Şimdi Ara

Tanrı kendisinden haber vermeseydi tanımlanabilir miydi!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
161
Cevap
0
Favori
3.465
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Natürel düşünmek gerekirse, yıldırım düştüğünde korkutan şey, bir yıldırımın mutlak parantezdeki dehşetidir.
    Zelzele olduğunda ise sade gürültü ve yıkıntı!

    Ses, gürültü, zarar ve dehşet vs;sadece kendini tarif eder, başka bir kavramı içermez natürel olarak.
    Yani, "Biri üzerimize yıldırımlar yolluyor" diyemeyiz, öyle biri görünmüyor ortalıkta çünkü.

    Bu durumda "Tanrı kavramı",
    Kendinden haber veren bir Yaratıcının bildirilerinden doğmadıysa nerden doğabilirdiki?

    -Ben bu konuyu dini konu olarak algılamıyorum,
    -Bir "kavramın doğuşu"nu paylaşıma sunmak istiyorum



    _____________________________

    Nuh Baba

    -------------------
    Zaman hep aynıdır, Geçen Biziz...
  • tanrı kavramı; 'Kendinden haber veren bir Yaratıcının bildirileri' olmadan da doğabilirdi ama o zaman, bir çok örneği günümüzde de var olan kavramlardan ( ateşe tapan, güneşe tapan, yada yunan mitolojisinde ki tanrılar v.s...) farklı olmazdı. yaratıcının vasıfları ise; evet, yaratıcının bildirileri olmadan bilinemezdi. bu yüzden yaratan yarattığına birinci elden ulaşmış ve ona çok açık, çok sade bir mektup ulaştırmış, yol göstermiş, yordam öğretmiştir.
    ne mutlu mektuba sarılan muhataba!
    _____________________________
    BOŞUNA KENDİNİZİ KANDIRMAYIN; DEVAMLI OLARAK YAPTIĞINIZ ŞEY NEYSE, SİZ "O" SUNUZ...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SR_maN

    tanrı kavramı; 'Kendinden haber veren bir Yaratıcının bildirileri' olmadan da doğabilirdi ama o zaman, bir çok örneği günümüzde de var olan kavramlardan ( ateşe tapan, güneşe tapan, yada yunan mitolojisinde ki tanrılar v.s...) farklı olmazdı. yaratıcının vasıfları ise; evet, yaratıcının bildirileri olmadan bilinemezdi. bu yüzden yaratan yarattığına birinci elden ulaşmış ve ona çok açık, çok sade bir mektup ulaştırmış, yol göstermiş, yordam öğretmiştir.
    ne mutlu mektuba sarılan muhataba!
    Tanrı kavramı insanlar tarafından bulunmuştur. Tanrı kavramının çıktığı eski devirlerde, dünyanın kaç milyar yaşında olduğu, ne evrelerden geçtiği bilinmiyordu. Organik kimya ve moleküler biyoloji bilinmiyordu. Galakside aşağı yukarı kaç milyar gezegen bulunduğu ve görünen evrende evrende en az kaç galaksi olduğu bilinmiyordu. Dünyanın tek ve merkezde olduğu zannediliyordu. Hal böyle iken dünyadaki bu sistemi görüp "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" deniyordu.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    Tanrı kavramı insanlar tarafından bulunmuştur. Tanrı kavramının çıktığı eski devirlerde, dünyanın kaç milyar yaşında olduğu, ne evrelerden geçtiği bilinmiyordu. Organik kimya ve moleküler biyoloji bilinmiyordu. Galakside aşağı yukarı kaç milyar gezegen bulunduğu ve görünen evrende evrende en az kaç galaksi olduğu bilinmiyordu. Dünyanın tek ve merkezde olduğu zannediliyordu. Hal böyle iken dünyadaki bu sistemi görüp "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" deniyordu.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Tanrı kavramı insanlar tarafından bulunmuştur. Tanrı kavramının çıktığı eski devirlerde, dünyanın kaç milyar yaşında olduğu, ne evrelerden geçtiği bilinmiyordu. Organik kimya ve moleküler biyoloji bilinmiyordu. Galakside aşağı yukarı kaç milyar gezegen bulunduğu ve görünen evrende evrende en az kaç galaksi olduğu bilinmiyordu. Dünyanın tek ve merkezde olduğu zannediliyordu. Hal böyle iken dünyadaki bu sistemi görüp "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" deniyordu.


    Belkide anlattıklarının bilinmesi bu muazzam ve eksiksiz sistemin işleyişini kuran bir yaratıcı olmalı diyede yorumlanabilir.

    Tanrı inancı' hayatın ve herşeyin nasıl oluştuğu sorusuna verilen cevaplardan biridir.
    İnsan'ın bu sistemin nasıl oluştuğu ile ilgili aklında soru işaretleri oluşmaması, düşünmemesi , sorgulamaması mümkün değildir. Tanrı inancını oluşturan en büyük etken insan beyni'nin herşeyi sorgulayan yapısından kaynaklanmaktadır..
    _____________________________
    a




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    Tanrı kavramı insanlar tarafından bulunmuştur. Tanrı kavramının çıktığı eski devirlerde, dünyanın kaç milyar yaşında olduğu, ne evrelerden geçtiği bilinmiyordu. Organik kimya ve moleküler biyoloji bilinmiyordu. Galakside aşağı yukarı kaç milyar gezegen bulunduğu ve görünen evrende evrende en az kaç galaksi olduğu bilinmiyordu. Dünyanın tek ve merkezde olduğu zannediliyordu. Hal böyle iken dünyadaki bu sistemi görüp "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" deniyordu.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Tanrı kavramı insanlar tarafından bulunmuştur. Tanrı kavramının çıktığı eski devirlerde, dünyanın kaç milyar yaşında olduğu, ne evrelerden geçtiği bilinmiyordu. Organik kimya ve moleküler biyoloji bilinmiyordu. Galakside aşağı yukarı kaç milyar gezegen bulunduğu ve görünen evrende evrende en az kaç galaksi olduğu bilinmiyordu. Dünyanın tek ve merkezde olduğu zannediliyordu. Hal böyle iken dünyadaki bu sistemi görüp "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" deniyordu.

    Bugün insanoğlu birçok şeyi açıklığa kavuşturdu ancak milyarlarca insan hala "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" savından hiç vazgeçmedi.
    Bunu neye bağlayabiliriz?
    Benim bağladığım nokta: hiçbirşeyin kendi kendine yoktan varolamayacağı gerçeğidir. En azından birşeylerin biri tarafından yoktan varedilmesi yani yaratılması lazım ki bugün bizler varolabilelim.
    Böyle düşündüğümüz vakit "tanrı" dediğimiz kavram karşımıza çıkıveriyor.
    Herşey kendi kendine olsa, kendi kendine tesadüfler zinciri oluştursa bile yine de başlangıcın tanrıdan geldiği aşikârdır.
    İnsan zekası tanrıyı bulabilecek kapasitededir ama onu tanımlayacak vasıfları yoktur. Bu durumda tanrıyı tanımlayamayan bazı insanlar zekalarından dolayı başka olasılıkları araştırmaya başlarlar.
    Ama ne kadar araştırırsak araştıralım,değişik konulara el atalım, farklı yollara başvuralım, er yada geç, her zaman tanrı karşımıza çıkıverir.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dellci

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Tanrı kavramı insanlar tarafından bulunmuştur. Tanrı kavramının çıktığı eski devirlerde, dünyanın kaç milyar yaşında olduğu, ne evrelerden geçtiği bilinmiyordu. Organik kimya ve moleküler biyoloji bilinmiyordu. Galakside aşağı yukarı kaç milyar gezegen bulunduğu ve görünen evrende evrende en az kaç galaksi olduğu bilinmiyordu. Dünyanın tek ve merkezde olduğu zannediliyordu. Hal böyle iken dünyadaki bu sistemi görüp "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" deniyordu.

    Bugün insanoğlu birçok şeyi açıklığa kavuşturdu ancak milyarlarca insan hala "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" savından hiç vazgeçmedi.
    Bunu neye bağlayabiliriz?
    Benim bağladığım nokta: hiçbirşeyin kendi kendine yoktan varolamayacağı gerçeğidir. En azından birşeylerin biri tarafından yoktan varedilmesi yani yaratılması lazım ki bugün bizler varolabilelim.
    Böyle düşündüğümüz vakit "tanrı" dediğimiz kavram karşımıza çıkıveriyor.
    Herşey kendi kendine olsa, kendi kendine tesadüfler zinciri oluştursa bile yine de başlangıcın tanrıdan geldiği aşikârdır.
    İnsan zekası tanrıyı bulabilecek kapasitededir ama onu tanımlayacak vasıfları yoktur. Bu durumda tanrıyı tanımlayamayan bazı insanlar zekalarından dolayı başka olasılıkları araştırmaya başlarlar.
    Ama ne kadar araştırırsak araştıralım,değişik konulara el atalım, farklı yollara başvuralım, er yada geç, her zaman tanrı karşımıza çıkıverir.

    Alıntıları Göster
    Bence bulunabilirdi.
    İnsanoğlu düşünen bir canlı. Nihayetinde de nefis sahibi...

    Selam ile...
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ömer

    Bence bulunabilirdi.
    İnsanoğlu düşünen bir canlı. Nihayetinde de nefis sahibi...

    Selam ile...

    Alıntıları Göster
    İnsanoğlunda akıl olduğu müddetçe kendini şartlandırmadığı ve düşündüğü zaman Tanrı fikrine ulaşması zor olmasa gerek. Hatta insanlardan bağımsız birini insanlardan soyutlayarak bir adaya bıraksak ve bu kişi yeterince akıl sahibi olsa yine de tanrı fikrine ulaşabilir.

    Bu durumda insanların tanır fikrine ulaşmasına sağlayan faktörler neler diye tespitlerde bulunabiliriz.

    Buna örnek olacak en temel düşüncelerden biri " bir iğne ustasız (rastgele, tesadüfen vs) olamadığına göre en alim insandan en cahil insana kadar düşünen bir insan için bir güneşin, ayın, dünyanın hareketi, canlılar hal davranışları, kainat ve dünyadaki düzen bir Tanrı fikrine ulaşmasına en temel sebeplerdendir.

    Bir başka örnek ise insan zayıf ve aciz bir varlıktır. bir virüs ile mücadele edemediği gibi kendi iradesi dışında mesela yere düşme ile bile hayatını kaybedecek kadar zaafiyet sahibidir. Ancak insan bu şartlarla karşılaşmadığı müddetçe kendini kuvvetli zanneder. Ne zaman kendi bir zaaf içerisinde ise o zaman aciz ve zayıf olduğunu anlayabilir. Herşeyden umudunun kesildiği anda sesini duyurabileceği Bir ini arar. Misal deniz ortasında bir kayıkta çaresiz kaldığı an. Böyle bir durum ile karşılaşan insanların çoğu şartlanmadığı müddetçe bir Tanrı fikrine ulaşabilir.

    Bir diğer hususda Tanrı fikri, ahiret inancı zayıf olan insanların haklarını elde edebileceği düşüncesi onları bu fikre bağlar. Zayıf insan kendine yapılan haksızlıklarda mücadele edemediği anda dayanak noktalarından en mükemmelidir ahiret inancı. Ya ahirete inanıp haksızların zulmünün cezasını çekeceği düşünür ya da yapılan haksızlıklar karşısında bunalıma girer.

    Tanrı fikrine ulaşabilmek adına yazılacak çok şey var aslında. Tanrı fikrine bir sinek bir böcek ile bir ay bir güneş ile de ulaşılabilir. Yeter ki şartlanmışlıklardan uzak duralım.
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dellci

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Tanrı kavramı insanlar tarafından bulunmuştur. Tanrı kavramının çıktığı eski devirlerde, dünyanın kaç milyar yaşında olduğu, ne evrelerden geçtiği bilinmiyordu. Organik kimya ve moleküler biyoloji bilinmiyordu. Galakside aşağı yukarı kaç milyar gezegen bulunduğu ve görünen evrende evrende en az kaç galaksi olduğu bilinmiyordu. Dünyanın tek ve merkezde olduğu zannediliyordu. Hal böyle iken dünyadaki bu sistemi görüp "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" deniyordu.

    Bugün insanoğlu birçok şeyi açıklığa kavuşturdu ancak milyarlarca insan hala "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" savından hiç vazgeçmedi.
    Bunu neye bağlayabiliriz?
    Benim bağladığım nokta: hiçbirşeyin kendi kendine yoktan varolamayacağı gerçeğidir. En azından birşeylerin biri tarafından yoktan varedilmesi yani yaratılması lazım ki bugün bizler varolabilelim.
    Böyle düşündüğümüz vakit "tanrı" dediğimiz kavram karşımıza çıkıveriyor.
    Herşey kendi kendine olsa, kendi kendine tesadüfler zinciri oluştursa bile yine de başlangıcın tanrıdan geldiği aşikârdır.
    İnsan zekası tanrıyı bulabilecek kapasitededir ama onu tanımlayacak vasıfları yoktur. Bu durumda tanrıyı tanımlayamayan bazı insanlar zekalarından dolayı başka olasılıkları araştırmaya başlarlar.
    Ama ne kadar araştırırsak araştıralım,değişik konulara el atalım, farklı yollara başvuralım, er yada geç, her zaman tanrı karşımıza çıkıverir.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci


    Bugün insanoğlu birçok şeyi açıklığa kavuşturdu ancak milyarlarca insan hala "elbet bu sistemi kuran doğaüstü bir güç olmalı" savından hiç vazgeçmedi.
    Bunu neye bağlayabiliriz?
    Benim bağladığım nokta: hiçbirşeyin kendi kendine yoktan varolamayacağı gerçeğidir. En azından birşeylerin biri tarafından yoktan varedilmesi yani yaratılması lazım ki bugün bizler varolabilelim.
    Böyle düşündüğümüz vakit "tanrı" dediğimiz kavram karşımıza çıkıveriyor.
    Herşey kendi kendine olsa, kendi kendine tesadüfler zinciri oluştursa bile yine de başlangıcın tanrıdan geldiği aşikârdır.
    İnsan zekası tanrıyı bulabilecek kapasitededir ama onu tanımlayacak vasıfları yoktur. Bu durumda tanrıyı tanımlayamayan bazı insanlar zekalarından dolayı başka olasılıkları araştırmaya başlarlar.
    Ama ne kadar araştırırsak araştıralım,değişik konulara el atalım, farklı yollara başvuralım, er yada geç, her zaman tanrı karşımıza çıkıverir.


    yaratan yarattığına ulaşmazmı?
    _____________________________
    BOŞUNA KENDİNİZİ KANDIRMAYIN; DEVAMLI OLARAK YAPTIĞINIZ ŞEY NEYSE, SİZ "O" SUNUZ...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ömer

    Bence bulunabilirdi.
    İnsanoğlu düşünen bir canlı. Nihayetinde de nefis sahibi...

    Selam ile...

    Alıntıları Göster
    Bulunabilirdi çünkü ilk insan Hz. Adem olayın farkındaydı.. ...

    -------------------

    Ben bulunma ihtimalini göremiyorum. Belki bilim, tabiat bizim ilahımızı oynardı o zaman. Çünkü kainatla en alakadar görünen şeyler onlar.

    Öte yandan zaten peygamber ve kitap gönderilmesinin sebebi de budur. ve Peygamberlerin kıymeti de bundan anlaşılır.
    _____________________________
    :::Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahibsiz olamaz. Bir harf kâtibsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mustafa_ogr

    Bulunabilirdi çünkü ilk insan Hz. Adem olayın farkındaydı.. ...

    -------------------

    Ben bulunma ihtimalini göremiyorum. Belki bilim, tabiat bizim ilahımızı oynardı o zaman. Çünkü kainatla en alakadar görünen şeyler onlar.

    Öte yandan zaten peygamber ve kitap gönderilmesinin sebebi de budur. ve Peygamberlerin kıymeti de bundan anlaşılır.

    Alıntıları Göster
    şunu tanrı değilde, Allah olarak, tam doğru tanımlama yapalım önce.

    eğer Allah kendini bildirmeseydi, zaten bir varoluş mümkün değil. bir var oluş olmadığı için kainat, dünya, insanlar ve akıl, aklı yürütme diye bir şey olmayacak.

    bir hadisi kutside şöyle buyurukuyor (tam olarak hatırlamasam da) ben bir gizli hazineydim, bilneyim dedim. yani Allah, kendi varlığını bildirmek için için zaten alemi, ademi yaratmıştır. melekler vb zaten biliyorlar. ancak bir irade söz konusu olmadan. insanı yaratmasındaki temel amaç ise bir irade ortaya koyarak ve bu irade çerçevesinde iyi kötünün varlığı ile ödül ve ceza sistemi oluşmuştur.

    ama yukardaki arkadaşların mantalitesi ile , yani biz yaratıldık tanrı sonradan geldi, her türlü yoruma açıktır.

    Yukarda verdiğim örnekten dolayıdır ki islami temel kavramlarda Allahın varlığı nakli olarak değil akli olarak bulunur denilmiştir. Yani Allah insanı yaratırken, yine bir lütfu olarak kendini bir başka insanın öğretmesine gerek kalmadan bildirecek ve insanın öğreneceği her türlü donanım ile insanı yaratmıştır.
    _____________________________
    imzam yok !
    parmak bassam olmazmı ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: firkete

    şunu tanrı değilde, Allah olarak, tam doğru tanımlama yapalım önce.

    eğer Allah kendini bildirmeseydi, zaten bir varoluş mümkün değil. bir var oluş olmadığı için kainat, dünya, insanlar ve akıl, aklı yürütme diye bir şey olmayacak.

    bir hadisi kutside şöyle buyurukuyor (tam olarak hatırlamasam da) ben bir gizli hazineydim, bilneyim dedim. yani Allah, kendi varlığını bildirmek için için zaten alemi, ademi yaratmıştır. melekler vb zaten biliyorlar. ancak bir irade söz konusu olmadan. insanı yaratmasındaki temel amaç ise bir irade ortaya koyarak ve bu irade çerçevesinde iyi kötünün varlığı ile ödül ve ceza sistemi oluşmuştur.

    ama yukardaki arkadaşların mantalitesi ile , yani biz yaratıldık tanrı sonradan geldi, her türlü yoruma açıktır.

    Yukarda verdiğim örnekten dolayıdır ki islami temel kavramlarda Allahın varlığı nakli olarak değil akli olarak bulunur denilmiştir. Yani Allah insanı yaratırken, yine bir lütfu olarak kendini bir başka insanın öğretmesine gerek kalmadan bildirecek ve insanın öğreneceği her türlü donanım ile insanı yaratmıştır.

    Alıntıları Göster
    3 olasılık var:

    1. Tanrı gerçekten var ve habercileri de gerçekten onun habercileri
    2. Tanrı aslında yok dolayısıyla habercileri sahtekar
    3. Semavi dinlerin belirttiği şekilde olmayan bir genel irade mevcut ama haberciler kendi uydurdukları bir tanrının habercileri

    Ben 3. olasılığa inanıyorum. Buna göre yeryüzündeki gelmiş geçmiş tüm dinler hayal ürünü, tanrılar da. Zaten tanrı kavramının çok eskilerde insanoğlu tarafından ihtiyaç üzerine icat edildiğini Kaotika söyledi. Şu anki semavi dinler ve tanrı da bu icadın günümüze ulaşmış halidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Really -- 17 Mayıs 2007; 12:08:58 >
    _____________________________
    Her domates sulu olsa imtihan olur muydu?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: firkete

    şunu tanrı değilde, Allah olarak, tam doğru tanımlama yapalım önce.

    eğer Allah kendini bildirmeseydi, zaten bir varoluş mümkün değil. bir var oluş olmadığı için kainat, dünya, insanlar ve akıl, aklı yürütme diye bir şey olmayacak.

    bir hadisi kutside şöyle buyurukuyor (tam olarak hatırlamasam da) ben bir gizli hazineydim, bilneyim dedim. yani Allah, kendi varlığını bildirmek için için zaten alemi, ademi yaratmıştır. melekler vb zaten biliyorlar. ancak bir irade söz konusu olmadan. insanı yaratmasındaki temel amaç ise bir irade ortaya koyarak ve bu irade çerçevesinde iyi kötünün varlığı ile ödül ve ceza sistemi oluşmuştur.

    ama yukardaki arkadaşların mantalitesi ile , yani biz yaratıldık tanrı sonradan geldi, her türlü yoruma açıktır.

    Yukarda verdiğim örnekten dolayıdır ki islami temel kavramlarda Allahın varlığı nakli olarak değil akli olarak bulunur denilmiştir. Yani Allah insanı yaratırken, yine bir lütfu olarak kendini bir başka insanın öğretmesine gerek kalmadan bildirecek ve insanın öğreneceği her türlü donanım ile insanı yaratmıştır.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    İnsanoğlunda akıl olduğu müddetçe kendini şartlandırmadığı ve düşündüğü zaman Tanrı fikrine ulaşması zor olmasa gerek.


    @Deep,bu aralar pek sık tekrarlar oldun bu lafı

    Eğer ulaşamamışsa?Bunun somut göstergesi yukarıda saydığın unsurlar mıdır?

    Bilimsel materyalist bir dünya görüşüne sahip bir insanın,bilimsel verilerin ışığında,ortaya çıkan bulguları,aklı ve duyguları yardımıyla kendine ilke edinip,felsefi çıkarımlarla bir Yaratıcıya ulşmaması fikri çok mu itici geliyor.
    Unutmayınız,bir şekilde bu dünyada,bir yaratıcı fikrini kabul etmeyen milyarca insan vardır,bunların hepsini saydığınız bir takım kritik değerlere göre yanlışlamak,doğru saymamak,özellikle akıl gibi soyut bir kavram üzerinden bunu gerçekleştirmek pek de mümkün görünmemektedir kendi adıma.Kimsenin aklı bir değildir.Herkes kendi aklı doğrultusunda felsefi çıkarımlarını gerçekleştirir,inanır veya inanmaz.

    Bu basit,somut bir nesneyi tanımlamak,görüp görmemek,kabul edip etmemek meselesi değildir,kavramları,olguları bu kadar karmaşıklaştıran da budur.
    _____________________________
    Tanrı karşıma dikilse,bir elimde gerçekler var,diğer elimde gerçeklere götüren yol var dese,gerçekler sende kalsın,bana gerçeklere götüren yolu ver derdim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rashamon

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    İnsanoğlunda akıl olduğu müddetçe kendini şartlandırmadığı ve düşündüğü zaman Tanrı fikrine ulaşması zor olmasa gerek.


    @Deep,bu aralar pek sık tekrarlar oldun bu lafı

    Eğer ulaşamamışsa?Bunun somut göstergesi yukarıda saydığın unsurlar mıdır?

    Bilimsel materyalist bir dünya görüşüne sahip bir insanın,bilimsel verilerin ışığında,ortaya çıkan bulguları,aklı ve duyguları yardımıyla kendine ilke edinip,felsefi çıkarımlarla bir Yaratıcıya ulşmaması fikri çok mu itici geliyor.
    Unutmayınız,bir şekilde bu dünyada,bir yaratıcı fikrini kabul etmeyen milyarca insan vardır,bunların hepsini saydığınız bir takım kritik değerlere göre yanlışlamak,doğru saymamak,özellikle akıl gibi soyut bir kavram üzerinden bunu gerçekleştirmek pek de mümkün görünmemektedir kendi adıma.Kimsenin aklı bir değildir.Herkes kendi aklı doğrultusunda felsefi çıkarımlarını gerçekleştirir,inanır veya inanmaz.

    Bu basit,somut bir nesneyi tanımlamak,görüp görmemek,kabul edip etmemek meselesi değildir,kavramları,olguları bu kadar karmaşıklaştıran da budur.

    Alıntıları Göster
    ben buna benzer bir soruyu daha önce islamiyete indirgeyerek çeşitli kişilere sormuştum ve tatmin edici bir cevap alamamıştım.

    islamiyetin doğuşundan beri de oldu, şimdi de eminim mevcuttur. afrikanın balta girmemiş ormanlarında veya dünya nın en ücra köşelerinde doğan, yaşayan ve ölüp giden insanlar var. bunların islamiyeti bilme imkanı yok. onlara bildirilmemiş, tebliğ edilmemiş, haberleri olmadıkları bir dini nasıl öğreneceklerdi ? bunun bir yolu varmıydı ? eğer müslüman olmadıkları için öbür dünyada müslümanlık görevlerinden ötürü sorguya tabi tutulacaklarsa ve sorumlu olacaklarsa bu haksızlık değilmi ? eğer sorumlu olmayacaklarsa, o zaman müslüman bir ülkede doğanların bir anlamda şanssızlığı olmuyor mu ? çünkü ilk verdiğim örneğe göre bizlerin bir sürü islamiyetin gereği fiziksel ve manevi ödevlerimiz var. ama diğer bir ücra köşede haberleri olmadığı için sorumlu tutulmayacak insanlar var.
    _____________________________
    Hepiniz yüklediğim anlam kadarsınız.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rashamon

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    İnsanoğlunda akıl olduğu müddetçe kendini şartlandırmadığı ve düşündüğü zaman Tanrı fikrine ulaşması zor olmasa gerek.


    @Deep,bu aralar pek sık tekrarlar oldun bu lafı

    Eğer ulaşamamışsa?Bunun somut göstergesi yukarıda saydığın unsurlar mıdır?

    Bilimsel materyalist bir dünya görüşüne sahip bir insanın,bilimsel verilerin ışığında,ortaya çıkan bulguları,aklı ve duyguları yardımıyla kendine ilke edinip,felsefi çıkarımlarla bir Yaratıcıya ulşmaması fikri çok mu itici geliyor.
    Unutmayınız,bir şekilde bu dünyada,bir yaratıcı fikrini kabul etmeyen milyarca insan vardır,bunların hepsini saydığınız bir takım kritik değerlere göre yanlışlamak,doğru saymamak,özellikle akıl gibi soyut bir kavram üzerinden bunu gerçekleştirmek pek de mümkün görünmemektedir kendi adıma.Kimsenin aklı bir değildir.Herkes kendi aklı doğrultusunda felsefi çıkarımlarını gerçekleştirir,inanır veya inanmaz.

    Bu basit,somut bir nesneyi tanımlamak,görüp görmemek,kabul edip etmemek meselesi değildir,kavramları,olguları bu kadar karmaşıklaştıran da budur.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    İnsanoğlunda akıl olduğu müddetçe kendini şartlandırmadığı ve düşündüğü zaman Tanrı fikrine ulaşması zor olmasa gerek.


    @Deep,bu aralar pek sık tekrarlar oldun bu lafı

    Eğer ulaşamamışsa?Bunun somut göstergesi yukarıda saydığın unsurlar mıdır?

    Bilimsel materyalist bir dünya görüşüne sahip bir insanın,bilimsel verilerin ışığında,ortaya çıkan bulguları,aklı ve duyguları yardımıyla kendine ilke edinip,felsefi çıkarımlarla bir Yaratıcıya ulşmaması fikri çok mu itici geliyor.
    Unutmayınız,bir şekilde bu dünyada,bir yaratıcı fikrini kabul etmeyen milyarca insan vardır,bunların hepsini saydığınız bir takım kritik değerlere göre yanlışlamak,doğru saymamak,özellikle akıl gibi soyut bir kavram üzerinden bunu gerçekleştirmek pek de mümkün görünmemektedir kendi adıma.Kimsenin aklı bir değildir.Herkes kendi aklı doğrultusunda felsefi çıkarımlarını gerçekleştirir,inanır veya inanmaz.

    Bu basit,somut bir nesneyi tanımlamak,görüp görmemek,kabul edip etmemek meselesi değildir,kavramları,olguları bu kadar karmaşıklaştıran da budur.


    abartmayı seviyorsunuz sanırım

    yukarıda izah ettiğim sebeplerden dolayı insanlar için Tanrı düşüncesi yadırgatıcı bir düşünce olmaması gerektiği düşüncesindeyim. Normal şartlarda bu düşünce aktarılan insanlardan çoğu ister bilim adamı ister cahil olsun Tanrı fikrine sıcak bakacaktır. Yeryüzündeki ateistlerin sayısı milyarlarca değildir sanırım. İnsanların çoğu ister güneşe tapsın ister ateşe, ister Musa ya inansın ister İsa Ya isterse Müslüman olsun bir şekilde Yaratıcıya inanır.

    Şeksiz şüphesiz ateist olanların sayısı ise ne kadardır bilemem ...
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Deep Impact

    quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    İnsanoğlunda akıl olduğu müddetçe kendini şartlandırmadığı ve düşündüğü zaman Tanrı fikrine ulaşması zor olmasa gerek.


    @Deep,bu aralar pek sık tekrarlar oldun bu lafı

    Eğer ulaşamamışsa?Bunun somut göstergesi yukarıda saydığın unsurlar mıdır?

    Bilimsel materyalist bir dünya görüşüne sahip bir insanın,bilimsel verilerin ışığında,ortaya çıkan bulguları,aklı ve duyguları yardımıyla kendine ilke edinip,felsefi çıkarımlarla bir Yaratıcıya ulşmaması fikri çok mu itici geliyor.
    Unutmayınız,bir şekilde bu dünyada,bir yaratıcı fikrini kabul etmeyen milyarca insan vardır,bunların hepsini saydığınız bir takım kritik değerlere göre yanlışlamak,doğru saymamak,özellikle akıl gibi soyut bir kavram üzerinden bunu gerçekleştirmek pek de mümkün görünmemektedir kendi adıma.Kimsenin aklı bir değildir.Herkes kendi aklı doğrultusunda felsefi çıkarımlarını gerçekleştirir,inanır veya inanmaz.

    Bu basit,somut bir nesneyi tanımlamak,görüp görmemek,kabul edip etmemek meselesi değildir,kavramları,olguları bu kadar karmaşıklaştıran da budur.


    abartmayı seviyorsunuz sanırım

    yukarıda izah ettiğim sebeplerden dolayı insanlar için Tanrı düşüncesi yadırgatıcı bir düşünce olmaması gerektiği düşüncesindeyim. Normal şartlarda bu düşünce aktarılan insanlardan çoğu ister bilim adamı ister cahil olsun Tanrı fikrine sıcak bakacaktır. Yeryüzündeki ateistlerin sayısı milyarlarca değildir sanırım. İnsanların çoğu ister güneşe tapsın ister ateşe, ister Musa ya inansın ister İsa Ya isterse Müslüman olsun bir şekilde Yaratıcıya inanır.

    Şeksiz şüphesiz ateist olanların sayısı ise ne kadardır bilemem ...

    Alıntıları Göster
    Bir Tanrı düşüncesi olmasının,yadırganacak bir yanı yok,kendi adıma en azından böyle,benimsemediğim,benim için olmadığını kabul ettiğim bir durumun yadırganacak bir yanı neden olsun ki.

    Abartma yanı işe,gerçekten şuan konuyla ilgili olduğu için bu örneği verdim,sonuçta sen diyorsun ki belirli şartlar da akıl sahibi bir insan Tanrıyı hisseder,Tanrı fikrine yabancı gelmez ve kabul eder,ama bende diyorum ki,aynı şekilde akıl sahibi bir insa da Tanrı fikrine pek alaka uzak bakabilir,benimsemeyebilir,ortak payda da söylenen burda her farklı durum içinde bizlerde ki var olan akıl kavramıyla yorumladığımız.
    Sen aklınla,böyle yorumluyorsun,dünyaya ve çevrene bu gözle bakıyorsun,ben aklımla böyle yorumluyorum,dünyayı bu gözle algılıyorum,ortak değer burda akıl,ama farklı yorumluyoruz.

    Dolayısıyla,burda nicel bir eksiklikliten bahsetmek doğru olmaz,sonuçta ortada niteliksel bir değişim ve farklılık söz konusu.Bu nitel değişiklikle,bir insan Tanrı fikrine ulaşabilir de,aynı akıl kavramıyla uzaklaşabilir de.
    _____________________________
    Tanrı karşıma dikilse,bir elimde gerçekler var,diğer elimde gerçeklere götüren yol var dese,gerçekler sende kalsın,bana gerçeklere götüren yolu ver derdim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rashamon

    Bir Tanrı düşüncesi olmasının,yadırganacak bir yanı yok,kendi adıma en azından böyle,benimsemediğim,benim için olmadığını kabul ettiğim bir durumun yadırganacak bir yanı neden olsun ki.

    Abartma yanı işe,gerçekten şuan konuyla ilgili olduğu için bu örneği verdim,sonuçta sen diyorsun ki belirli şartlar da akıl sahibi bir insan Tanrıyı hisseder,Tanrı fikrine yabancı gelmez ve kabul eder,ama bende diyorum ki,aynı şekilde akıl sahibi bir insa da Tanrı fikrine pek alaka uzak bakabilir,benimsemeyebilir,ortak payda da söylenen burda her farklı durum içinde bizlerde ki var olan akıl kavramıyla yorumladığımız.
    Sen aklınla,böyle yorumluyorsun,dünyaya ve çevrene bu gözle bakıyorsun,ben aklımla böyle yorumluyorum,dünyayı bu gözle algılıyorum,ortak değer burda akıl,ama farklı yorumluyoruz.

    Dolayısıyla,burda nicel bir eksiklikliten bahsetmek doğru olmaz,sonuçta ortada niteliksel bir değişim ve farklılık söz konusu.Bu nitel değişiklikle,bir insan Tanrı fikrine ulaşabilir de,aynı akıl kavramıyla uzaklaşabilir de.

    Alıntıları Göster
    Tanrı düşüncesini ortaya çıkaran yegane sebeb KORKU dur.

    İnsanın açıklamayamadığı şeylerden korkması sonucu o korkunun hem bertaraf edilmesi hemde gerektiğinde insanlara karşı kullanılması sonucu Tanrı figürü ortaya çıkmıştır,

    Bu durum ilk çağlarda Güneş,yıldırım,fırtına,sel,deprem,yanardağ artık aklınıza gelen ve insanın açıklayamadığı her şeye Tanrı kulpu takılmıştır,

    Zaman içerisinde insanoğlu bilinçlendikçe bu Tanrılar yavaş yavaş değerlerini yitirmeye başlar şu anda kalan ve Tek Tanrı olgusunu kabul ettiğimiz korkumuz ise CEVAPSIZLIKTIR.

    Cevaplanamayan 3 soru yeter içimizde Tanrı korkusu oluşturmak için Nasıl ? Neden ? Kim ?

    Bu evren ,yaşayan ve yaşamayan herşey Nasıl , Neden ve Kim tarafından yaratıldı ?

    Ya cevaplarsınız ve korkunuzdan kurtulursunuz yada cevabını buluncaya kadar izah edemediğimiz bu durum için Korkmaya devam ederiz.
    _____________________________
    İNSANIN KONUŞMAYI ÖĞRENMESİ 2 YILINI SUSMAYI ÖĞRENMESİ İSE 60 YILINI ALIR.

    NE ZAMAN SUSUP NE ZAMAN KONUŞACAĞINI İYİ BİL.
    +25




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Deep Impact

    quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    İnsanoğlunda akıl olduğu müddetçe kendini şartlandırmadığı ve düşündüğü zaman Tanrı fikrine ulaşması zor olmasa gerek.


    @Deep,bu aralar pek sık tekrarlar oldun bu lafı

    Eğer ulaşamamışsa?Bunun somut göstergesi yukarıda saydığın unsurlar mıdır?

    Bilimsel materyalist bir dünya görüşüne sahip bir insanın,bilimsel verilerin ışığında,ortaya çıkan bulguları,aklı ve duyguları yardımıyla kendine ilke edinip,felsefi çıkarımlarla bir Yaratıcıya ulşmaması fikri çok mu itici geliyor.
    Unutmayınız,bir şekilde bu dünyada,bir yaratıcı fikrini kabul etmeyen milyarca insan vardır,bunların hepsini saydığınız bir takım kritik değerlere göre yanlışlamak,doğru saymamak,özellikle akıl gibi soyut bir kavram üzerinden bunu gerçekleştirmek pek de mümkün görünmemektedir kendi adıma.Kimsenin aklı bir değildir.Herkes kendi aklı doğrultusunda felsefi çıkarımlarını gerçekleştirir,inanır veya inanmaz.

    Bu basit,somut bir nesneyi tanımlamak,görüp görmemek,kabul edip etmemek meselesi değildir,kavramları,olguları bu kadar karmaşıklaştıran da budur.


    abartmayı seviyorsunuz sanırım

    yukarıda izah ettiğim sebeplerden dolayı insanlar için Tanrı düşüncesi yadırgatıcı bir düşünce olmaması gerektiği düşüncesindeyim. Normal şartlarda bu düşünce aktarılan insanlardan çoğu ister bilim adamı ister cahil olsun Tanrı fikrine sıcak bakacaktır. Yeryüzündeki ateistlerin sayısı milyarlarca değildir sanırım. İnsanların çoğu ister güneşe tapsın ister ateşe, ister Musa ya inansın ister İsa Ya isterse Müslüman olsun bir şekilde Yaratıcıya inanır.

    Şeksiz şüphesiz ateist olanların sayısı ise ne kadardır bilemem ...

    Alıntıları Göster
    başlıktaki soruya cevaben ;

    eğer ölüm korkusu olmasa idi Tanrıya inanç da olmayabilirdi.Ölüm korkusu oluşmadan önceki bebeklik veya çocukluk hallerinde Tanrıya inanma konusu olmadığını görüyoruz(istisnalar olabilir) belki sevgi ve korku bir inanç sistemi yaratmak için temel neden.İnanç sistemi olunca bunu da bir objeye (ilk çağlar ) veya nesneye bağlayan insanoğlu semevi dinlere geçiş için kendi korkusunu veya geleceğin bilinmezliğini bir yerlere bağlama ihtiyacı duymuştur.Bunu kurallarıyla sunan inanç sistemlerinden birini isteyerek(sonradan) veya islamiyette olduğu gibi doğuştan kabul etme zorunda kalmıştır.

    Zorunluluk kısmı ise birçok kişiyi belki de rahatsız eden ve günlük özgürlük veya sınırlandırmalara tepki olarak başka yönlere gitmiş olabilir.Bunu ille de ateistliğe bağlamak doğru olmayacaktır.Gereksinimler inancı ve öğretiyide sorgulaması durumunda tanrı veya herşeyin bir düzenini sağlayanı bulmak gerektiğini ,hissetmektedir insanoğlu.Bunu korku olmadan sağlayabilenler için ne büyük mutluluktur.

    Şimdi bir alt soru da çıkmaktadır , peki ''ölüm korkusu olmayanların tanrı inancı yok mudur?''Bu mantık sorgulamasında önümüze çıkabilecek bir şeydir.O zaman başta benim verdiğim cevabı kabul eden için bu doğrudur diyebilerim ancak.Soruyu terse çevirmek bir şey ifade etmez yani şu soru bence hatalıdır
    çünkü ''tanrı inancı olmayanın---------->ölüm korkusu yoktur.'' bunlar birbirine bağımlı çıkarımlardır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 17 Mayıs 2007; 14:09:35 >
    _____________________________
    JUPİTER ve yörüngesindeki tüm UYDULARI ve doğal kaynakları ,madenleri Türkiye&amp;#39;nindir .





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Deep Impact

    quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    İnsanoğlunda akıl olduğu müddetçe kendini şartlandırmadığı ve düşündüğü zaman Tanrı fikrine ulaşması zor olmasa gerek.


    @Deep,bu aralar pek sık tekrarlar oldun bu lafı

    Eğer ulaşamamışsa?Bunun somut göstergesi yukarıda saydığın unsurlar mıdır?

    Bilimsel materyalist bir dünya görüşüne sahip bir insanın,bilimsel verilerin ışığında,ortaya çıkan bulguları,aklı ve duyguları yardımıyla kendine ilke edinip,felsefi çıkarımlarla bir Yaratıcıya ulşmaması fikri çok mu itici geliyor.
    Unutmayınız,bir şekilde bu dünyada,bir yaratıcı fikrini kabul etmeyen milyarca insan vardır,bunların hepsini saydığınız bir takım kritik değerlere göre yanlışlamak,doğru saymamak,özellikle akıl gibi soyut bir kavram üzerinden bunu gerçekleştirmek pek de mümkün görünmemektedir kendi adıma.Kimsenin aklı bir değildir.Herkes kendi aklı doğrultusunda felsefi çıkarımlarını gerçekleştirir,inanır veya inanmaz.

    Bu basit,somut bir nesneyi tanımlamak,görüp görmemek,kabul edip etmemek meselesi değildir,kavramları,olguları bu kadar karmaşıklaştıran da budur.


    abartmayı seviyorsunuz sanırım

    yukarıda izah ettiğim sebeplerden dolayı insanlar için Tanrı düşüncesi yadırgatıcı bir düşünce olmaması gerektiği düşüncesindeyim. Normal şartlarda bu düşünce aktarılan insanlardan çoğu ister bilim adamı ister cahil olsun Tanrı fikrine sıcak bakacaktır. Yeryüzündeki ateistlerin sayısı milyarlarca değildir sanırım. İnsanların çoğu ister güneşe tapsın ister ateşe, ister Musa ya inansın ister İsa Ya isterse Müslüman olsun bir şekilde Yaratıcıya inanır.

    Şeksiz şüphesiz ateist olanların sayısı ise ne kadardır bilemem ...

    Alıntıları Göster
    benim uydurma tanrı kavramından anladığım şu;
    insanların doğaüstü güçler isnad ettikleri bir takım tahayyülatlar

    evet insanlar her ne olursa olsun bir takım doğaüstü güçler-tanrılar edinirlerdi. yunan mitolojisine bakın, tanrıdan geçilmiyor. tarihte de çeşitli isimlerle binlerce tanrı edinilmiş ve hala da edinilmekte, eskilerin de borusu ötmekte bu arada tabi, onların da büyük bir çoğunluğu hala emekliye ayrılmış değiller.

    Ama iş Allah'a geldiğinde olay bambaşka bir boyut kazanıyor. öncelikle Allah'ı diğer uydurma tanrılarla aynı kategoride mütalaa etmek çok yanlış olur. Allah birbirini müteakip Peygamberler göndermiştir, kitaplar indirmiştir. yasaları hz. Musa zamanında ne ise şimdi de odur (tahrif edilmiş dinlerdeki hükümlere bakarsak bu konuda yanılırız. o dinlerin de özlerinde islam vardı sonradan insanlarca değiştirildi). son kitabı Kur'anın asla tahrif edilmeden kıyamete ulaşacağını ve bu muhafazayı üstlendiğini bildirerek "vay efendim din tahrif edildi onlara uyduk ne yapalım" kapısını da kapatmıştır.

    şurası bir gerçek ki; Allah kendisini tanıttığı kadar tanınabilir. hiç bir akıl sahibi asla onun kendisini açtığı-tanıttığından fazlasını, onun hakkında kavrayamaz. bu, akıl sahibinin aklının azlığından değil Allah'ın evsafının bilinen materyaller yada enerjilerden olmamasından, maddeye nüfuz ve hükmünün ise mahiyetinin bilinememesinden kaynaklanıyor. eskiler buna "hicab" yani perde derlerdi ama olayın perdelenmekten ziyade olayı kavrayamama gibi bir yönü var. ama tasavvuftaki anlamıyla perdelenmek, Allah tarafından tanınmayı istememektir. yani Allah, bazılarının kendisini tanımasını bilmesini istemez, işin bir de bu yönü de var.

    şimdi was'ın söylemine katılmamak mümkün değil. istediğiniz kadar doğaüstü güç-tanrı uydurursunuz. ama Allah, uydurulan bu tarz safsatalardan münezzehtir. kendisini tanıttığı kadarı ile tanınmıştır. Peygamberleri ve kitapları ile bilinir.

    mutasavvıfa, çok meşakkatli bir yolun sonucunda Allah'a "Allah'ın yaklaştırdığı kadar" yaklaşmış, bir çoğu aklından olarak ölene kadar tasavvufta "vecd hali" denen aşırı muhabbetin verdiği sarhoşluk denizinde kaybolmuştur. ilim sahibi diğer bir kısım ise geri döndürülerek insanları bu meselede irşad etmeleri istenmiştir.

    mürşidlik müessesi vardır ve insanların Allah hakkında yalan yanlış uydurmalara kapılmamalarına, Allah'a yaklaşmalarına gayret eder. en büyük mürşid hz.Peygamberdi. sonra gelenler ona varis oldular.
    ama mürşidlik ehliyetsiz kişilerin ellerine düşerse, insanların itikatleri bozulur ve Allah hakkında yalan yanlış fikirler, zanlar, eski büyüklerin hallerini taklit, dinde olmayan uygulamalar görülür. bu hususta sapı samandan muhakkak ayırmak gerekir.

    işin özü şu aslında; Allah kendisini tanıtır ve gizler. bu, kişinin Allah hakkındaki zannına göre değişir.

    evet insanlar tanrıları her halukarda uydururlardı. Ama Allah kendisini tanıtıp bildirmese Allah'ı asla tanıyamazlardı.

    Güneşe aya ota bota ateşe secde eder dururlardı.
    şimdi birisi çıkıpta Allah'ı da uydurulan tanrı kavramları ile aynı kategoride yorumlamasın. çok yanlış olur bu.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rashamon

    Bir Tanrı düşüncesi olmasının,yadırganacak bir yanı yok,kendi adıma en azından böyle,benimsemediğim,benim için olmadığını kabul ettiğim bir durumun yadırganacak bir yanı neden olsun ki.

    Abartma yanı işe,gerçekten şuan konuyla ilgili olduğu için bu örneği verdim,sonuçta sen diyorsun ki belirli şartlar da akıl sahibi bir insan Tanrıyı hisseder,Tanrı fikrine yabancı gelmez ve kabul eder,ama bende diyorum ki,aynı şekilde akıl sahibi bir insa da Tanrı fikrine pek alaka uzak bakabilir,benimsemeyebilir,ortak payda da söylenen burda her farklı durum içinde bizlerde ki var olan akıl kavramıyla yorumladığımız.
    Sen aklınla,böyle yorumluyorsun,dünyaya ve çevrene bu gözle bakıyorsun,ben aklımla böyle yorumluyorum,dünyayı bu gözle algılıyorum,ortak değer burda akıl,ama farklı yorumluyoruz.

    Dolayısıyla,burda nicel bir eksiklikliten bahsetmek doğru olmaz,sonuçta ortada niteliksel bir değişim ve farklılık söz konusu.Bu nitel değişiklikle,bir insan Tanrı fikrine ulaşabilir de,aynı akıl kavramıyla uzaklaşabilir de.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    Dolayısıyla,burda nicel bir eksiklikliten bahsetmek doğru olmaz,sonuçta ortada niteliksel bir değişim ve farklılık söz konusu.Bu nitel değişiklikle,bir insan Tanrı fikrine ulaşabilir de,aynı akıl kavramıyla uzaklaşabilir de.



    gayet haklısın. aslında ben yorumu başlığa göre yaptım." Allah a inanmak o kadar kolay, ey inanmayanlar neden inanmazsınız " tarzında değil de insanlar arasında "tanrı" fikrinin ortaya çıkmasının oldukça kolay olduğunu ifadeye çalıştım.
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Really

    3 olasılık var:

    1. Tanrı gerçekten var ve habercileri de gerçekten onun habercileri
    2. Tanrı aslında yok dolayısıyla habercileri sahtekar
    3. Semavi dinlerin belirttiği şekilde olmayan bir genel irade mevcut ama haberciler kendi uydurdukları bir tanrının habercileri

    Ben 3. olasılığa inanıyorum. Buna göre yeryüzündeki gelmiş geçmiş tüm dinler hayal ürünü, tanrılar da. Zaten tanrı kavramının çok eskilerde insanoğlu tarafından ihtiyaç üzerine icat edildiğini Kaotika söyledi. Şu anki semavi dinler ve tanrı da bu icadın günümüze ulaşmış halidir.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Really

    3 olasılık var:

    1. Tanrı gerçekten var ve habercileri de gerçekten onun habercileri
    2. Tanrı aslında yok dolayısıyla habercileri sahtekar
    3. Semavi dinlerin belirttiği şekilde olmayan bir genel irade mevcut ama haberciler kendi uydurdukları bir tanrının habercileri

    Ben 3. olasılığa inanıyorum. Buna göre yeryüzündeki gelmiş geçmiş tüm dinler hayal ürünü, tanrılar da. Zaten tanrı kavramının çok eskilerde insanoğlu tarafından ihtiyaç üzerine icat edildiğini Kaotika söyledi. Şu anki semavi dinler ve tanrı da bu icadın günümüze ulaşmış halidir.

    Allah'ın da diğer uydurma tanrı kavramları gibi çok eskiler tarafından bazı ihtiyaçlara binaen uydurulduğunun kanıtı nedir?
    uydurulurken oradamıydınız?(şimdi diyeceksin ki sende Allah yaratırken oradamıydın, de farketmez)
    yoksa o uyduranlardan "biz şu kadar kişi felan yerde oturduk Allah'ı uydurduk" diye tasdikli mühürlü vesikalar mı var? nasıl bu kadar kesin ve emin konuşabiliyorsunuz? evren hakkında tüm bilinemezlikler kendisini muhafaza ederken, iş Allah'a geldiğinde "şak" diye teşhisi nasıl koyabiliyorsunuz?

    nedir kanıtınız? uydurma olduğuna dair hangi deliller var elinizde? yok varsa bilelim de biz de enayiler gibi akıntıya kürek çekmeyelim o bakımdan soruyorum yoksa amacım tahkir etmek vs değil yanlış anlaşılmasın



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi C4 -- 17 Mayıs 2007; 13:57:20 >
    _____________________________




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.