Şimdi Ara

Osmanlı İmparatorluğu,

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
157
Cevap
24
Favori
45.070
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
9 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • OSMANLI iMPARATORLUĞU


    Osmanli Devleti veya Osmanli Imparatorlugu ( Osmanlica: Devlet-i Âliye-yi Osmâniyye 1299-1922 yillari arasinda varligini sürdürmüs bir Türk devletidir. Tarihçi Halil Inalcik, 27 Temmuz 1302 Koyunhisar Savasi (veya Bafeus Savasi)'ni devletin kurulus tarihi kabul etmektedir.29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanli Devleti'nin yikilisinin ardindan kurulan ardil devletlerin arasinda (o dönem bagimsiz kalan tek devlet olarak) baslica ardil devlet olarak kabul edilmektedir.Arnold Joseph Toynbee gibi bazi tarihçiler ise Türkiye'nin (baslica ardil olmak bir yana) tek ardil devlet sayilmasi gerektigini savunurlar.

    Devletin kurucusu ve Osmanli Hanedaninin atasi olan Osman Gazi, Oguzlarin Bozok kolunun Kayi boyundandir.Devlet, Bilecik ilinin Sögüt ilçesinde kurulmustur. Buna karsin Prof. Dr. Halil Inalcik, Osmanli'nin 1299'da Sögüt'te degil 1302'de Yalova'da Bizans'a karsi yaptigi Bafeus Savasi sonrasinda devlet niteligini kazandigini iddia etmistir,Osmanli'nin Yalova'da kuruldugu iddiasina Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek vermistir.Istanbul ile sinirli bir sehir devletine dönüsmüs olan Bizans Imparatorlugu'nu yikmis, bazi tarihçilere göre bu Yeni Çag'i baslatan olay olmustur. Osmanli Devleti gücünün dorugunda oldugu 16. ve 17. yüzyillarda üç kitaya yayilmis ve Güneydogu Avrupa, Orta Dogu ve Kuzey Afrika'nin büyük bölümünü egemenligi altinda tutmustur. Ülkenin sinirlari batida Cebelitarik Bogazi (ve 1553'te Fas kiyilari'na, doguda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nin bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e uzanmaktaydi.Osmanli Devleti 29 eyaletten ve vergiye baglanmis Bogdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden olusmaktaydi. Devlet zaman zaman denizasiri topraklarda da söz sahibi olmustur. Atlantik Okyanusu'ndaki kisa süreli toprak kazanimlari Lanzarote (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar (1627) ve Lundy (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

    Devlet alti yüzyil boyunca Dogu dünyasi ile Bati dünyasi arasinda bir köprü islevi görmüstür. Hakimiyeti altinda bulunan topraklarda yasayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanli iktidarina karsi çikmislardir. Genel olarak din, dil ve irk ayrimindan uzak durdugu için yüzyillarca birçok devleti ve milleti hakimiyeti altinda tutmayi basarmistir.Osmanli Devleti, eski Türk örf ve adetlerinin ve Islam kültürünün yükümlülüklerinin dogrultusunda bir yönetim sekli belirlemistir.



    • Beylik (1299 öncesi)

      Anadolu Selçuklu hükümdari, Kayi boyu'nu Ankara'nin yakinlarindaki Karacadag yöresine yerlestirdi. Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kayilar'a verdigi bu toprak 1.000 km2den ibarettir. Kayilar, batiya yönelerek Bizans'in Sögüt ve Domaniç bölgelerini, Ertugrul Gazi ile aldilar.

      Anadolu Selçuklu hükümdarinin Osman beye sancak gönderdigi 1299 yili kurulus yili olarak kabul edilir. 13. yüzyil'da Anadolu, giderek artan ölçülerle Mogol egemenligine girmeye basladi. 14. yüzyil baslarinda Anadolu'nun bati kisimlarinda pek çok Türkmen beyligi ortaya çikti. Bu beyliklerin en küçügü, Eskisehir-Sakarya-Sögüt dolaylarindaki Osmanogullari Beyligi idi. Osmanogullari Beyligi, artik iyice zayiflamis olan Dogu Roma Imparatorlugu ile karadan sinira sahip tek Türk Beyligi idi. Osmanogullari Beyligi'nin kuruldugu Eskisehir-Sakarya- Sögüt dolaylari Anadolu'da biçim bakimindan Ilhanlilar'a bagli olsa da, Mogol Ilhanli etkisinin uzanamayacagi kadar batida yer alan bir bölgeydi. Bu yüzden Osmanogullari Beyligi'nin topraklari, Mogol baskisindan kaçan Oguz asiretleri, Anadolu Selçuklu asker, memur ve bilim adami için bir siginak yeri islevini görüyordu. Osmanli Devletinin yaninda bir çok boy da orada idi. Osmanli Devleti daha sonradan büyüyerek Avrupa yakasina geçti buradan Dogu Romayi alarak Avrupaya yayildi.





    • Kurulus (1299 - 1453)

      Osman Bey; Karacahisar,Bilecik,Yarhisar ve Mudurnu'yu almistir. Beylige adini veren Osman Bey'dir. Osman Bey, Çobanogullari Beyligi'nin vâsali olarak akinlarda bulunurken, bu beyligin Dogu Romayla anlasmasi üzerine, bölgede Dogu Roma üzerine akinlarda bulunanlar, etkinliklerini bu kez Osman Bey'in bayragi altinda sürdürdüler. Bu durum yavas yavas Osman Bey'i bagimsizliga iten bir etken oldu.

      Osmanogullari Beyligi'nin genislemesi, Marmara bölgesindeki büyük Dogu Roma kentlerinden Bursa'nin 1326'da Osmanogullari Beyligi'nin eline geçmesiyle sürdü. Bursa'nin alinisini göremeden o yil ölen Osman Bey'in yerine geçen oglu Orhan Bey zamaninda da Osmanogullari Beyligi'nin gelismesi hizlandi. Para bastirarak Osmanogullari Beyligini, Osmanli Devleti haline getirdi. Bursa'nin ardindan Marmara bölgesinin öteki büyük Dogu Roma kentleri, Iznik ve Izmit de Osmanlilar'in eline geçti. Osmanli ilerlemesini durdurmak isteyen ve basinda Dogu Roma Imparatoru III. Andronikos'un bulundugu bir Dogu Roma ordusu Maltepe (Palekanon) Savasi'nda bozguna ugratildi (1329). Osman Bey döneminde, Osmanogullari Beyligi yalniz Dogu Roma topraklarinda genislemisti.

      Orhan Bey döneminde ise komsu Türk Beyliklerinin topraklarinda da genislemeye basladi. Böylece Osmanlilar hem Karesi Beyligi'nin donanmasina, hem Rumeli'ye geçis için önemli bir takim noktalara, hem de Rumeli topraklarini iyi taniyan Karesi komutanlarina sahip oldular. Osmanlilar Rumeli'ye Dogu Roma Imparatorlugu'nda Palaiologoslar ile Kantakuzenoslar arasindaki taht kavgalarindan yararlanarak, 1354'te ayak bastilar. Osmanlilar'in Balkanlar'da ele geçirdikleri ilk üs Gelibolu Yarimadasi'nda Çimpe Kalesi oldu. Orhan Bey'in yerine oglu I. Murat (1362 - 1389) geçti. Dogu Roma o siralarda iç karisikliklar içindeydi. Kantakuzen, Orhan Bey'den, Çimpe Kalesi karsiliginda yardim istedi. Orhan Bey, Dogu Roma Tekfurlarini (vali) bozguna ugratti ve Çimpe'yi Rumeli'ye geçiste üs olarak kullandi. Iznik ele geçince Orhan gazi tugrasinin oldugu ilk Osmanli parasini bastirtarak, tarihteki ilk padisah oldu. Donanma ilk kez Orhan Bey zamaninda kuruldu ve Osmanogullari Beyligi, Osmanli Devleti haline geldi. Yine Orhan Gazi zamaninda, 6 yil süren kusatmanin ardindan Bursa alinarak baskent yapildi.


       Osmanlı İmparatorluğu,


      I. Murat Hüdavendigar Balkan fetihlerini hizla sürdürdü. 1363'te Edirne yakinlarinda Sazlidere denilen yerde, Osmanli ilerlemesini durdurmak isteyen bir Dogu Roma - Bulgar ordusu yenilgiye ugratildi ve bu zaferin ardindan Edirne Osmanlilar'in eline geçti. Kisa bir süre sonra, Edirne'yi geri almak isteyen Macar - Sirp - Bulgar - Eflâk - Bosna birlesik ordusu Edirne yakinlarinda, Sirpsindigi Savasi'nda agir bir yenilgiye ugratildi (1364). Osmanlilar kisa süre içinde Bulgaristan'i, Yunanistan'i ve Sirbistan'i ele geçirmeyi basardilar. 14.yy. sonlarinda Osmanli siniri Tuna'ya ve Belgrad'a dayanmis bulunuyordu. Balkan devletlerinin ve onlari destekleyen Avrupa devletlerinin Osmanli ilerlemesini durdurma çabalari, I. Kosova Savasi (1389), Nigbolu (1396), Varna (1444), II. Kosova Savasi (1448) savaslari ile kirildi. Istanbul'un Osmanlilar'in eline geçmesinden önce Belgrad ve dolaylari, Arnavutluk, bazi liman sehirleri disinda Balkanlar büyük ölçüde Osmanli egemenligine girmis bulunuyordu. Bu döneminde Germiyanoglu Süleyman Sah'in kizi ile I.Murat'in oglu Sehzâde Bayezit'in evlenmeleri, Kütahya, Tavsanli, Emet, Simav ve Gediz dolaylarinin çeyiz olarak Osmanlilar'a geçmesine neden oldu. Yine 1.Murat döneminde Osmanogullari Beyligi, Hamitogullari Beyligi'nden Aksehir, Yalvaç, Beysehir, Karaagaç ve Seydisehir'i 1374'te 80.000 altin karsiligi satin alarak Anadolu'daki bu genisleme, kendilerini Anadolu Selçuklulari'nin vârisi sayan Karamanogullari Beyligi ile sinirdas yapti ve bu durum Osmanli - Karaman mücadelesinin baslamasina neden oldu. I. Murat'in oglu Yildirim Bayezit (I. Bayezit) (1389 - 1402) tahta geçer.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Yildirim Bayezit döneminde, Anadolu Türk birligi yeniden saglandi. Ancak Osmanli'nin bu kadar güçlenmesi, o sirada bir Çin seferi hazirliginda olan Timur'u korkuttu. Batisinda böylesine güçlü bir devlet birakmak istemeyen Timur, Karakoyunlu ve Celayirîli hükümdarinin Osmanli'ya signmasini bahane ederek Osmanli'ya savas açti ve Ankara'ya kadar geldi. O sirada Istanbul'u kusatmakta olan Bayezid kusatmayi kaldirdi ve Çubuk Ovasi'nda Timur'un ordusu ile karsilasti. 28 Temmuz 1402de yapilan Ankara Meydan Savasi'nda Bayezid kendisine bagli Türk boylarinin ona ihanet etmesinin de etkisiyle çok agir bir yenilgi aldi ve Timur'a esir düstü. Degisik tarihcinin verdikleri degisik nedenlerle, büyük olasilikla esarete fazla dayanamamasi nedeniyle Yildirim Beyazid 8 Mart 1403de Aksehir de oldu.

      "Fetret Devri" adi verilen dönemin basinda Timur, Anadolu beylerini eski topraklarina kavusturdu. Osmanli Devleti'ni kimin idare edecegi Bayezid'in ogullari, Isa, Süleyman, Musa ve Mehmet arasinda mücadelelere yol açti. Osmanli devleti merkezleri olan Bursa ve Edirne birkaç defa el degistirdi ve bu sahzadeler ellerine geçirdikleri baskentte kendilerini Osmanli Sultani ilan ettiler. Önce Isa Çelebi, ondan sonra Süleyman Çelebi ve en sonunda Musa Çelebi elimine edildikten sonra 1413 yilinda Mehmet Çelebi tek basina Osmanli Sultani olarak tahta çikti. Çelebi Mehmet, Osmanli devletinin birligini yeniden sagladi ve devleti babasinin zamanindaki eski gücüne kavusturdu. Bu dönemde Venediklilerle yapilan ilk deniz savasi, basarisizlikla sonuçlandi. 1421'de yerine oglu Sultan II. Murat padisah oldu.

      Yildirim'in oglu Mustafa Çelebi'yi de beraberinde Semerkant'a götürmüstü. Mustafa Çelebi oldugunu iddia eden (ve çok tarihçiye göre gerçekte Mustafa Çelebi olan) bir kisi Mehmet Çelebi saltanatinin son yillarinda hükümdarlik iddiasinda bulundu; Venediklilerin destegiyle Selanik dolaylarinda kuvvet toplayan Mustafa Çelebi Mehmet Çelebi'ye yenilerek Dogu Roma'ya sigindi. 1421de II. Murat saltanati basinda Mustafa Çelebi Bizanslilarin destegiyle büyük bir isyan baslatti ve bir müddet devlet merkezi Edirne'yi ve Rumeli idaresini eline alarak adina hutbe okutarak ve para bastirarak kendini Osmanli Sultani ilan etti. II. Murat'in Veziriazami Amasyali Beyazid Pasa Sazlidere Savasindan yenilip esir düstü ve öldürüldü. Mustaf ordusuyla Anadolu'ya geçip Bursa'ya hücum edip sehri kusatti. Fakat II. Murat'in usta vezirleri tarafindan Mustafa'nin çevresine onun bir düzmece olduguna inandirildi; bas danismani vezirlik unvani verilme sözü ile ayartildi ve Bursa yakinlarina gelen ordusu dagildi. Trakya'ya kaçti ise orada da tutunamadi ve Kizilagaç Yenicesi'nde yakalanip Edirne'de idam edildi. Düzmece Mustafa olayi denilen bu büyük isyan II. Murat'in karsilastigi ilk isyan olmadi. Ertesi yil genç küçük kardesi Küçük Mustafa isyan etti; Iznik'i ele geçirdi ve yine bas danismani ihanetiyle bu isyan da bastirildi.





    • Yükselme (1453 - 1579)

      II. Mehmed, 1453'te kusattigi Istanbul'u 29 Mayis 1453'te fethetti ve devletine baskent yapti. Ardindan, Dogu Roma tahti üzerinde hak iddia edebilecek hânedanlara karsi harekete geçti. Mora Despotlugu (1460), Trabzon Rum Impratorlugu (1461) ve Palailogoslar ile akrabaligi bulunan Galtulusi ailesinin ortadan kaldirdi. Sirbistan, Bosna ve Hersek'i ilhâk etti (1459). Bünyesinde birden çok müslüman ve hristiyan ulusu barindiran Osmanli Devleti böylece resmen Imparatorluk ünvani kazanmis oldu. Balkanlar'da genisleme Osmanli Devleti'ni Tuna üzerinde Macaristan'la; Arnavutluk, Yunanistan kiyilari ve Ege Denizi'nde Venedik'le karsi karsiya getirdi. Uzun bir savas (1463 - 1478) sonunda Venedik, Iskodra, Akçahisar kentleriyle Limni ve Egriboz adalarini Osmanlilar'a birakmayi ve elde ettigi ticaret serbestligi karsiliginda her yil 10.000 altin ödemeyi kabul etti. Bu savas sürerken II. Mehmed, Karamanogullari Beyligi'ni ortadan kaldirdi (1468); Karamanogullari'ni koruyan ve Venedik'le bir antlasma yapan Akkoyunlu hükümdâri Uzun Hasan'i Otlukbeli'nde agir bir yenilgiye ugratti. Bu zaferle Osmanli Devleti Firat'in batisindaki Anadolu topraklarina yerlesti; Gedik Ahmet Pasa'nin Toroslar'i ve Akdeniz kiyilarini zaptetmesiyle de Misir Memlûklari ile sinirdas oldu. Gedik Ahmet Pasa'nin 1475'te kuzey Karadeniz'e yaptigi sefer, Ceneviz kolonileri Kefe ve Sudak'in fethi ve Kirim Hanligi'nin Osmanli himayesine girmesiyle sonuçlandi. Böylece Osmanli Devleti bir iç deniz durumuna gelen Karadeniz üzerinde siyâsi ve iktisâdi tam bir egemenlik kurdu. II. Mehmed'in güney Italya'nin fethiyle görevlendirdigi Gedik Ahmet Pasa, denizasiri bir seferle Napoli Kralligi'nin elinde bulunan Otranto'yu aldi ve Italya içlerinde harekâta basladi. Ama II.Mehmet'in 49 yasindaki ölümü (1481) bu seferin yarim kalmasina neden oldu.

      II. Bayezit (1481 - 1512), taht kavgasina girisen kardesi Cem'i yeniçerilere dayanan Ishak ve Gedik Ahmet pasalarin destegiyle yendi; Cem, Rodos Sövalyeleri'ne siginmak zorunda kaldi. 1484'teki Bogdan seferi ile kuzey ticaretinin zengin limanlari Kili ve Akkerman Osmanli Devleti'ne katildi. Cem'i ve Karamanogullari'nin kalintilarini destekleyen Memlûklar'la savas (1485 - 1491) ise genellikle Osmanlilar'in yenilgisiyle sonuçlandi. Venedik'le savas (1499 - 1503), Devlete Modon, Koron, Navarin, Inebahti limanlarini kazandirdi.



      Yavuz Sultan Selim, Sah Ismail'in Anadolu'daki müritlerine karsi siddetli bir mücadeleye giristi. Sah Ismail'e karsi Çaldiran'da kazandigi zaferden (1514) sonra Tebriz'e kadar ilerledi. Bundan sonra I. Selim, Memlükler'a karsi harekete geçti. Atesli silahlardaki üstünlügü sayesinde kazandigi Mercidâbik (1516) ve Ridâniye (1517) savaslari, Osmanli Devleti'ne Suriye, Filistin ve Misir'i kazandirdi. Hicaz, Osmanli egemenligine girdi. Böylece Osmanli Devleti, Hint Okyanusu'na açilma olanagina kavustu ve Islam dünyasinin önderligini tartismasiz biçimde ele geçirdi. Bu arada I. Selim, halife ünvâni aldi ve bu unvan kendisinden sonra gelen Osmanli padisahlari tarafindan da kullanildi.

      Kanuni Sultan Süleyman döneminde devlet en güçlü ve sasali dönemini yasamistir.46 yillik hükümdarliginda devlet dogal sinirlarina ulasmis ve tam anlamiyla günümüzde süper güç tabir edilen konuma ulasmistir.Öyle ki dönemin en güçlü ülkelerinden Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ile yapilan bir antlasmada Osmanli Vezir-i azami ile Avusturya-Macaristan Imparatorlugu hükümdari denk kabul edilmistir. Yani Osmanli'nin 2. adami ancak diger ülkeleri muhattap alacak seviyededir.





    • Duraklama (1579 - 1698)

      Osmanli'da duraklama dönemi Sokullu Mehmet Pasa'nin ölmesiyle baslamistir. Deneyimsiz kisilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulmasi sonucu, devlet yönetiminde otoritenin sarsilmasi, halkin devlete olan güveninin azalmasina ve iç isyanlarin çikmasina neden olmustur. Özellikle yeniçeriler artik padisaha karsi gelmekteydi. Yeniçerilerdeki 'Ocak, devlet içindir.' anlayisi yerine 'Devlet, ocak içindir.' anlayisi gelismistir.
      Avusturya ve Iran seferleri sonucu olusan ekonomik sikintilar, timar sisteminin bozulmasi ve nüfus artisinin yarattigi sosyal hayattaki sikintilar ve çagin gerisinde kalinmasi ile egitim alanindaki bozulmalar sonucu devlet duraklama dönemine girmistir. Cografi kesiflerle ticaret yollarinin önem kaybetmesi, sik padisah degismeleriyle çok verilen cülus bahsisi ve yeniçerilerin artmasiyla verilen ulufe miktarinin da artmasi Osmanli ekonomisini yipratmistir.

      Celali ayaklanmalari, Osmanli toprak düzenini büyük ölçüde degistirmis, agir vergiler yüzünden ya da “Büyük Kaçgun” sirasinda yerlerinden olan çiftçilerin topraklari mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçmistir. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, isledikleri topraklari sonunda tefecilere kaptirdilar. Osmanli toprak düzeninin belkemigi olan timar sistemi bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çikti ve kentlere büyük göçler oldu. Tarimsal üretim geriledi ve kitlik tarim ürünleri fiyatlarinin yükselmesine yol açti. On binlerce insan yasamini yitirdi ve pek çok yerlesim yeri yikima ugradi. Osmanlida egitim(ilmiye)nin bozulmasi da Osmanliyi geriletmistir. Avrupadaki gelismeleri (Reform,Rönesans) Osmanli'nin takip etmemesi Osmanli için bir dezavantaj olmustur.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      NOT:Osmanli Devleti'nin egitim sisteminin bozulmasinin nedeni Besik Ulemaligi denilen sistemin ortaya çikmis olmasidir.Bu sisteme göre müderrislerin(Ögretmen) yeni dogan çocuklari dogdugu andan itibaren medrese(Egitim yuvasi) ögretmeni sayiliyordu.


    • Gerileme (1699 - 1792)

      Osmanli Devleti Gerileme Dönemi, Osmanli tarihinde Karlofça Antlasmasi’ndan (1699) baslayarak, Yas Antlasmasina kadar (1792) geçen süreye denir.

      Bu dönemde Karlofça ve Istanbul Antlasmasi’yla kaybedilen yerleri geri almak ve mevcut topraklari korumak amaciyla batida Avusturya ve Venedik, kuzeyde Rusya ve doguda Iran ile savaslar yapilmistir.

      Bu yüzyilda Avrupa’dan geri kalindigi Pasarofça Antlasmasi’ndan itibaren kabul edilmis ve yapilan islahatlarda Avrupa örnek alinmistir.

      26 Ocak 1699 tarihinde Kutsal Roma Cermen Imparatorlugu ile imzalanan Karlofça Antlasmasi, Osmanli-Kutsal ittifak Savaslari'ni bitirmistir. Karlofça Antlasmasi, Osmanli Devleti'nin toprak kaybettigi ilk antlasmadir. Bu tarihten sonra Osmanli Devleti'nin gerileme dönemi baslamistir. Papa tarafindan Osmanli Devleti'ne karsi Almanya Imparatorlugu, Avusturya Arsidüklügü, Polonya Kralligi, Rusya Çarligi, Malta Sen Jean Sövalyeleri Tarikati ve Venediklilerden(Italyan) olusan bir ittifak ile uzun süren savaslar sonunda yorgun düsen Osmanli Devleti, Banat ve Temesvar hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyligi Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaçya kiyilari Venediklilere birakmistir.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Bu yüzyil baslarinda Osmanli Devleti, kaybettigi topraklari geri alarak Avrupa'da tutunmayi ve eski gücünü korumayi amaçlamistir. Ancak bir süre sonra bu amacina ulasamayacagini anlayinca elindeki topraklari koruma politikasi izlemeye baslamistir.



      Karlofça Antlasmasi


      Karlofça Antlasmasi, 26 Ocak 1699 tarihinde Osmanli Devleti ile baslarinda Avusturya Imparatorlugu bulunan Kutsal Ittifak devletleri (özellikle Venedik, Lehistan ve Rusya) arasinda imzalanmis olan bir baris antlasmasidir. Karlofça bugünkü Sirbistan'in sinirlari içinde yer alan (Almanca: Karlowitz, Sirbca: /Srijemski Karlovci adi ile anilan) küçük bir kasabadir. Antlasma 1683–1698 Osmanli-Kutsal Ittifak Savaslari'nin sonucunda imzalanmistir.


    • Osmanli-Kutsal Ittifak Savaslari

      Sultan II. Mustafa döneminde Osmanlilar Avusturya Imparatorlugu üzerine üç büyük sefer düzenlediler. Papa XI. Innocentius 1684'de Osmanli Devleti'ne karsi "Kutsal (Lig) Ittifak" adi altinda Avusturya, Lehistan ve Venedik'den olusan bir ittifak olusturdu ve 1686da bu ittifaka Rusya'da katildi. Avusturya'ya karsi Macaristan ve Erdel'de yapilan bir sira muharebeler yaninda Venedikliler, Mora ve Dalmaçya'ya, Lehistan ise Bogdan'a saldirmislardi. Uzun süren savaslar sonunda Osmanli Devleti yorgun düstü. Ayni dönemde Rusya'nin basina I. Petro geçmisti. I. Petro ordusunu modernize etmis, bogazlardan Akdeniz'e inme ve Karadeniz'e egemen olma çabalarina girismisti. 1695'deki saldirida basarisiz olmus, fakat bir yil sonra Azak Kalesi'ni ele geçirmisti (6 Agustos 1696). Ancak Osmanli Devleti, ordusunun 11 Eylül 1697'de Zenta Muharebesi'de ugradigi yenilgiyle ile bir anda savunmasiz kaldi. Özellikle Ingiliz ve Hollanda hükümetinin araya girmesi sonucu, Sultan II. Mustafa baris müzakerelerine razi oldu.


    • Müzakereler ve imzalanma

      Iki ay süren antlasmanin müzakerelerinde Osmanli Devletini Reis-ül Küttab Rami Mehmed Pasa ve Bastercüman Aleksandros Mavrokordatos temsil etti. Kutsal Ittifak ülkelerini temsil eden delegeler Avusturya Imparatorlugu için Kont Franz Ulrich Kinsky, Venedik Cumhuriyeti için Carlo Ruzzi, Lehistan Kralligi için Malaçowski ve Rus Çarligi için Prokopij Wosnitzin idi. Müzakerelere danisman olarak katilan Italyan asilli Luigi Ferdinando Marsigli ise antlasma imzalandiktan sonra 850 km uzunlukta bulunan yeni Osmanli-Avusturya sinirinin haritasinin çizilip tesbit edilmesi için kurulan komisyon baskanligini yapmistir.

      Müzakereler sirasinda, baris müzakereleri tarihinde ilk defa olarak, taraflar yuvarlak bir masa etrafinda toplandilar. Müzakerelerin yapildigi büyük çadirin 4 degisik girisi bulunmaktaydi ve böylece hiçbir taraf için çadira giris protokolünde öncelik saglanmamis oluyordu.

      26 Ocak 1699 günü imzalanan Karlofça Antlasmasi ile Banat ve Temesvar hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyligi Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaçya kiyilari Venediklilere birakildi. Ayrica barisin süresi 25 yil olarak belirlenirken, antlasmanin garantör devleti de Avusturya olmustur.



    • Sonuçlar

      Karlofça Antlasmasi Osmanli Devleti'nin batida büyük çapta toprak kaybettigi ilk antlasmadir. Karlofça Antlasmasi'ndan sonra Osmanli Devleti kaybettigi topraklari geri alma siyaseti izlemeye baslamistir. Böylece duraklama dönemi biterken, gerileme dönemi baslamistir.

      Avusturya'nin baris görüsmelerini kabul etmesinin baslica sebebi batida çikmasi önlenemez oldugu gayet açik olan savasti. Habsburg Hanedani'nin Ispanya kolundan olan Ispanya Krali II. Carlos fiziksel ve akilsal kusurlu idi ve çocuksuzdu. Ispanya kralligina varis olarak iki degisik hanedan temsilcisi bulunmaktaydi: Birisi Kutsal Roma Germen Imparatoru olan Habsburg hanedanindan I. Leopold digeri ise Bourbon Hanedani'ndan Fransa Krali XIV. Louis. Her ikisi de Ispanya Imparatorlari II. Felipe'nin torunu ve sonraki IV. Felipe'un damatlari olup her ikisinin de Ispanya tahti üzerindeki iddiasi ayni güçte idi. II. Carlos kendine varis olarak önce I. Leopold'u seçmisti ama sonra fikrini degistirip XIV. Louis'i varis yapmisti. Fransa ve Ispanya'nin birlesmesi ve (Ispanya'yi da idaresine geçiren) Fransa'nin Avrupa'nin ve Amerika ve Asya'da Ispanya kolonilerine sahip süper-güçlü ülkesi olarak ortaya çikmasi Avusturya'yi oldugu gibi diger birçok bati Avrupa ülkesini de korkutmaktaydi. Bu karmasik Ispanya veraseti sorunu bir Avrupa savasi ortaya çikarmasi bekleniyordu. Nitekim de Karlofça Antlasmasi'ndan 2 yil geçmeden beklenen oldu ve 1701-1714 döneminde 13 yil süren ve ilk büyük Avrupa savasi olan Ispanya Veraset Savaslari basladi. Karlofça'ya Ingiltere ve Hollanda'nin arabuluculuk yapmaya çok hevesli olmalari ve Avusturya'nin bu antlasmaya hemen razi olmasi hep bu beklenen savas nedeniyledi.



      Lale Devri


      Lâle Devri, Osmanli Devleti'nde, 1718 yilinda Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlasmasi ile baslayip, 1730 yilindaki Patrona Halil Isyani ile sona eren dönemdir. Bu dönemin padisahi III. Ahmet, sadrazami Nevsehirli Damat Ibrahim Pasa'dir. Zevk ve sefâ devri olarak bilinir. Adini, o dönemde Istanbul'da yetistirilen ve zamanla ünü dünyaya yayilan lale çiçeklerinden alir.Bu dönem gerileme dönemine dahil olmaktadir.


      Nedim, Lâle Devri'nin günlük hayatini ve Istanbul'un tasvirini asagidaki unutulmaz misralarla yapmistir:

      Bu sehri Istanbul kî, bî misl ü behâdir;

      Bir sengine yekpare Acem mülki fedadir.

      Bazari hüner madeni ilm ü ulemadir.

      Ince ve hassas bir ruha sahip olan Sultan III. Ahmet, sadrazam Damat Ibrahim Pasa ile uyum içerisinde çalismis, bu sirada yasanan Lâle Devri'nde sanata, edebiyata ve toplumsal hayata özgün bir anlayis getirilmisti. Sultan III. Ahmet, Topkapi Sarayi ile Yeni Câmii'de birer kütüphane, Ayasofya'da Bâb-i Humâyun'un karsisinda Türk sanat saheserlerinden sayilan Sultan Üçüncü Ahmet Çesmesi ve Istanbul'un su ihtiyacini karsilamak amaciyla da Deryayi Sim adli bir su bendi insa ettirmistir.

      Bunlardan baska Üsküdar Yeni Vâlide Câmii, Çorlulu Ali Pasa Medresesi, Damat Ibrahim Pasa Camii ve Külliyesi, Istanbul'da Yeni Postane arkasinda Daarül Hadis ve Sebil, Ortaköy Camii önündeki çesme, Üsküdar Semsi Pasa'da Hüsrev Aga Camii önündeki çesme ve Çubuklu Camii yanindaki Mesire Çesmesi gibi eserler yine bu dönemde yapilmistir.

      Dönemin belki de en gözde eseri olan Sâdâbâd, maalesef günümüze kadar gelememis, bize yikintidan fazla bir sey kalmamistir.

      Halkin büyük bir kismi zor durumdayken Istanbul'da bazi devlet büyüklerinin rahat bir yasam sürdürmeleri, eglenceye düskünlükleri huzursuzluklara sebep oluyordu. Iran savasi sirasinda Sultanin para karsiligi alinan kaleleri sattigi söylentisi üzerine halk sultanin sefere katilmasini istiyordu. III. Ahmet ve Sadrazam Damat Ibrahim Pasa göstermelik bir sefer alayi düzenlediler. Aksam olunca kayiklarla saraya geri dödüler. Bu durumun anlasilmasi bardagi tasiran son damla oldu. Patrona Halil isimli bir hamam tellaki bu durumdan memnun olmayan halki da yanina katarak isyan çikardi. Isyan sonucu Nevsehirli Damat Ibrahim Pasa idam edildi ve yakinlari öldürüldü. Padisah III. Ahmet tahttan indirildi ve yerine I. Mahmut getirildi. Devir teslim sirasinda III. Ahmet oglu I. Mahmuta o ünlü sözünü söyledi. "Devleti ehliyetsiz sadrazamlara teslim etme"


      1768-1774 Osmanli-Rus Savasi


      1768-1774 Osmanli-Rus Savasi Osmanlilarin yenik düsmesiyle sonuçlanmis bir savastir. Bu savasin sonucunda Ukrayna'nin güneyi, Kuzey Kafkaslar ve Kirim Rusya'nin eline geçmistir.


    • Savasin Nedenleri

      Savas ilk önce Lehistan'da kralla soylular arasinda çikan bir anlasmazlik yüzünden basladi. Rus Çariçesi II. Katerina Lehistan'i parçalamak amaciyla Lehistan'in içislerine karisiyordu. Krali soylulara karsi desteklemek amaciyla bölgeye Kazak Rus askerlerini gönderdi. Askerler Osmanli Devleti sinirlari içindeki Balta kentine girerek katliam yaptilar.Osmanli padisahi III. Mustafa bu durumu protesto ederek 25 Eylül 1768 tarihinde Rusya'ya savas açti. Lehistan'da krala karsi çikan soylular Osmanli Devleti'nin yaninda yer aldilar. Birlesik Krallik da Rus donanmasina danismanlar göndererek Rusya'nin yaninda yer aldi.


    • Savasin Oldugu Cepheler

      Savasin baslamasiyla Lehistan 3 büyük kuvvet (Prusya, Avusturya ve Rusya) tarafindan kiskaca alindi. Rus generali Aleksandr Suvorov Leh ordusunu 23 Mayis 1771 tarihinde Lanckorona'da, 23 Kasim 1771 tarihinde de Stolowice'de yendi. Böylece Lehistan'daki savas sona erdi. Kazandigi bu zaferlerle yildizi parlayan Suvorov Osmanli cephesine gönderildi.

      Kirim Hani Kirim Giray Subat 1769'da Güney Rusya'ya basarili akinlar yapti. Sadrazam Yaglikçizade Mehmed Emin Pasa 1 Mayis 1769’da ve sadrazam Moldovanci Ali Pasa 12 Agustos 1769’da iki basarili Hotin seferi yaptilar. Fakat Kirim Giray'in ölümünden sonra Rus ordulari Kirim'a girdiler. Yeniçerilerin artan basarisizliklari ve emre karsi çikmalari gibi nedenlerle Ruslar Eflak ve Bogdan'a girdiler. 21 Eylül 1769 tarihinde de Hotin'i ele geçirdiler. Ruslar Osmanli Devletini içten çökertmek için Mora Yarimadasindaki Rumlar arasinda ayaklanma çikarttilar. Kaptan-i Derya Mandalzade Hüsameddin Pasa 9 Nisan 1770 tarihinde Mora Yarimadasina bir çikartma yaparak bu ayaklanmayi bastirdi.

      Ancak Osmanlilarin Balkanlarda Rusya karsisindaki yenilgileri devam etti. Rus kumandani Petro Rumyantsev 7 Temmuz 1770'de Prut nehrinin bir kolu olan Larga nehri boylarinda Kartal ovasinda yapilan bir savasta Osmanli yeniçerileri ve Kirim tatarlari büyük bir yenilgiye ugratti. Rus birlikleri Ismail, Akkerman, Bender kalelerini ellerine geçirdiler.


       Osmanlı İmparatorluğu,


      Ayrica Çariçe II. Katerina Aleksey Grigoryeviç Orlov komutasindaki Rus donanmasini Baltik Denizi'nden Akdeniz'e gönderdi. Ilk defa Akdeniz'e savasa giren Rus donanmasi Izmir yakinlarinda Çesme burnu ile Sakiz adasi arasinda Osmanli donanmasiyla savasa tutustu. 5-7 Temmuz 1770 tarihleri arasinda yapilan bu savasta Rus donanmasi Osmanlilari büyük bir yenilgiye ugratti. Bu olaydan sonra Rus donanmasi 1770 -1774 yillari arasinda 5 yil daha Ege Denizi'nde kaldi. Bilinmeyen nedenlerle 2 Kasim 1772 ve 9 -10 Haziran 1774 tarihlerinde iki kez daha Çesme Limani'na gelerek kaleyi ve sehri tekrar topa tuttu.

      Osmanli ordulari 2 Agustos 1771’de Özi (Kirim), 12 Eylül 1771’de Yerköy (Bogdan), 29 Haziran 1773’te Silistre (Bogdan), 20 Ekim 1773’te Varna'da bazi zaferler kazanildilar. Ancak 1774 yilinda Rumyantsev'in komutasi altinda tekrar saldiriyla geçen Rus ordusu Tuna nehrini geçerek Sumnu'ya dogru ilerlemege basladi. Bu sirada Osmanli tahti el degistirmis, III. Mustafa'nin yerine kardesi I. Abdülhamit geçmisti. Sadrazam Muhsinzade Mehmed Pasa Rus ordusunu karsilamak üzere yeniçeri Agasi Yegen Mehmed Pasa kumandasinda gönderdigi bir ordu Kozluca’da Rumyantsev'in ordusuna yenildi. Rumyantsev bu basaridan sonra Sumnu'ya kadar ilerledi.



    • Savasin Sonuçlanmasi

      21 Temmuz 1774 tarihinde tahta yeni geçmis olan Osmanli padisahi I. Abdülhamit Küçük Kaynarca Antlasmasini imzalayarak savasa son verdi. Bu antlasmayla Kirim'a bagimsizligi verildi. Ama Rusya'nin asil amaci bagimsiz olan Kirim'i kisa bir süre sonra topraklarina katmakti. 9 yil sonra 1783 yilinda Rusya Kirim'i resmen kendine bagladi. Kisa bir süre sonra da Ruslarla Osmanlilar arasinda tekrar savas çikti.


      Küçük Kaynarca Antlasmasi


      Küçük Kaynarca Antlasmasi Osmanli Devleti ile Rusya arasinda, 1768-1774 Osmanli-Rus Savasina son veren ve Osmanli Devletinde önemli toprak kayiplarina yol açan antlasmadir. Güney Dobruca’daki Küçük Kaynarca kasabasinda imzalandigindan bu adi almistir.


    • 1768-1774 Osmanli-Rus Savasi

      Osmanli ordusunun, 1773’te Ruslara karsi kazandigi Rusçuk, Silistre ve Varna zaferlerinin intikamini isteyen Çariçe II. Katerina, Tuna ordusunu takviye etmisti. Baskumandan Maresal Petro Rumyantsev, Osmanli ordusunu, merkezinde muhasara için Sumnu’ya dogru hareket etti. Bu sirada rahatsiz olan Vezîr-i âzam ve Serdâr-i ekrem Muhsinzade Mehmed Pasa, düsmani karsilamak üzere Yeniçeri Agasi Yegen Mehmed Pasa kumandasinda bir kuvvet sevk ettiyse de, bu kuvvetler Kozluca’da maglup oldu. Rumyantsev’in, bu basaridan sonra Sumnu önlerine gelip Varna yolunu kesmek suretiyle, Osmanli ordusunu iâse ve mühimmattan mahrum etmesi, askerin dagilmasina yol açti ve orduda on iki bin kisi kaldi. Yanindaki az sayidaki kuvvetle mukavemet etmenin bir fayda saglamayacagini anlayan Serdâr-i ekrem mütareke istemek zorunda kaldi. Sadrazam kethüdâsi Ahmed Resmî Efendi, nisanci rütbesi ile birinci, Reîsül-küttab Ibrâhim Münib Efendi de ikinci murahhas tayin olunarak, 12 Temmuz 1774’te Sumnu’dan hareketle Balya Bogazina yakin Küçük Kaynarca kasabasina geldiler. Ruslar tarafinin murahhasi,General Nikolay Repnin idi. Maresal Rumyantsev mütareke kabul etmeyerek birinci sulh müzâkeresinde esaslari iki tarafça kabul edilmis olan esaslara göre derhal sulh akdini istediginden, mecburen teklif kabul olunup, iki günde ve iki celsede antlasma imzalandi.

      Rus baskumandani, sulh görüsmesi yapabilmek için baslangiçta Kilburun, Kerç ve Yenikalenin Ruslara terkini sart koydu. Osmanli murahhaslari, bütün firsatlarin elden çikmasi ve kendilerine zaman verilmemesi üzerine, Rus isteklerini çaresiz kabul ettiler.


       Osmanlı İmparatorluğu,



    • Antlasmanin kosullari

      17 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan ve henüz tahta yeni çikan I. Abdülhamit tarafindan tasdik edilen, yirmi sekiz maddelik bu antlasmaya göre;


    • Kirim Hanligi'yla Kuban ve Bucak Tatarlari siyâsî bakimdan müstakil olup, ancak dînî islerinde Hilafet makamina tâbi olacaklardir.
    • Kilburun, Kerç, Yenikale ve Azak Kalesi'yle Dinyeper (Özi) ve Bug (Aksu) nehirleri arasindaki arazi, Rusya’ya terk edilmis ve Aksu hudut kabul edilmistir.
    • Ruslar tarafindan isgal edilen Besarabya, Eflak, Bogdan ve Gürcistan ülkeleriyle Akdeniz adalari Osmanlilara iade olunacaktir.
    • Rus ordusu, Bulgaristan’da Tuna’nin sag sahilinden, bir ay içinde sol sahiline çekilecektir.
    • Babiali, Imparatorlukta Hristiyan diniyle kiliselerini, daimî surette himaye edecektir.
    • Rus sefirlerinin, Eflâk ve Bogdan vaziyetleri hakkindaki müracaatlari dikkate alinacaktir. (Bu madde mucibince memleketin islerinde Rus müdahalesine devamli açik kapi birakilmis oluyordu.)
    • Rus ticaret gemileri, Karadeniz’le Akdeniz’de hareket serbestisine sahip olacak ve istedikleri zaman bogazlardan geçebilecekler ve Osmanli limanlarinda kalabileceklerdi. Böylelikle Karadeniz bir Türk gölü olmaktan çikti.
    • Ruslar Istanbul'da elçilik bulundurabilecek ve Balkanlarda konsolosluk bulundurabileceklerdi. Bu da Ruslarin Panslavizm politikasina zemin hazirlamistir.
    • Ingiltere ile Fransa'ya verilen kapitülasyonlar, Rusya’ya da aynen taninacaktir.
    • Osmanli Devleti, savas tazminati olarak, üç senede ve üç taksitte, Rusya’ya on bes bin kese akça verecektir. Osmanli Devleti tarihinde ilk defa savas tazminati ödemistir.
    • Orta Kuzey Kafkasya'da Osmanli Devleti ile Rusya arasinda tarafsiz bir bölge olan Kabartay ya da Kabardiya, Rusya'ya ilhak edildi.

    • Antlasmanin sonuçlari

      Osmanli Devleti, arazi itibariyle fazla kayba ugramamakla beraber, Ruslarin Eflak ve Bogdan’a karismalari, istedikleri yerlerde konsolosluk açabilmeleri ve Ortodokslarin hâmisi sifatini takinmalari gibi maddeler sebebiyle, zayif anlarinda, devamli olarak bu devletin saldirilarina mâruz kalmistir.

      Ayrica bu antlasmayla Kirim'a özerklik verilmesi Rusya'nin sonradan Kirim'i egemenligi altina almasi için bir atlama tasi olusturmustur. Nitekim Rusya bu antlasmanin imzalanmasindan 9 yil sonra Kirim'i topraklarina katmistir.
      Küçük Kaynarca Antlasmasi ile Osmanli Devleti;


    • Dünyanin sayili devletlerinden biri olma özelligini yitirmistir.
    • Uluslararasi sayginligini kaybetmistir.
    • Yüzyilin en agir antlasmasini imzalamistir.
    • Karadeniz'de yüzyillardir devam eden egemenligini kaybetmistir.

      Nizam-i Cedid


      Nizam-i Cedid, Osmanli Devleti'nde III.Selim tarafindan kurulan düzenli ordudur. Yeni Düzen anlamina gelir. Yerine kuruldugu Yeniçeri ocaginin çikardigi Kabakçi Mustafa Isyani sonucu ortadan kaldirilmistir.

    • Nizam-i Cedid Kavrami

      Yeni Düzen anlamini tasiyan Nizam-i Cedid deyimi, Osmanli Devleti'nin gerileme devrinde, askerin islah ve yenilestirilmesine karsilik gelir. III. Selim'den önce Nizam-i Cedid kavraminin kullanildigi görülmektedir.

      1689-1691 yillari arasinda sadrazamlik yapan Köprülü Fazil Mustafa Pasa döneminde, Hristiyanlarin, Musevi ve Kiptilerin cizyelerinin tek elden toplanmasi, Cizye Kalemi'ne kayit ve tescil edilerek, hem tahsilatin emektar ve mutemet cizyedarlar tarafindan icrasi, hem de devlete fazla irad temini için yapilan yenilige Nizam-i Cedid Tertibi denmistir.

      1717 yilinda Istanbul'a gelen Fransiz subayi De Rochefort'un, sadaret kayslahat projesinin tercümesinde, yapilacak askeri yenilige Nizam-i Cedid denmistir.

      Eski usül ve teskilati ifade eden Nizam-i Kadim'e mukabil,ileri bir düzen kurma faaliyetini ifade için kullanilan Nizam-i Cedid tabiri ise III. Selim zamaninda yayginlasmistir. III. Selim'in 1790 Zistovi ve 1792 Yas antlasmalariyla Avusturya ve Rusya ile harbe son verdikten sonra, devleti düstügü zorluktan kurtarmak için yapmayi kararlastirdigi harekat da Nizam-i Cedid adiyla anilir.

      Nizam-i Cedid'i iki anlamda inceleyebiliriz;


    • Dar Anlam: Avrupa usülünde yetistirilmek istenen talimli asker
    • Genis Anlam: Yeniçeriligi kaldirmak veya hiç degilse faydalanabilecek sekle getirmek, Avrupa talim usülünü yeni kurulan askeri kuvvetin baskisi ile kabul ettirmek, ulemanin çagdisi düsüncesine karsi koyup nüfuzlarini kirmak, Osmanli Devleti'ni Avrupa'nin ilim, sanat, ticaret, ziraat, teknik ve sanayide yaptigi ilerlemelere ortak etmek için gelisen yenilik hareketlerinin bütünü.

      III. Selim, Zistovi ve Yas Antlasmalari'ndan sonra, pek çok islahat yapmaya karar vermisti. Ise baslamadan önce, devlet adamlarinin bu konudaki fikirlerini ögrenmek istedi. Böylece hem onlarin devlete ait düsüncelerini ve askeri islahat hakkindaki görüslerini ögrenmek imkâni bulacak, hem de istihdam edecegi ekibin bilgi derecesini ve kabiliyetini ögrenip, onlari faydali olabilecekleri sahalarda çalistiracakti.


      Layiha veren devlet adamlarini, ayrildiklari gruplara göre söyle isimlendirebiliriz:

    • Kanuni devrindeki kanun ve nizamlara dönüldügü takdirde, ordunun düzenlenecegine inanan ve kendilerine muhafazakar diyebilecegimiz grup
    • Avrupa savas usüllerini ve talimlerini, "eski kanun ve nizamdir" diye kabul ettirmek isteyen, kendilerine telifçi diyebilecegimiz grup
    • Yeniçerilerin asla islah edilemeyecegine inanarak, yeni bir askeri ordu kurulmasini savunan ve kendilerine "inkilapçilar" diyebilecegimiz grup.

    • Nizam-i Cedid Ekibi

      Yeni bir ocagin kurulmasina karar verilmesinin en mühim sebebi, yeniçerilerin islah edilmesinin çok zor olmasiydi. Bu islahat düsüncesini benimseyen III. Selim henüz tahta çiktigi siralarda bu düsünceyi benimsemis olan, açik fikirli ve yenilikçi taraftar bir ekibi toplantiya çagirdi. Bu ekibin basina da Rumeli Kazaskeri Ismail Pasazade Esseyid Ibrahim Ismet Bey'i getirdi.

      Yayla Imami Risalesi'ne göre, Nizam-i Cedid programi 72 maddeden olusmustur. Osmanli Devleti bu islahati yaparken Fransa'dan yardim istemis, 1796 yilinda konuyla ilgili olarak top, humbara dökümcüsü, top kundagi ve tüfenkçi isçileri gelmisti. Ayrica, bir süre sonra Fransa'dan General Menand baskanliginda ve amele basi Bamilo ilen gelen heyetle birlikte Prusya'dan da subay ve danismanlar geldi. Bunlardan Albay Von Goetze, 1798'de III. Selim'in istegi üzerine Osmanli kara birliklerinde incelemelerde bulundu.


       Osmanlı İmparatorluğu,


    • Nizam-i Cedid Ordusu

      III. Selim'in topladigi bir mecliste, Sultan Süleyman devrindeki düzene dönülürse islerin kolaylasacagi fikri taraftar bulunca, ilk önce ocaga haftalik belli düzende talim yapilmasi fikri sorulmus ancak ocak agalarindan olumsuz yanit alinmistir. Bunu üzerine Nizam-i Cedid ordusunun kurulmasina karar verilmistir. Yeniçerilerin tepkisini çekmemek için ise Bostanci Ocagi'na bagli Bostanci Tüfenkçisi adi altinda kurulmustur.

      Ilk kisla Cezayirli Gazi Hasan Pasa'ya ait olan Levend Çiftligi'nde kurulmus, daha sonra artan destekle beraber önce Üsküdar'da daha sonra da Üsküdar merkez olmak üzere Anadolu'da ortalar kurulmustur. Bugünkü Selimiye Kislasi'nin temellerinin atildigi Üsküdar Kislasi'na bagli olan Anadolu'daki ortalar söyleydi:Ankara Ortasi, Bolu Ortasi, Kayseri Ortasi, Kastamonu Ortasi, Kütahya Ortasi, Kirsehir Ortasi, Amasya Ortasi, Sivas Ortasi, Aydin Ortasi, Çankiri Ortasi, Çorum Ortasi,Aksaray Ortasi, Mentese Ortasi, Seydisehir Ortasi, Nigde Ortasi, Hamid Ortasi, Manisa Ortasi, Içel Ortasi ve Karaman Süvari Ortasi.

      Bu ortalarin kurulmasiyla beraber Nizam-i Cedid Ordusu'nun mevcudu 230.000'e yaklasmistir. Askerler 25 yasini geçmemis, yigit, asil, ve temiz ailelerden seçilir; bunlara önce usul ve erkan ögretilirdi. Ocakta her bir üye arasinda kefalet sistemi gelistirilmisti; böylece firarlar engelleniyordu.


    • Dagilma (1792 - 1922)

      Bu dönem 1792 Yas Antlasmasi ile baslayip 1922 de Osmanli Devleti'nin yikilisina kadar devam eden dönemdir. Osmanli Devleti Avrupali devletlerin kendi aralarindaki çikar çatismalarindan yararlanip denge politikasi izleyerek varligini korumaya çalismistir.

      Osmanli Avrupa'da çikan isyanlar ve uzun süren Rus savaslari ile iyice yipranmis ve devlet yönetiminde islahata yönelik çalismalar yapilmis ise de pek basarili olunamamistir.



      Ayastefanos Antlasmasi


      Ayastefanos Antlasmasi, 93 Harbi (1877-1878 Osmanli-Rus Savasi) sonunda imzalanan baris antlasmasidir.

      93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanli-Rus Savasi, Osmanli Devletinin yenilgisiyle sonuçlandi. Rus ordusu, batidan Yesilköy'e (eski adi Ayastefanos), dogudan Erzurum’a kadar geldiler. Osmanli Devleti, baris istedi. Rus ordulari baskomutani Nikolay, baris esaslarinin mütarekeyle birlikte görüsülmesi sartiyla bu istegi kabul etti ve 3 Mart 1878’de Istanbul'un Yesilköy semtinde agir kosullar içeren bu antlasma imzalandi. Buna göre;


    • Osmanli Devleti'ne bagli bir Bulgaristan Prensligi kurulacak, Prensligin sinirlari Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan Arnavutluk'a uzanacak
    • Bosna-Hersek'e iç islerinde bagimsizlik verilecek.
    • Sirbistan, Karadag ve Romanya tam bagimsizlik kazanacak ve sinirlari genisletilecek.
    • Kars, Ardahan, Batum ve Dogubeyazit Rusya'ya verilecek.
    • Teselya Yunanistan'a birakilacak.
    • Girit ve Ermenistan'da islahat yapilacak.
    • Osmanli Devleti Rusya'ya 30 bin ruble savas tazminati ödeyecekti.

      Ancak bu antlasma ile Ruslarin bölgede tamamen hakim bir konuma gelmeleri Batili devletleri telaslandirdi. Zira Ruslarin, Bulgaristan yolu ile sicak denizlere inmeleri, Ingilizlerin Hindistan siyasetine ve Avusturya’nin Bosna-Hersek’i ilhakina set çekmis olacakti. Osmanlilar bu tepkilerden yararlanarak Kibris’in idaresini Ingiltere’ye birakmak kosuluyla Berlin’de yeni bir antlasma (Berlin Antlasmasi) zemini elde etmeye basardilar. Ayastefanos’un feci sartlarini hafifleten bu antlasma ile Osmanli Devleti'nin Balkanlardaki hayati, bir müddet uzadi. Bu antlasma Osmanli Devrinde Sevr Antlasmasi gibi kâgit üzerinde kalan bir antlasmadir.


      Berlin Antlasmasi


      Berlin Antlasmasi, Osmanli Imparatorlugu, Çarlik Rusyasi, Ingiltere, Almanya, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu, Italya ve Fransa arasinda 13 Temmuz 1878'de Berlin'de imzalanan baris antlasmasidir.

      Antlasmanin Sebepleri ve Sekli

      93 Harbi'nin ardindan Osmanli ile Rusya arasinda, 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos Antlasmasi imzalanmisti. Bu antlasmanin sartlari Osmanli Devleti açisindan son derece agir olmaktaydi ve Rusya'yi da Balkanlar'da tek güç haline getiriyordu. Nitekim bu durum Avrupa'nin diger büyük devletlerini rahatsiz etmekteydi.

      Ayni dönemde Sultan II. Abdülhamid Han, Ingiltere'yi Rusya'ya karsi kiskirtmaktaydi. Osmanli Devleti savasta yenilmis ve antlasmak zorunda kalmisti ancak yapilan antlasma devletin çöküsünü getirebilecek agirliktaydi. II. Abdülhamid de çareyi Avrupa devletlerini Rusya'ya karsi kullanarak durumu hafifletmekte aramaktaydi. Sonuçta Ingiltere, Rusya'nin, Orta Dogudaki Ingiliz menfaatlerini tehdit edecegine, ilik sulara inip kendisiyle rekabete baslayacagina inanmisti. Diger Avrupa devletleri ile Rusya üzerinde kurdugu yogun baski sonucunda Rusya, antlasmanin yeniden gözden geçirilmesine razi oldu.

      13 Haziran 1878'de Almanya Imparatorluk Sansölyesi Prens Bismark'in baskanliginda Berlin'de,Osmanli, Rusya, Ingiltere, Almanya, Fransa, Avusturya-Macaristan ve Italya'nin katilimiyla bir kongre toplandi. Osmanli Devleti'ni temsilen Hariciye Naziri Karatodori Pasa, Müsir Mehmet Ali Pasa ve Berlin büyük elçisi Sadullah Bey (Pasa) gönderilmiis, diger devletleri de basbakanlar ve dis isleri bakanlari temsil etmekteydi.


      Antlasma Sonuçlari

      Osmanli Devleti kendisine tabi olan Sirbistan, Bulgaristan, Romanya ve Karadag'in kendi baslarina birer prenslik olmalarini kabul etmistir. Dogu Rumeli vilayeti kurulmus ve Osmanli Devleti'ne bagli ancak çesitli imtiyazlara sahip olmuslardir. Toprak paylasimi ise asagidaki gibidir;


    • Bosna-Hersek imtiyazli vilayet haline gelmistir.
    • Kibris Sancagi Ingiltere'ye kiralandi.
    • Nis Sancagi Sirbistan'a birakildi.
    • Teselya Sancagi Yunanistan'a(1881) birakildi.
    • Kars, Batum, Artvin ve Ardahan sancaklari Rusya'ya birakildi.
    • Dobruca Sancagi Romanya'ya birakildi.
    • Bunlarin disinda birkaç kaza Karadag'a birakildi.
    • Van'in dogusundaki Kotur yöresi Iran'a verildi.

      Ayrica kongre döneminde Fransa'nin yaptigi kulis çalismalari sonucunda, antlasma maddelerinde olmadigi halde 3 yil sonra Tunus Prensligi Fransizlarca isgal edilmis ve gerekçe olarak Berlin Antlasmasi gösterilmistir. Berlin antlasmasi'ndan sonra Ingiltere, Fransa ve Rusya Osmanlilara baski altina alma politikasina devam etti.

      Kazançlar

      Girit, Dogu Beyazit ve Eleskirt Osmanli Devleti'ne birakildi.


      Azinliklar konusu

      Osmanli Devleti, Vilayat-i Sitte denilen Dogu Anadolu'da ki illerde Ermeniler lehine islahat yapacakti.Ancak yasalar geregi Ermenierin nüfuslari yetmedigi için ayri bir beylik kuramadiar.Benzer islahatlar Makedonya vilayetinde de gerçeklestirilecekti.

      (Bu iki madde hiçbir zaman uygulanmamistir. II. Abdülhamid, büyük devletlerin çekismelerinden faydalanarak bu maddelerin uygulanmasini asla tatbik etmemistir.)

      1806-1812 Osmanli-Rus Savasi


      1806-1812 Osmanli-Rus Savasi, Osmanli Devleti ile Rusya arasinda birçok cephelerde savasilmis bir savastir. Napolyon Bonapart'in önderligi altindaki Fransa'nin Avrupa'da baslattigi savaslarin (Napolyon savaslari) arka planinda yer aldi.

      Osmanli padisahi III. Selim'in saltanati döneminde 1792-1805 yillari arasinda Osmanli Devleti ve Rusya baris içinde yasamislardi. Hatta Osmanli Devleti Misir'i isgal eden Fransa'ya karsi Ingiltere ve Rusya'yla isbirligi yapti. 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlilar Ruslarla yeni bir dostluk antlasmasi imzaladilar. Ancak bu antlasmanin imzasindan kisa bir süre sonra Osmanli Devleti ve Rusya arasinda yeni bir anlasmazlik çikti. Rusya Osmanlilarin Rus yanlisi Eflak ve Bogdan beylerini görevden almasindan hosnut degildi. 40.000 civarinda Rus askeri Eflak ve Bogdan'a girdi. III. Selim 22 Aralik 1805 tarihinde bogazlari kapatti ve Rusya'ya savas ilan etti. Rus donanmasi Osmanli donanmasini 11 Mayis 1807 tarihinde Çanakkale bogazi civarinda 19-29 Haziran 1807 tarihleri arasinda da Limni adasi yakininda civarinda yendi.

      Bu arada 29 Mayis 1807 tarihinde Kabakçi Mustafa isyani sonucu III. Selim Osmanli tahtindan indirilmis ve yerine IV. Mustafa tahta geçmisti. IV. Mustafa'nin saltanati boyunca Osmanli sarayinda büyük bir kargasa yasandi. Yeniçeriler saraya hakim oldular. 28 Temmuz 1808 yilinda taht tekrar el degistirdi. IV. Mustafa'nin yerine II. Mahmut geçti. Osmanlilar Ingiltere ile 1809'da bir antlasma yaparak Ruslarla savasa devam karari aldilar. Ruslarin Fransa ile olan sorunlari, Osmanli Devleti ordularinin yillarca süren savastan yorgun düsmesi yüzünden iki devlet de baris imzalamaya mecbur kaldilar.

      28 Eylül 1812 tarihinde imzalanan Bükres Antlasmasi ile Rusya, Eflak ve Bogdan'dan çekilecek, Besarabya bölgesi ise Ruslara birakilacakti. Osmanlilar Bosna ve Eflak'dan 2 yil vergi almayacak, Sirplar kendi içlerinde serbest kalacakti. Tuna nehrinde hem Osmanli hem de Rus gemileri serbestçe dolasabilecekti. Prut ve Tuna nehirlerinin sol sahilleri iki ülke arasinda sinir kabul edilecekti.

      Ayrica,Kuban Irmagi agzindan güneyde Bzib (Psib) Irmagi agzina degin uzanan Çerkesya kiyilarinin denetimi,Anapa Kalesi ile birlikte Osmanlilara geri verildi.Buna karsilik Bzib ve Rioni Irmaklari (Poti) arasindaki Karadeniz kiyilari ve Gürcü topraklari Ruslara birakildi.


      Bükres Antlasmasi


      Bükres Antlasmasi 28 Mayis 1812 tarihinde Osmanli Devleti ve Rusya arasinda bugünkü Romanya'nin Bükres sehrinde imzalanmis bir baris antlasmasidir. 1806-1812 Osmanli-Rus Savasi'ni sona erdirmistir.

      Sultan II. Mahmut 1808 yilinda tahta geçtigi zaman, Osmanli Devleti ile Rusya arasinda 1806 yilinda baslamis olan savas devam etmekteydi. Büyük Britanya ve Kuzey Irlanda Birlesik Kralligi ile 1809'da yapilan antlasma sonucu Rusya ile savasa devam karari alindi. Rusya'nin Fransa ile olan sorunlari, Osmanli Devleti ordularinin yillarca süren savastan yorgun düsmesi yüzünden iki devlet de 1812 yilinda baris imzalamaya mecbur kaldilar.

      28 Mayis 1812 tarihinde imzalanan Bükres Antlasmasinin bazi sartlari sunlardi:



    • Rusya, Eflak ve Bogdan'dan çekilecek, Besarabya bölgesi ise Ruslara birakilacak.
    • Osmanlilar Bosna ve Eflak'dan 2 yil vergi almayacak.
    • Sirplar kendi içlerinde serbest kalacak.
    • Tuna nehrinde hem Osmanli hem de Rus gemileri serbestçe dolasabilecek. Prut ve Tuna nehirlerinin sol sahilleri iki ülke arasinda sinir kabul edilecek.
    • Anapa kalesi ile birlikte, kuzeyde Kuban Irmagi agzindan güneyde Bzib Irmagi agzina degin uzanan Karadeniz kiyi kontrolu Osmanlilara, Bzib Irmagindan güneydeki Rion Irmagina degin Karadeniz kiyilarinin kontrolü de Ruslara birakildi.

      Antlasma Rus tarafinda kumandan Mihail Kutuzov tarafindan imzalandi ve Fransa Imparatoru I. Napolyon'un Rusya'ya saldirmasindan 1 gün önce Rus çari I. Aleksandr tarafindan onaylandi.


      Yunan Bagimsizlik Savasi


      Yunan Bagimsizlik Savasi (1821-1829) Yunan Devrimi olarak da adlandirilir.Osmanli Türkçesinde ise Yunan isyani.Kanli mücdelelerden sonra dönemin büyük güçlerinin destegiyle, Osmanli egemenligine karsi baslayan ayaklanma,Temmuz 1832 deki Treaty of Constantineople (1832) antlasmasiyla bagimsizlik garantilenmis ve Yunan Kralligi'nin dogusuyla sonuçlanmistir.Böylece Yunanlilar,Osmanli idaresi altindaki bagimsiz yüce güç olarak güvenligini tasdik edecek ilk halk idi. Bagimsizlik günü yildönümü,25 mart 1821 Yunanistan'da Ulusal tatil günüdür.

      Arka plan


      Rusya'nin daha çok geleneksel din baglarini kullanarak yürüttügü propagandalar özellikle yoksulluk ve topraksizligin ciddi boyutlara ulastigi Mora'da genis destek buldu.Osmanli karsiti varlikli Yunanlilarin yönlendirmesi altinda 1770'te baslayan ayaklanma, Rusya'dan yeterli yardim göremeyince Müslüman Arnavut birliklerince kisa sürede bastirildi. Ama baska cephelerde Rus ordulari karsisinda güç duruma düsen Osmanli Devleti'nin 1774'te imzaladigi Küçük Kaynarca Antlasmasi, Rusya'ya Rum Ortodokslarinin koruyuculugunu vererek yeni müdahalelere açik bir kapi birakti.

      Rusya'nin 1786'daki ayaklanma çagrilari, Mora'da gelismis olan güvensizlik nedeniyle yandas bulamadi ama baska bölgelerde sinirli ve etkisiz hareketler dogurdu. Bununla birlikte Fransiz Devrimi'nin ardindan Avrupa'da baslayan çatismalarin Balkanlar'a yansimasi, Yunanlilar arasinda milliyetçiligin canlanmasina elverisli bir ortam yaratti. Avrupa'daki liberal çevrelerin Yunan bagimsizligina gösterdigi sempati ve güçlü bir Yunan orta sinifinin ortaya çikisi milliyetçi harekete genis bir temel kazandirirken, Osmanli merkezi yönetiminin giderek zayiflamasi Yunan siyasi çevrelerine belirli bir hareket serbestligi kazandirdi.


      Çatismalar

      Ayni dönemde milliyetçi hareketi içinde siniflara ve bölgelere dayali farkli egilimler de belirmeye basladi.soylular ve Rusya'ya bagli güç odaklari disinda, din adamlarinin etkin olarak katildigi köylü hareketi ve adalardaki varlikli tüccarlarin destekledigi bagimsizlik hareketi de siyasi sahneye çikti. Bu farkli egilimleri biçimlendiren bir etken de büyük devletlerin Yunan milliyetçilerini yanlarina çekme girisimleriydi. Rusya'daki tüccarlarca 1814'te kurulan Filiki Eterya adli örgüt, Rus ordusunda subay olan Aleksandros Ipsilantis'in önderliginde silahli bir ayaklanma hazirligina yöneldi. Venedik yönetiminin ardindan birkaç kez el degistirdikten sonra Ingiliz korumasina girmis olan Ion Adalari da anakaradaki siyasi örgütlenmenin bir siginagi durumuna geldi. Balkanlar'daki Rus nüfuzundan rahatsizlik duyan Avusturya doguya yayilma politikasinin bir parçasi olarak Yunan milliyetçiligine destek veren bir baska güç konumuna girdi. Yunanlilarin bagimsiz bir devlet kurma hedefiyle ayaklanmasini saglayan asil etken ise, bölgede fiili bir özerkilk elde etmis olan Tepedelenli Ali Pasa ile Osmanli kuvvetleri arasinda Mart 1820'de baslayan çatisma oldu.Yunan ayaklanmasina Arnavut komutanlar ve Arnavut Kleftler önderlik edip osmanliya karsi savasmistir.Theodoros Kolokotronis,Georgios Karaiskakis,Markos Botzaris gibi ayaklanma kahramanlari Arnavut kökenlidir.Bagimsizlik ayaklanmasinin 100 kahramanindan 90 tanesi Arnavuttur.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Bu çatisma sürerken 1821 ilkbaharinda Mora'da patlak veren Yunan ayaklanmasi kisa sürede Orta Yunanistan ve Girit'e de siçradi. Ayaklanmacilarin önemli mevziler elde ettiler. Ele geçirilen yerlerde Türklere karsi kitselel katliamlar yapildi. Tripolis sehrinde 30.000, Navarin'de de 3.000 Türk, kadin-çocuk ve erkek- katledildi. Isyancilarin sagladigi ilerleme, 1822 yazinda Osmanli kuvvetlerinin karsi saldirisiyla durdu. Tesalya ve Makedonya Osmanli denetimine girerken, Yunanlilar arasinda bas gösteren iç çekismelerle basini Theodoros Kolokotronis ile Georgios Kunturiotis ve Aleksandros Mavrokordatos'un çektigi iki ayri merkez ortaya çikti. Bu çatismaya karsin Osmanli Devleti'ne karsi sürdürülen direnis, Misir valisi Kavalali Mehmet Ali Pasa 'nin oglu Ibrahim Pasa'nin komutasindaki ordunun Mora'ya çikmasi ve Dramali Mahmut Pasa komutasinda Osmanli askerlerinin kuzeyden gelerek Mora'ya yerlesmesiyle kirilmaya yüz tuttu. Ama duruma müdahale eden Ingiltere, Fransa ve Rusya Ekim 1827'de Navarin Deniz Savasi'nda Osmanli-Misir donanmasini yok edince denge yeniden Yunan ayaklanmacilarin lehine döndü. Yunan kuvvetleri Ingiliz ve Fransiz askeri destegiyle anakarainin iki yaninda kuzeye dogru yayilmaya basladi. Bu sirada Osmanli Devleti'ne savas açan Rusya'nin baskisiyla Eylül 1829'da imzalanan Edirne Antlasmasi, Yunanistan'in bagimsizligini resmen taninmasini getirdi.

      Sonuç

      Geçmiste Rusya'nin disislerinde önemli rol oynamis ve Avrupa'da taninmis bir kisi olarak Nisan 1827'de Yunanistan'in geçici devlet baskanligina seçilmis olan Kont Ioannis Kapodistrias, Ocak 1828'de Yunanistan'a geçtikten sonra Rusya'ya yakin güçlü bir merkezi yönetim kurmaya yöneldi. Bagimsizlik mücadelesinde öne çimis ailelerin düsmanligini çeken Kapodistrias'in Ekim 1831'de öldürülmesini izleyen karisikliklar ancak büyük devletlerin müdahalesiyle sona erdirilebildi. Mayis 1832'de Londra'da varilan antlasma uyarinca Ingiltere, Fransa ve Rusya'nin korumasi altinda, kuzey siniri Arta-Volos hattini izleyen ve Girit ile Samos disinda bazi Ege Adalarini da içine alan bagimsiz bir krallik olusturulmasi benimsendi. Ayni antlasmayla Bavyera krali I. Ludwig'in oglu Otto'nun I. Otho adiyla Yunan tahtina geçmesi kararlastirildi.

      1828-1829 Osmanli-Rus Savasi


      1828-1829 Osmanli-Rus Savasi Navarin Deniz Savasi'ni takiben Rusya'nin Yunanlilarin bagimsizligini desteklemesi yüzünden çikmis bir savastir.

      Osmanli padisahi II. Mahmut 20 Ekim 1827 tarihinde Ingiliz, Fransiz ve Rus donanmalarinin Navarin'de Osmanli-Misir donanmalarini yakmalarini protesto etmek için Rusya'yla yapilmis olan Akkerman Sözlesmesini iptal etti ve Çanakkale Bogazini Rus gemilerine kapadi. Bunun üzerine baslayan savasin ilk aylarinda Rus komutani Petro Wittgenstein Osmanli topragi olan Eflak'a girerek Bükres'i ele geçirdi. Rus çari I. Nikolay da Tuna nehrini geçerek Dobruca'ya yürüdü. Sumnu, Varna ve Silistre kalelerini kusatti.

      Karadeniz filolarinin destegiyle Varna kalesine saldiran Ruslar 29 Eylül'de Varna'yi teslim aldilar. Ancak Sumnu kalesini uzun süren bir kusatmaya ragmen Osmanlilarin büyük bir cesaretle yaptiklari savunma sonucu ele geçiremediler. Her iki taraf ta açlik ve hastalik sonucu çok sayida kayiplar verdi. Kisin yaklasmasi dolayisiyla Ruslar kendilerine ait olan Besarabya'ya geri çekildiler.


       Osmanlı İmparatorluğu,


      7 Mayis 1829'da Rus ordusu 60.000 askerle tekrar saldiriya geçerek Silistre'yi kusatti. II. Mahmut 40.000 kisilik bir orduyu Varna'nin yardimina gönderdi. Ancak bu ordu Ruslara yenik düstü. 19 Haziran'da Silistre de Ruslara teslim oldu. Bu arada Kafkas cephesinde Ivan Paskeviç komutasindaki Rus ordusu Ahiska,Ardahan,Posof, Erivan, Kars ve 27 Haziran 1829'da Erzurum'u ele geçirdi. 2 Temmuz'da 25.000 askerlik bir Rus ordusu Balkanlari boydan boya geçerek Burgaz'i ve Sliven'i teslim aldilar. 28 Agustos'ta Edirne'ye kadar ilerleyen Rus ordusu Istanbul'un sadece 68 kilometre uzagina ulasti. Padisah II. Mahmut 14 Eylül 1829'de Ruslarin bu ilerlemesini durdurmak için kosullari çok agir olan Edirne Antlasmasini imzalamak zorunda kaldi.

      Tanzimat Fermani


      3 Kasim 1839'da okunan Tanzimat Fermani, Türk tarihinde demokratiklesmenin ilk somut adimidir. Abdülmecit döneminde Hariciye Naziri Mustafa Resit Pasa tarafindan okunmustur. (Gülhane Parki'nda okunmasi nedeniyle) Gülhane Hatt-i Hümayunu veya Tanzimat-i Hayriye de denir.

      Tanzimat Fermaninin Ilan Nedenleri


    • Misir Valisi Mehmet Ali Pasa meselesinde Avrupa'nin destegini almak,
    • Avrupa'nin Osmanli iç islerine karismasini önlemek,
    • Fransiz Ihtilali'nin milliyetçilik etkisini azaltmak,
    • Gayrimüslimleri devlete baglamak.

      Bu fermanla devlet kendisini yenilemesi gerektigini söylemistir. Fermanda yer alan baslica konular:

    • Tüm vatandaslarin can, mal ve namus güvenliginin saglanmasi,
    • Yargilamada açiklik, (hiç kimse yargilanmadan idam edilemeyecek (hukuk devleti özelligini yansitir)
    • Vergide adalet,
    • Erkeklere dört yil mecburi askerlik,
    • Rüsvetin ortadan kaldirilmasi,
    • Herkesin mal ve mülküne sahip olmasi, bunu miras olarak birakabilmesi.(Özel mülkiyet güvence altina alindi. Müsadere kaldirildi)

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Bu ferman sayesinde padisahlarin yetkileri meclislere ya da kisilere devredilmistir. Buradaki amaç, iktidari saraydan alip bürokrasiye vermek ve devlet yönetiminde merkezîlesmeyi saglamakti. Fermanda verilen bütün sözlerin tamamen yerine getirilememesine ragmen bu çabalar, çagdaslasmaya ve cumhuriyet fikrine önayak olmustur.

      Tanzimat Fermani'nin okunmasindan I. Mesrutiyet'in ilanina kadar geçen dönem, Osmanli tarihinde Tanzimat Dönemi olarak anilir.


      Kirim Savasi


      Kirim Savasi, 4 Ekim 1853 - 30 Mart 1856 tarihleri arasindaki Osmanli-Rus Savasidir. Birlesik Krallik, Fransa ve Piyemote-Sardinya'nin Osmanli tarafinda savasa dâhil olmasiyla savas, Avrupali devletlerin Rusya'yi Avrupa ve Akdeniz disinda tutmak amaciyla verdigi bir savas halini almistir. Savas, müttefik güçlerin zaferiyle bitmistir.


      Savasin sebepleri

      Rusya, 1853 yilindan itibaren Kavalali Mehmet Ali Pasa bunalimi sirasinda takip ettigi zayif bir Osmanli Devleti üzerinde etki alani kurma politikasini birakarak, bu devleti yikma politikasi takip etmeye basladi. Bunu gerçeklestirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandi. Osmanli Devleti, Hiristiyanlarca kutsal sayilan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodokslar'a çesitli ayricaliklar tanimisti. 1853 yilina gelindiginde ayricaliklar konusunda Rusya ile Katolikligin dünya çapinda savunuculugunu yapan Fransa çatismaya basladilar. Bu durumu bahane eden ve asil amaci "Hasta adam" gözüyle baktigi Osmanli devleti'ne ve onun bekasina son vermek isteyen Rusya, Birlesik Krallik'a mirasin paylasilmasi teklifinde bulundu. Ancak, çikarlari geregi Osmanli Devleti'nin toprak bütünlügünün muhafazasindan yana olan Birlesik Krallik bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Rusya, tek basina harekete geçerek, Osmanli Devleti'ne bir ittifak teklifinde bulundu ve bu devletin sinirlari içinde yasayan Ortodokslarin koruyuculugunun Rusya'ya birakilmasini önerdi. Osmanli Devleti Britanyalin de destegine güvenerek Rus isteklerini reddetti.

      Savasin anlam ve önemi

    • Kirim Savasi, Osmanli devletine yardim etmekten çok, Avrupa'nin siyasal statüsü ile ilgili idi.
    • Birlesik Krallik için önemli olan husus, Avrupa'daki güç dengesiydi ve bunun Birlesik Krallik aleyhine bozulmasina izin verilemezdi.
    • Bu nedenle, Avrupa'nin statükosu tek tarafli iradelerle degil, "Avrupa uyumu" içinde diplomasi yoluyla yapilmaliydi.
    • Özellikle 1848 yilinda çikan Macar ayaklanmasinin Rusya tarafindan kanli bir sekilde bastirilmasiyla yara alan Avrupa özgürlükleri korunmali ve dengeleri Rusya'nin tek basina bozmasina göz yumulmamaliydi.
    • Fransa'ya göre basarinin anahtari Birlesik Krallik ile anlasmaktan geçiyordu ve Kirim Savasi bunun için bir firsatti.
    • Birlesik Krallik ile Fransa'nin ortak düsüncesi ise Rusya'nin Avrupa disinda tutulmasiydi.


      Böylece Avrupa Büyük Devletleri Koalisyonu su sonuçla saglayabilirdi,


    • Rusya, Avrupa disinda tutulabilir ve büyük devlet statüsünden indirilebilirdi.
    • Polonya (Lehistan) yeniden kurulabilirdi.
    • Osmanli Devleti zamansiz bir dagilmadan kurtulabilirdi.
    • Fransa Avrupa'da yeniden üstün duruma gelebilirdi.
    • Tüm bunlara karsi Prusya basta olmak üzere merkezi Avrupa devletleri bu düsüncelere karsiydi.
    • Özellikle Avusturya, savas sonunda yapilacak antlasmadan ve ortaya çikacak yeni statükodan endiseli idi.
    • Kisacasi; batili devletler "neye" karsi savasacaklarinin bilincinde olmakla birlikte "ne" için savasacaklarini tam bilmiyorlardi. Dolayisiyla, gerçek baris antlasmasi hemen hemen hiçbir sorunu çözemedi.
    • Rusya ile Bati Avrupa'nin arasi gergindi. Yani bir nevi Soguk savas vardi. O aslinda bir Rus-Osmanli savasindan çok Rus-Bati savasi idi.

      Savasin baslamasi ve gelismesi

      Rusya'nin Istanbul'da görevli elçisi Aleksandr Mençikof isteklerinin reddedilmesi üzerine 19 Mayis 1853'te Istanbul'dan ayrildi. Rus ordulari savas dahi ilan etmeden 22 Haziran 1853'de Eflak ve Bogdan'i (Memleketeyn) isgale basladilar. Çar, bu hareketinin bir savas baslangici kabul edilmemesi gerektigini açikladi ve bu tesebbüsün bir güvenlik tedbiri oldugunu belirtti. Ancak, bu durum Avrupa'nin statüsünü degistirmeye yönelikti. Bunun üzerine Avusturya'nin teklifi ile Viyana'da bir konferans toplandi. Fakat toplantidan sonuç alinamadi. Bu sirada Istanbul'da, Rusya'ya karsi savas ilani için halk padisaha baski yapmaya basladi. 4 Ekim 1853'te Rusya'ya bir nota verildi ve Eflak ile Bogdan'in 15 gün içinde bosaltilmasi istendi. Rusya bu notaya kayitsiz kaldi ve taninan sürenin sonunda savas fiilen basladi.

      Savasin baslangicinda Osmanli ordusu Balkanlar'da basarili oldu. Fakat Batum'a yardim götüren Osmanli donanmasi 30 Kasim 1853'te Rus donanmasi tarafindan Sinop açiklarinda batirildi. Ruslarin bu ani hareketi ve Karadeniz'de durum üstünlügü saglamalari Bogazlar'i ve Istanbul'u tehlikeye düsürdü. Bu durum Avrupa devletlerini endiselendirdi. Birlesik Krallik ve Fransa devreye girerek taraflari uzlastirmak istedi, ancak yapilan teklifi Rusya reddetti. Bunun üzerine Fransa ve Birlesik Krallik, Rusya'ya bir ültimatom verdiler ve taraflardan su isteklerde bulundular;



    • Eflak ve Bogdan'dan çekilmesi,
    • Osmanli Devletinin ülke bütünlügüne riayet etmesi,
    • Ortodokslarin himayeciligi iddiasindan vazgeçmesi istendi.

      Osmanli Devleti'nden;


    • Vatandaslarina esit haklar tanimasi ve tatbik etmesi;
    • Hiristiyanlara olumsuz muamelede bulunulmamasi;
    • Karma mahkemeler kurulmasi;
    • Hristiyan tebaadan vergi alinmamasi talep edildi.


      Çar, ültimatomu ve istekleri kabul etmedi ve Rus ordusuna Tuna nehrini geçerek ilerleme emrini verdi. Birlesik Krallik ve Fransa, 12 Mart 1854'te Rusya'ya savas ilan ettiler.

      Birlesik Krallik ve Fransa, Osmanli Devleti lehine savasa girerken Avrupa kamuoyunu tatmin edecek ve özel menfaatler saglayacak tedbirleri almayi da ihmal etmediler. Bu maksatla 12 Mart 1854'te Istanbul'da; 10 Mayis 1854'te Londra'da ve 14 Haziran 1854'te de; Avusturya ile antlasmalar imzaladilar. Avusturya ile yapilan antlasma Tuna eyaletlerinin Rus ordusundan bosaltilmasini öngörüyordu ve Avusturya, gerekirse asker göndermeyi taahhüt etmekteydi. Bu nedenle 15 Mart 1855'te Sardenya'da ittifaka katildigini açikladi.
      Savas devam ederken Osmanli ülkesinin Epir, Etolya ve Teselya eyaletlerinde Rum halkinin isyan hareketleri basladi. Yapilan ikazlar dikkate alinmadi ve bunun üzerine Fransizlar Pire limanina asker çikararak Yunanistan'i abluka altina aldilar. Bu hareket Yunanistan'i tarafsizliga mecbur etti ve Rusya da bir müttefikini kaybetti.

      Savas Tuna, Kafkas ve Karadeniz'de yogunluk kazandi. Tuna cephesinde durum önce Osmanlilar lehine gelisti. Fakat bir süre sonra Rus ordusu Silistre'ye kadar ilerledi. (Bkz. Silistre Kusatmasi) Bunun üzerine Britanyali ve Fransizlar Gelibolu yarimadasina asker çikardilar ve çikan birlikleri Varna bölgesine sevk edildi. Bu sirada Avusturya'da Rusya'yi baski altina aldi. Rus ordusu Silistre önlerinden çekilmeye mecbur kaldi. Müteakiben de Eflak ve Bugdan'i tahliye ederek savunmaya geçti.

      Müttefikler, Rusya'yi barisa zorlamak için Kirim yarimadasinda da bir cephe açmaya karar verdiler. 20 Eylül 1854'te 30 bin Fransiz, 21 bin Britanyali ve 60 bin Osmanli askerinden olusan müttefik kuvveti 89 harp ve 267 nakliye gemisiyle Kirim'a çikarildi. Ancak Kirim Savasi düsünüldügü gibi kisa sürede tamamlanamadi. 1855 ilkbaharinda 140 bin kisilik bir müttefik kuvveti daha bölgeye çikarildi. Ruslar maglup oldu ve çekilmek zorunda kaldilar. Kafkas cephesinde ise Ruslar basari kazandilar ve Kars'i ele geçirmeye muvaffak oldular. Bu sirada Çar I. Nikolay öldü, yerine geçen II. Aleksandr baris istemek zorunda kaldi. Baris sartlan Avusturya tarafindan kendisine verilen bir ültimatomla bildirildi. II. Aleksandr istenen sartlari esas tutarak baris teklifini kabul etti. Önce 15 Mayis'dan 14 Haziran 1855'e kadar Viyana'da baris için hazirlik görüsmeleri yapildi ve Paris Konferansi esaslari tespit edildi.


      Savasin sonuçlari

      Kâgit üzerinde, savasin galiplerinden olan Osmanli devleti, aslinda savastan çok büyük zarar alarak çikmistir. Çok pahali olan bu savasi yürütebilmek için Osmanli devleti, ödeme yeteneginin çok üstünde borç almistir. Endüstrilesmeyi kaçirdigi için ekonomisi çagdisi kalmis olan devlet, bu borçlarin altindan kalkamayacak ve 1881 yilinda II. Abdülhamit döneminde Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasiyla, Avrupali devletlerin mali denetimi altina girip, yari sömürge olacaktir. Özellikle Fransa'daki Yahudi Rothschild Ailesinin sahibi oldugu bankalardan alinan borçlar sonucunda, Yahudilerin vaat edilen topraklara yerlesmesine engel olunamamistir.

      Kirim Savasi'nin sonunda ilan edilen Islahat Fermani, Osmanli reform hareketlerinde çok önemli bir yer tutar. Islahat Fermani'nin amaci, imparatorluk içindeki herkese Osmanli yurttasligi vererek, yasalar önünde dine bakilmaksizin esitlik saglamakti. Islahat Fermani ile Bati'da dolasan liberal düsünceler Osmanli'ya girmeye baslayacaktir.

      Kirim Savasi, Italya birligine giden yolu hizlandirmistir. Savasa asker göndererek Birlesik Krallig'in sempatisi ve Fransa'nin etkin destegini kazanan Sardinya-Piemonte Kralligi, savasi izleyen yillarda Italya birligini kuracaktir.


      93 Harbi


      93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanli-Rus Savasi Osmanli padisahi II. Abdülhamit döneminde yapilan bir Osmanli-Rus savasidir. Rumi takvime göre 1293 yilina denk geldiginden Osmanli tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. Hem Tuna Cephesi'nde, hem de Kafkasya Cephesi'nde savasilan 93 Harbi Osmanli Devleti için büyük bir yenilgiyle sonuçlanmis; hem büyük bir toprak kaybina neden olmus, hem de Rus ordusunun Istanbul'un esigine (Yesilköy) kadar ilerleyerek Osmanli Devleti'nin varligini tehdit etmesiyle sonuçlanmistir.


      Savasi hazirlayan kosullar

      93 Harbi'nin en önemli nedenleri arasinda Rusya'nin Balkanlar'da yasayan Ortodoks dinine bagli Osmanli vatandaslari (Rum, Bulgar, Sirp, Ermeni ve Romen) üzerindeki etkisini arttirma amaci sayilabilir. Ingiltere ve Fransa Ruslarin güçlenmesini istemediklerinden dolayi bu savasta Osmanlilari desteklediler.

      Osmanli hazinesi Sultan Abdülmecit'in döneminden beri yapilan asiri harcamalar sonucu Avrupa'ya karsi agir bir sekilde borçlanmisti ve bu borçlari ödeyebilmek için Balkanlardaki vergileri yükseltmisti. Bu agir vergiler Balkan halklari arasinda hosnutsuzluk yaratti. Ayrica Kafkaslar'dan Ruslar tarafindan Çerkes Sürgünü sonucu göçe zorlanan Çerkez ve Abhaz gibi Müslüman gruplar Balkanlar'da yerlestirilmis; bu göçmenlerle Balkanlar'in yerlisi olan Hristiyanlar arasinda büyük bir düsmanlik ortaya çikmisti. Nisan 1876 yilinda ortaya çikan Bulgar isyanlari bu Müslüman göçmenlerin yardimiyla bastirildi ama isyanlarin bastirilmasi sirasinda ölen Bulgarlar için Avrupa'da büyük bir sempati olustu. Isyanlar sirasinda ölen Müslümanlarin sayisini hiçe sayan Avrupa basini Osmanli Devleti'ne karsi çok olumsuz bir kamuoyu yaratti. Bu kamuoyunun baskisiyla Osmanli Devleti'ni Bulgarlar, Sirplar ve Romenlere daha genis bir özerklik vermeye zorlamak için Istanbul'da bir konferans toplandi.


       Osmanlı İmparatorluğu,


      Tersane Konferansi adi verilen bu konferansin kararlarini yumusatmak için tahta yeni çikmis olan II. Abdülhamit konferansin toplandigi 23 Aralik 1876 günü alelacele I. Mesrutiyet'i ilan etti. Ama gene de konferans Osmanli Devleti'ne karsi çok agir kararlarla sonuçlandi. Bu kararlarin Osmanli Devleti'nce reddedilmesi üzerine Rusya, Paris Antlasmasi'nin (1856) Karadeniz'de tersane ve savas gemisi bulundurulmayacagina iliskin hükümlerini tanimadigini bildirdi. Ardindan da Ortodoks uyruklarina söz konusu antlasmadaki hükümleri uygulamasi için Osmanli Devleti'ne baskida bulunmaya basladi. Bu sirada Ingiltere, Rusya'nin Osmanlilara savas ilan etmesini önlemek amaciyla Londra Konferansi'nin toplanmasina önayak oldu. Ama Osmanlilar konferansta hazirlanan protokolü içislerine müdahale sayarak reddettiler. Ülkedeki Panslavist akimlarin etkisiyle protokolün reddini bir savas nedeni sayacagini önceden bildirmis olan Rusya 24 Nisan 1877'de Eflak ve Bogdan'a girerek Osmanlilara savas açti. Osmanlilar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede, kendilerinden üstün durumdaki Rus ordusuna karsi zorlu bir savunma savasi vermek zorunda kaldilar.

      Kafkasya Cephesi

      Kafkasya'da Rus ordusunun 75,000 askeri Rusya'nin Kafkasya valisi Grandük Mihail Nikolayeviç'in komutasinda idi. Nikolayeviç'in emrindeki alt düzeydeki komutanlar ise çogu Ermeni asilli olan Beybut Selkovnikov, Mihail Tarieloviç Loris-Melikov, Ivan Davidoviç Lazarev ve Arsak Ter-Gukasov idi. Osmanli ordusu ise Ahmed Muhtar Pasa'nin komutasindaki 20.000 askerden olusuyordu. Ruslar'in kendi gelistirdikleri top mermileri bulunuyordu. Osmanli ise Ingiliz yapimi toplar mevcut idi.
      Kafkasya cephesinde Ahmed Muhtar Pasa komutasindaki Osmanli birlikleri, General Loris-Melikov komutasindaki Ruslara karsi uzun süre direndi.


       Osmanlı İmparatorluğu,


      27 Nisan 1877'de Dogubeyazit, 17 Mayis'da ise Ardahan Ruslarca isgal edildi.Ama Halyaz ve Zivin'de Rus ordulari yenilgiye ugradi. Gedikler (25 Agustos) ve Yahniler (4 Ekim) çarpismalari Osmanlilarin zaferiyle sonuçlandi.

      15 Ekim'deki Alacadag Muharebesi'nde Ruslar takviye ile Osmanli savunma hattini arkadan çevirdi ve Osmanli'nin 5-6,000 ölü ya da yarali ile 8,500 savas esiri kaybi oldu.Kafkas cephesindeki Osmanli kuvvetleri çözülmeye basladi. Kasim 1877'de Kars'i ele geçiren Rus Ordulari Erzurum'a yöneldi.Ahmed Muhtar Pasa Kars-Erzurum arasinda kurdugu savunma hattinda kis kosullarini iyi degerlendirerek üstün bir savunma savasi verdi.Nene Hatun ve diger Erzurumlu vatandaslarin Aziziye Tabyasi'nda büyük bir cesaretle yaptiklari savunma 93 Harbi'nin unutulmayan anlarini olusturdu. Erzurum Ruslarin eline geçti. Savasin bitmesinden sonra Rus ordusu Erzurum'dan geri çekildi ama Kars, Ardahan, Rize, Artvin ve Batum Berlin Antlasmasi'yla Rusya'ya birakildi. Bu sehirler, yeni Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Sovyetler Birligi ile 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlasmasi'na kadar Rusya'nin elinde kaldi.



      Tuna Cephesi

      93 Harbi basladiginda Çirpanli Abdülkerim Nadir Pasa Rumeli Ordusu baskomutani olarak Balkanlardaki bütün Osmanli birliklerinin en üst düzeydeki komutani durumundaydi. Bölgedeki Osmanli kuvvetleri Rusçuk, Silistre, Sumnu ve Varna arasinda bulunan Dogu Tuna Ordusu, Vidin'de üslenen Bati Tuna Ordusu ve ikisinin arasinda yer alan Balkan Ordusu olmak üzere üç ordudan olusuyordu. Balkanlardaki Rus birliklerinin en üst düzeydeki komutani ise Grandük Nikolay Nikolayeviç idi. Ancak Tuna nehrinin Romanya tarafinda konuslanan Rus birliklerine General Iosip Gurko komuta ediyordu.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Tuna Cephesindeki muharebeler Ruslarin 21 Haziran 1877'de Tuna nehrini Romanya tarafindan Bulgaristan tarafina geçerek Osmanli topraklarina girmesiyle basladi. Rus ordusu 26 Haziran'da Zistovi Muharebesi ve Nigbolu Muharebesini kolayca kazandi. Savasin basindaki bu basarisizliktan dolayi Abdülkerim Nadir Pasa görevden alindi ve 18 Temmuz'da yerine Mehmet Ali Pasa getirildi. Tirnova ve Nigbolu'yu alan Rus birlikleri 19 Temmuz'da stratejik açidan büyük önemi olan Sipka Geçidini ele geçirdiler. 2 Ekim'de Mehmet Ali Pasa da baskomutanlik görevinden alinarak yerine Süleyman Hüsnü Pasa getirildi. Osmanli birlikleri Sipka Geçidi'ni geri almak için çarpisirken General Yuri Silder-Suldner komutasindaki Rus birlikleri Osmanli ordusunu Plevne'de abluka altina aldilar. Plevne Kalesinin komutanligini Osman Nuri Pasa üstlenmisti. Kusatmaya Rus generalleri Mihail Skobelev ve Nikolay Kridener ve Kral I. Carol'un emrindeki Rumen askerleri de katildi. Osman Nuri Pasa'nin 145 gün boyunca cesaretle sürdürdügü Plevne Savunmasi ezici bir sayi üstünlügü bulunan Rus ve Romen ordulari karsisinda 10 Aralik 1877'de basarisizlikla son buldu. Plevne'nin düsmesinden sonra Sirplar da Osmanlilara karsi yogun saldiriya geçtiler.

      Hizla ilerleyen Rus ordulari Kazanlik, Samokov, Yeni Zagra, Çirpan, Tirnova ve Filibe'yi aldiktan sonra Meriç Nehri'ni geçti. 20 Ocak 1878'de Edirne düstü. Ruslar Silivri'yi de alarak Ayastefanos'a (Yesilköy) kadar ilerlediler. Osmanlilar baris istemek zorunda kaldilar. Osmanlilara karsi agir kosullar içeren Ayastefanos Antlasmasi imzalandi. Ama Avrupa'da dengenin Rusya lehine bozuldugunu gören Avusturya, Ingiltere, Fransa ve Almanya bu antlasmaya karsi çiktilar. Berlin'de uluslararasi bir konferans toplandi ve 13 Temmuz 1878'de imzalanan Berlin Antlasmasi'yla savas sona erdi.





      Savasin sonuçlari

      93 Harbi, Osmanli Devleti'nin dagilma sürecini baslatan ilk önemli olaylardan biri sayilir. II. Abdülhamit'in, yenilgiden sorumlu tuttugu Meclis-i Mebusan'i süresiz tatil ederek Kanun-i Esasi'yi askiya almasi, ayrica savas sonrasinda Balkanlar'la Kafkasya'dan Anadolu'ya gelen 1 milyonu askin göçmenin yol açtigi toplumsal ve ekonomik bunalim öbür önemli sonuçlaridir. Baslangiçtaki basarilara karsin ordunun donatim eksikligi ve teknik yetersizlikleri, özellikle Tuna cephesindeki komutanlar arasinda görülen geçimsizlik savasin Osmanli aleyhine sonuçlanmasina sebep olarak görülebilir.


      Trablusgarp Savasi


      Trablusgarp Savasi, 1911-1912 yillari arasinda Osmanli Devleti ve Italya Kralligi arasinda geçen bir savastir. 1911-1912 Türk-Italyan Savasi olarak da geçer. Adi, "Trablusgarp Savasi" olmasina ragmen çarpismalar, Trablusgarp'in disinda, Adriyatik Denizi, Ege Adalari, Çanakkale Bogazi ve Kizildeniz gibi çesitli bölgelerde de sürmüstür. Bu savasi Italya, diger büyük devletlerin ve Balkan Savasi'nin sayesinde kazanarak sömürgelerini artirmistir.

      Savasin nedenleri ve öncesi,

      16. yüzyilda baslayan sömürgelestirme hareketlerinin disinda kalan Italya, 1870 yilinda siyasi birligini sagladiginda sömürgelerin çogu Ingiltere ve Fransa tarafindan paylasilmisti. 1881'de Fransa'nin Tunus'u isgali, ardindan da Ingiltere'nin 1882'de Misir'i ele geçirmesinden sonra Italya, Kuzey Afrika'da kalan son Osmanli topragi olan Trablusgarp'la(Libya) ilgilenmeye baslamisti. Aslinda Dogu Roma Imparatorlugu'nu yeniden kurmak isteyen Italya'nin Trablusgarp'la ilgilenmesi yeni degildi. 1890 yilinda, Italyan baskani Francesco Crispi'nin, bir Ingiliz lorduna yazdigi özel bir mektupta, Trablusgarp'la ilgilendiklerini belirttigi bilinmektedir. Ancak Crispi 1891'de baskanliktan inince, Trablusgarp planlari da rafa kalkti ve savas 20 yil beklemis oldu.

      1898 yilinda Ingiltere ve Fransa arasinda, Kuzey Afrika'daki sömürgelerin paylasimi yüzünden çikan Fasoda Buhrani sonunda Kuzey Afrika'nin paylasimi yapildi ve böylece Trablusgarp da Italya'ya birakildi.

      1902 yilindan itibaren Italya, Trablusgarp üzerinde bir "Barisçil Isgal" politikasi uygulamaya basladi. Buna göre Roma Bankasi'nin maddi destegiyle ekonomik ve ticari alanlarda bir takim girisimler basladi. Böylelikle kurulan fabrikalarin ve diger isyerlerinin,gerekirse, silahli bir saldiriya zemin hazirlamasi amaci güdülüyordu. Ancak Trablusgarp valisi Müshir Ibrahim Pasa, bu art niyetli ekonomik gelisimi durdurabilmek için çok çaba sarfederek,Italya'nin Trablusgarp'taki bütün ekonomik imtiyazlarini sonlandirarak sonunda tehlikenin önünü kesmeyi basardi. Ortaya çikan büyük mali çöküntü sonunda, hissedara alacaklarinin ödenebilmesi için, Roma Bankasi, Ingiliz ve Alman finansörlerle görüsmeye basladi.

      Bunun yaninda, Almanya, Üçlü Ittifak'ta beraber oldugu Italya'nin Trablusgarp'a sahip olmasini istemiyordu. Çünkü Kuzey Afrika'daki bu bölgeyi ileride kullanabilecegi bir istasyon olarak görüyordu.


      Savas Basliyor...

      1911 yilinin eylül ayinda Trablusgarp meselesi, Italya basininda yer almayi basardi. Basinda yer alan iddialara göre Osmanlilar, Italyanlara adaletsizce davranmakla beraber, Almanlarla da çesitli entrikalar çeviriyordu. 26 Eylül'de, silah ve cephane tasiyan bir Osmanli gemisi Trablusgarp'a ulasti. Bir gün sonra Italya, Osmanli Devleti'ne bir ültimatom vererek, 48 saat içinde Trablusgarp'un Italyan yönetimine birakilmasini ve Italya'ya yillik vergi verilmesini talep etti. 29 Eylül'de Ingiliz ve Fransiz hükümetlerinin destegini de arkasina alan Italya, Osmanli Devleti'ne savas ilan etti. Ayni gün Italya'nin Adriyatik Denizi'ndeki bazi Osmanli gemilerini batirmasi üzerine, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu,bu bölgede savasilmasini yasakladi. 30 Eylül'de Trablus sehri bombardimana tutuldu. Kenti eski silahlarla savunmaya çalisan 8 bin kisilik Osmanli kuvveti dayanamadi ve 5 Ekim'de Italyanlar sehri ele geçirdi. Bunun üzerine Osmanli kuvvetleri kiyidan 15 km içeriye çekildiler. 18 Ekim'de Derne'yi, 20 Ekim'de de Bingazi'yi ele geçiren Italyanlar, buralara asker çikartmaya basladilar. 23 Ekim'de saldiriya geçen Osmanli ordusu, Italyanlari kusatmis ve uzun süren savastan sonra Italyanlar kurtulmuslardi. 26 Ekim'de yapilan bir baska Osmanli saldirisi, Italyan kuvvetlerinin büyük kayip vermesiyle geri püskürtüldü. 5 Kasim'da Italyan resmî gazetesi, Trablusgarp'in Italya tarafindan ilhak edildigini yayimlamissa da bu henüz gerçeklesmemisti. Osmanli direnisi karsisinda Italyan kuvvetleri sahilden fazla uzaklasamamislardi.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Enver Pasa, Mustafa Kemal, Fuat (Bulca), Nuri (Conker) ve Fethi (Okyar) gibi Osmanli subaylari gizli yollarla Trablusgarp'a gelip (Örnegin Mustafa Kemal, buraya "gazete muhabiri Serif Bey" adiyla Misir üzerinden ulasmistir) buradaki kuvvetleri düzenleyerek, Italyanlara rahat vermeyecek sekilde sürekli saldirilar baslattilar. Enver, yaptigi bir gazete röportajinda, "Buraya geldigimde 900 çöl savasçisi bulmustum. Simdi ise elimin altinda 16 bin talimli asker var" diyerek durumu ortaya koymaktadir. Bu ordu, yapilan savaslar sonucunda 2 makineli tüfek, 250 tüfek, 2 top, sayisiz mermi ve 10 tane de katir ele geçirmistir.

      Yerel halkin da destekledigi direnise Sunusi tarikati seyhi ve adamlari destek vermisti. Ancak Italyanlarin düsündügünün aksine, buradaki Osmanli direnisi çok kuvvetli olmus, Enver, Mustafa Kemal ve Neset gibi komutanlarin yönettigi ordular, sayica çok üstün olan Italyan kuvvetlerine karsi kahramanca savasmislardir. Trablusgarp'taki Osmanli birlikleri baslica üç komutanliga ayrilmisti;


    • Trablus Komutanligi: Kurmay Albay Neset
    • Bingazi Komutanligi: Kurmay Binbasi Enver
    • Derne Komutanligi : Kurmay Binbasi Mustafa Kemal

      Kasim 1911'de Italyanlar Çanakkale Bogazi'na saldirmak için hazirliklar yaptilar. Ancak Rusya ticari kaygilardan dolayi buna karsi çikti.

      Kasim ayinda Italyanlar, Ekim ayinda bosalttiklari bazi mevzileri tekrar ele geçirdiler. 19 Aralik'ta bir Italyan kolu, imha olmaktan son anda kurtuldu. Ayrica bu dönemlerde Italyan basini Almanya, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ve Fransa'yi, Italya'nin basarilarina engel olduklari iddiasiyla suçlamaya baslamisti.

      8 Aralik'ta Trablusgarp'a gelen Mustafa Kemal, 22 Aralik'ta Tobruk Savasi'ni kazandi. Derne'de 16-17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralandi. Bir ay hastanede tedavi gördükten sonra, 6 Mart 1912'de Derne komutani oldu ve burada basarili savunma muharebeleri yapti.

      Ocak 1912'de Italyanlar'in 100 bin kisilik askerine karsilik Bingazi'de 15 bin, Trablus'ta da yaklasik 10 bin Osmanli askeri savasmaktaydi. Subat ve martta Italyanlar Bingazi'yi tamamen ele geçirdiler. Bunun yaninda Beyrut limanindaki 2 küçük Osmanli gemisini batirdilar. Yemen'de Ocak 1911'de baslayan isyan nedeniyle daha savas baslamadan önce Trablus'taki kuvvetlerin bir kismi bu bölgeye kaydirilmisti. Ocak 1912'de Italyan donanmasi Kizildeniz'e girip, buradaki Osmanli gemilerinden bazilarini batirarak Hudeyde limanini bombalamaya basladi. Italyanlar'in bölgedeki varligi, deniz ulasimini aksattigi için Yemen isyaninin bastirilmasini zorlastiriyordu.

      25 Mart 1912'de Osmanli Devleti'nin koruyucusu görevini üstlenen ve Italya'nin müttefiki olan Almanya, arabuluculuk yapmak için Italya Krali'yla Venedik'te görüstü. Ancak bu görüsmeden bir sonuç çikmadi.

      18 Nisan'da Italya donanmasi Çanakkale Bogazi'ni bombalamaya basladi. Bunun üzerine Osmanli Devleti,bogazlari kapatti. Ancak bu hareketin uluslararasi ticarete darbesi çok büyük oldu. Rusya'nin tahil ihracati milyonlarca dolarlik zarara ugrarken, Ingiltere, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya gibi ülkelerin zararlari da günlük 100 bin dolari buluyordu. Karadeniz'e gidecek olan Ingiliz gemileri, Süveys Kanali üzerinden Hindistan'a gitmek zorunda kaldilar. Ancak 10 Mayis'ta Avrupa ülkelerinin baskilarindan dolayi bogazlar tekrar ticarete açildi.



      Savasin Sonu

      Bunun üzerine 5 Mayis'ta Italya kuvvetleri,Rodos Adasi'na çikarma yaptilar ve 10 gün içerisinde Rodos'u, daha sonraki 2 hafta süre içerisinde Oniki Ada olarak bilinen adalar grubunu ele geçirdi.Böylece 389 yildir Osmanli yönetiminde kalmis ,yönetim merkezi Rodos Adasi olan Cezair-i Bahr-i Sefid Eyaleti (Oniki Ada) tamamen Italya'nin eline geçti. 8 Haziran'da Trablus'taki Osmanli kuvvetleri çöle püskürtüldü. Haziran'dan Agustos'a kadar süren çarpismalar sonunda bütün bati sahil seridi Italyanlarin hakimiyetine geçti. 12 Temmuz'da 5 Italyan savas gemisi, Osmanli filosuna saldirmak için Çanakkale Bogazi'na girdi. Ancak bogazin girisine Kilitbahir civarinda çelik kablolar çekildigi için Italyanlar ilerleyemeden agir ates altinda kaldilar ve geri çekildiler (18 Temmuz). Bu, ayrica savas içindeki son deniz savasi olmustur. Eylülde Osmanli Devleti ve Italya Kralligi arasinda baris görüsmeleri basladi. Iki taraf da savasin bitmesini istemesine ragmen çatismalar devam ediyordu. 22 Eylül'de güçlü bir Osmanli mevkii ele geçirildi. Binbasi Enver Bey komutasindaki Osmanli kuvvetleri bazi saldirilar yapsalar da, agir kayiplar vererek geri çekilmek zorunda kaldilar.

      8 Ekim'de Karadag'in Osmanli Devleti'ne savas ilan etmesiyle Balkan Savaslari baslayinca, Osmanli Devleti her ne pahasina olursa olsun Italya'yla barisa razi oldu, çünkü Ege Denizi'ndeki Italyan donanmasi, Makedonya'ya yardim gönderilmesini engelliyordu. Sonuçta Italya'nin sartlari kabul edildi ve 15 Ekim 1912'de Isviçre'nin Ouchy (Usi) kentinde antlasma imzalandi.


      Usi Antlasmasi ve Sonuçlari,

      Imzalanan antlasmaya göre;

    • Osmanli Devleti Trablusgarp ve Bingazi'deki kuvvetlerini çekecek ve buralari Italya'ya birakacak,
    • Osmanli Devleti, Trablusgarp'taki Müslümanlarin haklarini koruyacak,
    • Italya,On Iki Ada'yi Osmanli Devleti'ne geri verecekti.

      Ancak Osmanli Devleti,Balkan Savaslari'nda Oniki Ada'yi Yunanistan'a kaptirma endisesi içinde kaldigi için adalari,savastan sonra geri almak sartiyla Italya'ya verdi.Ancak Italya,Balkan Savaslari bitmesine ragmen adalari kendi topraklarina kattigini ilan etti.

      Savas sonunda Osmanli Devleti, Kuzey Afrika'daki son topraklarini da kaybetmis oluyordu. Ayrica ileriki yillarda Türkiye ve Yunanistan arasinda sikça sürtüsmelere neden olacak olan adalar sorunu da baslamisti. II. Dünya Savasi sirasinda Almanya tarafindan isgal edilen On Iki Ada, bir taktik olarak Türkiye'ye hediye edilmek istenmis, ancak ülkenin tarafsizligini bozacagi için, bu öneri reddedilmistir. On Iki Ada, 1947 yilindaki Paris Antlasmasi'yla Yunanistan'a baglanmistir.

      Italya'da ise savas, Italyan milliyetçiliginin gelismesine katkida bulunmus ve 1922 yilinda Benito Mussolini'nin iktidara gelisini kolaylastirmistir.



      Balkan Savaslari


      Balkan Savaslari Osmanli Devletinin Balkanlardaki dört devlete karsi 1912-1913'te yaptigi savaslardir (8 Ekim 1912 - 29 Eylül 1913). Çatismalarin temel nedeni Bulgaristan ile Sirbistan'in Balkanlarda hizlanan faaliyetleridir.


      I. Balkan Savasi

      1878 tarihli Berlin Antlasmasi'nda umdugunu bulamayan Bulgaristan 1908 yilinda bagimsizligini kazandiktan sonra Balkanlarda etkin bir politika izlemeye baslamisti. Avusturya Macaristan Imparatorlugu'nun yine 1908 yilinda Bosna-Hersek'in ilhak etmesi ise Amerika'yi ayni yönde bir politika izlemeye itti.

      1912 yilinda Rusya bu iki devletin çikarlarinin çatismamasi için Bulgaristan ve Sirbistan arasinda arabuluculuk ve düzenleyicilik yapmaya basladi. Osmanli Devleti'ne karsi yapilan ittifaka Yunanistan ve Karadag da katildi.


      Nedenleri,


    • Trablusgarp Savasi’nin çikmasi (1911)
    • Osmanli Ordusunda bölgeyi çok iyi taniyan 1000 kadar subayin Ittihat ve Terakki örgütünün ordu üzerindeki hakimiyetini artirmak amaciyla orduyu gençlestirmek görüntüsü altinda emekli etmesi,
    • Balkanlarda olasi bir karisikligin olamayacagi kanisiyla bölgeden 200 taburluk (75,000 asker) bir kuvvetin terhis edilmesi,
    • Ordunun donaniminin düsman güçlerden çok daha üstün olmasina ragmen silah depolarinin sabotaj ve baskinlara açik ileri mevkilerde konuslandirilmasi,
    • Irtibat yollarinin ve istihbari noktalarin dis taarruzlara açik birakilmasi,
    • Sirbistan'in Almanya'dan satin aldigi agir silahlarin Selanik Limani üzerinden geçirilmesine izin verilmesi ve dolayisiyla Balkan devletlerinin silahlanmasi hususuna ses çikarilmamasi.
    • Askerlikle politikanin tamamiyla birbiri içine girmesi sonucu Ittihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve Itilaf Partisi mensubu subay ve generallerin, sirIf siyasi görüs farki nedeniyle birbirine yardim etmemesi.

      Sonuçlari,


    • Osmanli Devleti yaklasik 700,000 civarinda asker ve yillarin çabasiyla elde edilmis binlerce top ile silah stoklarini kaybetti.
    • 2.5 milyonu Pomak , 1 milyonu Arnavut 2 milyonu Türk ve diger müslümanlar olmak üzere toplam 6.5 milyon sivilin kaybina yol açti.Ordu deneyimsiz ve baltalayici subaylarca yönetildiginden Dogu ve Bati cephesi olarak iki tertipte savasan Osmanli Ordusunun ilk önce dogu ordusu Bulgarlar tarafindan yok edilmistir. Daha sonra Bati cephesiyle irtibati kesilen Osmanli Ordusu, Sirp ve Yunanlarla savasan birliklerini de kaybetmistir.
    • 1910'daki sikintilar nedeniyle Arnavutlar Osmanli tarafinda yer almamistir.
    • Ittihatçi askeri örgütlenme ve taraftarlarin beceriksizligi nedeniyle Trakya Türkleri ancak 45,000 civarinda bir seferber çikarabilmistir.
    • Öte yandan savasin kisa sürmesi Osmanli Devleti'nin Anadolu ve Arap Yarimadasi'ndaki birliklerinin bölgeye nakledilmesine dahi firsat tanimamistir.

      Osmanli'nin kaybettigi topraklar,

      Bulgaristan ordusu, Çatalca'ya kadar ilerleyerek, Istanbul'u tehdit etmeye basladilar. Sirbistan, Karadag ve Yunanistan ordulari, Makedonya'yi tamamen isgal ettiler. Diger Balkan ülkelerini kendine karsi tehdit olarak gören Arnavutluk, mecburen bagimsizligini ilan etti. Yunanistan; Gökçeada (Imroz) ve Bozcaada disindaki Ege Adalari'ni isgal etti.

      Taraflar arasinda savasi bitiren anlasma 1913 yili mayis ayinda Londra'da imzalandi. Londra Antlasmasi'na göre:



    • Arnavutluk bagimsizligini kazandi.
    • Girit Adasi Yunanistan'a verildi.
    • Osmanli Devleti'nin Trakya siniri Edirne'yi disarida birakacak sekilde Midye-Enez Hatti oldu.

      II. Balkan Savasi

      Bulgaristan'in daha fazla toprak almasini kabul etmeyen Yunanistan, Karadag, Sirbistan ve I. Balkan Savasi'na katilmayan Romanya birleserek, Bulgaristan'a karsi savas açtilar.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Bulgarlarin üst üste yenilerek Dogu Trakya'daki birliklerini batiya kaydirmasindan faydalanan Osmanli Ordusu, Midye-Enez çizgisini asarak, Edirne ve Kirklareli'ni geri aldi.

      II. Balkan Savasi Agustos 1913 tarihli Bükres Antlasmasi ile bitti. Bu antlasma ile Bulgaristan; Dobruca'yi Romanya'ya, Kavala'yi Yunanistan'a vermis ve Makedonya'dan ufak bir toprak parçasi almistir.



      II. Balkan Savasi ve Osmanli Devleti'nin Yaptigi Anlasmalar,

      Bu antlasmayi takiben Osmanli Devleti yine 1913 yilinda Istanbul Antlasmasi'ni yapti. Kirklareli ve Dimetoka, Osmanli Devleti'ne geri verildi. Bati Trakya ve Dedeagaç, Bulgaristan'da kaldi.

      Osmanli Devleti bu savasin sonunda Yunanistan'la Atina Antlasmasi'ni yapti. Girit ve Ege Adalari, Yunanistan'a verildi. Yunanistan'da kalan Türklerin durumu da düzenlendi.Sirbistan ve Karadag'in, Osmanli Devleti'yle siniri kalmadigi için antlasma imzalanmamistir.

      Osmanli Devleti, Sirbistan ile de Bulgaristan'la yaptigindan farkli bir Istanbul Antlasmasi imzalamistir.

      Her üç anlasmada da Balkan devletlerinin sinirlari içinde kalan Türk toplulugunun durumuna iliskin hükümler bulunmakta, Balkanlardaki Türk halkinin din ve mezhep özgürlügü, Türkçe ögretim yapan ilk ve orta okullarin açilmasi gibi hususlara yer verilmektedir.


      Sonuçlar

      Osmanli son dönemde kaybettigi topraklardan birazini geri kazanmis. Yunanistan Karadeniz kiyilarina ulasmis. Balkan Savasi sonrasinda Osmanli Devleti yeni kurulan devletler karsisinda büyük bir yenilgiye ugramis, Meriç Nehri'nin batisindaki tüm topraklarini kaybetmis, Ege adalarinin kaderini de büyük devletlerin eline birakmak zorunda kalmistir.


      I. Dünya Savasi


      I. Dünya Savasi veya Birinci Cihan Harbi, 28 Temmuz 1914 tarihinde Avrupa'da baslamis ve dünyanin dört bir yanindaki ülkelerin katilmasi ve diger kitalardaki sömürgelere de yayilmasi nedeniyle "Dünya Savasi" olarak adlandirilmistir. Dört yildan uzun süren savas, 1918 yilinda sona ermistir. Birinci Dünya Savasi, Avrupa'da dört merkezi devlete karsi, Avrupa ve diger kitalarda bulunan yirmi bes devletin bulundugu, o tarihe kadar görülmemis ilk dünya savasidir. I. Dünya Savasi Avrupa'da Ittifak Devletleri, Baglasik Devletler veya Merkezi Devletler diye adlandirilan Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanli Devleti ve Bulgaristan ile Itilaf Devletleri diye adlandirilan Britanya Imparatorlugu, Fransa ve Rusya önderligindeki Sirbistan, Karadag ve Belçika devletleri arasinda gerçeklesmistir. Savasa sonradan Itilaf Devletleri tarafinda Italya, ABD, Japonya, Yunanistan, Portekiz ve Romanya da katilmistir. Savas, 19. yüzyil ile 20. yüzyilin baslarinda meydana gelen olay ve gelismelerin bir sonucudur.

      Nedenler

      19. yy. ile 20. yy. baslarinda meydana gelen olay ve gelismelerin bir sonucudur. Bu yüzden savasin nedenlerini bu dönemde aramak gerekir. 1815’te yapilan Viyana Kongresi ile Avrupa’ya ve genis anlamda dünyaya yeni bir statü getirilmis ve buna göre güçler dengesi kurulmustur. Özellikle 1870 Sedan Savasi ile[kaynak belirtilmeli] Almanya ve Italya’nin birliklerini kurmalari, bunlarin büyük devletler olarak devletler arasi iliskilerde yer almak için girisimlerde bulunmalari, Viyana Kongresi statükosunu ve güçler dengesini büyük ölçüde degistirmisti. Bundan sonrasi ise yeniden bir dengenin kurulmasi girisimlerine, o da Avrupa’da yeni bloklarin ortaya çikmasina ve bunlarin birbirleriyle çatismasina yol açmistir. Bloklar arasindaki gerginlik de karsilikli silahlanmaya yol açmistir. Bu da silahli baris dönemini ortaya çikarmistir. Bu dönemde bloklar ve devletler arasi iliskilerde çok yönlü gelisen çatismalar gerginligi daha da arttirmis ve devletleri bir savasin esigine getirmistir. Bu genel çerçeve içinde I. Dünya Savasi'nin nedenleri çesitli ekonomik, siyasi, askeri gelismelere dayanmaktadir. Bunlara büyük devletlerin çikar hesaplarini da eklemek gerekir.

      Büyük devletlerin hemen hepsi bir savasin çikmasinda kendi çikar ve emelleri açisindan yarar görmekteydi. Beklenen kivilcim, Arsidük Franz Ferdinand'in Gavrilo Princip isimli bir Sirp milliyetçisi tarafindan Saraybosna'da öldürülmesiyle bulundu. Balkan bunalimindan dogan Avusturya-Sirbistan çatismasi kisa sürede genel bir savas halini aldi.

      Milliyetçilik düsüncesi özellikle 20. yüzyilin baslarinda etkisini arttirmaya baslamistir. Gerek birlikleri yakin tarihlerde kurulan Almanya ve Italya'nin, gerek Balkan ve Arap milletleri arasinda milliyetçilik akimi güçlenmisti.

      19. yüzyil içinde önem kazanmis diger bir gelisme de sanayilesmedir. Asiri silahlanma ve Osmanli gibi paylasilmasi planlanan devletlerden alinacak payi arttirma istekleri de I. Dünya Savasi'nin baslamasindaki diger nedenler arasinda sayilabilir.


      Fransa,

      Yani basinda güçlü bir Almanya’nin varligindan güvenligi açisindan endiselenmekteydi. Diger taraftan 1870’ten beri Almanya’dan intikam almak için Alsace-Lorraine kömür yatagini geri almak istiyordu. Bu nedenle çikabilecek bir savasta müttefikleriyle birlikte Almanya’nin parçalanmasinin hesabi içindeydi.


      Rusya

      Bati sinirinda Almanya’nin bir güç olarak belirmesinden rahatsiz olan ve Dogu Avrupa’da Pan-Slavizm emellerine set çekmesinden, bu arada Pan-Germenizm’in tehlike haline gelmesinden memnun degildi. Bu nedenle Almanya’yi ve ona dayanan Avusturya-Macaristan Imparatorlugu’nu yikarak bu tehlikeyi ortadan kaldirmak ve bütün Slavlari Rus egemenligi altina alabilmek istiyordu. Bunlardan baska özellikle Ingiltere’nin karsi çikmasindan dolayi bir türlü alamadigi Istanbul ve Bogazlari Ingiltere ve Fransa ile müttefik olmasindan yararlanarak ele geçirmeyi planliyordu.


      Almanya

      Ekonomik ve siyasi yönden dünyada daha etkin bir hale gelmek istiyordu. Özellikle doguya dogru genislemek Alman nüfusunu bu yörelere yerlestirmek, Afrika ve Asya'da yeni sömürgeler ve pazarlar ele geçirmek düsüncesindeydi. 1914'te hemen hemen bütün ülkeler, güçlü devletlerin sömürgesi haline gelmislerdi. Almanya'nin yeni sömürge elde edebilmek için büyük devletlerle mücadele etmesi gerekiyordu.

      Avusturya-Macaristan

      Avrupa’nin gittikçe güçten düsen bu devleti, kendisine en büyük zararin Pan-Slavizm’den gelecegini anlamisti. Özellikle Sirbistan’in büyük iddialarla harekete geçmesinin ve Rusya’nin bu devleti desteklemesinin kendisi için tehlike oldugunu görmüstü.Bu nedenle Sirbistan’i ortadan kaldirarak doguya dogru genislemek ve Rus etkisini Balkanlardan uzaklastirmak istiyordu.


      Italya

      Üçlü ittifak blogu içinde yer almasina ragmen gizlice Fransa ile anlasmistir. Amaci Avusturya’nin egemenliginde kalmis olan Italya topraklarini kurtarmak, Akdeniz ve çevresinde yeni sömürgeler elde etmektir.

      Osmanli Devleti

      Osmanli Devleti'ni yöneten Ittihat ve Terakki hükümeti, 2 Agustos 1914 günü Almanya ile gizli bir ittifak antlasmasi (Osmanli-Alman Gizli Antlasmasi) imzalayarak savasa Ittifak güçleri yaninda girmeyi taahhüt etmis ve silahli kuvvetlerinin genel sevk ve idaresi için bir Alman askeri heyetini yetkili kilmayi uygun görmüstür.

      Anlasmadan haberdar olan Ingiltere, Osmanli Devleti'nin siparis ettigi iki zirhliyi Osmanli Devleti'ne teslim etmekten vazgeçer. Rauf Orbay ve ekibi Londra'dan eli bos döner. Kalabalik bir Ingiliz donanmasinin Çanakkale Bogazi'na kadar kovaladigi Goben ve Breslav adli iki Alman zirhlisinin Çanakkale Bogazi'ndan geçmesine izin verilir. Iki gemi 11 Agustos'ta Istanbul'a gelir. Ingiltere'nin bu durumu yansizligin ihlali olarak degerlendiren bir nota vermesi üzerine, Alman zirhlilari Osmanli donanmasinca 'satin alinmis' ve gemi mürettebati fes giydirilerek Osmanli hizmetine alinmistir. Goeben (Yavuz Muharebe Kruvazörü), Breslau ise (Midilli Kruvazörü) ismini almistir.

      26 ekimde Osmanli donanmasi bir kesif tatbikati için hazirlanma emri aldi ve ertesi gün toplanma bölgelerine gitmek için Haydarpasa'dan ayrildi. 28 Ekimde Osmanli filosu 4 ayri görev gücüne ayrilarak Rusya kiyilarinda farkli hedeflere yöneldi. Koramiral Souchon 29 ekim 1914 sabah 6:30'da 3 Osmanli destoreyerinin refakatinde bulunan Goeben ile Sivastopol'daki kiyi bataryalarina ates açti. Hamidiye kruvazörü 6:30'da Kefe'ye geldi ve yerel yetkilileri 2 saat içinde çatismalarin baslayacagi konusunda uyardi. Hamidiye 9:00 da bir saat süren bir atese basladi ve daha sonra da Yalta'ya giderek burada 7 Rus ticaret gemisini batirdi. 2 Osmanli destroyeri 6:30'da Odessa'ya hücum etti ve 2 Rus gambotunu batirarak birkaç tahil silosunu tahrip etti. Breslau kruvazörü ve ona eslik eden osmanli destroyeri Novorossisk'e geldi yerel yetkilileri uyararak 10:30'da kiyi bataryalarina ates etti ve 60 mayin dösediler. Limandaki 7 gemi hasar gördü, biri batti.

      30 Ekim günü Rusya Osmanli Devleti'ne savas açmis, bundan birkaç saat sonra Enver Pasa, Osmanli Devleti'nin Rusya'ya savas ilan ederek, savasa Ittifak Bloku yaninda girdigini duyurmustur. Bu duyurudan sonra Ingiltere ve Fransa, Osmanli Devleti'ne savas ilan etmistir.


      Cephe Stratejileri


    • Baltik Denizi

      Silahla cephane yetistirmek, hem de Almanya'nin mesafelerce düz kumluk halinde bulunan Pomeranya kiyilarina, Berlin'den 150-200 km uzaklikta olan yerlere, büyük bir Rus ordusu çikarmak. Lora Fiser'e göre ayrica üç yere üç ordu çikarilacak biri asil çikis ordusu, diger ikisi gösteris ve sasirtma ordulari olacaktir.

      Planin esaslarina göre Ingiliz donanmasi, olarak Almanya'nin kuzey deniz kiyilarini torpille kusatacaktir.



    • Güney harekât plani

      Lloyd George planinin esasi ilkbaharda kuvveti 700 bin kisiye varacak olan yeni birliklerin Fransa'da Bati cephesine gönderilmeyip Balkanlar'da kullanilmasidir. Lloyd George ayrica Türklerin Süveys kanalina saldirdiklari sirada, Suriye'ye 100 bin kisilik bir kuvvet çikararak 80 bin kisilik Türk ordusunu maglup etmeyi de düsünmüstür. Böylelikle Suriye ele geçirilmis ve Kafkasya ile sikisik durumda bulunan Ruslara yardim edilmis olunur.

      Amiral Fischer Bati cephesini Baltik yolu ile Kuzeyden çevirmeyi, Lloyd George ise ayni isi Balkanlar'dan veya Adriyatik kiyilarindan yapmayi istemektedir.



    • Almanya Harekâti

      Bu düsüncede olanlar her seyi bir kenara birakarak ilk olarak Almanya'yi ezmeyi istemektedirler. Buna klasik düsünce ve plan denilebilir. Bunu isteyenler, elde edilecek bütün kuvvetlerini, yani en çok Ingiltere'de önce gönüllü sonra mecburi olarak silah altina alinan ve alinacak olan birkaç milyon askerin hepsini veya hemen hepsini Bati cephesine yigmak ve Alman ordusunu kemire kemire ezmek düsüncesindedirler. Bu düsünceler ileri sürenlerin basinda Fransiz ordulari baskomutani Jofr ile Ingiltere Imparatorluk genel kurmay baskani General (sonra maresal) Robertson bulunmaktadir.

    • Bogazlar harekâti

      Churchill-Hankey'in Bogazlari Zorlama Plani: Baltik denizine girmek plani da kismen deniz bakaninin düsünceleri arasinda olmakla birlikte Churchill, hemen bütün gücünü Çanakkale'nin zorlanmasi üzerinde toplayacaktir. O sirada Ingiltere'de Osmanli Devleti, düsmanlarin en zayifi sayiliyordu. Osmanli Devleti, Almanya'dan damla damla ve adeta kaçak gibi Romanya ve Bulgaristan yolu ile silah ve cephane alabiliyordu, dolayisiyla Türk'ün kahramanligini göz önünde tutmayanlar Bogazlari zorlamayi nispeten kolay sayabilirlerdi.

      Itilaf Devletleri Çanakkale'ye denizden saldiriya girisecekleri sirada Osmanli Devleti'nin durumu onlar açisindan böyle bir saldiri için elverisli görüntüdeydi. Osmanlilarin Sarikamis üzerine yaptiklari büyük saldiri bozgunla sonuçlanmisti. Misir'i Ingilizlerden kurtarmak amaciyla giristikleri kanal harekâtlari umutlanlari getirmemisti. Bu arada balkan devletlerinden Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan'la Dünya Savasi'nin baslamasindan beri bir antlasmaya varilmasi için sürüp gelen siyasal görüsmelerden de olumlu bir sonuç alamamisti.

      Bulgarlarin çekingen davranisi Almanya ile Osmanli arasinda dogrudan bir baglantinin kurulmasini engellediginden Osmanli ordusunun yoksun bulundugu Modern savas gereçleri ile donatilmasi da gecikmekteydi.

      Bu durum uzlasma Devletleri'nin Osmanlilara karsi bir saldiriya geçmelerine elverisli gibi görünmekteydi. Ne var ki aralarinda bu maksatla hazirlanmis bir harekât alanlari yoktu. Savas sonucunun bati cephesinde ve kisa bir zamanda alinacagina inanilmaktaydilar. Üstelik Ingiltere'nin büyük bir kara ordusu kurmak için giristigi hazirliklar da tamamlanmis degildi. Çanakkale üzerine bir saldiri için ilgililer arasinda kesin bir antlasmaya henüz varilmamisti.


    • Bati Cephesi

      I. Dünya Savasi için Almanya'nin öngördügü savas plani düzeltilmis Schlieffen Plani'ydi. Bu plana göre Belçika üzerinden Fransa'nin kuzeydogusuna ilerleyerek ordan da istikametini güneye çevirerek Alsace - Lorraine bölgesinde Fransiz kuvvetlerini kusatacakti.

      Ancak Belçika kuvvetlerinin beklenmedik direnisi Alman ordularini geciktirmis, bu gecikme de Fransiz ve Ingiliz ordularina gerekli manevralari yapma zamani kazandirmistir.

      Fransa topraklarinda cereyan eden daha sonraki savaslarda her ne kadar Alman birlikleri Paris'e 70 km kadar yaklasabilmislerse de sonunda giderek sertlesen direnç ve agir kayiplarla Schlieffen Plani'ndan beklenen sonuca ulasamamistir.

      ABD'nin savasa katilmasiyla Bati Cephesi'nde güçler dengesi Almanya'nin aleyhine dönmüs ve agir baskilar sonucu Alman topraklarina kadar geri çekilmesine yol açmistir.



    • Dogu Cephesi

      Dogu Cephesi Birinci Dünya Savasi'nda Orta ve Dogu Avrupa'da yer alan sahnelerden biridir.Rusya'nin Almanya'nin Prusya bölgesine yaptigi saldiriyla baslar. Ruslar bu saldirida agir bir yenilgi alir fakat Almanlarin bu cepheyi desteklemek için bati cephesinden 2 kolordu ve 1 süvari tümeni çekmesi sonucu batida Alman ilerlemesi yavaslar. Ruslarin bu yenilgisinden sonra Almanya saldiriya geçmistir. Bu sirada bir Rus ordusu da Avusturya-Macaristan'a saldirmis ve Lvov'u almistir. Bu cephe 1914'ten 1917'ye kadar Almanlarin ilerlemesi ve Rusya'nin geri kalaniyla Polonya'nin Ruslarin elinde buluna kesimini almasi ve Litvanya,Livonya bölgelerini almasi ve Petersburg'a yaklasmasiyla devam eder. Bu zamanda Avusturya'da süren savas ise Rusya'nin biraz üstünlügüyle devam etmistir. Rusya'da iç savas çiktigindan dolayi bu cephe kapanmistir.

    • Kafkasya Cephesi

      Enver Pasa kumandasindaki Türk ordusu 21 Aralik 1914'te (o zamanki Rus siniri olan) Köprüköy - Eleskirt hattinda hücuma geçti. Sarikamis yakininda Allahüekber Daglarina ulasan ordu burada 1915 Ocaginin ilk haftasinda agir bir yenilgiye ugradi. 130.000 kisilik asker mevcudunun 60.000'i çarpismalarda veya soguktan donarak sehit oldu. Geri kalanlar esir düstü.

      Grandük Nikola kumandasindaki Rus ordusu bir yillik bir bekleyisten sonra 13 Ocak 1916'da Erzurum cephesinde harekete geçti. 16 Subat 1916'da Erzurum, 3 Mart'ta Bitlis ve Mus, 18 Nisan'da Trabzon, 24 Temmuz'da Erzincan düstü. Ancak Agustos ayinda Bitlis ve Mus geri alindi.

      Rusya'da 1917 Mart ayinda Çarlik rejimine karsi baslayan ayaklanma Kasim ayinda Bolsevik rejimin kurulmasi ve 1918 Ocak ayinda Rus ordusunun dagilmasi ile sonuçlandi. Rus ordusunun çekilmesi üzerine, onlarin bosalttigi alanlarda Antranik komutasindaki Ermeni birlikleri "Bati Ermenistan Geçici Hükümeti" ilan ettiler. Ancak hücuma geçen Türk ordusu karsisinda tutunamayarak dagildilar. 26 Subat 1918'de Erzincan, 27 Subat'ta Trabzon, 12 Mart'ta Erzurum, 2 Nisan'da Van kurtarildi.


       Osmanlı İmparatorluğu,


      3 Mart 1918'de imzalanan Brest Litovsk Antlasmasi ile Rusya savasta kazandigi topraklari terkederek 1878 öncesi sinirlara dönmeyi kabul etti. Bu sirada Tiflis'te kurulan Transkafkasya Cumhuriyeti'nin direnmesi üzerine Halil (Kut) Pasa kumandasinda ileri harekete geçen Türk ordusu 25 Mart'ta Oltu, 3 Nisan'da Ardahan, 5 Nisan'da Batum, 15 Mayis'ta Gümrü, 20 Temmuz'da Nahcivan'i aldi ve nihayet 15 Eylül'de Nuri Pasa komutasindaki Kafkas Islam Ordusu Bakü Muharebesi (1918)'i kazanarak Bakü'ye girdi. Ekim basinda da bir Türk müfrezesi Dagistan'da kontrolü ele aldi.

      Ancak 30 Ekim'de imzalanan Mondros Mütarekesi uyarinca Türk ordusu isgal ettigi Kafkasya topraklarini birakarak 1914 sinirina geri çekildi. Türk ordusunun bosalttigi Batum, Ardahan ve Kars'ta kurulan Milli Sura Hükümetleri 1919 ilkbaharinda Kafkasya'daki Ingiliz kuvvetleri tarafindan tasfiye edildi.


    • Çanakkale Cephesi

      Itilaf Devletleri kara ve deniz güçlerinin Çanakkale Bogazini kontrol altina alarak Istanbul'u isgal etme girisimleridir. Istanbul'un isgaliyle Osmanli Devleti savastan çekilecek, Almanya bir müttefikini kaybedecek ve Rusya ile güvenli bir deniz ticaret ve ulasim yolu açilmis olacakti. 1915 yilinin Subat ve Mart aylarinda müttefik donanmasinin sahil top bataryalarini susturarak Istanbul'a ulasma çabalari, Türk sahil topçusu ve mayin hatlari nedeniyle basarisiz olmustu. Bunun üzerine Ingiltere ve Fransa yüksek komutanliklari, Gelibolu Yarimadasi'nin amfibik bir harekâtla isgal edilmesine karar vermislerdir. 25 Nisan 1915 günü, yarimadanin alti kumsalinda yapilan müttefik kuvvetler çikartmasiyla Çanakkale Kara Savasi baslamis oldu. Çikartma kuvvetlerinin Türk savunmasi karsisinda planlanan basariyi saglayamamalari üzerine 6 Agustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle Suvla Koyu'nda bir çikartma daha yapilmistir. Kurmay Albay Mustafa Kemal'in komuta ettigi birinci ve ikinci Anafartalar Muharebeleri'yle bu ileri harekât da basarisizliga ugramistir. 9 Ocak 1916 tarihinde Gelibolu Yarimadasi'ndan müttefik kuvvetlerin tahliyesi tamamlanmistir.

       Osmanlı İmparatorluğu,



    • Galiçya Cephesi

      Galiçya, Avusturya Macaristan Imparatorlugu'nun kuzeydogu ucunda yer aliyordu. Bu bölge bugün, bir kismi ile Polonya'nin güneyinde, diger kismi ile Ukrayna'nin batisinda yer almaktadir. Galicya'nin güney sinirini Karpat daglari olusturur. Genel savas planina göre, Almanya batida Fransa'nin 'isini' halledecek, bu süre boyunca Avusturya Macaristan doguda Rusya'yi oyalayacakti. Ancak Avusturya Macaristan bu isi basaramadi. Rusya ordulari Karpat daglarinin kuzey eteklerine kadar yanasti. Bunun üzerine Almanlar dogu cephesinin merkezi Galicya'ya Türk kuvvetlerinin gitmesi konusundaki Enver Pasa'nin teklifini kabul ettiler. Daha önce Çanakkale'de savasmis 19. ve 20. Tümenler'den 15. Kolordu olusturularak, Temmuz 1916'dan itibaren yaklasik 30.000 asker her tabur bir tren katarina denk gelecek sekilde, trenle yola çikarildi. Eylül1916'da intikal tamamlanmisti. Kolordunun komutani, Kurtulus Savasi'nda da önemli görevler üstlenen Yakup Sevki Subasi'ydi. Kasim 1916'da görevi Cevat Pasa'ya devredecektir. Türklerin Avrupa'da savastigi üç cepheden biri Galicya idi. Genellikle Romanya cephesi ile karistirilir. Türklerin asil olarak savastigi yer, Berezhany kasabasi çevresidir. Berezhany ile Rohatin kasabasi arasindaki yol üzerinde, sag taraftaki dagin yamaçlarinda halen Türk sehitligi vardir. (Rohatin, tarihte Hurrem Sultan olarak bilinen Kanuni Sultan Süleyman'in esinin dogdugu sehirdir.)Bunun yaninda, yöredeki diger köylerde de küçük Türk sehitlikleri bulunmaktadir. Sehitlikler Ekim 2008 tarihi itibariyla bakima alinmisti. Bunda Kiev Türk Büyükelçiligi askeri atesesinin ve Ukrayna'da bulunan Türk isadamlarinin büyük katkisi olmustu. Türk askerlerinin savastigi bölge, bugün ormanliktir. Savas sirasinda kullanilan mevziler bugün bile net olarak görünmektedir. Bu haliyle, Çanakkale'nin 30 yil önceki haline benzetilebilir.

    • Yemen- Hicaz (Arabistan) Cephesi

      Halk arasinda Yemen cephesi adiyla da anilir. I. Dünya Savasi boyunca Osmanli Devleti 4 Tümenlik bir kuvvetle Arabistan'daki kutsal Islam sehirlerini korumaya çalisti. 7. Kolordu'nun birer tümeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konuslandirilmisti. Uzaklik sebebiyle bu tümenlere yeni asker, malzeme ve silah destegi saglanamiyordu. 1916 yilinda Ingilizlerin kiskirtmasiyla, Araplar kendilerini koruyan Osmanli Kuvvetlerine karsi ayaklandi Mekke Emiri Serif Hüseyin, bagimsizligini ilan etti. Yemen'de Imam Yahya Osmanlilar'a bagli kalirken Asir'de Seyyid Idris de ayaklanmaya katildi. 1917 Subatinda Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanligi'na atanmak üzere, Sam'a gelen Mustafa Kemal Pasa, Hicaz'in bosuna savunulmayip bosaltilmasini istedi. Manevi sebeplerden dolayi bu istek uygulanmadi. Komutanlik atamasi da yapilmadi. Bin bir güçlükle Medine'yi, Yemen'i, Asir'in kuzeyini I. Dünya Savasi sonuna kadar savunan 7. Kolordu Mondros Mütarekesi'nden bir müddet sonra, 23 Ocak 1919'da teslim oldu. Dönüste kutsal emanetler Istanbul'a getirilmistir.

    • Sina (Suriye) - Filistin Cephesi

      Ingilizler 1914 yili Aralik ayinda Türk dostu saydiklari Hidiv Abbas Hilmi Pasa'yi yönetimden uzaklastirarak, Misir ve Süveys Kanali'na tamamen egemen oldular. Bahriye Naziri ve 4. Ordu Komutani Cemal Pasa'nin, 14 Ocak 1915'te 80.000 asker, 25.000 deveyle iki koldan Süveys Kanali'na yaptigi harekât (1. Kanal Savasi) basarili olamadi.Kanali sisme botlarla asmaya çalisan Osmanli birlikleri agir makinali tüfek atislari sebebiyle daha kiyiya varamadan agir kayiplar verdi. 4 Subat 1915'te Birüsseba-Gazze'ye geri dönüldü.

      1916 yilinda Süveys Kanali'ni almak için 2. Kanal Harekâti yapilirken, Mekke Emiri Serif Hüseyin Ingilizlerin kiskirtmasiyla Osmanli Devletine karsi ayaklandi. Ayaklanmanin bastirilmasi için 4. Ordu'dan bir kisim birlikler Hicaz'a gönderildi. Ordunun geri kalan kismiysa, Gazze-Seria-Birüsseba hattinda savunmaya çekildi. 1917 baharinda Ingilizler, Gazze'ye saldirdi. 1. ve 2. Gazze Muharebeleri yapildi. Ingilizler Türklerin kahramanca savunmasi karsisinda çekilmek zorunda kaldilar. Takviyelerini artirmaya baslayan Ingilizlerin Filistin Cephesinde toplanmalari üzerine, Cemal Pasa'nin uyarisiyla Yildirim Ordularinin Irak cephesinde kullanilmasindan vazgeçilerek Filistin ve Suriye'de kullanilmasi kararlastirildi. Ayni yil 7. Ordu Komutanligina atanan Mustafa Kemal Pasa, Yildirim Ordular Komutani General Liman von Sanders ile anlasamadi. Harbin yönetimini tenkit eden iki rapor yazarak 6 Ekim 1917'de komutanliktan istifa etti. Mustafa Kemal elde kalan birliklerle ancak savunma savasi yapilabilecegini, Falkenhayn'in saldiriya geçme fikrinin tamamen yanlis oldugunu düsünüyordu. Savas hazirliklarini tamamlayan Ingilizler, 24 Ekim 1917'de 138.000 askerle taarruza basladilar. Birüsseba-Gazze Savasi'ni kazandilar. 9 Kasim 1917'de Kudüs düstü.
      General Allenby komutasindaki Ingiliz kuvvetlerinin Mart 1918 basi ile 18 Mayis arasindaki Telazur, 1. ve 2. Salt-Amman taarruzlari basariyla durduruldu. Yiginaklarini artiran ve mevcudu 550.000'e yükselen Ingiliz ordusunun 19 Eylül 1918'de Filistin'de baslattigi taarruz hizla gelisti ve Filistin tamamen Ingilizlerin eline geçti. (Nablus Hezimeti)


    • Irak Cephesi

      Bu cephe, Ingilizlerin petrol sahalarini ele geçirmek amaciyla, 15 Ekim 1914'te Bahreyn'i ve 23 Kasim 1914'te Basra'yi isgali üzerine açildi. Yerli askerlerle karisik Osmanli kuvvetleri isgale karsi koyamadi. Ingilizler, Iran'da Ahvaz'i da ele geçerdiler. 20 Aralik 1914'te, Basra'yi geri almak amaciyla cephe komutanligina atanan, Yzb. Süleyman Askeri Bey asiretlerden ve gönüllülerden yararlanarak topladigi kuvvetle, 12 Nisan 1915'te taarruz etti. Suaybiye Savasinda basarili olamadi ve intihar etti. Ingilizler Kutü'l Ammare'yi de ele geçirip Bagdat'i almak için, General Townshend komutasinda saldirdilar. Türk Kuvvetleri, Ingilizleri Selmanpak'ta durdurdu. Kanli çarpismalardan sonra Ingilizler, 26 Kasim 1915'te çekildiler. Kut ül Amare'de 8 aralik 1915'te kusatilan Ingiliz birlikleri, bes ay süren bir direnisten sonra 28 Nisan 1916'da teslim oldu. General Townshend dahil 13.399 esir alindi. Fakat insan gücü çok fazla olan Ingiltere ertesi gün Hindistan'dan getirdigi 150.000 askeri bölgeye çikartti.

      1916 yili basinda bir kisim Ingiliz birlikleri General Townshend'in yardimina geldiyse de Iran'da Hemedan'a kadar sürüldüler. Ingiliz birlikleri 1917 yili basinda bekledikleri güce ulastilar. Taarruza geçtiler. 11 Mart 1917'de General Maude yönetimindeki Ingiliz birlikleri Bagdat'a girerken Halil Pasa'nin komutasindaki Osmanli askerleri Bagdat'i bosaltti.

      Türk kuvvetlerinin Bagdat'i geri alma tesebbüsü basarili olamadi. Samerra'yi da ele geçiren Ingiliz Ordusu, Musul'a dogru ilerlemeye basladi. Bagdat'i geri almak için 6. Ordu'yla Halep'te kurulan 7. Ordu birlestirilerek General Falkenhayn komutasinda Yildirim Ordular Grubu kuruldu. Halep'te hazirliklar sürerken, Ingilizler Tikrit'e kadar ilerlediler.

      1918 yilinda aldiklari takviyelerle iyice güçlenen Ingiliz birlikleri, petrol yataklarinin bulundugu Musul'a giremediler. Ancak, ne yazik ki, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasindan üç gün sonra 3 Kasim 1918'de, mütarekeye aykiri sekilde burayi isgal ettiler.


    • Makedonya Cephesi

      Sirbistan'in Ittifak Devletlerince isgal tehlikesi belirince, bir Fransiz tümeni Çanakkale'den getirilerek, 5 Ekim 1915'te Selanik'te karaya çikarildi. Bir Ingiliz tümeniyle bir Fransiz tugayi da daha sonra bu birlige katildi. Böylece Makedonya cephesi açilmis oldu. 20. Türk Kolordusu ile birtakim Alman ve Bulgar birlikleri Ingiliz ve Fransizlarin karsisinda yer aldi.

      1916 yilinda Ingiliz, Fransiz ve Sirp askerlerinin sayilari 250.000'e ulasinca 10. Türk Kolordusu da 17 Kasim 1916'da cepheye geldi. 10 Aralik 1916'da Yb.Sükrü Naili Gökberk komutasindaki 50.Tümen Drama civarinda düsmanla savasti. Cephedeki küçük taarruzlarin yaninda en önemli olay, 11 Aralik 1916'da, Manastir'in Itilaf Devletleri'nin eline geçmesidir.

      1917 yili küçük muharebelerle geçti Türk Kuvvetleri Kavala-Serez hattinda savasti. 27 Haziran 1917'de Yunanistan Itilaf Devletleri safinda savasa girdi. 29 Mayis 1918'de Ingiliz, Fransiz, Yunan ve Sirp kuvvetleri büyük bir taarruz baslatti. Bulgar ordusu yenildi. 29 Eylül'de Bulgaristan, Selanik Ateskes Antlasmasini imzalayip, savastan çekildi. Topraklarindan Itilaf Devletleri'ne ait askeri birliklerin geçmesine de izin verdi. Itilaf Devletleri üç koldan Balkanlar'da ilerlemeye basladi. Bu kollardan biri Istanbul'u hedef almisti.


      Sonuçlanmasi

      Itilaf Devletleri'yle tek tek Ittifak Devletleri arasinda yapilan mütarekelerle çatismalar resmi olarak sonlandirilmistir. Bu mütarekeler, Bulgaristan ile 29 Eylül 1918 tarihinde Selanik Antlasmasi, Osmanli Devleti ile 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateskes Antlasmasi, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ile 3 Kasim 1918 tarihinde Villa Giusti Antlasmasi ve Almanya ile 11 Kasim 1918 günü Rethondes Antlasmasi'dir.

      Savas sonrasinda Avrupa'da sinirlarin belirlenmesi için 18 Ocak 1919 tarihinde Paris Baris Konferansi toplanmis ve Almanya ile 28 Haziran 1919 tarihinde Versay Antlasmasi, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ile 10 Eylül 1919 tarihinde St. Germain Antlasmasi, Bulgaristan ile 27 Kasim 1919 tarihinde Neuilly Antlasmasi, Macaristan ile 4 Haziran 1920 tarihinde Trianon Antlasmasi ve Osmanli Devleti'yle de 10 Agustos 1920 tarihinde Sevr Antlasmasi imzalanmistir.


      Kullanilan teknoloji

      Ilk olarak Ingilizler tarafindan Bati cephesinde tanklar ve zirhli araçlar kullanilmistir. Havada ise, ilk kez uçaktan yararlanilmistir savas uçaklari ve bombardiman uçaklari kullanildi. I. Dünya Savasi'nda hava gücü, daha çok istihbarat elde etme ve düsmanin istihbarat almasini engelleme görevlerinde kullanilmistir. Tank ve uçaklara karsi olarak da tanksavar ve uçaksavar silahlar gelistirilmistir.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Almanya Ypres Çatismalarinda klor gazi kullanarak tarihteki ilk kimyasal saldiriyi gerçeklestirmistir. Baslangiçta itilaf devletlerini korkutsa da, gaz maskesi kullanimi ile zehirli gaz saldirilari etkilerini yitirmistir.

      Denizde ise menzili 15 km'ye varan savas gemileri ve denizaltilar kullanilmistir. Ilk denizalti olarak bilinen Alman U-Botlari, ABD'nin Ingiltere'ye insani ve askeri yardim ulastirmasini engelleyerek itilaf devletlerine ciddi kayiplar verdirmislerdir



      Etkileri

      Tüm ülkelerden 65.038.810 askerin katildigi savas, arkasinda resmi rakamlara göre toplam 8.556.315 ölü, 21.219.452 yarali ve 7.750.945 kayip veya esir birakmistir.


      Askeri kayiplar

      Osmanli Devleti
      Toplam kayip asker sayisi: 1.301.000
      Çanakkale: 101.000 [Hasta, Kayip ve Yaralilarla 253.896]
      Kafkasya: 280.000
      Körfez: 220.000
      Arabistan-Yemen: 200.000
      Kanal: 250.000
      Acem: 40.000
      Galiçya-Bulgaristan: 60.000
      Alman Imparatorlugu
      Toplam kayip asker sayisi: 3.750.000
      Dogu Cephesi : 1.400.000
      Bati Cephesi: 2.350.000



      Çanakkale Savasi


      Çanakkale Savasi, I. Dünya Savasi sirasinda 1915-1916 yillari arasinda Gelibolu Yarimadasi'nda Osmanli Devleti ile Itilaf Devletleri arasinda yapilan deniz ve kara muharebeleridir.Itilaf Devletleri; Osmanli Devleti'nin baskenti konumundaki Istanbul'u alarak bogazlarin kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarimsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savas disi birakarak Ittifak Devletlerini zayiflatmak amaçlari ile ilk hedef olarak Çanakkale Bogazi'na girmislerdir. Ancak saldirilari basarisiz olmustur ve iki tarafin da çok agir kayiplar vermesiyle Itilaf Devletleri geri çekilmislerdir.

      Çanakkale Savasi'nin nedenleri

      Osmanli Devleti 2 Agustos 1914 tarihinde Alman Imparatorlugu ile, Ittifak Devletleri safinda yer almak üzere bir antlasma imzalamisti. Ancak bu antlasma, savas hazirliklari henüz baslamadigi için gizli tutulmustu. Osmanli Devleti'ni bu antlasmanin hemen ertesinde seferberlik hazirliklarina baslamisti. Ayni zamanda Osmanli Devleti, "silahli tarafsizlik"ini ilan etmistir.

      Akdeniz’de Kraliyet Donanmasi önünden çekilen Alman Goeben muharebe gemisi ve Breslau agir kruvazörü'nin Amiral Sukon komutasinda 10 Agustos 1914 günü Çanakkale Bogazi’ni geçerek Istanbul’a gelmeleri büyük bir gerginlik yaratmisti, çünkü Osmanli Devleti, Bogazlar Antlasmasi geregi bogazlari tüm savas gemilerine kapali tutmak durumundaydi. Alman Donanmasi’na bagli bu gemilerin Bogazdan geçisine izin vermek savas nedeni sayilacakti. Ancak Osmanli Devleti, bu gemilerin Almanya’dan satin alindigini açiklayarak gerginligi ertelemistir. Sözkonusu gemiler 16 Agustos 1914 tarihinde Yavuz ve Midilli adlariyla Osmanli Donanmasi’na katilmislardi. Bu gemilerdeki Alman mürettebat, Osmanli Donanmasi’na ait subay ve erat üniformalari giyerek gemilerdeki görevlerini sürdürmüsler, Amiral Souchon ise Osmanli Donanmasi Komutanligi’na getirilmisti. Böylece Almanya, yakin gelecekte Rus limanlarina karsi kullanilmak için iki büyük silahini Akdeniz'den geçirerek Karadeniz'in hemen yakinina atmis olmaktadir. Bu silahlar Ekim 1914 ayinda hem Rus limanlarini vurmak için, hem de Osmanli Devleti'ni bir oldu bittiye getirerek savasin içine çekmekte kullanilacaktir.


      Yavuz ve Midilli Olayi

      Yavuz ve Midilli’nin de içinde bulundugu bir Osmanli filosunun Amiral Souchon komutasinda 27 Ekim 1914 günü Karadeniz kiyilarindaki Rus limanlarini bombalamalari ardindan hem Rusya Imparatorlugu hem de Birlesik Krallik, Osmanli Devleti’ne savas ilan etmistir.

      Bati Cephesi’nde 1914 yilinin Eylül ayi sonlarinda Alman ordulari, Fransiz-Ingiliz savunmasini yaramamislar, tüm Bati Cephesi’nde cepheler kilitlenmisti. Bu durum Almanya açisindan Bati Cephesi’ndeki savasin kisa sürede bitmeyecegi anlamina geliyordu. Oysa Alman savas plani (Schlieffen Plani), ilk adimda Bati Cephesi’nde kisa sürede Fransiz-Ingiliz kuvvetlerinin yenilgiye ugratilmasi, ikinci adimda ise tüm kuvvetlerin Dogu’ya kaydirilarak Rusya’nin savas disi birakilmasi esasina dayaniyordu. Schlieffen Planindaki bu sapma ardindan Almanya, önce Rusya’yi savas disi birakmak, Dogu’da serbest kalan kuvvetleri ile Bati Cephesi’ne yeniden yüklenmek istemisti. Osmanli 3. Ordu'sunun Kafkasya bölgesindeki Kasim – 1914 ayi baslarindaki taarruzlari bu planin hazirlik asamalarindan biriydi.

       Osmanlı İmparatorluğu,


      Izleyen gelismeler

      Avrupa cephelerindeki bu gelismeler, Ingiltere ve Fransa’yi müttefikleri Rusya’yi desteklemek zorunda birakmisti.Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir baski yapamamaktaydi. Kisitli endüstriyel kapasitesi dolayisiyla Ingiliz ve Fransiz destegine gerek duyuyordu.Fransa ve Ingiltere’nin bu destegi saglamasi için, herhangi bir Avrupa haritasindan da görülecegi gibi, olasi dört yol vardir.Kuzey ulasim hatlarindan ikisi olanaksizdir. Kuzey Buz Denizi, yilin çok büyük bölümünde donmus oldugundan deniz ulasimina olanak vermemektedir, Baltik Denizi ise Alman Donanmasi’nin denetimindedir. Orta ulasim yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir. Olasi dördüncü yol ise Osmanli Devleti’nin denetiminde bulunan Çanakkale ve Istanbul bogazlarinin olusturdugu denizyoludur. Çok yakin geçmiste, Balkan Savasi’nda, Trablusgarp Savasi’nda ve Sarikamis Harekâti’nda agir yenilgiler almis olan Osmanli Devleti’nin askeri gücü, Itilaf Devletleri’nce zaten yetersiz olarak degerlendirilmektedir. Avrupalilarca "hasta adam" olarak görülen yasli Osmanli Devleti'nin bogazlardaki bir saldiriyi kaldiramayacagi düsünülmektedir. Eger Bogazlar askeri olarak kontrol altina alinabilirse, Rusya’nin desteklenmesi olanaklidir. Gerçekten de Rusya, Kasim ayi baslarinda müttefiklerinden Çanakkale Bogazi’na göstermelik de olsa bir saldiri yapilmasini istemistir. Böylece Kafkasya’da Osmanli ordusunun baskisi hafifleyecektir.

      Öte yandan Rusya direnmeyi sürdürecek olursa, Almanya’nin Bati Cephesi’nde yeni bir taarruza kalkisma olanagi da pek yoktur.Bu tesbit, özellikle Ingiliz yüksek komutanliginin, Bati Cephesi’ndeki kuvvetlerin bir bölümünün burada atil tutulup tutulmadiginin sorgulanmasina yol açmistir.Ayrica Ingiliz Donanmasi da yeterince etkili kullanilmamaktadir. Böylece Bati Cephesi’nden alinacak bir kisim kuvvetle donanmanin isbirligi ile daha etkili ve sonuç alici bir harekâta girisilmesi yollari aranmaya baslandi. Sonuçta Bogazlar’a yönelik bir operasyon plani üzerinde tartisilmaya baslanmistir.

      Rusya ile baglantinin bu sekilde, Bogazlar’in kontrolünün saglanarak sonuçlandirilmasi, Osmanli Devleti’nin baskenti olan Istanbul’un da isgalini kaçinilmaz olarak gerektirmektedir. Ikisi, ayni anda gerçeklesecek sonuçlardir. Çanakkale Bogazi’ndan geçilerek Istanbul’un isgalinin Itilaf Devletleri açisindan diger stratejik sonuçlari sunlardir;


    • Osmanli Devleti savas disi birakilmis olmakla, Almanya savasin baslarinda bir müttefikini kaybetmis olacaktir.
    • Osmanlinin tehdidinde olan Süveys Kanali, dolayisiyla Ingiltere’nin Uzakdogu ulasim yolunun güven altina alinmasi saglanmis olacaktir.
    • Osmanli Devleti’nin savas disi birakilmasi, ve müslüman ülkeler nezdinde Itilaf Devletleri lehine olusturacagi kazanimlar açisindan da önem arz etmektedir. Müslüman ülkelerin gerek Orta Dogu’da gerekse de Uzak Dogu’da Ingiliz hakimiyetine karsi dirence zayiflamis olacaktir.
    • Balkan devletleri, hemen dogudaki Osmanli Devleti’nin çökmesi ve bunu Itilaf Devletleri’nin basarmasi üzerine, dogal olarak Itilaf Devletleri safinda savasa katilmalari yönünde etken olacaktir. Çünkü Osmanli Devleti’nin yikilmasi, Balkan devletlerinin bölgedeki hesaplarina ulasabilmeleri yönündeki en önemli engeli ortadan kaldirmis olacak ve bu durum, Itilaf devletlerinin bir hediyesi sayilacaktir.


      Rusya ile Karadeniz üzerinden deniz ulasiminin açilmasi özellikle önemlidir. Osmanli Devleti'nin Bogazlari her türlü deniz trafigine kapatmasi sonucu, Rusya ile Ingiltere ve Fransa arasindaki ticari iliskiler de durma noktasina gelmistir. Pek çok ticari gemi, Karadeniz'deki Rus limanlarinda beklemektedir, Avrupa'da bugday fiyatlari yükselirken ucuz Rus bugdayi ithal edilememekte, muazzam ticari karlardan mahrum kalinmaktadir. Kisacasi Bogazlarin kapanmasi, Ingiliz ve Fransiz firmalari için büyük kar kaybi getirmektedir.

      Savasin asamalari

    • Deniz Muharebeleri

      19 Subat günü, güçlü Fransiz kuvvetleri ile Ingiliz Queen Elizabeth savas gemisinin Osmanli sahil bataryalarini bombalayarak ilk Çanakkale saldirisi baslatilmis oldu.

      Itilaf devletleri, kisa bir aranin ardindan bir sonraki saldiriyi 18 Mart'ta gerçeklestirmislerdir. Hedef, Çanakkale Bogazi'nin sadece 1 mil genisligindeki en dar noktasidir.Amiral de Robeck komutasindaki asagi yukari en az 16 savas gemilik dev donanma Çanakkale'yi geçmeye kalkmistir. Ancak her gemi Nusret Mayin Gemisi adli Osmanli mayin gemisinin bogazin Asya tarafina yerlestirdigi deniz mayinlari tarafindan hasar almistir. Bazi balikçilar, Ingilizler tarafindan mayin toplama isiyle görevlendirilmistir; ama Osmanli ordusunun açtigi top atislariyla korkarak kaçmislar, mayinlara dokunulmamistir. Yerinde kalmis bu mayinlar Ingiliz Ocean, Irresistible ve Fransiz Bouvet adli üç zirhliyi batirmistir. Ayrica Ingiliz Inflexible ve Fransiz savas gemileri Suffren ve Gaulois çok agir bir sekilde hasar almistir.


       Osmanlı İmparatorluğu,


      Sonuç olarak, 18 Mart 1915'te, deniz mayinlari ve kiyilardaki Osmanli topçu bataryalarinin isabetli atislari denizden geçisin mümkün olmayacagini göstermis, Itilaf Devletleri Gelibolu Yarimadasi'na asker çikararak Bogaz topçu bataryalarini etkisiz hale getirmeyi hedeflemistir.

      Gelibolu Yarimadasinda Müttefik çikartmalari yarimadanin güney bölümündeki alti kumsala, iki cephede yapilmistir. Seddülbahir Cephesi’ne Britanya 29. Tümeni ile Fransiz Kolordusu (Fransiz Dogu Sefer Kuvveti) çikartma yaparken Ariburnu Cephesi’nde ise Anzaklar Kolordusu çikartma yapmistir. Bu bes tümene ek olarak bir hafta içinde Iskenderiye'den getirilecek olan Hint Tugayi, muhtemelen Seddülbahir Cephesi'nde kullanilmak üzere ordu ihtiyatini olusturacakti.



    • Kara muharebeleri

      Ingiliz-Fransiz Birlesik Donanmasi'nin 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Bogazi’ni geçme ve Istanbul’u isgal girisiminin basarisiz kalmasi üzerine bir kara harekâtiyla Istanbul’un isgali yönünde yeni bir savas plani olusturulmustur.

      Esasen 1 Mart 1915 tarihinde Yunanistan Hükûmeti, Gelibolu Yarimadasinin isgal edilerek bu yolla Istanbul üzerine yürünmesi seklindeki bir savas planini Ingiliz yetkililere iletmis ve bu operasyon için üç tümen tahsis edebilecegini bildirmisti. Ancak Ingiliz Savas Bakani Lord Kitchener, o tarihlerde bir kara harekâtina kuvvet ayirmak yerine Çanakkale Bogazi’ndaki Osmanli kiyi topçusunu deniz topçusu ile imha ederek bu denizyolunu açmayi ve dogrudan Istanbul’a bir çikartma yapmayi uygun bulmustu. Dahasi Çarlik Rusyasi da bu operasyona Yunan birliklerinin katilmasina kesinlikle karsi çikmistir.

      Ancak bölgedeki incelemelerinin sonucunda Lord Kitchener’e 5 Mart 1915 tarihinde bir rapor sunan General William Birdwood, bu raporunda bir deniz harekâtinin basari sansi olmadigini, deniz harekâtinin Gelibolu Yarimadasi’na yapilacak bir çikartma harekâtiyla desteklenmesi gerektigini belirtmektedir. Bu rapor üzerine Lord Kitchener, 10 Mart 1915 tarihinde seçkin bir birlik olan Ingiliz 29. Tümeni’nin Gelibolu Yarimadasina yapilacak bir çikartma ile görevlendirdigini bildirmistir. Gelibolu’daki çikartma için tertiplenen Akdeniz Sefer Kuvveti’nin komutanligina da General Sir Ian Hamilton atanmistir.



      Planlar ve kuvvetler

    • Itilaf tarafi

      General Hamilton emrine verilen kuvvetler ve savasçi mevcutlari söyledir.

    • Anzak Kolordusu 25.700
    • Britanya 29. Tümeni 17.000
    • Fransa 1. Tümeni 16.700
    • Britanya Kraliyet Deniz Tümeni 10.800
    • Anzak Tugayi 4.800

      Böylece harekât için 75 bin kisilik bir kuvvet olusturulmustur.

      General Hamilton, Gelibolu Yarimadasindaki çesitli çikarma alanlarina kuvvet çikartarak yarimadanin denetimini, böylece Osmanli kiyi topçusunu etkisiz hale getirmeyi amaçlamistir. Bunun için iki ana çikartma bölgesi belirlenmistir. Bunlardan biri, yarimadanin en güney ucu olan ve Seddülbahir olarak bilinen bölge, digeri ise daha kuzeydeki Kabatepe-Küçük Ariburnu arasindaki kumsaldir. Bu iki çikartma bölgesinden Seddülbahir’e agirlik verilmistir. Seddülbahir bölgesine agirlik verilmesi üç taraftan da donanma topçu atesiyle desteklenebilir bir bölge olmasindandi.

      General Hamilton Seddülbahir Cephesi çikartmalari için Seddülbahir bölgesinde bes ayri kumsal belirlemisti.


    • Sigirini (Morto) koyu – Hisarlik Burnu
    • Ertugrul Koyu
    • Tekekoyu
    • Ikizkoyu
    • Zigindere

      Bu kumsallar için iki Ingiliz, bir Fransiz tümeni ile bir Hint tugayi tahsis etmistir.

      Ariburnu Çikartmasi için ise iki tümenden olusan Anzak Kolordusu tahsis edilmistir.

      Seddülbahir Cephesi’ne çikarilan birliklerin hedefi, Gelibolu Yarimadasi’nin güney bölgesinin taktik derinligindeki Alçitepe blogu’nun ele geçirilmesidir. Bu birliklerin ileri harekâti derinlikte birleserek Kirte Köyü hattindan Alçitepe blogu ele geçirilecek, Ariburnu Cephesi’ne çikan birlikler ise Conkbayiri-Kocaçimentepe hattindan Maltepe bölgesinin ele geçirilmesiyle Seddülbahir Cephesi’nin Osmanli kuvvetlerince takviyesi önlenecektir. Alçitepe, ilk günün hedefi olarak belirlenmistir, Seddülbahir’den 10 km. ve Zigindere’den 5 km. mesafededir.

      Ariburnu Cephesi kuvvetlerine verilen taktik hedef ise Kocaçimen tepe üzerinden Eceabat'ta sahile ulasarak Seddülbahir Cephesi'ndeki Osmanli kuvvetlerinin geri baglantisini kesmektir.


    • Ittifak tarafi

      Deniz harekâtinin basarisizligi ardindan (18 Mart 1915) bir kara harekâtina girisilecegi ve bu harekâtin Gelibolu Yarimadasi’ni hedef alacagini öngörüsü, mantik geregi olarak bile neredeyse kesinlik kazanmistir. Kaldi ki 1915 yilinin Nisan ayi baslarindan itibaren Hamilton’un kuvvetleri Misir’da toplanmaya basladiginda bölgedeki Osmanli istihbarati, birliklerin mevcutlari, komutanlari, silah ve donanimlari hakkinda ayrintili bilgiler edinmeye baslamistir.

      14 Aralik 1914 tarihinde 42 kisilik bir subay gurubuyla Istanbul’a gelen ve Enver Pasa tarafindan 1. Ordu Komutanligi’na atanmis olan Alman Danisma Kurulu Baskani Maresal Liman Von Sanders, yeni teskil edilen ve bölgeyi savunmakla görevli 5. Ordu komutanligina 24 Mart 1915 tarihinde atanmistir. Dolayisiyla bölgenin savunmasindan sorumlu olan 3. Kolordu da Maresalin emrine girmistir. 5. Ordu’nun bir Alman maresali komutasina verilmesi, Almanya ile Osmanli Devleti arasinda yapilmis olan antlasmanin geregi olarak Almanya tarafindan talep edilmisti.

      Maresal Sanders’in savunma plani, Hamilton’un taarruz planiyla örtüsmemektedir. Maresal Sanders, çikartmalarin Saros Körfezi kiyilarina yapilacagini hesaplamaktadir ve 5. Ordu’nun ana kuvvetlerini bu bölgede toplamistir. Saros Körfezi, Gelibolu Yarimadasi’nin en dar bölgesidir. Buradan yapilacak bir çikartmanin, yarimadayi savunan Osmanli birliklerinin geri çekilme ve kara ikmal hattini kesmesi olasidir. Ayrica Maresal Sanders’in savunma plani, elindeki kuvvetlerin önemli bir bölümünü geride, yedekte tutarak çikartma kuvvetlerine ileri harekâtlari sirasinda taarruz etmeyi öngören, savunma agirlikli, temkinli bir plandir.

      Osmanli komutanlari ise, çikartmadan sonra, çikartma kuvvetlerinin sahillerde elde edecekleri köprübaslariyla yogun olarak takviye alacaklarini, gerekli tahkimati yapacaklari, dolayisiyla bu tahkimatlardan sökülüp atilmalarinin çok güç olacagini düsünmektedirler. Onlara göre etkin bir savunma, hemen sahilde, daha çikartma harekâti sirasinda yapilmali, karsi tarafin kiyida bir köprübasi olusturmasi önlenmelidir.

      5. Ordu, üç tümenli 3. Kolordu ve iki tümenli 15. Kolordulardan olusmaktadir. Ayrica ordu karargahina bagli 19. Tümen, 1. Süvari Tugayi, bir piyade alayi ve dört Jandarma taburu bulunmaktadir. Toplam savasçi sayisi 84 bindir. Bu kolordularin bünyesindeki tümenler ve komutanlari söyledir.


    • 3. Kolordu. Komutani Esat Pasa
    • 5. Tümen. Saros bölgesi. Komutani Yarbay Hasan Basri Bey.
    • 7. Tümen. Bolayir bölgesi. Komutani Albay Halil Bey.
    • 9. Tümen. Gelibolu Yarimadasi’nin güney bölümü. Seddülbahir ve Ariburnu Cepheleri. Komutani Albay Halil Sami Bey.
    • 15. Kolordu. Komutani General Weber
    • 3. Tümen. Kumkale bölgesi. Komutani Albay Nicolai.
    • 11. Tümen. Besige bölgesi. Komutani Albay Refet Bey
    • 19. Tümen. Eceabat bölgesi. Komutani Yarbay Mustafa Kemal Bey.

      Gelibolu Yarimadasi’ndaki Osmanli savunma kuvvetlerinin, Çanakkale Savaslari süresince, kara ve deniz olmak üzere iki ana ikmal hatti vardir. Kara ikmal hatti, Istanbul’dan bölgeye en yakin olan Uzunköprü’ye kadar yaklasik 250 km.lik bir demiryolu hatti ve devaminda 165 km.lik bir stabilize yoldur. Osmanli tarafina yeterli motorlu nakliye araci olmadigindan, personel bu yolu yaya olarak geçmek durumundadir. Her türlü ikmal malzemesi de öküz ya da at arabalariyla tasinacaktir. Ayrica bu yolun bir bölümü gündüz saatlerinde Saros Körfezi’ndeki Birlesik Donanma’nin atesi altina alinabilmektedir. Bu nedenle yolun bu bölümü ancak günün karanlik saatlerinde geçilebilmektedir. Deniz ikmal hatti ise Marmara Denizi’nden geçen 150 deniz millik bir hattir. Kara ikmal hattina oranla çok daha kisa sürede geçilebilen bu ikmal hatti, Birlesik Donanma’nin suüstü gemileri yönünden tehdit altinda degildir. Ancak denizalti faaliyetlerinin tehdidine açiktir. Nitekim 25 Nisan 1915 tarihinden itibaren Marmara’da en az bir denizalti faaliyet halinde bulunmustur. Mayis 1915 ortalarindan itibaren ise deniz ikmal yolu, artan denizalti faaliyetleri yüzünden bütünüyle kullanim disi kalmis, ikmal ve takviye kara ulasim hattina bagimli olmustur.

      Çikartmalar

      Kalici olarak asker çikartilan kumsallar, Seddülbahir bölgesindeki bes kumsalla Kabatepe kuzeyine çikarilan Anzak Kolordusu çikartma bölgesidir.

      General Sir Ian Hamilton, asil çikartmalar disinda iki farkli biçimde yaniltici operasyonlar planlamisti. Göstermelik çikartmalar yapildigi gibi, çikartma yapilacak izlenimi uyandirmak üzere sadece deniz topçusunun hazirlik atesi açilan hedefler de belirlenmisti.

      25 Nisan sabahi Saros Körfezi açiklarina gelen Birlesik Donanma’ya bagli savas gemileri (Caanopus hafif zirhlisi, Dartmouth ve Doris Kruvazörleri ile iki destroyer Bolayir sirtlarini top atesine tutmuslardir. Gün boyu süren bu atesin ardindan havanin kararmasina çok az bir süre kalan içleri asker dolu sekiz büyük filika sahile dogru hareket ettiler. Sahile ulasmadan hava kararmisti ve karanliktan yararlanarak gemilere döndüler. Donanma atesi ve geceye dogru yapilan bu manevra, Osmanli tarafina bu bölgede gece boyunca çikartma yapilacagi izlenimi vermis, bu bölgedeki kuvvetlerini kaydirmalari en azindan 24 saat engellenmisti. Esasen planlanan harekât bu kadardi. Fakat gece yarisindan sonra gönüllü bir Ingiliz Yüzbasi, sahile iki km. kadar yaklasan bir filikadan sahile kadar yüzmüs, üç ayri noktada aydinlatma fisegi atesleyerek geri dönmüstür.


    • Seddülbahir Cephesi

      Seddülbahir Cephesi'ndeki Ingiliz ve Fransiz birliklerinin ilk hedefi Kirte Köyü ve hemen kuzeyindeki Alçitepe olmustur.


    • Birinci Kirte Muharebesi

      Bu hedeflerin ele geçirilmesi için ilk müttefik taarruzu olan Birinci Kirte Muharebesi, 28 Nisan 1915 sabahi baslamistir. Taarruzun sol kanadinda iki Ingiliz tugayi, sag kanadinda ise bes Fransiz taburu taarruza katilmistir.Osmanli savunmasi Ingiliz taarruzlari karsisinda tutunurken Fransiz kesiminde yarilma noktasina gelmistir. Cephe komutani Albay Halil Sami Bey, hatlarin geri çekilmesi emri vermisken, iki bölüklük bir kuvvet, donanma topçusunun atesinde bir gedik bularak hatlari takviye etmistir. Bunun üzerine geri çekilme emri derhal geri alinmistir. Ögleden sonra Yarbay Sabri Bey, iki taburluk bir kuvvetle karsi taarruza geçerek müttefik cephesini kirmistir. Gün sonunda, müttefikler taarruz çikis hatlarina geri çekilmislerdir. Osmanli kayiplari 2.380, müttefik kayiplari ise 3.000'dir.

    • Ikinci Kirte Muharebesi

      Müttefik kuvvetlerin ikinci taarruzu, 6 Mayis 1915 sabahi baslayan Ikinci Kirte Muharebesi'dir. 8 Mayis'a kadar süren çatismalarda Müttefik kuvvetlerin "baglanti noktasi", en soldan taarruz edecek olan bir Ingiliz tugayidir. Bu tugay, ilk günkü taarruzunda yogun bir atesle karsilasmis ve ilerleyememistir. Taarruz hatti, en sol kenardan baslayan bu engelle, en saga kadar durmak zorunda kalmistir. Sol uç, ilerleyemeyince diger birlikler de planlanan ileri harekâta girisememislerdir. Osmanli atesinin en yogun oldugu rapor edilen tepe, donanma ve sahildeki top bataryalari tarafindan hallaç pamugu gibi atildigi halde, Osmanli tarafinin ates gücünde bir degisiklik olmamistir. Balonlarla yapilan hava kesfi de Osmanli mevzilerinin yerini saptayamamistir. Ikinci gün merkez kesimden, üçüncü gün tekrar sol kanattan yapilan taarruzlar da ayni atesle kasilasarak durmustur. Üç günlük muharebelerin sonunda müttefik kuvvetler, en fazla 500 metre ilerleme saglayabilmislerdi. Müttefik kaybi 6.500, Osmanli kaybi ise 2.000'dir.

    • Üçüncü Kirte Muharebesi

      Müttefik kuvvetlerin üçüncü taarruzu, 4 Haziran 1915 tarihli Üçüncü Kirte Muharebesi’dir. Donanma topçusunun üç yönden, kara topçusunun ise cepheden gelistirdigi hazirlik atesi ardindan baslayan savasta, Osmanli cephesinin sol kanadindan taarruz eden Fransiz birlikleri yer yer Osmanli siperlerine girmislerdir. Yarbay Selahattin Adil komutasindaki Osmanli 12. Tümeni’nin karsi taarruzluyla bu siperlerden çekilmislerdir. Sag kanatta ise Ingiliz birlikleri Osmanli siperlerine girmistir. Ikinci Topçu Bataryasi komutani Tegmen Arif Tanyeri’nin, 150 askeriyle ileri çikip cepheyi tutmasiyla Osmanli hatlarinin kirilmasi önlenmistir. Osmanli cephesi, Kirte Köyü’ne bir kilometre mesafede sabitlenmistir. Izleyen 5 Haziran günü Osmanli 9. Tümeni’nin saldirisi basarili olmamis, aksam saatlerinde Ariburnu Cephesi’nden kaydirilan Yarbay Hasan Askeri komutasindaki Osmanli 2. Tümeni'nin taarruzu ise birkaç yüz metre ilerlemistir. 6 Haziran günü ise küçük çapli çatismalarla geçmistir. Üçüncü Kirte Muharebesi’nde müttefik kayiplari 7.500, Osmanli kayiplari ise 4.500 yarali, 4.500 ölüdür.
      Her üç taarruzun basarisiz olmasi üzerine cephe komutanlari, Ingiliz komutan H. Weston ve Fransiz komutan Gouraund, tüm cephe hattinda degil de, daha sinirli bir hattan taarruzu gerekli görmüslerdir. Böylece gerek piyade, gerekse de topçu unsurlari daha dar bir cephede kuvvet merkezi (siklet merkezi) olusturulacakti. Planin ilk operasyonu, cephenin en sag (dogu) bölgesi olan Kerevizdere’de uygulamaya konulmustur. 18 Haziran’da baslayan topçu atesi üç gün boyunca sürdürülmüstür. 21 Haziran günü Fransiz birliklerinin taarruzuyla baslayan Birinci Kerevizdere Muharebesi’nde Fransiz birlikleri, hedefleri olan tepeyi ele geçirmeyi basarmistir. Muharebelerde Fransiz kayiplari 2.500, Osmanli kayiplari ise 6.000 kisidir.


    • Zigindere Muharebesi

      Bir sonraki Zigindere Harekâti, bu kez cephenin sol kanadindan taarruzu öngörmektedir. Zigindere ile sahil arasindaki Zigin sirti boyunca üç tugayla ve Zigindere’nin karsi yamaçlarindan iki tugayla taarruz etmektir. Zigin sirti Albay Refet Bey’in komutasindaki Osmanli 11. Tümeni’in savunma bölgesidir. Zigindere ile Kanlidere arasindaki bölge ise Albay Halil Bey’in Osmanli 7. Tümen’i tarafindan savunulmaktadir. Her iki tümen de tek tugaylidir. Deniz ve kara topçusunun 26 Haziran’da baslayan bombardimani üç gün sürmüstür. 28 Haziran’da iki saatlik hazirlik atesi ardindan baslayan taarruz, sag kesimde Osmanli siperlerinin tümünde basarili olmustur. Bombardiman sonrasinda Osmanli ön hat siperlerinde sag kalanlarin tümü yarali subay ve erattir. 800 metre mesafedeki Kirte Köyü’ne yapilan ileri hareket, topçu atesiyle durdurulmus, hemen ardindan Osmanli karsi taarruzlari baslamistir. siperler 30 Haziran 1915 günü sabahina kadar birçok kez el degistirmis, sonunda Ingilizlerde kalmistir. Zigin sirtinin kuzeyinden 1 Temmuz 1915 günü iki kez yenilenen Osmanli taarruzu, yogun topçu atesi altinda etkisiz kalmistir. 5 Temmuz 1915 tarihinde Albay Hasan Basri Bey’in Osmanli 5. Tümen’inin Zigin sirtina ve Albay Nicolai’nin komutasindaki Osmanli 3. Tümen’inin Zigindere’nin dogu yamaçlarina giristikleri taarruz ise sonuç alamamisti.

      Her iki kanattan yapilan taarruzlarin ardindan bu kez cephenin merkez bölümünde taarruza geçilmistir. Üç saat süren ve 60.000 bin top mermisinin kullanildigi hazirlik atesi ardindan 12 Temmuz 1915 sabahi baslayan Ikinci Kerevizdere Muharebesi iki gün sürmüstür. Hazirlik atesi ardindan baslayan Ingiliz taarruzu, hiçbir savunmacinin sag kalmadigi ilk hat siperlerini almis, ikinci hat siperlerinde ise agir kayba ugrayarak geri çekilmistir. Ögleden sonra yedekteki Ingiliz tugayinin giristigi saldiri, üçüncü hat siperlerine girmisse de Osmanli karsi taarruzlariyla yeniden eski konumuna çekilmistir. Ikinci girisilen Ingiliz taarruzu, Osmanli topçusunun atesiyle geri çekilmistir. Savas sonunda cephenin en sol yanindaki birkaç siper parçasi isgal edilebilmis, sag kesimde ise Fransiz birlikleri Osmanli siperlerinde tutunmayi basarmislardir. Iki günlük muharebelerin sonucunda müttefik kayiplari 5.800, Osmanli kayiplari ise 9.700’dür.Bu muharebeler sonunda Seddülbahir Cephesi’nde Osmanli kuvvetlerini atarak ilerlemenin olanaksiz oldugu ortaya çikmisti. Müttefik kuvvetler komutani General Hamilton, takviye kuvvetlerle Suvla Koyu’nda bir çikartma yapmayi planlamistir. Bu çikartma harekâtinin, Anzak Kolordusu komutani General W. Birdwood’un önerdigi Sari Bayir Harekâti ile ayni tarihte uygulanmasina karar verilmistir. Ayrica Osmanli savunmasinin dikkatini yarimadanin güney ucuna çekmek için Seddülbahir Cephesi’nde yaniltici bir taarruz planlanmisti. Kirte Baglari Muharebesi olarak bilinen bu taarruz, 6 Agustos sabahi Ingiliz birliklerinin taarruzuyla baslamistir. Ingilizler, ilk hat siperlerine girmis, ancak karsi taarruzla geri atilmislardir. Taarruzun ikinci günü girisilen Ingiliz taarruzlari, Kirte Köyü’nün güney batisindaki bir bag alaninin bir bölümünde tutunabilmistir.

      Sinirli hedeflere yönelik, üstelik de bir yaniltma operasyonu olan Ingiliz taarruzunun bu denli kayba ragmen basarisiz olmasi üzerine General Sir Ian Hamilton, Seddülbahir Cephesi'nde hiçbir askeri harekâta girisilmemesi emrini vermistir.


    • Ariburnu Cephesi

      Ariburnu Cephesi’nde 25 Nisan 1915 sabahi çikartma yapan Anzak Kolordusu örtü kuvvetleri, sahildeki Osmanli gözetleme postalarini atarak bir köprübasi olusturmuslardir. Sahile çikan örtü kuvveti üç koldan sirtlara ilerlemistir. Sirtlardaki Osmanli direnisi, ileri harekâti yeryer engelliyor, genel olarak geciktiriyordu ama sahili tehdit edecek bir harekât gösteremiyordu. Buna karsin sirtlarda yer yer süren çatismalarda Anzak kayiplar artmakta, sahile yagan takviye talepleri karsisinda çikan tüm birlikler derhal ates hattina gönderilmektedir, sahilde ihtiyat tutulamamaktadir.

      Anzak mevzilerine taarruza girismistir. Bu taarruzla Anzak birlikleri sirtin bati yamaçlarina çekilmislerdir.

      Ordu ihtiyatindaki 19. Tümen komutani Kurmay Yarbay Mustafa Kemal çikartma basladigi siralarda 57. Alay ve bir topçu bataryasiyla Conk Bayiri’na hareket etmisti. Karargahta, 3. Kolordu Komutani Esat Pasa’ya (Albay Mehmet Esat Bülkat Bey ’e) kararini anlatmistir. Esat Pasa, bu karari onaylamis, Albay Halil Sami Bey’in 27. Alay’ini da yarbayin komutasi altina vermistir. Esasen 19. Tümen, ordu ihtiyatidir, ancak Maresal Sanders’le halen temas kurulamamis olmasi nedeniyle Esat Pasa harekâtin yapilmasi için çekimser kalmis,bunun üzerine Yarbay Mustafa Kemal Bey kendi inisiyatifini kullanarak tümenini ileri harekâta dahil olmak üzere Kiliçbayir yönüne intikal ettirmistir.Taarruzun 5. Ordu Komutani Maresal Sanders'in Yarbay Mustafa Kemal Bey'in öngörülerinden,kendiliginden hareket etmesinden ve 19.Tümen'in bu harekâta katilmasindan haberi olmamistir.

      Bu arada Kiliçbayir yönüne sevk edilen Avustralya birlikleri, bölgeye ulasir ulasmaz muharebeye sürülmektedir. Çünkü Osmanlilarin sirtlardan asagi akip cephe hattini kirmalari an meselesi olarak görünmektedir. 19. Tümen’e bagli dört alayin bölgeye intikali ardindan Osmanli Ariburnu Kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarinda yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmislerdir. General Hamilton anilarinda söyle anlatir. “Gebe daglar Osmanli dogurmakta devam ediyor. Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar.”

      Bu taarruzun sonucunda Kiliçbayir’in iki yanindan gelisen Osmanli taarruzlari karsisinda Kiliçbayir ve hemen güneybatisindaki Cesaret tepe kesin olarak Osmanlilarin eline geçmistir. Düztepe’nin alinmasi, Osmanli birliklerine Kiliçbayir üstünden Anzak sahiline genis bir taarruz hatti açmisti ama, Osmanlilarin zaten ellerindeki az bir kuvvetle yaptiklari bu taarruzu sürdürecek kuvvetleri yoktur. Anzak cephesindeki bu gedik, savas boyunca kalmistir.

      Harekâtin ilk gününde karaya çikartilan asker sayisi 15.000’dir. Yaklasik 2.000’i ölü olmak üzere kayiplar 3.500’dür.Gece yarisina dogru Anzak Kolordusu Komutani Birdwood, emrindeki her iki tümen komutanin da tahliyeden yana olduklarini, kendisinin de bu görüsü paylastigini General Hamilton’a bildirmistir. Anzak ordusu gün boyu süren çatismalardan dolayi bitkindir, moral düsüktür, birlikler halen daginiktir. Gün boyu süren Osmanli taarruzlari, Anzak cephesinin kuzey bati kesimindeki sirtta (Kiliçbayir) bir gedik olusturmustu. Bu gedik, Ancak çikartma bölgesi için agir bir tehdit olusturmaktaydi. Gece boyu takviye alan Osmanli kuvvetlerinin etkin bir topçu destegiyle sabah girisecekleri bir karsi taarruza kesin gözüyle bakilmaktadir. Ordunun bu haliyle bu saldiriyi gögüsleyemeyeceginden, sahilde imha edileceginden korkulmaktadir. Amiral Thursby ise tahliyenin çok fazla kayba neden olacagini, pozisyonu korumanin daha iyi olacagi görüsündedir. General Hamilton, sahilde kalinarak direnilmesine karar vermistir

      Takviye olarak bölgeye gönderilen Ingiliz 9. Kolordusu’nun Suvla Koyu’na çikartma yaptigi 5-6 Agustos gecesi, bir Anzak tümeni gece yürüyüsüne geçmistir. Hedefleri, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayiri hattidir. Sari Bayir Harekâti olarak bilinen harekâtta Anzak birlikleri sirtlara kadar yaklasabilmis ama sirtlari alamamistir. Muharebelerin yogunlugu Conk Bayiri bölgesinde olmus, Conk Bayiri Muharebesi 9 Agustos 1915 tarihine kadar sürmüstür. Kurmay Albay Mustafa Kemal’in 10 Agustos sabahi baslattigi taarruz ile Anzak kuvvetleri sirtlardan çekilmek zorunda kalmislardir.

      Suvla Koyu’nda Ingiliz 9. Kolordusu’nun ikinci genel taarruzuyla ayni gün 21 Agustos’da Anzak birliklerinin sonuçsuz Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savasi’nin son muharebesi olmustur.

      Taarruzun sonunda 3. Kolordu Komutani Esat Pasa'da Yarbay Mustafa Kemal Yarbay Mustafa Kemal Bey'in komuta yetenegini takdir ederek 19. Tümen'in bu hareketini 5.Ordu Komutani Maresal Sanders'e bildirmistir.Maresal Liman Von Sanders genel durumu inceleyerek 19. Tümen Komutani Yarbay Mustafa Kemal Bey'in siradan bir kurmay olmadigina müsahade etmistir.Yarbay Mustafa Kemal Bey'in bu öngörüsü ve taarruzun basariya ulasmasindaki payi Osmanli Ordusunda basarili bir kurmay olarak anilmasini saglayacak,Mustafa Kemal Bey'in askeri dehasinin ortaya çiktigi bir savas olacaktir.



      Savasin Sonuçlari

      Ingiltere ve Fransa ile Osmanli ve Alman ordulari arasinda geçen ve iki taraftan toplam 500,000'den fazla insanin "kaybina" (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastaliklar) neden olan savasin ardindan Itilaf Devletleri Çanakkale Bogazi'ni geçememis, Istanbul'u isgal edememistir. Pek çok tarihçi, Rusya'da zorda kalan çarlik rejimi devrilmesinde ve I. Dünya Savasi 2 yil uzamasinda bu olayin önemli payi oldugu görüsündedirler.


    • Çanakkale Savasi, müttefikleriyle Rusya'nin irtibatini önlemis, bu arada Lenin ve yandaslari Bolseviklerin Ekim Devrimi ile Rusya savas disi kalmistir. Bu durum ihtilal Rusyasi ile müttefiklerini birbirinden ayirmistir. Sovyet Rusya Kurtulus Savasi yillarinda Ankara hükûmetine belirli ölçüde lojistik destek saglamistir.
    • Bu savaslar, Ingiliz ve Fransiz kuvvetlerini Gelibolu Yarimadasi'na baglamis, Almanya ve müttefiklerinin yükleri hafiflemistir.
    • Savasta, çok sayida egitilmis insan kaybedilmesi nedeniyle cumhuriyet döneminde egitilmis insan sikintisi çekilmistir.
    • Karsilikli olarak çok büyük insan ve malzeme zayiati verilmistir.
    • Mustafa Kemal bu savasta Conkbayiri Anafartalar ve Ariburnun'da görev yapmistir. Çikartmanin ilk günü Conkbayiri'ndaki müdahalesi ve savasin son asamalarinda üstlendigi görevler, Mustafa Kemal'in askeri yeteneklerini ortaya çikarmis, "Anafartalar Kahramani" olarak taninmasini saglamistir. Bu durum daha sonralari Mustafa Kemal'in milli liderligini ortaya çikarmistir.




      Savasin Sonrasi ve Etkileri

      Çanakkale Savasi, ilgili bütün uluslari derinden etkilemistir. Avustralya ve Yeni Zelanda'da Anzak Günü adiyla her yil düzenli bir seremoni tekrarlanir. Ayrica Avustralyali ve Yeni Zelandalilar o gün toplanarak Gelibolu Yarimadasi'ndaki Anzaklarin (ANZAC: Australian and New Zealand Army Corps) çikartma yaptiklari Anzak Koyu'na gelerek atalarinin savastiklari bu yeri ziyaret ederler.

      Çanakkale Savasi, en çok Itilaf Devletlerinin altindaki sömürgeleri, özellikle de Avustralya ve Yeni Zelanda'yi etkilemistir. Bu savastan önce bu iki ülkenin vatandaslari Britanya Imparatorlugu'nun yenilmez üstünlügünden emindiler ve böyle bir imparatorlugun onlari askeri seferlere çagrisindan büyük onur duymuslardi. Bir propaganda posterinde yer alan Anzak üniformasi giymis bir çocugun "Baba, Büyük Savas'ta sen ne yaptin?" sorusu onlari süphesiz etkilemistir. Ancak Çanakkale Savasi onlarin bu büyük güvenini derinden sarsmistir. Anzaklar için Çanakkale Savasi'nin önemi çok büyüktür, Çanakkale'den ayrilan Anzaklar savasin baska cephelerinde savasmaya gönderilmisler ve gittikleri her yeri Çanakkale'de yasadiklariyla karsilastirmislardir. Ülkelerine döndüklerinde kahraman gibi saygi görmüsler ve gözlerindeki Britanya Imparatorlugu'nun sonsuz gücü büyük bir yara almistir. 1 Ocak 1901'de Avustralya Federasyonu kurulmus, Avustralyalilar on yillik bir süreçte seçme ve seçilme ile temsil edilme haklarini elde etmislerdir. Böylece Britanya Imparatorlugu'nun altinda bir Avustralya Devleti dogmustur. Günümüz Avustralya tarihi böyle anlatsa da bu ülkenin gerçek psikolojik bagimsizligi Gelibolu olarak görülür. Her yil çikartmanin yildönümü olarak 25 Nisan'da Anzak Günü adiyla anma törenleri düzenlenir ve o gün Avustralya ile Yeni Zelanda'da ulusal tatildir.Avustralya su ana kadar resmi olarak sadece bir düsman kumandanini tanimistir. Campbell'e yapilan bir anitiyla bu kisi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Yeni Zelanda için de bu durum aynidir. Yeni Zelandalilar Wellington'un Tarakina Koyu'na Atatürk Memorial (NZ) adinda bir anit dikmislerdir.Mustafa Kemal Atatürk'ün 1934 Anzak Kutlamalari sebebiyle gönderdigi mesaj ülkeler arasi dostlugu pekistirmistir.
      Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Ingiliz ve Fransiz donanmalarinin geri püskürtüldügü 18 Mart, Çanakkale Sehitlerini Anma Günü olarak ilan edilmistir.

      Dünyada ise bu savas, askeri beceriksizlik ve felaket sembolü olarak sayilmistir. Eric Bolge tarafindan yazilan savas karsiti sarkisi "And The Band Played Waltzing Matilda" bu savasla ilgilidir.



      Saltanatin Kaldirilmasi


      Saltanatin Lagvi veya Padisahligin Kaldirilmasi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Kasim 1922'de kabul ettigi "Osmanli Imparatorlugunun münkariz olduguna dair" 308 numarali kararname ile gerçeklesmistir. Kararname, ilga hükmünü geriye yürüterek "Istanbul'daki sekl-i hükümetin 16 Mart 1336 [1920]'de tarihe intikal ettigini" bildirmistir.Ayni gün alinan bir baska Meclis karariyla 1 ve 2 Kasim günleri milli bayram ilan edilmistir.

      Kararnamenin ilanindan sonra sadrazam Tevfik Pasa baskanliginda 4 Kasim günü son toplantisini yapan Osmanli hükümeti istifasini padisaha sunmustur. 5 Kasim'da Ankara hükümetinin Istanbul'daki temsilcisi Refet Pasa (Bele) tüm bakanlik müstesarlarini Divanyolu'ndaki Sark Mahfili'nde toplayarak her türlü faaliyete son vermelerini teblig etmistir. 7 Kasim'da Babiali'deki basbakanlik dairesi resmen bosaltilmis ve Osmanli Devleti'nin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'nin yayinina son verilmistir.

      Seklen "halife" ünvanini koruyan VI. Mehmet Vahidettin 10 Kasim'da son Cuma selamligina katilmis, ancak yasamina ve özgürlügüne yönelik tehditleri gerekçe göstererek 17 Kasim sabahi Bogaziçi'nde demirli bulunan Ingiliz zirhlisi Malaya'ya siginmistir. Bunun üzerine 19 Kasim'da TBMM, veliaht Abdülmecit Efendi'yi halife ilan etmistir. 3 Mart 1924'te çikarilan bir kanunla halifelik de lagvedilmis ve tüm Osmanli hanedani mensuplari yurt disina çikarilmistir.



    • Atatürk'ün Görüsleri

      Mustafa Kemal Pasa, saltanatin kaldirilmasi müzakerelerinde sunlari söyler:

      "Efendiler! Içinde bulundugumuz sartlara ragmen safsatayla, münakasayla, nazariyatla vakit geçirdigimizi görüyorum. Hakimiyet ve saltanat hiç kimseye ilim icabidir diye münakasa ile mügalata ile verilmez. Hakimiyet ve saltanat kuvvetle, kudretle, zorla alinir.Türk milleti de hakimiyet ve saltanati bil fiil isyan ederek kendi eline almistir.Bu olmus bitmis bir durumdur.Mesele, 'hakimiyet ve saltanati birakacak miyiz, birakmayacak miyiz' Meselesi degildir.Mesele bu zaten olmus bitmis durumu ifade etmekdir.Bu herhalde ve mutlaka olacaktir. Burada toplananlar meclis ve herkes,meseleyi bu sekilde görürlerse fikrimce uygun olur. Aksi takdirde yine hakikat ifade olunucaktir. Fakat ihtimal bazi kafalar kesilecektir."

      Atatürk, Nutuk'un hadiseyi anlatan bölümünde saltanatin kaldirilmasinin genel ve düsünsel nedenlerine deginmez, ancak bir dizi sert ifade ile padisah ve sadrazamin uzaklastirilmasini hakli gösterir: "Bütün menfaatlerini mülevves bir tahtin, çürümüs, çökmüs ayaklarina sarilmakta gören...", "idrakten mahrum, vicdandan mahrum, birtakim insanlar...", "ahmakça teklifat...", "sefil... adi bir mahluk... alçak...", "Aciz, adi, his ve idrakten mahrum..."


    • Saltanatin Iptaline Giden Süreç

      Saltanatin kaldirilmasina dogrudan dogruya yol açan olay, Kurtulus Savasi'nin basari ile sonuçlanmasindan sonra toplanmasi öngörülen baris konferansina Ankara ve Istanbul hükümetlerinin birlikte davet edilmeleridir.

      17 Ekim tarihli bir telgrafla sadrazam Tevfik Pasa baris konferansinda ortak bir tavir belirlemek amaciyla Mustafa Kemal'e basvurmustur. 20 Ekim tarihli, Türkiye Büyük Millet Meclisi Baskanligina hitap eden ikinci bir telgrafta Tevfik Pasa Babiali ile Büyük Millet Meclisi arasinda amaç bakimindan tam bir birlik oldugunu, Sevr Antlasmasini iptal ettirmek ve isgalin sonuçlarini ortadan kaldirmak için beraberce mücadele edildigini belirterek ulusal birligin önemini vurgulamis ve vatan ugruna kisisel hirslardan vazgeçilmesi gerektigini belirtmistir.28 Ekim'de Itilaf Devletleri Isviçre'nin Lozan kentinde toplanacak olan konferansa Istanbul ve Ankara hükümetlerini resmen davet etmistir. Bunun üzerine iki gün sonra toplanan TBMM, Istanbul hükümetinin tasfiyesine yönelik 82 imzali karar tasarisini görüsmüsse de ayni gün sonuç alamamis, ancak 1 Kasim tarihli toplantida Mustafa Kemal'in sert müdahalesi üzerine saltanatin kaldirilmasina karar vermistir.

      Mustafa Kemal'in ifadesine göre milletvekillerinin birçogu saltanatin kaldirilmasi kararina karsi çikmislardir. Bakanlar kurulu baskani Rauf Bey (Orbay) basta karsi çiktigi karara 29 Ekim'de Mustafa Kemal ile görüstükten sonra taraftar olmustur. Buna karsilik liberal görüsleriyle taninan Mersin vekili Selahattin Bey (Köseoglu) sonuna kadar karara muhalif kalmistir. Oylama sirasinda bagirisarak açik oy ve sayim isteyen milletvekillerine ragmen sayim yapilmamis ve kararin oybirligi ile alindigi ilan edilmistir.Gerek Rauf gerek Selahattin Beyler daha sonra kaleme aldiklari anilarinda, cumhuriyete prensip olarak karsi olmadiklarini, ancak padisahligi kisisel diktatörlük egilimlerine karsi bir engel olarak gördükleri için kaldirilmasina muhalif olduklarini anlatirlar.

      Hiyanet-i Vataniye Kanunu'nda 15 Nisan 1923'te yapilan bir degisiklikle, Saltanatin lagvina dair kararnameye karsi sözle ve basin yoluyla muhalefet etmek vatan hainligi kapsamina alinmis ve idamla cezalandirilmistir.


      Saltanat Makami


      Osmanli hanedaninidan 36 padisah toplam 623 sene hüküm sürmüstür. Ilk önce Bey diye adlandirilan padisahlar, 1383'den itibaren Sultan, 1517 tarihinden sonra da Sultan unvanina ek olarak Halife unvanini da tasimaya baslamislardir.

      Osmanli padisahlari tahta çiktiklarinda yayimladiklari bir tür genelge olan Adaletnâme; kanunlara uyulmasi ve herhangi bir haksizliga hiç kimsenin ugratilmamasi konulari hakkinda kaleme alinirdi.



      Divan-i Humayun


      Osmanli Devleti kuruldugunda bir divan vardi ve belli basli uyeleri bulunmaktaydi. Bunlar; Padisah,Vezir-i Azam, Rumeli ve Anadolu Kazasker'leri, Defterdar, Seyhülislam,Kaptan-i Derya, Nisanci

      Fatih Sultan Mehmet'ten sonra Vezir-i Azamlarin görüslerini daha rahat söylemesi için padisahlar arka tarafa bir bölümde izlemis toplantilara Vezir-i Azam baskanlik yapmistir.


    • Divan-i Humayun Üyeleri

      Vezir-i Azam(Sadrazam):Padisahtan sonraki en yetkili devlet adamidir. Padisahin mührünü tasirdi.Bugünkü basbakandir.
      Vezir:Sadrazamdan sonraki en yetkili kisidir. Sadrazamin verdigi görevleri yapardi.
      Kazasker: Anadolu ve Rumeli'de olmak üzere iki ayri kazasker bulunurdu. Adalet islerine bakardi. Ayrica kadi ve müderrislerin atamasini ya da görevden alma isini yapardi. Bugünkü yargi görevini yaparlardi.
      Defterdar:Anadolu ve Rumeli'de iki ayri defterdar vardi. Rumeli'deki bas defterdardi. Maliye islerini yapardi. Bugünkü Maliye bakanligi görevini yürütürdü.
      Nisanci:Tapu,kadastro,fethedilen yerleri gelirlerine göre deftere kaydetmek islerini yürütürdü.
      Seyhülislam:Devlet'te iken verilen kararlarin Islam'a uygun olup olmadigina karar verir, bu karara fetva denirdi. Sadrazamla esit rütbedeydi.
      Kaptan-i Derya:Donanma ve denizcilikle ilgili islerden sorumludur. Istanbul'dayken Divan toplantilarina katilirdi.

      Divan-i Hümayun 2.Mahmut dönemi'de kaldirilarak yerine nazirliklar(bakanliklar)kuruldu.


    • Yerel Yönetimler

      Osmanli Devleti yönetim birimleri bakimindan büyükten küçüge asagidaki gibidir.

      Yönetim Birimleri

    • Vilayet (Eyalet)
    • Sancak (Il veya bir kaç il birarada)
    • Kaza (ilçe)
    • Nahiye (Bucak)
    • Karye (köy)

      Yönetenler

    • Vilayeti ,Beylerbeyi, son dönemlerde Vali
    • Sancagi ,Sancakbeyi yönetmekteydi.




      Din


      Osmanli Devleti'nde Islamiyet baskin din olmakla birlikte, Islam inancinda "semavi dinler" olarak kabul edilen Musevilik ve Hiristiyanlik dinlerinin mensuplari, millet sistemi sayesinde o dönemde bati ülkelerinde azinlik dinlerine gösterilen hosgörünün üzerinde bir rahatlik içinde yasamayi sürdürdüler. Hristiyanligin Ortodoks ve Gregoryen kiliseleri millet sistemi içinde mesru bir sekilde örgütlenmis durumdaydi. Bu inançlara mensup kisiler, kendi dini kurallarina göre yargilanirdi.

      Buna karsilik millet sistemine dahil olmayan dinlerin, devlet içinde mesru bir varligi bulunmuyordu.


      Hilafet


      Hilafet veya Halifelik, Islami siyasi ve hukuki yönetim makamina ve yönetime verilen isimdir. Halife ise Hilafet makamindaki kisiye denir. Islamiyet Peygamberi Muhammed'in ölümünden sonra makam bir süre daha bir yönetim biçimi olarak varligini sürdürmüs olsa da zamanla daha çok Islami bir toplumu veya Islam Devleti'ni vurgulamak için kullanilan bir terim olmustur.

      Halifelik daha çok müslümanlarin Sünnî kanadinin temsilcisi olarak kabul görmüstür. Siî kanadi büyük ölçüde Sünnî hilafet yönetimi altinda yasasa da Halife'yi kabul etmemislerdir. Halifeligi Siî'likteki ya da Alevilik'teki Imamet'ten farkli kabul etmek gerekir. Imamet teokratik bir özellik tasimasina ragmen, Halifelik teokratik bir özellik tasimamistir. Halifeler yetkilerini saltanat dahi olsa Ümmet'in biat'i ile devralmislar, yönetim islerini de büyük ölçüde danismaya dayali olarak yürütmüslerdir. Bu anlamiyla teokratik olmaktan öte dünyevîdir.

      Halife, ilk zamanlarda Islam toplumunda ilerigelenlerin seçimiyle basa geldigi halde, Emevi ailesine geçmesinin ardindan saltanat seklini almistir. Abbasi Hanedani'ndan gelen halifelerin 10. yüzyilda zayiflamasina kadar devlet baskani görevini yürüten halife, bu dönemde siyasi gücün yerel hükümdarlarin eline geçmesinin ardindan sadece ruhani önder veya Islami topluluklarin onursal lideri haline gelmistir. Abbasiler döneminde Bagdat'ta yasayan halife, Mogollarin 1258 yilinda Bagdat'i yagmalamalari sonucunda Misir'a Memluk himayesine kaçmis, 16. yüzyilin basinda Yavuz Sultan Selim'in Memluklar'a son vermesiyle birlikte Istanbul'a tasinmistir. Daha sonra Osmanli Hanedani'na geçen halifelik, 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafindan kaldirilmistir.





      Osmanli'da misyonerlik


      1820 yilinda baslayan ve Kurtulus Savasi'na sonuna kadar süren zaman içerisinde Osmanli Devleti'nde misyonerlik faaliyetleri çok hizli bir sekilde gelismistir. Misyonerlik faaliyetlerini bu denli basarili olmasinda süphesiz Osmanli Devleti'nin Islahat Fermani ile verdigi ayricaliklar, kapitülasyon anlasmalari ile verilen ayricaliklar ve Osmanli Devleti'nin bölgelerine ilgi göstermemesi etkili olmustur. Baslangiçta kendilerine Anadolu'da hedef bulamayan misyonerler daha sonra Ermenilere odaklanip çalismalarinda basarili olmuslardir. Açtiklari okullardan mezun olanlarin basarili olmalari bu okullarin etkilerini artirmistir. Hatta zamanla Müslüman Türkler dahi çocuklarini bu okullara göndermislerdir.

      Misyonerlerin genel hedef kitleleri, Islamiyet'in yaygin oldugu bölgeler olmustur. Bu çalisma Osmanli Devleti ile sinirli kalmayip Afrika Kitasi, Arap Yarimadasi, Iran ve Orta Asya halklarina yönelik bir çalismadir.





      Ordu


    • Kara Kuvvetleri Ordusu

      Yaya ve müsellemlerin temelini attigi ordu teskilati zamanla kuvvet ve siniflara ayrilmistir. Osmanli ordusu baslica 3 ana kuvvetten olusmaktadir. Bunlar; Kapikulu Ocagi, Eyalet Askerleri, Akincilardir.

      Kapikulu Ocagi, Osmanli Devleti'nin sürekli ordusunu olusturan ve dogrudan padisaha bagli olan yaya, atli ve teknik siniftan asker ocaklarina verilen addir. Kapikulu ocaklarinin kurulmasindan önceki dönemde Osmanli Devleti'nin askeri gücünü yayalar ve müsellemler olusturuyordu.

       Osmanlı İmparatorluğu,


    • Donanma

      Osmanli Devleti'nin denizcilikle ilgilenmeye baslamasi Izmit ve Gemlik taraflarinin, daha sonra da Karesi ilinin alinmasi ile baslamaktadir. Karesi Beyligi gemilerinden faydalanilarak, Rumeli'ye geçen Osmanli, 1390 yilinda Gelibolu'da önemli bir tersane yapmistir.

      Saruhan, Aydin ve Mentese beylikleri gibi denizde kiyisi olan beylikler, Osmanli Devleti'nin idaresine girince, onlarin tersanelerinden de istifade edilmisti.

      Bu yillarda Türk Denizciligi'nin ilk ismi Çaka Bey Izmir'de donanmasini kurmus, daha sonra ise kizini Kiliçarslan ile evlendirmistir.

      Ayrica daha sonralardan donanmamiza kadirga isimli gemiler girdi. Kadirga hem küregi hem de yelkeni olan gemidir.

       Osmanlı İmparatorluğu,


    • Hava Kuvvetleri

      Harbiye Naziri Mahmut Sevket Pasa tarafindan temelleri atilan Osmanli Hava Kuvvetleri, 1911 yilinda Fen Kitalari Müstahkem Genel Müfettisligi 2. Subesi bünyesinde Havacilik Komisyonu adiyla faaliyete geçirilmistir.

      Havacilik Komisyonu'nun temellerini Fransa’dan satin alinan biri 25 Beygirlik, biri de 50 Beygirlik iki uçak olusturmustur.





      Selçuklu ve Osmanli Dönemine Ait Madeni Paralar...

       Osmanlı İmparatorluğu,


       Osmanlı İmparatorluğu,


       Osmanlı İmparatorluğu,


       Osmanlı İmparatorluğu,


       Osmanlı İmparatorluğu,





      Osmanli Ordusunda Kadin Askerler,

      Kadin Isçi Taburu (1917-1919)


      Osmanli Imparatorlugu 1911 yilinda Italya'nin Osmanli idaresindeki Libya'ya saldirmasiyla patlak vermis olan Trablusgarb Savasi'ndan basla***** Balkan Savasi (1912-1913) Birinci Dünya Savasi (1914-1918) ve Milli Mücadele (1919-1923) savaslarina katilir. 1923 yilinda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulusuna kadar geçen son on iki yillik süre içerisinde Osmanli Imparatorlugu hep savas halindedir. Birinci Dünya Savasi Avrupa'da 1914 yilinda basladiktan sonra 1914'ten 1915 yazina kadar isler Osmanli Imparatorlugu'nun baskenti Istanbul'da çok rahat yürümektedir.


      Sehirlerin disinda tarimsal alanlarda kadinlar üretimle mesgul olduklari ve zaten kendi akrabalariyla birlikte oturduklari için Anadolu'nun kirsal kesimlerinde yasayan kadinlarin açlikla karsi karsiya kalmalari söz konusu degildir. Ama Osmanli Imparatorlugu'nun büyük sehirlerinde erkekler birbiri ardina cephelere kosmaya baslayinca pek çok kadin erkeksiz kalir. Birinci Dünya Savasi'nin son yillarinda Müslüman Osmanli toplumunda bir kadinin erkeksiz kalmasi açliktan kirilan bir sehrin ortasinda gelirsiz kalmis olmasi anlamina gelmektedir.

      Bu durumun açtigi toplumsal yaralar Harbiye Nezareti'ni de müthis rahatsiz etmektedir. Istanbul'da erkeklerini cepheye ugurlamis olan Müslüman Osmanli kadinlarinin karsi karsiya kalmis olduklari geçim sikintisinin farkinda olan Nezaret birtakim toplumsal önlemler alma ihtiyaci hisseder. Alinan bu önlemlerden biri de Harbiye Naziri Enver Pasa'nin idaresinde kurulmus olan Kadinlari Çalistirma Cemiyet-i Islamiyesi'dir. Cemiyetin ilk yönetim kurulunu Harbiye Nezareti'nin en önemli rütbeli subaylarindan yedi kisilik bir erkekler grubu olusturur. Kadinlari Çalistirma Cemiyeti basindan sonuna kadar her zaman erkekler tarafindan yönetilir.

      Baskumandan Vekili ve Harbiye Naziri Enver Pasa'nin baskanligi ve karisi Naciye Sultan'in himayesi altinda 1916 yilinin yaz aylarinda kurulmus olan Kadinlari Çalistirma Cemiyet-i Islamiyesi Osmanli toplumunun Müslüman kesimine mensup kadinlarin çalisma hayatina katilmasi yönünde büyük bir atilim gerçeklestirmisti. Cemiyetin kurulusu gündelik gazeteler ile ilan edilir edilmez cemiyet genel merkezi is isteyen Müslüman Osmanli kadinlarinin istilasina ugramisti. Iki buçuk ay gibi kisa bir süre zarfinda 14.000 Müslüman Osmanli kadinin is istegi ile karsi karsiya kalan cemiyet gördügü yogun ilgiden dolayi ne yapacagini sasirmisti.

      Zamanla bu büyük basvuru yigilmasini eritmek ve toplumda var olan is talebine bir nebze olsun cevap verebilmek amaciyla cemiyet adina subeler açildi. Müslüman nüfusun ve dolayisiyla da cemiyete yapilan basvurularin yogun oldugu Çapa Üsküdar Vezneciler gibi bazi bölgelerde açilan subelerde elisleri gibi az sermaye gerektiren bazi dallarda hemen üretime geçildi. Cemiyetin baskanligini yürüten Enver Pasa'nin bir yandan da baskumandan vekili ve harbiye naziri sifatlarini tasiyor olmasi cemiyete büyük avantajlar saglamaktaydi. Bu avantajlarin basinda da cemiyet subelerinin Osmanli ordusunun ihtiyaçlari için açilmis olan ihalelere katilabilmesi gelmekteydi. Osmanli ordusunun açmis oldugu ihalelerden cemiyet için kendisine yetecek kadar is ve istihdam yaratacak is olanaklari yaratilmaktaydi.

      Alinan bütün bu önlemler cemiyetin kendisine ulasan basvurulara yetisebilmesi için yeterli olmadi. Bu nedenle çesitli sanayi kuruluslarina ve devlet tesebbüslerine haber salindi. Kadinlari Çalistirma Cemiyeti bir is ve isçi bulma kurumu gibi is arayan Müslüman Osmanli kadinlari ile isçi arayan Osmanli isletmelerini bir araya getirmeye ve toplumdaki istihdam açigini Müslüman kadinlari çesitli iskollarinda hizmet veren isyerlerine yerlestirerek çözmeye çalisti. Cemiyetin kurulusunu izleyen bir yil içerisinde 8.860 civarinda Müslüman Osmanli kadin isçi cemiyet araciligi ile çesitli kuruluslarda çalismaya baslamisti.

      Kadinlari Çalistirma Cemiyet-i Islamiyesi bir anda Osmanli Imparatorlugu'nun en fazla sayida kadin isçi çalistiran kurulusu haline gelmisti. Cemiyetin kurulus nizamnamesinde yer alan bir kural geregi cemiyet yönetimi kendi bünyesinde is verdigi veya bir baska kurulusta ise soktugu bütün kadin isçilerin maaslarindan yüzde on beslik bir kesinti yapiyordu. Böylelikle cemiyet adina veya cemiyet araciligiyla çalismaya baslayan her Müslüman kadin isçi cemiyetin bütçesine dogrudan dogruya katkida bulunmus oluyordu. Ayrica bu yöntemle cemiyet bünyesinde çalisan her isçinin yine kendisi gibi çalismak durumunda olan baska kadinlar için yeni istihdam olanaklari yaratilmasina katkida bulunmasi da saglanmis oluyordu. Kadinlari Çalistirma Cemiyeti'nin çalistirdigi kadinlarin sayisi çogaldikça isçi kadinlardan alinan bu kesintilerin toplami büyük miktarlara ulasmaya basladi. Cemiyet büyük bir hizla gelistikçe gelirleri de giderek artiyordu. Cemiyet yöneticileri ileride yeni yatirimlar yapmak ve yeni is olanaklari gelistirebilmek için cemiyetin çalisanlarindan aldigi bu yüzde on beslik kesintilere güveniyordu.

      Ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin gölgesinde ve Enver Pasa'nin himayesinde hizla büyüyüp gelisen Kadinlari Çalistirma Cemiyet-i Islamiyesi zamanla kurulus amacinin disina tasan bazi faaliyetlerde de bulunmaya basladi. Cemiyet yönetiminin aldigi bir kararla cemiyet kadin ve erkek çalisanlarinin evlenmelerini tesvik etmeye hatta onlari evlenmeye zorladi; bu amaçla gündelik gazetelere evlenme ilanlari vererek bir ilke de imzasini atmis oldu. Osmanli Imparatorlugu'nda ilk kez gazete ilanlari yoluyla ve bir cemiyetin arabuluculugu ile evlenen bu ilk çiftler yine gazeteler araciligi ile Osmanli kamuoyuna duyuruldu.

      Cemiyetin bir baska faaliyet alani da savas ve özellikle de Ermeni tehciri nedeniyle kimsesiz kalmis olan küçük çocuklara yardim elini uzatmasiydi. Anadolu'dan getirilen binlerce kimsesiz çocuk Kadinlari Çalistirma Cemiyeti araciligiyla gözetim altina alindi. Bu çocuklar geçici bir süre cemiyetin subelerinde barindirildiktan sonra Istanbul ve civarinda yasayan çesitli ailelerin yanina yerlestirildiler.

      Kadinlari Çalistirma Cemiyeti II. Mesrutiyet döneminde uzun süren savaslar nedeniyle çalismak zorunda kalan Müslüman Osmanli kadinlarina is bulmak ve is olanaklari saglamak amaciyla kurulmustu. Ancak Birinci Dünya Savasi Müslüman Osmanli toplumunun bazi kesimlerinde öylesine derin yaralar açmisti ki sorunlar bu kesime mensup kadinlara çalisacaklari birer münasip is bulmakla bile çözülecek gibi degildi. Birakin kendilerine yeterli gelir saglayacak birer is bulup çalismayi bazi Müslüman kadinlarin kalacak yeri giyecek kiyafeti yiyecek yemegi bile yoktu.

      Kadinlari Çalistirma Cemiyeti'nin en önemli faaliyetlerinden biri de bu acil sorunlari çözebilmek için bir çare arayisi oldu. Cemiyet subelerinde yatakhaneler ve yemekhaneler kuruldu ve acil ihtiyaç sahibi kadinlara yatacak giyecek ve yiyecek yardimi saglanmaya basladi; ancak alinan bütün bu önlemler geçici bir çözüm olmaktan ileri gitmiyordu. Cemiyetin acil ihtiyaç içinde bulunan ve çaresizlik içinde kendisine siginan bütün Müslüman kadinlari kendi olanaklari ile barindirmasi giydirmesi ve yedirip içirmesi hemen hemen imkânsizdi. Kalacak bir yeri olmayan kadinlar için yeni bir alan açma zorunlulugu vardi. Yeni kadinlarin alinabilmesi için bu kadinlara is bulmak onlari doyurmaya baslayip kendi kendilerini idare eder duruma getirmek hatta zaman içerisinde bazi kadinlari evlendirip cemiyetin korumasindan çikartarak daha fazla ihtiyaç içerisindeki baska kadinlari onlardan açilan yerlere doldurmak gerekmekteydi.

      Kadinlari Çalistirma Cemiyeti'nin yaptigi bütün üretim orduyla baglantiliydi; yani buradaki 2.500 kadinin büyük bir bölümü ordunun ihaleleri için hazirlanmakta olan askeri ihtiyaçlari karsilamak üzere orada bulunmaktaydi. Kimisi matara kimisi askerin ayagina çarik yapmakta kimisi elbise dikmekte kimisi askerler için iç çamasiri hazirlamakta ve kimisi de makine olmadigindan elle askerler için yün kislik yelekler örmekteydi.

      Buradan çikarilabilecek önemli bazi sonuçlar vardir. Birincisi bu kadinlarin çok ucuza çalistiriliyor olmalaridir. Ikincisi de bu islerin ekonomik olarak gereksinim duyulan degil kadinlar için "özellikle yaratilmis" isler olmasidir. Cemiyetin himayesine siginan kadinlardan bazilari o kadar zavalli durumdadirlar ki kalacak yerleri yiyecek yemekleri olmadigi gibi üzerlerine giyecek dogru dürüst giyecekleri bile kalmamistir.

      Iste bu durum karsisinda Kadinlari Çalistirma Cemiyeti'nin gelistirmis oldugu en ilginç uygulama Osmanli ordusu bünyesinde yer alan amele taburlari arasinda deneme mahiyetinde bir de kadin amele taburu kurulmasi fikrini ortaya atmak olmustur. Hem baskumandan vekili ve harbiye naziri hem de Kadinlari Çalistirma Cemiyeti'nin baskani olan Enver Pasa ortaya atilan bu fikri hemen benimsemisti. Enver Pasa yaveri Yüzbasi Hasan Tahsin Bey araciligi ile 26 Temmuz 1917 günü Kadin Isçi Taburu'nun kurulmasi görevini Birinci Osmanli Ordusu kumandani Ferik Es'ad Pasa'ya vermisti. Daha sonra Kadin Isçi Taburu'nda elyazmasi olarak hazirlanan Kadin Birinci Isçi Taburu Tarihçesi'nde de aktarildigi üzere Birinci Ordu'ya telefonla ulastirilan bu emir gayet kisa ve netti: "Nâzir Pasa hazretleri kadinlardan mürekkeb (olusan) bir Amele Taburu teskiliyle tecrübe yapilmasini emir buyurdular."

      Ihtiyaç içindeki kadinlarin barinak yiyecek giyecek ve diger ihtiyaçlarinin karsilanmasi için bir teklif paketi hazirlandi ve Harbiye Nezareti'ne sunuldu. Bu teklif paketinin içinde bes ana madde vardir. Birincisi kadin isçi taburunu kurarken yine de yönetimi kadinlara emanet etme konusunda askerlerin kafasi biraz karisiktir. Soruna çok basit bir çözüm bulunur: Osmanli ordusundan emekli edilmis ama harbiye sinifina mensup olmayan yasli ancak asker olarak çok disiplinli bir subay bulup kadinlarin basina koymak; onun altina Kadinlari Çalistirma Cemiyeti'nin yapacagi imtihanlar sonucunda birtakim egitimli kadinlari "kâtibe" ve "memure" sifatiyla üst rütbeli subaylar olarak belirlemek; onlarin altindaki isçiler arasindan da Osmanli Ordusu'nun diger birimlerinde de oldugu gibi erbes olarak onbasilar ve çavuslar seçmek.

      Ikinci olarak tabura katilacak kadin isçilerin gönüllü olarak kaydedilmesine karar verilir ama kâtibe ve memureler Kadinlari Çalistirma Cemiyeti tarafindan seçilecektir. Üçüncüsü ve en ilginci tabura kaydedilmek için bir kadinin kucakta çocugunun olmamasi gerekmektedir; ama bu hiç çocugunun olmayacagi anlamina gelmemektedir. Kadinin orduya katilabilmesi için çocugunun olmasi durumunda çocugunu da yaninda getirmesi kabul edilmistir. Kadinlarin asilarinin tamam olmasi kalici ve bulasici bir hastaliginin olmamasi gücü kuvveti yerinde ve 18-40 yas arasinda olmasi gereklidir. Dördüncüsü bu kadinlar Osmanli ordusundaki herhangi bir asker gibi yedirilecek içirilecek donatilacak barindirilacaklar ve bunun yani sira çalistiklarinin karsisinda ücret kazanacaklardir.

      Besincisi paranin yani sira Osmanli ordusunda bütün erkek erlere verilen er tayini vardir. Er tayini da bugünkü bildigimiz ekmekten biraz daha büyük bir somundan olusur. Ayrica sabah ögle ve aksam günde üç ögün yemek verilmektedir. Bu üç ögün yemek kalori hesabi olarak tasarlanir ve çocuklardan bazilari da bu hesaba dahildir. Eger yasi yediden büyükse bir tayin verilir çocuklara yediden küçükse yarim tayin olarak hesaplanir. Ayni sekilde izinli günlerinde –ki haftada bir gün izinleri vardir o da cuma günüdür– binadan çiktiklari zaman bütün kamu tasimaciligi hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanirlar. Bunun yani sira orduda giydirilen üniformalardan ve asker postallarindan da dagitilir. Kadin askerlerin zorunlu diger ihtiyaçlari da ordu tarafindan karsilanir.

      Ferik Es'ad Pasa Kadin Isçi Taburu'nun kurulmasi görevini Birinci Ordu-yi Hümâyûn Erkân-i Harbiye Ikinci Subesi'ne devretti. Kisa bir süre zarfinda gerekli ön hazirliklar tamamlanmisti. Taburun barinak giyecek yiyecek ve içecek ihtiyaçlarinin karsilanmasina yönelik bir teklif paketi 3 Agustos 1917 tarihinde Harbiye Nezareti'ne bildirilmis ve teklifin kabul görmesi üzerine gerekli islemlere baslanmisti. Nihayet merkezi Istanbul'da bulunan Birinci Osmanli Ordusu'na bagli olarak olusturulan Kadin Birinci Isçi Taburu 10 Eylül 1917 günü resmen kurulmustu. Kapaginda ayni tarihi ve Birinci Ordu-yi Hümâyûn'a Mensûb Kadin Birinci Isçi Taburu Hidemât-i Dâhiliye Talimâtnâmesi adini tasiyan bir de "iç hizmet talimati" da ayni gün yayimlanmisti.

      Taburun olusturulmaya baslanmasi asamasinda Kadinlari Çalistirma Cemiyeti araciligiyla gündelik gazetelere ilanlar verilerek Kadin Isçi Taburu'nda isçi olarak çalistirilmak üzere isçi kadinlar aranmakta oldugu Osmanli kamuoyuna duyuruldu. Cemiyetin ilanina göre asagida belirtilen alti sarti eksiksiz olarak tasiyan Müslüman Osmanli kadinlari Birinci Kadin Isçi Taburu'na katilabilmek için Kadinlari Çalistirma Cemiyeti'nin Çarsikapi'daki genel merkezine basvurarak aday olabileceklerdi:

      1. Tebaa-i Osmaniye'den olmak ve güçlü kuvvetli bulunmak. (aaakere-i Osmaniye göstermek)
      2. Asili olmak. (asi kâgidi olacaktir)
      3. Kalici ve bulasici hastaligi bulunmamak. (ayrica muayene yapilacaktir)
      4. Ehl-i namus ve iffetten olduguna dair mahalle muhtarindan ve imamindan bir ilmühaber getirmis olmak.
      5. Yasi azami 30 asgari 18 olmak.
      6. Kucakta tasinir çocugu olmamak.







      PADISAHLAR


      Osman Gazi




      Babasi : Ertugrul Gazi
      Annesi : Hayme Hatun
      Dogumu : Sögüt, 1258
      Ölümü : Bursa, 1326
      Saltanati : 1281 - 1326
      Devlet Sinirlari : 16.000 km2


      Osmanli Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi 1258'de Sögüt'te dogdu. Babasi Ertugrul Gazi, annesi Hayme Hatun'dur. Osman Gazi uzun boylu, yuvarlak yüzlü, esmer tenli, ela gözlü ve kalin kasliydi. Omuzlari arasi oldukça genis, vücudunun belden yukari kismi asagi kismina oranla daha uzundu. Basina kirmizi çuhadan yapilmis Çagatay tarzinda Horasan taci giyerdi. Iç ve dis elbiseleri genis yenliydi.

      Osman Gazi degerli bir devlet adamiydi. Dürüst, tedbirli, cesur, cömert ve adaletliydi. Fakirlere yedirip, giydirmeyi çok severdi. Üzerindeki elbiseye kim biraz dikkatlice baksa, hemen çikartip ona hediye ederdi. Her ikindi vakti kendi evinde kim varsa onlara ziyafet verirdi.

      Osman Gazi, 1281 yilinda Sögüt'te Kayi Boyu'nun yönetimine geçtiginde henüz 23 yasindaydi. Ata binmekte, kiliç kullanmakta ve savasmakta çok ustaydi. Asiretin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kizi Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten ilerde Osmanli Devleti'nin basina geçecek olan oglu Orhan Gazi dogdu.

      Osman Gazi, Ahi Seyhlerinden Edebali'nin görüslerine deger verir ve ona saygi duyardi. Sik sik Seyh Edebali'nin Eskisehir Sultanönü'ndeki Dergahina gider ve misafir kalirdi.

      Osman Gazi bir gece Seyh Edebali'nin dergahinda misafirken, bir rüya gördü. Sabah olunca hemen Seyh Edebali'ye kosup, ona söyle dedi:
      "Seyhim, rüyama girdiniz. Gögsünüzden bir ay çikti. Yükseldi, yükseldi, sonra benim koynuma girdi. Göbegimden bir agaç büyümeye basladi. Büyüdü, yesillendi. Dal, budak saldi. Dallarinin gölgesi bütün dünyayi tuttu. Rüyam ne manaya gelir

      Seyh, bir süre sustuktan sonra ona söyle dedi:
      "Müjdeler olsun ey Osman! Hak Teala, sana ve senin evladina saltanat verdi. Bütün dünya, evladinin himayesinde olacak, kizimda sana es olacak."

      Bu olaydan sonra Seyh, kizi Bala Hatun'u Osman Bey'e verdi. Bu evlilikten de Alaeddin dogdu.

      Anadolu'da kurulup, 600 yillik bir tarih diliminde ve üç kitada hüküm süren Osmanli Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bursa'da Nikris hastaligindan öldü. Vefat ettiginde geriye biraktigi mal varligi sunlardi: Bir at zirhi, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kiliç, bir mizrak, bir tirkes, birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kasiklik.

      Erkek çocuklari: Pazarli Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savci Bey
      Kiz çocuklari: Fatma Hatun



      Orhan Gazi




      Babasi : Osman Gazi
      Annesi : Mal Hatun
      Dogumu : 1281
      Ölümü : 1360
      Saltanati : 1326 - 1359
      Devlet Sinirlari : 95.000 km2


      Orhan Gazi 1281 yilinda dogdu. Babasi Osman Gazi, annesi Kayi asiretinin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kizi Mal Hatundu. Orhan Gazi, sari sakalli, uzunca boylu, mavi gözlüydü. Yumusak huylu, merhametli, fakir halki seven, ulemaya hürmetli, dindar, adaletli, hesabini bilen ve hiçbir zaman telasa kapilmayan, halka kendisini sevdirmis bir beydi. Sik sik halkin arasina karisir, onlari ziyaret etmekten çok hoslanirdi.

      Orhan Gazi, babasi Osman Gazi'nin 1326'da vefati üzerine beyligin basina geçti. Orhan Gazi 1346'da Bizans Imparatoru VI.Yoannis Kantakuzinos'un kizi Teodora ile evlendi.

      Ayrica, Yarhisar Tekfur'unun kizi Holofira, Bilecik tekfuruyla evlendirilirken, dügün basilip Holofira esir alindi ve Orhan Gazi ile evlendirildi. Müslüman olduktan sonra adi Nilüfer Hatun olarak degistirildi; bu evlilikten, ileride Osmanli Devleti'nin üçüncü hükümdari olacak Murad Hüdavendigar dogdu.

      Erkek çocuklari: Süleyman Pasa, Murad Hüdavendigar, Ibrahim, Halil, Kasim
      Kiz çocuklari: Fatma Hatun




      Sultan Murad




      Babasi : Orhan Gazi
      Annesi : Nilüfer Hatun
      Dogumu : 1326
      Ölümü : 1389
      Saltanati : 1359 - 1389
      Devlet Sinirlari : 500.000 km2


      Sultan Birinci Murad 1326'da Bursa'da dogdu. Babasi Orhan Gazi, annesi Bizans tekfurlarindan birinin kizi olan Nilüfer Hatun'dur (Holofira). Sultan Birinci Murad uzun boylu, degirmi yüzlü ve iri burunluydu. Kalin ve adaleli bir vücuda sahipti.

      Basina mevlevi sikkesi üzerine testar sarili bir baslik giyerdi. Çok sade giyinir ve kirmizi zeminli beyaz elbiseden hoslanirdi. Ilk egitimini annesi Nilüfer Hatun'dan aldi. Daha sonra tahsilini tamamlamak için gittigi Bursa Medreselerinde ilim ve sanat adamlari ile beraber yasadi.

      Sultan Birinci Murad, gayet nazik, sevimli ve çok halim selimdi. Alim ve sanatkarlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere sefkatli davranirdi. Dahi bir asker ve devlet adamiydi. "Dervis Gazilerin Seyhlerinin Krali Murad Gazi" diye anilan Sultan Birinci Murad, bütün hayati boyunca planli ve programli hareket etti.

      Sultan Birinci Murad, Bizans Kilisesi'ne göre bir kafir ve Isa düsmani olarak görülse de, fethettigi yerlerde yasayan Hiristiyan halka Papa'dan daha iyi davrandigi için onlarin sevgisini kazanmisti. 1382 yilindan itibaren "Murad Hüdavendigar" diye anilan Sultan Birinci Murad, Birinci Kosova Savasi'ndan sonra savas alanini gezerken, Sirp Krali Lazar'in damadi tarafindan haince hançerlenerek sehit oldu (1389).

      Erkek çocuklari: Yakub Çelebi, Yildirim Bayezid, Savci Bey ve Ibrahim
      Kiz çocuklari: Nefise ve Sultan Hatun



      Sultan Yildirim Beyazid




      Babasi : Murad Hüdavendigar
      Annesi : Gülçiçek Hatun
      Dogumu : 1360
      Ölümü : 8 Mart 1403
      Saltanati : 1389 - 1403


      Yildirim Bayezid 1360 yilinda Edirne'de dogdu. Babasi Murad Hüdavendigar, annesi Gülçiçek Hatundur. Gülçiçek Hatun Rum'dur. Yildirim Bayezid yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, ela gözlü, kumral saçli, sik sakalli ve genis omuzluydu. Girdigi savaslarda gösterdigi cesaretten dolayi ona 'Yildirim' lakabi takilmisti.

      Çocuklugunu Bursa Sarayi'nda kardesleriyle birlikte geçirdi. Iyi bir egitim gördü. Devrin en büyük alimlerinden dersler aldi. Gençliginde Kütahya sancaginda valilik yapti. Sultan Murad Hüdavendigar'in vasiyeti geregi 1389 yilinda padisahliga getirildi. Tahta çiktiginda 29 yasindaydi.

      Sirbistan'in basinda, Kosova savasinda ölen Kral Lazar'in oglu Stefan Lazaroeviç vardi. Baris antlasmasi için geldigi Edirne'de kiz kardesi Maria'yi Bayezid'e verdi. Bu evlenme sayesinde Osmanli-Sirp dostlugu kuruldu. Yildirim Bayezid Timur'la yaptigi Ankara Savasi'nda yenildi ve esir düstü. 13 yil süren saltanati sonunda esaretinin baslamasindan 7 ay 12 gün sonra vefat etti.

      Erkek Çocuklari: Musa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi, Isa Çelebi, Mehmed Çelebi, Ertugrul Çelebi, Kasim Çelebi
      Kiz Çocuklari: Fatma Sultan



      Sultan Mehmet Çelebi




      Babasi : Yildirim Bayezid
      Annesi : Devlet Hatun
      Dogumu : 1389
      Ölümü : 26 Mayis 1421
      Saltanati : 1413 - 1421


      Sultan Mehmed Çelebi, 1389 yilinda Edirne'de dogdu. Babasi Yildirim Bayezid, annesi de Germiyanogullarindan Devlet Hatun'dur. Orta boylu, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, kirmizi yanakli ve genis gögüslüydü. Kuvvetli bir vücuda sahipti. Gayet hareketli ve cesurdu. Güres yapar ve çok kuvvetli yay kirislerini bile çekebilirdi. Padisahligi süresince bizzat 24 savasa katilan Mehmed Çelebi, bu savaslarda kirka yakin yara aldi. Basinda kullanmis oldugu sarik, altin islemeli kavugu ile gayet güzel görünürdü. Içi kürklü ve yakasi dik olan bir kaftan giyinirdi.

      Sultan Mehmed Çelebi Müslümanlara karsi göstermis oldugu adaleti, ayni zamanda Hiristiyan topluluklara karsi da gösterirdi. Iyi bir idareci ve politikaciydi. Tahsilini Bursa Sarayi'nda tamamladi. Daha sonra babasi tarafindan Amasya sancakbeyligine tayin edildi ve bu sirada devlet islerini ögrendi.

      Fetret Devri'nden sonra Anadolu'daki beylikleri tekrar bir araya toplamayi basaran Sultan Mehmed Çelebi'ye Osmanli Imparatorlugu'nun ikinci kurucusu gözüyle de bakilabilir.

      Sultan Mehmed Çelebi 26 Mayis 1421 de Edirne'de vefat etti. Ölüm haberi gizlendi. Osmanli Padisahlari arasinda ölümü gizlenen ilk padisah o oldu. Cenazesi Bursa'ya getirilerek Yesil Türbe'ye defnedildi.

      Erkek Çocuklari: Mustafa Çelebi, Ikinci Murad, Ahmed, Yusuf, Mahmud.
      Kiz Çocuklari: Fatma ve Selçuk Hatun.


      Sultan Ikinci Murad




      Babasi : Çelebi Mehmed
      Annesi : Emine Hatun
      Dogumu : 1402
      Ölümü : 3 Subat 1451
      Saltanati : 1421 - 1451


      Sultan Ikinci Murad 1402 yilinda dogdu. Babasi Mehmed Çelebi, annesi Dulkadirogullari beyliginden Emine Hatun'dur. Uzun boylu, beyaz tenli, dogan burunlu ve güzel yüzlü bir padisahti. Çok güzel konusurdu. Kendisinin en büyük mutlulugu, Fatih Sultan Mehmed gibi esine az rastlanacak bir insanin babasi olmakti.

      Sultan Ikinci Murad sakin ve huzurlu bir hayat yasamayi arzu eden, fakat gerektigi takdirde çok hareketli, cesur ve hiçbir seyden yilmayan bir kisilige sahipti. Otuz yillik saltanati süresince, ülkesini çok büyük bir san ve serefle idare ederek, emri altinda bulunan herkesin sevgisini kazandi.

      Dindar, adil ve lütufkar bir padisahti. Çocuklugu Amasya'da geçen Sultan Ikinci Murad, tahta çiktiginda 19 yasindaydi.

      Erkek çocuklari: Fatih Sultan Mehmed, Ahmed,Alaaddin, Orhan, Hasan, Ahmed.
      Kiz çocuklari: Sehzade ve Fatma Hatun.


      Fatih Sultan Mehmet




      Babasi : Ikinci Murad
      Annesi : Huma Hatun
      Dogumu : 29 Mart 1432
      Ölümü : 3 Mayis 1481
      Saltanati : 1451 - 1481
      Devlet Sinirlari : 2.214.000 km2


      Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432'de Edirne'de dogdu. Babasi Sultan Ikinci Murad, annesi Huma Hatun'dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanakli, kivrik burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padisahti. Devrinin en büyük ulemalarindan birisiydi ve yedi yabanci dil bilirdi. Alim, sair ve sanatkarlari sik sik toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoslanirdi. Ilginç ve bilinmedik konular hakkinda makaleler yazdirir ve bunlari incelerdi.

      Hocaligini da yapmis olan Aksemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok deger verdigi alimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet sogukkanli ve cesurdu. Essiz bir komutan ve idareciydi. Yapacagi islerle ilgili olarak en yakinlarina bile hiçbir sey söylemezdi.

      Fatih Sultan Mehmed okumayi çok severdi. Farsça ve Arapça'ya çevrilmis olan felsefi eserler okurdu. 1466 yilinda Batlamyos Haritasini yeniden tercüme ettirip, haritadaki adlari Arap harfleriyle yazdirdi. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdirirdi.

      Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabanci ülkelerdeki büyük bilginleri Istanbul'a getirtirdi. Nitekim astronomi bilgini Ali Kusçu kendi döneminde Istanbul'a geldi. Ünlü Ressam Bellini'yi de Istanbul'a davet ederek kendi resmini yaptirdi. Sair ve açik görüslüydü.

      Fatih Sultan Mehmed 1481 yilina kadar hükümdarlik yapti ve bizzat 25 sefere katildi. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdigi kararlari kesinlikle uygulayan bir kisiligi vardi. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaslarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atilarak askerleri savasa tesvik ederdi.

      20 yasinda Osmanli padisahi olan Sultan Ikinci Mehmed, Istanbul'u fethedip 1100 yillik Dogu Roma Imparatorlugunu ortadan kaldirarak Fatih ünvanini aldi.

      Hz.Muhammed'in (S.A.V) hadisi serifinde müjdeledigi Istanbul'un fethini gerçeklestiren büyük komutan olmayi da basaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yetenegi ve dehasiyla dost ve düsmanlarina gücünü kabul ettirmis bir Türk hükümdariydi.

      Orta Çag'i kapatip, Yeniçag'i açan Cihan Imparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastaligindan dolayi 3 Mayis 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanindaki Fatih Türbesi'ne defnedildi.



      Sultan Ikinci Beyazid




      Babasi : Fatih Sultan Mehmed
      Annesi : Mükrime Hatun
      Dogumu : 3 Aralik 1447
      Ölümü : 26 Mayis 1512
      Saltanati : 1481 - 1512
      Devlet Sinirlari : 2.375.000 km2


      Sultan Ikinci Bayezid 3 Aralik 1448'de Dimetoka'da dogdu. Babasi cihan padisahi Fatih Sultan Mehmed Han, annesi Mükrime Hatun adinda bir Türk kizidir. Uzun boylu, genis gögüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elaydi. Cesur ve atilgandi.

      Ayni zamanda çok halim selim ve dinine bagli bir padisahti. Babasi Fatih Sultan Mehmed ilme ilgi duydugu için, oglu Sehzade Bayezid'e iyi bir egitim verdi. O devrin en meshur alimlerinden ders okutturdu ve bütün Islam ilimlerini en iyi sekilde ögrenmesini sagladi.

      Sultan Ikinci Bayezid yedi yasinda iken, Hadim Ali Pasa nezaretinde Amasya valiligine tayin edildi. Amasya, Selçuklular devrinden beri önemli bir ilim ve kültür merkeziydi. Padisah olacak sehzadelerin yetismesi için, bu vilayette bütün sartlar vardi.

      Sultan Ikinci Bayezid, dinine çok bagli oldugu için kendisine Bayezid-i Veli denildi. Sultan Ikinci Bayezid, sairleri saraya toplar, onlarla sohbet ederdi. Çok merhametli bir padisah olan Sultan Ikinci Bayezid, sik sik fakirlere sadaka dagitirdi.

      Arapça ve Farsça'yi gayet iyi biliyordu. Çagatay lehçesi ve Uygur alfabesini de ögrendi. Islam ilimlerinin yani sira, matematik ve felsefe tahsili de yapti. 24 Nisan 1512'de padisahliktan ayrilmak zorunda kalan Sultan Ikinci Bayezid, bir ay kadar daha yasadi ve 26 Mayis 1512'de vefat etti.

      Erkek çocuklari: Mahmud, Ahmed, Sehinsah, Yavuz Sultan Selim, Mehmed, Korkud, Abdullah, Alimsah
      Kiz çocuklari:Aynisah, Gevher, Mülük Sultan, Hatice Sultan, Selçuk ve Hüma Hatun.


      Yavuz Sultan Selim




      Babasi : Sultan Ikinci Bayezid
      Annesi : Gülbahar Hatun
      Dogumu : 10 Ekim 1470
      Ölümü : 21-22 Eylül 1520
      Saltanati : 1512 - 1520
      Devlet Sinirlari : 6.557.000 km2


      Yavuz Sultan Selim 10 Ekim 1470 günü dogdu. Babasi Sultan Ikinci Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur. Gülbahar Hatun Dulkadirogullari beyligindendir. Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, genis omuzlu, kalin kemikli, omuzlarinin arasi genis, yuvarlak basli, kirmizi yüzlü, uzun biyikli ve yigit bir padisahti. Sert tabiatli ve cesurdu. Kuvvetli bir ilim tahsili yapmisti.

      Babasi Sultan Ikinci Bayezid padisah olduktan sonra, askeri sevk ve devlet idareciligini ögrenmesi için, Sehzade Selim'i Trabzon Sancagi'na tayin etti.

      Sehzade Selim, Trabzon'da devlet islerinin yaninda ilimle ugrasir ve büyük alim Mevlana Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip ederdi. Trabzon'u çok güzel idare eden Sehzade Selim'in bu arada komsu devletlerle de iliskisi oldu.

      Valiligi sirasinda Trabzon halkini rahat birakmayan Gürcüler üzerine üç sefer yapti. En önemlisi olan Kütayis seferinde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanli topraklarina katti (1508). Buralarda yasayan Gürcülerin hepsi müslüman oldular.

      Çok güzel ata biniyor, devrin en meshur silahsörlerini alt edecek kadar iyi kiliç kullaniyordu. Güresmekte, ok ve yay yapmada üstüne yoktu. Harpten hoslanmakla beraber çok ince bir ruha da sahipti. Mütevazi bir kisilige sahip olan Yavuz Sultan Selim, her ögün yemekte tek çesit yemek yerdi ve agaçtan tabaklar kullanirdi.

      Gösteristen hoslanmaz, devlet malini israf etmezdi. Babasindan devraldigi tatminkar hazineyi agzina kadar doldurdu. Hazinenin kapisini mühürledikten sonra, söyle vasiyet etti:

      "Benim altinla doldurdugum hazineyi, torunlarimdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Humayun benim mührümle mühürlensin."

      Bu vasiyet tutuldu. O tarihten sonra gelen padisahlarin hiçbiri hazineyi dolduramadigindan, hazinenin kapisi daima Yavuz'un mührüyle mühürlendi.

      Yavuz Sultan Selim, atalari hep sakal uzattiklari halde sakalini keserdi. Bunun sebebini soranlara "Sakalimi ele vermemek için kesiyorum" dedigi rivayet edilir. Bir kulagina da küpe takardi. 22 Eylül 1520'de "Aslan Pençesi" denilen bir çiban yüzünden henüz 50 yasinda iken vefat etti.

      Hayatinin son dakikalarinda Yasin-i Serif okuyordu. Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde babasinin cenaze namazini kildiktan sonra, onu Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye defnettirdi. Tarihçiler, Yavuz Sultan Selim'i sekiz yila seksen yillik is sigdirmis büyük bir padisah olarak degerlendirdiler.

      Erkek çocuklari: Kanuni Sultan Süleyman
      Kiz çocuklari: Hatice Sultan, Fatma Sultan, Hafsa Sultan, Sah Sultan


      Kanuni Sultan Süleyman




      Babasi : Yavuz Sultan Selim
      Annesi : Hafsa Hatun
      Dogumu : 27 Nisan 1495
      Ölümü : 6-7 Eylül 1566
      Saltanati : 1520 - 1566
      Devlet Sinirlari : 14.983.000 km2


      Kanûnî Sultan Süleyman 27 Nisan 1495 Pazartesi günü Trabzon'da dogdu. Babasi Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Hatun'dur. Hafsa Hatun Osmanli ya da Çerkezdir. Kanûnî Sultan Süleyman yuvarlak yüzlü, ela gözlü, genis alinli, uzun boylu ve seyrek sakalliydi.

      Kanûnî Sultan Süleyman devri, Türk hakimiyetinin doruk noktasina ulastigi bir devir olmustur. Babasi Yavuz Sultan Selim, onu küçük yaslardan itibaren çok titiz bir sekilde yetistirmeye basladi. Benzeri görülmemis bir terbiye ve tahsil gördü. Ilk egitimini annesinden ve ninesi Gülbahar Hatun'dan (Yavuz Sultan Selim'in annesi) aldi. Yedi yasina gelince tahsil için Istanbul'a, dedesi Sultan Ikinci Bayezid'in yanina gönderildi. Sehzade Süleyman, burada Karakizoglu Hayreddin Hizir Efendi'den tarih, fen, edebiyat ve din dersleri alirken, savas teknikleri konusunda da ögrenim görüyordu.

      15 yasina kadar babasi Yavuz Sultan Selim'in yaninda kalan Sehzade Süleyman, kanunlar geregi sancak istemesi üzerine, önce Sarki Karahisar'a oradan da Bolu, kisa bir süre sonra da Kefe sancakbeyligine tayin edildi (1509).

      Yavuz Sultan Selim'in 1512 de tahta geçmesi üzerine Istanbul'a çagirilan Sehzade Süleyman, babasinin kardesleriyle mücadeleleri sirasinda Istanbul'da kalarak babasina vekalet etti. Bu sirada Saruhan sancakbeyliginde de bulundu. Babasi Yavuz Sultan Selim'in ölümü üzerine, 30 Eylül 1520'de 25 yasindayken Osmanli tahtina geçti.

      Kendisinden baska erkek kardesi olmadigi için tahta geçisi kolay ve çatismasiz oldu. Çok ciddi ve kendinden emin bir padisah olan Kanûnî Sultan Süleyman, azim ve irade sahibiydi. Yapacagi islerde hiç acele etmez, gayet genis düsünür ve verdigi emirden asla geri dönmezdi. Is basina getirecegi adamlara, kabiliyet derecelerine göre görev verirdi. Zigetvar kusatmasini idare ederken, 7 Eylül 1566 yilinda 71 yasinda vefat etti.

      Kendisine "Kanûnî" denmesi, yeni kanunlar icad etmesinden degil, mevcut kanunlari yazdirtip çok siki bir sekilde tatbik etmesinden dolayidir. Kanûnî Sultan Süleyman adaleti seven bir padisahti. Misir'dan gelen vergiyi haddinden fazla bulup, yaptirdigi arastirma sonunda halkin zulme ugradigini düsünmesi ve Misir Valisini degistirmesi bunun açik kanitidir.

      Kanûnî Sultan Süleyman, tahta çiktigi sirada Osmanli Devleti dünyanin en zengin ve en güçlü devleti konumundaydi. Babasinin ölümü ve kendisinin padisah olmasi, "Arslan öldü, yerine kuzu geçti" diye düsünen Avrupalilari sevindiriyordu. Ancak Avrupalilar, çok geçmeden hayal kirikligina ugradilar.

      Büyük bir devlet adami olan Kanûnî Sultan Süleyman ayni zamanda ünlü bir sairdi. Meshur siirlerinden birisi sudur:

      "Halk içinde muteber bir sey yok devlet gibi,
      Olmaya devlet cihanda, bir nefes sihhat gibi.
      Saltanat dedikleri bir cihan kavgasidir,
      Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi".

      Erkek çocuklari: Ikinci Selim, Bayezid, Abdullah, Murad, Mehmed, Mahmud, Cihangir, Mustafa
      Kiz Çocuklari: Mihrimah Sultan, Raziye Sultan


      Sultan Ikinci Selim




      Babasi : Kanuni Sultan Süleyman
      Annesi : Hürrem Sultan
      Dogumu : 28 Mayis 1524
      Ölümü : 15 Aralik 1574
      Saltanati : 1566 - 1574
      Devlet Sinirlari : 15.162.000 km2


      Sultan Ikinci Selim 28 Mayis 1524'de Istanbul'da dogdu. Babasi Kanuni Sultan Süleyman, annesi Hürrem Sultan'dir. Hürrem Sultan Slav kökenlidir. Orta boylu, açik alinli, mavi, gözlü, ince kasli ve sarisin bir padisahti. Sehzadeliginde mükemmel bir tahsil ve terbiye ile yetistirildi. Devlet idaresini iyice ögrenmek için de Anadolu'nun çesitli yerlerinde sancakbeyligi yapti. Bu sirada tahsiline devam ederek, ilim ve tecrübesini arttirdi.

      Sari Selim olarak da anilan II. Selim, Kütahya sancakbeyi iken aldigi, babasi Cihan padisahi Kanuni Sultan Süleyman'in ölüm haberi üzerine Istanbul'a gelerek, 30 Eylül 1566 günü 42 yasinda iken tahta geçti. Sari Selim daha önceki Osmanli Sultanlarina göre silik ve zayif bir hükümdardi.

      Babasinin saltanati sirasinda diger kardesleri Sehzade Bayezid ve Sehzade Mustafa'nin bertaraf edilmesiyle kolayca tahta geçen Sultan Ikinci Selim, adini aldigi dedesi Yavuz Sultan Selim ve babasi Kanuni'ye göre oldukça silik bir idare sergilemistir. Devrin büyük devlet adamlari sayesinde Osmanli Devleti ihtisamini sürdürmüs, Sokullu Mehmed Pasa gibi dirayetli ve tecrübeli vezirler hükümeti ayakta tutmuslardir. Sultan Ikinci Selim'in kendisi hiç sefere çikmamis ve liyakatli olmayan Ali Pasa'nin Kaptan-i Deryaliginda Inebahti faciasi yasanmistir. 8 yil padisahlik yaptiktan sonra 15 Aralik 1574 günü vefat etti. Ayasofya'ya defnedildi. Sultan Ikinci Selim Istanbul'da ölen ilk Osmanli Padisahidir.

      Sultan Ikinci Selim'in tahta çiktigi ilk yillarda, bazi siyasi çekismeler yasandi. Sokullu Mehmet Pasa bu çekismelerden galip olarak ayrildi ve 15 yil sadrazamlik yapti. Sadrazamlik yaptigi bu dönemde devlet yönetimine agirligini koydu.

      Sultan Ikinci Selim, babasi Kanuni Sultan Süleyman'dan 14. 892.000 km. kare olarak devraldigi Imparatorluk topraklarini, oglu Sultan Üçüncü Murad'a 15.162.000 km. kare olarak birakmistir.

      Saheser beyitlerinden biri sudur:

      "Biz bülbül-i muhrik-i dem-i sekvayi firakiz
      Ates kesilir geçse saba gülsenimizden"

      Erkek Çocuklari: Üçüncü Murad, Abdullah, Osman, Mustafa, Süleyman, Mehmed, Cihangir.
      Kiz Çocuklari: Fatma Sultan, Sah Sultan, Gevherhan Sultan, Esma Sultan.


      Sultan Üçüncü Murad




      Babasi : Sultan Ikinci Selim
      Annesi : Afife Nur Banu Hatun
      Dogumu : 4 Temmuz 1546
      Ölümü : 15-16 Ocak 1595
      Saltanati : 1574 - 1595
      Devlet Sinirlari : 19.902.000 km2


      Sultan Üçüncü Murad 4 Temmuz 1546 günü Manisa'nin Bozdag yaylasinda dünyaya geldi. Babasi, Sultan Ikinci Selim, annesi Afife Nur Banu Sultan'dur. Annesi Venediklidir. Sultan Üçüncü Murad orta boylu, degirmi yüzlü, kumral sakalli, ela gözlü ve beyaz tenli bir padisahti. Çok cömertti ve insanlara yardim etmeyi çok severdi.

      Merhametli bir kisilige sahip olan Sultan Üçüncü Murad, Arapça ve Farsçayi çok iyi konusurdu. Babasinin 1558 yilinda, Manisa sancak beyliginden Karaman valiligine tayin edilmesi üzerine, dedesi Kanuni Sultan Süleyman tarafindan Alasehir sancakbeyligine tayin edildi. Babasi Sultan Ikinci Selim padisah olduktan sonra da tekrar Manisa sancakbeyligine atandi.

      Sehzadeligi sirasinda bulundugu Manisa'da devrin en degerli ulemasindan dersler aldi. Osmanli padisahlari içinde en alim padisahlardan birisidir. Babasi Sultan Ikinci Selim'in vefati üzerine Manisa'dan Istanbul'a gelerek 22 Aralik 1574 tarihinde tahta geçti. Ancak o da babasi Sultan Ikinci Selim gibi devlet islerine fazla müdahil olmadi. Bürokrasi ve hükümet daha ziyade Sokullu Mehmed Pasa tarafindan idare edildi. Bunda Sokullu'nun tecrübe ve dirayeti ile Sultan Ikinci Murad'in idare tarzi büyük rol oynamistir.

      Içkiye ve eglence meclislerine düskün olan Sultan Üçüncü Murad, saltanati boyunca Istanbul'dan hiç çikmadi ve saraydaki kadinlarin etkisinde kaldi. Daha sonraki yillarda Osmanli Imparatorlugunun bir devrini etkileyecek olan kadinlar saltanati onun devrinde basladi. 29 yasinda çiktigi tahtta 20 yil kalan Sultan Üçüncü Murad 16 Ocak 1595 tarihinde felç geçirdi ve vefat etti. Ayasofya Camii'nin avlusuna defnedildi.

      Sokullu Mehmed Pasa'nin agirligini hissettirdigi III. Murad döneminde, Osmanli topraklari en genis sinirlarina ulasti. Babasi Ikinci Selim'den devraldigi 15. 162.151 km kare ülke topragini, 19.902.000 km kareye çikardi.

      Ingilizlerle de dostane iliskiler gelistirildi. Ilk Ingiliz Kapitülasyonunun verilmesiyle Istanbul'a daimi Ingiliz elçisi gönderildi. Papa'nin Katolik Avrupa'da kurabilecegi haçli ittifakina karsi Protestan Ingiltere ile iliskiler gelistirildi. Daha sonra bu ittifaka Hollanda da dahil edilecektir. Devlet islerini Sokullu'ya devreden Sultan Üçüncü Murad zamaninda, sarayda kadinlar devlet islerine çokça karismaya basladilar ve bu durum Sokullu'nun ölümünden sonra da artarak devam etti.

      Erkek Çocuklari: Üçüncü Mehmed, Selim Bayezid, Mustafa, Osman, Cihangir, Abdullah, Abdurrahman, Abdullah, Hasan, Ahmed, Yakub, Alemsah, Yusuf, Hüseryin , Korkud, Ali, Ishak, Ömer, Alaüddin, Davud.
      Kiz Çocuklari: Ayse Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah Sultan, Fahriye Sultan.


      Sultan Üçüncü Mehmed




      Babasi : Sultan Üçüncü Murad
      Annesi : Safiye Sultan
      Dogumu : 26 Mayis 1566
      Ölümü : 20-21 Aralik 1603
      Saltanati : 27 Ocak 1595 - 1603


      Sultan Üçüncü Mehmed 26 Mayis 1566'da Manisa'da dogdu. Babasi Sultan Üçüncü Murad, annesi Safiye Sultan'dir. Ismini, Fatih Sultan Mehmed'e benzemesi için, büyük dedesi Kanuni Sultan Süleyman koydu. Orta boylu, kumral saçli ve güzel yüzlüydü. Çok kuvvetli bir ilim tahsili yapti ve Tacüt-Tevarih yazari Hoca Sadeddin Efendi'den dersler aldi. Sultan Üçüncü Mehmed, 1583'te Manisa sancakbeyligine tayin edildi. 1595 yilinin Ocak ayina kadar görev yaptigi Manisa'dan, babasinin ölüm haberi üzerine hareket ederek, 27 Ocak 1595 tarihinde geldigi Istanbul'da Osmanli tahtina oturdu.

      Sultan Üçüncü Mehmed annesini çok sever, sayar ve dinlerdi. Bundan yararlanan annesi Safiye Sultan, Osmanli sarayinda hakimiyet kurdu. Bazi konularda padisahi zorlayip istedigini yaptiriyor, bu da devlet islerinde karisikliklara sebep oluyordu. Dinine çok bagli ve tasavvufa da son derece merakliydi. Hz. Muhammed'in (S.A.V) ismi anilinca, saygisindan derhal ayaga kalkardi. Üçüncü Mehmed devri duraklama dönemine rastlar. Sultan Üçüncü Mehmed, kolayca üzüntüye kapilir, yemekten, içmekten kesilirdi. Celali isyanlari ve Iran savaslarinin çok uzun sürmesi onu büyük üzüntü içinde birakti. Içkiyi siki bir sekilde yasaklayip, bütün gizli meyhaneleri kapattirdi.

      Erkek Çocuklari: Birinci Ahmed, Birinci Mustafa, Selim, Mahmud


      Sultan Birinci Ahmed




      Babasi : Sultan Üçüncü Mehmed
      Annesi : Handan Sultan
      Dogumu : 18 Nisan 1590
      Ölümü : 21-22 Kasim 1617
      Saltanati : 21 Aralik 1603 - 1617


      Sultan Birinci Ahmed 18 Nisan 1590 günü Manisa'da dogdu. Babasi Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dir. Çok mükemmel bir tahsil gördü. Arapça ve Farsça'yi mükemmel derecede konusurdu. Ok atmak, kiliç kullanmak, ata binmek gibi savas ve askerlik alanlarinda çok usta olan Sultan Birinci Ahmed, ava ve cirit oyununa çok düskündü. Çok sade giyinirdi. Babasi Sultan Üçüncü Mehmed'in vefati üzerine 21 Aralik 1603'te Eyüb Sultan'da kiliç kusanarak tahta geçti. Sultan Birinci Ahmed, Kanuni Sultan Süleyman'dan sonraki padisahlar içinde devlet isleriyle yogun sekilde ugrasan ilk padisahti. Çocuk denecek yaslarda bile mükemmel kararlar alirdi. Daima ilim ve irfan sahibi büyük kisilerle birlikte olur ve onlara akil danisirdi.

      Sultan Birinci Ahmed'in hayatinda 14 sayisinin önemli bir yeri vardir. Çünkü, on dört yasinda padisah olmus, on dört yil saltanat sürmüs ve Osmanli padisahlarinin on dördüncüsüdür. Dinine çok bagli olan Sultan Birinci Ahmed'in Hz.Muhammed'e (S.A.V) olan bagliligi o kadar ilerledi ki, onun ayak izlerinin resmi içine bir siir yazmis ve o siiri kavugunda ölünceye kadar tasimistir. O siir sudur:

      "N'ola tacim gibi basimda götürsem daim
      Kadem-i resmini ol Hazreti Sahi Rusülün
      Gül-i Gülzari Nübüvvet, o kadem sahibidir
      Ahmeda durma yüzün sür kademine ol gülün"

      Sultan Birinci Ahmed yakalandigi tifüs hastaligindan kurtulamayarak 21 Kasim'i 22 Kasim'a baglayan gece 1617 yilinda 28 yasinda vefat etti.

      Erkek Çocuklari: Ikinci Osman, Dördüncü Murad, Sultan Ibrahim, Bayezid, Süleyman, Kasim, Mehmed, Hasan, Selim, Hanzade, Ubeyde
      Kiz Çocuklari: Gevherhan Sultan, Ayse Sultan, Fatma Sultan, Atike Sultan


      Sultan Birinci Mustafa




      Babasi : Sultan Üçüncü Mehmed
      Annesi : Handan Sultan
      Dogumu : 1592
      Ölümü : 20 Ocak 1639
      Saltanati : Iki Dönem
      1. Dönem: 22.11.1617 - 26.02.1618
      2. Dönem: 19.05.1622 - 10.09.1623


      Sultan Birinci Mustafa 1592 yilinda Manisa'da dogdu. Babasi Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dir. Sultan Birinci Mustafa güzel yüzlü, seyrek sakalli, sari benizli ve iri gözlü bir padisahti. Iki defa padisahlik yapti. Sinirli bir yapiya sahipti.

      Sultan Birinci Mustafa, agabeyi Sultan Birinci Ahmed'in padisahligi süresince, 14 yil sarayin bir odasinda hapis hayati yasadi. O devirde bu gerekli görülüyordu. Aksi halde sehzadeler devlet yönetimine karisiyor, hatta padisahi devirmek için harekete bile geçebiliyor ve devlet birligi tehlikeye düsüyordu. Buna meydan vermemek için sehzadeler "izale" olunur veya bir odaya kapatilirdi. Sultan Birinci Ahmed tahta geçtiginde kardesini öldürtmemis, ancak sarayda mahpus tutulmustur. Kafes hayati denilen bu süre sonunda Sultan Birinci Mustafa Osmanli hanedaninin en büyük erkek evladi olmasi dolayisiyla tahta çikarilmis fakat kisa sürede dengesiz hareketleri görüldügünden ulema, asker ve devlet erkaninin ittifaki ile hal edilmistir. Sultan Genç Osman'in tahttan indirilip katlinden sonra bir kez daha cülus etmisse de 1,5 yil sonra tekrar tahttan indirilmesi icab etmistir.

      Sultan Birinci Mustafa ile birlikte kardes katli nadiren görülmüs, artik sehzadeler sarayda kafes ardinda tahta geçecekleri günü beklemeye baslamislardir. Tabii valide sultanlar, sehzade analari arasinda rekabetler baslamis, her biri bir vezire ve diger gruplara dayanarak entrikalarla padisah degistirmeye çalismislardir.

      Sultan Birinci Mustafa, çok dindar bir insandi. Sadaka vermeyi çok severdi. Hatta sarayin havuzuna hizmetçilerin toplamasi için para atardi. Saraydaki hayatini ibadet ederek, dini eserler okuyarak geçiriyordu. Tahta geçmesi için ikinci kez davet edildigi zaman, odasinda Kuran-i Kerim okudugunu ve padisahlik istemedigini bildirmisti.

      Sultan Birinci Mustafa ikinci padisahliginin baslamasindan 1.5 yil sonra 10 Eylül 1623 tarihinde seyhülislam fetvasi ile tekrar tahttan indirildi. Fetvanin gerekçesi olarak da "Akli dengesi tam olmayan birisinin halife olamayacagi" gösterildi. Sultan Birinci Mustafa tahttan indirildikten 16 yil sonra, 20 Ocak 1639 günü sinir hastaligindan dolayi Topkapi Sarayinda vefat etti.


      Sultan Genç Osman




      Babasi : Sultan Birinci Ahmed
      Annesi : Mahfiruz Haseki Sultan
      Dogumu : 3 Kasim 1604
      Ölümü : 20 Mayis 1622
      Saltanati : 26 Subat 1618 - 1622


      Sultan Genç Osman, 3 Kasim 1604 yilinda Istanbul'da dünyaya geldi. Babasi Birinci Ahmed, annesi Mahfiruz Haseki Sultandir. Mahfiruz Haseki Sultan Rum'dur. Sultan Genç Osman 14 yasinda iken, amcasi Sultan Birinci Mustafa'nin tahttan indirilmesi üzerine Osmanli tahtina oturdu. Annesi onun yetismesi için çok titiz davrandi. Sultan Genç Osman iyi bir terbiye ve tahsil gördü. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve Italyanca gibi dogu ve bati dillerini klasiklerinden tercüme yapabilecek kadar güzel ögrendi. Çok güzel bir yüzü olan Genç Osman, zeki, enerjik, atilgan, cesur ve gözü pek bir padisahti.

      Sultan Genç Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar yapildigi gibi saray disindan, Seyhülislam Es'ad Efendi'nin ve Pertev Pasa'nin kizlari ile evlendi. Yavuz Sultan Selim devrinden itibaren padisah saray disindan evlenmedigi için bu davranis önemli bir degisiklik oldu.

      Kendisine planlarini uygulayacak bir sadrazam bulamadi. Tarihte esine az rastlanir bir sekilde tahtan indirilerek, Yedikule zindanlarinda bogularak sehit edilen Sultan Genç Osman, babasi Sultan Birinci Ahmed'in Sultanahmed Camii'nin yanindaki türbesine defnedildi.

      Tahta çikar çikmaz devlet erkani içindeki üst düzey yetkilileri degistiren, müderris ve kadilarin atanma yetkilerini seyhülislamdan alan Sultan Genç Osman çok yenilikçi bir padisahti.

      Erkek çocuklari: Ömer, Mustafa
      Kiz çocugu: Zeynep Sultan


      Sultan Dördüncü Murad




      Babasi : Sultan Birinci Ahmed
      Annesi : Mahpeyker Kösem Sultan
      Dogumu : 27 Temmuz 1612
      Ölümü : 8 - 9 Subat 1640
      Saltanati : 10 Eylül 1623 - 1640


      Sultan Dördüncü Murad 26 Temmuz 1612 yilinda Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dir. Annesi Rumdur. Sultan Dördüncü Murad, uzun boylu, iri cüsseli, yuvarlak yüzlü ve heybetli bir padisahti. Osmanli Sultanlarinin en kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti. Son derece zeki, gözü pek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandi.

      Sultan Dördüncü Murad çok iyi cirit ve ok atardi. Bu gücünü katildigi savaslarda da gösterdi. Dinin hükümlerini çok iyi bilir Seyhülislam Yahya Efendi'ye "Baba" diye hitap ederdi. Içki ve tütünü yasakladi. Gece sokaga çikma yasagi koydu. Arapça'yi ve Bati dillerini çok iyi bilirdi. Ilmi ve ilim adamlarini çok sever, firsat buldukça ilim meclislerine gider, onlari yeni çalismalar yapmalari için tesvik ederdi. Sultan Dördüncü Murad döneminin önemli olaylarindan biri de, Hazerfan Ahmed Çelebi'nin kanat takarak Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmasiydi.

      Sultan Dördüncü Murad, çevresinde olup bitenleri dikkatle takip eder, inisiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi. Hükümdarliginin ilk yillarinda annesinin etkisinde kaldiysa da daha sonra kadinlarin saltanatina son verdi, hain ve hilekar sadrazamlari siddetle cezalandirdi. Memleket meselelerini yakindan takip edip, çözümler üretmeye çalisti. 17 yil hükümdarlik yaptiktan sonra, Niksir hastaligindan dolayi henüz 28 yasinda vefat etti.

      Sultan Dördüncü Murad'in saltanatini 2 devreye ayirmak mümkündür. Henüz 11 yasinda iken tahta geçtiginden devlet isleri büyük ölçüde annesi Kösem Sultan'in elinde yürümekteydi. Onunla birlikte olan vezirler, gözünün önünde Hafiz Ahmed Pasa'yi askere parçalatmislar, genç padisahi da korkuyla dehsete düsürmüslerdir.Osmanli memleketlerinde asayis ve huzur kalmamis, zorbalar sehirleri ele geçirmisleridir. Delikanlilik çaginda idareyi bizzat ele aldiktan sonradir ki Sultan Dördüncü Murad, biraz da siddet yolu ile bütün zorbalari bastirmis, tekrar devlet hakimiyetini kurmustur. Tütün yasagi bahanesiyle kahvehanelerde toplanan issiz güçsüz zorba takimini sindirmis, siddetli ceza ve hatta idamlarla tekrar idari ve adli nizami kurabilmistir.


      Sultan Birinci Ibrahim




      Babasi : Sultan Birinci Ahmed
      Annesi : Mahpeyker Kösem Sultan
      Dogumu : 05 Kasim 1615
      Ölümü : 18 Agustos 1648
      Saltanati : 09 Subat 1640 - 1648


      Sultan Birinci Ibrahim 5 Kasim 1615 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dir. Mahpeyker Kösem Sultan Rum'dur. Sultan Birinci Ibrahim uzun boylu, kuvvetli vücutlu ve kumral sakalliydi. Annesi onun yetistirilmesi için çok gayret göstermisti. Agabeyi Sultan Dördüncü Murad'in ani vefati, zaten ölüm düsünceleriyle harap olmus Sehzade Ibrahim'i çok sarsti ve padisah olduguna inanmak bile istemedi. Annesinin ve devlet erkanin israrlarindan ve agabeyi Sultan Dördüncü Murad'in cenazesini gördükten sonra abisinin vefatina kesin olarak inandi. Sadrazam Kara Mustafa Pasa, Taht Odasi'na geçen Sultan Birinci Ibrahim'in basina, Hirka-i Saadet Dairesi'nden getirilen, Hz. Ömer'in Sarigi'ni yerlestirdi. Sultan Birinci Ibrahim tahta oturdu ve ellerini açarak dua etti:

      "Elhamdülillah. Ya Rabbi! Benim gibi zaif bir kulunu bu makama layik gördün. Saltanat günlerimde milletimi hos-hal eyle ve birbirimizden hosnud eyle."

      Sultan Birinci Ibrahim, tahta geçtigi ilk yillarda sinir hastaligi yüzünden sik sik kriz geçiriyordu. Ancak, daha sonraki yillarda devlet isleriyle bizzat ilgilenmeye basladi. Sultan Birinci Ibrahim tahta çiktiginda soyunun tek sehzadesi o kalmisti. Bu yüzden ilk oglu Sehzade Mehmed (Sultan Dördüncü Mehmed) dogdugunda ülkede senlikler düzenlendi (2 Ocak 1642). Sultan Birinci Ibrahim, çok cömert ve lütufkar bir padisahti. Fakirlere ve kimsesizlere yardim etmeyi çok severdi. Çikardigi fermanlarla açlik ve kitligin önlenmesine çalisti. Saltanati sirasinda, annesi Kösem Sultan'in etkisinde çok kaldi. Sekiz yil dokuz ay padisahlik yaptiktan sonra, 18 Agustos 1648 tarihinde bogularak sehit edildi.

      Sultan Birinci Ibrahim hakkinda kendi devrine kadar uzanan Osmanli kaynaklarinda, akli dengesinin bozuk olduguna dair hiçbir bilgi yoktur. Bu kaynaklar, Sultan Birinci Ibrahim'in özelliklerinden ve yaptigi islerden övgüyle bahsetmektedir. Sadece son zamanlarda bazi yazarlar, onun için "Deli" demektedirler. Sultan Birinci Ibrahim'e "Deli" ve "Gaddar" diyen ve adinin öyle yayilmasi için çalisanlardan bazilarinin, Sultan Birinci Ibrahim tarafindan idam ettirilen Iranli Sii, Emirgüneoglu'nun adamlari oldugu söylenmektedir.

      Sultan Birinci Ibrahim tahta geçtiginde 25 yasindaydi. Sehzadeligi sirasinda öldürülecegi endisesi ile sinirleri son derece bozulmustu. Bu sirada sadrazamlik koltugunda bulunan Kemankes Kara Mustafa Pasa devlet islerini en iyi sekilde yürüttü. Kemankes Kara Mustafa Pasa, Iranlilarla Kasr-i Sirin Antlasmasi'ni imzalayip, Istanbul'a geldikten sonra, giristigi mali islerde de basarili oldu. Ocakli sayisini indirip maaslarinin düzenli olarak verilmesini sagladi. Bu olumlu faaliyetler sonunda devlet bütçesi denklesmis oldu. Donanma isleriyle de ilgilenen Kemankes Mustafa Pasa, her yil belirli miktarlarda kadirgalar yapilip donatilmalarini sagladi.

      Erkek Çocuklari: Dördüncü Mehmed, Ikinci Süleyman, Ikinci Ahmed, Orhan, Bayezid, Cihangir, Selim, Murad.
      Kiz Çocuklari: Ümmü Gülsüm Sultan, Peykan Sultan, Atike Sultan, Ayse Sultan, Gevherhan Sultan


      Sultan Dördüncü Mehmed




      Babasi : Sultan Birinci Ibrahim
      Annesi : Turhan Hatice Sultan
      Dogumu : 02 Ocak 1642
      Ölümü : 06 Ocak 1693
      Saltanati : 08 Agustos 1648 - 1687


      Sultan Dördüncü Mehmed 2 Ocak 1642'de Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Ibrahim, annesi Turhan Hatice Sultan'dir. Annesi Rusdur. Sultan Dördüncü Mehmed orta boylu, beyaz tenli ve yanik çehreliydi. Ata çok bindigi için vücudu öne egikti. Annesi onu çok iyi yetistirdi. Iyi bir ilim tahsili gördü. Babasi Sultan Ibrahim'in öldürülmesi üzerine 8 Agustos 1648 günü, henüz yedi yasinda iken padisah oldu. Ava ve edebiyata çok merakliydi. Ava olan meraki yüzünden tarihte Avci Mehmed olarak anilir.

      Bes vakit namazi cemaatle kilardi. Içkiyi siddetle yasaklayip, içki imalathanelerini kapattirdi. Sadrazamligi, Köprülü ailesine vermekle çok isabetli bir karar aldi. Sultan Dördüncü Mehmed zamaninda Osmanli Devleti en genis sinirlarina kavustu.

      Hayatinin büyük bir kismi saray entrikalariyla geçti. Ikinci Viyana bozgunundan sonra, ordunun ve devlet erkaninin oybirligi ile 8 Kasim 1687 günü tahttan indirildi. Bundan sonraki ömrü, saraydaki bir odada yanina konulan iki cariye ile tam bir hapis hayati seklinde sürdü. 6 Aralik 1693'de Edirne'de vefat etti. Cenazesi Istanbul'a gönderildi ve Yeni Cami'deki Türbesine, annesi Turhan Sultanin yanina defnedildi.

      Erkek Çocuklari : Ikinci Mustafa, Üçüncü Ahmed, Bayezid.
      Kiz çocuklari : Hatice Sultan, Safiye Sultan, Ümmü Gülsüm Sultan, Fatma Sultan.


      Sultan Ikinci Süleyman




      Babasi : Sultan Birinci Ibrahim
      Annesi : Saliha Dilasub Sultan
      Dogumu : 15 Nisan 1642
      Ölümü : 22 haziran 1691
      Saltanati : 09 Kasim 1687 - 1691


      Sultan Ikinci Süleyman 15 Nisan 1642'de Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Ibrahim, annesi Saliha Dilasub Sultan'dir. Orta boylu, kir sakalli, sisman ve halim selim bir padisahti. Dindar, dürüst ve akilli bir insan olan annesi Saliha Dilasub Sultan tarafindan titizlikle yetistirildi. Ogluna, gerekli bilgileri bir yandan kendi veriyor, bir yandan da hocalar tutuyordu.

      Hayatinin kirk yilini bir dairede hapis geçiren Sultan Ikinci Süleyman cesur, dindar, vatansever, merhametli ve nazik bir insandi. Rüsvet ve sefahata son derece düsmandi. Padisah oldugu sirada askeri zorbalarin ortaligi karistirmasi üzerine onlarla mücadeleye giristi ve kismen de olsa asayisi sagladi.

      Sultan Ikinci Süleyman, 4 yil gibi kisa bir süre padisahlik yapti. Bunun son iki yilini yatak hastasi olarak geçirdi. Gün geçtikçe zayifliyordu. 22 Haziran 1691 günü Edirne'de vefat etti. Cenazesi Istanbul'a getirilerek Süleymaniye Camii yaninda Kanuni Sultan Süleyman türbesine gömüldü.


      Sultan Ikinci Ahmed




      Babasi : Sultan Birinci Ibrahim
      Annesi : Hatice Muazzez Sultan
      Dogumu : 25 Subat 1643
      Ölümü : 06 Subat 1695
      Saltanati : 22 Haziran 1691 - 1695


      Sultan Ikinci Ahmed 25 Subat 1643 günü Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Ibrahim, annesi Hatice Muazzez Sultan'dir. Terbiyesi ve tahsili ile annesi mesgul oldu. Arapça ve Farsça biliyordu. Orta derecede bir tahsil gördü. Devlet islerini çok yakindan takip eder, hasta bile olsa divan toplantilarina katilirdi.

      Sultan Ikinci Ahmed, Hat sanatinda çok ustaydi. Yazi yazma kabiliyeti çok üstün olan Sultan Ikinci Ahmed, birçok Kuran-i Kerim yazdi. Sairlere ve siire çok düskündü. 3 yil 7 ay 14 gün saltanat sürdükten sonra, yakalandigi Siroz hastaligindan kurtulamayarak 6 Subat 1695 günü Edirne'de vefat etti. Cenazesi Istanbul'a getirilerek Kanuni Sultan Süleyman Türbesine defnedildi.

      Erkek Çocuklari: Ibrahim, Selim
      Kiz Çocuklari: Atike Sultan, Hatice Sultan, Asiye Sultan


      Sultan Ikinci Mustafa




      Babasi : Sultan Dördüncü Mehmed
      Annesi : Emetullah Rabia Gülnus Sultan
      Dogumu : 06 Subat 1664
      Ölümü : 29 Aralik 1703
      Saltanati : 06 Subat 1695 - 22 Agustos 1703


      Sultan Ikinci Mustafa, 6 Subat 1664 günü Istanbul'da dünyaya geldi. Babasi Sultan Dördüncü Mehmed, annesi Emetullah Rabia Gülnus Sultan'dir. Annesi Giritlidir. Kuvvetli bir ilim tahsili yapti. Tahta geçtiginin üçüncü günü yapacagi isleri anlatan bir hatt-i hümayun yayinladi. Yazisinda: "Zevk, sefa ve rahati kendimize haram eylemisizdir." diyordu. Yine vezirlerinden birine yazmis oldugu yazi söyledir:

      "Bana agirlik ve hazine lazim degil. Yerine göre kuru ekmek yerim. Vücudumu din ugruna harcarim. Sikintinin her çesidine sabrederim. Milletime hizmet tamam olmadikça, seferden dönmem. Elbette sefere bizzat kendim giderim."

      Erkek Çocuklari: Birinci Mahmud, Üçüncü Osman, Üçüncü Ahmed, Küçük Ahmed, Hüseyin, Selim, Mehmed, Murad, Osman
      Kiz Çocuklari: Ümmügülsüm, Ayse, Emetullah, Emine, Rukiye, Safiye, Zahide, Atike, Fatma, Zeyneb, Zahide


      Sultan Üçüncü Ahmed




      Babasi : Sultan Dördüncü Mehmed
      Annesi : Emetullah Rabia Gülnus Sultan
      Dogumu : 30 Aralik 1673
      Ölümü : 01 Temmuz 1736
      Saltanati : 1703 - 1 Ekim 1730


      Sultan Üçüncü Ahmed 30 Aralik 1673 günü dogdu. Babasi Sultan Dördüncü Mehmed, annesi Emetullah Rabia Gülnus Sultan'dir. Annesi Giritlidir. Sultan Ikinci Mustafa'nin öz kardesi olan Sultan Üçüncü Ahmed, uzun boylu, kara gözlü, dogan burunlu ve bugday tenli idi. Son derece zeki, hassas ve zarif bir insandi. Iyi bir tahsil ve terbiye görmüs olan Sultan Üçüncü Ahmed ünlü hocalardan dersler almisti.

      Sultan Üçüncü Ahmed, agabeyi Sultan Ikinci Mustafa'nin vefati üzerine 22 Agustos 1703 tarihinde 30 yasinda iken Edirne'de tahta geçti. Osmanli Devleti açisindan önemli bir yere sahip olan Lale Devri boyunca padisahlik yapan Sultan Üçüncü Ahmed, hattat ve sairdi. "Necib" mahlasiyla siirler yazdi. Ayrica Musiki ile de yakindan ilgileniyordu. Divan sairlerinden Urfali Nabi Efendi'nin hem kendisini hem de siirlerini çok severdi.

      Gençligi diger Osmanli sehzadelerine göre bir hayli serbest geçti. Sehzadelerin öldürülmesi gelenegi kalktigindan, rahat bir hayat sürdü. Istedigi her seyle ilgilendigi için bilgisi de, görgüsü de artti. Avrupa'daki gelismeleri inceleme firsati buldu ve matbaanin Osmanli Devletine gelmesi için çok çaba sarfetti. 27 yil gibi uzun bir süre tahtta kalan Sultan Üçüncü Ahmed, çikan Patrona Halil isyani sonunda, 1 Ekim 1730 tarihinde padisahliktan çekildi.

      Sultan Üçüncü Ahmet'in padisahliginin ilk günleri, tamamen disiplinden çikmis yeniçerileri yatistirma gayretleri ile geçti. Ancak kendisini padisah yapan yeniçerilere karsi etkili olamadi. Sultan Üçüncü Ahmed'in sadrazamliga getirdigi Çorlulu Ali Pasa, ona idari konularda yardimci olmaya çalisti, hazine için yeni düzenlemelerde bulundu ve Sultan Üçüncü Ahmet'e rakipleriyle mücadelesinde destek oldu.

      Sultan Üçüncü Ahmed zamaninda Rusya ile olan iliskilerde gerginlik yasandi. Bunun sebebi Rusya'nin Orta Asya üzerinde yayilma siyaseti izlemesi, balkanlardaki toplumlari Slavlastirmaya çalismasi, açik ve sicak denizlere inmek istemesiydi.

      Erkek Çocuklari: Birinci Abdülhamid, Üçüncü Mustafa, Süleyman, Bayezid, Mehmed, Ibrahim, Numan, Selim, Ali, Isa, Murad, Seyfeddin, Abdülmecid, Abdülmelik
      Kiz Çocuklari: Emine, Rabia, Habibe, Zeyneb, Zübeyde, Esma, Hatice, Rukiye, Saliha, Atike, Reyhan, Esime, Ferdane, Nazife, Naile, Ayse, Fatma, Emetullah, Ümmüselma, Emine, Rukiye, Zeyneb, Sabiha


      Sultan Birinci Mahmud




      Babasi : Sultan Ikinci Mustafa
      Annesi : Saliha Valide Sultan
      Dogumu : 02 Agustos 1696
      Ölümü : 13 Aralik 1754
      Saltanati : 2 Ekim 1730 - 1754


      Sultan Birinci Mahmud, 2 Agustos 1696 günü Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Ikinci Mustafa, annesi Saliha Valide Sultan'dir. Büyük annesi Gülnus Sultan'in sevgi ve ilgisiyle büyüdü. Sekiz yasindan beri kafes hayati yasadigi halde zekasi, iyi niyeti ve kuvvetli karakteri sayesinde kendini harap etmekten kurtardi. Küçük yaslardan itibaren çesitli hocalardan dersler aldi. Tarih, edebiyat, ve siirle mesgul oldu. Özellikle musiki ile ugrasti.

      Sultan Birinci Mahmud, 1 Ekim 1730 tarihinde, 35 yasinda iken padisah oldu. Devrindeki en degerli kimseleri seçip is basina getirdi. Karakter sahibi, azimli, müsfik, merhametli, dikkatli, ve sabirli bir insandi. Kendi zevkinden çok milletin refahini düsünerek hareket etti. Bu sayede babasi ve amcasinin düstügü hatalara düsmedi. Hayatinin son iki yilini hasta geçiren Sultan Birinci Mahmud, 13 Aralik 1754 tarihinde 59 yasinda iken vefat etti. Sultan Ikinci Mustafa'nin Yeni Camiideki türbesine defnedildi.


      Sultan Üçüncü Osman




      Babasi : Sultan Ikinci Mustafa
      Annesi : Sehsuvar Valide Sultan
      Dogumu : 02 Ocak 1699
      Ölümü : 30 Ekim 1757
      Saltanati : 13 Aralik 1754 - 1757


      Sultan Üçüncü Osman 2 Ocak 1699 günü Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Ikinci Mustafa, annesi Sehsuvar Valide Sultan'dir. Sehsuvar Valide Sultan Rusdur. Tahta çiktigi 56 yasina kadar sarayda hapis hayati yasadigi için sinirli bir yapiya sahip oldu. Ancak yine de sefkat ve merhamet sahibi, özellikle yalani ve rüsveti sevmeyen bir insandi.

      Sultan Üçüncü Osman'in musikiden nefret ettigi için bütün müzisyenleri saraydan uzaklastirdi. Sarayda dolasirken cariyelerle karsilasmak istemedigi için ayakkabilarina demir ökçeler taktirmisti. Ökçelerden çikan sesi duyan cariyeler padisahin geldigini ögrenip yoldan çekiliyorlardi. 2 yil, 10 ay, 18 gün saltanat sürmüs bu süre içinde yedi tane veziri azam degistirmis, dönemi boyunca içte ve dista baris ve huzur yasanmistir.

      Sultan Üçüncü Osman'in zaman zaman kiyafet degistirerek halkin arasina karistigi bilinmektedir. 30 Ekim 1757'de vücudunda çikan bir çibanin verdigi hastalikla vefat etti. Cenazesi Yeni Camiye Sultan Birinci Mahmud Han'in yanina defnedildi.


      Sultan Üçüncü Mustafa




      Babasi : Sultan Üçüncü Ahmed
      Annesi : Mihrisah Sultan
      Dogumu : 28 Ocak 1717
      Ölümü : 21 Ocak 1774
      Saltanati : 30 Ekim 1757 - 1774


      Sultan Üçüncü Mustafa 28 Ocak 1717 günü Istanbul'da dünyaya geldi. Babasi Sultan Üçüncü Ahmed, annesi Mihrisah Sultan'dir. Sultan Üçüncü Mustafa orta boylu, iri gözlü, yassi burunlu ve siyah sakalli idi. Heybetli ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Çok iyi bir tahsil yapti. Astroloji ile mesgul oldu. Islam ve Osmanli tarihlerini inceledi.

      Sultan Üçüncü Mustafa son derece dindar, tutumlu, müsfik, çaliskan ve cömert bir insandi. Iki dakika süren ve Istanbul'un hemen hemen yaridan fazlasini yikan büyük depremde evlerini, yakinlarini kaybeden halka kendi kesesinden yardim etti. Adaletle hükmeder haksizliklara asla göz yummazdi. Yalandan, riyadan ve rüsvetten nefret ederdi. Asla gurura kapilmaz, büyüklük taslamaz, yapamayacagi isleri vaadetmezdi.

      Sultan Üçüncü Mustafa, yenilesmenin gerektigi fikrindeydi ve Islahat yapmak istiyordu. Prusya Krali Ikinci Frederik'in islahat hareketlerini duymus, Ahmed Resmi Efendi'yi ona göndermisti. Prusya Krali Ikinci Frederik, Sultan Üçüncü Mustafa'ya Ahmed Resmi Efendi araciligi ile basarisinin üç altin anahtari dedigi ögütlerini gönderdi.

      - Bol bol tarih okuyun, eski tecrübelerden faydalanin.

      - Güçlü bir orduya sahip olmaya çalisin ve baris zamaninda askerlerinizi sürekli egitime tabii tutun.

      - Hazineniz daima parayla dolu bulunsun, ekonomiye önem verin.

      Sultan Üçüncü Mustafa, bu ögütleri dinledikten sonra aci aci güldü. Sonra da "Biz de bunlari yapmak niyetindeyiz, lakin yolu nedir?" diye mirildandi. Memleketine en büyük felaketin Rusya'dan gelecegine düsünüyordu. Müdafaa için geceli gündüzlü çalisarak her türlü hazirligi yapti. Savaslarda kullanilmak üzere hazineyi altinla doldurdu.

      Süveys Kanalini bile açtirmayi düsünüyordu. Fakat is basina getirecegi yetenekli devlet adamlarinin olmamasi onu üzüyordu. Rus Savasi sirasinda üzüntüsünden hastalandi ve kalp yetmezliginden dolayi 21 Ocak 174 günü vefat etti.

      Sultan Üçüncü Mustafa orduda bir yenilesme gerektigi fikriyle hareket ediyordu. Askerlere egitim kurallari getirdi. Itirazlara aldirmadan tüfeklere süngü taktirdi. Yeni bir tophane kurdurup güçlü toplar döktürdü. Bahriye, istihkam ve topçu okullari açti. Yasli basli subaylara bile egitim mecburiyeti getirdi.

      Ordudaki islahat konusunda Baron de Tott adli Macar uyruklu Fransiz'dan çok yararlandi. Baron Tott, Osmanli topçu sinifini yeniden ele alip modernize etti ve askere Avrupa usulü egitim yaptirdi.

      Sultan Üçüncü Mustafa sair bir padisahti. Cihangir mahlasiyla yazdigi siirler çok meshurdur. Siirlere "El fakir Mustafa Han Salis" seklinde imza atardi. Siirlerinden birisinde söyle der:

      "Yikilupdur bu cihan sanmaki bizde düzele
      Devlet-i çerh-i deni verdi kamu müptezele
      Simdi ebvab-i saadetle gezen hep hezele
      Isimiz kaldi heman merhamet-i Lem Yezel'e."

      Erkek Çocuklari: Üçüncü Selim, Mehmed
      Kiz Çocuklari: Sah Sultan, Fatma Sultan, Bekhan Sultan, Fatma Sultan, Hibetullah Sultan


      Sultan Birinci Abdülhamid




      Babasi : Sultan Üçüncü Ahmed
      Annesi : Rabia Sermi Sultan
      Dogumu : 20 Mart 1725
      Ölümü : 07 Nisan 1789
      Saltanati : 21 Ocak 1774 - 1789


      Sultan Birinci Abdülhamid, 20 Mart 1725 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Üçüncü Ahmed, annesi Rabia Sermi Sultandir. Annesi ona kuvvetli bir tahsil yaptirdi. Zamanindaki mevcut tarihlerin hepsini gözden geçirdi. Hat sanati ile de mesgul oldu. Merhametli, dindar, nazik ve saf bir insan olarak taniniyordu. Saltanati süresince bir çok islahat ve imar hareketlerinde bulundu. Devlet isleriyle daima yakindan ilgilendi. Her sorun hakkinda fikir ve görüslerini vezirlerine bildirirdi. Yetenekli vezirler atamaya çalisti. Halka karsi daima sefkatli ve ilimli davrandi.

      Sultan Birinci Abdülhamid henüz tahta geçmisti ki, kendisinden cülus bahsisi istendigini duydu. Kaslarini çatip sertlesen Sultan Birinci Abdülhamid söyle dedi: "Hazinede bahsis yoktur, bundan böyle cülus bahsisi verilmeye! Asker evlatlarimiza fermanimiz duyurula!" Askerler bir parça söylendilerse de, isi daha fazla ileriye götürmeden dagildilar.

      Sultan Birinci Abdülhamid, siyasi ve askeri islahatlara giristi. Avrupai tarzda mektepler açti. Yeniçeri ocagina ve donanmaya yeni bir çehre kazandirmaya çalisti. Sürat Topçulari Ocagi'ni kurdurdu, Yeniçerilerin sayimini yaptirdi ve gereksiz yere fazla para alanlari tespit ettirdi. Bu faaliyetleri yürüten Sadrazam Halil Hamid Pasa, menfaatleri bozulanlar tarafindan padisaha sikayet edildi. Halil Hamid Pasa, yaptigi tüm olumlu çalismalara ragmen, bu konuda yaniltilan Sultan Birinci Abdülhamid'in emriyle idam edildi.

      Sultan Birinci Abdülhamid, bütün basarisizliklara ragmen Osmanli padisahlari arasinda iyi niyeti ve gayreti ile anildi. 1782 yili yazinda Istanbul'da çikan yanginda itfaiye islerini bizzat kendisi yürütmesi sonucu halkin sevgi ve takdirini de kazanmisti.

      Dindarligi ve iyiligi sebebiyle halkin "veli" olarak gördügü Sultan Birinci Abdülhamid, 15 yil 2 ay 17 gün süren saltanattan sonra, 1789 yili Nisan ayinda 64 yasinda vefat etti. Cenazesi Bahçekapi'da kendi yaptirdigi türbesine defnedildi.

      Erkek Çocuklari : Dördüncü Mustafa, Ikinci Mahmud, Murad, Nusret, Mehmed, Ahmed, Süleyman.
      Kiz Çocuklari : Esma, Emine, Rabia, Saliha, Alimsah, Dürrüsehvar, Fatma, Meliksah, Hibetullah Zekiye.


      Sultan Üçüncü Selim




      Babasi : Sultan Üçüncü Mustafa
      Annesi : Mihrisah Sultan
      Dogumu : 24 Aralik 1761
      Ölümü : 28 Temmuz 1808
      Saltanati : 07 Nisan 1789 - 29 Mayis 1807


      Sultan Üçüncü Selim, 24 Aralik 1761 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Üçüncü Mustafa, annesi Mihrisah Sultan'dir. Annesi Gürcüdür. Kahinlere inanan babasi Sultan Üçüncü Mustafa, onlarin yeni dogan oglu Selim'in essiz bir cihangir olacagini söylemeleri üzerine, büyük bir sevince kapilmis, yedi gün yedi gece bayram yapilmasini emretmistir. Sultan Üçüncü Selim, dogum günündeki bu hava içinde büyüdü. Sarayda çok güzel bir sekilde yetistirildi. Sultan Üçüncü Mustafa, kendisinden sonra oglu Sultan Üçüncü Selim'in padisah olmasini istemisti. Ancak, babasindan sonra padisahliga amcasi Sultan Birinci Abdülhamid getirildi. Sultan Birinci Abdülhamid, Sultan Üçüncü Selim'i sarayda göz önünde bulunduruyor, ancak yine de onun egitimine önem veriyordu. Amcasi Sultan Birinci Abdülhamid'in ölümü üzerine 7 Nisan 1789 günü 28 yasindayken Osmanli tahtina oturdu.

      Sultan Üçüncü Selim edebiyata ve güzel yazi yazmaya çok merakliydi. Yazmis oldugu hat ve levhalardan bazilari cami ve türbelere asilmistir. Arapça ve Farsça dillerini çok iyi konusuyordu. Çok merhametli bir insan olan Sultan Üçüncü Selim dinine, vatanina ve milletine çok düskündü. Ciddi bir egitim görerek yetisti. Iyi bir sair, tamburi neyzen ve hanende idi. Bestekar da olan Sultan Üçüncü Selim, güzel sanatlara düskün, açik fikirli, ancak zaafa varacak kadar yumusak karakterliydi. Osmanli Devleti'nde baticiligin yerlesmesini istiyordu.

      Sultan Üçüncü Selim tahta çiktigi zaman halk ona büyük ümitler bagladi. Halk, genç hükümdarin Osmanli imparatorlugu'nu o eski güçlü ve ihtisamli devirlerine geri döndürecegini düsünüyordu.

      Sultan Üçüncü Selim, 29 Mayis 1807 tarihinde Osmanli padisahligini Sehzade Mustafa'ya terk ettikten sonra 1 yil 2 ay daha yasadi. Alemdar Mustafa Pasa Olayi sirasinda, yeni padisahin adamlari tarafindan 28 Temmuz 1808 tarihinde öldürüldü. Cenazesi, Laleli Camii avlusunda, babasi Sultan Üçüncü Mustafa'nin yanina defnedildi.


      Sultan Dördüncü Mustafa




      Babasi : Sultan Birinci Abdulhamid
      Annesi : Nüketseza Kadin Sultan
      Dogumu : 08 Eylül 1779
      Ölümü : 16 Kasim 1808
      Saltanati : 29 Mayis 1807 - 28 Temmuz 1808


      Sultan Dördüncü Mustafa 8 Eylül 1779 günü Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Abdülhamid, annesi Nüketseza Kadin Sultan'dir. Annesi Nüketseza Kadin Sultan, Sultan Dördüncü Mustafa'nin iyi bir tahsil yapmasi için çok çaba harcadi. Ancak hirsli, kurnaz ve asabi bir insan olan Sultan Dördüncü Mustafa, egitim ve ögrenimden çok zevk ve sefa içinde yasamaya önem verdi.

      Kabakçi Mustafa Isyani sonunda tahttan indirilen amcazadesi Sultan Üçüncü Selim'in yerine, 29 Mayis 1807 günü tahta çiktiginda 28 yasindaydi. Sultan Dördüncü Mustafa'nin sehzadeligi boyunca kendisine bir evlat gibi davranan Sultan Üçüncü Selim aleyhinde isyancilarla isbirligine girmesi ve onun öldürülmesi için emir vermesi, karakteri hakkinda fikir vermektedir.

      Tahta çiktiginda devletin merkezi otorite ve hakimiyeti gittikçe zayifliyor, Sultan Üçüncü Selim ve Nizam-i Cedit yandaslari yakalandiklari yerde öldürülüyordu. Sultan Dördüncü Mustafa'nin tahta çikmasini saglayan Kabakçi Mustafa ve yandaslari devlet yönetiminde etkin rol oynuyor, kendi adamlarini önemli mevkilere getiriyorlardi.

      Osmanli Devleti bu isyandan sonra yeniçerilere çok büyük tavizler verdi. Ancak yeniçerilerin istekleri hiçbir zaman bitmedi. Hatta Osmanli tarihinde hiç görülmemis bir antlasma yapildi. Kabakçi Mustafa isyaninda bas rol oynayan yeniçeri agalarinin, kendilerini saglama almak için yaptiklari bu antlasmaya göre, yeniçeriler devlet islerine karismayacak ve Osmanli Devleti bu isyandan dolayi Yeniçeri ocagini sorumlu tutmayacakti.

      Sultan Üçüncü Selim taraftarlari, bu karisik ortam içinde Rusçuk ayani Alemdar Mustafa Pasa'ya siginmislardi. Alemdar Mustafa Pasa Osmanli-Rus savaslari sirasinda büyük basarilar göstermis ve ordu mensuplarinin sempatisini kazanmisti.

      Sultan Dördüncü Mustafa hat sanatiyla ugrasti. Gayet güzel yazilari vardir. Osmanli hanedaninda Sultan Besinci Murad'dan sonra en az padisahlik yapanlardan birisidir.

      Kiz Çocuklari: Emine Sultan



      Sultan Ikinci Mahmud




      Babasi : Sultan Birinci Abdulhamid
      Annesi : Naksidil Valide Sultan
      Dogumu : 20 Temmuz 1785
      Ölümü : 01 Temmuz 1839
      Saltanati : 28 Temmuz 1808 - 1839


      Sultan Ikinci Mahmud, 20 Temmuz 1785 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Abdülhamid, annesi Naksidil Valide Sultan'dir. Orta boylu, genis omuzlu, beyaz sakalli, zarif ve sevimli yüzlüydü. Diger Osmanli padisahlari gibi kuvvetli bir tahsil gördü. Ögrenimi ile Sultan Üçüncü Selim padisahligi sirasinda bizzat mesgul olmustu.

      Cesur, temkinli, sabirli ve azimli bir kisilige sahip olan Sultan Ikinci Mahmud, Alemdar Mustafa Olayi sonrasinda, 28 Temmuz 1808 tarihinde tahta çiktiginda 23 yasindaydi. Zeki ve bilgili bir insan olan Sultan Ikinci Mahmud, Avrupa'daki yenilesme hareketlerini benimsemisti. Adalet islerine gereken önemi verdi, yeni kanun ve tüzükler hazirlatti ve bu sebeple kendisine "Adli" sani verildi.

      Siiri, edebiyati ve bilimi seven, halk arasinda dolasmayi ve onlarin dertlerini dinlemeyi gerekli gören Sultan Ikinci Mahmud, Osmanli Imparatorlugu'nu gerek sosyal bakimdan, gerekse uygarlik açisindan ileri bir ülke yapmaya çalisti. Sultan Ikinci Mahmud yakalandigi verem hastaligindan kurtulamayarak, 1 Temmuz 1839 günü dinlenmek için gittigi kardesi Esma Sultan'in Çamlica'daki köskünde, 54 yasinda vefat etti. Büyük bir cenaze töreni ile halkin gözyaslari arasinda Divan Yolu'ndaki türbesine defnedildi.

      Erkek Çocuklari: Abdülmecid, Abdülaziz, dört tane Ahmed isimli Sehzade, Bayezid, Abdülhamit, Süleyman, Mehmed, Murad, Nizameddin, Mehmed, Abdullah, Osman
      Kiz Çocuklari: Emine Sultan, Hamide Sultan, Hayriye Sultan, Sah Sultan, Saliha Sultan, Ayse Sultan, Atike Sultan, Fatma Sultan, Münire Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah Sultan, Adile Sultan



      Sultan Birinci Abdülmecid




      Babasi : Sultan Ikinci Mahmud
      Annesi : Bezm-i Alem Valide Sultan
      Dogumu : 25 Nisan 1823
      Ölümü : 25 Haziran 1861
      Saltanati : 01 Temmuz 1839 - 1861


      Sultan Birinci Abdülmecid 25 Nisan 1823 günü dogdu. Babasi Sultan Ikinci Mahmud, annesi Gürcü Bezm-i Alem Valide Sultan'dir. Annesi Gürcüdür. Sultan Birinci Abdülmecid, babasinin arzusu yönünde bir egitim ve terbiye gördügü için islahatçi fikirlere sahipti. Bati alemine karsi hayranlik besliyordu. Babasinin vefati üzerine, henüz 17 yasinda iken Osmanli tahtina oturdu. Devletin ilerleyisi için Avrupayi hayat tarzinin ülke çapinda yayginlastirilmasini istedi. Saltanatinin henüz dördüncü ayinda ilan ettigi Gülhane Hatt-i Hümayunu sebebiyle Tanzimat Dönemi padisahi olarak söhret bulmustur.

      Sultan Birinci Abdülmecid batili yazarlarin takdir ve sevgiyle andiklari bir padisahti. Adil, merhametli, islahatçi, yenilikçi bir insan olan Sultan Birinci Abdülmecid, çok genç yaslardan itibaren içki kullanmaya basladi. 25 Haziran 1861 tarihinde 39 yasinda iken Istanbul'da veremden dolayi vefat eden Sultan Birinci Abdülmecid, Yavuz Sultan Selim'in türbesi yanindaki mezarina defnedildi.

      Sultan Ikinci Mahmud, ölüm döseginde iken, Osmanli Devleti'ne karsi ayaklanmis olan Kavalali Mehmed Ali Pasa Osmanli kuvvetlerini Nizip'te yenilgiye ugratmisti. Sultan Birinci Abdülmecid böyle karmasik bir ortamda tahta çikti. Misir Sorunu, Rus donanmasinin Hünkar Iskelesi Antlasmasina uyarak Istanbul'a gelmesi üzerine bir Avrupa sorunu haline geldi.

      Basta Ingiltere, Avusturya, Prusya ve Rusya olmak üzere Avrupali devletler, Osmanli Devleti ile Misir Valisi Kavalali Mehmed Ali Pasa arasindaki Misir Sorununu çözmek için bir konferans düzenlediler. Avrupa Devletleri Misir'da güçlü bir yönetim istemiyorlardi. Kavalali Mehmed Ali Pasa'ya karsi Osmanli Devleti'nin tarafini tuttular ve bu ortamda Londra Sözlesmesi imzalandi (1840).

      Buna göre; Misir Osmanli Devleti'ne bagli kalacak, ancak yönetimi Mehmed Ali Pasa ve ogullari yürütmeye devam edecekti. Misir 80.000 altin vergi ödeyecekti. Suriye, Adana ve Girit tekrar Osmanli yönetimine birakiliyordu.

      Hünkar Iskelesi Antlasmasi'nin süresi bitince, Londra'da bir yeniden bir konferans düzenlendi (1841). Toplantiya Osmanli Devleti'nden baska Rusya, Fransa, Ingiltere, Prusya ve Avusturya katildi. Konferansta alinan kararlara göre, Bogazlarda egemenlik hakki Osmanli Devleti'ne ait olacak, ancak baris döneminde hiçbir savas gemisi bogazlardan geçmeyecekti.

      Bu antlasma ile Fransa ve Ingiltere Akdeniz'deki güvenliklerini saglamis oluyorlar, Osmanli Devleti'nin bogazlar üzerindeki kayitsiz sartsiz haklarina kisitlama geliyordu. Rusya ise Hünkar Iskelesi Antlasmasi ile bogazlar üzerinde sagladigi üstünlügü kaybetmis oluyordu.



      Sultan Abdülaziz




      Babasi : Sultan Ikinci Mahmud
      Annesi : Pertevniyal Valide Sultan
      Dogumu : 08 Subat 1830
      Ölümü : 04 Haziran 1876
      Saltanati : 25 Haziran 1861 - 30 Mayis 1876


      Sultan Birinci Abdülaziz 8 Subat 1830 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Ikinci Mahmud, annesi Pertevniyal Valide Sultan'dir. Ela gözlü, beyaza yakin kumral tenli, sert bakisli ve top sakalliydi.

      Agabeyi Sultan Birinci Abdülmecid'in vefati üzerine 25 Haziran 1861 günü tahta çiktiginda 31 yasindaydi. Israfçi bir padisah olarak taninmasina ragmen, çok sade giyinir, sarayda bir terlik, bir entari ile dolasirdi. Babasi öldügü zaman dokuz yaslarindaydi. Ancak agabeyi Sultan Birinci Abdülmecid, onun egitimine çok önem verdi. Sehzadeligi sirasinda rahat ve korkusuz bir hayat sürdü.

      Çok iyi Fransizca konusurdu. Siire ve müzige de ilgisi vardi. Kendine ait besteleri vardir. Resim yapma kabiliyeti de çok üstün olan Sultan Birinci Abdülaziz, Osmanli donanmasina ismarlayacagi gemilerin planini bizzat kendisi çizmisti. Ok atmayi, ata binmeyi, avlanmayi ve özellikle güresmeyi çok severdi. Güçlü, kuvvetli ve pehlivan yapiliydi. En iyi pehlivanlarla güresir ve sirtlarini yere getirirdi.


      Sultan Besinci Murad




      Babasi : Sultan Abdülmecid
      Annesi : Sevk Efza Kadin Efendi
      Dogumu : 21 Eylül 1840
      Ölümü : 29 Agustos 1904
      Saltanati : 30 Mayis 1876 - 31 Agustos 1876


      Sultan Besinci Murad 21 Eylül 1840 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Abdülmecid, annesi Sevk-Efza Kadin Efendi'dir. Annesi Çerkez asillidir. Sultan Besinci Murad, çocuklugunda ve gençliginde iyi bir egitim gördü ve Fransizca ögrendi. Okumaya çok merakli oldugundan dolayi, Fransa'dan kitaplar getirtir ve sürekli olarak okurdu. Edebiyata karsi çok ilgiliydi. Aralarinda Ziya Pasa ve Namik Kemal'in de oldugu devrin bir çok sairi ile yakin dostluk kurmustu. Yabanci kültürlerin etkisi altinda kalan Sultan Besinci Murad, piyano çalardi. Bati müzigi stilinde besteler bile yapmistir. Avrupali prenslerle dost olmus, onlarla mektuplasmis olan Sultan Besinci Murad, yerli ve yabanci gazeteleri sürekli takip ederdi.

      Sultan Birinci Abdülaziz ile beraber çiktigi Avrupa seyahati sirasinda Avrupa'yi yakindan görüp hayran kalmis olan Sultan Besinci Murad, bu gezi sirasinda Ingiltere'de tanistigi Gal Prensi (sonradan Ingiltere Krali olan VII. Edward) ile yakin bir dostluk kurdu. Müsrif ve ihtiras sahibi bir insandi. Padisah olmak için amcasinin ölümünü bekledigini açikça söylerdi.

      Sultan Besinci Murad, tahttan indirilen Sultan Abdülaziz'in yerine 30 Mayis 1876'da padisah oldu. Ancak, Osmanli Imparatorlugu'nu kurtarmak için mesrutiyetin kurulmasini isteyen, bu düsünce ile tahta güvendikleri bir hükümdar getiren aydinlarin umudu yine kirilmisti. 93 gün kaldigi Osmanli tahtindan 31 Agustos 1876 günü indirildi. 28 yil daha sarayda yasayan Sultan Besinci Murad, 29 Agustos 1904 tarihinde vefat etti ve annesi Sevk-Efza Kadin Efendi'nin Yeni Camideki türbesine defnedildi.


      Sultan Ikinci Abdülhamid




      Babasi : Sultan Abdülmecid
      Annesi : Tir-i Müjgan Kadin Efendi
      Dogumu : 21 Eylül 1842
      Ölümü : 10 Subat 1918
      Saltanati : 31 Agustos 1876 - 27 Nisan 1909


      Sultan Ikinci Abdülhamid 21 Eylül 1842 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Abdülmecid, annesi Tir-i Müjgan Kadin Efendi'dir. Annesi Çerkezdir. Sultan Ikinci Abdülhamid çok küçük yasta iken annesini kaybettigi için öksüz büyüdü ve onu üvey annesi Piristu Kadin yetistirdi. Çocuklugunda çok zayif bir bünyeye sahip olan Sultan Ikinci Abdülhamid sik sik hasta olurdu. Babasinin padisahligi sirasinda bu durumu yüzünden özel ilgi gördü. Çok hosgörülü bir ortamda büyüdü. Kültür derslerinin yaninda musiki dersleri aldi ve piyano çalmayi ögrendi.

      Bekarligi sirasinda çok serbest bir hayat yasayan Sultan Ikinci Abdülhamid, evlendikten sonra tüm bos zamanini ailesiyle, çocuklariyla geçirmeye basladi. Sultan Ikinci Abdülhamid, yikilmak üzere olan Osmanli Imparatorlugu'nu 33 yil ayakta tutmayi basarmis büyük bir padisahtir. Dindar bir insan olan Sultan Ikinci Abdülhamid ibadetlerini aksatmazdi. Hayirsever ve cömert bir insan olan Sultan Ikinci Abdülhamid, siradan bir vatandas gibi yasardi. Yunan seferi sirasinda, kendisine hazinede yeterli para bulunmadigi söylenince, atalarindan kalma sahsi servetinden masraflari karsilamis, devletten bes kurus almamisti.

      Bos vakitlerini marangozhanede geçirir, harika esyalar yapar, bunlari sattirir ve parasini fakire fukaraya dagittirirdi. Son derece sefkatli bir insan olan Sultan Ikinci Abdülhamid'in kendisini öldürmek isteyenleri bagislamasi, dünya siyaset tarihinde görülmemis bir olaydir. Sultan Ikinci Abdülhamid, kültüre önem vermis ve egitim konusunda hizmet verecek birçok mekan yaptirmistir.

      Üniversiteler, Güzel Sanatlar Akademisi, Ticaret ve Ziraat Okullari kuran Sultan Ikinci Abdülhamid, ilk ve orta dereceli okullar, dilsiz ve kör okullari, kiz meslek okullari da yaptirmistir. Vilayetlere liseler, kazalara ortaokullar kurmakla beraber, ilkokullari köylere kadar ulastirdi.

      Istanbul'da Sisli Etfal Hastahanesi'ni ve Darülaceze'yi kendi sahsi parasiyla yaptirdi. Hamidiye adi verilen nefis içme suyunu borularla Istanbul'a getirtti. Karayollarini Anadolu içlerine kadar uzatan Sultan Ikinci Abdülhamid, Bagdat'a ve Medine'ye kadar da demiryollari dösetmistir. Büyük sehirlere atli tramvay hatlari dösetti.


      Sultan Mehmed Resad




      Babasi : Sultan Abdülmecid
      Annesi : Gülcemal Kadin Efendi
      Dogumu : 02 Kasim 1844
      Ölümü : 03 Temmuz 1918
      Saltanati : 27 Nisan 1909 - 1918


      Sultan Mehmed Resad 2 Kasim 1844 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Birinci Abdülmecid, annesi Gülcemal Kadin Efendi'dir. Annesi Çerkezdir. Çocuklugu, padisah olan babasinin yaninda geçti. Egitim ve ögrenimine gereken önem gösterildi.

      Sultan Mehmed Resad, amcasi Sultan Abdülaziz zamaninda rahat bir sehzadelik yapmasina ragmen agabeyi Sultan Ikinci Abdülhamid zamaninda sarayda hapis hayati yasadi. Veliaht oldugu için devamli kontrol altinda tutuluyordu. Sultan Mehmed Resad günlerini haremde geçirir, siir ve kitap okurdu.

      Sultan Besinci Mehmed Resad, Ittihat ve Terakki partisinin destegiyle tahta çiktiginda 65 yasindaydi. Sultan Ikinci Abdülhamid'in padisahligi sirasinda devlet isleriyle yeterince ilgilenmemisti. Padisahligi sirasinda yönetim daha çok Ittihat ve Terakki partisinin ileri gelenlerinden Enver Pasa, Talat Pasa ve Cemal Pasa'nin eline geçmisti.


      Sultan Mehmed Vahdeddin




      Babasi : Sultan Abdülmecid
      Annesi : Gülistu Kadin Efendi
      Dogumu : 02 Subat 1861
      Ölümü : 15 Mayis 1926
      Saltanati : 04 Temmuz 1918 - 01 Kasim 1922


      Sultan Mehmed Vahdeddin otuz altinci ve son Osmanli padisahidir. Babasi Sultan Abdülmecid, annesi Gülistu Kadin Efendi'dir. 2 Subat 1861 tarihinde Istanbul'da dogdu. Babasi Sultan Abdülmecid, Sultan Mehmed Vahdeddin dogdugu yil, annesi Gülistu Kadin Efendi de, o henüz çok küçükken vefat etmislerdi. Çocuk denecek yaslarda hem öksüz, hem yetim kalan Sultan Mehmed Vahdeddin, babasi Sultan Abdülmecid'in kadinlarindan Sayeste Kadin tarafindan büyütüldü.

      Sultan Abdülaziz'in saltanati sirasinda henüz bir çocuk oldugu için serbest yetisti. Egitim ve ögrenimi ile agabeyi Sultan Ikinci Abdülhamid henüz padisah degilken bile yakindan ilgilendi. Sultan Ikinci Abdülhamid, saltanat yillarinda da bu tutumunu degistirmedi, ona hep deger verdi ve onu korudu. Bu yüzden agabeyinin saltanat yillarinda rahat bir hayat yasadi.

      Sultan Mehmed Vahdeddin, çok okurdu, okudugunu iyi anlardi. Özellikle fikha ait eserler ilgisini çekmisti. Kitabeti ve imlâsi düzgündü. Zekî bir insandi, fikirlerini kâgit üstüne aktarmakta zorluk çekmezdi. Çok nazik bir insan olan Sultan Mehmed Vahdeddin, Viyana seyahati sirasinda hem yanindakileri hem de yabancilari nezaketine hayran birakmisti. Az konusur, daha çok dinlemeyi sever ve birisini dinlerken pür dikkat kesilirdi.

      Sultan Mehmed Resad, padisah oldugu zaman, yas bakimindan Sultan Mehmed Vahdeddin'den daha büyük olan Sultan Abdülaziz'in oglu Yusuf Izzeddin veliaht idi.
      Yusuf Izzeddin'in ölümü üzerine veliahtliga Sultan Mehmed Vahdeddin getirildi.

      Veliaht olarak bulundugu yillarda, Birinci Dünya Savasi çikti. Savas sirasinda Osmanli Devleti'nin veliahti olarak Almanya'ya resmî bir gezi yapti. Bu seyahatinde yaninda
      Mustafa Kemal de bulunudu. Sultan Mehmed Resad'in ölümü üzerine, Sultan Altinci Mehmed Vahdeddin sani ile padisah oldu.





      ALBÜM


    • MiNYATÜRLER

       Osmanlı İmparatorluğu,

      Batili bir minyatür sanatkarinin firçasi ile Mesih Pasa komutasinda 1480 Rodos Kusatmasi.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Üstad Osman'ın fırçası ile II. Beyazid'in cülüsü.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Haleb şehri ve Kalesinin resmi. (Matrakçı Nasuh'un eseri)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Hünername'den Yavuz Sultan Selim'in cülüsü (Mehmed Bursevi'nin minyatürü)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Süleymanname'den Arifi'nin, Kanuni Sultan Süleyman'yn culüsu minyatürü.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Süleymanname'den Arifi'nin bir minyatürü: Barbaros, Kanuni'nin huzurunda



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Macaristan'yn fethi üzerine Kanuni'ye Macaristan Krallığı tacının sunuluşu. (Süleymanname'den Arifi'nin bir minyatürü)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Matrakçı Nasuh'tan Bağdad minyatürü.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Hünername'den Bab-ı Hümayün ve I. Avlu'yu gösteren bir minyatür.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Levni'den Bir Minyatür: şehzadelerin Sünnet Hazırlığı.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Hünername'den Bir Minyatür: Yıldırım Beyazid'in Kosova'da Cülusü.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Muhtemelen Alman Tarihçisi Johannes Lövenklau'nun Kitabı için Yapılmış Batılı Bir Sanatkarın Fırçası ile Divan-ı Hümayün.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      III. Selim Babusselam Önünde Bir Merasimde.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Vezir-i a'zam Damad ibrahim Paşa'nyn Avusturya Elçisi ve Maiyetini Kabülü.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Arifi'den şehzadelerin Sancaga Çikisini Tasvir Eden Bir Minyatür.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Süleymanname'den, Düsman Atlıları Arasında Bir Deli Süvarisi.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Tuna'da seyreden ince donanma.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sürname'den Bir Minyatür: Debbağlar, Aşçı, Ekmekçi ve Peremeci



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Saraç ve Cüllah.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Cündi, Matrakçı, Bakkal, Demirci, ve Çilingir



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osman Gazi'nin bir minyatürü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bey olduğunda Osman Gazi'ye biat edilmesini gösteren bir minyatür



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Orhan Gazi'nin bir minyatürü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan I. Murad Han'ın bir minyatürü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan I. Murad Han'ı doğan'a seslenirken gösteren minyatür



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Yıldırım Bayezid Han'ın bir minyatürü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Çelebi Mehmed Han'ın bir minyatürü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Çelebi Mehmed Han devrinde askerlere bahşiş dağıtılması



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Göğe ismi verilen savaş gemisi (Sultan II. Bayezid Han devri)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed Han'ı Ali Kuşçu ile birlikte gösteren bir minyatür



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan II. Bayezid Han'yn bir minyatürü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan II. Bayezid Han'a suikast yapan casusun yakalanması



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Kanuni Sultan Süleyman'ın Erdel Prensini huzuruna kabul etmesi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Yavuz Mısır Seferini tamamladıktan sonra



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Yavuz'un iran seferinden dönmesi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Irakeyn seferi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Zenbilli Ali Efendi'nin bir minyatürü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Kanuni'nin cenazesinin Topkapı Sarayı'na getirilmesi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan II. Selim Han Belgrad yolunda



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Takiyüddin ve Rasathane çalışmaları



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Eğri muhasarasında Osmanlı Ordugahı (1596)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Eğri'de Mehmed Paşa'nın Macarları yenmesi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osman Gazi’nin Hükümdar olması (Hünername’den)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Orhan Gazi'nin tahta çıkışı (Hünername)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Çelebi Sultan Mehmed’in Anadolu’da tahta çıkışı(Hünername)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      II. Mehmed’in Edirne’de tahta çıkışı (Hünername)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      II. Bayezid’in tahta çıkışı



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed’in Belgrad Kalesine hücumu



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Mehteran Bölüğü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Tavus Kuşu biçiminde su haznesi, El-Hyyel El-Hendesiye’den. Ressamı Ebu’l-izz el Cezeri. Diyarbakır 1206.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Varka ve Gülşah’yn vedalaşmaları. Varka ve Gülşah’dan. Abdulmümin b. Muhammed el-Hoyi. Konya 1220.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Mohaç Savaşı. Hünername’den. Ressamı Nakkaş Osman. 1588



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan II. Selim’in, Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad’a getirilen cenazesi başında dua etmesi. Hünername’den. Ressamı Nakkaş Osman. 1588



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Mevlana Celaleddin Rumi’nin Molla şemseddin ile konuşması. Cami el-siyer’den. 1600







    • PORTRELER


       Osmanlı İmparatorluğu,

      Ertuğrul Gazi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osman Gazi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Orhan Gazi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan I. Murad Hüdavendigar



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Yıldırım Bayezid Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Çelebi Mehmed Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan II. Murad Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan II. Bayezid Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Kanuni Sultan Süleyman Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan II. Selim Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan III. Murad Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan III. Mehmed Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan I. Ahmed Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan II. Osman (Genç)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan I. Mustafa Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan I. ibrahim Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan IV. Murad Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan IV. Mehmed Han



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Merzifonlu Kara Mustafa Paşa



       Osmanlı İmparatorluğu,

      III. Selim






    • SARAYLAR ve İÇERİKLERİ

       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, ikinci Avlu Girişi (Bab-üs Selam)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Akağalar Kapısı



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Akağalar Kapısından Arz Odasyna Geçiş



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, I. Ahmet'in Tahtı



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Bayram tahtı



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Nadir şah'ın Tahtı



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Harem



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Harem, Taht Odası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Harem, Yemiş Odası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Harem Vitrayları



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Hazine Eşyaları



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı Hazinesi, Hançer



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Kaşıkçı Elması



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Hazine Eşyası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Kutsal Emanetler Bölümü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Bağdat Köşkü



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Topkapı Sarayı, Bağdat Köşkü içi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Dolmabahçe Sarayı, Kristal Salon



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Dolmabahçe Sarayı, Pembe Salon






    • GRAVÜRLER


       Osmanlı İmparatorluğu,

      "Büyük Türk'ün Kuşatması, Türk Başkumandanının Karargahı" tanıtym yazılı, Batılı bir sanatkarın Fatih Sultan Mehmed'in istanbul kuşatmasını tasvir eden gravürü.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bir Mekke gravürü (Bir Dela'il-i Hayrat nüshasyndan)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bir Medine gravürü (Bir Dela'il-i Hayrat nüshasyndan)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bir Batıylı sanatkarıyn kalemi ile I. Viyana kuşatması (1529)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      d'Ohsson'dan Birinci Abdülhamid ve huzurda saray ricali



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Berlin'e sefaretle gönderilen Ahmet Azmi Efendi'nin Prusya Kralı Freidrich Wilhelm II. tarafyndan kabulü (?ubat 1791)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      ilk daimi elçimiz Yusuf Agah Efendi'nin Yngiltere Kralı Georges III. Tarafından kabulü (1792)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Abdülmecid, Kırım Harbine iştirak eden müttefik orduları başkumandanları ile



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Kırım Savaşında, Sultan Abdülmecid'den sancak alan Polonya Kazakları Birliği



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Abdülmecid'e biat



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Abdülaziz'in Üçüncü Napolyon'u Paris'te ziyareti (1867)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bir ingiliz Dergisine göre 1877'de Babıali



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Taşra protokolünden bir örnek: Bir Konsolosun izmir Kadısını ziyareti.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bir Batılı gravürcünün çizgileri ile Tanzimat devrinde Babıali.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Asakir-i Mansure-i Muhammediyye'nin ilk yıllarında talimini tasvir eden bir gravür



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bir Divan-y Hümayün gravürü






    • TABLOLAR


       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bir Batılı ressamın fırçası ile Alman elçisi Freiherr von Schwarzenhorn'un henüz 9-10 ya?larynda olan Sultan IV. Mehmed'in huzuruna çıkarılışı (1651)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      II. Viyana Muhasarasının Sonucunu Belirleyen Muharebe (12 Eylül 1683)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      inebahtı Deniz Savaşının iki Batılı Sanatkarın Fırçaları ile Tasviri.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan Abdülmecit Eyüp'e Girerken



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan I. Murad Han'yn Kosova'da şehid Edilmesi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed Han'ın istanbul Muhasarası için Edirne'den Ordusu ile Yola Çıkışı



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed Han'ın Hiddetlenerek Atını Denize Sürmesi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed Han, istanbul'un Fethinden Sonra Ayasofya Önünde



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed Han Ordusuyla istanbul Surlaryndan içeri Girerken



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed Han Fetihten Sonra istanbul'a Girerken



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osmanlı Ordusu I. Viyana Muhasarasında (1529)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osmanlı Ordusu Viyana Önlerinde (1529))



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Turgut Reis'in Malta Adasında şehit Dü?mesi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Preveze Deniz Savaşı (1538)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Hezarfen Ahmed Çelebi'nin Galata Kulesi'nden Uçması






    • FOTO?RAFLAR


       Osmanlı İmparatorluğu,

      Balkan Savaşynda Bulgar zulmü: idamdan Önce Son Namaz



       Osmanlı İmparatorluğu,

      şam’da Azmzade Konağy (XIX. yy sonu)



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Hereke Dokuma Fabrikası Halı Tezgahı



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Hamidiye Kağıt Fabrikası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Feshane



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Çuha fabrikası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Baruthane



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Yıldız Çini Fabrikası






    • FERMANLAR


       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osmanlı Bürokrasisinin tek belge üzerinden işleyişini gösteren muhtelif kalemlerde muamele görmüş arzuhal



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osmanlı Bürokrasisinin tek belge üzerinden işleyişini gösteren muhtelif kalemlerde muamele görmüş diğer arzuhal



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Muhtelif kalemlerde bürokratik işleyişi gösteren başka bir arzuhal



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Muhtelif kalemlerde muamele görmüş bir beraat



       Osmanlı İmparatorluğu,

      III. Selim'in, Fransız elçisi tercümanının cizye, rüsum ve vergiler için rencide edilmemesine dair bir fermanı.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Bergama nahiyesinde Mehmed Naili oğlu ibrahim'e verilen zeamet beratı.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Kavanin-i Örfiyye-i Osmani'den "Fasl-y evvel sahib-i timar ahvalin..." beyan eden dört sahife.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Ayasofya vakfı ile ilgili bir ferman.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Budin Eyaleti Kanunnamesi



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Musul Sancağı Kanunnamesi






    • TUGRALAR


       Osmanlı İmparatorluğu,

      ORHAN GAZi'nin Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN MURAD HÜDAVENDıGAR'yn Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN YILDIRIM BAYEZYD'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN ÇELEBi MEHMED'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN iKiNCi MURAD'ın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      FATiH SULTAN MEHMED'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN iKiNCi BAYEZiD'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      YAVUZ SULTAN SELiM'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      KANUNi SULTAN SÜLEYMAN'ın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN iKiNCi SELiM'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN ÜÇÜNCÜ MURAD'ın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN ÜÇÜNCÜ MEHMED'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN BiRiNCi AHMED'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN BiRiNCi MUSTAFA'nın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN GENÇ OSMAN'ın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN DÖRDÜNCÜ MURAD'ın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN BiRiNCi iBRAHiM'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN DÖDÜNCÜ MEHMED'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN iKiNCi SÜLEYMAN'ın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN iKiNCi AHMED'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN iKiNCi MUSTAFA'nın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN ÜÇÜNCÜ AHMED'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN BiRiNCi MAHMUD'un Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN ÜÇÜNCÜ OSMAN'ın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN ÜÇÜNCÜ MUSTAFA'nın Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN BiRiNCi ABDÜLHAMiD'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN ÜÇÜNCÜ SELiM'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN DÖRDÜNCÜ MUSTAFA'nyn Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN iKiNCi MAHMUD'un Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN BiRiNCi ABDÜLMECYD'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN ABDÜLAZiZ'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN iKiNCi ABDÜLHAMYD'in Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN MEHMED REşAD'yn Tuğrası



       Osmanlı İmparatorluğu,

      SULTAN MEHMED VAHiDÜDDiN'in Tuğrası






    • HARiTALAR


       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultan I. Murad’ın ölümünde Osmanlı Devleti’nin sınırlarını gösteren harita



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlı Devleti’nin sınırlarını gösteren harita



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Çelebi Mehmed devrinde Osmanlı Devleti’nin sınırlarını gösteren harita



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Fatih Sultan Mehmed’in ölümünde Osmanly Devleti’nin sınırlarını gösteren harita



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı Devleti’nin sınırlarını gösteren harita



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Kanuni’nin Doğu seferinde geçtiği yerleri gösteren harita



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Kanuni Sultan Süleyman’yn ölümünde Osmanlı Devleti’nin sınırlarını gösteren harita



       Osmanlı İmparatorluğu,

      IV. Murad zamanında Osmanlı Devleti’nin sınırları



       Osmanlı İmparatorluğu,

      II. Mustafa devrinde Osmanı sınırları



       Osmanlı İmparatorluğu,

      II. Mahmud döneminde Osmanlı sınırları



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Abdülaziz devrinde Osmanlı sınıırları



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osmanlı ımparatorluğunun 1359 - 1856 arası sınırları






    • DİĞER


       Osmanlı İmparatorluğu,

      Ayastefanos ve Berlin Antlaşmalarına göre Osmanlı Devleti'nin Avrupa hudutları



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Jan Jansson'un "Tercicum Imperium - Türk imparatorluğu" haritası.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Tanzimat-y Hayriye Madalyası ve Nişan-ı Osmaniler.



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osmanlı Ordusunda Kullanılmış bazı silahlar



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Osmanlı Ordusunda Kullanılmış Bazy Ateşli Silahlar



       Osmanlı İmparatorluğu,

      Sultanahmet Camii Çinileri










      KESİTLER



    • ÜNVANLAR

      ADLİ
      "Adil". II. Bayezid, III. Mehmed ve II. Mahmud'a verilmi?tir.

      AĞA
      "Komutan". Ordudaki kydemli görevlilere, Yeniçeri a?asy ve Kyzlar a?asy gibi saray korumalaryna verilmi?tir.

      AHRETLiK
      "Manevi evlat". Dürrüşehvar'a verilmiştir.

      AK BAşLI
      "Ak başlıklı". Aktimur'a verilmiştir.

      ALP
      "Kahraman asker". Daha çok ilk dönemde kullanşlmakla beraber kabilevi yapılanma sona erdiği dönemde de kullanılmaya devam edilmiştir.

      AMCAZADE
      Amca çocuğu.

      ARSLAN
      "Arslan veya Arslan yürekli".

      AVCI
      IV. Mehmed'e verilmiştir. Hayatındaki en önde gelen uğraşı idi. Edirne civarında kendisini bu iptilaya kaptırmıştı.

      BAHiR
      "Denizci"

      BAHTI
      "Talihli". I. Ahmed'e verilmi? ve onun tarafyndan ?iirlerinde maslah olarak kullanylmy?tyr.

      BAŞ
      "Lider", "Başkan". Baş-Çuhadar" veya "Kapıcı-başı" gibi genellikle diğer ünvanlarla beraber kullanılmıştır.

      BEDROS
      "Kurnaz". Genel bir Ermeni adıdır ve güya II. Abdülhamid'in yüz hatları itibariyle Ermeniler'e benzediğini ima için ona verilmiştir. Wittlin'in anlattığı bir hikayeye göre, Abdülhamid'in babası I. Abdülmecid değil, Abdülhamid'in annesiyle gizli aşk hayatı yaşamayı başaran bir Ermeni'dir. Abdülhamid'in annesi Trimüjgan'yn muhtemelen Ermeni olması daha kolay anlaşılır bir açıklamadır.

      BEY
      "Efendi", "şehzade". Zamanla bu ünvan değerini kaybetti ve daha ziyade ingilizce'deki esquire gibi nezaket ünvanı haline geldi.

      BEYCEğiZ
      "Küçük iehzade"

      BEYLERBEYi
      "Bölge Valisi". Büyük eyaletlerin idarecisine verilmiştir.

      BEYZADE
      "şehzade oğlu". Padişahlaryn kızlarının oğullaryna verilen ünvandır. ilk dönemlerdeki "Sultanzade" ünvanının yerini almıştır.

      BIYIKLI
      "Sakallı"

      BOşNAK
      "Bosnalı"

      CEDDÜ'L OSMAN
      "Osmanlıların Babası".Süleyman şah'a verilmiştir.

      CEMCA
      "Cemşid gibi güçlü". Sultan için Doğu dillerinde kullanılan bir ünvan.

      CiHANDAR
      "Dünyanın Efendisi". III. Selim'e verilmiştir.

      CiVAN
      "Genç". 2138/ Mehmed'e verilmiştir.

      ÇAKIRCI
      "şahinci"

      ÇAVUş
      "Rütbeli Er", "Haberci"

      ÇELEBi
      "Beyefendi". "Kibar Efendi", "Genç Efendi". II. Mehmed dönemine kadar padişah oğullarına verilen ünvandır. Ayryca I. Mehmed'e de özellikle verilmiştir.

      ÇELEBi SULTAN
      "Kibar-şehzade". 1594 yılına kadar sancak valisi olan padişah oğullarına verilmiş olan ünvandır.

      ÇUHADAR
      "Kahya".

      DAMAD-I şEHRYYARI
      ''Padişah Damadı". Padişahlaryn kızlarıyla evlenenlere verilen ünvandır. Ancak bu sadece babasının saltanatı döneminde evlenen kızların kocalarına uygulanmışıtır. Ayrıca aynı isimlerdeki birkaç veziri seçmek için de bu ünvan kullanılmıştır

      DAYE
      "Süt Anne"

      DEFTERDAR
      "Hazineci"

      DELY
      I. Mustafa ve ibrahim'e verilmiştir.

      DiViTDAR
      "Yazma kutusunu taşpyan"

      DOğANCI
      "Doğan yakalayıcısı''

      DÜZME(CE)
      "Sahte". Kendi adına çıkan isyan döneminde ve aslı konusundaki şüpheye ifade etmek üzere Mustafa'ya verilmiş ünvandyr.

      EBU'L FETH
      "Fethin babası". II. Mehmed'e verilmiştir.

      EFENDY
      I. Abdülmecid döneminden itibaren padişah oğullarına verilen ünvandır. Ayrıca tarikat üyeleri arasında da bir dereceyi gösteren tabirdir.

      EĞRİ
      "Eğri-büğrü". Topal olan Cihangir'e verilmiştir.

      EĞRİ FATİHİ
      III. Mehmed'e verilmiştir.

      EMiR
      "idareci", "şehzade". Yary bağımsız idareciler için kullanılmıştır. Ayryca Selçuklulara bağymly olduğu süre zarfynda I. Osman için kullanılmıştır. 1402-1413 arasındaki Fetret Devri esnasynda I. Bayezid'in oğullaryndan birinin açık şekilde üstün idareci olmadığını göstermek için yeniden kullanılmıştır.

      EMYRÜ'L MÜ'MiNiN
      "Müslümanların idarecisi". Halifeye verilen isimlerden biri olup I. Selim'in Mısır seferinden sonra Osmanlı padişahlarına da verilmiştir.

      ENişTE
      "Kızkardeşin kocası''

      FAHREDDiN
      "Dinin öğüncü". I. Osman'a verilmiştir.

      FATiH
      istanbul'u fethinden dolayi II. Mehmed'e verilmiştir.

      FATiH-i BAğDAT
      "Bağdat'ı fetheden" IV. Murad'a verilmiştir.

      FRENK
      Frank. Başlangıçta Fransa'dan gelenler için kullanılmışken oldukça genişletilerek herhangi bir Avrupa ülkesi için de kullanılmıştır

      GAZi
      Daru'l Harbde savaşan kişilere ve Hristiyanlara karşy alınmış zaferlerdeki askerlere verilen ünvandır. Özellikle de O. Osman, Orhan, I. Murad, I. Bayezid, II. Mehmet ve IV. Murad için kullanılmıştır.

      GENÇ
      II. Osman'a verilen isimdir.

      GÖZDE
      Padişahyn cariyeleri için kullanılmıştır.

      GÜLEÇ
      "Neşeli"

      GÜREşçi
      Güçlü olduğu için I. Mehmed'e verilmiştir. "Güreşçi" mi "Kürüşçü" mü oldu?u şeklinde bir şüphe var ise de, doğru ?ekli "Güreşçi"şeklindeki Padişah için kullanılmıştır.

      GÜVEY
      "Damad"

      GÜZELCE
      "Yakışıklı''

      HACE, HACı
      "Hacı". Hace kadınlar için, Hacı erkekler için kullanılan formudur. Mekke'de Hac görevini tamamlayan kişiye verilen ünvandır.

      HADıMU'L HARAMEYNi'ş şERYFEYN
      "iki mübarek şehir olan Mekke ve Medine'nin koruyucusu". I. Selim'e 1517'de Mekke şerifi tarafından bu şehirlerin anahtarı gönderilmek suretiyle verilmiş bir ünvandır.

      HAFIZ
      "Koruyucu". Genişletilmek suretiyle Kur'an'ı ezbere bilen kişiye denilmştir.

      HAKANi
      "Emperyal"

      HAKANÜ'L BERREYN
      VE'L BAHREYN
      "Karaların ve Denizlerin Hakanı". Padişahın gücünün ihtişamını ifade eden ünvanlardan biridir.


      HAN
      Kırım idarecileri için kullanılmıştır. II. Selim tarafından torunu ibrahim'e verilmiştir.

      HANÇERLi
      "Hançer taşıyan"

      HANIM SULTAN
      "Prenses Hanım". Padişahlaryn kadın tarafından kız torunlarına verilen ünvan.

      HANTAL
      "Beceriksiz"

      HASEKi SULTAN
      "Gözde Prenses". Erkek evlat doğurmuş olan padişah gözdelerine verilen ünvan. Genellikle ilk dört veya altı anne ile sınırlanmıştır.

      HASEKi KADIN
      "Gözde Kadın". Padişah kızlarının annelerine verilmiştir.

      HATUN
      "Hanım". ilk dönemlerde, son dönemlerdeki Valide Sultan yerine padişahyn nikahlı eşlerine verilen ünvandır.

      HEZARPARE
      "Bin parça". Ölümünden sonra kendisine yapılan suikasde işaret etmek için Ahmed'e verilen ünvandır.

      HÜMAYUN
      "Padişaha ait". -Devlet kuşu, saadet anlamına gelen- "Hümay"dan alınmıştır.

      HÜNKAR
      "Hükümdar" I. Murad ve II. Mehmed'e verilen ünvan.

      HÜDAVENDiGAR
      "Hükümdar", "Bey". I. Murad'a verilmiş ve daha sonra da Bursa Sancağı içinde kullanılmıştır. Yine Orhan ve II. Murad için de kullanılmıştır.

      iKBAL
      "Talih". Haremde il rütbe ilerlemesi.

      iLHAMi
      "ilham alan". III. Selim'e verilen ünvandır.

      KALAYLIKÖZ
      "Beyaz Fındık"

      KANBUR
      I. Mahmud'a verilmiştir.

      KANLI
      Politikasını ima için II. Abdülhamid'e verilmştir.

      KANUNUi
      "Adil". II. Mehmed'e ve özellikle de I. Süleyman'a verilmiştir.

      KAPUDAN PA?A
      "Amiral". Osmanlı donanmasının başındaki kimseye verilmiştir.

      KARA
      I. Osman ve birçok kişiye verilmiştir.

      KEHLE-Y iKBAL
      "Talih bitti"

      KETHÜDA
      "Kahya".

      KIZIL
      "Kırmızı"

      KOCA
      "Büyük".

      KOZHEYCi
      "Fındık satıcısı"

      KÖSE
      "Sakalsız"

      KRAL
      Sırp ünvanı.

      KUL
      "Köle".

      KULOĞLU
      "Köleoğlu"

      KÜRÜşÇÜ
      "Yay gerdiren". Bir sanatta pir kabul edildiği için I. Mehmed'e verilmştir.

      LALA
      "Terbiyeci". Özellikle hem sarayda, hem de tayin edildikleri sancak valiliklerinde genç şehzadeleri yetiştirenlere verilen ünvandır.

      LY/LI/LU
      "den,dan" Yer isimlerine bağlanır. Kişinin doğum yerini işaret için kullanılmıştır.

      MAKBUL
      "Gözde"

      MAKTUL
      "Öldürülmü?"

      MEHD-i ULYA-YI
      SALTANAT
      "Büyük saltanat beşiği". Diğer bir ismi de Valide Sultan'dır.

      MEKrİ
      "Kurnaz"

      MEST
      "Sarhoş''. II. Selim'e verilmiştir.

      MEYVEi
      "Meyve satan"

      MIRAHOR
      "Ahırların muhafızı". "Emir-i Ahur"dan gelmedir.

      MiRZA
      "şehzade". iran ünvanıdır.

      MUHASSIL
      "Vergi tahsildarı"

      MUHSiN
      "Bağışlayıcı"

      MUHTEşEM
      Avrupalılar tarafyndan I. Süleyman'a verilen ünvandır. Türkler kullanmazlar.

      MUID
      "Okulda düzeni sağlayan"

      MUSAHiP
      "(Padişah'a hususi işlerinde) Yardım eden" ve daha geniş ifadesiyle "Gözde".

      MUVERRiH
      "Tarihçi"

      NEBiL / NEBiLE
      "Prens/Prenses". Mısır ünvanıdır.

      NAiB
      "Vekil".

      NAKKAş
      "Dekoratör"

      NAMZET
      "Aday". Henüz tam olarak evlenmemiş, nişanly olan padişah kızlarına verilen ünvandır.

      NişANCI
      "Saltanat mührünün muhafızı".

      Nişancı oğlu
      "Saltanat mührü muhafızının oğlu''

      oğUZ
      "Temiz" veya "Genç erkek"

      OSMANCIK
      "Küçük Osman". I. Osman için kullanılmıştır.

      PADişah
      "Hükümdar". iran kaynaklı bir ünvandır. Sultanların çok fazla arzu ettikleri en yüksek makamdır. Herhangi bir kimse tarafından sultanla eş anlamlı olarak da kullanılabilir. Son döenmlerde Fransız Kralları için de kullanılmıştır.

      PALABIYIK
      "Kavisli uzun bıyıklı".

      PARE
      "Parça". "Hezarpare" ve "şekerpare"de olduğu gibi.

      PEHLivAN
      "şampiyon", "Güreşçi". I. Mehmed'e verilmiştir.

      REiSÜ'L-KÜTTAB
      "Katiplerin Reisi".

      RUM
      "Rumeli". Temelde Roma ve Roma imparatorluğu içinde kalan yerleri ifade eder. Böylece Anadolu Selçukluları,iran Selçuklularından ayrılmışlardır. Ayryca "Rum Beylerbeyi" altında Osmanlı imparatorluğu'nun Avrupa eyaletlerini de temsil eder.

      SAHiB-KIRAN
      "Her zaman başarılı Hükümdar". I. Süleyman ve IV. Murad'a verilen ünvandır.

      SAiBÜ'L-AşERETi'L - KAMYLET
      "On numarayı tamamlayan". Onuncu sultan olduğu için I. Süleyman'a verilmiştir.

      SANCAK
      "Büyük Bayrak". "Eyalet".

      SANCAK BEYi
      "Eyalet idarecisi".

      SARHO?
      II. Selim'e verilmiştir.

      SARI
      "Sarı", "Soluk". II. Selim'e verilmiştir.

      SARIKÇI
      "Sarık yapan"

      SEDEF-i DÜRR-i HiLAFET
      "Hilafet incisinin sedefi". Bir diğer ünvanı da "Valide Sultan"dır.

      SEMEN/SEMiZ
      "şişman''

      SERASKER
      "Ordu komutanı".

      SEYYiD
      "Peygamber soyundan gelen"

      SiLAHDAR
      "Silahları muhafaza eden memur". Sultanın hususi görevlilerinden biri.

      SiPAHı
      "Atlı asker"

      SIğIR
      II. Selim'e verilmiştir.

      SOFU
      II. Bayezid'e verilen ünvandır.

      SULTAN
      "Prens". En az üç farklı kullanımı vardır. En geçerlisi, 'devletin başı" olarak kullanımıdır. "Sultan Han Murad"da olduğu gibi "Han" ile birlikte "şehzade"lik ifadesi anlamında da kullanılmıştır. Bu şekli genellikle padişah oğulları içindir ve özellikle de II. Mehmed döneminden sonradır. bununla beraber eğer isimden sonra kullnaılmışsa o ismin "Prenses" olduğunu ifade eder: Fatma Sultan'da olduğu gibi. Yine "Haseki" ve "Valide" kelimleri ile de birleştirilerek kullanılmıştır.

      SULTANÜ'L-GUZAT
      "Gaziler sultanı". ilk dönem ünvanıdır. I. Murad ve diğerlerine verilmiştir.

      SULTANZADE
      "Prenses oğlu". Padişah kızlarının oğullarına veya erkek torunlarına verilen ünvandır.

      ŞAH-I ALEM-PENAH
      "imparator", "Dünyanın barınağı''.Padişahın üstünlük ünvanlarından biridir. iran menşe'lidir.

      ŞAHİN
      Sokullu Mehmed Paşa'ya verilmiştir.

      şAHZADE/şEHZADE
      "Padişahyn oğlu". I. Mehmed ile başlayarak padişahlaryn oğullaryna verilmiştir.

      şEHYD
      Savaşta dini uğruna ölen kişi. I. Murad ve II. Osman'a verilmiştir.

      şEHRi
      "şehirli"

      şEYH
      Edebali'ye verilmiştir.

      şeYHÜLYSLAM
      "Müfti". Halifenin altında olup islam'ın başkanıdır.

      şÜCAEDDYN
      "Dinin kahramanı". Orhan'a verilen ünvandır.

      TAVAşi
      "Hadım"

      TAViL
      "Uzun". Sokullu Mehmed Paşa'ya verilmiştir.

      TEKFUR
      "Kral". Ermenice "Tagavor"dan alınmıştır

      TIRNAKÇI
      "Dolandırıcı"

      TiRYAKi
      Genellikle uyuşturucu veya sigara tiryakiliği için kullanılır.

      UğURLU
      "şansly"

      VALiDE
      "Anne".

      VALiDE SULTAN
      "Prenses Anne". Saltanatları döneminde padişahların annelerine verilen ünvandır. XVI. yüzyılda girmiştir.

      VELY
      II. Bayezid'e verilen ünvandır.

      VELiAHT
      "Tahta geçecek şehzade". Tahta geçecek kişi için son dönemde kullanılmıştır. Ancak 1876 Anayasasy tahta çıkacak şehzadenin "en yaşlı erkek evlat" olmasını belirleyinceye ve diğer şehzadeleri reddedinceye dek uygulanamamıştır. Hatta VI. Mehmed'e "Veliahd-ı Sani" (Tahtyn ikinci varisi) ünvanı verilmişti. Benzer bir makam, Kyrym Hanlaryndan Nureddin'e de verilmiştir.

      VEZiR
      "Bakan". "Ağır sorumluluk yüklenen".

      VEZiR-Y AZAM
      "Başbakan", "Baş vezir". Bir diğer formu da "Sadr-ı Azam"dır.

      VOYNUK
      "Bulgar savaşçısı"

      VOYVODA
      "idareci". Moldavya ve Lehistan prensliklerinden birinin yöneticisine verilen ünvandır.

      YAğLIKÇI
      "Yağlık satan"

      YAVUZ
      "Yiğit". I. Selim'e verilmiştir.

      YENiÇERi
      "Yeni askerler." Meşhur Yeniçeri Ocağı mensupları.

      YILDIRIM
      I. Bayezid'e verilmiştir.

      ZADE
      "-oğlu". Genellikle "in soyu" anlamında genişletilmiştir.







    • SALTANAT ve YAŞLARI


      Sultanlar---- Tahta Geçme Yaşı----Saltanat Süresi----Saltanatının Sonundaki Yaşı----Ölüm Yaşı

      I. Osman-------------23--------------------43--------------------------66-----------------------66---
      Orhan Gazi-----------36--------------------36--------------------------72-----------------------72---
      I. Murad--------------34--------------------29--------------------------63-----------------------63---
      I. Bayezid------------29--------------------13--------------------------42-----------------------43---
      I. Mehmed------------24--------------------7---------------------------32-----------------------32---
      II. Murad-------------17--------------------23--------------------------40-----------------------49---
      II. Mehmed----------18--------------------30--------------------------49-----------------------49---
      II. Bayezid-----------33--------------------31--------------------------64-----------------------64---
      I. Selim--------------42---------------------8---------------------------50-----------------------50---
      I. Süleyman---------25--------------------46---------------------------71-----------------------71---
      II. Selim-------------42---------------------8---------------------------50-----------------------50---
      III. Murad-----------28---------------------20--------------------------48-----------------------48---
      III. Mehmed--------28----------------------8---------------------------37-----------------------37---
      I. Ahmed------------13---------------------13---------------------------27----------------------27---
      II. Osman-----------13---------------------4----------------------------17-----------------------17---
      IV. Murad-----------14---------------------16---------------------------30-----------------------30---
      ibrahim-------------24----------------------9----------------------------33-----------------------33---
      IV. Mehmed---------7----------------------39---------------------------46-----------------------51---
      II. Süleyman-------45----------------------3----------------------------49-----------------------49---
      II. Ahmed----------48----------------------3-----------------------------51----------------------51---
      II. Mustafa---------30----------------------9-----------------------------39----------------------39---
      III. Ahmed---------29---------------------27----------------------------56-----------------------62---
      I. Mahmud----------34---------------------24----------------------------58-----------------------58---
      III. Osman----------56---------------------2-----------------------------58-----------------------58---
      III. Mustafa---------40---------------------17----------------------------57-----------------------57---
      I. Abdülhamid-------48--------------------16----------------------------64-----------------------64---
      III. Selim------------27--------------------18----------------------------45-----------------------46---
      IV. Mustafa----------27---------------------1----------------------------28------------------------29---
      II. Mahmud---------23---------------------30----------------------------53-----------------------53---
      I. Abdülmecid-------16--------------------22----------------------------38------------------------38---
      Abdülaziz------------31--------------------15----------------------------46------------------------46---
      V. Murad------------35--------------------3 ay---------------------------35------------------------63---
      II. Abdülhamid-----33---------------------32----------------------------66------------------------75---
      V. Mehmed---------64----------------------9-----------------------------73------------------------73---
      VI. Mehmed--------57----------------------4-----------------------------61------------------------65---
      II. Abdülmecid-----54----------------------1-----------------------------55------------------------76---
      ORTALAMA--------31.9-------------------17.3---------------------------50.5----------------------51.4-







    • ÖLÜM SEBEPLERi


      Sultan------------Ölüm Tarihi ve Yeri------------Ölüm Sebebi
      I. Osman-------------1324-Söğüt------------------Felç/Nikris
      Orhan-------------------4.1360-?---------------Depresyon/Nikris
      I. Murad-------------6.1389-Kosova-----------------Suikast
      I. Bayezid---------10.03.1403-Akşehir----------intihar (Zehir)
      I. Mehmed----------26.5.1421-Edirne----------Dizanteri/Zehir?
      II. Murad------------3.2.1451-Edirne------------------Felç
      II. Mehmed---------3.5.1481-Maltepe-------------Nikris/Zehir?
      II. Bayezid--------26.5.1512-Dimetoka---Depresyon/intihar/Suikast?
      I. Selim-------------22.9.1520-Çorlu-----------------Kanser
      I. Süleyman--------7.9.1566-Sigetvar-----------------Felç
      II. Selim----------15.12.1574-istanbul---------------Çarpma
      III. Murad----------16.1.1595-istanbul--------------Felç/Taş
      III. Mehmed-------22.12.1603-istanbul---------Depresyon/Felç
      I. Ahmed-----------22.11.1617-istanbul---------------Tifüs
      I. Mustafa-----------20.1.1639-istanbul----------Zihinsel Hastalik
      II. Osman-----------20.5.1622-istanbul---------------idam
      IV. Murad------------9.2.1640-istanbul----------------Siroz
      ibrahim--------------18.8.1648-istanbul---------------Ydam
      IV. Mehmed----------6.1.1693-Edirne---------Nikris/Depresyon/Zehir?
      II. Süleyman---------22.6.1691-Edirne---------------Zayıflık
      II. Ahmed------------6.2.1695-Edirne----------Zayıflık,Depresyon/Felç
      II. Mustafa----------29.12.1703-istanbul--------------Zayıflık
      III. Ahmed-----------1.7.1736-istanbul--------------Genel/Zehir?
      I. Mahmud-----------14.12.1754-istanbul---------------Felç
      III. Osman----------30.10.1757-istanbul----------------Felç
      III. Mustafa----------21.1.1774-istanbul----------Kalp Yetmezliği
      I. Abdülhamid--------7.4.1789-istanbul-----------------Felç
      III. Selim-------------28.7.1808-istanbul---------------idam
      IV. Mustafa----------16.11.1808-istanbul---------------idam
      II. Mahmud-------------1.7.1839-istanbul---------------Siroz
      I. Abdülmecid---------25.6.1861-istanbul------------Tüberküloz
      Abdülaziz-------------4.6.1876-istanbul-----------------intihar
      V. Murad---------------29.8.1904-istanbul-------------Diyabet
      II. Abdülhamid--------10.02.1918-istanbul--------Kalp Yetmezliği
      V. Mehmed------------2.7.1918-istanbul-----------Kalp Yetmezliği
      VI. Mehmed----------15.5.1926-San Remo--------Kalp Yetmezliği
      II. Abdülmecid-----------8.1944-Paris--------------Kalp Yetmezliği







    • iKiZ DOĞUMLAR


      Aileler---------------------İkizler--------------Doğum Tarihleri
      II. Ahmed----------------İbrahim--------------
      Rabia----------------------Selim-----------------7.10.1692

      II. Mustafa-------------Abdülmecid-------------
      Hafise-------------------Abdülmelik--------------3.3.1703

      III. Ahmed--------------Ahmed (B)-------------
      ---------------------------Murad (B)--------------11.2.1708

      III. Ahmed------------Ümmügülsüm-----------
      -------------------------Zeyneb (A)--------------12.12.1709

      III. Ahmed--------------Selim (B)--------------
      -----------------------------Saliha----------------21.3.1715

      II. Mahmud---------------Mahmud--------------
      ---------------------------Mehmed (B)-----------18.2.1822

      I. Abdülmecid--------------Hadice--------------
      Gülcemal--------------------Refia-----------------8.1.1842

      I. Abdülmecid-----Mehmed Nizameddin--------
      -------------------------Mehmed Vamık----------19.4.1850

      II. Abdülhamid-------Ahmed Nureddin-----------
      Behice----------------Mehmed Bedreddin--------22.6.1901

      Mehmed Seyfeddin------Ahmed Tevhid---------
      Nervaliter-----------------Fatma Gevheri---------2.12.1904







    • ŞAİR SULTANLAR


      Padişahlar----------------Mahlası
      II. Murad------------------Muradi
      Fatih Sultan Mehmed------Avni
      II. Bayezid-----------------Adli
      Şehzade Korkut ---------Harimi
      Cem Sultan
      Yavuz Sultan Selim
      Kanuni Sultan Süleyman-Muhibbi
      II. Selim
      Sultan Mehmed
      Şehzade Mustafa
      Şehzade Cihangir
      Şehzade Bayezid
      Sultan III. Murad
      Sultan III. Mehmed--------Adni
      I. Ahmed-------------------Bahti
      II. Osman------------------Farisi
      IV. Murad------------------Muradi
      IV. Mehmed
      II. Ahmed
      II. Mustafa-----------------İkbali
      III. Ahmed-----------------Necib
      III. Mustafa--------------Cihangir
      III. Selim------------------İlhami
      II. Mahmud-----------------Adli
      Mehmed Reşat






    • SPORCU PADİŞAHLAR

      Spor Dalı------------------------------------------------------Padişahlar

      Güreş----------------------------------Murad Hüdavendigar, Çelebi Mehmed, IV. Murad, Sultan Abdülaziz
      Avcılık-----------------I. Murad, Yıldırım Bayezid, II. Murad, Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, I. Ahmed, II. Osman, IV. Murad, IV. Mehmed
      Balık Tutmak-----------------------------------------Kanuni Sultan Süleyman
      Ok Atıcılığı---------------------II. Murad, Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, IV. Murad, III. Ahmed, II. Mahmud
      Binicilik (Cündilik)----------------III. Murad, II. Osman, IV. Murad, IV. Mehmed, II. Mustafa, II. Mahmud, Sultan Abdülaziz
      Cirid------------------------------------I. Ahmed, IV. Murad, IV. Mehmed, II. Mustafa, III. Selim, II. Mahmud
      Tüfenk Atıcılığı--------------------IV. Murad, IV. Mehmed, II. Mustafa, III. Ahmed, I. Abdülhamid, III. Selim, II. Mahmud, II. Abdülhamid
      Gürz Kaldırma--------------------------------------Orhan Gazi, I. Ahmed, IV. Murad
      Labud ve Hışt Atma---------------------------------------------IV. Murad
      Mızrak----------------------------------------------------------II. Mahmud
      Tomak-----------------------------------------------------IV. Murad, I. Ybrahim, IV. Mehmed














      OSMANLI TARIHI KRONOLOJISI


      OCAK AYI

      01 Ocak 1577: Osmanli-Avusturya muâhedenin sekiz sene uzatilmasi

      02 Ocak 1523: Kanuni Sultan Süleyman'in Rodos'u fethi

      03 Ocak 1501: Ali Sir Nevâî'nin vefâti

      1799: Seyh Galib'in vefâti

      04 Ocak 1610: Sultan Ahmed camii'nin temelinin atilmasi.

      05 Ocak 1922: Adana'nin Kurtulusu.

      06 Ocak 1639: IV. Mehmed'in vefâti

      10 Ocak 1921: I. Inönü Zaferi

      11 Ocak 1556: Fuzûli'nin vefâti.

      1755: Haliç'in Donmasi.

      12 Ocak 1920: Osmanli Meclis-i Mebusani?nin son olarak toplanmasi.

      13 Ocak 1853: Istanbul Üniversitesi'nin açilisi.

      15 Ocak 1459: Fatih Sultan Mehmed'in Hocasi Aksemseddin'in vefâti

      17 Ocak 1875: Istanbul'dan Beyoglu'na çikisi kolaylastirmak için Karaköy'le Nergis Sokak arasina ilk tünel'in açilmasi.

      19 Ocak 1910: Çiragan Sarayi'nin yanmasi

      1917: Galiçya Zaferi.

      20 Ocak 1895: Dârülaceze'nin Kurulusu.

      21 Ocak 1921: Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk Anayasasinin kabulü.

      1578: Piyale Pasanin vefati

      22 Ocak 1517: Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye zaferi.

      1842: Baytar Mektebi'nin açilisi.

      23 Ocak 1810: Osmanli Devleti'nde ilk gazetenin yayin hayatina baslamasi.

      1913: Babiâli Baskini.

      25 Ocak 1364: Sirp Sindigi Zaferi.

      1578: Mihrimâh Sultan'in vefâti

      26 Ocak 1699: Karlofça Andlasmasi.

      27 Ocak 1299: Osmanli Devletinin kurulusu.

      28 Ocak 1920: Misâk-i Millî'nin kabulü.

      31 Ocak 1729: Türkiye'de basilan ilk kitap olan Sihah-ül Cevheri'nin 1.000 adet olarak Ibrahim Müteferrika tarafindan basilmasi.

      SUBAT AYI

      01 Subat 1553: Fransa’yi himaye etme karsiliginda, Fransa’nin verecegi tazminatta karsilik, Fransiz Donanmasinin Türklere terhini (Rehin verilmesi).

      04 Subat 1926: Iskilipli Atif Hocanin idam edilmesi.

      06 Subat 1521: Mastaba muharebesi Sam vali Canbirdi-Gazali’nin maglup edilmesi

      1695: Sultan II. Ahmed’in vefati.

      07 Subat 1695: Sultan II. Mustafa’nin tahta çikisi.

      08 Subat 1640: Sultan IV. Murad’in vefati.

      1664: Yeni Caminin Ibâdete açilamasi.

      1921: Gaziantep sehrine TBMM tarafindan “Gazi” unvani verilmesi.

      10 Subat 1918: Sultan II. Abdülhamid’in vefâti.

      12 Subat 1546: Taaz’in fethi (Yemen).

      1920: Kahramanmaras’in kurtulusu.

      13 Subat 1918: Erzincan ve Görele’nin Kurtulusu.

      14 Subat 1918: Vakfikebir’in Kurtulusu

      15 Subat 1921: Gümüshane’nin Kurtulusu.

      16 Subat 1916: Erzurum’un Rus’lar tarafindan isgali.

      18 Subat 1451: Fatih Sultan Mehmed’in 2. defa tahta çikisi.

      1856: Islahat Fermani’nin ilani.

      1925: Osmanli Vak’anüvislerinin sonuncusu sayilan Tarihçi Abdurrahman Seref’in vefâti.

      21 Subat 1917: Yilbasinin 1 Ocak’a alinmasi.

      1918: Bayburt ve Ahlat’in kurtulusu.

      22 Subat 1406: Ibni Haldun’un vefâti.

      1919: Ingilizlerin Maras’i isgâli

      1920: Yunanlilarin Menemeni Isgâli.

      23 Subat 632: Hz. Muhammed (s.a.s) Efendimizin Veda hutbesini okumasi.

      24 Subat 1552: Szegedin Baskini (10 bin Ispanyol ve Italyan askerinin kiliçtan geçirilmesi)

      1918: Trabzon’un kurtulusu.

      25 Subat 1495: Cem Sultan’in vefâti.

      26 Subat 1618: Sultan I. Mustafa’nin Tahttan indirilisi.

      1618: II. Osman’in Tahta çikisi.

      27 Subat 1644: Seyhülislâm Yahya Efendi’nin vefâti.

      1918: Çaykara’nin kurtulusu

      28 Subat 1424: Molla Fenarî’nin ilk Osmanli Seyhülislâmi olmasi.

      1528: Osmanli himayesine giren Macar kirali Szapolya ile muahede akdi.

      1856: Islahat Fermâni’nin ilâni


      MART AYI

      2 Mart 1430: Emir Sultan Hazretleri Bursa'da taun hastaligindan vefat etti Dogumu: Buhara, 1368. Osmanli Devleti'nin kurulus devrini yasayan büyük alim ve evliya idi Yildirim Beyazid Han'in damadidir .

      1918: Rize, Rus isgalinden kurtarildi

      3 Mart 1829: Sultan ikinci Mahmud Han, yenilesme hareketini baslatan Kiyafet Kanunu'nu yayinladi

      1878: Ayastefanos (Yesilköy) Anlasmasi imzalandi.

      1883: Sanayi-i Nefise Mektebi adi ile, bu günkü Güzel Sanatlar Akademisi kuruldu.

      1924: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Hilafetin kaldirilmasi kararlastirildi Son Halife Abdülmecid Efendi, ayni gece sabaha karsi Çatalca istasyonundan trene bindirilerek yurt disina gönderildi.

      1924: Diyanet Isleri Baskanligi kuruldu.

      4 Mart 1656: Osmanli tarihinde Vak'a-i Vakvakiyye veya Çinar Vakasi olarak anilan isyan basladi. Isyan 5 gün sürdü. Isyana katilanlar yakalanip Sultanahmet Meydani'ndaki çinar agacinda asildilar.

      06 Mart 1555: Ünlü denizcimiz Piri Reis vefat etti. Dogumu: Gelibolu, 1475 Dünyanin en büyük cografya bilginlerinden biridir. 1547'de Kaptan-i Deryaliga tayin edildi. Kitab-i Bahriye (1519) en önemli eseridir. 1513'te çizdigi haritada, Amerika Kit'asini hayret uyandiracak dogrulukta ve teferruatla göstermistir.

      1921: Iki ay süren Koçgiri Ayaklanmasi baslatildi.

      07 Mart 1918: Artvin, Savsat, Ardanuç ve Kadirli, düsman isgalinden kurtarildi.

      08 Mart 1919: Zonguldak Fransizlar tarafindan isgal edildi.

      09 Mart 1403: Osmanli padisahlarindan Sultan Yildirim Bayezid Han, Ankara Savasi'ndan sonra, Emir Timur’un esiri iken öldü. Dogum tarihi: 1360. Babasinin Kosova Savasi'nda esir edilmesi üzerine 09 Agustos 1389 tarihinde tahta çikmisti. On üç yil padisahlik yapti. Kabri, Bursa'da Bayezid Han Türbesi'ndedir.

      1764: Laleli Camii ibadete açildi.

      1897: Din Adami olarak bilinen, gerçekte ise din bilgisi son derece zayif olan Cemaleddin Efgani, Istanbul'da öldü. Dogumu: Iran, 1838.

      10 Mart 1917: Ingilizler Bagdat’i isgal etti.

      1918: Ardesen ve Pazar Rus isgalinden kurtarildi.

      12 Mart 1918: Erzurum düsman isgalinden kurtarildi.

      1921: Mehmet Akif Ersoy’un yazdigi Istiklâl Marsi adli siir T.B.M.M’de Milli Mars Olarak Kabul edildi. 1930 yilina kadar Ali Rifat (Çagatay) Beyin Bestesi ile okundu. 1930’dan sonra Zeki Üngör’ün bestesi ile okunmaya baslandi.

      13 Mart 1552: Osmanli Ordulari Macaristan'i fethetti.

      1871: Ingiltere'nin daveti üzerine; Türkiye, Almanya, Avusturya, Fransa ,Italya, Rusya ve Ingiltere'nin katilmasi ile yapilan görüsmelerden sonra Londra Antlasmasi imzalandi. Anlasma ile Karadeniz'in tarafsiz bölge olma özelligine son verildi.

      1919: Ingilizlerin isgal ettigi Kars'a Ermeniler yerlestirilip Ingiliz -Ermeni karmasi bir kukla yönetim olusturuldu.

      15 Mart 1921: Ittihatçilarin Sadrazami Talât Pasa, Berlin'de bir Ermeni tarafindan sokakta, arkasindan vurularak öldürüldü. Berlin'de gömüldü. 1943'te kemikleri yurdumuza getirilerek Hürriyet-i Ebediye tepesine gömüldü. Dogumu: 01 Eylül 1874.

      16 Mart 1920: Itilâf Devletleri Istanbul'u isgal ettiler. Askerlerimiz sehit edildi, mebuslar sürgüne gönderildi.

      17 Mart 1442: Osmanli Ordulari, Erdel'i feth etti.

      1920: Konya düsman isgalinden kurtarildi.

      18 Mart 1799: Fransiz Imparatoru Napolyon Bonapart Akka Kalesi'ni kusatti. Kusatma, Napolyon'un basarisizligi ile sonuçlandi. 21.000 kisilik Fransiz ordusunu perisan eden Cezzar Ahmet Pasa'nin 5.000 askeri vardi.

      1851: Türk müzigi hanende, sazende ve bestekari Basmaci Abdi Efendi Istanbul'da öldü. Dogumu: Istanbul, 1789.

      1915: Çanakkale Zaferi kazanildi. Çanakkale Savasi, Ingiltere ve Rusya'nin 2 Ocak'ta kararlastirdiklari gövde gösterisi üzerine çikmisti. Savas 23 gün sürdü.

      1920: Osmanli Meclis-i Mebusan'i, Istanbul'da son toplantisini yapti.

      19 Mart 1877: Osmanli Meclis-i Mebusan'i Istanbul'da ilk toplantisini yapti. Ilk Kanun-u Esâsi (Anayasa) ilan edildi.

      20 Mart 1513: Osmanli sehzadelerinden Korkut Çelebi Kütahya'da öldü. Dogumu. Amasya, 1470.

      21 Mart 1779: Osmanli Devleti ile Rusya arasinda, Fransa'nin araciligi ile Aynali Kavak Antlasmasi imzalandi.

      23 Mart 1481: Osmanli döneminin en önemli tarihçilerinden Âsikpasa-zade Istanbul'da öldü. Dogumu: Amasya'nin Mecitözü ilçesi, 1393. En önemli eseri, ölümünden çok sonra 1914 yilinda basilan Âsikpasazâde Tarihidir. Kitap, Tevârih-i Al-i Osman adi ile de anilir.

      25 Mart 1912: Türk Milliyetçiligi tarihinde önemli bir yeri olan Türk Ocagi kuruldu.

      28 Mart 1919: Italyanlar Antalya'yi isgal ettiler.

      1920: “Uyan Sahin uyan bak neler oldu, Sevgili Antep'e Fransiz doldu.” gibi adina siirler yazilan, türküler yakilan Antep Kahramani Sahin Bey sehit oldu.

      30 Mart 1856: Kirim Harbine son veren Paris Antlasmasi imzalandi. Anlasma ile Türkiye'nin Avrupa Devletler Hukuku'ndan yararlanma hakki tasdik edildi.

      31 Mart 1918: Varlo ve Gevas düsman isgalinden kurtarildi.



      NISAN AYI

      01 Nisan 1923: Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisini feshederek seçimlere karar verdi.

      1921: Ikinci Inönü Zaferi kazanildi.

      1918: Van'in Rus ve Ermeni istilacilarindan kurtulusu

      1891: Büyük dil ve tarih bilgini Ahmet Vefik Pasa'nin vefati

      1920: Salih Pasa'nin sadriazamlikdan istifasi.

      03 Nisan 1596: Sadriazam Koca Sinan Pasanin ölümü.

      1900: Gazi Osman Pasa’nin vefati.

      05 Nisan 1026: Bursa’nin fethi

      06 Nisan 1453: Istanbul’un kusatilmasinin baslamasi

      07 Nisan 1762: Ünlü sair ve Sadrazamlarimizdan Koca Ragib Pasanin vefati.

      08 Nisan 1924: Ser'iye mahkemeleri kaldirildi.

      09 Nisan 1877: Namik Kemal'in Magosa sürgününün baslamasi.

      1588: Mimar Sinan'in vefati.

      10 Nisan 1920: Kurtulus savasinin önde gelen simalari hakkinda ölüm cezasinin bulundugu fetvanin yayini.

      11 Nisan 1921: Urfa’nin düsmandan kurtulusu (1920).

      12 Nisan 1921: Kurtulus savasinin kaderini degistiren Yunan saldirisi ve Aslihanlar savasinin baslamasi.

      13 Nisan 1521: Belgrad'in Türk ordulari tarafindan fethi.

      1909: 31 Mart olayi

      14 Nisan 1909: Sadriazam Hüseyin Hilmi Pasanin istifasi.

      1877: Türkiye Kizilay derneginin kurulusu.

      15 Nisan 1856: Türkiye-Rusya ve müttefikleri arasinda Paris antlasmasi

      16 Nisan 1920: Anzavur isyani.

      18 Nisan 1454: Osmanli-Venedik barisi.

      1897: Türk-Yunan savasi basladi.

      19 Nisan 1909: Hareket ordusunun Istanbul’a girisi.

      20 Nisan 1924: Anayasanin degistirilmesi

      21 Nisan 1037: Ibni Sina'nin vefati

      22 Nisan 1909: Osmanli Meclisi Mebusani üyelerinin Yesilköyde toplanmasi

      23 Nisan 1920: TBMM'nin açilisi

      1920: Hendek isyani.

      24 Nisan 1920: Mustafa Kemal'in TBMM baskani seçilmesi.

      25 Nisan 1512: Yavuz Selim'in padisah olmasi.

      1918: Kars'in kurtulusu.

      27 Nisan 1909: 2. Abdülhamid Han'in tahttan indirilmesi.

      29 Nisan 1919: Italyanlarin Antalya'yi isgali

      30 Nisan 1030: Türk hükümdari Gazneli Mahmud'un öldü.


      MAYIS AYI

      01 Mayis 1390: Sultan Yildim Bayezid’in Manisa sehrini fethi

      1481: Fatih Sultan Mehmed'in Istanbul'dan yeni bir sefere hazirlandigi sirada Venedik ve Papalik hükümetlerinin bir casusu olan Yahudi Jakopo tarafindan zehirlenmek suretiyle öldürülmesi

      1920: TBMM Hükümetinin ilk kabinesinin yine teker teker her üyesinin Meclis tarafindan seçilmesi suretiyle kurulmasi

      04 Mayis 1421: Fetret Devri'ni sona erdirerek Osmanli devletinin ikinci kurucusu adini alan Çelebi Sultan Mehmed'in vefati

      05 Mayis 1913: Italyanlarin Rodos adasini isgalleri

      09 Mayis 1915: Çanakkale'de Seddülbahir zaferinin kazanilmasi

      1799: Napolyon ordularinin Türk idaresindeki Akka kalesine hücumu

      11 Mayis 1897: Gazi Ethem Pasa komutasindaki Türk ordularinin Yunan kuvvetlerini büyük bir bozguna ugratmasi

      1920: Halide Edib ve Adnan Adivar ile beraber Mustafa Kemal'in Istan-bul hükümeti tarafindan idama mahkum edilmesi.

      1920: TBMM Hükümetinin temsilcileri Bekir Sami Bey baskanliginda Moskova 'ya görüsmeler yapmak ve bir anlasma imzalamak için harekeli. Bekir Sami Bey o sirada Disisleri Vekili idi

      12 Mayis 1881: Tunus'un Türk idaresinden alinarak Fransa yönetimine birakilmasi hakkindaki Bordo antlasmasinin imzalanmasi

      14 Mayis 1560: Türk denizcilik tarihinin en büyük zaferlerinden olan Cerbe deniz zaferinin kazanilmasi

      15 Mayis 1919: Izmir'in Yunanlilar tarafindan isgal edilmesi ve katliamlar yapilmasi

      16 Mayis 1919: 9. Ordu müfettisi olarak tayin edilen Mustafa Kemal'in Anadolu da bir milli mücadele hareketini baslatmak üzere Samsun'a hareket etti

      17 Mayis 1880: Ünlü devlet adamlarimizdan edip ve sair Ziya Pasanin vefati

      18 Mayis 1632: Ünlü Osmanli Sadrazamlarindan Recep Pasanin idam edilmesi

      1828: Karadeniz’deki Türk kalelerinin en ünlülerinden olan Anapa kalesinin Ruslara karsi kahramanca savunmasi.

      19 Mayis 1919: Kurtulus savasimizin serdari Mustafa Kemal'in Samsun'a çikmasi.

      20 Mayis 1633: Türk tarihinin en kanli olaylarindan Padisah Genç Osman'in Tahtindan indirilerek Yedikule'de idam edilmesi.

      1878: Çiragan sarayi baskini ve ünlü gazeteci Ali Suavi'nin tertip ettigi bu darbe sirasinda öldürülmesi.

      21 Mayis 1556: Türk ordularinin Sigetvar kalesini kusatmasi.

      21 Mayis 1955: Ünlü Aziziye tabyasi zaferi kahramanlarindan Nene Hatun'un Erzurum'da vefati.

      22 Mayis 1909: Osmanli Meclisi Mebusani üyelerinin Yesilköy’de toplanmasi

      23 Mayis 1606: Sadrazam Lala Mehmet Pasa'nin vefati.

      24 Mayis 1895: Milletlerarasi Rakamlarin Türkiye'de kabulü

      25 Mayis 1807: Kabakçi Mustafa isyani.

      1895: Tarihçi ve devlet adami Cevdet Pasanin vefati.

      26 Mayis 1512: Sultan II. Bayezid'in vefati.

      29 Mayis 1453: Türk Ordularinin Istanbul'u fethi

      30 Mayis 1876: Türk Tarihinin en ugursuz olaylarindan biri olan Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesi ve sarayinin yagma edilmesi Kisa bir süre sonra kendisi de öldürülmüstür.

      31 Mayis 1601: Türk ordularinin Tiryaki Hasan Pasa komutasindaki ünlü Kanije kalesi zaferini kazanmasi.


      HAZIRAN AYI

      1 Haziran 1712: Ünlü Divan Sairlerimizden Nabi'nin vefati .

      2 Haziran 1920: Kozan'in Fransizlardan kurtulusu .

      5 Haziran 1916: Balkan Savasinda ünlü Edirne müdafii Sükrü Pasa’nin vefati.

      9 Haziran 1908: Ingiltere ile Rusya arasinda ünlü Reval görüsmeleri.

      10 Haziran 1923: Ünlü Türk dostu Pierre Loti’nin ölümü.

      14 Haziran 1826: Yeniçeri Ocaginin kaldirilmasi (Vakayi Hayriye) .

      15 Haziran 1389: Birinci Kosova Zaferi.

      17 Haziran 1565: Ünlü Türk deniz kahramani Turgut Reis'in Malta
      kusatmasinda yaralanmasi.

      20 Haziran 1921: Adapazari'nin Yunan isgalinden kurtulusu .

      21 Haziran 1037: Ibni Sina'nin vefati.

      22 Haziran 1565: Malta kusatmasinda yaralanan Turgut Reis'in Vefati.

      24 Haziran 1645: Girit savaslarinin baslamasi. Yirmibes yil süren bu savas, Girit'in Türk ordulari tarafindan fethi ile sona erecektir.

      27 Haziran 1523: Makbul Ibrahim pasanin sadriazamliga getirilmesi.

      1914: I. Dünya savasinin baslama sebebi olan Saraybosna suikasti.

      1921: Izmit'in Yunan isgalinden kurtulusu .


      TEMMUZ AYI

      01 Temmuz 1730: III. Ahmed’in vefati.

      1839: Abdülmecid’in tahta çikisi.

      02 Temmuz 1798: Napolyon’un Iskenderiye’yi isgali.

      03 Temmuz 1839: Ahmed Pasa’nin Ihanet ederek Osmanli Donanmasini Misir’a
      kaçirmasi

      04 Temmuz 1918: VI Mehmed Vahidüddin’in tahta çikisi.

      05 Temmuz 1830: Fransiz’larin Cezayir’i isgali.

      07 Temmuz 1770: Osmanli donanmasinin Rus’lar tarafindan Çesme’de batirilmasi.

      08 Temmuz 1805: Mehmed Ali pasa’nin Misir valiliginin onaylanmasi.

      09 Temmuz 1783: Kirim Hanligi'nin çöküsü

      10 Temmuz 1894: Büyük Istanbul depremi

      11 Temmuz 1789: Osmanli-Isveç Ittifaki(Beykoz Anlasmasi).

      1882: Ingiliz1er'in Iskenderiye’yi topa tutmalari ve Misir meselesinin ortaya
      çikisi,

      13 Temmuz 1841: Londra’da Bogazlar sözlesmesi imzalandi

      1878: Osmanlilarin dagilma sürecini baslatan Berlin Anlasmasinin imzalanmasi.

      15 Temmuz 1840: Misir Meselesini çözümleyen Londra Mukavelesinin imzalandi.

      19 Temmuz 1711: Purut savasinin baslamasi,

      21 Temmuz 1711: Purut Savasinin bitmesi ve Osmanli-Rus Anlasmasi.

      21 Temmuz 1633: Türk tarihinin en kanli olaylarindan Padisah Genç Osman'in
      tahtindan indirilmesi

      1711: Purut Savasinin bitmesi ve Osmanli-Rus Anlasmasi.

      1774: Küçük Kaynarca Anlasmasi ve Kirim’in Istiklali,

      22 Temmuz 1723: Gedikpasa’dan baslayan büyük Istanbul yangini.

      23 Temmuz 1908: II.Mesrutiyetin ilani

      25 Temmuz 1920: Edirne’nin Yunanlilar tarafindan isgal edilmesi.

      27 Temmuz 1730: Balat'tan baslayan Istanbul yangini.

      28 Temmuz 1808: III. Selim'in Öldürülmesi,

      1808: IV. Mustafa'nin tahtan indirilmesi.

      1808: II Mahud’un tahta geçmesi.

      29 Temmuz 1754: Istanbul ve Trakya depremi.



      AGUSTOS AYI

      01 Agustos 1036: Tugrul Bey vefati

      1258: Osman Gazi’nin vefati

      1571: Magosa kusatmasi

      1571: Kibris'in Fethi tamamlandi.

      02 Agustos 1849: Misir valisi Kavalali Mehmed Ali Pasanin vefati.

      1914: Türkiye’nin I. Cihan savasi için seferberlik ilani

      1919: Türk-Alman Saldirmazlik anlasmasinin imzalanmasi.

      03 Agustos 1545: Estergon Kalesi’nin fethi

      1823: Ahmed Vefik Pasanin vefati.

      04 Agustos 1578: Osmanli Ordusu Portekiz’le yaptigi Vâdi’s Seyl savasini kazandi. Fas Türk hakimiyetine girdi.

      1781: Türkiye ile Avusturya arasinda Zistovi barisi

      1922: Enver Pasanin Türkistan’da Kizilordu birlikleri ile savasirken sehit düsmesi

      05 Agustos 1552: Turgut Reis Komutasindaki Türk Donanmasi, Andrea Dorya Komutasindaki donanmayi yenerek Ponza Zaferi’ni kazandi.

      1716: Petervaradin meydan savasi ve Sadrazam Ali Pasanin sehit düsmesi

      1919: Erzurum Kongresi.

      1921: Mustafa Kemal Pasanin TBMM tarafindan Baskumandanliga getirilmesi

      1923: Musul Katliami. Ingiliz askerleri Musul da Türklere karsi katliama giristi.

      06 Agustos 1571: Magosa'nin alinmasi

      1919: Mus ve Bitlis’in Türk ordulari tarafindan Ruslardan geri alinmasi

      07 Agustos 1580: Lala Mustafa Pasanin vefati.

      1919: Erzurum Kongresinin çalismalarini tamamlamasi

      08 Agustos 1633: Revanin fethi

      1635: Erivan’in Fethi.

      1648: Sultan Ibrahim'in tahttan indirilmesi 4. Mehmed’in tahta çikarilmasi

      1916: Bitlis’in Rus Isgalinden kurtulusu.

      09 Agustos 1484: Akkirman kalesinin fethi.

      1915: I. Anafartalar savasi

      10 Agustos 1389: Birinci Kosava zaferi

      1539: Sirbistan Kastelnovo zaferi

      1892: Türkçülük Akiminin öncülerinden Sipka kahramani Süleyman pasanin vefati.

      1900: Ahmed Cevdet Pasanin vefati.

      1915: Çanakkale Conkbayiri zaferi.

      1920: Sevr antlasmasi imzasi

      11 Agustos 1473: Otlukbeli zaferi

      1480: Italyanlara karsi Otranto zaferi

      12 Agustos 1444: Haçlilar ittifakinin savas ilani.

      1501: Navarin kalesinin Fethi.

      13 Agustos 1529: Kanuni’nin Viyana seferine çikmasi

      14 Agustos 1578: Hekimoglu Ali Pasanin vefati.

      15 Agustos 1551: Trablusgarp’in Fethi

      1826: Türk Ordularinin Atina’ya girisi

      1829: Yunanistan’in Osmanli Devletinden ayrilmasi

      1888: Ziraat Bankasinin kurulusu

      1917: Ingilizlerin Kerkük’ü Isgali

      16 Agustos 1430: Haci Bektas-i Velî’nin Vefati.

      1448: Haci Bayram-i Velî’nin vefati.

      1501: Mora’nin Fethi.

      1534: Kars’in Osmanli Yönetimine gecisi.

      1556: Süleymaniye camii’nin ibadete açilmasi

      1838: Ingiliz mallarina Osmanli Pazarlarin açan Balta Limani Ticaret sözlesmesinin imzalanmasi.

      17 Agustos 1552: Turgut Reis’in Korsika Adasi’ni fethi

      1616: Girit’te Hanya kalesinin fethi

      1884: Hüseyin Rahmi Gürpinar’in Dogumu

      18 Agustos 1648: Sultan Ibrahim’in Öldürülmesi

      19 Agustos 1645: Osmanli Ordulari’nin Girit’e çikisi.

      1691: Salankamin meydan savasi

      1691: Köprülü Fazil Mustafa Pasanin sehit olmasi

      1890: Türk Donanmasi’nin Denizalti’larla takviye edilmesi.

      1915: Tevfik Fikretin vefati

      20 Agustos 1516: Antep’in fethi

      1543: Barbaros Hayreddin Pasa’nin Fransa’nin Nis Kalesi’ni Fethi.

      1915: II. Anafartalar savasi

      21 Agustos 1678: Ukrayna’nin Türk Hakimiyetine girisi.

      1915: Italya’nin Türkiye’ye savas ilani

      22 Agustos 1534: Barbaros Hayreddin Pasa’nin Tunus’un fethi.

      1921: Sakarya meydan savasinin baslamasi

      23 Agustos 1519: Barbaros Hayreddin Pasa’nin Cezair’i fethi.

      1703: III. Ahmed’in Tahta çikisi

      1574: Seyhülislâm Ebusuud Efendinin vefati

      24 Agustos 1514: Çaldiran zaferi

      1516: Mercidâbik zaferi

      1923: Lozan Baris antlasmasinin TBMM tarafindan tastiki

      25 Agustos 1516: Yavuz sultan selim han’in Haleb’i fethi.

      1537: Korfu adasinin fethi.

      1916: Rus’larin Mus’u Isgali.

      26 Agustos 1071: Malazgirt zaferi

      1922: Büyük Taarruzun Baslamasi

      27 Agustos 1922: Afyonkarahisar’in kurtulusu

      28 Agustos 1521: Belgrat’in fethi

      29 Agustos 1526: Mohaç zaferi

      1855: Türkiye’de ilk defa telgrafin kullanilmasi

      1904: 33. Osmanli padisahi Sultan V. Murad Han’in Vefati.

      30 Agustos 1922: Baskumandanlik Meydan savasinin kazanilmasi

      1922: Dumlupinar zaferi

      31 Agustos 1783: Ahmed Resmi Efendinin vefati

      1876: II. Abdulhamid’in tahta çikisi

      1908: Hicaz demiryolunun hizmete açilmasi.


      EYLÜL AYI

      01 Eylül 1922 : Usak’in kurtulusu.

      1868 : Galatasaray Lisesinin açilisi.

      1876 : Ruslarin korumasinda cesaret alip isyan eden Sirp’larin, Türk ordulari tarafindan Aleksianç’da maglup edilmesi.

      1922 : Atatürk'ün Türk Ordularini büyük zafere götüren ünlü ''Ordular, Ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri..." emrini vermesi.

      02 Eylül 1633 : Istanbul’un büyük bölümünü yok eden Cibali yangininin çikisi

      1922 : Eskisehir’in kurtulusu

      1925 : Tekke ve Zaviyelerin kapatilmasi

      1329 : Nigbolu zaferi

      1922 : Yunan ordulari Baskomutani general Trikopis’in Türk ordularina esir düsmesi

      03 Eylül 1471 : Ünlü Türk mimari Sinan-i Atik’in vefati.

      1525 : Türk ordularinin Mohaç zaferinden sonra Budin üzerine yürüyüse geçmesi

      1919 : Kuvay-i Milliye hareketini bastirmak için gönderilen Ali Galip'in girisimlerini sürdürmeye baslamasi ve yenilgisi.

      04 Eylül 1543 : Kanunu Sultan Süleyman kumandasindaki Türk ordularinin Belgrat’i fethi.

      1627 : Roma-Germen imparatoru II. Ferdinant ile Türkiye arasinda baris antlasmasi.

      1746 : Türk-Iran baris antlasmasi.

      1919 : Sivas Kongresi'nin açilisi.

      1922 : Bozüyük’ün kurtulusu.

      1669 : Girit adasinin Venedikliler tarafindan Osmanlilara teslimi

      1922 : Alasehir, Sögüt, Kula ve Buldan’in kurtulusu

      05 Eylül 1566 : Kanuni Sultan Süleyman’in vefati

      1922 : Bilecik, Kandira, Simav ve Ödemis'in kurtulusu

      06 Eylül 1235 : Kirmanda hakimiyet kuran Barakogullari hanedaninin kurucusu Barak Hacib’in vefati.

      1514 : Yavuz Sultan Selimin Tebriz’e girisi

      1922 : Balikesir ilimizin düsmandan kurtulusu

      1922 : Söke, Akhisar, Bayindir, Soma, Tire, Inegöl, Yenisehir ve Pazarcik’in kurtulusu

      1798 : Osmanli devletinin Fransa’ya savas ilani

      1922 : Nazilli, Alasehir, Gördes, Salihli ve Susurluk’un kurtulusu.

      1859 : Dagistan'in milli kahramani Seyh Samil’in Ruslara esir düsmesi.

      1920 : Kurtulus savasi tarihimizde elem verici olaylarindan Erbaa isyani.

      1919 : Sivas Kongresine katilan üyelerin ittihatçilik aleyhinde yemin etmeleri.

      1922 : Manisa’nin sehri terk eden Yunan kuvvetleri tarafindan yakilmasi.

      1871 : Sadriazami Ali Pasa'nin vefati

      1922 : Aydin’in düsmandan kurtulusu

      1922 : Turgutlu'nun kurtulusu

      1919 : Anadolu ve Rumeli Müdafaayi Hukuk Cemiyetinin kurulusu

      1920 : Zile isyani

      08 Eylül 1609 : Sultanahmed Camiinin insaatina baslanmasi

      1855 : Kirim savasinin sona ermesi

      1566 : Sigetvar’in fethi

      1922 : Simdiki adi Mustafa Kemal Pasa olan Nil’in kurtulusu

      09 Eylül 1922 : Kurtulus savasinda Yunan gemisi Uranya’nin Karadeniz’de teslim alinarak Samsun isminin verilmesi

      1484 : Akkerman’in fethi.

      1871 : Kibrisli Mehmed Emin Pasanin vefati.

      1922 : Türk ordularinin Izmir'e girisi.

      1922: Menemen’in kurtulusu.

      1570 : Lefkose'nin Türk ordularina teslimi.

      1914 : Kapitülasyonlarin kaldirilmasi.

      10 Eylül 1399 : Çanakkale önlerinde Türk deniz kuvvetlerinin müttefik donanmasini yenmesi.

      1526 : Kanuni Sultan Süleyman komutasindaki Türk ordularinin Budapeste'yi fethi.

      1623 : Sultan 4. Murad’in tahta çikisi.

      1910 : Kaptan-i Derya Haci Vesim Pasa’nin vefati.

      1922 : Bursa’nin kurtulusu.

      1922 : Gazi Mustafa Kemal’in Izmir'e gelisi.

      11 Eylül 1855 :Türk ordularinin Sivastopal’'a girisi.

      1623 : Sultan Mustafa'nin tahtindan indirilisi.

      1922 : Orhaneli ve Gemlik’in kurtulusu.

      1697 : Osmanli ordularinin Zenta yenilgisi.

      1840 : Ingilizlerin Mehmed Ali Pasa isyani üzerine Beyrut'u topa tutmalari.

      1919 : Sivas Kongresinin kapanisi.

      1920 : Kanuni Nazim beyin vefati.

      1922 : Filistin’de Osmanli Egemenliginin sona ermesi.

      1922 : Ingilizler’in Filistin’de Manda yönetimini kurmasi (Araplar bu günü milli matem günü olarak ilan etmislerdir)

      12 Eylül 1529 : Kanuni Sultan Süleyman emrindeki Türk ordularinin Viyana’ya saldiriya geçmesi

      1636 : Tebriz’in Fethi

      1922 : Mudanya, Foça ve Urla’nin Kurtulusu

      1919 : Damat Ferid Pasa kabinesinin istifasi.

      1919 : Sivas Kongresi'nden sonrasinda Anadolu vilayetlerinin Istanbul hükümeti ile her türlü irtibati kesmeleri.

      13 Eylül 1871 : Büyük Türk edibi ve gazetecisi Ibrahim Sinasi'nin vefati

      1922 : Karacabey’in düsmandan kurtulusu

      1921 : Sakarya Meydan Savasinin Türk ordulari tarafindan kazanilmasi

      1882 : Ingilizlerin Misir ve Sudan’i isgale baslamalari.

      1922 : Soma'nin kurtulusu.

      14 Eylül 1613 : Macaristan’in fethi.

      1829 : Türkiye ile Rusya arasinda Edirne baris antlasmasinin imzalanmasi.

      1854 : Türkiye ile müttefikleri Ingillere, Fransa ve Italya ile Rusya arasinda Kirim savasinin Baslamasi.

      1854 : Türklerin ve müttefiklerinin Epatorya'da Rus topraklarina asker çikarmasi.

      1919 : Kurtulus savasinin önemli belgelerinden sayilan ilk gazetenin "Irade-i Milliye" adiyla Sivas’ta yayinlanmasi

      1922 : Kusadasi, Bergama, Karaburun ve Dikili'nin kurtulusu

      15 Eylül 1882 : Ingiliz birliklerinin Kahire’yi isgali

      1901 : Kemaleddin Kamu'nun dogumu

      1397 : Giyaseddin Baysungur'un dogumu

      1656 : Köprülü Mehmet pasanin sadariazam olmasi.

      16 Eylül 1123 : Elaziz'in Selçuklular tarafindan fethedilmesi.

      1889 : Ertugrul savas gemimizin Japonya’yi ziyaretinden dönüsünde batmasi.

      17 Eylül 1526 : Türk ordularinin Budin önlerinde görünmesi.

      1529 : Türk ordularinin Viyana yürümesi üzerine Avusturya Imparatorlugunun Taht sehrini bosaltmaya baslamasi.

      1922 : Bandirma'nin düsman isgalinden kurtarilmasi.

      18 Eylül 1647 : Sadrazam Salih Pasa'nin idam edilmesi.

      1739 : Türkiye ile Avusturya ve Rusya arasinda Belgrat Baris antlasmasinin imzalanmasi.

      1922 : Erdek ve Biga'nin kurtulusu.

      1922 : Bati Anadolu'nun düsman istilasindan temizlenmesi.

      1913 : Türkiye i!e Bulgaristan arasinda Trakya sinirlarinin tespiti antlasmasinin imzalanmasi

      1920 : Istiklal Mahkemeleri Kanunu'nun kabulü

      19 Eylül 1921 : Sakarya zaferi üzerine TBMM tarafindan Baskumandan Mustafa Kemal Pasaya Gazi unvani ve Maresal rütbesinin verilmesi

      1922 : Çanakkale’deki Fransiz kuvvetlerinin tahliyesi

      1790 : Türkiye ile Avusturya arasimda mütarekenin imzalanmasi

      20 Eylül 1444 : Osmanlilara karsi Avrupa Haçlilar birliginin faaliyete geçmesi.

      1526 : Budin’in fethi

      1520 : Kanuni Sultan Süleyman’in tahta çikmasi

      1922 : Mihaliçik ve Sivrihisar’in kurtulusu

      1923 : Istanbul’daki yabanci postanelerin kapatilmasi

      1529 : Birinci Viyana kusatmasi

      1923 : Bozcaada’nin Türkiye’ye iadesi

      22 Eylül 1730 : Patrona Halil Ayaklanmasinin baslamasi.

      1789 : Türk birliklerinin Eflak'da Rusya ve Avusturya kuvvetlerine yenilmesi

      1520 : Yavuz Sultan Selimin vefati.

      1919 : Mustafa Kemal Pasa ile General Harbord arasindaki ünlü Sivas mülakatinin yapilmasi

      1918 : I. Cihan savasinda Türk ordularinin Filistin cephesindeki hezimeti.

      1923 : Imroz adasinin Türklere teslim edilmesi.

      23 Eylül 1529 : Türk ordularinin Almanya topraklarina girmesi.

      1856 : Aydin demiryolu imtiyazinin verilmesi.

      1922 : Lapseki'nin kurtulusu.

      24 Eylül 1663 : Bolvadin’in kurtulusu.

      1657 : Büyük Türk bilgini Katip Çelebi’nin vefati.

      1921 : Fransiz temsilcisi Franklin Boullun’un yeni Türkiye’nin yöneticileri ile Ankara’da görüsmesi.

      1922 : Türk Silahli Kuvvetlerinin tarafsiz ilan edilen Çanakkale’deki bölgeye girmesi.

      1973 : Sair ve edip Sükûfe Nihal Basar’in vefati.

      25 Eylül 1522 : Türk ordularinin Rodos adasina büyük saldiri hareketine baslamasi.

      1604 : Türk ordularinin Orta Avrupa'da Vaç kalesini kusatmasi.

      1855 : Kamil Pasanin Sadriazam olmasi.

      1918 : Türkiye ile beraber savasan Bulgaristan’in müttefiklerden mütareke talebi.

      1920 : Kazim Karabekir’in Ermenilere isgal bölgelerini bosaltmalari için 48 saatlik süre taniyan bir ültimatom vermesi.

      1920 : Mustafa Kemal ve arkadaslarinin Istanbul hükümeti tarafindan âsi ve kanun disi ilan edilmeleri.

      26 Eylül 1371 : Türk ordularinin Çirmen'de Sirp ordusunu yenmesi.

      1529 : Türk akincilarinin Viyana ve çevresine büyük akinlar yapmalari.

      1809 : Türk ordularinin Brail'de Ruslara yenilmesi.

      1854 : Kirim savasinda Sivastopol kusatmasinin baslamasi .

      1921 : Kars Konferansinin açilmasi.

      27 Eylül 1538 : Preveze Deniz zaferi.

      28 Eylül 1369 : Nigbolu zaferi.

      1687 : Türkler Atina’yi Venediklilere terki.

      1915 : General Tawsend komutasindaki Ingiliz ordularinin Kutulammare'de Türk ordularina yenilerek teslim olmasi.

      1920 : Kazim Karabekir kuvvetleri Dogu cephesinde Ermenilere karsi büyük bir saldiri hareketine baslamasi.

      1529 : Viyana’ya Türk ordusunun saldirisinin baslamasi.

      1911 : Italyanlarin Trablusgarb vilayetimizin kendilerine teslim edilmesi için Türkiye’ye ültimatom vermesi.

      1922 : Atatürk’ün Izmir'de Fransiz temsilcisi Franklin Boullon ile görüsmesi.

      29 Eylül 1521: Belgrat’i fetheden Kanuni Sultan Süleyman’in Macaristan üzerine seferi.

      1911: Türkiye ile ltalya arasinda Trablusgarb savaslarinin baslamasi .

      1917 : Süleyman Nesib’in vefati.

      1566 : Sultan II. Selim’in tahtaçikmasi.

      1883 : Celâl Sahir Erozan’in dogumu.

      1914 : Balkan Savasi baris antlasmasinin imzalanmasi.

      1920 : Ermenilerin Sarikamis’i bosaltmalari.

      1520 : Kanuni Sultan Süleyman’in hükümdar olmasi.

      1207 : Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin dogumu.

      1912 : Balkan savasinda Bulgar ve Sirp ordularinin Osmanli Devletine saldiri için seferber edilmesi.

      30 Eylül 1690 : Düsman isgaline ugrayan Belgrat’i kurtarmak için giden Türk ordularinin sehrin önlerine varmasi ve savasa baslamasi.


      EKIM AYI

      01 Ekim 1520 : Yavuz sultân Selîm’in Defni.

      1730 : Sadriazam Nevsehir'li Damad Ibrahim Pasa'nin Patrona Halil ve adamlari tarafindan baslatilan isyanda öldürülüp cesedinin parçalanmasi.

      1919 : Damad Ferid Pasa Kabinesinin istifasi.

      02 Ekim 1187 : Kudüs'ün Selahaddin Eyyûbî tarafindan kusatilmasi.

      1730 : III.Ahmed’in Patrona Halil ve adamlarinin isyani üzerine tahtan feragati.

      1730 : I. Mahmud’un tahta çikisi

      1730 : Sair Nedim’in ölümü.

      1919 : Ali Riza Pasa Kabinesinin kurulmasi ve göreve baslamasi.

      1923 : Istanbul’daki isgal kuvvetlerinin son kalintilari olan Itilaf devletlerinin komutanlarinin Dolmabahçe rihtimindan Türk bayragini, Türk kumandanlarini ve Türk askerlerini selâmlayarak yurdumuzu terk etmeleri.

      03 Ekim 1445 : Aziz Mahmûd Hüdâyî’nin vefati

      1690 : Türk kuvvetlerinin Belgrad’a saldiriya geçmesi.

      1895 : Kamil Pasa'nin Sadriazam olmasi.

      1920 : Milli Mücadele yillarinin en hazin ve trajik olayi olan Konya isyaninin baslamasi.

      1922 : Mudanya Konferansinin açilisi.

      1924 : Türk ordularini arkadan vurarak Hicaz kitasini kaybetmemize sebep olan Ingiliz usagi hain Kral Hüseyin’in tahti terk etmek zorunda kalmasi.

      04 Ekim 1444 : Nigbolu kalesisinin haçli kusatmasini karsi sanli direnisi

      1853 : Kirim ve Sivastopol savaslarinin baslamasi.

      1919 : Ingiliz’lerin Samsun’dan çekilmesi.

      1918 : Türkiye ile beraber savasan Alman Imparatorlugunun mütareke istemesi.

      05 Ekim 1821 : Yunanlilar Mora’daki Tripoliçe sehrine girerek Türk ahaliyi katletmesi.

      1908 : Avusturya imparatorlugunun Bosna-Hersek vilayetimizi ilhak ettigini ilan etmesi.

      1908 : Bulgaristan’in tam istiklâl ilan etmesi.

      1915 : Türklere karsi Çanakkale ve Makedonya cephesinde çarpisaçak olan müttefik kuvvetlerinin Yunan sehri olan Selanik’e çikmasi.

      06 Ekim 1605 : Estergon’un fethi.

      1657 : Ünlü Türk edibi ve alimi Kâtip Çelebi vefati.

      1911 : Italyan’nin Türk sehri olan Trablusgarb’i isgali.

      1918 : Fransiz’larin Türk sehri olan Berut’u isgali.

      1920 : Konya isyaninin bastirilmasi.

      1920: Ünlü Türk edibi, fikir ve ilim adami Sabri Esad Siyavusgil’in vefati.

      1922 : Çanakkale’nin düsmandan kurtulusu.

      1923 : Istanbul’un kurtulusu.

      07 Ekim 1571: Osmanli donanmasinin Inebahti limanin da haçli donanmasinin saldirisina ugrayip imha edildi.

      1683 : Cigerdelen zaferi.

      1908 : Türk idaresindeki Girit'in Yunanistan’a katilmasi.

      1919 : Trakya-Pasaeli ve Anadolu- Rumeli Müdafaayi Hukuk Cemiyetinin birlestiklerini ilan etmeleri.

      1920 : Osmanli Devleti’nin resmi yayin organi olan Takvim-i Vekayi yerine, sonradan Resmi Gazete ismini alacak olan Ceride-i Resmiye’nin yayinlanmaya baslamasi .

      08 Ekim 1448 : Türklerle Macarlar arasinda baris antlasmasinin imzalanmasi.

      1690 : Fâzil Mustafa Pasanin Belgrad’i almasi.

      1826 : Türkiye ve Rusya arasinda Akkirmanda baris antlasmasinin imzalanmasi.

      1912 : Makedonya’da islahat yapilmasi için Balkan devletleri tarafindan verilen ültümatomun Osmanli devleti tarafindan ret edilmesi üzerine Rus ve Avusturya destegini alan Balkan devletlerinin Balkan savasini baslatmasi.

      09 Ekim 1431 : Yanya'nin fethi.

      1690 : Türk kuvvetlerinin Belgrad’i geri almasi.

      1801 : Türkiye’nin Fransiz isgalinden kurtulan Misir’i yapilan antlasma ile geri almasi.

      1854 : Sivastopol kusatmasinin baslamasi.

      10 Ekim 1518 : Oruç Gazinin Sehit Edilmesi.

      1529 : Kanuni Sultan Süleyman komutasindaki Türk Ordularini Viyana kapilarina dayanmasi.

      1567 : Türk alimi Celâlzade Mustafa Çelebinin vefati.

      1919 : Türk Kurtulus Savasi tarihinin ünlü olaylarindan Redd-i Ilhak kongresinin Balikesirde toplanmasi.

      11 Ekim 1578 : Mustafa Pasanin idami.

      1828 : Osmanli-Rus savasinda Ruslarin Varna’ya girisi.

      1886 : Sadriazam Yusuf Kâmil Pasanin vefati.

      1922 : Mudanya Mütarekesi imzalanmasi.

      12 Ekim 1579 : Sokullu Mehmed Pasaninin suikast sonucunda sehid edilmesi.

      1921 : Türkiye ile Kafkas Cumhuriyetleri arasinda Kars antlasmasinin imzalanmasi.

      1923 : Ankara'nin baskent olmasi.

      14 Ekim 1529 : Kanuni Sultan Süleyman komutasindaki Türk Ordularini Viyana’ya son taarruzu.

      1911 : Derne'nin Italyalar tarafindan alinmasi.

      1931 : Ressam Mehmed Ruhi Beyin vefati

      15 Ekim 1529 : Kis mevsiminin yaklasmasi nedeni ile Viyana kusatmasinin kaldirilmasi.

      1605 : Türk hükümdari Cihangir’in tahta çikmasi.

      1695 : Türk ordularinin Azak’da Rus ordularini yenmesi. Azak Zaferi.

      1912 : Türkiye ile Italya arasinda Usi antlasmasinin imzalanmasi.

      16 Ekim 1448 : Türk Ordularinin Kosova sahrasinda toplanmaya baslamasi.

      1676 : Türkiye ile Lehistan arasinda baris antlasmasinin yapilmasi.

      1806 : Osmanli devleti ile Rusya arasindaki savasin baslamasi.

      1919 : Mustafa Kemal'in Almanya seyahatinin baslamasi.

      1922 : Mustafa Kemal'in zaferden sonra Bursa’ya gelisi.

      17 Ekim 1448 : Kosova Meydan savasi.

      1912 : Bulguristan, Sirbistan ve Yunanistan’in Türkiyeye savas açmasi.

      1917 : Osmanli Devletinin Bulgaristan ve Sirbistan’a savas ilani.

      1920 : Ferid Pasa Kabinesinin düsmesi.

      18 Ekim 1672 : Osmanli devleti ile Lehistan arasinda baris antlasmasi.

      1859 : Kibrisli Mehmed pasanin Sadrazam olusu.

      19 Ekim 1768 : Osmanli Devletinin Rusya’ya savas ilani.

      1831 : Ilk Türkçe resmi gazete olan Takvim-i Vekayi’nin yayinlanmaya
      baslamasi.

      1912 : Bulgarlarin Edirne kalesini kusatmalari.

      20 Ekim 1827 : Türk Donanmasinin Navarin’de baskina ugrayarak imha olmasi.

      1921 : Ankara hükümeti ile Fransa arasinda Ankara antlasmasinin imzalanmasi.

      21 Ekim 1860 : Ilk özel gazete olan Tercüman-i Ahval’in yayinlanmaya baslamasi.

      22 Ekim 1600 : Kanije’nin Muhâsarasi

      1861 : Fuat Pasa’in sadriazamliga getirilmesi.

      1920 : Tevfik pasa kabinesi kuruldu.

      23 Ekim 1582 : Kastamonulu Lâtifi’nin vefati

      25 Ekim 1449 : Sultan Ulug Beyin vefati.

      1904 : Cemal Resit Rey’in dogumu.

      1919 : Anzavur isyani.

      26 Ekim 1596 : Haçova Meydan Muharebesi

      27 Ekim 1789 : Osmanli Devleti ile Lehistan arasinda baris antlasmasinin imzalanmasi.

      1918 : Haleb’in düsmesi.

      29 Ekim 1888 : Süveys kanali antlasmasinin Istanbul’da imzalanmasi.

      1923 : Türkiye Cumhuriyetinin ilani

      30 Ekim 1585 : Kafkasya Fatihi Özdemiroglu Osman Pasanin vefati

      1918 : Mondros mütarekesinin imzalanmasi.


      KASIM AYI

      01 Kasim 1524: Ferhat Pasanin idami

      1661: Fazil Ahmed Pasanin sadriazam olmasi.

      1683: Viyana kusatmasinin bozgunla neticelenmesi üzerine Estergon kalesinin de düsman eline geçmesi.

      1914: Osmanli Devletinin Birinci Cihan savasina girmesi.

      1922: Saltanatin kaldirilmasi ve bütün hanedan üyelerinin milli hudutlar disina çikarilmasi.

      02 Kasim 1524: Köprülüzade Ahmed Pasanin vefati.

      1663: Sadriazam Fazil Mustafa Pasanin komutasindaki Türk ordularinin Avusturya da Levenz sehir ve kalesini fethi.

      1839: Gülhane Hatt-i Hümayunu’nun ilâni. “Tanzimat Devri” baslamasi.

      1844: V. Mehmed’in Dogumu.

      1914: Fransa’nin Türkiye’ye savas ilani.

      1918: Birinci Cihan savasinin kaybedilmesi üzerine Ittihat ve Terakki'nin liderlerinden Sadriazam Talat Pasa ile Enver ve Cemal Pasalarin Türkiye’yi terk etmeleri.

      1922: Vize ve Demirköprü'nün düsmani isgalinden kurtulusu.

      03 Kasim 1604: II. Osman’in dogumu.

      1918: Musul'un kaybedilmesi.

      1919: Kurtulus savasinda Milne hattinin Yunan kuvvetleriyle Türk kuvvetleri arasinda sinir hatti olarak tesbit edilmesi.

      1919: Milli Mücadele tarihimizin aci olaylarindan biri olan Aznavur’un Susurluga girmesi.

      04 Kasim 1909: Haydar Pasa garinin insaatina tamamlanarak açilmasi.

      1922: Türk Ordularinin büyük zaferin kazanmalari üzerine Istanbul’un yönetiminin de TBMM’ne geçmesi.

      1922: Tevfik Pasa kabinesinin istifa etmesiyle Osmanli Devleti’nin son Sadriazaminin da tarihe intikal etmesi.

      1922: Osmanli devletinin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekâyi’nin son sayisi yayinlanarak nesriyatina son vermesi.

      05 Kasim 1092: Selçuklu hükümdari I.Melik Sah’in vefati.

      1616: Sultan Ibrahim’in dogumu.

      1912: 482 yil Türk yönetiminde kalan Selanik sehrinin elimizden çikmasi.

      1914: Ingiltere’nin Türkiye’ye savas ilani.

      06 Kasim 1543: Sehzade Mehmed'in idam edilmesi.

      1553: Sehzade Mustafa’nin idami.

      1657: Katib Çelebi'nin vefati.

      1895: Sadriazam Arif Pasanin vefati.

      07 Kasim 1600: Sair Baki’nin vefati.

      1920: Türk askerlerinin Gümrü'yü geri almasi.

      1919: Mustafa Kemal Pasanin Erzurum Mebusu seçilmesi.

      08 Kasim 1604: Cagaloglu Sinan Pasanin Dogu seferine çikmasi.

      1687: Viyana bozgunu üzerine hükümdar Avci Sultan Mehmed’in tahtindan indirilmesi.

      1687: II. Süleyman’in Tahta çikisi.

      1922: Lüleburgaz ve Pinarhisar’in kurtulusu.

      09 Kasim 1877: Erzurumda ünlü Kopdagi savunmasinin kazanilmasi.

      1922: Kirklareli’nin kurtulusu.

      1922: Babaeski’nin kurtulusu.

      10 Kasim 1444: Varna zaferinin kazanilmasi.

      1919: I. Dünya savasinda yenilen devletlere karsi galip devletlerin tutumunu düzenleyen Yüksek Sura’nin Izmir’in Yunanlilar tarafindan isgalini onaylamasi.

      1919: Mustafa Kemal'in Meclis-i Mebusan’in Ankara’da toplanmasini talep etmesi.

      1924: Halk firkasinin adini degistirerek “Cumhuriyet Halk Firkasi” adini almasi.

      11 Kasim 1578: Özdemiroglu Osman Pasanin I. Semahi zaferi.

      1606: 13 yil süren Türkiye-Almanya savasinin Zikvatorok baris antlasmasi ile sona ermesi.

      1918: Birinci Dünya savasinin sona ermesi.

      12 Kasim 1312: Türk düsünürü ve sairi Sultan Veled'in vefati.

      1532: Sadriazam Piri Mehmed Pasa'nin vefati.

      1534: Kanuni Sultan Süleyman’in Bagdat’in fethi.

      1877: Plevne kahramani Gazi Osman Pasa'nin Ruslara teslim olmayi reddetmesi.

      1919: Kurtulus savasinda Ankara Hükümetine karsi gönderilen Anzavur kuvvetlerinin Gönen’e girmesi.

      13 Kasim 1420: Karakoyunlu hükümdari Yusuf’un ölümü.

      1505: Osmanli-Venedik baris esaslarinin imzalanmasi.

      1658: Köprülünün Celali isyanlari üzerine Serdar-i Ekrem olarak tayin edilmesi.

      1918: Ittilâf devletleri donanmasinin Istanbul’a gelisi.

      1922: Tekirdag'in düsmandan isgalinden kurtulusu.

      14 Kasim 1919: Fransizlarin Adana’yi isgal etmeleri üzerine M. Kemal Pasa’nin vermis oldugu beyannamenin Türk Dünyasinda nesredilmesi.

      1920: Kozan'in kurtulusu.

      15 Kasim 1638: IV. Murad’in Bagdat’i kusatmasi.

      1646: Resmo’nun Fethi.

      1919: Anzavur kuvvetlerinin Kâzim Özalp ve Bekir Sami kuvvetlerince tedibi.

      1920: Islâhiye ve Hacin kazalarinin kurtulus.

      1922: Hayrabolu ve Malkara'ni kurtulusu.

      16 Kasim 1808: IV. Mustafa’nin vefati.

      1919: Sivas Kongresi.

      1919: Anadolu’da kurulan TBMM Hükümetinin Fransizlara karsi mücadeleye karar vermesi.

      1922: Mürefte'nin kurtulusu.

      1922: Son Osmanli Padisahi VI. Mehmed (Vahideddin)in bir Ingiliz savas gemisi ile Istanbul’u terk etmesi.

      17 Kasim 1917: Yafa’nin Osmanli Devleti yönetiminden çikisi.

      18 Kasim 1601: Tiryaki Hasan Pasa’nin Kanije kalesi zaferi.

      1602: Budin zaferi.

      1912: Manastirin elimizden çikmasi.

      1922: Uzunköprü ve Sarköy’ün kurtulusu.

      1922: Abdülmecid Efendi’nin TBMM tarafindan son halife seçilmesi.

      19 Kasim 1595: Koca Sinan Pasanin azli ile yerine Lala Mehmed Pasa'nin Sadriazam olmasi.

      1919: Balikesir konferansi.

      1922: Meriç'in kurtulusu.

      20 Kasim 1092: Sultan Melik Sah’in vefati.

      1605: Osmanli Sadriazami Lala Mehmed Pasa'nin Erdel Prensi Boçkay’a Orta Macar Kralligi tacini giydirmesi.

      1612: Dokuz yil süren Türk- Iran savasina son veren Istanbul antlasmasinin imzalanmasi.

      1919: Paris’te Ermenilerle Kürtlerin Türkiye’ye karsi müsterek cephe olusturmak üzere anlastiklarinin ilâni.

      1920: Ali Fuat Cebesoy’un Moskova büyük elçiligine tayini.

      1922: Trakya’nin Meriç nehrine kadar olan bölümünün yönetiminin Türkiye’ye geçmesi.

      1922: Lozan konferansinin baslamasi.

      21 Kasim 1617: I. Ahmed'in vefati.

      1922: Ipsala ve Kesan’in kurtulusu.

      1922: Mardin'in kurtulusu.

      22 Kasim 1332: Sair Asik Pasa’nin ölümü.

      1617: I. Sultan Mustafa'nin padisah olmasi.

      1890: Büyük Türk Alimi ve devlet adami Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü’nün dogumu.

      1914: Basra'nin elimizden çikmasi.

      23 Kasim 1462: Midilli'nin fethi.

      1542: Ekber Sah'in dogumu.

      1919: Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermeniler arasinda Tiflis'te bir anlasmanin imzalanmasi.

      24 Kasim 1514: Yavuz Sultan Selim’in kisi geçirmek için ordu ile birlikte Amasya’ya gelisi.

      1542: Budin zaferi

      1870: Diyojen gazetesinin nesredilmeye baslanmasi.

      1920: Gümrü mütareke görüsmelerinin baslamasi.

      1922: TBMM tarafindan halife seçilen Abdülmecid Efendiye biat töreninin yapilmasi.

      25 Kasim 1072: Sultan Alpaslan’in Sehit Edilmesi.

      1893: Orhun kitabelerinin okunmasi.

      1922: Edirne'nin kurtulusu.

      26 Kasim 1922: Gelibolu ve Maydos'un kurtulusu.

      27 Kasim 1526: Kanunî Sultan Süleyman’in Avusturya seferine çikisi.

      1553: Sehzade Cihangir’in Haleb’te vefati.

      1578: Ikinci Samahi meydan savasi.

      1819: Mütercim Asim'in vefati.

      1842: Sair Fitnat Hanim'in dogumu.

      28 Kasim 1534: Kânûni Sultân Süleyman’in Bagdat’in fethi.

      1544: Damat Rüstem Pasanin Sadriazam olmasi.

      1614: Malta seferi.

      1614: Damat Halil Pasanin Akdeniz seferi.

      1912: Arnavutluk’un Osmanli devletinden ayrildigini ilani.

      29 Kasim 1514: Sah Ismail’in sulh talebi

      1623: Bagdat'in Iranlilarin eline geçmesi.

      1778: Dede Ismail Efendinin dogumu.

      1919: Sivas Kongresinin kapanmasi.

      1919: Maras’ta Türk-Fransiz savasinin baslamasi.

      1919: Ilâyi Vatan Cemiyeti'nin kurulmasi.

      1920: Istiklâl Madalyasinin ihdasi.

      30 Kasim 1574: Türk donanmasinin Tunus seferi.

      1891: Türk Tarih bilgini Diyarbakirli Sait Pasanin vefati.


      ARALIK AYI

      02 Aralik 1445: II Murâd Gâzi’nin ikinci defa tahta çikisi

      1888: Nâmik Kemâl’in vefati.

      04 Aralik 1877: Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin açilisi

      06 Aralik 1474: Büyük Türk bilgini ve Astronomi alimi Ali Kusçu’nun vefati

      1525: Fransa krali I. Fransua’nin Kanuni Sultân Süleymân’a Yardim etmesi için Müracaati.

      07 Aralik 1921: Kilis’in kurtulusu.

      08 Aralik 1714: Osmanli-Venedik savasi

      09 Aralik 1917: Kudüs’ün Ingilizler tarafindan isgal edilmesi.

      10 Aralik 1578: Plevne’nin düsmesi

      12 Aralik 1881: Tunus'un Türk idaresinden alinarak Fransa yönetimine birakilmasi hakkindaki Bordo antlasmasinin imzalanmasi.

      13 Aralik 1754: Sultan I. Mahmûd Hân’in vefati

      1754: III. Osmân’in tahta çikisi

      14 Aralik 1687: Egri’nin Düsmesi

      15 Aralik 1574: II. Selim’in vefati

      1574: III. Murâd’in tahta çikisi

      16 Aralik 1919: Musul’un Irak’a verilmesi.

      17 Aralik 1273: Mevlânâ Celaleddin Rumî Hz.’lerinin irtihali.

      20 Aralik 1518: Pirî Mehmed Pasanin Kuzey Irak’i Fethi.

      1522: Rodos’un Fethi

      1921: Adana’nin Fransiz isgalinden kurtulusu.

      21 Aralik 1603: Egri Fatihi III. Mehmed Hân’in vefati.

      22 Aralik 1574: III. Murâd Hân’in Tahta çikisi

      23 Aralik 1876: I. Mesrûtiyet’in Ilani.

      24 Aralik 1638: IV. Murâd Hân tarafindan Bagdat’i II. defa Fethi edilmesi

      1918: Fevzi Çakmak’in Genelkurmay Baskani olmasi

      25 Aralik 1921: Gaziantep’in Kurtulusu .

      26 Aralik 1455: Sakiz Adasi’nin Fethi.

      1530: Bâbür Sah’in vefati.

      27 Aralik 1936: Mehmed Akif Ersoy’un vefati

      29 Aralik 1921: Çerkez Edhem Hâdisesi

      30 Aralik 1490: Ebûssuûd Efendi’in dogumu.

      1517: Yavuz Sultan Selim’in Kudüs’ü Fethi.

      1703: II. Mustafa’nin Vefati.

      1903: Gülhâne Askeri Tip Akademisi’nin açilisi

      31 Aralik 1601: III. Ahmed’in Dogumu


      Derlenmistir...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gezizekalı -- 24 Ağustos 2013; 9:53:17 >







  • güzel paylaşım emeğine sağlık arşive ekliyorum
  • güzel paylaşım, ancak sarıkamış harekatı konusunda uzun uzun tartışabilirim

    ordu mevcudu TSK kaynaklarına göre 120 bin'dir.
    yine aynı kaynağa göre geri dönen asker sayısı 12 bin'dir.

    rus kaynaklarına göre esir sayısı 7 bin'dir.

    kayıtlı 60 bin şehit vardır.

    sırf 30 bin rakamına yakın zaiyatı, hafız hakkı yönetimindeki 10. kolordunun iki tümeni Allahuekber'i aşarken vermiştir

    9. kolordu kurmay başkanı yarbay şerif de anılarında, esir kampında bulduğu ve sahibinin adı belli olmayan bir subaya ait olan anıya yer veriyor,

    "en nihayetinde dağa çıktık. bizi çok geniş ve uçsuz bucaksız sanılan bir kar yaylası karşıladı.pek yorulmuş ve takatsiz düşmüştük. tam yayla üstünde keskin bir rüzgar ve tipi başladı. bu andan itibaren göz gözü görmez oldu. kimsenin kimseye yardım etmesi ve hatta söz söylemesi, sesini işittirmesi imkanı kalmadı. uzun, sonsuz denecek kadar uzamış yol kolu dağıldı. herkes kendi canının derdine düştü. asker enginlerde, dere içlerinde, orman bucaklarında, nerde bir kara nokta, dumanı tüten bir ocak gördüyse oraya saldırdı ve kolordu çözülüp eridi... subaylar çok uğraştılar fakat kimseye söz ettirecek güçleri kalmamıştı. hala gözümün önündedir; yol kıyısında karlar içinde çömelmiş bir er, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyor, tırnaklarıyla kazıyordu... kaldırıp yola götürmek istedim. er, önceki hareketini hiç bozmadı ve beni hiç görmedi. zavallı cinnet geçiriyordu. böylece şu uğursuz buzullar içinde belki de 10binden fazla insanı bir günde karların altında bıraktık ve geçtik "

    ek olarak, 49 bin mevcutlu 10. kolordunun 2 tümeni, bu dağları %90'ın üzerinde donuk ile aşmıştır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hashus1099 -- 6 Ocak 2010; 19:46:38 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: LE10

    güzel paylaşım emeğine sağlık arşive ekliyorum


    Beğendiğine sevindim.
  • Guzel paylasim ve emegin icin tesekkur ederim. Arsivlik olmus.
  • Güzel bir paylaşım olmui, emeğine sağlık.
  • Osmanlı türk müydü?
  • Emeğine sağlık çok iyi olmuş.Üst konu olmalı bnce
  • Harika bir paylaşım olmuş, ellerine sağlık.
  • Arşive alıcağıma mesaj atıyorum bi ara lazım olur konunun silineceğini sanmıyorum
  • Harika Arkadaşım...
  • Çok çok güzel olmuş.Ellerine sağlık
  • Teşekkür Ederiz
  • bayağı bir bilgi içeriyor fakat objektif mi diye abdülhamitin yazısını okumam yetti sonuç olarak bazı yerleri yararlı ama hepsinin objektif olduğunu sanmıyorum ama derlediğine göre eline sağlık diyorum
  • Osm. Devletinin Mısıra Vali diye yolladığı adam(mehmet ali), mısırda kendi devletini kuruyor, bağımsızlığını ilan ediyor, üstüne birde Osmanlı Devleti ile savaşıp savaşı kazanıyor. Bunun üzerine Osmanlı Avrupadan yardım istiyor.

    Osmanlı Devletinin tarihine biraz objektif bakarsanız böyle rezillikler mevcut.

    (Tamam çok görkemli çok büyük bir devletti ama tarihte hiç bir devletin yapmadığı skandallarada imza attı)
  • Çalışıp didinip bizler için güzel bilgiler derlemişsin dostum emeğine sağlık
    Teşekkürler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: GökaLp.

    Osm. Devletinin Mısıra Vali diye yolladığı adam(mehmet ali), mısırda kendi devletini kuruyor, bağımsızlığını ilan ediyor, üstüne birde Osmanlı Devleti ile savaşıp savaşı kazanıyor. Bunun üzerine Osmanlı Avrupadan yardım istiyor.

    Osmanlı Devletinin tarihine biraz objektif bakarsanız böyle rezillikler mevcut.

    (Tamam çok görkemli çok büyük bir devletti ama tarihte hiç bir devletin yapmadığı skandallarada imza attı)


    O yenilginin en önemli nedeni modern orduya geçiş sancıları ve Mısır'ın Fransızlar'ın etkisiyle Osmanlı'dan daha hızlı bir şekilde modernleşme sürecine girmiş olmasıydı. Modern savaş düzenini ne kadar çabuk uygularsanız o ölçüde başarılı olursunuz. Ama Mısır modernleşmesi de belli bir yere kadar (sahiplerinin izin verdiği yere kadar) başarılı olabildi ve sonra tıkandı kaldı. Önemli bir kavşak noktası olması nedeniyle Batılı güçlerin bir oyun alanı haline geldi.

    Bildiğiniz gibi Osmanlı ordusundaki modernleşme çabaları malesef ekonomik alanda karşılık bulmadı. Kapitalizme geçiş sürecinde hızlı davrananın kazandığı bir dünyada, eski dünya imparatorluklarının esnaf loncaları sistemiyle bir yere varılamazdı. Ama Yeniçeri ocağının lağvına benzer bir süreci göze alamadılar ve kaybettiler.

    Rezillik konusunda ise bence abartıyorsunuz. Hemen hemen her ülkenin tarihinde utanç verici yenilgiler, trajediler, büyük yıkımlar vardır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi feylesof -- 9 Ocak 2010; 3:49:36 >




  • gözüme çarpan,

    antep'in kurtuluşu verilmiş. daha doğrusu milli mücadele sırasındaki icraatlar verilmiş.

    16 mart 1920'den sonrasının verilmesine gerek yoktur bence. bu tarih ve sonrası osmanlı devletinin fiilen sona ermesidir.

    23 nisan 1920 ve sonrası tüm Anadolu olayları, yeni Türk devletine aittir, saltanatın kaldırılması ve ardından cumhuriyetin ilanları sadece sembolik olaylardır, doğmuş ve adı koyulmuş çocuğa nüfus cüzdanı çıkarma misali.

    saltanat kaldırma görüşmeleri sırasında Atatürk'ün sözleri yeterli olacaktır.

    quote:

    Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; görüşme ile, münakaşa ile verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milleti'nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan; millete saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmıyacak mıyız? Meselesi değildir. Mesele zaten olupbitti haline gelmiş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir. 1922 (Nutuk II, S. 691)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    gözüme çarpan,

    antep'in kurtuluşu verilmiş. daha doğrusu milli mücadele sırasındaki icraatlar verilmiş.

    16 mart 1920'den sonrasının verilmesine gerek yoktur bence. bu tarih ve sonrası osmanlı devletinin fiilen sona ermesidir.

    23 nisan 1920 ve sonrası tüm Anadolu olayları, yeni Türk devletine aittir, saltanatın kaldırılması ve ardından cumhuriyetin ilanları sadece sembolik olaylardır, doğmuş ve adı koyulmuş çocuğa nüfus cüzdanı çıkarma misali.

    saltanat kaldırma görüşmeleri sırasında Atatürk'ün sözleri yeterli olacaktır.

    quote:

    Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; görüşme ile, münakaşa ile verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milleti'nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan; millete saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmıyacak mıyız? Meselesi değildir. Mesele zaten olupbitti haline gelmiş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir. 1922 (Nutuk II, S. 691)



    Haklısın.





  • Teşekkürler
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.