Şimdi Ara

Ömer Hayyam

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
34
Cevap
0
Favori
11.534
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İranlı şair ve bilgin (Nişapur 1044- 1123/1136). Hayatı, gençlik yılları kesinlikle bilinmiyor. Elde bulunan eserlerinden, hayatıyla ilgili olayları anlatan bazı kitaplardan, mantık, felsefe, matematik ve astronomi konularında çalıştığı, bu alanlarda düzenli bir öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır. Hayyam ("Çadırcı") takma adını, atalarının çadırcılık yapmaları yüzünden aldığı söylenir. Ömer Hayyam, zamanında daha çok bilgin olarak ün kazandı. İran'ın, Selçuklular yönetiminde olduğu bir çağda yetişen Hayyam, Horasan ülkesindeki büyük şehirleri, Belh, Buhara ve Merv gibi bilim merkezlerini gezdi, bir ara Bağdat'a da gitti. Zamanının hükümdarlarından, özellikle Selçuklu sultanı Melikşah ve Karahanlılar'dan Şemsülmülk'ten büyük yakınlık gördü. Saraylarında, meclislerinde bulundu. Reşidüddin'in "Cami-üt-Tevarih" adlı eserinde anlattığına göre Nizamülmülk ve Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ile okul arkadaşıydılar.

    Gerek Hayyam'ın zamanında, gerek sonraki çağlarda yazılan kaynaklarda çağının bütün bilgilerini edindiği, o alanlarda derin tartışmalara girdiği, fıkıh, ilahiyat, kıraat, edebiyat, tarih, fizik ve astronomi okuttuğu yazılıdır. Ebu'l Hasan Ali El-Beyhaki onun çok bilgili bir kimse olduğunu, fakat müderrislik hayatının pek başarılı olmadığını bildirir. Ayrıca Zemahşeri ile uzun boylu tartışmalara giriştiğini, onun derslerine bile devam ettiğini, Zemahşeri'yi, bilgi bakımından beğendiğini yazar.

    Hayyam'ın fizik, metafizik, matematik, astronomi ve şiir konularında değişik eserleri vardır. Bunlar arasında İbni Sina'nın Temcid (Yücelme) adlı eserinin yorum ve tercümesi de yer alır. Zamanında, bir bilgin olarak ün kazanan Ömer Hayyam'ın edebiyat tarihindeki yerini sağlayan, sonraki yüzyılarda da doğu İslam dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına yol açan Rubaiyat'ıdır (Dörtlükler). Ömer Hayyam, İran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karışan bu rubailer iki yüz kadardır. Hayyam, oldukça kolay anlaşılan, yumuşak, akıcı, açık ve seçik bir dil kullanır. Şiirlerinde gerçekçidir. Yaşadıkları, gördüklerini, çevresinden, zamanın gidişinden aldığı izlenimleri yapmacığa kapılmaksızın, olduğu gibi dile getirir. Ona göre, gerçek olan yaşanandır, dünyanın ötesinde ikinci bir dünya yoktur. İnsan, yaşadıkça gerçektir, gerçek ise yaşanandır. En şaşmaz ölçü akıl ve sağduyudur. İnsan bir akıl varlığıdır. Gerçeğe ancak akıl yolu ile ulaşılabilir.

    Onun şiirinde zamanın haksızlıkları, softalıkları, akıl almaz saçmalıkları ince, alaylı, iğneleyici bir dille yerilir. Dörtlüklerinin konusu aşk, şarap, dünya, insan hayatı, yaşama sevinci, içinde bulunduğumuz geçici dünyanın tadını çıkarma gibi insanla sıkı bir bağlantı içinde bulunan gerçek eylem ve davranışlardır. Şiirlerinde işlediği konulara, çokluk felsefe açısından bakar. Aşk, sevinç, hayatın tadını çıkarma, Hayyam'a göre vazgeçilmez insan duygularıdır, insan hayatının ana dokusu bunlarla örülüdür. Bazı dörtlüklerinde filozofça derin bir sezgi, açık ve seçik bir insan severlik duygusu, gösterişten, aşırılıktan uzak bir yaşama anlayışı görülür. Hayyam kendisinden sonra gelen pek çok şairi etkilemiş, rubai alanında tek örnek olarak benimsenmiştir. Batı ülkelerinde adına bir çok dernek kurulmuş, rubaileri bütün bati dillerine, bu arada birçok defa Türkçe'ye Rubaiyat-i Hayyam, Hayyam'ın Rubaileri, Ömer Hayyam ve Rubaileri, Dörtlükler adı altında tercüme edilmiştir.




    1.
    Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
    Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
    Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
    Umudumu rahmetine bağlamışım ben.

    2.
    Büyükse de isyanım, kötülüklerim,
    Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim;
    Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
    Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.

    3.
    Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
    Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
    Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
    Haberim olmasın gelen dertten başıma.

    4.
    Rahmetin var, günah işlemekten korkmam;
    Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;
    Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm
    Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.

    5.
    Derde gama yatkın yüreğime acı;
    Bu tutsak cana, garip gönlüme acı;
    Bağışla meyhaneye giden ayağımı,
    Kızıl kadehi tutan elime acı.

    6.
    Akıl bu kadehi övdükçe över;
    Alnından sevgiyle öptükçe öper;
    Zaman Usta'ysa bu canım nesneyi
    Hem yapar hem kırıp bin parça eder.

    7.
    Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
    Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
    Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
    Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.

    8.
    Her sabah yeni bir gün doğarken,
    Bir gün de eksilir ömürden;
    Her şafak bir hırsız gibidir
    Elinde bir fenerle gelen.

    9.
    Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
    Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
    Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
    Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.

    10.
    Yaşamanın sırlarını bileydin
    Ölümün sırlarını da çözerdin;
    Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
    Yarın, akılsız, neyi bileceksin?

    11.
    İçin temiz olmadıksan sonra
    Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
    Hırka, tespih, post, seccade güzel;
    Ama Tanrı kanar mı bunlara?

    12.
    Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
    Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
    Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
    Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.

    13.
    Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
    Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
    Kendini satmıyan adama ekmek yok:
    Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!

    14.
    Bilgenin yüreğinde her dilek,
    Anka kuşu gibi gizli gerek.
    Damla nasıl inci olur denizde:
    Sedefler içinde gizlenerek.

    15.
    Ovada her kızıl lalenin teni
    Bir padişahın kanıyla beslendi.
    Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
    Bir güzelin yanağındaki bendi.

    16.
    Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
    Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
    Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
    Onlar gibi olmayana adam demezler.

    17.
    Gül verme istersen, diken yeter bize.
    Işık da vermezsen, ateş yeter bize.
    Hırka, tekke, post most olasa da olur,
    Kilise çanları bile yeter bize.

    18.
    Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
    Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
    Demek günah işleten de sensin bana:
    Öyleyse nedir o cennet cehennem?

    19.
    İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
    Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
    duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
    Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!

    20.
    Hak er geç cimrilerin hakkından gelir;
    Cehennem ateşleri onlar içindir.
    Ne der, dili inciler saçan Muhammet:
    Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.

    21.
    Varlığın sırları saklı, benden;
    Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
    Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
    Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.

    22.
    Bir geldi mi derin ölüm uykusu,
    Biter bu dünyanın dedi-kodusu.
    Ölenden bir haber bekler insanlar:
    Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!

    23.
    Yel eser, umutlar savrulur gider;
    Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
    Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
    Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.

    24.
    Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
    İki başımız var, bir tek bedenimiz.
    Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
    Er geç baş başa verecek değil miyiz?

    25.
    Dünyada akla değer veren yok madem,
    Aklı az olanın parası çok madem,
    Getir şu şarabı, alsın aklımızı:
    Belki böyle beğenir bizi el alem!

    26.
    Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
    Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
    Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
    İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?

    27.
    Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama;
    Senden benden başka düşünen yok, arama!
    Vaz geç ötelerden, yorma kendini:
    O var sandığın şey yok mu, o yok arama!

    28.
    Şu serviyle süsen neden dillere destan?
    Neden hep onlara benzetilir hür insan?
    Birinin on dili var, boşboğazlık etmez,
    Ötekinin yüz eli var el açmaz, ondan!

    29.
    Benim halimden haber sorarsan,
    Bir çift sözüm var sana, yürekten:
    Sevginle gireceğim toprağa,
    Sevginle çıkacağım topraktan.

    30.
    Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
    Nedir bu dükkânlar, bu konaklar?
    Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
    Bu rüzgârlı yerde mum mu yanar?

    31.
    Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana:
    Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
    Kendine gel de düşün, içine iyi bak:
    Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!

    32.
    Sabah doldu göklere mavi mavi;
    Doldur, ışık döker gibi, kaseyi!
    Acı olmasına acıdır şarap:
    Ama gerçek acıdır demezler mi?

    33.
    Adam olduysan hesap ver kendine:
    Getirdiğin ne? Götüreceğin ne?
    Şarap içersem ölürüm diyorsun:
    İçsen de öleceksin, içmesen de!

    34.
    Camiye gittim, ama Allah bilir niye:
    Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
    Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:
    O eskidi gittim yenisini yürütmeye.

    35.
    Kimi dinde imanda buldu yolu
    Kimi akıl, bilim yolunu tuttu.
    Derken ses geldi karanlıklardan:
    Gafiller! Doğru yol ne odur, ne bu!

    36.
    Her gece aklım dalar gider engine.
    Ağlarım, inciler dolar eteğime.
    Sevdalıyım, şarap dayanmıyor bana:
    Kafam baş aşağı çevrik bir tas mı ne!

    37.
    Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert!
    Güzel canın da bir gün elbet.
    Toprağında yeşillikler bitmeden
    Uzan yeşilliğe, gününü gün et.

    38.
    Şarap sen benim günüm güneşimsin!
    Öyle bir dolsun ki seninle içim.
    Bir bildik görünce beni sokakta:
    Ne o şarap nereye böyle? desin.

    39.
    Ben ne camiye yararım, ne hayvana!
    Bir başka hamur benimki, başka maya.
    Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim:
    Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!

    40.
    Bir kuş gördüm yüce Tus kalesinde,
    Keykavus'un kafa tası pençesinde.
    Sorup duruyor kafaya: Hani? Nerde?
    Adamların, davun dümbeleğin nerde?



    41.
    Şu testi de benim gibi biriydi;
    O da bir güzele vurgun, dertliydi.
    Kim bilir, belki boynundaki kulp da
    Bir sevgilinin bembeyaz eliydi.

    42.
    İnciyi isteyen dalgıç olacak;
    Varı yoğu dosta verip dalacak.
    Canı avucunda, nefesi göğsünde:
    Ayağı baş olacak, başı ayak!

    43.
    Girme şu alçakların hizmetine:
    Konma sinek gibi pislik üstüne.
    İki günde bir somun ye, ne olur!
    Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.

    44.
    Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında
    Küfretmesin bana da, benim zamanıma da
    Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün:
    Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında.

    45.
    Güneş attı göğe sabah kemendini:
    Aydınlık padişahı atına bindi.
    İçin! için! diye bağırdı dört yana
    Canım sabah şarabının müezzini.

    46.
    Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!
    Bir yasemindir, erguvana gebe!
    Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu:
    Bir sudur, bir su ki yangına gebe!

    47.
    Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;
    Bir öküz de altındaymış yerin.
    Sen asıl iki öküz arasında
    Tepişmesine bak şu eşeklerin!

    48.
    Ne bilginler geldi, neler buldular!
    Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
    Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
    Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.

    49.
    Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
    Bir ışık daha var, ışıklardan başka.
    Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye:
    Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.

    50.
    Bir damla şarap ver Çin senin olsun;
    Bir yudumu bütün dinlerden üstün.
    Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş?
    O acıya tatlılar feda olsun.




    alıntı:http://www.aruz.com/ohayyamanasayfa.htm







  • Eline sağlık @Vatoo, teşekkürler...
  • Emeğe saygı (Güzelmiş gerçekten)
  • Ömer Hayyam çok kral bi insandır. Hatta tüm insanlar içinde hayatın anlamını bir tek bu adam çözebildi.
  • Çok güzel rubailermiş,eline sağlık
    Böyle güzel derlemeleri sık sık bekliyorum senden
    HAYYAM GİBİ,NESİMİ GİBİ,MEVLANA GİBİ VS. VS.
    Birde nesimi nin bir şiiri vardır çok severim,şarkıya da çevirdiler hatta


    Ben melanet hırkasını kendim giydim kimene
    Arı namus şişesini taşa çaldım kimene

    Kah giderim medreseye hu çekerim hak için
    kah giderim meyhaneye dem çekerim kimene

    sofular haram demişler bu aşkın şarabına
    Ben doldurur ben içerim günah benim kimene

    nesimi ye sordularki yarin ile hoşmusun
    Hoş olayım olmayayım o yar benim kimene




  • Nesimi de kimene yi bitişik mi yazardı ?..


    ________________________________

    new
  • Ben yitirdim ben ararım
    Yâr benimdir kime ne
    Gâh giderim öz bağıma
    Gül dererim kime ne

    Gâh giderim medreseye
    Ders okurum Hak için
    Gâh giderim meyhaneye
    Dem çekerim kime ne

    Sofular haram demişler
    Bu aşkın şarabına
    Ben doldurur ben içerim
    Günah benim kime ne

    Ben melâmet hırkasını
    Kendim giydim eğnime
    Ar ü namus şişesini
    Taşa çaldım kime ne

    Sofular secde ederler
    Mescidin mihrabına
    Yâr eşiği secdegâhım
    Yüz sürerim kime ne

    Gâh çıkarım gökyüzüne
    Hükmederim kaf'tan kaf'a
    Gâh inerim yeryüzüne
    Yâr severim kime ne

    Kelp rakip böyle diyormuş
    Güzel sevmek pek günah
    Ben severim sevdiğimi
    Günah benim kime ne

    Nesimî'ye sordular li
    Yârin ile hoş musun
    Hoş olayım olmayayım
    O yâr benim kime ne

    (Nesimi)




  • Ben bildiğim kadarıyla yazmıştım,orjinal şiir çok daha güzel tabiki
    teşekkürler Watoo
  • Ben yitirdim, ben ararim, yar benimdir kime ne
    Gah giderim oz bagima gul dererim kime ne
    Gah giderim medreseye ders okurum Hak icin
    Gah giderim medreseye dem cekerim kime ne

    Kelb rakip haram diyormus sarabin bir katresine
    Saki doldur, ben icerim, gunah benim kime ne
    Ben mekamet gomlegini deldim, taktim egnime
    Ar-u namus sisesini tasa caldim, kime ne

    Ah Yezid, seccadeni al yuru mescid yoluna
    Pir esigi benim kabem kiblegahim kime ne
    Gah cikarim gokyuzune hukmeder kaftan kafa
    Gah inerim yeryuzune yar severim kime ne

    Kelp rakip boyle diyormus guzel sevmek pek gunah
    Ben severim sevdigimi, gunah benim kime ne
    Nesimi'ye sordular, yarin ile hos musun
    Hos olayim, hos olmayim, o yar benim, kime ne

    NESIMI
  • Ne cennetler görürsün, açarsan gözü,
    Cennet ırmaklarının bahçede izi,
    Cehennemden az konuş, her taraf cennet;
    Otur cennet yüzlüyle, gör cennet yüzü!

    2- Hayyam'a göre Cennet'e gitmek (girmek) için ne yapılmalı?

    * * * * *
    Sünneti, farzı fazla kafana takma,
    Ekmeğinden yoksula verdin bir lokma.
    Dostu ve gönlü hoş tut, kötülüğü kov;
    Şarap ver; cennetliksin mutlaka, korkma!

    3- Cennet'e çok az kişi mi (ya da kimler) girecek?

    * * * * *
    Derler: Aşık ve sarhoş cehennemlik olacak!
    Bu söz ki gönüllere sanma korku salacak.
    Giderse cehenneme tüm aşık ve sarhoşlar;
    Küçük yapın cenneti, yarın bomboş kalacak!
    ÖMER HAYYAM
  • Kötü iş ve kötü hâl, Felek yüzünden,
    Dostlar gitti, dünyada YALNIZ kaldım ben.
    Gücün varsa bugünü, bu anı yaşa;
    Bırak artık yarını, vazgeç şu dünden!

    ***
    Sen de gittin mutluluk, YALNIZCA adın kaldı.
    Olgun tek dost olarak, ham şarap tadın kaldı.
    Bu neşeli kadehi hiç elinden bırakma,
    Bugün tutunmak için, tek o kanadın kaldı
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    Şunu anlıyorum ki bu adam Allah inancına sahip.


    1.
    Ey özünün sırlarına akıl ermeyen (Allah'a sesleniyor);
    Suçumuza, duamıza önem vermeyen; (Bazen insan öyle bir iş yapar ki binler günahını sildirir. Aynı şekilde tersi de olabilir)
    Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
    Umudumu rahmetine bağlamışım ben.




    kim görmüş o cenneti, cehennemi?
    kim gitmiş de getirmiş, haberini?
    kimselerin bilmediği bir dünya
    özlenmeye korkulmaya değer mi?
    koydun yemi, kurdun tuzak ey yaradan
    tuttun avı, verdin ona bir ad: insan!
    her hayrı ve her şerri düzenler, sonra
    herkeste bulursun yine sen bir noksan!
    şarap benlik kaygusu bırakmaz sende
    çözülmedik bir düğüm kalmaz beyninde
    iblis bir kadeh şarap içmiş olaydı,
    secdeye yatardı adem'in önünde

    şöyle bir ruabisi de var. ben genel olarak okudum rubailerini. bence adam dobra dobra konuşmuş işte, niye inanıp inanmadığını sorguluyoruz ki.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lacrima -- 23 Aralık 2005 1:17:30 >




  • Şunu anlıyorum ki bu adam Allah inancına sahip.


    1.
    Ey özünün sırlarına akıl ermeyen (Allah'a sesleniyor);
    Suçumuza, duamıza önem vermeyen; (Bazen insan öyle bir iş yapar ki binler günahını sildirir. Aynı şekilde tersi de olabilir)
    Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
    Umudumu rahmetine bağlamışım ben.


    2.
    Büyükse de isyanım, kötülüklerim,
    Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim;
    Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
    Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.

    4.
    Rahmetin var, günah işlemekten korkmam;
    Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;
    Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm
    Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.


    Evet "La taknetu" Ümit kesmeyiniz der Allah. Her zaman, herkes için bir dönüş kapısı, tövbe kapısı açıktır. (Ama ölümden önce olsa...). Fakat Allah afveder diye de günaha dalmak, kendini aldatmaktır.

    3.
    Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
    Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
    Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
    Haberim olmasın gelen dertten başıma.

    Muhabbetullah şarabından daha tesirlisi ve güzeli yok. Gel sen de iç bu şarabı.

    """"""
    6.
    Akıl bu kadehi övdükçe över;
    Alnından sevgiyle öptükçe öper;
    Zaman Usta'ysa bu canım nesneyi
    Hem yapar hem kırıp bin parça eder.

    7.
    Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
    Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
    Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
    Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.

    8.
    Her sabah yeni bir gün doğarken,
    Bir gün de eksilir ömürden;
    Her şafak bir hırsız gibidir
    Elinde bir fenerle gelen.

    9.
    Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
    Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
    Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
    Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
    """"""
    Şu zavallı satırların cevabı..:
    Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı Dünyeviyeyi sabit zanettik. Bu zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik!!!


    10.
    Yaşamanın sırlarını bileydin
    Ölümün sırlarını da çözerdin;
    Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
    Yarın, akılsız, neyi bileceksin?

    Sanki bu şiiri başkaları Hayyam'a okumuş...

    Güzel çalışma Vatoo. Ama Bu konunun daha önce de açıldığını biliyorsun. Tekrar getirmekteki maksadını anlayamadım. Çalışma güzel ama, şiirler hep aşağı götüren asansör gibi..... Umarım safdil arkadaşlar manaları hemen hakikat sanıp koynunda saklamaz...!




  • Cenneti, cehennemi gören yok, gönül!
    O dünyadan buraya gelen yok, gönül!
    Umutlar ve korkular ondan diyorsan;
    Adından başka bir şey bilen yok, gönül!

    Aşk;26.Rubai:
    Gül yüzlünün kalbini eğmek istersen,/
    Dikene de razı ol, değmek istersen./
    Yüz parçaya bölünmüş tarağa bir bak;/
    O güzelin saçını sevmek istersen!/

    Şarap,83.Rubai:
    Kadeh bir bedendir ki, ondan can doğar,/
    Yasemine benzerken, erguvan doğar./
    Hayır, yanlış söyledim; aslında şarap,/
    Ateşten gebe kalan bir sudan doğar!/

    Bilmek;126.Rubai:
    Şu dünya ki; yakını, uzağı silen,/
    Burda iki kişidir sadece gülen,/
    Biri; iyi, kötüyü hemen bilendir;/
    Biri; ne dünya, ne de kendini bilen!/

    Tanrı;300.Rubai:
    Kırdın, döktün testimi; şimdi boş, Tanrım!/
    Sanma böyle mutluyum, sanma hoş, Tanrım!/
    Hep toprağa içirdin, gül gibi şarabımı;/
    Doğruyu söyle şimdi, kim sarhoş, Tanrım?/
    Aşk;26.Rubai:
    Gül yüzlünün kalbini eğmek istersen,/
    Dikene de razı ol, değmek istersen./
    Yüz parçaya bölünmüş tarağa bir bak;/
    O güzelin saçını sevmek istersen!/

    Şarap,83.Rubai:
    Kadeh bir bedendir ki, ondan can doğar,/
    Yasemine benzerken, erguvan doğar./
    Hayır, yanlış söyledim; aslında şarap,/
    Ateşten gebe kalan bir sudan doğar!/

    Bilmek;126.Rubai:
    Şu dünya ki; yakını, uzağı silen,/
    Burda iki kişidir sadece gülen,/
    Biri; iyi, kötüyü hemen bilendir;/
    Biri; ne dünya, ne de kendini bilen!/

    Tanrı;300.Rubai:
    Kırdın, döktün testimi; şimdi boş, Tanrım!/
    Sanma böyle mutluyum, sanma hoş, Tanrım!/
    Hep toprağa içirdin, gül gibi şarabımı;/
    Doğruyu söyle şimdi, kim sarhoş, Tanrım?/
    Bütün YARATILIŞTA amaç bizleriz,
    Akıl gözünden bakan birer cevheriz.
    Şu dünyayı bir yüzük sayarsan eğer,
    Bizler ki o yüzükte bir mücevheriz!

    42 nolu rubai:
    Tek parça gibi kadeh, kim yapıştırdı?
    Sarhoş onu kırdıysa sanma ki sırdı.
    Bu kadar güzel başı, ayağı, eli;
    Bir sevgi YARATTI da, bir kin mi kırdı?

    223 nolu rubai:
    Ben gelmek istemedim, zorla YARATTI.
    Yaşamıma sadece şaşkınlık kattı.
    Bak gideceğiz artık, hiç bilmiyoruz;
    Gelmek, kalmak ve gitmek hangi maksattı?

    249 nolu rubai:
    Yer ve göğü Sen YARATTIN sonunda,
    Dertli gönlü çok kararttın sonunda,
    Nice kızıl dudaklı, güzel saçlıyı
    Topraklara hep bıraktın sonunda!

    291 nolu rubai:
    Tanrım; sen YARATTIĞIN her çamura bakarsın.
    Her yapacağımı bilir, çok önceden yazarsın.
    Tüm günahlarımızın kararı senden madem,
    Öyleyse niçin bizi kıyamette yakarsın?

    (Rubailerin alındığı kaynak: Hayyam'ın Türkçe Yüzü - Yalçın Aydın Ayçiçek - Can Yayınları - İstanbul 2004




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Lacrima

    quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    Şunu anlıyorum ki bu adam Allah inancına sahip.


    1.
    Ey özünün sırlarına akıl ermeyen (Allah'a sesleniyor);
    Suçumuza, duamıza önem vermeyen; (Bazen insan öyle bir iş yapar ki binler günahını sildirir. Aynı şekilde tersi de olabilir)
    Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
    Umudumu rahmetine bağlamışım ben.




    kim görmüş o cenneti, cehennemi?
    kim gitmiş de getirmiş, haberini?
    kimselerin bilmediği bir dünya
    özlenmeye korkulmaya değer mi?
    koydun yemi, kurdun tuzak ey yaradan
    tuttun avı, verdin ona bir ad: insan!
    her hayrı ve her şerri düzenler, sonra
    herkeste bulursun yine sen bir noksan!
    şarap benlik kaygusu bırakmaz sende
    çözülmedik bir düğüm kalmaz beyninde
    iblis bir kadeh şarap içmiş olaydı,
    secdeye yatardı adem'in önünde

    şöyle bir ruabisi de var. ben genel olarak okudum rubailerini. bence adam dobra dobra konuşmuş işte, niye inanıp inanmadığını sorguluyoruz ki.


    Değiştirmeden önceki mesajın daha hoştu sanki... Neyse ben sorgulamıyorum ki inancını. Allah inancı olduğunu kendisi de gösteriyor. Ben olan bir durumu söyledim sadece. Ha şiirlerine yaptığım eleştirilerden bahsediyorsan, hakkımdır sorgularım ...




  • quote:

    Değiştirmeden önceki mesajın daha hoştu sanki... Neyse ben sorgulamıyorum ki inancını. Allah inancı olduğunu kendisi de gösteriyor. Ben olan bir durumu söyledim sadece. Ha şiirlerine yaptığım eleştirilerden bahsediyorsan, hakkımdır sorgularım


    şiirlerini tabi ki sorgulayabilirsin, tartışmaya açık şeyler yazmış zaten. ama beni asıl şaşırtan o devirde bunları nasıl cesaret edip de yazdığı. demek eskiler düşünceye bugunden de toleransılıymış.

    editlemeden önce ne ne dediğimi de yazayım. tanrıya inanıyo ama dinlere inanmıyomus gibi bi havası var.. deist gibi duruyo sanki.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lacrima -- 23 Aralık 2005 1:35:50 >
  • Bildiğim kadarıyla Ömer Hayyam'ın rubailerinin bizim Nasrettin hoca'nın fıkralarından şu cihetten farkı yok. Sonradan bir dolu rubai sanki Ömer Hayyam yazmış gibi kendine atfedilmiş yani hangi rubaiyi kim yazdı biraz karışık. Ama şarabı sevdiğine bir şüphe yok.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: NewVatoo
    11.
    İçin temiz olmadıksan sonra
    Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
    Hırka, tespih, post, seccade güzel;
    Ama Tanrı kanar mı bunlara?


    Şüphesiz. Ama biz bu yaklaşımı kendimiz için düşünmeliyiz. Başkalarına bu mantıkla yaklaşırsak toplumda kimse kimseye itimad etmez.


    quote:


    12.
    Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
    Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
    Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
    Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.


    Hatasız kul olmaz. Ama günah işlemeyen yok diye günah işlemek kişinin cehennem olma ihtimalini azaltmaz. Cehennem kötülük değildir. Yokluk elemi cehennemden daha beterdir. Hem adalettir ki zalimden mazlumun hakkını alır.


    quote:


    13.
    Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
    Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
    Kendini satmıyan adama ekmek yok:
    Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!

    Dünyaya değil, o insanlara yuh çekmek lazım. Hem dünyanın üç yüzü vardır. Biri Ahiretin tarlasıdır. İkincisi Allah'ın esmasının tecdelligahıdır. Üçüncüsü nefse bakar. Zulümat doludur. Yine de bunda suçlu dünya değil nefse tabi olandır.

    quote:


    16.
    Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
    Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
    Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
    Onlar gibi olmayana adam demezler.



    quote:


    18.
    Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
    Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
    Demek günah işleten de sensin bana:
    Öyleyse nedir o cennet cehennem?

    Haşa, insan, Kaderde yazılı olduğu için onları yazıyor değildir. Bizim öyle yapacağımızı ilm-i ezelisiyle gördüğü için orada yazılıdır.

    quote:


    19.
    İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
    Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
    duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
    Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!

    20.
    Hak er geç cimrilerin hakkından gelir;
    Cehennem ateşleri onlar içindir.
    Ne der, dili inciler saçan Muhammet:
    Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mustafa_ogr -- 15 Mart 2008; 23:27:02 >




  • bunlar da ömer hayyam ın dini yorumu mu. adam zaten sıkı bi müslüman degil bildiğim kadarıyla.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq

    bunlar da ömer hayyam ın dini yorumu mu. adam zaten sıkı bi müslüman degil bildiğim kadarıyla.


    adam teist idi
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.