüldük. mutlu olanlarımız oldu tabiri çok çok büyüktü,üzüntüden olduğunu unuttuk. insanlar boş vakitlerden bahseder, olmadı! biz hep düşündük... yüzdük, yüzdük bunu neden yaptığımızı durup nefes almamız gerektiğini düşüncelerimize sığdıramadık. kullanılması zor olan büyük bir güç verdiler insanların eline, ya kıyameti getirecek ya kıyamet olacaklar.


    Ezberliyoruz...kötülüğü,iyiliği,insanları. yolları ezberliyoruz.soruların cevaplarını,cevapların sorularını, saatleri,dakikaları yazıyoruz. ayları,yılları takvimlendiriyoruz. isimler hatırda,yüzler hafızalarda. evlerin adresleri kağıtlarda. biz ise aynalardayız...unutmamak için şartlandırılıyoruz,hazırlıyoruz. fotoğraf makinaları;fotoğraflar,videolar... kokmamaları için donduruyoruz. geleceğe,unutturmayaya çanak tutuyoruz. bunları neden yapıyoruz? unutmamanın vermiş olduğu, unutulma korkusu mu? yahut kütüphaneleştirmek mi anıları, rafa dizmek mi insanları. kimse neden unutmak için teknoloji sunmuyor, sürekli geri dönüşüm noktaları oluşturuyor.



    Seçme olasılığının tarafsızı olmak zor iştir. arafta yaşarsın duyguları,insanları. kesinlik senin için varsayımdan ötedir. oluşmamış olur, şartların. mutlaka bir taraf olmalısındır,zaten emreder varoluş sebebin. ya karşısındasındır ya yanında. olsun dersin ya da olmasın. dudak bükmenin eylemden başka olgunlu yoktur. fikirsizsen aptalsındır,salaksındır... mutlaka sonuca etki eden mantıksal öngörülerin olmalıdır.karar verme konusunda ise, kararsız kalamazsın. kararsızlığın,seçmene engeldir. seçmelisin, seçilmelisin düzen bu!!! karar veremezken senden karar vermeni isterler. seçeceksin başka seçeneklerin yok. seçilen ise seçeneklerin olacak bu yolda...




    Değer; veririz,ararız,isteriz....mesela aşka bol bol anlamlar,değerler katarız çünkü yaşayanı bizlerizdir,değerliyizdir. onun sayesinde yaşanıldığına inanırız, aslında onu yaşatan bizler değilmiyizdir. benliğimiz! ve onun duyguları sayesinde dolaşmıyor mu ortalıklarda. biz! biz olmasak ölümün ne anlamı kalacaktı keza yaşamanın. ee aşkın ne yüceliği var? aşkın bize karşı bir şeyler beslemesi gerekmiyor mu? yaratılışın vermiş olduğu itaatkarlıkla sevmiyor muyuz? annemizi,babamızı. kimin kime hükmedeceği konusunda şüpeleri var insanların.bizleri ele alan yarattığımız duygularımızsa, biz kimi hapsedeceğiz,kendimizi mi? bu hiç adil değil ya da şifozrence. sahiii bütün insanlar şizofren mi???




    Bana uzun zamanlar önce ezberlediğim şeyleri hatırlatıyor, korkuyorum... ben yeni kurtulmuştum iyi alışkanlıklarımdan.neden karşıma çıktı. hatlar...mimikler,bakışlar; mevsim gibi. her birinin ayrı nimeti var bende. kimsin,kimin için buradasın.yoksa geçmişimi mi getirdin bana.hay aksi! yaşanacaklarla sadeceleştirdim ben onları, kalmadı ki eliminde başka harcayacak dünüm.o tavrı yine takınıyorsun,evet evet umursamıyorsun beni. gitmeyeceksin, dünümü yaşatacaksın. yaşanılması gereken, raslantılarımı beraberinde anılarımı,insanlarımı,kalp sızılarımı. kimsin sorusunu çözmeliyim ya da çözmemeliyim. cevabı yine sorular çözsün, bırakıyorum ben...




    Sürekli kendini aldatan bir dünyada yaşan insanların başkaları tarafından aldatılmasının bundan daha büyük bir olaymış gibi görülmesi tezimi doğrular niteliktedir. insanlar aldatılıyorlar kendileri tarafından.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SaMueL 19.o7* -- 25 Ağustos 2012; 2:38:43 >







  • ‎"Al"dırmıyorum uzun zamandır;sipariş edemiyorum, kalbime seni...




    Gideceğin zaman haber ver,belki senin için güzel bir seramoni hazırlayabilirim.Yalnız iki kişisi olan; İçinde bol bol ayrılık kokan,fedakarlık kokan.Kendi çalıp kendi ağlayan.Ama aslaa yalvarmayan!...




    Aşkı üzersen seni üzer,seversen yine üzer..




    Yetkililerden; gerekmedikçe sevgi kullanmayın talimatı geldi, açıklama olarakta; Dünya yaşlantıkça sevgi pınarları da kuruyormuş...




    "Ölünün aarkasından ağlamak, sosyal bir alışkanlığın ürünüdür, kimse bunu inkar edemez.Nitekim insanlar arkadan,onsuz eylem gerektiren fiiliyatları hayata sunmayı ne'de çok sever olmuşlar. Bireyler; yüzlerden korkarken, sırtları dost bilip günah çıkartma kubbesi bellemişler. Kimsenin cesareti kalmamış, saltlığını yitirir olmuş ölümlüler."


    Kadının kalbi çantasına benzer dağınık, karmaşık ve alımlı...



    "Doğrusu, doğrunun; yalanını bulmakmış, tıpkı kendimi ararken her defasında seninle karşılaşmam gibi."



    Yarındı dün, bugünüm ise geçmişti artık. Zaman kavramım geriye işliyordu, önün önün yürüyordum geçmişime. Her ileriye atılacak bir adım daha çok uzaklaştıyordu. ne yapmalıydım, duramazdım. Koştum koştum yarınıma, bir türlü gelmedi dünlerimiz. Gerçek ki, defalarca gelecek, geçmişi aradım. Tek bulduğum bulunmazlıktı, hayaline bile o kadar ihtiyaçım vardı ki oysa...



    ...oysa; iyiliğin geçerliliği, nefes alış veriş arasındaki zaman dilimiydi. bunu, bu denli kısa yapan insanlığın ta kendisiydi.



    Mutluluk insanı uykuda yakalarmış. saatlerin, dakikaya dönüşmesi de bundanmış. Her uyanışdaki budalalık, aptallık mutluluğun sarhoşluğuymuş. İnsan ne zaman gözünü dünyaya açmış kendini uyanık hissetmiş o zaman kötülüğünde başlangıcı olmuş. Bunu bana kim mi söyledi? Rüyamdaki Ben.



    Aldatılan eş"siz" di artık.



    Birileri için yaşarsın...O birileri de senin için yaşar; kimse kendi için yaşamaz,kendini yaşayan da mutlaka ölür...




    Bilhassa dünmüşüm, yarınmış neyse ki o. Şimdi olamamışım hiç, hep yırtılan takvim yaprağıymışım. Zaman, zamansız yakalamış. Ne saatler, ne aylar, ne günler birleştirebilmiş bizi, ben hep yaşanmışken. o, yaşanacaklar olmuş. Kısacası dün,yarını hiç yakalayamamış.


    Kader size çember çizer, içine de bir çember siz... Ve etrafınız da dönen insanlar, azalacaktır...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SaMueL 19.o7* -- 28 Ağustos 2012; 12:59:17 >




  • güzel devamı gelir umarım
  • takip Güzel Konu Kardeşim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SaMueL 19.o7*

    quote:

    Orijinalden alıntı: V-Immortal

    1 yıl önce açmışın hepsini tek başlıkta falan toplasan?

    Haklısın sanırım. Arada aklıma gelince güncelliyordum,toplarım :)

    Çok basarılı bazılarını kullanabılır mıyım?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güzelmiş devamını bekleriz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Captain.America

    helal


    Eyvallah.


    quote:

    Orijinalden alıntı: Divided We Stand

    Güzelmiş devamını bekleriz.


    Elimden geldikçe güncelleyeceğim beğendiğinize sevindim.
  • Gittiğin gün sırtın gibi takip edileceksin. Sen sağa döneceksin o sola. Sen yürüyeceksin o yürüyecek, sen duracaksın o duracak.Yüz yüze gelemeyeceksin. O vakit; duvarın iç ve dış tarafı olacaksınız. Her sarsıntıyı hissedip, çatlaklarınızdan birhaber olacaksınız. Tek aynanız geçmişinizken siz onu çoktan yitirmiş sayılacaksınız.

    Duyguların hukuk anlayışına getirilen bir darbeydi aşk. Hakimiyet tamamiyle dış güçlerdeydi, yönetim düşmüştü ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.


    Bazı insanları yaşatan kendilerinden ziyade yaşamdır. Aç kalır, çalışmaya zorlanır. İnsanlar ile iyi geçinmelidir.güzel kokmalıdır. Saçları boyalı ya da bakımlı olması gerekir. Mutlaka konuşmalı birilerine bir şeyler ifade etmelidir bunun için de kademe kademe beyinleri harflerle süslenmelidir. Kodlar halindeki komutlar kulağa,göze kırbaç misali vurularak bilinçaltına küme küme yerleştirilir. Sonra herkes kendinden sorumlu gibi bir madde getirilir. Yaşam hakkında da sorumlu ararsın çalacak ne bir kapı ne de bir han bulursun ki bizler yaşamın bir çocuklarız cezalandırılır,mükafatlandırılırız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SaMueL 19.o7* -- 9 Eylül 2012; 13:15:34 >




  • On numara hocam severek takip ediyoruz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bediboy

    On numara hocam severek takip ediyoruz

    Teşekkürler
  • devam hacı
  • Güzel konu takip edicem.
  • Güncel...
  • süper sözler.çaldım bi kaç tane
  • Tecavüze uğruyordu duygular.Beyinlerin doğurganlığı melezlikten ibaretti. Ayırt etme konusunda muammalık başı çekiyordu. Etraf piç duygularla dolmuştu. Karanlıktı etraf,görebildiklerim diye bir şey yoktu.insanlar iç sesleri konusunda senkron sıkıntısı yaşıyorlardı.Etkilerini anlamak için duymak yeterliydi.Zira ruh ve beden sesteş sözcüklerini bulmakta zorlanır hale gelmişti.Çoğu zaman ağızlar,kulaklara farklı şeyler fısıldardı.
  • O an geçmişim kayıt altındaydı.sayısız hatırlamalara neden olacak bol reytingli anım yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı. İlk gösterisini doğaçlama akışıyla izlemek muazzamdı. zamanı,tarihi milattı artık. Final konusunda kaygı bitmemesi içindi. Oysa biliniyordu ki bu perde hiç kapanmayacaktı. Hayat oynamaya son verse bile,bu gördüklerim hep sahnede kalacaktı. Kayıt devam ediyordu.
  • takip
  • quote:

    Orijinalden alıntı: wampaa

    devam hacı

    3 ay geçmiş
  • quote:

    Orijinalden alıntı: wampaa

    quote:

    Orijinalden alıntı: wampaa

    devam hacı

    3 ay geçmiş

    Sürekli olarak bir şey yapmıyorum. Sürmüyorum hayallerimi. Yaşamı öldürüyorum, insanların sıfatlarını çalıyorum.Bunları söylerken deli olduğumu düşünüyorlar bazen, dudaklarım hareket ediyor,gülümsüyorlar. Beyimi kullandığımı anlıyorum.Evet gülebiliyorum... Etrafımdakiler bunu sevmiyor, dudaklarımı okun yayıymış gibi hissetmeleri, gerildikçe okun yaydan kurtulup kendilerini vurabilecek ihtimalinin olması yeterince sinirlerini bozuyor gibiydiler. Ölen insanın üzerine çekilen branda gibi mimiklerini, ifadeler ile kapatıp ölüm süsü veriyorlar. Gülümsemem; Ölü insanı, dirilmiş bir şekilde görmeleridir korkuları...




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.