Şimdi Ara

Huzurlu bir yaşam sürmek istermisiniz

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
585
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Huzurlu bir yaşam sürmek ister misiniz?
    Cevabınız evet ise, şu sırrı hiç unutmayın:
    Karşılaştığınız olaylar veya içinde bulunduğunuz koşullar ne olursa olsun... Bu karşılaştıklarınıza vereceğiniz her tür tepki yanında, —yani, kızmanız, alınmanız, darılmanız, kıskanmanız, dövünmeniz, üzülmeniz, nefret etmeniz, suçlamanız, kınamanız, şikayet etmeniz, vs.—, bunları yaşamanız yanında, “huzurlu olmak” her zaman diğer bir seçenek olarak içinizde sizi beklemektedir. İster orada bu tepkilerinizden birini yaşamayı seçin, isterseniz her zaman hazır, seçiminizi bekleyen, “huzuru” yaşamayı!
    Eğer, yaşamınız huzur içinde geçsin istiyorsanız, neyle karşılaşırsanız karşılaşın, ne halde olursanız olun, o yaşadığınız halinizin yanında, “huzurlu olmanın” her zaman diğer bir seçenek olarak varlığınızın özünde mevcut olduğunu bilin! Seçimi yapacak olan sizsiniz ve bu seçiminizin “huzur” olmasını size engelleyebilecek, sizden başka hiç kimse veya hiç birşey yoktur. Yeter ki sizin tercihiniz, huzurlu yaşamak olsun! O, her zaman varlığınızın özünde mevcut!
    Unutmayın ki, “huzurun” dışında hiç bir tercihinizle, huzuru bulmuş ve yaşamış olmayacaksınız!
    Huzur yerine, hangi tepkiyi veya duyguyu yaşamayı seçerseniz seçin; bilin ki orada sizi yakan ateşi de siz kendi ellerinizle taşımış olacaksınız! Ateşi seçiminizden dolayı asla kimseyi veya birşeyi suçlamayın!.. Kendi içinizde yaşamayı seçtiğiniz şey için, dışınızda bir sebep bulmaya ve hele suçu ona yüklemeye hiç kalkışmayın!
    “E ama, bugün huzuru seçersem, o zaman yarın başıma gelecek istemediğim durum karşısında ne yapacağım peki?..”
    Yapacak şey çok basit, yarın yine “huzuru” seç!.. Her zaman huzuru seç!.. Zaten başka türlüsünü seçmenin sana ne faydası var?
    “E ama, hep huzuru seçmek ‘pasiflik’ anlamına gelmez mi?”
    Hayır gelmez! Tam aksine, huzursuzluk, pasifliktir, bloke olmaktır!.. Aktif ol, ama aktiviteni huzur içerisinde yürüt!
    Yaşanmışı değiştiremezsiniz! Ama, huzuru seçtiğiniz zaman, göreceksiniz, beyniniz daha iyi çalışacak, görüşünüzün önündeki darlık kalkacak, daha geniş düşünecek ve gerçekleri daha net göreceksiniz, gelişiminiz daha hızlanacak, çevrenize daha faydalı olacaksınız ve dünyanız daha güzelleşecek! Kişinin, eşine, dostuna, yakınına, uzağına yapabileceği en büyük iyiliklerden biridir huzuru seçmesine yardımcı olmak, ona bu konuda yol göstermek!
    Selamete çıkmanın yoludur bu! Nasibi olmayana, bir sözümüz yok elbet, “Allah selâmet versin!” demekten başka...
    Allah, “huzursuzluğu feda edebilmeyi” ve “huzur içinde bir yaşam sürmeyi” kolaylaştırmış olsun bizlere!
    Ahmed Bâki







  • kafamdaki sorulara hiçbir zaman cevap bulamayacağım buda beni ömür boyu huzursuz edecek


    ne mutlu huzurlu kardeşlere
  • Zanni bakış ve getirisi cehennem.. Zanni bakıştan kaynaklanan değer
    yargıları ve bu değer yargılarından kaynaklanan duygular... Tüm bunlar nerde
    olup bitmekte? Bilincimde, bilinçte, bakış açımda, bakışımdaki berraklık,
    bakışımdaki evrensel gerçeklerle uyumlanıştır cenneti yaşatan; bakışımdaki
    zanni kabullerdir cehennemi yaşatan!.. Zan nerde oluşuyor? Bilincimde! Hüküm
    nerde veriliyor? Bilincimde, bilincimdeki yanlış kabulde, bilincimdeki
    evrensel gerçeklerle uyumlanmayan, zannımın kabulunde!.. Ve böylece acıyı,
    cehennemi yaratan bu hükmü veren "ben" oluyorum ve gereğini "kendime"
    yaşatıyorum! Mesela, deniz-dalga örneğindeki gibi! Dalganın, asla kendi
    başına bir varoluşu yok, varlığının mümkünlüğü denizle! O halde, ayrı bir
    benlik zannıyla yola çıkmak, hakikatli bakıştan uzak, zanni bir kabulleniş.
    Ve bu kökendeki zanni kabullenişten çıkan bakış açısının yaşattıkları da,
    hep zanni, cehennemi haller oluyor böylece.. Bütünden ayrı bir ben zannı ve
    bu benin dışındaki sen!(gayr kavramı) Ve, ben sen'i sahiplenirim, ben şunu
    sahiplenirim. Ben var, sen var, ayrı ayrı isimlere ayrı ayrı varlık verişler
    var ve bu hal üzere yaşayış var! Peki tüm bunlar nerde olup bitmekte!
    Bilincimde! Bilincimdeki hükmümde, zanni bakışımda! O halde, yönelmen
    gerekenin, dış değil, özün, bilincin olduğunu anla ve yazanın bizatihi kim
    olduğunu farket! Kendi CANını severek seyretmek varken, gayri görmeden!, bir
    ben var, bir sen var zannıyla, gayri var zannıyla yaşamak neden? O halde,
    bilincini "arındır", evrensel gerçeklerle uyumlan ki, hakikati yaşayasın
    bizatihi farkında olarak; nerde bilincinde!!!




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.